-
101.
0Rez okurum
-
102.
0Fereeeeeeeeees
-
103.
0Devam pnp
-
104.
0Rezzrexz
-
105.
+2Devam ediyorum beyler...
Ebubekir’in iyi olduğunu gördükten sonra Deniz’i alıp bizim eve gittik.
Bu kızla ciddi düşündüğümü, onunda benimle ciddi düşündüğünü ailelerimiz biliyordu. O yüzden onun bizde kalması falan sorun olmuyordu. Annesine “Annecim hastaneye gittik keremle, şimdi onlara gidiyoruz, gelince açıklarım önemli değil o kadar merak etme ” diye SMS attıktan sonra yola koyulduk. Apar topar bize gelmesi biraz ailesi tarafından sorun olabilirdi tabii, ama neyse.
Uykusuzluktan ölüyordum neredeyse, evin kapısını açtık. Saat sabahın 9’uydu.
Oğuz geçmiş çizgi film izliyordu.
– Hoşgeldin abi, hoşgeldin Deniz abla, dedi.
Bitkinlikten cevap vermemiştim.
– “Hoşbulduk Oğuz” demişti Deniz.
Merdivenlerden odama çıkmıştık, o yorgunluktan kendimi yatağa attım sanki sadece kendim yatacakmış gibi incinçasına. Denizde ayağımı kolumu toplayarak yanıma yattı.
Gözlerimi kapattım. Üstümüzü battaniye ile örttü, kafasını göğsüme koydu ve tam uyuyacakken, aşşağıda annemin ve Oğuzun acı dolu bağırışmalarını duydum.
Kalktım yataktan telaşlıca, aşşağı bakmaya gidecekken Ebubekir kapıdan içeri girdi.
Elinde bir bıçak vardı. Bıçak kanlıydı.
Düşündüğüm şey olmamalıydı. Bıçağı görünce Deniz çığlık attı.
– “Ne oldu kerem ? Hı ?” diyerek kahkahalar atmaya başladı.
Suratında alaycı bi ifade vardı. Elindeki bıçakla Denize saldırdı.
Tutamadım, sanki yerinden kımıldamıyordu bacaklarım.
Bıçağı Deniz’in karnına soktu, kadınım dediğimin son nefesini hisseder gibi oldum..
Kalbimden bir parça koptu. Onunla beraber öldüm sanki.
Ebubekir hala gülümsüyordu, gözleri bembeyazdı..
Beti benzi akmıştı suratının, bıçağı Deniz’in karnından çıkardı, Deniz yere yığıldı... -
106.
+2Bana doğrulttu, ve tam saplayacakken “Deniiz!” diye bağırarak uyandım.
Deniz yanımdaydı, saat 10 olmuştu.
“Ne oldu hayatım, kabusmu gördün ?!” dedi.
“Of.. Yok bişey hayatım, yatalım hadi.” dedim. Pgibolojim alt üst olmuştu.
Kolumu Denizin beline atarak koydum kafamı yastığa.
Kafamda bir çok düşünce vardı. Ama uykusuzdum..
– “Uyuyamıyorum” dedim sakince. Yanağımdan öptü, sarıldı.
“Tekrar dene” dedi. -
107.
+2Uyandım, saat 5 olmuştu. Yanıma baktığımda Deniz yoktu. Çıktım yatağımdan, aşşağı indim.
Mis gibi yemek kokuları geliyordu burnuma. Merdivenlerden inerken, Deniz’in sesini duydum.
– işte. Çok zor günler geçiriyorlar, diyordu.
Ne olduğuna bakmaya gittim, mutfakta anneme yemek konusunda yardım ediyordu ve bu sıradada olayları anlatıyordu.
-“Anne ?” diye seslendim. Annem acınası gözlerle bakıyordu bana.
“Eheh, günaydın oğlum” dedi. Yüzü gülüyordu, ama gözleriyle bana acıdığını belli ediyordu.
-“O halde biz çıkalım şimdi, akşam yemeğe geliriz annecim” dedi Deniz.
-“Tamam kızım, fazla geç kalmayın.” diyerek gülümsedi annem.
Elimden tutup, koridora zütürdü beni Deniz.
– “Ebubekiri ziyaret etsek mi? Edelim.” dedi.
– “Bende bunu düşünüyodum zaten tam” diyerek gülümsedim.
Hazırdım zaten. Banyoya gitim, elimi yüzümü falan yıkadım.
Hazırlandım, kapıdan çıkacakken,
– “Kendinize dikkat edin oğlum” dedi annem.
– “Tamaam merak etme” diyerek kapadım kapıyı.
Oğuz’un evde olmadığını farkettim bi an.
– “Oğuz nerede aceba” dedim kendi kendime.
– “Arkadaşı çağırdı, top oynayacaklarmış” deyip güldü Deniz.
Ebubekir’lere doğru yola çıktık. -
108.
+3Ebubekir’lerin evine vardığımızda kapıyı annesi ağlayarak açtı.
– “Ne oldu elif teyze ?!” dedim telaşlı bi sesle.
– “Orda..” diyerek bize Ebubekir’in odasını işaret etti.
Koştum hemen, kapıyı açmaya çalıştım, kilitliydi.
– “Gidiin!” diye bağırıyordu Ebubekir.
Deniz korkmuştu, duvara yaslanıp yere çöktü. “Ne oldu ona” dedi korkak bi ses tonuyla.
Aldırmadan,
– “Ebubekir aç yoksa kırıcam, aaaç !” diye bağırıyordum.
Arkada annesi ağlıyordu.
– “Aç şunu!” dedim. Açmadı. Geri yaslanıp, kapıya bi omuz vurdum. Açılmadı.
Tekrar geriye yaslandım, ve tekrar vurdum.
Açılmadı..
Bu sefer geri gerilip, bir tekme attım. Kapı küt diye yere düştü.
Ebubekir’in içerideki halini görünce tüm pgibolojim yerle bir olmuştu.
Tırnaklarıyla yüzünü soyuyordu.
– “Çıkın odadaaan !” diye bağırmaya başladı. Ağlıyordu. Yatağından kalkıp üstüme yürüdü.
Tek çaremin bu olduğuna inandım, gerilip suratına bir yumruk atıp yere düşürdüm ve sersemlettim onu. Annesi ve Deniz arkada halen ağlıyorlardı.
Çaresizdik. Hepimiz çaresizdik. Bu durumun içinden nasıl çıkacaktık?
Ebubekir yerde bayılmışken annesinden bir ip istedim.
Annesi ipi getirdi, kendine zarar vermemesi için ellerini arkaya doğru bağladıktan sonra onu yatağa yatırıp, yatak başlığına ellerini ve ayaklarını bağladım.
Ne yapacağı belli olmazdı. Gözlerini o sırada birden açtı;
Bana baktı ve gülümsedi. Kanlı yüzünde o alaycı ifadesi beni çok korkutuyordu.
Deniz’e Elif teyzeye destek çıkması için burada kalmasını söyledim.
Benim eskilerden bildiğim bir hoca vardı, çaresizdim, “Belki..” diye umutlanarak ona gitmek üzere yola koyuldum.
Ebubekir’in bu hali beni yüreğimden yaralamıştı. En yakın dostumu kaybediyordum... -
109.
+1Koşa koşa bizim evimizin aşşağısında oturan hocanın evine doğru gittim,
Evinin kapısına geldim, çaldım hızlıca, açtı kapıyı,
– “Buyur evladım” dedi.
Başında kavuğu, sakalları ağırmış, 60 yaşlarında bir insandır.
Çok severdim kendisini.
-“Hocam hemen gelmeniz gerek, çok önemli bi vaka var. Acele edin çok önemli hocam” dedim panikle. Sesimden telaşlı olduğumu anlamıştı.
Terliklerini giydi, anahtarını alıp kapıyı kapattı.
“Koşun hocam” dedim, koşmaya başlamıştık.
– “Ne oldu evladım, hele bi anlat bakalım” dedi yürürken.
“Hocam gözlerinizle görüceksiniz zaten anlatması çok uzun, koşun” dedim.
Bir kaç dakika sonra Ebubekir’lerin evine varmıştık.
Kapıyı çaldım, hoca nefes nefese kalmıştı. “Geldik hocam, geldik.” dedim.
Kapıyı Deniz açtı, “Hayatım çok kötüleşti” dedi.
“Hocam girin içeri” dedim, tuttum kolundan, kapıya kadar getirdim.
“Hocam, odanın içinde” dedim, yavaşça içeriye girdi, kapıyı kapattı. 30 Saniye kadar sonra kelime-i şehadet getirerek odadan çıktı hemen.
Beti benzi akmıştı. Korkmuştu.
Ne vardı bu kadar korkacak ? Bende girdim içeri, hoca arkamdan geldi.
Ebubekir yatakta kahkahalar atıyordu. Yüzünden kanlar akıyordu. Bi elini ipten kurtarmıştı.
Yüzünün derisini soyuyordu. Kanlı gözleriyle gülerek bana baktı.
“Hocam bişey yapın !” diye bağırdım.
Hoca arapça kelimeler söylemeye başladı yavaşça, Ebubekir sakinleşir gibi oluyordu.
Yatağı sallamayı bıraktı. Durdu, kanlı göz kapaklarını yavaşça kapattı.
– “Çabuk bi kağıt, bi su, ve çakmak getirin bana!” dedi hoca.
Hemen telaşlıca aradık, bulduk istediği şeyleri, verdik hocaya.
Annesi hala ağlıyordu. Ağlamaktan gözlerinin altı mosmor olmuştu.
Deniz’in kanı donmuştu. Odaya giremiyordu, Ebubekir’e bakamıyordu.
Hoca kağıda bişeyler yazdı, suyun üstüne getirip kağıdı yaktı.
Kağıdın küllerini suyla karıştırdı. Ebubekir’in suratına döktü, ve döktüğü anda Ebubekir çığlıklar atarak yatağı sarsmaya başladı.
Bi kaç saniye sonra durdu. Gözlerini açtı, göz bebekleri yerindeydi... -
110.
+2Ağlamaya başladı aniden, “Ne oldu bana?!” diye ağlıyordu.
Ebubekir normale dönmüştü. Artık içinde başka biri yoktu.
– “Yüzüm!” diye bağırdı.
Hoca, “bismillahirrahmanirrahim” dedi, yüzü gülüyordu.
“Gözünüz aydın” dedi sakince, ardından “Merak etmeyin, bundan sonrası size kalmış.” diyerek kapıdan çıktı, evine doğru gitti.
Hepimiz odaya girdik, Ebubekir’in ellerini çözdük ve serbest bıraktık. -
111.
+2Ona durumu anlattık. içerden yara bandı, bandaj getirdik.
Deniz’in şaşkın bir şekilde, yüzü gülüyordu.
Elif teyze ise, “Çok şükür allahımaa” diye neşe içinde bağırıyordu.
Gerçekten mutluydum o an, tuttum Ebubekir’in yara içindeki elini,
– “Oğlum, ne çektik ulan biz seni kaybetmemek için. Biliyomusun? Değerini bil aptal herif, kardeşim benim..” diyerek sarıldım, “Aah” dedi. Canı acıyordu.
Yüzünü bandajla sarmasına yardım ettik. Ona baktık, yaralarını sardık.
Herşey geçmişti artık, yüzlerimiz gülüyordu, tek isteğimiz vardı şu anlık, Ebubekir’in bir an önce iyileşmesi. Kendine çok zarar verdi.
Her neyse, iyice bi dertleştik, moral olarak hepimiz iyileştik.
Bu sırada telefonu çıkarıp anneme, “geliyoruz merak etme” diye mesaj çektim. Telefonu oradaki sehpaya koydum.
Ebubekirin dinlenmeye ihtiyacı vardı. Yatağına uzanmasına yardım ettik. Biraz daha muhabbet ettikten sonra Deniz’le fazla geç olmadan çıktık.
Anneme 8 olmadan döneriz demiştik, aah saat 9’u geçmişti bile, koşa koşa gittik... -
112.
+2Yemekler çok güzeldi, Denizin marifetleri anneminkiyle birleşince ayrı bi tat oluyordu ya, anlatılamaz.
O gün benim için çok yorucuydu. Annem ne olduğunu sordu, “Yarın anlatırım anne” dedim, sustuk.
Karnımızı doyurduktan sonra Deniz’i evine bıraktım. Yanağından bi öpücük aldıktan sonra evime doğru geri yürümeye başladım.
Çok uykum vardı. Herşey bitmişti, ve her şey normaldi..
Rahat bir uyku uyuyabilirdim. Evime döndüm, kapıyı açtım, yavaşça kapayıp merdivenlerden çıktım ve kendimi yatağa fırlattım.
Yatar yatmaz, uyudum. -
113.
0Okuyorum reiz yazmaya devdıb et
-
114.
0Okuyan var
-
115.
+3Sabah oğuz uyandırdı. Kalk kahvaltı edicez diye dürtükledi. Elimi yüzümü yıkadım. Annem kahvaltı hazırlamıştı.
Tam Deniz’e mesaj atacaktım ki, telefonumu bulamadım. Nerde diye ararken Ebubekir’lerde ki sehpanın üzerinde unuttuğum aklıma geldi. “Anne, hemen geliyorum” dedim.
Terliklerle fırladım dışarı. Ebubekir’ide görüp gelirdim hem.
Herşey düzeldi sanmıştım.
Taki, Ebubekir’lerin evinin önündeki cenaze arabasını görene kadar.
Annesi fenalaşmıştı, dışarıda komşular zor zaptediyordu.
Cenaze arabası giderken arabanın arkasında Ebubekir’in resmi vardı.
Yikıldım o an, telefon aklıma geldi. Belki bişey yazmıştır, belki haber vermiştir..
Belki ona yardım edememiştim.. Koştum içeri, aldım telefonu elime..
Haklıydım. Bir sesli mesaj vardı;
– “(ağlayarak)Kanka, can kardeşim.. Her şey bitti sanmıştık ya hani.. Benim için bitmiş, sizin için bitmemiş.. Benden birşey istediler.. Yapmassam, sana ve Deniz’e bulaşacaklarını söylediler.. Mecburen yaptım, pardon, yapacağım.. Lütfen kızma bana, mutlu olun tamammı? Sizi çok seviyorum kardeşim. Siz bana, beni sevdiğinizi gösterdiniz, sıra bende.. Kendine iyi bak, kardeşim..”
Dizlerimin üstüne, yı-kıl-dım
SON...
başlık yok! burası bom boş!