1. 226.
    0
    Çay getirmişti bu sefer Selma. Fincanı bırakırken yakın mesafeden göz göze gelmişlerdi. Selma niyetini belli ediyordu açık açık. Önce

    elini tutmak istedi. Mehmet izin vermemeye çalıştı ama bir türlü elini geri alamadı.

    Selma: bu eller hapishanede çürüyen bir kızdan daha iyilerini hak ediyor.

    Mehmet: Selma, bu konuyu daha ne kadar açacaksın? (sinirle ellerini çekti.)
    ···
  2. 227.
    0
    Selma’yı kırmadı. içindeki şeytana bir türlü galebe çalamıyordu. Keşke arkasına bakmadan çıkıp gitseydi. Bir yandan bunları düşünüyor

    bir yandan hafta içi yapılan ödemelerle makbuzları karşılaştırıyordu. Aklı işte değildi kesinlikle. Selma’ya uymamalıydı. Zaten onun

    gönlünün kendisinde olduğunu biliyordu. Selma bir arkadaş olarak herkesin isteyeceği biriydi. Ama öteki türlüsü… Düşünmek istemedi.
    ···
  3. 228.
    0
    Bir iki dakika izledi ardından Melis geldi aklına. Bu yaptığı, ona ihanetten başka bir şey değildi. Yıllarca onunla izdivacı hayal

    ederek hayatın zorluklarına direnmişti. Ayrıca yarın görüş gününde ona evlenme teklif edecekti. Kalkıp gitmeyi düşündü ilk önce.

    Yerinden doğrulur gibi oldu. Selma da onun gideceğini fark etti.

    Selma: aa nereye gidiyorsun Mehmet? Zaten hafta sonu bir başıma çalışmak çok koyuyor. Gel de yardım et bana. Hesapları kontrol et.
    ···
  4. 229.
    0
    Selma: sana kahve getireyim. içersin değil mi?

    Birbirlerine kaçamak bakışlar atarak kahvelerini yudumluyorlardı. Tezgahın arkasında sandalyelere oturmuşlardı. Mehmet arada Selma’nın

    bacaklarına bakıyordu. Bir süre sonra Selma yarım kalan giysileri tasnif işine devam etti. Dizine kadar olan eteği kalçalarını belli

    ediyordu. Mehmet böyle durumlarda eskiden bakışlarını başka yöne çevirirdi ama değişmişti artık. Şehvetli biçimde izliyordu onu.
    ···
  5. 230.
    0
    Selma bir ara başını kaldırdı ve onu gördü. Kilitlediği kapıyı açtı.

    Selma: içeri girsene, yaz bitti artık, üşüyeceksin.

    Mehmet onu derin bir bakışla süzerek içeri geçti. Selma, kapıyı kapatmadan artık müşteri gelmeyeceğini düşünerek kepenkleri indirmek

    istedi. Mehmet ona yardım etti bu işte. Sonra giydiği anorağı çıkardı, askıya astı. Selma da kapıyı kilitledi ve hızlı bir bakışla

    Mehmet’i inceledi. Aralarında adını koyamadıkları bir etkileşim söz konusuydu.
    ···
  6. 231.
    0
    Kepenkleri sessizce kaldırdı ve Selma’yı hummalı biçimde çalışırken gördü. O hafta cumartesi günü mesaiye o kalmıştı. Selma önündeki

    işlere gömülmüştü adeta. Mehmet ondan gözünü alamıyor gibiydi. Ona bu gözle bakmamıştı daha önce. Nefesiyle buğulandırdığı camı eliyle

    sildi ve izlemeye devam etti.
    ···
  7. 232.
    0
    @108 bu ne birader ya. tam hikayenin gibiş kısmı başlayacak. neyse.
    ···
  8. 233.
    0
    Söylediklerinde haklı olduğunu düşünüyordu. Varsın Mehmet kendisini hiçbir zaman sevmesindi. Ama Melis ona zarardan başka bir şey

    vermeyecekti. Bundan adı gibi emindi. Bir kez daha tüm olacakları bir kenara bıraktı ve yanına gitti. Sol elini Mehmet’in sırtına

    koydu ve teselli verir gibi sıvazlamaya başladı. Mehmet başını kaldırmıyordu.
    ···
  9. 234.
    0
    @108 kalk gibtirgit burdan
    ···
  10. 235.
    0
    Yol boyunca ne düşündüğünün farkında değildi. Daireye kendini zor attı. Belki de hayatında ilk kez planlamadan ve ayrıntılı düşünmeden

    bir işe kalkışmıştı. Buna alışık değildi bünyesi. Melis’e olan öfkesini bu şekilde çıkarmıştı. Haklı olduğunu düşünüyordu. Zaten Selma

    da dünden razıydı. Zoraki bir durum yoktu ortada. Sonra aklına Selma’nın bakire olduğu geldi. içine de boşalmıştı.
    ···
  11. 236.
    0
    Mehmet bir an önce buradan uzaklaşmak istiyordu. Midesinin bulandığını hissediyordu. Anahtarı düştüğü yerden aldı ve anorağını alarak

    kapıya yöneldi. Kilidi açtı. Çıkarken arkasına bakmadan düşük tonda ‘iyi akşamlar’ dedi ve cevabı beklemeden hızlıca yürümeye başladı.

    Selma da bir şey demeden etrafı toparladı.
    ···
  12. 237.
    0
    Toparlandılar. Üstlerini başlarını düzelttiler. Mehmet bir bez buldu ve penisindeki kanı sildi. Etrafı temizleme ve düzenleme işi

    (tezgahın üstündeki her şey yere dağılmıştı.) Selma’nındı. Mehmet yüzüne bakamıyordu Selma’nın. Çok utanıyordu yaptığından. Selma da

    ondan farklı değildi. Ama olan olmuştu artık.
    ···
  13. 238.
    0
    ‘Hadi hadi’ diyerek bağırmaya başlamıştı Selma. Mehmet sertçe ‘vuruyordu’ artık. Kan gelmişti Selma’dan. Buna o anda aldırış etmeden

    devam ediyordu. Boşaldığı anda ikisi de her şeyi unutmuştu. Zevkin doruklarındaydılar. Selma ’Mehmedim’ diye bağırdı kulağına. ikisi

    de terden sırılsıklam olmuşlardı. Dışarının nemi camekanı buğulandırmıştı. Zaten az sonra da yağmur başlayacaktı. Kepenkler sayesinde

    içeride ne olduğunu kimse görmemişti.
    ···
  14. 239.
    0
    Selma kendinden geçmiş halde ‘hadi hadi’ diyerek Mehmet’i ateşlemeye devam ediyordu. Mehmet bacaklarının altından kaldırarak Selma’yı

    masaya oturttu. Pantolon fermuarını açtı ve penisini ortaya çıkardı. Selma’nın külotunu aşağıya sıyırdı ve penisini eliyle vajinasının

    içinde gezdirdi. Selma inlemeye başlamıştı. Mehmet penisinin yarısını soktu ve ileri geri gitmeye başladı.
    ···
  15. 240.
    0
    Mehmet Selma’nın tişörtünü çıkarmaya çalışıyordu. Epey uğraştı ve sıra memelere gelebildi. Sütyenine sığmayan irice memeleri elleriyle

    birleştirip ayırıyordu. Selma kıvama gelmişti. Kendini geriye bırakıp eliyle eteğini kasığına kadar çekti. Mehmet sütyenin kopçasını

    bir türlü açamamıştı. Sonunda onu da açtı ve sağ memesinin pembe ucunu dillemeye başladı. Ah oh sesleri gelmeye başlamıştı Selma’dan.

    Ön sevişmeleri bu vaziyette bir iki dakika daha devam etti.
    ···
  16. 241.
    0
    Hayvanice öpüşmeye başladılar. Selma daha ateşliydi bu konuda. Mehmet’in iki eli Selma’nın iki kalça lobundaydı. Bacaklarını yavaşça

    kaldırıp indirerek öpüşmeye tempo veriyordu sanki. Selma sağ elini Mehmet’in penisine attı. Taş gibi olmuştu zaten. Onu pantolon

    üzerinden tahrik ediyordu.
    ···
  17. 242.
    0
    Aralarında artık geri dönülemez bir yakınlaşma oluşmuştu. Mehmet elini Selma’nın belinden kalçasına doğru yöneltti. En son dört beş

    sene önce bir fahişeyle ilişkiye girerken kalça ellemişti. Eliyle sanki acıtmak ister gibi sıkıyordu. Aşırı yumuşaktı. Selma Mehmet’in

    kucağına oturmak için sandalyeyi ön tarafı masaya gelmeyecek şekilde çevirdi. Şimdi iki bacağını iki bacağının üstünde olacak ve

    kalçası da havada kalacak biçimde Mehmet’in kucağındaydı.
    ···
  18. 243.
    0
    Biraz önceki tartışmadaki rollerini değişmişlerdi sanki. Mehmet bunca yıl umudu, sevinci olarak sarıldığı Melis’in gerçek yüzünü

    görmezden gelerek aslında kendisi için en kötü olanı yapmıştı. Güneş balçıkla sıvanmıyordu. Düşündükçe Melis gözünde küçülüp

    duruyordu. Aşık olduğu kızın asıl karakterini sanki şimdi anlıyor gibiydi. Sarıldıkça sarılası geliyordu Selma’ya. Selma da boş

    çevirmiyordu onu.
    ···
  19. 244.
    0
    Mehmet: Melis beni hiç sevmedi. O kimseyi sevemez. Çünkü paraya tapıyor.

    Selma: hadi Mehmet. Üzülme o kız için. Değmeyeceğini sen de biliyorsun.

    Mehmet: bugün üzülmek istiyorum. Kendimi kandırdığım için kendime küfrediyorum. Ben zavallının tekiyim.

    Selma: sen güçlü birisin. Ayrıca sevdiğinin arkasında duruyorsun. Bunu herkes yapamaz.
    ···
  20. 245.
    0
    Mehmet başını nihayet kaldırdı ve Selma’ya oldukça üzgün bir bakış attı. Oturduğu sandalyeden kalkmadan başını

    Selma’nın omzuna koydu. Selma sağ eliyle onun dalgalı saçlarını yavaş hareketlerle okşuyordu. Mehmet de sağ elini

    Selma’nın beline sarmıştı. Artık kendini hayatın akışına bırakmak istiyordu Mehmet. Planların tükendiği noktadaydı.
    ···