-
1.
0yeni bir hikaye. partları hızlı hızlı atacağım. okuyan okumayan herkese teşekkürler
-
2.
0‘’ ‘’Gözlerini açtığında sabahın erken saatleriydi. Normalde bu saatte top atılsa uyanmazdı ya, neredeyse bir yıldır kafasında
sürekli dönüp duran planı için bugünün doğru gün olup olmadığını düşünüp durmuştu uyumadan önce. Gece gördüğü kabuslar yüzünden uykusu
zehir zıkkım olmuştu. Uyku onun içini rahatlatamıyordu. Neden bir fikir beyne girdiğinde geldiği gibi çıkıp gitmezdi ki? -
3.
0Gözleri tavana mıhlı halde bunları düşünürken aklına sevdiği kız Melis geldi. Kendinden çok onun için harekete geçmeliydi. Onu
kaybettiği takdirde hiçbir şey yapmasına gerek kalmayacaktı zaten. Ayak parmağını kaşımak için yatakta doğruldu. Odasına kısaca göz
gezdirdi. Aklını bir türlü toparlayamıyordu. Acaba aklını kemiren şeyi gerçekleştirmek için bugünlük geç mi kalmıştı? -
4.
0Tuvalete gitti sonra mutfakta kahvaltısını alelacele hazırladı, pencereye karşı oturdu, camı suratını görebileceği şekilde ayarladı.
Ağzına attığı her lokmadan sonra ayna vazifesi gören pencereye bakıyordu. Sadece kafası gözüküyordu. Yemeği bıraktı, zaten iştahı da
pek yoktu. Çayını yudumlarken kafasında kurduğu planı bir kez daha gözden geçiriyordu. Aniden dairenin kapısı ziline basılmadan sertçe
vuruldu. Kimin geldiğini adı gibi biliyordu. -
5.
0Ev sahibi: Mehmet, kira borcunu tamı tdıbına üç ay on yedi gündür ödemiyorsun. Noter onaylı sözleşme yaptığımızı unuttuğumu sanıyorsun
herhalde. Seni mahkemeye vermek istemiyorum arada Zehra hanımın (Mehmet’in çalıştığı kuru temizleme dükkanının sahibi) hatırı olmasa
seni bir ayda kapı dışarı etmiştim zaten, biliyorsun değil mi? -
6.
0Mehmet: biliyorum Rasim abi ama bu aralar sıkışığım. Aldığım maaş…
Ev sahibi: sana iki hafta mühlet. Bu süre sonunda bana olan tüm borcunu ödemezsen seninle mahkemede hesaplaşacağız. Ona göre.
Mehmet: tamam abi. -
7.
0Kapıyı kapattı, önünde bir süre bekledi. Küfretmemesi hayatı boyunca çektiği parasızlık illetinden sabrının tükendiği gerçeğini
değiştirmiyordu. Adım atmadıkça bu fakirliğin; hayatının aşkı Melis’i, oturduğu evi, herkesten fazla olduğunu düşündüğü gururunu,
güçlü kişiliğini günbegün elinden alacağına inanmıştı. Bugün planını gerçekleştirmeliydi. -
8.
0Kapısını ses çıkmasına aldırış etmeden kapattı. Ne de olsa yemişti fırçayı. Sağ ayağındakinin yan tarafı hafiften açılan ayakkabısıyla
ses çıkara çıkara merdivenlerden indi. O para bugün kazanılacaktı. Kendisine güveniyordu daha doğrusu güvenmeliydi. Evinin dört sokak
paralelindeki bir apartmanın karşısında bulunan kafenin açık olan kısmına girdi. Apartmanı doğrudan gören bir yere oturdu. Yanında
bitiveren garsondan bir çay istedi. -
9.
0okuyan var mı gençler?
-
10.
0Yolda yürürken sürekli olarak baktığı cep aynasını çıkardı, masada bulunan küllüğe yüzünü görecek şekilde dayadı. Gözlerini uzunca bir
süre aynadan seyretti. Korku arıyordu, endişe arıyordu bu talihsiz gözlerde. Neler görmüştü bu gözler 26 yıllık hayatında? Babasını
gözlerinin önünde öldürmüşlerdi daha on beşindeyken. Görme engelli insanları aklından geçirdi şimşek hızıyla. Onlar böyle vahşi
olayları görmedikleri için şanslılardı, değil mi? -
11.
0Annesini tanımış olsa belki bu travmayı daha kolay atlatacaktı. Feleğin sillesini daha çocuk yaşta kendi başının çaresine bakmayı
öğrenmek zorunda kaldığında yemişti. Ama güçlüydü Mehmet, ailesiz yaşama nedense çabucak adapte olmuştu. Ailesi olarak tanıdığı tek
insan olan babası kendi tabirince hayırsızın tekiydi. Eve ekmek getirmesi için okuldan aldırtmış, iş bulamadığı günlerde Mehmet’i
hunharca dövmüştü. Kafalı çocuktu Mehmet. Hep takdir aldığı derslerinden koparılmak istemiyordu. -
12.
0Geçmişe daldığından çayını yavaş içmesi gerektiğini unutmuştu. Kendi kendine kızmaya başladı. Daha asıl işe girişmeden yapacaklarını
unutuyordu. Zaten geçmişi ne zaman yüzünü güldürmüştü ki? Aklına lisede okuduğu tek sene ve ilk görüşte aşık olduğu Melis geldi
haliyle. Pis bir sırıtma peyda oldu suratında. Yeniden geçmişe dalacakken arka masalardan bir kadın bağırmaya başladı: ‘imdat,
kurtarın beni bu sapıktan!’ -
13.
+1eeeeeeeee
-
14.
0okuyan varsa ses etsin lan bu ne şizofren gibi hissettim kendimi
-
15.
0Herkes kafasını feryadın olduğu yöne çevirdi. Kadın, yakınına kadar sokulan ama göremediği kişiyi etkisiz hale getirmek için
kollarıyla çevresine rastgele vurup duruyordu. Bazı darbeler görmediği tacizciye geliyordu çoğu yumruk ise boşa gidiyordu. O sırada
günün neredeyse her dakikası devriye gezen polisler geldi. Biraz daha erken gelselerdi sapığı yakalayabilirlerdi. Kaçan sapığın nereye
gitmiş olabileceğini sormaya başladılar kadına. Kadıncağız sinirinden ağlamaya başlamıştı. -
16.
0Çevredeki masalardan birkaç kişi de polise kaçan sapığın gitmiş olabileceği yönle ilgili bilgi vermeye başladı. Mehmet olanları uzakta
cereyan ettiği için görememişti ama polisi görünce içi hafiften ürperdi ne de olsa bugün görmek isteyeceği son insan bir polisti.
Bugün yüzlerce kez baktığı aynaya bir daha göz gezdirdi. -
17.
0Artık yüzlerce kez derinlerine indiği geçmişini bir kenara bırakıp işine odaklanmalıydı. Yapacağı iş hata kaldırmayacak cinstendi.
Apartmanın girişine dikkat kesildi. Oturduğundan beri kimse girip çıkmamıştı. Yoğunluğun olmaması işine gelirdi. Bir yandan da cep
aynasına bakmaya devam ediyordu. Eskilikten kayışının derisi bir kısmı parçalanmış kol saatine baktı, saat 3:49 tu. Güneş karşısındaki
sandalyeye vurmaya başlamıştı. Bekleyişi sürüyordu. -
18.
0Görünmezliği başladığı an bir saniye olsun vakit kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden garsonu çağırdı, hesabı ödedi ama siparişlerine
devam edeceğini de ekledi. Genç garson anlam veremez bir tavırla parayı içeri zütürdü. Mehmet son olarak istediği çayı yavaş yavaş
yudumluyordu. ‘Belki bugün için artık çok geç.’ diye geçirdi aklından. ‘görünmezliğim uykumda gelmiştir.’ -
19.
0Tüm bunlarla kafası meşgulken işyerinden arkadaşı Selma’nın ona doğru yürüdüğünü gördü ve aynayı onun görmemesi için cebine attı
usulca. Selma güneş görmeyen taraftaki sandalyeye geçti.
Selma: oo, Mehmet beyler de buradalarmış. Ne yapıyorsun tatil günü tek başına? Canın sıkkın gibi. -
20.
0Morali bozuldu Mehmet’in. Çalıştığı kuru temizleme dükkanında da musallat olur dururdu Selma. Galiba naifliğinden, içine kapanık
yaşantısından, uysallığından cesaret alıyordu. ‘Hadi işyerinde neyse de bari bugün, dananın kuyruğunun kopacağı, hayatıma yön
vereceğim bu önemli günde karşıma çıkmasaydı.’ diye düşündü. Ama bozuntuya vermemeliydi. Yoksa Selma ondan şüphelenebilir sonra işler
sarpasarabilirdi. Her şey normalmiş gibi davranmalı ve konuşmalıydı.