gerçek bir cin hikayesi anlatmak istedim

@40 gene o kadar fena değil ya, belkide ortamın harikalığı beni böyle düşündürüyodur bilemiyorum. şimdi gerçi ne o eski yerinde o teras manzarası var, ne o hocaları var, sahipleri de değişmiş sanırım. haklı olabilirsin tak olabilir şuan.

eve geldim. ortam resmen filmdeki senaryodan düşme gibi. bu kadar olabilir anca. dinine pek bağlı biri değilimdir, yerine getirdiğim de pek söylenemez ama inancım tamdır. ayetel kürsi duasını okudum. inançlı kardeşlerim, eğer bilmiyorsanız mutlaka ezberleyin. o kadar koruyucu ve rahatlatıcı bi dua ki, onu okuduğumda resmen hiç bişey olmayacağına tam olarak emin oluyorum. inançsızlara zaten söylemiyorum. inanarak okudum, sanırım o burada dedim çünkü öyle bi kasvet var evde. görmenize gerek yok, öyle bi an geliyo ki hissediyosunuz. anlatması mümkün değil ama o anı yaşarsanız ne dediğimi anlarsınız. cam falan da açıkmış perde dalgalanıyo rüzgardan. duayı okuduktan sonra oturdum koltuğa, gelirsen gel aq dedim yüksek sesle. bildiğin deli gibi yüksek sesle böyle diyorum. korktuğum falan da yok, gel aq dedim.

hiç bişey olmadı. bakın yemin ediyorum size gerçek hikaye anlatıyorum, öyle gerilimi falan gereksiz arttırmicam ki ilerleyen entry lerde gerilimi göreceksiniz. neyse onu yazıyorum. o gece hiç bişey olmadı. 1 saate elektrikler geldi, tv falan açtım takıldım, uyudum uyanım. dersanenin son günlerine yaklaşıyoduk, bu olayın ardından cin çağırma etkinliklerine falan katılmadım. uzak durdum. dersanenin son 3-4 gününe geldik, bunlar gene aklıma soktu hadi çağıralım da çağıralım bi daha ne zaman görüşücez son zamanlarımız bilmem ne iyi hadi tamam dedim aq çağıralım. son ders oldu yine aynı o sınıfta toplandık. bu sefer bi lavuk gelmiş, çocuk imam hatip te oturuyomuş o çağıracakmış. bu kim dedim aq ne ayak imam hatip de okuyo diye daha mı uzman yani daha mı iyi çağırıyo. bizimkilerin arkadaşıymış onlar da çağırıyomuş sık sık. herif bide nihat hatipoğlu havalarında aq duğum oğlunu sanırsın ki oxford dan geliyo. ben işte iyi bilirim, aslında böyle çağrılmaz uzun bi duası ve yapılması gerekenler vardır, bu yaptığımız tehlikeli olanı bu çağırdıklarınızdan ifritler, iblisin askeri yani şeytanlar da gelebilir baştan uyariyim zütünüz yiyosa yapalım falan dedi, aq duğum oğlu dedim içimden seninki yiyo da bizimki mi yemicek. daha çok gaza geldim. bana dedim sevmediklerini söyledikleri halde kaldım sen ne anlatıyon aq hadi çağıralım dedim. başladı çağırmaya. aynı usül, fatiha ve amin demiyor. gönderirken diyecek.

@46 kardeşim tabiki kapattım, eve geldiğimde cam açıkmış bide diyorum. yav illa her ayrıntıyı yazalım mı biraz da siz devdıbını getirin kafanızda. gittim camı kapadım yazmama ne gerek var aq allah allah

neyse geldi bi tane. soruyolar ediyolar, ben sormuyorum ama izleyiciyim. dayanamadım dedim ur bişey sorucam. sende bana kıl mısın, hayır dedi. sevmeyenler neden beni sevmedi dedim, inanmadın sen yazdı. dedim inanmasam niye burada size soru sorayım. başta inanmadın, uyarıldın dedi. artık problem yok ama dimi dedim, bi tanesi affetmedi seni dedi. ulan gene yüzüm bembeyaz oldu. çattık arkadaş. neyse bunlar sorulara devam etti, bunu gönderelim başka çağıralım dediler, okudu fatiha yı amin dedi. burda mısın dedi, evete gitti. cin gitmedi aq. hepsi bi anda şok oldu, çocuk gene başladı okumaya hızlı hızlı bide hafız gibi bi hareketler kısık sesle okuyo ama bazı kelimeleri uzatıyo falan bizden iyi biliyo ya aq. okudu, burda mısın dedi, evete gitti. hepsinin aklı gitti aq. beyler dedim bana müsade ben gidiyorum daha da böyle ortamlarda bulunmak istemiyorum.

benimle beraber 2 kişi daha kalktı bizde gidiyoruz dedi bu lavuk biraz daha yüksek sesle okumaya başladı biz çıktık kapattık kapıyı o sınıfın karşısına hemen tuvalet var. girdik tuvalete falan lan dedim bu nedir aq daha da dedim böyle ortamlarda falan takılmam. çıktık tuvaletten sınıfın içinden güüüüüüüm diye ses geldi kapı açıldı kızlar nasıl çığlık atarak kaçıyo. yukarıdan hemen dersanenin müdürü indi noluyo burda falan diye bağırdı. kendisi çok yakışıklı adamdı ama gay di aq bize askerdeki sevgilisine falan para yollatıyodu. baktım o satanist olan derya ağlıyor dıbına koyayım aha dedim galiba yarağı yedik yolunda gitmeyen şeyler var

okuyonuz mu lan? beni neredeyse 7-24 imana sürükleyecek kadar korkutan bölüme geliyorum yavaş yavaş

sınıfa girdim, duvarda asılı olan atatürk çerçevesi yere düşmüş ve sıvası olduğu gibi düşmüş. sanki biri gelip de balyozla vurmuş oraya. o yüzden akılları çıkmış. müdür diyo işte napıyosunuz siz burada ne bu gürültü patırtı, bunlar dedi oturup muhabbet ediyoduk atatürk çerçevesi düştü korktuk bi an. müdür bağıra bağıra inerken de alel acele kağıtları yumaklamışlar bazısı yere düşmüş, müdür ne bu pislik yerler toplayın şunları saat kaç oldu gidin evlerinize hadi dedi. toparlandı herkes falan, ne oldu dedim lan derya gitti mi, yok dedi kaşlarını kaldırdı. gönderememişler cini. cin orada kaldı aq. dersanenin son 3-4 günü falandı, o günden itibaren bi daha dersaneye gitmedim. sadece abanta gezi düzenlemiştik, o zaman uğradım ki abantta da bi iki garip olay oldu ama pek cezbedici değil orayı anlatmıyorum. züt korukusuna kalan bi kaç günü dersaneye gitmedim.

yaz tatili geldi. öss ye falan girdik ettik işte, biz bursaya gittik bi sürü akrabamız evimiz falan var orada bursa inegölde. inegölde yaşadığımız mahalle tarlalıktır, herkes tarla zenginidir oç lerin ekip biçerler ve böyle yerlerde cin şeytan olayları çok olur bilen bilir. inegölde daha ne olaylar var onları başka başlıkta anlatırım bu konuyla bağlantılı değiller çünkü. neyse geldik inegöle, bi sürü arkadaşım var zaten bi tanesi çok yakın arkadaşım ismi ahmet. 1000 dönüm tarlaları var babası falan zengindir bayağı. ahmette tarla işine bakar. babası boluya gitmiş dişi patates mi ne almak için onlar ekiliyomuş. bunlarında bi tarlası var, ne ekiliydi o zaman unuttum yine ya patates ya da şeker pancarıdır. bu bigün bana bişeyler anlatıcak ıh, mıh ediyo, noldu lan dedim söyle bakiyim.

ya bişeyler oluyo ben acayip tırsıyorum dedi. şimdi kocaman bi tarlaları var su motorunu çalıştıran traktörleri de tam tarlanın ortasında. bu bigün oturmuş traktörün lastiğinin dibine 31 çekmiş orada attırmış. sonra traktörün anahtarını, traktörün kubbesinin sol tarafında bulmuş. şaşırdım, babam hep sağa koyardı diyo. 2.günü sabahı bu tekrardan gitmiş, bakmış gene solda anahtar. babasına demiş baba yav sen anahtarı sağa koyardın hep, babası dinine çok düşkündür çünkü muhtemelen kasıtlı yapıyodur çalınmasın etmesin diye sağa koyuyodur, ben 2 gündür solda buluyorum demiş. yoo ben sağa koyuyorum hep niye sola koyayım falan demiş. ahmet 3. günü anahtarı bu sefer kubbe de değil, tam sol tekerleğin yanında yerde bulmuş. tam 31 çektiğim yerde dedi. babası da boluya gitmiş işte patates almak için, bu da gece 12 de su motorunu kapayıp boru hatlarını değiştirmesi lazım ve tırsıyor. ve beyler size yemin ediyorum, tarla bizim mahalleye yani yerleşim yerine 10-15 km falan uzak, tarlaya ise en yakın ev 6-7 km. o da tek tük başlıyo evler 6-7 km sonra köy evleri. yerleşim yeri rahat 10-15 km. yani bu muallak böyle olay yaşamasa bile insan korkar ki bunun ödü patlıyo bide anahtarı solda buldum olaylarına falan. tamam lan dedim ben gelirim seninle. ikimiz gideriz.

bu züt korkusuna yatsı namazını kılmış evden öyle geliyor. bende abdest falan aldım. bindik bunların arabaya renault vardı bi tane station vagon adını unuttum, weekendli bişeydi. neyse abi gittik muhabbet ediyoruz yolda, tarlaya geldik. ananı avradını gibeyim, saat gece 00:00, zifiri karanlık bir tane sokak lambası yok ortalığı aydınlatan sadece ay, yıldız da yoktu.toz toprak çamur tarla yolu. ve en yakın ev 6-7 km sonra o da 1-2 tane,en yakın yerleşim yeri 10-15 km. bu arabayı yolun ortasına dikey olarak koydu, uzunları yaktı tarlayı aydınlatsın diye. indik arabadan girdik tarlaya. tarlanın ortasına gidicez traktör orada, boru hattını değiştirip ya su motorunu çalıştırıcak ya da kapatıcak öyle bişey tam hatırlamıyorum. ben hiç anlamam zaten. ben bi yandan ayetel kürsiyi okuyorum. hiç konuşmuyoruz ama çıt yok

neyse bu motora bi gibim şeyler yaptı, boruları falan değiştiriyo bende bunu izliyorum yanında. tarla balçık gibi aq çamur içinde. bak kanka dedi hiç korkmuyoruz beraberken, sağolasın geldiğin için dedi. ne demek oğlum dedim seninle ölüme gelirim ayıpsın, korkmaya da gerek yok nolucak hem ayetel kürsiyi de okudum, sende namaz kılıp geldin bişey olmaz derkeeeeeeeeen beyler size yemin ediyorum, tüylerim şuan diken diken ilk günkü gibi hiç unutmuyorum hatta şuan ne anlatıyosun bu satte diyorum kendime aq hemen kulağımın arkasından biri ıslık öttürdü fıııııfftt diye. o nefesin sıcaklığını hissettim aq!!! hayatımda unutamadığım bir numaralı anımdır, gece 00:00, en yakın 1-2 evin olduğu yere 7-8 km uzaktayız, gökyüzündeki aydan başka ve tarlaya çevirdiğimiz arabanın farlarından başka ışık yok, sadece ahmetle ikimiziz ve hemen kulağımın arkasından birisi ıslık öttürdü.. Islığı geç, o nefesin sıcaklığını hissettim aq!

beyler ben bi kahve alayım geliyorum 5 dkaya. lan insan şuku verir o kadar yazıyoruz aq duklarıma bak

geldim devam ediyorum canlar

dedim ahmet biri ıslık öttürdü, bana baktı suratı bembeyaz oldu. aha dedim bu arkamda kesin bişey gördü. yaşadığım kalp çarpıntısını anlatamam, böyle bir korku olamaz aq! yavaş yavaş döndüm arkama baktım lan bişey yok. baktım ahmete hızlandı boruları hıp hızlı değiştiriyor. bi yandan da ayaklarına bakıyorum ters mi diye aq. tamam lan dedim tarla inişli çıkışlı ya yoruldum, ben huuuh yaparken ağzımdan benden çıkmıştır farkında değilim dedim hiç konuşmuyo, işini bitirdi hadi gidelim dedi. hızlı hızlı arabaya yol aldık koşmuyoruz ama koşar adım. arabaya az kaldı 4-5 köpek bi havlamaya başladı, aq koşa koşa arabaya koşmaya başladık nasıl koşuyoruz var ya çamurlar kafama çarpıyo topuklardan fışkırıp. bidonla su getirmiştik ayaklarımızı yıkamak için tarla sulanmış çünkü ayakkabıyla girmedik. ne suyu aq hemen arabaya bindik. bu basıyor gaza kökledi uçuyoruz aq. hiç konuşmuyoruz birbirimizle. neyse 7-8 km gittik tek tük evler gözükmeye başladı. ardından tek tük lambalar derken mahalleye girmeye başladık.ilk lafı ben ettim o zaman lan ahmet dedim ben o an korkmayalım diye ses benden çıkmıştır dedim de, ben mal mıyım bilmiyo muyum benden gelip gelmediğini aq dedim. çocuğun suratı bembeyaz. olum sen öyle desen ne, sen benim gördüğümü gördün mü dedi. ne gördün lan dedim

arkandan siyah bi gölge geçti dedi.. o lafı der demez hani bi anda suratınız karıncalanır, resmen kaynar su dökerler ya başınızdan aynı öyle hissettim. lan dedim neler oluyor euzübillahimineşşeytaniraciym bismillahirrahmanirrahim. o an telefonuma bi mesaj geldi. mesajı atan satanist derya.. ras al ghulovic, iyi misin? yazmış. iyiyim veya değilim demedim, hayrola derya? yazdım. bu dıbına koduklarımın gene cin çağırmışlar, çağırdıları cin onlara sizin inanmayan arkadaş iyi mi? diye sormuş..

bu arada gençler satanist deryanın tipi bu. aynı buna benziyo aq http://inciswf.com/mov0001.swf

iyiyim bi problem yok dedim. hiç karıştırmıyorum böyle böyle oldu diye. he iyi tamam dedim. uğraşmayın lan dedim şunlarla mal mısınız nesiniz. neyse o gece ahmet direkt hadi kanka görüşürüz yarın dedi ama çocuk mal gibi, yüzü hala beyaz. tamam kardeşim dedim oku bi dua yat dedim, ne denir ki başka aq. evi de bizim inegöldeki evin 3 ev yanı hemen. gittik evlere. o gece gene bişey olmadı bi daha. sabah oldu dışarıya çıktık yine buluştuk falan mahallede takılıyoruz. bi muhakeme yaptık, olum ya dedi arkandan siyah bi gölge geçti hızlı bi şekilde, o karanlığın içinde o karanlık gölgeyi gördüm daha da karanlıktı kafayı yicem dedi. lan dedim olum bende ıslığı duydum, hatta sıcak nefesini hissettim. beyler yemin ederim, kuran çarpsın hala unutmam o günü. hayatımın en büyük sarsıntısıydı yani. neyse ahmet dedim napıcan sen gidicen mi gene, gibe gibe gidicem ama akşam gibseler gitmem dedi. birazdan gidip kapatıcam motoru dedi. anahtarı da yanına almış bu sefer bi daha sağ sol muhabbetiyle gerilemem dedi. tamam dedim bizde o gün misafirliğe gidicektik, gelemiyorum kusura bakma dedim yok sabah saati bi tak olmaz yada bizim çocuklardan birini alırım dedi. neyse gün bitti biz misfirlikten döndük hatta bizimkiler dönmedi daha ben erken döneyim dedim ama kararmıştı hava. tam mahalleye baktım ara sokaktan 4-5 bizim mahallenin binleri geliyo koşarak küfrede küfrede. biri de benim samimi arkadaşlarımdan gene diğerlerinin yaşı küçük. lan ne oldu diyorum, benimki dedi ki lan ne bileyim bi anda koştular şurdaki dut ağacının altında bişey görmüşler dedi biri oturuyomuş. o küçük fırlamalar dediğim hani ben daha 18-19 um onlar da 16 falan ama hepsi tam huur çocuğu. bıçak taşırlar, sigara alkol içerler serserilik dolu. şaşırdım görünce öyle korkup kaçacak adam değiller karambol yapıp giberler yani. birine çıroz diyolardı, çıroz dedikleri ağlıyo anasını gibecem onun bilmem ne diyo. gözleri kıpkırmızı simsiyah birini gördüm dut ağcının altında diyo. o ne olum dedim aq gözleri kıpkırmızı simsiyah giyinmiş ne nasıl adam o dedim, ne bileyim ben yaaa diye çığlık atarak ağlıyor çocuk. kafası da trilyon.

bende o zamanlar mahallenin delikanlılarındanım yani istanbulda yaşıyorum, zaten onlara göre müthiş kültürlü görmüş etmiş adamım ayrıca sözüm şeyim geçer yani. hadi gelin bakalım dedim neymiş, aldım elime bi sopa aq ordan hemen halbuki yalaaaan altıma sıçıyorum korkudan kara kaponlu kırmızı gözlü diyor delikanlılık mı söker. mahallenin çevresi hep tarla, ara sokağa giriyoruz dümdüz 50 m gidip yoldan saparsan tarlaya çıkıyosun öyle bişey. bahsettikleri ağaç da ana yoldan gözüküyor 50 metre falan anca var tam tarla sınırında duruyo. hepsi sopa aldı 10-15 kişi olduk sağa sola böğürtlenliklere dikenli yerlere paat küüüt vura vura gidiyoruz aq ya birisi çıksa var ya karşımıza, ölümüne sopa yiyecek ya anlatamam size kesinlikle ölür. çıroza diyorum lan nasıl bişey, abi diyo simsiyah giyinmiş gözleri kan çanağıydı diyo siyah şapkası da vardı diyo hay aq dedim sanki gene ruhani bişey tarif ediyo, çocuklar da aslen öyle sanıyo zaten korkma sebepleri o zangır zangır titriyolar heleki çıroz. kaçınız gördü lan dedim, 3ü görmüş diğerleri biz görmedik abi bunlar bağrınca kaçtık zaten diyo.

abi bakınıyoruz bakınıyoruz yok, olum yok dedim aq sarhoşun biridir dedim siz öyle bağırınca da kaçmıştır kalır mı anası gibilecek yoksa. ağaçla aramda 3-4 metre ya var ya yok. beyler o an gözüm tarlaya takılı kaldı, boş boş bakınıyorum.. bakın yemin ederim size yine tüylerim diken diken, bunlar bi bağırmaya başladı çıroz işte orada huur çocuğuuuuu laaaaaaaaaaaaannn diye nasıl bağırıyo ve bi anda kaçmaya başladılar. sesleri duyuyorum, herşeyi duyuyorum fakat sanki biyere dalmışım gibi hala tarlaya bakıyorum. oraya bakma dürtüsü gelmiyor. ben böyle bişey yaşamadım yani size anlatamıyorum tarif edemiyorum, korku sıfır. sesleri duyuyorum ama hani bi yere dalarsınız size bişey anlatırlar duyarsınız ama odaklanamazsınız ya, sonra bi anda he noldu diye dönersiniz o kişiye, aynı his. tamamen aynı. kendime bi geldim, ulan hepsi kaçıyo ve benim samimi olan arkadaşım bile. benle yaşıt o da serseridir. lan noluyo aq falan dedim geri geri geçtim bende koşar adım yanlarına gittim, bu sefer benim arkadaşım da dedi olum o ne siyah şapkalı simsiyah giyinmiş gözleri kıpkırmızı bişey vardı ağacın altında oturuyo dedi. görmedin mi dedi 3-4 metre arkandaydı. görmedim aq. lan nasıl görmüyosun aq bağırdık orada diye bakmadın mı yoo dedim hiç de bakasım gelmedi. çocuklar benim ayaklara bakıyo ters mi diye sen ne ayaksın diye aq. çıroz o an gene bağırdı ta lan orada işte bakıyo aradan dedi, döndüm baktım bu sefer yok. lan dedim zütürün bunu evine halisünasyon mu görüyosun dedim aq yok bişey. arkadaşım cüneyt, herkes mi hayal görüyo bende gördüm aq dedi. ama ben kesinlikle bişey görmedim.