gerçeklerini görmeye hazır olun

geldim beyler ukrayna ile başlıyorum

Ukrayna ve Arap dünyasında daha doğrusu Suriye’deki olayları birbirine benzeten ABD Başkanı Barack Obama’dır. Geçenlerde yaptığı Mekgiba ziyareti sırasında Obama, şimdiki olayların gerek Ukrayna gerekse Suriye halklarının temel haklar ve özgürlüklere kavuşmak isteğinin göstergesi olduğu açıklamasında bulundu. ABD Başkanı’nın hangi haklardan bahsettiği pek belli değil. Peki, konuyu araştıralım.
Ukrayna’daki duruma gelince onun Devlet Başkanı Yanukoviç Kiev’i terk etmeden önce idealdan uzak olduğu ortadaydı. Ukraynalılar özellikle ülkenin batısında yoksulluk içinde yaşamaktadırlar. Ukrayna’daki bütün protesto gösterilerinin kışın yapılması tesadüf değildir. Yılın diğer mevsimlerinde Batı Ukrayna’da yaşayan erkeklerin çoğu başka ülkelerde bu arada ağırlıklı olarak Rusya’da çalışıyor.
Ukrayna’nın endüstriyel doğusunda işsizlik oranı pek yüksek değil. Ama maaşlar da yüksek değil, sosyal garantiler de. Bu ortamda hem doğusunda hem batısında yaşayan, muhteşem yazlıkları birbirinden daha büyük olan iş adamları ve siyasi elitin hayat tarzı ülkede çelişkiler yaratıyor. Bu sosyal eşitsizliğin sıradan vatandaşların tepkisini uyandırması gayet doğaldır

Bu arada demokrasinin bütün resmi belirtileri Ukrayna’da mevcuttur. Ülkede çok sayıda çeşitli partiler var, uluslararası gözlemciler, Yanukoviç’in kazandığı 2010 yılı seçimlerinde hiç bir ihlalin yapılmadığını bildirmişlerdi.
Böylece Amerika ve Avrupa’nın Ukrayna’daki darbeyi desteklemesinin sebebi demokrasi ile ilgili değildir. Yanukoviç, temelinde Avrupa ile Rusya arasında denge bulunan politikayı izleyen Ukrayna elitinin ılımlı kanadının temsilcisidir. Karşıtları tam tersine sadece Berlin, Paris ve Washingron’un çıkarlarını göz önünde bulunduruyor. Eğer Batılı ülkeler gerçekten Ukrayna’da demokrasi ilkelerini geliştirmek isteseydi Ukraynalı protestoculara gösterilere son verip yeni seçimlere hazırlanmalarını tavsiye ederdi. Ama incin Ukrayna’lı muhalefet bu seçimleri de büyük bir ihtimalle kaybedecekti. Bu yüzden Amerika ve Avrupa demokrasi ile çıkarları arasında seçim yaparken sonunda çıkarlarını seçti, demokrasi ilkelerine ise göz yumdu.
Aynı şey Suriye’de de oluyor, orada Avrupa ve Amerika güç kullanarak sözünü dinleyen insanları iktidara getirmek için elinden gelini yapıyor. Suriye ile Ukrayna’nın durumları arasındaki benzerlik işte budur’.

burada uzman Viktor Nadein-Rayevskiy nin konu ile ilgili görüşünü paylaşayım sizlerle

‘Batı ‘renkli devrimler’i düzenleme yöntemlerini titizlikle geliştirmiştir. Bu yöntemler önce Sovyet sonrası coğrafyada bu arada Gürcistan, Kırgızistan, Ukrayna’da test edilmişti. Sonra da Orta Doğu’da Arap baharı olayları sırasında kullanılmıştı. Şu an ise bu yöntemler yine Ukrayna’ya geri döndü. Bu yöntemlerin temelinde iktidar rejimlerinin karşıtlarına destek verme, bilgi savaşlarını kışkırtma, iç anlaşmazlıkları körükleme ilkeleri bulunuyor. Onların ‘kara listesine’ dahil olmak için illa demokrasi düşmanı olmamalı. Aksine diktatör rejimli ülkelerde ‘renkli devrim’in yapılması mümkün değildir.
Bu yüzden Batı, Suriye dahilinde oldukça ılımlı Arap ülkelerinde ve Sovyet sonrası coğrafyadaki gayet demokratik devletlerde isyan ve çatışmaları kışkırtarak resmen Orta Doğu’da demokratikleşme sürecine engel oluyor. Böylece o, yerli muhafazakar yöneticilere ‘işte demokrasinin sonuçları budur, görüyor musun? Batı ile işbirliği yapın, arkadaşı olun, eskisi gibi ülkenizi yönetin, seçimler ve siyasi partilere ihtiyacınız yok’ sinyalini veriyor. Bu nedenle Batı böyle davranarak demokrasiye karşı en büyük suç işlemiş oluyor. (Rusya'nın Sesi)

bu bir yorum beyler. müdahale yapanların amaçları ile sonuçları arasındaki analizin mükemmel seviyede yapılmış halidir.

bakın beyler ukraynada yapılmış birhaberi sizlerle paylaşıyorum. yazıdaki isimleri araştırarak habere web den de ulaaşbilirsiniz.

Ukraynalı yetkililer, Yahudi mafyasının yönettiği 12 kişilik bir organ çetesinin bütün üyelerinin tutuklandığını açıkladı.

Ukrayna içişleri’ne bağlı Organ Ticaretiyle Mücadele Birimi Başkanı Yuriy Kucher dün Kiev’de düzenlediği basın toplantısında “Şebeke daha önce Rusya’ya bağlı ülkelerdeki fakir vatandaşlardan az parayla aldıkları organları sakat olan zenginlere satıyor. Şebekenin başında ise geçen ay tutuklanan bir israilli bulunuyor. Tutuklananlar arasında dört tane de doktor var”. dedi.

Kucher daha sonra “Bu insanlar hem Ukrayna’da hem de başka ülkelerde özellikle böbrek üzerinde durmuşlar. Onlara böbreklerini verenlerin çoğunluğunu ise fakir ve kimsesiz küçük yaştaki bayanlar oluşturuyor. Çetenin bir böbrek karşılığında verdiği ücret bazen 10 bin dolara ulaşıyor”. şeklinde konuştu.

Alınan böbrekler Kiev, Azerbaycan ve Ekvador’da yapılan ameliyatlarla zengin hastalara naklediliyor. Ameliyatın maliyeti ise 200 bin doları buluyor. Çetenin yıllık 18 milyon dolar para kazandığına dikkat çeken Ukraynalı yetkili, çetenin şimdiye kadar 40 milyon dolardan fazla para topladığını ifade etti.

gördüğünüz olaylar aynı sistematiğin farklı coğrafyada revize edilerek kullanılıyor olduğunun kanıtlarıdır. doktora gittiğiniz zaman hastalıkların çoğuna stresten diye teşhis koyarlar. ve yalnızca hastalıklar için geçerli değil bunlar. stres pgibolojinin bir sonucu ve mevzunun en büyük boyutu pgibolojik boyutudur. bazı eylemciler öyle bir tavra bürünüyor ki ülkemizde sanki akp giderse herşey düzelecek. hayır beyler hiçbirşey düzelmeyecek. sorunu temelden değil de geçici çözümlere başvurarak çözmeye çalışırsanız çözülmez. sorun her zamanki gibi sistemde. hele ki bir grup var necip fazıl ın dediği gibi( kendisini de sevmem ) bu iktidar gitsin de isterse ülke yıkılsın zihniyetindeler. öncelikler beyler korkunuzu yeneceksiniz. en büyük düşmanımız ne dış mihraklar(bunu yiğit bulut hep kullanır suçu başkasında atmakta en net yoldur.) ne siyonizm ne avrupa ne çin ne rusya. sorun korkularınız beyler. sorun başa gelen de değil sorun getiren. neyse konuyu dağıtmadan devam ediyorum. mevzu sistematikten ibarettir. yıllarca oturtulmuş bir sistemi devam ettirebilen kazanır. sistem çok iyi olmasa bile istikrar varsa bir şekilde yolunu bulur

kimse yok mu lan burda mısınız?

@197 ukrayna gibi ülkeler batıdan örnek verebileceğimiz az sayıda ülkelerdendir iyi görmek lazım bu tarz olayların balkanlardan batıya geçmesi ani bir sıçramaya sebep olabilir. israildeki yahudiler yahudilerin en fakir kısmını oluşturuyrseçme hakkı erilmeyen siz başka memlekette barınamazsınız oraya gidin biz size yardım ederiz diyerekten zorlanmış kesimi oluşturuyor ve yahudilerin kendi piyonlarını oluşturuyorlar. savaşa sokulan onlar çölde yaşayan onlar zorla doğduğu yerden sürülenler onlar. bizdeki yardıma alıştırılmış şnsanları düşünün beyler şimdi. devlet yakacak yardımı yapıyor okul yardımı yapıyor aylık 200 tl market yardımı yapıyor çocuk yardımı yapıyor ayrıca her dönem kırtasiye yardımı yapılıyor. sigortasız adamlar işsizlik maaşı alıyorlar yeşil kart kullanıyorlar ya da kullandırılıyorlar ve sonuç olarak yavaş yavaş tembelleştirilerek bağımlı hale getiriliyor. e bu adam ne yapar? artık çalışmamaya alışmış çocuklar tekstil e gider aylık bin liraya. kadın evde züt büyütür. kime oy verir? kendisine bakana. ama devlet değildir ona bakan hükümettir. çünkü devlet sistemi bu kadar yardımı tek kişiye değil halkın tümüne dağıtmayı hedefler. kaçak faturalardan bahsetmiyorum bile beyler.

eski türkçeye bakarsanız rica şeklinde hitap yoktur sürekli yap yapasın et edesin gibi emir kipleri vardır. bunun sebebi nedir? hakkımızda bize anlatılan tek gerçek olan asker millet olmak. bu herkesin savaşçı olduğu anldıbına gelmiyor beyler bu milletimizin başındaki lidere sımsıkı sarıldığı anldıbına gelir evet çünkü duygusal bir toplumuz beyler. batı avrupada kadın 3 gece kocasına yaklaşmasın 4. akşam adam eve gelmez kadın da bundan gocunmaz ama bi de kendinize bakın senelerce abla kardeş gibi yaşayan aileler var. duygusal yönümüz kendimize zarar verecek kadar gelişmiş durumda. bunu siz kendi lehinize çevirmzseniz insanlar kullanacaktır ya da diğer toplumlar farkına varacaktır. dedelerimize rumların büyük kısmı yunanlar makedonlar slavların tamamı ve en son ermenile araplar ve arnavutlar isyan etmiştir ama kimsenin sevmediği kürtler isyan etmedi lazlar isyan etmedi çerkezi kırımı isyan etmedi beyler. gerçi arnavutların durumu biraz daha farklı idi ayırma gerekir. vel hasılı kelam emrivaki kouşan ama duygusal yaşayan bir toplumuz diyebiliriz buna. bunu da kullanmanın en güzel yolu toplumu can damarı olan kardeşlik din ve ahlak damarından duygu sömürüsü yapmaktır. ama bu ülkede oğlan oynatıldı karartma geceleri yapıldı son hükümette zina suç olmaktan kaldırıldı tüm insanlar din adı altında toplanıp diğer dinler düşmanmış gibi gösterildi. ya da tam tersi olarak filmlerde hocalar hep üfürükçü hep sapık olarak lanseedildi. bir tane amerikan filminde sapık rahip e rastlayamazsınız yayınlatmazlar o filmi adamdan kan alırlar yine yayınlatmazlar. mevzu hep bizde bitiyor beyler sorun hep kendimize olan özgüvenimiz

beyler ayın 24 ünde uluslarası bir proje sunumum var ondan sonra devam edeceğim . kusuruma bakmayın ani gelişti her şey sağlıcakla kalın

son günlerdeki bir olay hakkında bir yazıdan alıntı yapıyorum. çok iyi okuyun burayı.

düşününüz ki bu güne kadar laik bir mücadele vermiş CHP, bu gün kendi gönül rızası ile islamcı bir ismi başkan yapacak. Bundan ötürü yer yerinden oynamayacak, genel başkan istifaya zorlanmayacak, parti darmadağın olmayacak, basın "Atatürk'ün partisi bir islamcıyı cumhurbaşkanlığına taşıyamaz" diye manşetler atmayacak, Ankara'da yüzlerce kadın ellerindeki tencere ve tavalar ile sokak gösterisi yapmayacak, TV'ler bu kurgusal gösterileri canlı yayınlamayacak, bir dakika karanlık eylemleri planlanmayacak, on tane apartmanın ışıkları bir dakika söndürülüp bu olay TV'ler araclığı ile bütün Türkiye yıkılıyormuş gibi aktarılmayacak ve kalemşörler her gün bu meseleye dair çok sert yazılar yazmayacak

Bütün bunların, bu sakinliğin, bu tepkisizliğin; gelişen, değişen, demokratikleşen yeni Türkiye'nin tezahürü olduğuna ya da logosu bile Yahudi menorası olan AKP'nin gücünün göstergesi olduğuna inanmak, olsa olsa ahmaklıktır. ülkenin kuruluşundan beridir O gün bu gün iktidara kim gelirse gelsin asıl iktidar olan içimizdeki bizden olmayan yapılanmalar, yeni siyasi sistemimizin bu şekilde olmasını istedikleri için bu imkansız kabul edilebilecek gelişmeler yaşanıyor ve sorun çıkmıyor

Ekmeleddin ihsanoğlu'nun bu projelere nasıl dahil olduğunu merak edenler olacaktır. Çok basit... Türkiye'de islam dininin yerine konulmak istenilen ve adına islamcılık denilen ve islam dinini bir siyasi ideoloji ya da bir siyasi parti seviyesine düşürmek isteyen akım zaten en başından beri tamamı ile ingilizlerin ve sonra ABD'nin kontrolündedir. Bu güç odakları, ihtiyaç olduğunda yerli yabancı yüzlerce Ekmeleddin ihsanoğlu bulabilirler.
Lakin öyle tahmin ediyorum ki yine hesaplar tutmayacak ve kararlar çatışacak. Zira içimizdeki israil tek parça değil. Guruplara ayrılmış durumda ve hala ciddi bir kısmı, kurup kullandıkları AKP'yi destekliyorlar. Sabetayist ismail Cem (ipekçi)'nin Cumhurbaşkanı olmasına da bu iç çekişme mani olmuştu. Süleyman Demirel'in 5+5 ile tekrar Reis-i Cumhur olamamasına da...

bu yazdıklarımı iyi okuyun ve analiz edin. 15 yıl önce olsa ülkeyi sallayacak bir durum olan bu çatı adaylığı ve seçilen kişinin bulunduğu taraf bu şekilde olamazdı olması tahayyül bile edilemezdi. ama son 10 yıldır u tarz olayların benzerleri çok fazla yaşandığı halde medyadan sürekli tepki bekleyen gruplar hiç bir zaman bekledikleri desteği alamadılar. çünkü farkında değiller ki hepsi aslında aynı kuklacının birer kuklasıdır. size söyleyeceğim şudur ki ankarada siyasilerle görüşme imkanı olanlar olmuş ise medyaya yansıyan konuşmalar haricinde siyasilerin büyük bir kısmı hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmekte sanki tartışan onlar değilmiş gibi dostane konuşmalar yapmaktalar. bu ve bunun gibi olayların tek sebebi var ... para... sizin güvenip gönderdiğiniz adamların hepsi kendi keyfine bakıyo. sizin isteğininz ya da istememeniz hiçbirinin umrunda bile değil

islamcılık osmanlının son döneminde çıkmış bir akım. insanoğlunun çıkardığı her akım gibi anlamsız bir yafta. osmanlıcı islamcı diyerek kendince etiket yaparak sana vereceğim cevaptaki saygı seviyesini indiriyorsun. dünyada hiç bir zaman aptal bir fransız akımı olan milliyetçilik başarılı olamadı olamayacakta. islamcılık zaten suni bunu en başta da söyledim çerkesi de arnavutu da kürdü de severim. kişilere göre toplumları yargılamam. genelleme yaparak bilgi kültür ve zeka seviyeni de ortaya koydun. mükemmelsin aynen devam

@228 sen devlet-i ebed müddet diyeceksin ve nizam-ı alem diyeceksin ve bu devlet sadece türklerden mi oluşacak. git istersen dünyanın öteki ucuna devlet kur yine de başkaları olacak ve sen eğer insansan diğerlerini düşüneceksin. he şuanki devletimiz anadoluda değil de britanyada olsa britanları almanları vikingleri sevmeyecektin. hiç bir zaman hiç kimse senin istediğin kadar iyi olmayacak. türk e en büyük kazığı da hep türk atmıştır yoksa o kocaman devletler yıkılmazdı üstelik kazık atanlar da öz be öz kardeşleriydi. insanları ırk olarak değil de insan olarak düşünürsen her şey değişecektir hayatında ve unutma sakın unutma bu dünyada dünyaya ait neyi arasan asla bulamazsın buldum sanarsın daha fazlasını istersin doyamazsın bütün dünya türk olsa boylar ayrılır başka boylardan nefret edersin. soylar ayrılır soylardan nefret edersin bu asla değişmeyecek. nasıl ki ruslar ve çinliler hala türklerden korkuyorsa nasıl ki almanya türklere diğer göçmenlerden ayrı politika uyguluyorsa ve sen buna kızıyorsan o milletlerin de bu tarz sıkıntıları olması normal. ne zaman sen düzelirsin herkes düzelir. yoksa sınırların sadece resmiyett kaldığı günümüz dünyasında bu hayallerle uğraşmazsın

@234 bana 2x2 nin 4 olduğunu belgelesene ya da sıfırın başlangıç olduğunu

@231 ihtihar değil iftihar olacak panpa türkçülük peşinde koşarken kullandığın kelimelerin bir çoğu arabi ya da farisi kelimelerle dolu fikrinle yaşam tarzın uymalı en azından. zaten ateistler ve türkçülerle fikirlerini tartışmayacaksın. anlamak için değil sadece kabullenilmek için tartışıyorsunuz

ve ülkemizin osmanlı son döneminde başlayıp ülkemizde 100 yılı aşkın zamandır devam etmekte olduğu tartışmalar silsileleri. yapılan tartışmaların çoğuna on yıl sonra bakıldığı zaman verilen cevap her zaman aynı. incir çekirdeğini doldurmayacak meseleymiş. hala devam hala aynı olaylar ve bir on yıl sonra yine aynı cevaplar verilecek. insanlar fanatik olmak zorunda gibi yetiştiriliyor ve bunu o derece kabulleniyorlar ki sanki aksini söylese linç edilecekmiş gibi bir hava oluşturuluyor. bunun diğer adı oyalama veya kurgusal silahlar diğer adıyla pgibolojik savaş da diyebiliriz. örnekleyecek olursak seçim mevsimlerinin tamamı kurtlar vadisi akşamları maç akşamları kendi askerini pusuya düşürtüp halkı galeyana getirme ve ardından operasyon yapıp halkın desteğini kazanmacumhuriyet mitingleri, milli irade mitingleri, anlamsız saçma sapan anma törenleri, tv lerdeki kandil ve bayram programları v.s. uzar gider sonunu bile alamayız. en büyük uyku hapı televizyon ve kirli internet. en büyük silah pgiboloji ve fanatikleştirilmiş insanlar ne büyük düşman kendimiziz. her ne kadar farkına varamasak da en büyük düşmanınız korkularınız. korkanın çocuğu olmaz derlermiş eskiler. evet beyler korkan ya olduğu yerde sayar ya da geriye iteklenir. biz adımımızı ileri sürsek kaldırıp on adım geri koymuşlar gıkımız çıkmamış şimdi ilerle denilmiş ilerlemişiz. 1940 yılında uçak yapan bir ülkenin başka açıklaması olamaz çünkü.