Birileri varsa gelsin. Ana başlıklar halinde inceleyeceğim bu konuyu. Algısı açık olanlar gelsin sadece.
"Kadınlar paraya bakıyo abi yeaa" diyen amk sığ görüşlüleri gibtirip gitsin. Para tabii ki önemli, büyük bir etken, ancak her şey para değil. Aslında sizi çekici yapan şey paranın verdiği imkânlar. Giyiniş, özgüven vs. Bunlara kısıtlı maddi durum dahilinde de ulaşabiliriz.
"Kadınlar tipe bakıo abi yeaa" diyenler bir bakıma haklılar. Şekile birazcık dikkat. Kendine saygı duymayan kendini geliştirmeyen adam zaten başkasını elde etmeyi beklemesin amk. Önce kendisini kazansın.
Şimdi işin ince detayına giriyorum yavaştan.
Not: Yazılar alıntıdır.
-BOŞANMA ORANLARININ ARTMA SEBEPLERi-
Erkeklerin yetişkin vücudunda oğlan çocuğu gibi davranmasıdır.
Çok basit anlatıcam.
Endüstri devriminden beri, erkekler evde annelerin, okulda ekseriyetle bayan öğretmenlerin arasında büyüyorlar. Kız arkadaşlarıyla aynı şartlarda eğitim görüyorlar ve kız-erkeğin aynı oldukları mesajıyla beyinleri yıkanıyor
Endüstri devrimi öncesinde babalarının etrafında bulunan çocuklar erkek olmayı bizzat babalardan amcalardan ve dedelerden öğreniyorlardı.
Endüstri devrimi sonrası babalar fabrikalara ve ofislere gitmeye, cocuklar okula gitmeye başladılar. Baba aksamları eve gelip cocuklarla ilgilenemeyecek kadar yorgun oldugundan baba-cocuk ilişkisi zayıfladı. Kız ve erkek cocukların baba rol modeli olmadığından erkekler büyüyünce nasıl davranmaları gerektiğini bilmedikleri gibi, kadınlar da “iyi koca” nasıl olmalıdır bunu öğrenemediler. Bu son 150 yıldır batılılaşan ülkelerde bu şekilde cereyan ediyor.
Oğlanların, daha ilkel toplumlarda hala görülen “erkekliğe giriş ritüeli” benzeri bir “anneden kopma” olayı yaşanmıyor. Zaman geçiyor ve vücudu büyüyor ama kafa yetişkinliğe giremiyor bir türlü.
http://Https://www.youtube.com/…ry=boys initination ritual . Kızlarda ise blug cagına giriş otomatik bir “kadın olma” ritüeline denk geliyor hala.
Bu şartlarda büyüyen erkek 20-25 yaşlarında evleniyor ve anne kucağından inip, karısının kucağına çıkıyor.
Erkek karısından, annesinin davrandığı gibi davranmasını, koşulsuz sevmesini ve duygusal olarak destek olmasını bekliyor. Kadın da iyi niyetle aslında bu şefkat ve sevgiyi vermeye çalışıyor, ama içgüdüsel olarak kadınlar bu tarif ettiğim tipteki efendi adamları yeterince “erkek” görmüyor, güvenmiyor, adamdan saymıyor, ve evlilikteki şefkat, sevgi, ciks – yani kadının çeşme başını tuttuğu şeyler zamanla azalıyor.
“ana gibi yar olmaz” lafı 110% doğru. Kadınlar sadece cocuklarını erkeklerin hayal ettiği şekilde sevebilirler. Cocukları haricindeki erkekleri o şekilde sevmeleri imkansız. Öyle bir programlamaları yok. Evrimsel olarak dezavantaj bile sağlıyor erkeğe aşık olmak. Cocugunun yaşamı için x erkeği bırakıp y erkeğine gidebilmesi (savaş esiri olursa mesela) evrimsel olarak avantaj. X erkeğine sonuna kadar sadık kalması ve onu cocugunu sever gibi sevmesi bir dezavantaj. Özetle kadın erkeğini, erkeğin beklediği şekilde sevmiyor. Burada sorun erkeğin beklentisinin yanlış olması.
Bir kaç yıldır evli olan çiftlerin 90%ında ciks çok düşük, sağlıksız seviyelerde. Erkekler lise öğrencisi gibi masturbasyona sarılıyor. Kadının umrunda değil. Zira evdeki erkek onu çekmiyor. Mahalle baskısı sebebiyle başka bir erkek de aramıyor. Ya kendini cocuguna veriyor, ya işine, ya alışverişe ya hobilerine vs vs.
Erkekler genellikle “bak ben bu aile için bunu bunu yapıyorum, böyle iyi bi adamım her şeyimiz var, ama yatak odamız ölü” diye şikayet ederek arzunun pazarlığını yapmaya çalışıyor.
Halbuki iki erkek arasında işe yarayabilecek olan bu pazarlık, kadının gözünde erkeği kemik dilenen köpek seviyesine düşürüyor.
“bak ben bu şirket için bunu bunu yapıyorum, böyle iyi bi adamım şirkete para getiriyorum, ama maaşım yeterli değil” gibi bir istek erkek bir müdürün size zam yapmasını sağlayabilir. Ama aynı cümleyi ciks için kuran erkek kadının gözünde bitmiş olur. Halbuki mantıken bakınca ikisi de aynı – bende senin istediğin şeyler var, karşılığında senden istediğim şeyler var.
ciks için pazarlık eden erkek denize düşmüş demektir ve bu adamın gemiye geri çıkması imkansızdır. Bir an önce evliliği/ilişkiyi bitirip, oturup nerde hata yaptığını düşünüp yeni bir kadınla baştan başlaması gerekmektedir.
Tüm doğada kadın reaktif, erkek pro-aktiftir.
Flört aşamasında kadın ilk daveti yapar, erkek ondan sonra yakınlaşır derler ya; esasen kadın erkeğin maskülen özelliklerine reaksiyon vermektedir. Erkek hiç bir şey yapmadan zaten belli işaretleri vücut diliyle vermektedir. Duruşu yürüyüşü görünüşü ve etrafındaki diğer insanların ona davranışları zaten onun nasıl bir erkek oldugunu yeterince anlatmaktadır kadına. Kadın sonrasında davetkar sinyaller gönderir. Bunu erkek fark ederse gelip ilgisini belli eder vs. Vs. Kilit nokta erkeğin proaktif – kadının reaktif olmasıdır.
Erkeğin yapması gereken şey aksiyon almak, geminin dümenine geçmektir. Erkek kadınıyla ugrasmayı bırakıp kendine çeki düzen verirse (hayır sadece spora gidip göbekten kurtulmaktan bahsetmiyorum, ama o da bir parçası evet) kadın zaten buna reaksiyon verecektir ve erkeğine arzusu tekrar ortaya çıkacaktır.
Karısı, arzusu tamamen öldüğü için hiç bir şekilde tepki vermiyorsa bile, erkek kendine çeki düzen verdiği ve cinsel olarak değeri arttığı için yeni bir eş bulması ve mutlu olması (ilişkiden istediklerini alması) daha kolay olacaktır.
Özetle bu işin parayla, sosyal ortamlarla, kadının çalışmasıyla vs doğrudan ilgisi yoktur. Bunlar hep ikincil belirleyicilerdir.
Kadının çalışmadığı ailelerde, zengin, fakir, orta direk ailelerde, çift anadal bitirmiş çiftlerden tutun ilkokul mezunu adam ve ilkokul terk kadının evli oldugu ailelerde görülen evrensel bir olaydır. Rockstarların bile evliliğinde benzer sorunlar yaşanmaktadır. Zira kadının arzusu evrimsel bir mekanizmadır ve rockstar falan dinlemez.
Milyon yıllık evrimsel süreci ve bunun mirasını sallayıp 40-50 senelik sosyal inşalara bakarak problem çözmeye çalışıyosunuz.
Olmaz.