/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +16 -1
    Gerçekten yaşadığım ve etkisinden yeni yeni kurtulduğum bir olaydır. Yer yer görsellerde paylaşacağım. Şuanda olayın yaşandığı şehirden okul bittikten sonra ayrıldığım için tekrar gittiğimde veya orada bulunan yürekli arkadaşlarımdan mekan fotoğrafları da isteyip burada paylaşacağım. isimleri benzeştirerek ancak gerçeğinden farklı kullanacağım haberiniz olsun. Lokasyon falan konusunda da şaşmaz bilgiler sunarım.

    -Kısaca olaya seneler öncesinden başlıyorum. Bu olayın böyle olacağı ta o zaman belliydi aslında. Önlem almak gerekiyordu. Ama kulak arkası edildi mi ediliyor. inanılması çok zor şeyler peyda oluyor. Başa gelmeden anlayamıyorsun. Daha çok küçüğüm. 7-8 yaşında falanım. Herşey o dönemde başladı. Çocuksun ya hani, çocuksundur gölgenden korkarsın ama cevval bi çocuksu cesarette vardır ya. Bir gün kuzenlerimle bizim eve geliyorduk. Annem de bizimle. Amca oğlumun acayip çişi var amk. Yol boyunca tuttu çocuk. Benden bir yaş falan büyük işte. Bahçe girişi vardı bizim evin aynı zamanda. Bahçeden girecektik. Bizim amcaoğlu dayanamadı. Gitti karanlıkta arka bahçeye bir yerlere işedi. Geldi. Akşam amcamlar bizde aile büyükleri toplanmış oturuyoruz. Futbolcu kartlarını bilirsiniz. Evde o yüzden kavga çıktı bizim aramızda bi güzel babalardan paparayı yedik oturduk. Evin altında 6 kuzen falanız. Bu işeyen amca oğlu uyuyor. diğerlerimiz oynuyoruz falan. Bu yattığı yerden bildiğin mumya gibi gözleri kapalı eller yanlarda doğruldu. Bizimkilerde dalga geçiyorlar. Uyur gezer oldu zannediyorlar. Amcaa oğlu "Beni çağırıyorlar!" diye hafif bi bağırdı. Bizimkiler gülüyor. Oğlum kim çağıryo seni. "Adamlar çağırıyor" falan diyor bizimkiler basıyor kahkahayı. "kimler çağırıyo nereye çağırıyorlar" diyor bizimkiler gülerken. "Arka bahçede, ağaçların altındaki adamlar. Oraya çiş yaptığım yere çağırıyorlar" diyince bizimkiler uyanıyorlar işi. Ama bu sırada bizim ki zaptedilemez bir hal alıyor. 9 10 yaşında çocuğun, 30 35 yaşında iki adamı sırasıyla nasıl bir kenara fırlatabildiğini ilk kez ozaman görmüştüm. Pencereyi açtı, demirlere sarıldı sökmeye çalışıyor. "Bekleyin geliyorum laaan! Bekleyin!" diye bağırınıyor bizim ki. Bizim evde kuran okumayı bilen kim varsa adest almaya koşup başında kuran okumaya başlıyor. saatlerce kuran okudular. Bu tekrar uyudu. biraz sonra uyandı. napıyosunuz falan diye soruyor. Hiç bişey hatırlamıyor. ilk kez hayatımda ilk kez bu olayla tanışmıştım bu tür şeylerle. Sonrası da kesilmedi zaten. .. Bir kaç hafta sonra da şunlar olmuştu.

    Klagib benim jenerasyonumun -90'lar kuşağı- genelde sokakta akşam ezanına kadar hatta biraz daha geç saatlere kadar takılırdı bilirsiniz. Hava kararınca top oynama faslı biter, ezan ile birlikte korkunçlu hikayeler anlatılar anlatılmaya başlanırdı. Böyle çok gecelerimiz olurdu. Efsane olmuş bir çok yer vardır hatta bizim istanbul/Maltepe dolaylarında - eskiden müstakil ev ve yalı çoktu malum şimdi hepsi kentsel dönüşümde dönüştü anasını satayım- bu müstakil yerlerden biri de bizim sokakta bulunuyordu. Bizim sokağımızde ufak bir dere ve ufakta bir göl bulunurmuş eskiden sonradan öğrendiğime göre. Ama gel zaman git zaman kapatmışlar. Bu müstakil evde öldüğünü çok sonradan öğrendiğim ismi Ümran -Gerçek ismi bu değil ama yine Ü harfi ile başlıyor- olan hayvan sever bir teyze oturmaya başladı. Ondan öncesinde de garip garip teyzeler falan otururdu. Ama bu teyze farklıydı. Bizi severdi. Sokaktan mısırcı geçse durdurur hepimize mısır falan alırdı. Bir sürü kedisi köpeği tavuğu vardı. Bahçesinin arka tarafından erik ve yeni dünya olarak bilinen meyve ağaçlarına ulaşabilirdik. Onun için o evin çevresinde günlerimizi geçirmekten çok keyif alırdık. Hatta sahiplendiğimiz bir köpeği koyacak yer bulamayınca kendi köpeklerinin arasında koymamıza izin vermişti yuvanın anahtarını bile vermişti bize. Kafamıza göre at koşturuyorduk bahçede. Arka taraf ağaçlıktı dediğim gibi botanik gibi. Garip gelirdi bize ama meyve ağaçlarından kendimizi alamazdık. Neyse. Ümran teyzemiz buradan taşındı bir gün. Ev bir kaç ay sonra hızla dağıldı. Başı boş kaldı. Her geçen gün evden dışarı garip garip eşyaların atılmış olduğunu görüyorduk. o kadar enteresan şeyler çıkıyordu ki. Bahçeye her gelişimizde garip envanterler çıkıyordu. Büyü materyalı midir bilinmez ki ilk etapta böyle bişeye rastlamadık ama garip şeyler işte. ferre dergilerine kadar bir sürü envanter çıkmıştı. Anlamıyorduk ama o zamanlar çocuk aklı ya sürüsüne bereket ferre dergilerinden daha fazlasını bulmak üzere evin içine fütursuzca dalmaktan gocunmuyorduk. Evde Ümran teyzenin gidişinin ardından kalan -şimdi ki aklım olsa saklardım amk- diyeceğim çok kıyak kallavi antikalar ne bileyim eşyalar falan var. Bizde takılıyoruz işte gidiyoruz ferre dergi falan arıyoruz. Derken bir gün ben bu çok enteresan gelen cinsel objelerin daha fazlasına erişmek için tek başıma gitmeye karar vermiştim. Zaten yirmi adım ileride anasını satayım ne olcak. Ve gittimde. Akşam üstü gibi. Kimse dışarı çıkmamıştı. bende gideyimde dergi zulalayayım diye daldım eve. Ama ondan önce erik ağaçları aklımı çeldi. Evin arkasına dönerken ağaçlara daldım. Ağaçlarda vaktin nasıl geçtiğini anlamadım bile. Baktım hava kararmış anasını satayım. Hass... Dedim dergi çırpacaktım. indim ağaçlardan. Kafama koydum bulacam ya. Evin önüne doğru dolanıyorum ağaçların arasından. Derken bi baktım bi çocuk var. Benim gibi ben yaşlarında. Çocuk gülüyor bana. Ama kim olduğunu çıkaramadım. Sonradan mahalleden taşınmış Emirhan isimli bir çocuk olduğunu fark ettim yaklaşınca. "Vay lan sen taşınmadın mı ne işin var burda?" dedim. Çocuk hala gülüyor. "Ne gülüyon oğlum?" dedim. O da bana "Misafirliğe geldik Müjgan teyzelere. Dergi mi arıyorsun burada?" falan dedi. Ben şok tabi. "Diğer çocuklar nerde niye tek geldin?" dedi Emirhan bana. Bende "Ben hepsini alıcam diiye geldim." dedim. Emirhanın bunları nerden bildiğini düşünürken Müjgan teyzenin oğlu Haktan abimiz geldi aklıma. bizden 2 3 yaş büyük o da. Müdavimlerinden bu dergilerin. ilk bulanlardan. Ondan öğrenmiştir diye. Ama o niye yok diye sormadım hiç. Sonra bana "Gel bak şu bodrumun olduğu yerde bir sürü var" dedi. Hiç dikkatimi çekmemiş ağaçlardan ya bende hadi gidelim diye döndük geriye. Emirhan aldı yerden iki tane karıştırdı gösteriyo değişik değişik harketler yapıyo falan. Gülüyoz mülüyoz. Sonra durdu durdu bana "Şurda kuyu var biliyo musun?" diye evin tam arka kapısının önüne doğru işaret etti eliyle. Kuyu mu varmış orda dedim kendi kendime. Hiç birimizin dikatini çekmemişti. Ama Emirhan biliyordu. Ben hayatım boyunca hiç kuyu muyu görmemişim ya. Ulan herif buradan taşındı buraya ilk kez geliyor kuyuyu keşfetmiş lan falan diye kendi kendime kıskanıyorum. Sonra Emirhan ayağığını çimlerin kapladığı yere vurdu. Teneke sesi gibi bi ses geliyo vurdukça böyle yankılı. Sonra eğildi bak kuyu dedi. Bir yerleri tutarak kocaman metal kapağı tek başına çekti eleman. Benden bir iki yaş büyüktü. Bende diyorum ki oğlum ne güçlü çocuk lan falan. Aşağıyı gösteriyor. Aşağıya bak diyor bana. Bakıyorum. Dipte bir parıltı görüyorum falan. karanlığın içinde. Yukarıya kaldırıyorum kafayı. O sırada Emirhan bana şu kalan dergileri de alıp geliyorum diye gitti. Ayı gördüm havada sonra kuyuya baktım, demek ki dipte hala su var ay yansıyor dedim. Sonra emirhan dan baktım ses gelmiyor. sesleniyorum çocuğa ses yok. sesleniyorum çocuğa yok. Sonra bende dikerim böyle işi diye çıktım bahçeden. Sonra ertesi gün oldu. Ekmek almaya giderken Haktan abiyi gördüğümde yaşadığım korkunç ve uykusuz geceyi de sebeplerini de anlamıştım aslında.

    Bir sonraki entry'de gece neler olduğunu ve ertesi gün yaşananlarla devam edicem. Rezlerini unutmayın. Daha en başındayız hatta her şeyin...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +10
    Beyler benim hayatim yasantim boyle bir olay uzerinde toplanmiyor. Senelere uzaniyor. Hepsini anlaticam zamani gelince de belgeleride koyucam. Simdi devam ediyorum.

    Kuyunun yanindan ayrilarak eve yuruyordum. Dedigim gibi ev yirmi adim zaten. Hava da sicak. Ama beni daha bir kac adim sonra acayip bir urperti ve titreme sarmisti. Usuyo gibiydim ama hava inanilmaz sıcaktı. Her neyse, eve geldigimde annem meraklanmis. Nerdesin sen sokaklara dokulduk seni ariyoruz ezan okunmadi mi diye. Bizim ev ile bulundugum yer arasindaki mesafe 20 metreden fazla degildir belki de beyler. Hele ki sokaga ciktiginda 10 m kadar bi mesafe. Komsular bile beni aramis. Ama ben ne ses duydum ne bisey. Agaclara fazla dalmisim Emirhan ile muhabbeti koyultmusuz diye dusundum. Hatta Emirhanin zamanin gidisini de buna baglamistim. Malum milletin sesini duydu tirsti kacti yakalancaz diye. Sıtma devam ediyor usuyorum. Annem corba koydu yemek koydu yemekler sıcacık ama ben hala usuyorum. Yorganin altina girdim hala yemek bitti hala usuyorum. Annem basiyor kalayi agzina mictigimin oglu dolandin avel avel bu havada hasta oldun falan diye. Ama ben onu umursayamiyorum bile o derece titreme aldi beni. Bizim o zamanki oda karanlik apartman bosluguna bakiyordu. Iceriye aklina ettigimin muteahiti pencere koymus. Salondan duvari ayiran sey ahsap ve buzlu camli bir bar. Vitralli falan boyle sekilli. Annemler salona camdan gorebiliyorum arada mdf tahta sunta var zaten sesleride geliyor. Birden ses kesildi. Ilk once sallamadim ama bi sure sonra baya baya sessizlesti ortalik. Kafayi bara dogru cevirdim. Isık var. Birilerinin karaltisi var. Televizyonun yansimasi var. Ama ses yok. Duymuyorum. Sonra ayaga kalkmak istedim. Cocugm hem tirstim hemde icerde ne oluyor ogrenmek istedim. Yataktan saldim kendimi yere dustum. Kalktigimda oda tersine donmustu. Yatagimin tam karsisinda olmasi gereken kapi yerine apartman bosluguna bakan pencerenin oldugu duvar, onun yerine bufeli kisim gelmis kapi tam arkamda kalmisti. Arkama donup kapiya gitmek istedigimde buyuk cift kapili gardolap onume cekilmisti birden. Ve odanin sekli yine degismisti. Yatak sallaniyordu, esyalar kayniyor oda etrafimda surekli dort donuyordu. Ama ben odadan cikamiyordum. Sonra tam karsimda o apartman boslugunun bulundugu camin oldugu bir andam karanligin icinde birinin yurudugunu fark ettim. Sesler geliyordu. Ince kadin sesleri. Sonra sari ama zayif bir ışık hareketliligi gormustum. Korkudan altima mıçmaya baslamistimm daha 8 9 yasindayim. Idrakta edemiyorum. Sonra o akilla Ihlas suresi okumaya falan basladim. Oda orijinal haline gelmisti. Ben gecti diye sevinmistim kapiya dogru kosuyordum ki, komidine-yatagimin bas ucunda olmasi gerekiyordu- caraparak yuvarlandim. Odanin yeri yine degismisti. Bufe camina dogru tutunarak ahsaplara yaslanmis vaziyette aglayarak bagirmaya baslamistim tam o sirada o gordugum sey geldi iceri tam karsimdam bi karartiydi degigib bir gulme sesi gibi bir ses duyuyordum. Tam o sira bagirarak yere dogru sindigimde birden etraf aydinlandi. Annem gelmisti. Ben kendimi ahsap bar onunde saniyordum halbu ki kapinin bulundugu tarafta duvar ortasindaymisim. Annem noluyo demeye kalmadan zift gibi simsiyah bir kusmayla kusmaya basladim. Basim donuyordum nefesim kesiliyordu soguk soguk terlerken etraf kararmisti.

    Ertesi gun hic bisey olmamia gibi dinctim. Pokemonumu izledim. Gayet guzeldi her sey. Annemler kalkti. Ekmek almaya yolladilar beni. T bahceden cikmistim Haktan abiyi gordum. Selamlastik. Naber len nereye gidiyon dedi. Bende iyi falan dedim ekmek almaya gidiyorum gel gidelim beraber dedi bendengidiyorum. Giderken dedim ki abi ermihan fuştu uyandi mi? Nerden bileyim oglum dedi. Fust ya dedim bana dötlük yapti. Uyaninca soyle onu fikecem dedim. Oglum nerdenbbileyim uyandigini dedi. Sizde kalmadilar mi yoksa dedim. Oglum ne kalmasi lan ne diyorsun diyo bana. Abi dun Umran teyzenin eve gittim ben dedim. Dergi bulmaya o da ordaydi size gelmislrr oyle soyledi bana dedim. Seni keklemis dedi. Neden abi dedim bize gelmediler ki Emirhanlat dedi. Hic mi gelmediler dedim. Oglum biz dun evde bile degildik dugundeydik dedi. Kafam allak bullak olmustu. Beynim corba gibi kayniyordu. Ama cok sallamadim. Kandirildigimi dusundum. Uzerine durmadim.

    Bu sirada kardesim altina kacirmaya basladi. Gun icinde, uyurken surekli. Cocuga bir hal gelmisti. Ortaliktan kayboluyordu. Evi aranirken banyoda mutfakta buluyorduk. Muslugu aciyordu. Akan sularla oynuyordu. Lavabolari giderleri tikayip su birikintileri yapiyordu. sagi solu islatiyordu. Surekli su ile oynamaya ve isemeye baslamisti cocuk. Bizimkiler doktorlara mi gitmediler, alternatif tipta denemedikleri sey mi kalmadi. Kar etmedi. Bende ruyamda surekli kuyuyu gormeye baslamistim. Geceleri uyaniyor. Bir seylerden kaciyor kusuyordum. Yemek yiyememeye baslamistim. Kilo verdim hizla. Daha sonra bizimkiler careyi hoca aramakta buldular.

    Ismi Ali adinda bir hoca buldular.-ismi gercek verdim- Pendik tarafindaydi yanlis hatirlamiyorsam. Adam degigib bir adamdi. Bir suru kitap yazmis. Roman ilmihal siir kitaplari bile var. Babam bizi bu adama goturdu. Adam pamuk sakalli salvarli cubbeli gozleri cakmak cakmak boyle adeta alev gibi bir mavi adam. Elinde koca bi tesbih var. Onun gibide etrafinda farkli farkli inanilmaz afili bir suru tesbih. Bi kapali kiz buyur etti iceri. Iki tane erkek cocuk oturuyor yaninda bizim yaslarda. Oturduk. Ali hoca daha dakika bir gol bir oturur oturmaz kardesime "sen niye suyla cok oynuyorsun bakiyim evlat" dedi. Babam soka girmisti. Bende tabi. Hic konusmadik bile. Bende siir falan yazardim o zamanlar severdim. Liseye kadarda devam ettim hem gunluk hem siir yazmaya. Neyse. Elindeki tesbihi birakirken yanindaki cocuklara su getirmelerini soyledi. Koca metal icinde bir suru arapca yazi olan bir legen ile geldi cocuklar. Bu sirada Ali hoca tesbihi degistirdi. Bana dondu "Sen siir seviyosun git bak ortadaki rafta sari bi kitap var onu al dedi. O sirada tesbihi suya atti. Bende heyecanlandim kalktim kostum biseyler okuyordu anlamiyordum. Kitabi bulamadim. Arkami donum bu mu diye soracaktim tam. O sirada hocanin tesbihi sudan cikartip iyice actigini gordum. Tesbihin icinden bakip "Ya bilmem ney" hatirlsmiyorum. Seslenmeye basladi. Tesbihten akan su damlalari bildigin hizlaniyordu. O sira konusmaya basladi. Nedir bu cocugu suya cagiran dedi. Vizilti gibi bi ses duyuldu duyulmadi once sonra yanindaki cocuklardan biri konusmaya basladi. Suda gezinenler. Dedi. Ali Hoca Allah'in selami senin uzrrine olsun ey cinni neden cagirirlar bu cocugu suya dedi. Cocuk yine konustu. Bedel dedi. Neyin bedelidir ya salih cinni dedi. Ayni kandan olanlar komsularini rahatsiz etmisler dedi. Ne yapmislar dedi. Cocuk sofralarina isemisler dedi. Mesele cozulmus gibiydi. O gece olanlar kardesime bunlari yaptirmisti. Ama bu kadarla degildi. Hoca bir saman kagidi ve cini murekebbi cikarip konusmaya ve yazmaya basladi. "muhafazid oglu Serkan -Kardesim muhafazid oglu Ferit -ben- " tam o sira hocanin lafini yanindaki cocuklardan biri beni gosterip bagirdi "Ebyaz! Ebyaz!"

    -devam edicem beyler.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +2
    "Ebyaz! Ebyaz!"
    Ben altıma mıçıyorum tabi ki. O kadar korktum ki. Etraf zaten sürekli arapça anlamadığım yazılarla falan süslü. Hoca bi garip. Hoca gözleri faltaşı gibi açılmış vaziyette yüzüme bakmaya başladı. Tesbihini suya daldırıp tekrar fısıldanmaya başladı. Bu kez çocuklarla değil yanında sanki göremediğimiz gibi varmış gibi konuşmaya başladı. Birden durdu bana çevirdi gözlerini. "Rüyandaki kuyunun dibinde ne görüyorsun bakalım Ferit?" dedi bana. Hoca hiç görüyormusun ediyor musun diye sormuyor. Her şeyi çatır çutur söylüyordu ben iyice korkmuştum çocuğum ne anlarım ki bu işlerden. Kuyunun dibini görüyorum dedim. Hoca "Dolunayı görmüyor musun kuyunun dibinde?" diye sordu. Aslında doğrudan rüyamda gördüğüm şey o gün Emirhan ile birlikte gördüğün kuyunun aynısıydı. Tereddütte kalmıştım korkumun etkisiyle ama doğruyu söylemekten kendimi kurtaramadım hoca karşısında. "Evet görüyorum." dedim. Hoca homurdanarak konuşmaya başladı. Bir şeyler yazarken babama döndü. "Cinniler, bir rivayete göre biz insanlar dünyaya gönderilince alemlerimizin arasına perde inerek ayrıldılar. Ve hepsi sulara, suyun olduğu yerlere sürüldü. Suda gezinen cinlere su cini, su perisi deniyor genellikle öyle bilinir. Sizde çok kurcalamayın öyle bilin" dedi. Yazmaya devam etti. Eşşek kadar iki tane muska yazdı. "Bunu bi deriye sardır muhafazid bey. Banyo bile yaparken bunu bu çocukların boynundan çıkarmayın!" diye tembihledi. iki tane daha üzerinde karışık kuruşuk harfler olan sayfa verdi. Birini göstererek "Bununla üzerindeki yazılar silinip, kağıt eriyene kadar bu çocukları yıkayın. Bunu da suyun içinde yazılar silinene kadar bekletip, yedi yatsı boyunca çocuklara içirip yatırın." Babam bu kadar mı diye sorunca Allahın izniyle bu kadar dedi babam para vermek istedi kabul etmedi. Bana kitabı hediye etti. -Daha sonra kitap ilginç bir şekilde kayboldu onu da öğreneceksiniz-

    Bir süre rahatlamıştım. Artık uyuyabiliyordum. Rüyamda kuyu görmüyordum. Ama bu gördüklerim çocuk aklı ya. Acaba gerçek mi diye merak ediyordum. Kardeşiminde altına kaçırma olayları falan durmuştu. Ben ne yaptım ettim denemek için bir gece muskayı çaldım kardeşimden. bakalım ne olacak diye. üç gün sakladım muskayı. Üçgünde çocuk uykusunda konuşmaya falan bile başlamıştı. sonra muskayı geri verdim zaten tekrar geri aa düşürmüş bu bunu oda da diye. çok korkmuştum. kardeşime bişey olabileceği ihtimali bile çok korkutmuştu. Zaten olanlardan da korkmaya başlamıştım.

    Zaman böyle aktı gitti. 2-3 sene boyunca çok rahat etmiştim. Muskayı kaybettim. Kardeşiminki duruyordu ama benimki yoktu. Banyo yaparken bile çıkarmadığım muska yoktu işte. Bu sırada bir kaç akşam benzer ve daha hafif rahatsızlanmalar yaşamaya başlayınca bizimkiler tedirgin oldular. Bizim komşularında aklına uyarak, beni çeşitli cemaatlerin yatılı evlerine yollamayı akıl ettiler. Oralar dualı maneviyatlı yerler orallarda rahat bırakırlar bu çocuğu diye. Bende gittim. Gitmez olaydım. Her şey daha da sarpa sarıyordu. Haftanın 3 günü burada 4 günü evimde kalıyordum önceleri. Diğer çocuklar çoğu zaman ekiyorlardı. Bana kabus oluyordu geceler. Kapının önünden devamlı geçen karaltılar hızlı hızlı. Ben evdeki abiler sanıyorum koridora bakınıyorum kimse yok. Biri beni uyandırıyor abilerden biri sanıyorum ama bi bakıyorum kimse yok falan. iyice dağılmaya başlamıştım. Bunun tek sebebi kuzenimin ağacın altına işemesi miydi yani? senelerce hayatımı bu halde gecelerimi bu vaziyette geçirmemin sebebi. Gel zaman git zaman bizimkiler beni tatilde Zonguldak'a yollamaya karar verdiler. Oradaki akrabaların yanına. Kafam dağılır falan diye.

    Zonguldakta her şey güzel hayat normal gibiydi. Mahallede bir çocuk vardı orada ismi Zafer. iyi arkadaş olduk. Oyun falan oynuyoruz. Bunun bi kuzeni gelmiş bi kız. neyse işte üçümüz oynuyoruz. Bi gün baya oyun moyun oynadık işte. sonra konu yine bi şekilde cinlere geldi. Hay anasını satayım bi rahatsız oldum. Bunlar sürekli anlatıyorlar. Dedim ki ben biliyorum onları. Bunlar bi kaldı. Ben zaten bu yüzden geldim buraya falan diye anlattım. Biliyomusunz dedim insanın olmadığı her yerde, insanın terk ettiği her barakada varlar onlar dedim. Bunlar ağzıma geliyorda söylüyorum bildiğimden değil. Zafer dedi ki, şu arkada dik merdivenlerin sonunda yukarıda bir ev var. Kimse kalmıyor 2 senedir boş oraya gidelim bakalım gerçekten doğru mu söylüyorsun. Tamam dedim gittik. Gittiğimizde kapı ağzına kadar açıktı. Bir sürü kireç çuvalı vardı içeride. Zafer bana burada var mı dedi. Bende var dedim. O zaman buluruz dedi. Kireç çuvallarını yırttık etrafa kireç saçıyoruz. evi toz duman zütürüyor. Banyo çok garipti bunu söyleyebilirim. Birden fazla penceresi vardı ve sadece duş kısmı bulunuyordu. Evde tuvalet yoktu beyler. Yemin ederim yoktu. Lavabo bile yoktu. Bende gittim uyuz oldum duş başlığını, duvara asmak için kullanılan aparatını paramparça ettim. Sonra bir baktık ki evin yerler kar gibi kireç bizim ağzımız yüzümüz bembeyaz ev mahvolmuştu. "Çok kızcaklar bence" dedi Zafer. bende "hemde çok" dedim. koşarak kaçmaya başladık. Bir evin altında oturduk. Büyük böğürtlenler gördük sonra bahçede. Böğürtlenlere dalmaya başladık sonra. o sırada da akşam ezanı okundu. biz birbirimize baktık. ben zafere görmek istiyosan şimdi gitmeliyiz dedim. Zafer de kuduruyor anasını satıyım meraktan. Neyse o dik merdivenleri koşarak çıkmaya başladık arkadaşlar. Birde ne göreyim. Kapı kapalıydı. Kapının anahtar kulpu bile yok beyler. Ama kapı kapalı. Kapıyı açmak istiyoruz sallanıyor fakat açılmıyor. Sallanıyor fakat açılmıyor. Sonra sanki arkasında biri vardı da birden kuvveti bırakmış gibi kapı bizim son yüklenmemizde açılmıştı. Dediğim gibi kapının kilit dili bile dahi yoktu olması imkansız gibi bir olay. Ancak asıl olay biz içeri girdiğimizde patlak verdi. O yırrttığımız etrafa saçtığımız torba torba kireç, yerinde duruyordu. Yerde bir toz tanesi dahi yoktu. Hani yere bir şey dökülür temizlenir eyvallah ama 20 dakika da o kadar malzemenin temizlenmesi imkansız. Hadi temizlendi yerde beyaz beyaz tozlar silme izleri falan kalır o bile yok. hem kireç torbalarına ne demeli. hepsi yerli yerinde. Biz başladık okumaya. Zafere banyo dedim. Banyoda kırdığım duş başlığına bakacaktım. Birde ne görelim. O başlık bile yerli yerinde hatta duvara asılı. Banyonun köşesinde gördüğümüz karartıyla birlikte çığlıklarla koşarak evlere dağılmamız bir olmuştu.
    Gece korkuyla uyuyordum. Boğazımda aşırı inanılmaz bir kurulukla uyandım. su içmeliydim. Kesinlikle su içmeliydim. Mutfağa gittim. Su doldurup içerken, önce bir çığlık duydum. evin arka taraflarından geliyordu. Sonra kadın ağlaması. Tırsmıştım acayip artık 11 yaşında falandım artık. Bir şeyleri yaşadıklarımdan sonra sorgulamaya başlamıştım bile. Derken birisinin uzun saçlı beyaz pijama elbiseler olurya öyle birinin çıplak ayaklarla koşuşturmaya başladığını gördüm arka taraflarda. çığlık atıyordu. pencereye doğru iyice yaklaştığımda hayatımın en korkunç anlarından birini yaşamıştım.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +4
    -Sizleri bekletmemek adına olayın ayağına hızla devam edicem beyler. bu entry ile.

    Koşan şey birden durup ani bir harketle bana doğru dönerek yüzünü gösterdi çığlık atarken. O kadar korkunçtu ki, aklımı kaybecek gibiydim. Çığlığı bastım bende sonra millet kalktı ben yine fenalaştım soğuk ter etraf karardı uyandım. Uyandığımda sabah ezanı yeni okunuyordu. millet yatmıştı ben uyuyunca. Ali Hoca'nın bana verdiği şiir kitabını okumak istedim. içinde Allah kitap ayet falan geçiyor ya rahtlatır diye. Kitap her zaman koyduğum yerde değildi. Evin her yerini aradım. istanbula dönene kadar. Hatta iki sene sonra tekrar Zonguldağa gittiğimde yine bulamadım. O gece o kitap gitmişti beyler. Ve bir daha bulunmadı. Zaten daha sonra Ali Hoca'ya ulaşamadık ve haberde alamadık...

    Ben istanbul'a geri döndüm bir süre sonra. Bu cemaat evlerine falan gitmeye devam ediyorum tabi. Buradan bize bi yarışma falan yapıyorlar. En çok Kur'an okuyan falan en çok salavat çeken cart curt. Oradan bir mp3 kazandım. O zaman sony'nin bu yuvarlak kıçlı kadife gibi kaplaması olan mavi kırmızı yeşil sarı pembe ışıklı mp3leri yeni çıkmıştı. ondan kazandım. nasıl mutluyum ama. Tabi cemaatten kazanıyorsun ya içinde 20 30 ilahi hediyesiyle birlikte. Bir gece yatakta yatıyorum. Mp3'ün içinde bulduğum bir iki tane Sami Yusuf ilahisi var onları dinliyordum. Bu resmen bir milat oldu. O geceden sonra her şeyin değişeceğini bilmeliydim sanki.

    Bu mp3 olayı olurken artık 13-14 yaşında falanım beyler. Gece yatıyorum. Duvarın yatakla bitiştiği tarafa doğru yatıyorum. Duvarın devamında pencere var. Ha burası ilk ev değil. Oradan olaylardan 3 ay sonra taşındık. Hala daha görüyorum o evi çünkü aynı sokakta. Dışardan mekanların resimlerini de atarım beyler. Görsel ifşaları da gelecek.

    Her neyse o tarafa doğru yatıyorum. ilahi çalıyor işte muhafazid Mustafa Allah falan. Sonra bir şey oldu ben kendi isteğim dışında sırt üstü döndüm. sağ omuzumun üzerinde yatıyorken. birden pike falan çekilmeye başladı. Ve üzerinde inanılmaz bir ağırlıkla birlikte gırtlağımda bir el hissettim. nefes alamıyordum ve göbeğim resmen yatağımın yüzeyini hissediyordu. Derken birden karartı belirti. Ben okumaya başladım yarım yamalak. Önce Nas suresini bir kaç kez. Ayetel KÜrsi okuyorum. okudukça boğazımı sesimi kesmek için daha çok sıkıyordu.

    Daha sonra başımın yastıktan yükselmeye başladığını hissettim. Kafamı yatağın demir başlığna vurmamı sağladı bir kaç kez. Tekrar boğmaya devam etti. Bu sırada Felak Suresini okuyordum. "Ve min şerrinneffasati fil ukad" derken üzerindekinin hafiflediğini hissettim ve savurdum ayağımla. Kaybolmuştu. Ama ben oda da olduğunu hissediyordum. Hatta ranzamızın altında ayak ucunda olduğunu da. Hiç hız kesmeden ranzanın ayak ucuna doğru geldiğimde ilk kez onunla resmen karşılaşmıştım. gerçek en doğal görüntüsüyle. Ve nedense ondan ilk kez korkmuyordum. Bu sırada tamamen spontana sağ elimin işaret parmağını ona doğru uzatıp üç kere bağırarak Felak suresini bitirmiştim.
    "iza haset! iza haset! iza haset!"

    -Hala çok başlarındayız olayların. Devamı gelecek.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +3
    Bu kısımları elimden geldigince musait oldukca hızla yazacagım. Konu uzun beyler dedigim gibi hayatimin cok buyuk bir kismini esir alan bir durum oldu bu. Ve her detayi bilmenizi ve mumkun oldugunca dikkatli olmanizi istiyorum diliyorum sizden bunlari yazmaktaki amacim bilinclenmeniz ve konuyu hafife almamaniz.

    "Iza haset! Iza haset! Iza haset!"

    Sesimin kendi duydugumdan cok daha farkli ve hiriltili oldugunu farketmistim o an. Ranzanin demirinden asagi biraz sarkmıstım. Sag elimi isaret parmagimla onu gostererek. Bir sure yere oturmus bacaklarini pergel gibi ayirmis vaziyette yeri yumrukladi. Yerde resmen bir krater olusmus gibiydi. Birden kafayi kaldirip bana bakti. Bir cift normal gibi gorunen goz. Ama yusyuvarlak ve oldukca iri gozler. Saci yoktu. Derisi pullu gibiydi ve yagli gibi parliyordu. Cıplaktı ve cılız bir varlikti. Ben tekrar Felak suresini bagirarak okumaya baslamistim ki, kendini kapali olan pencerenin bulundugu duvardan disari atmisti. Duvarin icinden gecti bende hemen kenarindan asilarak perdeleri actim. Karartinin arkaya dogru yurudugunu yakalamistim bi an. Sonra baktim ki annemlerin odasinin ısıgı yaniyor. Nefes nefese ve ter icerisinde ranzadan atladim. Annem gecenin bu saatinde inanilmaz sekilde dagilmis odayi topluyordu.  "Anne! Bana ugradilar! Anne beni rahat birakmiyolar! Cinler geliyorlar!" dedim. Annem ifadesiz suratima bakiyordu. Gozleri kocaman acildi bana. Tipki onun gozleri gibiydi. "Bisey olmaz" diyip gulmeye basladi annem tebessumle. Tebessum eden ifadedeki tebessum buyumeye basladi. Ifadesi kizginliga donusmeye basladi. O an anlamistim ki bir oyuna gelmistim. Zafer kzandigimi sandigim anda buyuk bir oyunun kurbani oldugumu o an fark etmistim. Tam bu sirada yine gorduklerimin bir yanilsama olduguni fark ettim. Uzerime dogru gelen ve bicimi degismeyen baslayan varliktan kacarken soguk soguk terlemeye baslamistim ve etrafta karariyordu gittikce. Kendime geldigimde gercekten ebeveynlerimin odasindaydim ve ezan okunuyordu.

    Bunun gibi ufak tefek enteresan olaylar gelmeye devam etti. Hemn bu donemlerle alakali cok kisa bi olay daha geceyim kuzenlerim bizde toplanmisti. Konu benim olaylarima dondu ve cin cagirma seansi yaparak bunu ogrenmeye calismayi dusunduk. Seansi yaptik. Kuzenlerim guldu. Ikinci defa tekrar uyguladik yine gulduler. Ucuncusunde yine ayni sey oldu. Ortaya koydugumuz su tasinin icerisindeki su bir anda buharlasmisti sanki. Gulen kuzenim su icmek icin elini bardaga daga uzatirken bardak torpil gibi buyuk bir ses cikararak patladi. Bildiginiz kuma donusmustu bardak. Ince kum tanelerine.

    Artik lisedeydim. Bu donemde yasadiklarimin etkisi bende iyice ters tepmisti. Ailem bana dusman gibi geliyordu. Aramiz bozulmustu. Bir gun dersin ortasinda sinifi birbirine kattim. Siralari kitaplari firlatiyordum. Rehberlik sevk hazirladi. Once piskyatr ardindan pgibolog. Sinir hastaligi teshisi konuldu. Pardon Hormonal sinir hastaligi. Ilaclar vs. Bir ton sey. Ama bu ilaclar beni onun daha cok esiri haline getiriyordu. En yakin arkadasim onunda ismi Haktan. Bu durumlarimdan haberdardi. Onunla birlikte cok arastirdik haci hoca. Daha once onlara da buyu yapilmisti. Yardimci olan hocata once ulastik. Sonra haber alamadik. Telefonlar yuzumuze kapaniyordu teker teker. Gece birseyler almak icin disari cikacaktim. Umudu kesmistik. Haktanlarda kalarak kafa dagitmayi umuyordum. Bira falan alicam icicez takilcaz iste. Bu sirada Haktan benden habersiz arastirma yapiyor bana yardimci olmak adina. Pc basinda uyuya kaliyor. Ve o gece onuda ziyaret ediyorlar. Eve geri geldigimde Haktan yerde iki buklum debeleniyordu. Iki farkli kararti vardi ve kayboldular. Haktan biraz rahatladi. Artik bana iyice inanmisti. Durum tehlikeli bir hal aliyordu. Bunun en buyuk sinyalinide ertesi gece almistik.

    -Devami geliyor

    Bu arada entrye nasil resim ekleyebilecegim konusunda biri yardimci olabilir mi bana arkadaslar
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +3
    Ertesi gece yemegimizi yedik. Bu konu hic acilmadi bile. Film gecesi yapalim dedik. Butterfly Effect var tv de onu izliyoruz oncesinde salonda. Haktan bana abi basim cok kotu ben biraz kestirsem olur mu dedi bende olur dedim. Cocugn surati kipkirmzi kesildi o derece. Direk uyudu bu bende tv izliyorum. Bi su damlamasi sesi geldi. Baya geliyo. Beni rahatsiz etti bu ses. Kalktim mutfaga baktim yok musluk kapali banyoya baktim ayni. Sonra sesi dinlemeye koydum tvnin sesini kistim. Baktim salondan geliyor ses. Dedim herhalde yedigimiz ictigimiz biseyi devirdik o damliyor akiyor. Bakindim oyle biseyde yok.

    Artik iyice kapattim tvnin sesini. O sirada yagmur yagmaya basladigini fark ettim. Ev bahce kati Haktanlatinda. Su gidrr borulari pencerenin yanindan geciyor. Heh dedim bundanmis. Sesi actim tekrar. Ama salondaki damlama sesinin siddetti artti ve iyice rahatsiz edici bir hal almaya basladi. Sesi tekrar kapattim ve ayaga kalktim. Etrafi kolacan etmeye baslamistim. Sese iyice odaklandim. Ve geldigi yonu tespit etmistim artik
    ···
  7. 7.
    +1
    Su sesi televizyonun altindan geliyordu. Bakindim yere egildim unitenin altina falan bisey goremedim ama israrla oradan geliyordu. Merakla uniteyi kaldirarak cektigimde hayatim boyunca ilk kez gordugum bir sahne ile karsilasmistim. Televizyon ve diger ses sistemi vs'nindr bagli oldugu prizlerin icinden su akiyordu. Aranizda anlayan biri soylesin hadi ben cahilim. Su gelen prizde kisa devre vs olmasi gerekmez mi? Olmadi. Bu sirada akis siddetini arttiriyordu. Haktani kaldirdim. Prizin icinden su geliyor dedim birak tosenk gecmeyi dedi uyku sersemi manzarayi gordugunde kipkirizi surati birden bembeyaz oldu. Bu sirada evin srka odalarindan hiriltili sesler anlamadigimiz cumleler belli belirsiz duyuyorduk. Avizeler sallanmaya ve donmeye baslamisti. Bir kac bardak dustu ve kirildi mutfakta sesini duyduk. Igiblar hizla kapanip aciliyordu resmen. Sonra acik olarak kaldilar bir sure hersey durmus gibiydi. Su akintisi haric. Sonra kapilar carpti sesler yukseldi.

    Korkudan altimiza ediyorduk. Haktana gayri ihtiyari neden yaptigimi bilmeden ben bi bes dakika uykuya yatayim kardesim dedim. Bu korkuykrum lan ne uyumasi falan dedim. Israrci oldum kardesim bi bes dakika. Uyanmazsam sen uyandir. Sonra yastiga kafami koydum koltukta aninda uyumustum. Daha dogrusu once uyumadigimi zannettim. Evdeydim. Haktan ordaydi ama beni gormuyordu sanki. Birsen fazlasinin varligini hissediyordum. Gizlice koridordan izliyorlardi. Disi olduklarini dusunuyorum. Sesleri cilizca biseylrrdi. Yerleri supuren saclari vardi. Tam bu sirada Haktana dogru hamle yapacaklarini sandim. Yakinlasiyorlardi. Hakan hemen bas ucumda koridora sirti donuk bekliyordu. Tam uzanacagi anda ben bulundugum yerden Haktaan diye bagirarak atildim. Bu sirada avizelerin kivilcimlar sacarak patladigini ve koridorda alevler icinde hareket eden baska seylerde gormustum.

    Uyandigimda haktan basimdaydi. Avizelerden kivilcimlar dusuyordu. Alev toplari halinde birseyler koridorda gecisiyorlardi. Son olarak bir ses duymustum. Haykiran bir ses.

    "Cüheyna binti Ceberrut el nari!"
    ···
  8. 8.
    +4
    Biiznillah bitirecegim hocam. Destekleriniz kalemime kuvvet veriyor. Daha iyi hissederek yaziyorum. Yazarken inanin bunaliyor o gunlerdeki gibintiyi tekrar yasiyormus gibi hissediyorum.

    Dua ederken benzer bir sıkıntıya dustugunuzde Tanriya El Hadi sifatiyla siginin. Ve bu sifatla dua edin dostlar. Tavsiyemdir tecrubemdir. Diger arkadaslarinda bulundugmuz nktaya kadar gelmelerini bekleyecegim biraz. Bir problem olmazsa yarin aksam tekrar kaldigim yerden yazacagim. Rezervlerinizi alin hikayeme aslinda daha yeni yeni baslayacagiz. Hemde cok daha yeni oldugunu sizde okudukca anlayacaksiniz.
    ···
  9. 9.
    +3
    Allah razı olsun. Devam ediyorum.

    Etraf karanlıktı tamamen. Sadece karşı binanın ve bizim bulunduğumuz binanın fotoselli otomat ışıkları sürekli hızla yanıp sönüyor yanıp sönüyordu. Sabaha kadar dualar okuyarak perdelerin arkasından kafalarımız bir yukarıda bir arkamızda bu ışıkları izledik. Sabaha kadar okumaktan dilimiz kurumuştu. Birbirimizle konuşmadan dua ediyorduk. Sabah ezanı Allahuekber demeye başladığında ışıkların hızla yanıp sönmesi durdu. Bizde ancak o zaman uyuyabilmiştik ve okula o gün gidemedik. Ertesi gün elektrikçi çağırıldı biz durumu Haktan'ın babasına anlattığımızda. Elektrikçi, tesisatçı bir kaç usta gelip gitmiş. Binayı kontrol etmişler. Ne kaçak var, ne tesisatta buna sebep olabilecek bir sıkıntı. iyice tırsmıştım artık. Varlığın koridordan kaybolmadan önce bağırındığı bu kelime gurubunu bir kağıda not aldım kaybetmemek adına. Zihnime kazıdım. Ve şimdilik bu işin peşini bırakarak saklamıştım.

    Lisede bilirsiniz, yeni yeni kafelere gidilmeye büyüdüm havalarına girilmeye ve türk kahvesi içilmeye falan başlanır. Fal diye bir tarafı çıkan aklı beş karış havada ortam kızları ve bunların yardakçıları ben çok iyi fal bakarım bana bi geldiler falcı oldum diye gezinen üç kağıtçı erkek ortam çocukları falan vardır. Arkadaş ortamımda bu iki tiptente aynı anda denk geldi. Çocuk baya aldı fincanı eline ağzını açacakken bana bir şeyler fısıldanılmaya başladı. Bi sesler duyuyordum. Birden konuşmaya başladım. Bilinçli olarak konuşuyordum kontrollü ama bir o kadarda benim kontrolümde değil gibiydi bu durum çocuğa dönerek sen yalancısın dedim. Çocuk bi baktı ne alaka oğlum biz cin cağırdık bana musallat oldular falan dedi. bende yalan konuşma cinin c'sini duyunca altına ediyorsun korkudan cesaret edemezsin bile dedim. benden iyi mi bilicen dedi. beni giblemeden başladı konuşmaya fal bakıyor güya işte fincan elinde. kızda bunu allah allah bilmiyorum ya yok öyle de biri falan ama diye dinliyo. Bende bi kıza bakındım. kızla alakalı bişeyler fısıldanıyordu bana şimdide aynen şöyle oldu diyalog.

    Ben: Annenin adı Aynur mu?
    Kız: Evet.
    Ben: Deden sen daha doğmadan mı öldü?
    Kız: Evet.
    Ben: Peki annen ile baban neden çocuk aldırdı biliyor musun?
    Kız: Aldırdıklarını biliyorum ama nedenini bilmiyorum?-ağızlar beş karış açıktı-
    Ben: Peki neden babaannenin ölmesi için beddua ettin?
    Kız: Anneme yapılanlar yüzünden.
    Ben: Gerçekten ölmesi için, cinnilerden yardım mı istedin?
    Kız: Denedim. MEdyuma büyücülere gittim.
    Ben: Dolandırıldın değil mi?
    Kız: Evet hala yaşıyor.
    Ben: Başına bela açtığını biliyor musun?
    Kız: Hayır ne belası.
    Ben: Büyüyle ve fallarla uğraşanların iki dünyada da nasibi olmadığını bilmiyor musun?
    Kız: Kötü olduğunu biliyorum ama..
    Ben: Ama ne? Bu işler bu kadar kolay mı?
    Kız: Ne bileyim..
    Ben: Gerçekten onlarla tanışmak mı istiyorsun?
    Kız: Görüşmek isterdim.
    Ben: Uykusuz bir gecen olacak öyle ise.

    Konuşma bu kadardı. Daha sonrasında kız hoca falan aramaya başlamış. Baya tebelleş olmuşlar. Ama ben o gece ilk kez olan bu durumun etkisindeydim. Ne oldu nasıl oldu anlamadım. Tabi bu durum bu olay dilden dile arkadaş çevremde yayıldı. Millet benimle kahve falan içmek istiyor. Ben telefonlarımı falan kapatıyorum cart curt. SAmimi olduğum bir arkadaşımın evinde oturuyoruz bir akşam kahve yaptı. içildi kahveler. O dönemde ben biraz araştırma yapıyorum işte cinler falan filan alayı yalan yanlış uyduruk bilgiler vs. Yanımda sürekli çoğalttığım sayfalarla cin suresi falan taşıyorum böyle bir dönem. NEyse bunlar fal fal fal diye tutturdular. Bende dedim ki bakın bilmiyorum o gün anlamadım şöyle oldu böyle oldu derkendayanamadım. Dedim ki sallar geçerim yani o gün öyle oldu diye her dakika şey mi verecez. Öyle olmadı işte dostlar. Kızın ölen kuzeninin nasıl öldüğünden tutunda ismine kadar, ablasının özel durumları vs. herşeyi döktüm kıza. Şöyle ki fincana falan bakmıyorum karşımda duruyor sadece sigaramı içiyorum normal yani bir insanla muhabbet eder gibi. kontrol elimde gibi ama kontrolü kaybederek konuşmaya başlıyorum. çok farklı bir durumdu.

    Derken birden ışıklar falan gitti. bir karanlık sardı etrafı tekrar ışıklar yandı. Size yapmayın dedim değil mi dedim. Evde bir şeyler şangırdamaya başladı. Kızın biri bayıldı korkudan. Artık alışmaya başlamıştım sanırım bu duruma ben. sakinleşince ortalık balkona çıkıp bir şeyler içmeye devam ettik. giderken bunlar çok korktu. Haktan da oradaydı. Haktan bu bizim kız arkadaşı yalnız bırakmamak adına kalacaktı ailesi gelene kadar. bende bunlara bir cin suresi bıraktım nas felak yazdım. Oku geçer dedim. Eve gittim yatıyorum uykudayım. öyle sanıyorum yani. telefonum çaldı kalktım. Haktan arıyor. Oğlum saat kaç lan yatıyorum dedim. Abi kalkman lazım gelmen lazım dedi. Neden dedim. Verdiğin sureler yok dedi. Nasıl lan dedim portmantonun önüne kasenin içine koymuştum dedim. Evet abi ama şimdi yoklar dedi. Abi sakin olun hiç biri mi yok dedim. Yok abi vallahi yoklar çıldırıcam evi talan ettik bulamadık dedi. sonra telefon kapandı. Pek huzursuz geçmişti geceleri. Ertesi gün konuştuğumuzda öğrendim.

    Üç gün sonra sureler portmantonun önündeki kasenin içinde bulundu. o zaman anlamıştım ki, gün geçtikçe etkisi ve yetisi artan bu karanlık ile mücadelem bitmeyecekti. Sanki onun dizayn ettiği parkurlarda onun koyduğu ve sürekli değişen kurallarla oynanan bir oyunu kazanmaya çalışıyor gibi hissediyordum artık. Ama böylede kalamazdı bu durum. Bir süre hayat böyle sessiz geçmişti. Sessiz dediysem ufak olaylar benzer paranormal olaylar. Tekrar etsin istemediğimden olayları anlatmıyorum. Ve hikayemize aslında şimdi başlıyoruz arkadaşlar. Bu sessizlik biraz sürdü ta ki lise bitene kadar.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +1
    Arkadaşlar konuyu yeni bir devam başlığında devam ettireceğim. Linki de buradan vereceğim.

    Edit: Konu devamı entry burada beyler:

    http://www.incisozluk.com.tr/e/172513007/
    ···