1. 1.
    0
    yeni bir hikaye. partları hızlı hızlı atacağım. okuyan okumayan herkese teşekkürler
    ···
  1. 2.
    0
    ‘’ ‘’Gözlerini açtığında sabahın erken saatleriydi. Normalde bu saatte top atılsa uyanmazdı ya, neredeyse bir yıldır kafasında

    sürekli dönüp duran planı için bugünün doğru gün olup olmadığını düşünüp durmuştu uyumadan önce. Gece gördüğü kabuslar yüzünden uykusu

    zehir zıkkım olmuştu. Uyku onun içini rahatlatamıyordu. Neden bir fikir beyne girdiğinde geldiği gibi çıkıp gitmezdi ki?
    ···
  2. 3.
    0
    Gözleri tavana mıhlı halde bunları düşünürken aklına sevdiği kız Melis geldi. Kendinden çok onun için harekete geçmeliydi. Onu

    kaybettiği takdirde hiçbir şey yapmasına gerek kalmayacaktı zaten. Ayak parmağını kaşımak için yatakta doğruldu. Odasına kısaca göz

    gezdirdi. Aklını bir türlü toparlayamıyordu. Acaba aklını kemiren şeyi gerçekleştirmek için bugünlük geç mi kalmıştı?
    ···
  3. 4.
    0
    Tuvalete gitti sonra mutfakta kahvaltısını alelacele hazırladı, pencereye karşı oturdu, camı suratını görebileceği şekilde ayarladı.

    Ağzına attığı her lokmadan sonra ayna vazifesi gören pencereye bakıyordu. Sadece kafası gözüküyordu. Yemeği bıraktı, zaten iştahı da

    pek yoktu. Çayını yudumlarken kafasında kurduğu planı bir kez daha gözden geçiriyordu. Aniden dairenin kapısı ziline basılmadan sertçe

    vuruldu. Kimin geldiğini adı gibi biliyordu.
    ···
  4. 5.
    0
    Ev sahibi: Mehmet, kira borcunu tamı tdıbına üç ay on yedi gündür ödemiyorsun. Noter onaylı sözleşme yaptığımızı unuttuğumu sanıyorsun

    herhalde. Seni mahkemeye vermek istemiyorum arada Zehra hanımın (Mehmet’in çalıştığı kuru temizleme dükkanının sahibi) hatırı olmasa

    seni bir ayda kapı dışarı etmiştim zaten, biliyorsun değil mi?
    ···
  5. 6.
    0
    Mehmet: biliyorum Rasim abi ama bu aralar sıkışığım. Aldığım maaş…

    Ev sahibi: sana iki hafta mühlet. Bu süre sonunda bana olan tüm borcunu ödemezsen seninle mahkemede hesaplaşacağız. Ona göre.

    Mehmet: tamam abi.
    ···
  6. 7.
    0
    Kapıyı kapattı, önünde bir süre bekledi. Küfretmemesi hayatı boyunca çektiği parasızlık illetinden sabrının tükendiği gerçeğini

    değiştirmiyordu. Adım atmadıkça bu fakirliğin; hayatının aşkı Melis’i, oturduğu evi, herkesten fazla olduğunu düşündüğü gururunu,

    güçlü kişiliğini günbegün elinden alacağına inanmıştı. Bugün planını gerçekleştirmeliydi.
    ···
  7. 8.
    0
    Kapısını ses çıkmasına aldırış etmeden kapattı. Ne de olsa yemişti fırçayı. Sağ ayağındakinin yan tarafı hafiften açılan ayakkabısıyla

    ses çıkara çıkara merdivenlerden indi. O para bugün kazanılacaktı. Kendisine güveniyordu daha doğrusu güvenmeliydi. Evinin dört sokak

    paralelindeki bir apartmanın karşısında bulunan kafenin açık olan kısmına girdi. Apartmanı doğrudan gören bir yere oturdu. Yanında

    bitiveren garsondan bir çay istedi.
    ···
  8. 9.
    0
    okuyan var mı gençler?
    ···
  9. 10.
    0
    Yolda yürürken sürekli olarak baktığı cep aynasını çıkardı, masada bulunan küllüğe yüzünü görecek şekilde dayadı. Gözlerini uzunca bir

    süre aynadan seyretti. Korku arıyordu, endişe arıyordu bu talihsiz gözlerde. Neler görmüştü bu gözler 26 yıllık hayatında? Babasını

    gözlerinin önünde öldürmüşlerdi daha on beşindeyken. Görme engelli insanları aklından geçirdi şimşek hızıyla. Onlar böyle vahşi

    olayları görmedikleri için şanslılardı, değil mi?
    ···
  10. 11.
    0
    Annesini tanımış olsa belki bu travmayı daha kolay atlatacaktı. Feleğin sillesini daha çocuk yaşta kendi başının çaresine bakmayı

    öğrenmek zorunda kaldığında yemişti. Ama güçlüydü Mehmet, ailesiz yaşama nedense çabucak adapte olmuştu. Ailesi olarak tanıdığı tek

    insan olan babası kendi tabirince hayırsızın tekiydi. Eve ekmek getirmesi için okuldan aldırtmış, iş bulamadığı günlerde Mehmet’i

    hunharca dövmüştü. Kafalı çocuktu Mehmet. Hep takdir aldığı derslerinden koparılmak istemiyordu.
    ···
  11. 12.
    0
    Geçmişe daldığından çayını yavaş içmesi gerektiğini unutmuştu. Kendi kendine kızmaya başladı. Daha asıl işe girişmeden yapacaklarını

    unutuyordu. Zaten geçmişi ne zaman yüzünü güldürmüştü ki? Aklına lisede okuduğu tek sene ve ilk görüşte aşık olduğu Melis geldi

    haliyle. Pis bir sırıtma peyda oldu suratında. Yeniden geçmişe dalacakken arka masalardan bir kadın bağırmaya başladı: ‘imdat,

    kurtarın beni bu sapıktan!’
    ···
  12. 13.
    +1
    eeeeeeeee
    ···
  13. 14.
    0
    okuyan varsa ses etsin lan bu ne şizofren gibi hissettim kendimi
    ···
  14. 15.
    0
    Herkes kafasını feryadın olduğu yöne çevirdi. Kadın, yakınına kadar sokulan ama göremediği kişiyi etkisiz hale getirmek için

    kollarıyla çevresine rastgele vurup duruyordu. Bazı darbeler görmediği tacizciye geliyordu çoğu yumruk ise boşa gidiyordu. O sırada

    günün neredeyse her dakikası devriye gezen polisler geldi. Biraz daha erken gelselerdi sapığı yakalayabilirlerdi. Kaçan sapığın nereye

    gitmiş olabileceğini sormaya başladılar kadına. Kadıncağız sinirinden ağlamaya başlamıştı.
    ···
  15. 16.
    0
    Çevredeki masalardan birkaç kişi de polise kaçan sapığın gitmiş olabileceği yönle ilgili bilgi vermeye başladı. Mehmet olanları uzakta

    cereyan ettiği için görememişti ama polisi görünce içi hafiften ürperdi ne de olsa bugün görmek isteyeceği son insan bir polisti.

    Bugün yüzlerce kez baktığı aynaya bir daha göz gezdirdi.
    ···
  16. 17.
    0
    Artık yüzlerce kez derinlerine indiği geçmişini bir kenara bırakıp işine odaklanmalıydı. Yapacağı iş hata kaldırmayacak cinstendi.

    Apartmanın girişine dikkat kesildi. Oturduğundan beri kimse girip çıkmamıştı. Yoğunluğun olmaması işine gelirdi. Bir yandan da cep

    aynasına bakmaya devam ediyordu. Eskilikten kayışının derisi bir kısmı parçalanmış kol saatine baktı, saat 3:49 tu. Güneş karşısındaki

    sandalyeye vurmaya başlamıştı. Bekleyişi sürüyordu.
    ···
  17. 18.
    0
    Görünmezliği başladığı an bir saniye olsun vakit kaybetmek istemiyordu. Bu yüzden garsonu çağırdı, hesabı ödedi ama siparişlerine

    devam edeceğini de ekledi. Genç garson anlam veremez bir tavırla parayı içeri zütürdü. Mehmet son olarak istediği çayı yavaş yavaş

    yudumluyordu. ‘Belki bugün için artık çok geç.’ diye geçirdi aklından. ‘görünmezliğim uykumda gelmiştir.’
    ···
  18. 19.
    0
    Tüm bunlarla kafası meşgulken işyerinden arkadaşı Selma’nın ona doğru yürüdüğünü gördü ve aynayı onun görmemesi için cebine attı

    usulca. Selma güneş görmeyen taraftaki sandalyeye geçti.

    Selma: oo, Mehmet beyler de buradalarmış. Ne yapıyorsun tatil günü tek başına? Canın sıkkın gibi.
    ···
  19. 20.
    0
    Morali bozuldu Mehmet’in. Çalıştığı kuru temizleme dükkanında da musallat olur dururdu Selma. Galiba naifliğinden, içine kapanık

    yaşantısından, uysallığından cesaret alıyordu. ‘Hadi işyerinde neyse de bari bugün, dananın kuyruğunun kopacağı, hayatıma yön

    vereceğim bu önemli günde karşıma çıkmasaydı.’ diye düşündü. Ama bozuntuya vermemeliydi. Yoksa Selma ondan şüphelenebilir sonra işler

    sarpasarabilirdi. Her şey normalmiş gibi davranmalı ve konuşmalıydı.
    ···