-
50.
+1Gökhanlarla bu ani buluşma faslından sonra az da olsa düzeleceğimi düşündüm. Çünkü yalnızlığın insanın yaratılışına ters, anormal bir durum olduğu bilincindeydim. Toparlanmam gerektiğine karar verdikten sonra olabildiğince evde durmamaya çalışıyordum, evde durdukça o dört duvar üzerime çöküyordu. Hassas bir sürecin içinde eve saklanmanın yapılacak en akıldışı şey olduğunu da kararlarımın hemen sonrasında farketmiştim.
Gökhan, içtiğimiz günden sonra bir daha yalnız bırakmadı. isteksiz tavırlarıma karşı sertçe karşı çıkarak uzun süre toparlanmam için uğraştı. Ya alışverişe çağırıyordu, ya sinemaya, ya da alsancakta içmeye. Ondan tek isteğim sadece onun olmasıydı, başka kimseyi istemiyordum. O ise eski neşeli, umursamaz halimi özlüyordu. "Bana söz ver kardeşim, eskisi gibi olacaksın." diyordu.
Eskisi gibi nasıl olabilirdim Gökhan, eskiden böyle şeyler hissetmemiş ve kendi ağırlığımın altında dahi ezilecek bir hale gelmemiştim.
Yaklaşık bir ay boyunca haftada 4 gün içiyorduk, gülüp eğleniyorduk. Birbirimizi kollarımızın altına alıp kıbrıs şehitlerinde, ağzımızda sigaramızla yürüyorduk. Bazen kendimizi bir taraftar grubunun içine atıyorduk, marşlar söylüyorduk sözleri bilmeden. Günler günleri kovalıyordu bunalımlı sürece kıyasla iyiydim, bedensel olarak eski halime dönmüştüm, dikkat etmeye başlamıştım.
Bir zaman sonra anladım ki o ara sana duyduğum saplantılı, ağrılı duyguların tesiri ruhumda bağışıklık kazanmıştı ve seni düşünmesem dahi gücüm kalmamış haldeydim.
Kurtulduğumu düşünmüştüm senden, çıkıp gittin sanmıştım benden. -
49.
+2Devam pls pampa
-
48.
+4içkili döneceğimi bildiğim için arabayla gitmemiştim o gün, şişenin sonlarına doğru da iyice kaybetmiştim kendimi. Kıbrıs şehitlerinde gördüğüm ilk taksiye binip eve yollandım. Yattığımı, eve nasıl girdiğimi tam olarak kestiremiyorum. Koltukta sızmış biçimde uyanarak kalktığımda cüzdanımı, telefonumu yokladım. Hepsi cebimdeydi ve sorun yoktu, kendimi geceden kalmışlığımdan dolayı hasta hissediyordum. Sendeler halde banyoya girip soğuk bir duş aldım. Biraz ayıldıktan sonra telefonumu açtığım aklıma geldi ve kapatmak için pantolonumun cebinden çıkardım. Ancak Nazlı mesajının iki tık olduğunu görüp son görülmeme bakmış olmalı ki mesaj atmıştı.Tümünü Göster
Çok ince bir çizgi düşünce ve mantık denen şey, ikisi birbiriyle eş oldukları kadar da zıt tanımlar. ikileme düştüm ancak eskisi kadar kötü olmadığım Nazlının mesajını açtım.
"Neden cevap vermiyorsun, ne oldu da bizden böylesine koptun."
Elim tuşlara gitmedi ilk, sorulardan bezmiştim son aylarda. Çok duyar olmuştum bu ve bunun muadili cümleleri. Ne yazabilirdim ki? "O gün yanında getirdiğin o arkadaşına vuruldum ben, hani şu Çetinin sevgilisi olan" mı?
"Öyle işte, kendimi biraz dağıttım."
Anında mesajıma geri döndü, görüşelim konuşalım demeye başladı. Evime davet ettim, dışarı çıkmaktan pek hoşnut olmadığımı belirttim. Gökhan'ın da gelmek istediğini ekledi, gelsin dedim. Çaresizliğimi, zavallı halimi saklamaktan çok yorulmuştum. Güçlü görünmek, güçsüzsen dünyanın en zor şeyidir. Daha sonra akşam geleceklerini söyleyip konuşmayı sonlandırdı. 3-4 ay olmuştu kimse ile yüz yüze gelmeyeli, nasıl davranayım diye düşündüm ancak akışına bırakmak en mantıklı tutum olur diye düşündüm.
Akşam oldu, çok kötü görünmemek için tekrar duşa girip lekeli kıyafetlerimi çıkarıp temizlerini giydim. Aynaya baktım, yüzüm yaşadığım her şeyi anlatıyordu. Göz altlarım içtiğim ilaçları ve içkileri, çökmüş yanaklarım ise iştahsızlığımı açıklıyordu. Neyse ki beynimin içinde dönen düşünceleri göremeyeceklerdi.
Zil çaldı, kapıyı yavaşça açtım, Gökhan hızlıca sarıldı. O an, gözlerimden yaşların süzülmemesi için çok çabaladım. Ancak Gökhan'ın sıkıca sarılması aklımı başımdan almıştı, hüngür hüngür ağladım kafamı koyduğum tarafında. O'nun da gözlerinden yaşlar süzüldüğünü ancak kenetlenmiş gövdelerimizi ayırdıktan sonra farkettim. Tek diyebildiğim "ağlama" olmuştu.
Nazlı bu ani duygusallığın seline kapılmıştı. Sarılıp sıkı sıkı burnunu çekti, ağlamamalarını ikaz ettim ikinci sefer. Daha sonra gözyaşlarımı silip salona buyur ettim. ikisi de oturup bana uzun uzun baktılar. Gökhan çok kez dudaklarını oynattı, ağzını açıp kapattı ve sonunda "Neden?" diyebildi.
"O gün neden basıp gittin yanımızdan hiç bir şey demeden, neden o günden sonra bir daha arayıp sormadın bile? Sana bir şey mi yaptık istemeden, kırdık mı?"
"Size o zamanlar farkettirmek istemesem de kötü dönemlerimdeydim o zaman da, ortamın huzurunu bozmamak için gittim. Zor günler geçirdim, çok zor günler. Beynim patlayana kadar düşündüğüm geceler oldu, sonra gündüzleri de düşünedurdum hep. Kendimi içime kapattım, kimsenin beni öyle bitmiş vaziyette görmesini istemedim."
Yalan söylüyor olmam canımı çok acıtsa da, gerçeğim kabul edilemez derecede deli saçması ve ahlak dışı bir durumdu.
Rakılar açıldı, mezeler hazırlandı. Evimin boyutuna kıyasla gayet büyük olan balkonunda içildi. Ben yokken olanlar gezilen görülen yerler anlatıldı. Sen de anlatıldın laf arasında, Çetin ile ayrıldığınız ve Çetin'in seni aldattığını öğrendim. Şaşırdım sadece, kafamı sallayıp büyük yudumlarla bitirdim kadehimi. Hepimiz çok sarhoş olmuştuk, onları bu halde arabayla gitmelerine müsaade etmeyip yatak odamda kalmalarını söyledim.
Sahi, evi aldığımdan beri salonda içerek sızıyordum hep. Yatak odasını kullanamamıştım bile, bir işe yaradı en azından. -
47.
+4Yalnızlığı, fiziki olarak kimsenin yanımda olmadığı yalnızlığı yaşamaya başladım. Bu küçücük ev bile büyük geldi o zaman, içine sıkıştığım bedenimde öylece kaldıkça. ilaçları tamamen bırakmış ve üzerimde bıraktığı hırpalanmış hissini atlatmaya çalışıyordum.
Günler geçiyor, senin güzel yüzünü gün geçtikçe unutuyordum. Yakalamak, tutmak istesem de bir bir silindin zihnimden. Sadece gözlerin hiç çıkmadı aklımdan, geceleri gözlerimi kapatıp göz göze gelirdim seninle.
Artık bilgisayara dâhi bakmıyordum, dünyadan bihaber bencilce kendi dertlerimi yaşıyordum. Kendimi buna alıştırmıştım, başlarda zor gelmesine karşın artık yeterli iradeye sahiptim. Eskisinden daha mı iyi, yoksa daha mı kötüydüm? Bilincinde değildim, hala emin olamıyorum ancak o zaman iyi hissetmiş olmalıyım ki Alsancak'ta bir yerde oturup bir şeyler içmek istedim. ilk bar tarzı olan bir mekanda içmek istesem de dışarıdan göz ucuyla gördüğüm kalabalık kararımı değiştirmeme neden oldu. Hayatımda hiç gitmediğim bir yere, meyhaneye gitmek kararını aldım. Bir arayıştan sonra kendi halinde bir meyhane buldum, başka mekanlara bakmaktan aciz olduğum için oturup bir büyük istedim. Yavaş yavaş içtim o gece, kadehler hep birbirini izledi. Erken içmeye başlamıştım, saat üç'ü vurmuştu sanırım, kendime hâkim olamayıp telefonumu açtım.
Yalan söylemeye gerek yok, çünkü bu yazdıklarım benim son sözlerim, doğrularım. Gökhan'dan, Çetin'den, Nazlı'dan mesaj gelmiş olmasını umdum. Birilerinin beni merak ettiğini hissetmek istemiştim sadece. Beklediğim olmuştu, Gökhan'ın meraklanmayla karışık kızgın mesajları beni az da olsa gülümsetip mutlu etmişti. Nazlı ise Gökhan ile buluştukları her gün benim de gelebileceğimi söylemiş. Çetin, Gökhan ile içtiği geceler eski günlerimizden bir kaç anı yazmıştı. Duygulanmıştım, biraz da böyle insanları ardımda bırakıp kendimi hapsettiğim için ekgib hissettim. -
46.
+4devamı gelecek arkadaşlar ancak sınavlara hazırlandığımdan dolayı buralara çok uğrayamıyorum
-
45.
+5"Sevemiyorum dediğim anlar oldu, daha sonra sevip ama yine de ulaşamadığım zamanlar da.
Kavuşmayı çok istedim ama olmadı, affet beni. Bu kadar güçsüz, çabucak yıkılan biri değildim ben. Kalbim böylece kırılıp dağılmazdı eskiden.
Ne değişti, ne gelişti bilmiyorum.
Derdimi anlatmaktan bile aciz halde, öyle ya da böyle bir son beklerken her gün benliğimden bir parça daha kaybediyorum.
Çok kısaydı tanışıklığımız, sohbetlerimiz. Yine de ne bileyim, sen de kendimden bir şeyler buldum diye düşünüyorum bir kaç gündür.
Aklıma geliyorsun bazen, diyorum ki "doğru olanı yaptın, hayatındaki en erdemli olduğun zaman." diyorum.
Bana ait olmanı, bana sarılıp beni öpmeni düşündüğüm de oldu.
Hayalde kalacağını bilerek dalıp gitmenin ne kadar çaresiz bir durum olduğunu öğrettin.
Belki başka bir hayatta, başka zaman ve mekanda beraber olacağız.
Fakat artık olmaz, mutlu olduğunu biliyorum.
Mutlu olduklarınla yaşaman dileğiyle." -
44.
+2hadi pampaaa
-
43.
+2Devam etsene amunuyum
-
42.
+2hadi panpa
-
41.
+2yaz devam tam gaz devam
-
40.
+4Ailemle kalmam, onları çok ciddi üzüyordu ve evdeki huzuru bozuyordu. Kendime ettiğim zulmü onlara da yansıtmamak adına ayrı eve çıkmak istediğimi belirttim. Maddi sıkıntılarımız olmasa da başta babam yanlarından ayrılmamı istemedi. Israrlarım üzerine, ve ziyaretleri şartıyla kabul ettim.
Büyük bir ev istemiyordum, stüdyo dairesi olmasını ekledim. Üç-beş gün sonra babam temiz, güzel bir daire bulduğu haberini verdi, üstelemeden onayladım. Oldu bitti işte, taşınacağım gün geldi.
Odama girdiğimde sana olan sevdamı burada büyüttüğümü anımsadım. Eskiden gizli gizli içtiğim sigaraları, içkileri düşündüm, seni görmeden önce yaşayabildiğim hayatı düşündüm. Şimdi yaşayamıyorum, yaptığım şey yaşamaya çalışmak. Odamı toparlarken kütüphanemin yanında yarım bir Vodkaya denk geldim.
Eskiden sek içemezdim vodkayı, ancak bir süredir öyle içmişim ki artık farketmiyordu. O gece yatağıma yatıp son içkimi içtim bu odada. Son sigaramı içtim sabaha karşı. Uyumadan kalkıp odamın kapısını araladım, kızarık gözlerle babama baktım. Halime üzüldüğünü her baktığımda anlayabiliyordum. Bana acımaları beni çok yıpratıyordu, her ne kadar çaktırmak istemeseler de..
Bir kaç eşya, bir kaç bavul kıyafeti arabaya koydum. Odama son kez girip oturdum, sana yazdığım şarkıları, içtiğim her bardağı, tavana bakarak kurduğum tüm hayalleri son bir kez burukça anımsadım. Ağlamak istemedim, beni evimden ayrılırken böyle görmelerini istemedim.
Hoşçakal yağmurları izlediğim pencere, hoşçakal uykusuz geçirdiğim her gecede bana eşlik eden sandalyem, hepinize teker teker veda etmek isterdim ancak gidiyorum.
Sakin adımlar ile evimden çıktım, arabaya bindim. Annem ve babam ile kısa bir vedalaşmadan sonra yeni evime doğru yola çıktım. Yaşadığım depresyondan ve ilaçlarla yaşadığım savaş yüzünden ellerim titriyordu araba kullanırken. Kim bilir, belki de içimde geçirdiğim kavgaların bedeliydi. -
39.
+2Lanet olsun ya ask varya o ask benide bitirdi
-
38.
+2Blogunu paylasirmisin kardesim
-
37.
+4Sayfaların arasında böyle bir kompozisyon buldum nereye yazayım emin olamadığım için yazıyorum. Bu yazıyı çok beğendiğim için blog'umda paylaştım, blogumu takip eden arkadaşlarım zaten görmüştür.
---
Her şeyden uzaklaşmak.
insanlardan, duygulardan, iyiden, kötüden, öfkeden, sevgiden.
ilk önce insanlardan, fiziksel olarak insanlardan uzaklaştım. Bunu yaşarken sanki bir şey beni çekip alıyormuş gibi hissettim. Daha sonra sanki onları sadece izliyormuş, içinde bulunulması mümkün olmayan bir görüntü gibi algılamaya başladım.
Sevdiklerinden başlarsın, senin bu hastalıklı halinin tesirini gören ilk kişiler onlardır. Git gide hiç bir şeye, kimseye ait olamadığını farkedersin. Bu his, seni herkesten koparıp bambaşka yerlere atar.
Tebrikler, artık varlığınız somut olmasa da soyut olarak orada değil.
Böylesine büyük bir dünyada sanki tüm ışıklar sönmüş, son sahnesi çoktan bitmiş bir tiyatro oyunundan sonra hala koltuğunuzda oturuyor gibisinizdir.
Artık göğsünüzün ortasına oturup gitmeyecek koca bir sıkıntıya sahipsiniz.
Daha sonra da insan olarak genellediğiniz toplumdan uzaklaşırsınız, olabildiğince kaçıp kurtulmak istersiniz. Durduğunuz yerden, çok uzaklara gidip kaybolmak gibi istekler başlar. Fırsatını bulduğunuz anda imkanı olan en uzak yere gidersiniz.
Duygusal yalnızlığı, gerçek anlamda yalnızlıkla giderebileceğinizi sanırsınız.
Çok aptalca, çivinin çiviyi söktüğü falan yok, Daha önce çakılmış çivinin yanına defalarca çakılıp çıkarılan bir çivi gibi daha çok.
içkinizi alıp, bomboş bir sahilde ya da ne bileyim bir manzara da içip düşünmenin iyi geleceğini düşündünüz.
Gelmiyor, kendiniz tarafından yalnızlaştırıldıkça daha çok düşünür daha çok üzülürsünüz.
içilen içkinin, ardı ardına yakılan sigaraların alıp zütürdüğü bir şey yok.
Umutsuzluk, endişeler seyir eder bunlardan sonra.
Hiç olmayan, yaşamadığınız bir anı bile hayal ederek kırılacak derece gelir bu durum.
Daha da kötüsü, umutsuzluk içinde kaybolurken ara sıra umutlanmanın daha çok yıpratmasıdır.
Bir şeyler doğru değil diyerek başlar, ben doğru biri değilim ile biter.
Geçmez, bunu bir kere yaşadığınız andan itibaren sürekli nükseden bir kanser gibi peşinizi bırakmaz. -
36.
+2rezerve
-
35.
+4Toparlanmam gerektiğini herkesten daha çok ben biliyordum, bu kolay bir şey değildi. Haplar, içkiler beni çürütüyordu. Düşünerek, kendi özümle tartışarak çok ciddi kavgalar ettim kendimle. Sonuca varamadım, sebepleri çok belirgin görebiliyordum ancak hayır, sonucu nerede bulacağımı asla kestiremedim.
Haplarımı kontrollü almaya başladığımda çok ağır duygusal sıkıntılar içerisine girdim. Bedenim daha fazlasını istiyordu, kendimi uyuşturmaya yetecek dozda almam gerektiğini hatırlatıyordu ancak kendime sahip çıkmamın zamanı geldiğini düşünerek hakim oldum. Bir süre hapların sadece sonuçları geciktirdiğini anlayarak bıraktım. Ben bu kadar aciz biri değildim, ne beni tanımayan bir kıza aşık olacak kadar ne de haplardan içkilerden medet umacak kadar çaresiz biri değildim.
Pgibiyatr tedavisini reddettim, pgibolog ile görüşebileceğimi söyledim. Seni anlatıyordum ona hep, bana nasıl zararlar verdiğini görmezden gelip gözlerini bile pgiboloğa anlatıyordum. Anlatacağım tek bir kişi bile yoktu çünkü, bu iğrenç saplantıdan kimsenin haberdar olmasını istemiyordum. Hafızama kazıdığım gamzelerini bile anlattım, güldüğünde gözlerini kısarken ne kadar güzel olduğunu da.
Zehirli bir sarmaşık gibi her gün ayaklarımdan başıma doğru tırmanıyordun, ancak bende bıraktığın tatlı kaşıntı bile seni içimden atmama engel oluyordu. Şimdi sana bunları yazarken düşünüyorum da, ben senin varlığını düşünerek nefes alırken senin aklın nerelerdeydi acaba? Senin suçun değil yanlış anlama, ben senin sadece bir kere gördüğün adamın biriydim.
Biliyor musun bazen "acaba şu an ne düşünüyor, neyi düşünüyor?" diye düşündüğüm vakitler bile oldu. Bazı vakitler geldi ki seni düşünmeyi kendime yasakladım, ancak sarıldığım her içki şişesinden sonra kendimi seninle buldum.
Bu dönenceden çok kez kaçmak istedim, ancak olmadı. inan bana seni istediğimden bile daha çok istedim senden vazgeçmeyi, ancak varlığın mı denir yokluğun mu denir bilmiyorum ama peşimi hiç bırakmadı. -
-
1.
+2vay be adamdaki sevgiye bak yeminlen gece gece duygulandım...
-
1.
-
34.
+4yemeğimi yiyip devam ediyorum arkadaşlar meraklanmayın yarım bırakmayacağım
-
33.
+2aynen amk boş durma burda bitemez
-
32.
+2okudum. hepsini okudum, en azından senin buraya attıkların kadarını okudum. benzer şeyleri ben de yaşadım, aynı değil, aynı olmasi onun ve benim bireyselliğime hakaret olur. pgibiyatristin dediği şeylerin yani unutmanın kendine ne denli büyük bi hakaret olduğunu biliyorum en azından. arkadaşının mektubu bu kadar olamaz çünkü herseyi kendi açısından anlatıp kendini ortaya koymaya çalışmış. bundan bi süre sonra sıkılıp kısa kesmiş olabilir ama bu kadar olması tamamiyle saçmalık olur. kendine verdiği son görevi yarım bırakması çok yönlü bi hakaret olur çünkü. devdıbını kâh mesajla kâh buradan bekliyorum en ince detayına kadar. sigara ve çay tedariğim sağlam bu gece
-
-
1.
+3panpa daha çok var ancak işlerim dolayısıyla aktarmakta çok zorlanıyorum ama söz veriyorum son sayfaya kadar yazıcam
-
2.
+2hergün bakamasam da burayı takip edicem. geç olsun sorun değil. olsun yeter
-
1.
-
31.
+2müthiş izin verin wattpadde hikayesini yazayım mk
-
-
1.
+3maalesef panpa kitap platfortmuna aktaramam çünkü ailesiyle görüşmek zorunda kalmak istemiyorum bu olayın acısını hala yaşıyorlar
-
2.
+2anlıyorum saol bu arada ben kızım haberiniz olsun diye dedim *
-
-
1.
+3buradaki eli gibinde gezen elemanlardan değilim sana karşı tutumum değişmez yani
-
2.
+2öyle bir yargı içerisinde değilim zaten
-
3.
+3tamam panpa
diğerleri 1 -
1.
-
1.
başlık yok! burası bom boş!