1. 1.
    +1 -1
    13 mayıs öğleni gibik hayatıma başladım . ankaranın tehlikeli semtlerinden birinde tesadüfen iyi bir ailenin çocuğu olarak doğdum. peder bey memurdu annemde hastanenin birinde temizlik şirketi müdürüydü. güzeldi hayatım. neredeyse her isteğim karşılanıyor gül gibi geçinip gidiyorduk. mahallemde güzeldi benim. iti kopuğu çoktu ama mahallenin çocuklarına kattiyen dokunmazlardı. biz orda büyük bi aile gibiydik. büyükler kolasına , baklavasına maç yapar kendileri yemez bize dağıtırdı. öyle maç yaparken bizide dışlamazlardı. yada oyuna alıp kaleye geçirmezlerdi. gol atamayınca bağırıp çağırmazlardı delikanlı insanlardı. delikanlılardı olmasınada ettikleri kavgalar yangınlara sebep olurdu. okulumu yaktılardı 3 kere. maalesef ağır hasar oluşmadı ama yaktılar amk. daha sonra taşındım bu güzel ama tehlikeli mahalleden. lojmana çıkmıştık. gibik zengin bir semtin gibik zengin bir köşesindeydik. yeni mahalle arkadaşlarım bile farklıydı. eskiden saklambaç oynayıp akşamlara kadar top oynadığım yerin aksine burda yapılan en büyük aktivite silahları alıp tüm mahalle boyu birbirlerini kovalamaktı. nitekim bende kovaladım milleti. kah vuruldum kah team kill attım. ancak hiç bir zaman o kenar mahallede oynadığım saklambaçın tadını vermedi bana.
    ···
  2. 2.
    +1 -1
    8.ci sınıfa başladım büyük beklentilerle. tüm aile benden AtaTüRk lisesi , bahçeli lisesi gibi büyük yerler bekliyordu. nitekim bende ister istemez kapılmıştım bu hevese. çok iyi motive olmuştum yazın. arkadaşlarımla beraber şurda burda birlikte çalışıp hem eğlenip hemde ders yapacaktık. ancak soğuk duş etkisi yaratan sınıf karması gerçekleşti. 6 sene birlikte okuduğum arkadaşlarım farklı sınıflara dağıldı. çoğu okulun bu kararını beğenmeyip okul değiştirdi. çoğuda benimle bir daha konuşmadı bile. hevesim açık ve net bir biçimde kırılmıştı. ama bu gibik sebep yüzünden yılmayacaktım. ancak yıl sonunda gibik bir puanla seyran lisesine girdim. okulu çok yadırgamıştım ilk başta. çevresi kötü ulaşımı zor diye. ancak o kadarda kötü gelmemişti gözüme. hele ki o'nu gördükten sonra. çok çok farklı gelmişti.

    Sadece benim yazdıklarımı okumak için http://inci.sozlukspot.co...C4%B1/@bozkirinasiyarragi

    Special thanks to : appreciate your concern
    ···
  3. 3.
    0
    niye yazıyorum ki lan ben nasıl olsa giblenmicem yine
    ···
  4. 4.
    +1
    @5 yok be oğlum öyle canım sıkıldı bende anlatıyım dedim ak

    okulun ilk haftası sınıfta var olduğundan haberim bile yoktu. ancak o bakışı üzerimde hissettiğim an nefesim kesildi. allahım o nasıl bi sevimlilikti öyle? yumuşak yanakları kumral saçları ela gözleri hokka burnu(kısa süreli kalp krizi sebebi) olduğum yerde zütüm kalktı. 8.ci sınıftaki arkadaş çevresinin zütüne geldikten sonra asosyalliğin dibine vuran bi çocuk için hiç normal bişey değildi bu. önce sınıftakileri tanımak için olduğunu düşünmüştüm. öyle güzel bi kızın lise 1' de boyu 180'i kilosu 90'ı bulmuş kıvırcık saçlı bi çam yarmasını kesme ihtimali ne idi ki?
    ···
  5. 5.
    +1
    zamanla bu kesişmeler sıklaştı , sıklaştı . bi türlü konuşmaya dökülmedi. ya benden hoşlandığından utandığı için gelmiyor ya da benim yabaniliğimden çekiniyodu. nitekim sınıfın köşesinde müzik dinleyip , derslerde uyuyup ara sıra espirisini patlatıp uykusuna devam eden bi çocuktum ben. neyse dağılmasın konu . sınıfta puştun teki vardı adı barkın olsun bu muallaknin. tam bir kazanovaydı huur çocuğu. ilk günden 2 tane kızı zütürüp üstüne sınıftakilere yavşayan özellikte benim hatunuma ayrı bi yavşayan bi dal yannantı bu . bu bini sevmeyen yoktu ağzını burnunu dağıtsam tamamen dışlanıp züt gibi bir 3 sene geçirecektim. göze alamadım ve sineye çektim. hatuncuğum bu dallamayla gülüp eğlenip sürekli beni kesiyor buda beni çileden çıkartıyordu. ancak ne olduğunu anlamadığım bi şekilde kimya labaratuvarında kızın teki çatırt diye yanıma çantasını attı ve gülerek "günaydın ardaaaağğğ" şeklinde bi şey söyledi. bende kafamı salladım ( sanada günaydın manasında ) Bu yavşak tip sürekli beni konuşturmaya çalışıp 2 kelimemden en 3'üne gülebilecek dereceye geldi. bu gerizekalı ancak güzelliği tartışmasız hormonal dişi güldükçe hatuncuğum(hikaye boyu böyle hitap edicem takma isimle hitab edemem o'na) manalı bakışlar atıp ben ona baktığımda gözlerini acı acı kaçırıyordu. bi an beni gibiyolar mı diye düşünmüştüm. dünyalar güzeli 2 tane kız benim gibi bi kazmayla ilgileniyordu. ya bi bit yeniği vardı ya da ben sandığımdan daha eli yüzü düzgün bi çocuktum.
    ···
  6. 6.
    0
    2 ay geride kalmış okul basketbol takımına girmiş daha büyük bir çevre edinmiştim. 12.ci sınıf kaptanın masasında yemek yer kaptanla aynı durakta otobüse binerdik. düşünsenize lan okulun en popüler kazmasıyla geziyosunuz . kazma diyorum çünkü çankayalı olmanın verdiği doğal gevşeklik ve kaptanlığın verdiği o ağır züt kalkıklığı inanılmaz bir öküzlük oluşturmuştu bunda. yanına gelen kızlara açık ve net gibtir çeken bi kazmayla dolaşmaktan gurur duyduğum söylenemezdi ancak inanılmaz işime geliyodu. ama bi okadarda kötü bi durumdu. hoşlandığım kızların( ki sadece berfin(kod adı koymıycaktım ama olmuyor amk hatuncuğum ne la?) görüyordu gözüm) benden git gide uzaklaşıyordu. tombul bi vatandaş olduğumdan üst sınıftaki kızlar yanaklarımı sıkıp geri gönderiyor hem aşağılanıp hem pofpoflanıyordum. ilginç durumlardı. berfinle olan manalı ve telepatik kesişmelerimiz seyrekleşmişti. sadece ben söz aldığımda ya da dikkat çekmeğe yönelik bir hareket yaptığımda bakıyordu. o nun haricinde gözü barkın denen don artığındaydı. 5 tane kızla aynı anda çıkmanın verdiği gevşeklik ve antipatiyle erkeklerin arch enemy pozisyonuna yerleştirdiği 1 numaralı hıyarcığımız benim güzeller güzeli berfinimin bana olan ilgisinin kaybolduğunu görünce sinsi bir sırtlan gibi atağa geçti . ben ise içimde kopan sinir fırtınalarının dışarı taşmasını önlemekle meşguldüm. ancak başarabildiğim söylenebilir miydi? orası muamma.
    ···
  7. 7.
    0
    dediğim gibi bu sinsi huur çocuğu aynı sınıftan 2 kızla birden çıkarken 3.cüsünün peşinde koşuyordu. ben bana insan olduğumu hatırlatan kızı o muallaknin kötü emellerine alet etmesine izin verecek miydim? tabiki hayır. bu puştun çocuğu her çeşit sporda iyiyim havasındaydı. 15 tatile 3-4 gün kalmıştı. çoğu kişi okulda bile değildi. bu dallama ile ben beden dersinde 2 erkek kaldık. bana teke tek basket maçı teklif etti. bak muallakdeki aşağılama çabasına bak şeklinde bi bakış attıktan sonra kabul ettim. aramızda yaklaşık 15 santim vardı bu gerizekalıyla. göğüs hizama ancak geliyodu. aslında çok agresif ya da kavga yanlısı bi insan değildim. ama içimde biriktirdiğim o sinir krizlerini o maçta boşaltmaya kararlıydım. bu salağın kafasına(yanlışlıkla) vurduğum 5 blokla kızların gözündeki karizmasını öyle bi çizmiştim ki eğer görebilseydiniz fay hattı zannetmeniz muhtemeldi. maçın ortasında gururunu ve kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştıran kazanova gibtir olup gitti. maç başında tam kadro(berfin dahil) burağa tezahürat yapıp benim basketbol takımında oynadığımdan haberi bile olmayan tayfada aynı şekilde bozulup çekip gitti. berfini bi nebze olsun etkileyebileceğimi sanırken neredeyse uçurum yaratmıştım. bana doğru sert adımlarla gelip benimle ilk kez konuştu. ve ilk konuşmamızda bana söylediği tek kelime şuydu ; "HAYVAN!" o kadar içerlenmiştim ki o sinir ve o nefret arzusuyla dolup taşan sağ yumruğum barkının diyaframında patlamıştı. ağzımdan dökülmesini planladığım sözcükler berfinle göz göze gelince geri kaçıp boğazımda bir düğüm oluşturmuştu.
    ···
  8. 8.
    0
    berfin bana doğru öyle bir hırsla koşup öyle bir tokat atmıştı ki. isteseniz o kadar sert vuramazdınız. ancak canımı yakan o tokat değildi tabiki. o tokatı atarken gördüğüm gözlerdi. yaşlı gözler.. bataklıkta debelenen su aygırı gibiydim. çıkmak için türlü şeyler deniyodum. her seferinde başardığımı sanıyordum. ancak daha da dibe çekiliyodum. sinir krizlerinin eşiklerinden dönen ben o dönemi mucizevi bir biçimde (aslında görevli izinde olduğum için 3.cü sınavların hiç birisine girmemiştim) taktir alıp dönemi kapatmıştım. sınıftakilerle aram iyi sayılırdı. hele ki berfinin bana soktuğu insan üstü kazıktan sonra asya ile aram çok çok iyi idi. hatta bayağı bayağı sevgili bile olmuştum bu salakla. tatilden sonraki ilk gün yanıma gelip beni öyle bir öptü ki yanağımı vakumladı. sadece yanağımı değil sınıftaki tüm bakışlarıda üstümüze vakumladı. herkes "oooo kardeşim hayırlı olsun" şeklinde yannan kürek konuşurken berfin sadece tebessüm ederek bana bakıyordu. ancak normal bir tebessüm değildi elbette. hani şu kızların 1259125 türlü küfürü aynı anda sana ileten 4 harfli bi kelimesi vardır ya. "peki" heh o tebessümde aynen öyleydi. o tebessümün sebebinide o gün anlamıştım. barkının serisini tamamlamasında yardımcı olmasından kaynaklı bi tebessümmüş. aynı zamanda 3 ay sana olan duygularımı gözlerimle önüne serdim sen beni görmedin. bende artık seni görmüyorum anlamıda taşıyan bi tebessüm olduğunu okuldan sonra elime arkadaşı aracılığıyla tutuşturduğu kağıtla anladım. içimden bu muydu dedim? beni karanlıklardan çıkartıp küllerimden doğmamı sağlayan kızla hikayem bu muydu? peşini bırakacak mıydım? Hayır.
    ···
  9. 9.
    0
    tam konumuza paralel : http://www.youtube.com/watch?v=kuWr7U8N_Hc

    çekingen bi çocuktum ben. hep çekingen kalmıştım. belkide bu yüzden ilk defa aşık olduğum kız bir huurnun son feryadı ile birlikteydi.

    sınıfta kümeleşmeye başlamıştık. yavaştan ve ağırdan. ben gerizekalı sevgilim asya ve 2-3 gerizekalı arkadaşı ve benim sınıftaki tek düzgün arkadaşım tayfun(kod adı amk) sürekli birlikte dolaşmaya şu sokakta gördüğünüz yavşak arkadaş grubundan oluvermiştik. sınıfın geri kalanıyla irtibatım sıfırdı. gerçek anlamda sıfırdı. bizim gerizekalıların okulla alakası olmadığından çoğu zaman kıçım başım ağrıyor ayağına okuldan gibtirip gittikleri için varlıkları ve yoklukları sadece haftasonları anlaşılabiliyordu. gözler sürekli üstümdeydi. sınıfın gözdesine beyaz incisine yumruk atmış bir insandım ben. kabeyi yıkmaya gelen fil sürüsü gibiydim. (nasıl bi benzetmeyse amk). o kadar dışlanmıştım ki sınıfta dağıtılan çalışma kağıtları vs. bana vermeyip yanımda oturan salağa veriyorlardı. artık o tiki yuvasında hatta kalmak için o kadar yapmacık olmuştum ki sokakta arkadaşlarımla(2 tane vardı sadece) konuşurken kendi sesimi , kurduğum cümleleri tanıyamıyordum. nitekim çok uzun sürmedi ve tayfun dahil sahip olduğum 4-5 arkadaşımıda havadan sudan sebeplerle gibtir etmiştim. artık sadece haftada 3 gün antremanlarda insanlarla konuşuyordum.

    gibimde değildi arkadaşım olup olmaması. alışkındım ben arkadaşsızlığa ama ilk kez aşık olduğum kızın erkek yüzü görmemiş dudaklarının huur çocuğunun tekinin yanaklarına yapışması beni öyle bir delirtiyordu ki çocuğu açık ve net bir biçimde tehdit etmeye karar verdim. ancak tabiki yakasından tutup kızdan ayrıl demiyecektim. çıkışta bişey konuşmak istediğimi söyledim. oturduk sınıfta derdimi açık ve net bir biçimde anlattım. içimde ne varsa ne düşünüyorsam anlattım. bana ettiği laf şu oldu.

    " o kızı gibmeden bırakmam kardeşim. o kadar am var etrafında başkasında nasiplen". o an o huurnun son çığlığına öyle bir giriştim ki sınıftan çıkarken en son baktığımda öğretmen masasının altında ( üstüne düşürmedim masayı gerizekalı oraya doğru kaçtı) kan kusuyordu.
    ···
  10. 10.
    0
    sözlük çöktü dıbına koyim yazamıyorum bi gibim. yarın devam ederim. tabi gibliyosanız ki giblediğinizi düşünmüyorum. nesilden ötürü 2-3 rezerv alınmış o kadar.
    ···
  11. 11.
    0
    devam ediyorum binler
    ···
  12. 12.
    +1
    ertesi sabah okula gittiğimde barkın denen huur çıkmasının sırası boştu. büyük ihtimal hastanelik olmuştu köpek. müdür beni çağırınca nerde olduğunu anladım muallaknin. müdür yanıma geldi ve önüme oturdu. neden dövdün arkadaşını diye sordu. önce ağzını burnunu gibtimin salağına sonra müdüre döndüm. sinirlendirdi beni dedim. ne dedi diye sordu. herşeyi anlatmak en doğrusuydu belki de. ama o zamanki ergen aklım tamamıyle intikam olgusuna odaklandığı için küfür ettiğini söyledim bu gerizekalıda karşı çıkmadı. nitekim karşı çıkarsa nasıl bir huur çocuğu olduğu ortaya çıkacaktı. ben genelde efendi bir insan olduğumdan barkın denen huur çocuğuda mağdur olduğundan ikimizde ceza vs almadan aramızda hallederek(!) sınıfa çıktık. tüm gün barkını yiyecek gibi bakıp durdum. gözüm o gün berfini bile görmedi. zaten nasıl görebilirdi ki? Kendini 6.sınıfda 2 kızın kızlığını alan bi huur çocuğunun kollarına attığını gördükten sonra suratına bile bakmıyordum. ancak içim içimi kemiriyordu. kardan adam gibi içerden içerden , ağır ağır eriyordum.
    ···
  13. 13.
    +1
    barkını okul çıkışında yine tehdit ettim. kafasını gibtiğimin oğlu yediği dayğaı unutarak bana yumruk sallamaya kalkışınca muallakyi hırpalayıp kulağına 2 şey söyledim "Berfinden ayrıl".

    ertesi sabah okula gittiğimde berfin masama oturmuş beni bekliyodu. hiç istifimi bozmadan sınıfın öbür ucundaki boş sıralardan tekine oturdum. şimdi soracaksınız a be aklını gibtimin oğlu kız konuşmak için ayağına gelmiş sen neden kaçıyosun diye. onunla tartışmaktan çekiniyodum. o güzeller güzeli , masum surata bağırmaktan çekiniyodum. o gözlere baka baka sevdiği(!) elemanın nasıl bi huur çocuğu olduğunu anlatmaya korkuyodum. çantamdan defterlerimi çıkarmak için eğildiğimde önümde berfinin ayaklarını gördüm. istifimi bozmadan kitaplarımı çıkartıp sırama koyar koymaz bana öyle bir bağırmaya başlamıştı ki önümde çemkiren kızın aşık olduğum kız olduğuna inanamadım. anladığım 2 kelime vardı o serzenişlerden. "peşimi bırak! barkınıda rahat bırak!" soğuk kanlı bi şekilde dinleyip cevap verdim. sesimi tanıyamadığım bir biçimde

    - peki , barkının sana yaptıklarından sonra sakın, sakın ses çıkartma.

    bu cümlelerden sonra suratındaki o öfke yerini yavaş yavaş meraka bıraktı.

    - ne yapıcakmış barkın bana? konuşsana be salak!

    - sizinle ilgilenmiyorum. kendin söyledin rahat bırakmamı istedin. ne yapıyorsanız umurumda değil.

    aslında öyle bir umurumdaydı ki. bu sözleri sarfederken kendimi milyon kere öldürmek o sözleri geri almak istedim. ama iş çoktan taka sarmıtşı
    ···
  14. 14.
    0
    zamanla hayalet gibi olmuştum. etkim büyük ancak kanıt yoktu. sınıfta herkes dersi kaynatmaya çalışırken ben ölüm sessizliğinde(gerçek anlamda) hayvan gibi ders çalışıyordum. ne yapabilirdim ki? arkadaşım yoktu ki konuşayım. telefonla oynasam ne fayda? Müzik dinlemek istemiyodum artık. her nota her desibel bana berfinimin güzel bakışlarını hatırlatıyordu. ancak ben o'nun için sevgilisinin ağzını burnunu eline veren çam yarmasından başka bişey değildim. sınıf başkanı olarak bile sözüm dinlenmiyordu. ancak elime mükemmel bir koz oluyordu. istediğim gerizekalının dayak yemesine sebebiyet verebilmekten güzel ne vardı ki?

    ben sınıfta boş boş uyurken omuzumda bir el ile irkildim. kaptan ve sevgilisi (Yengeciğim:D) gelmişti. hal hatır sordu sonrada çıkışta basket oynamayı teklif etmişti. aslında kaptanın arkadaşlarından hiç hazzetmesem de o kadar ihtiyacım vardı ki buna , insan yerine konulduğumu hissetmeye anında kabul ettim ve uyumaya devam ettim.

    öğle arasında rüyamda berfini görürken tayfun beni sarsmaya başladı. ne oluyo amk demeye kalmadan "kahk la kafga var oğlom goş lağ goş amua koyum" şeklinde böğürdü. her ne kadar sınıftakileri giblemesemde merakımdan gidip baktım. 3 tane 10.cu sınıf bizim gerizekalıları dövüyordu. hele barkını öyle bir dövüyorlardı ki barkın acı içinde kıvranırken ben kahkahalar atıyodum. berfin önüme dikilip " sen ne biçim adamsın yaa? Arkadaşların dayak yerken kahkahka atıyosun gidip ayırsana! Bişey yap!"
    berfine dönüp içim kan ağlayarak umurumda olmadığını söyledim. ama o masum suratı ekşimiş o ela gözler yaşlarla dolmuşken karşı koyamayıp ayırmaya gittim.

    kavganın olduğu yere doğru yürürken bi anda kavganın olduğu yere öyle bir topluluk yığıldı ve ardından öyle bir ses geldi ki sanırsın okulda katliam olmuş. gerçekten olmuş barkın ve diğer 2 yavşağı kaldırıp kaldırıp yere vuruyolardı. barkın denen huur çocuğunu döven gerizekalıyı ittirip " hayıdır bilader? " demeye kalmadan üstüme zebellah gibi çullandı. bayağı bir boğuştuk. yaklaşık 15 dakika bu gerizekalıları ellerinden almaya çalıştım. şimdi diyeceksiniz bu ne biçim okul? kavga var öğretmenler ayırmaya bile gelmiyor. okuldaki öğretmenlerin yarısı dışarda yemek yerken diğer yarısıda öğretmenler odasında laklağa dalmıştı. nöbetçi öğretmen nasıl olsa bi gibim olmaz havasındaydı. her neyse bu dıbına koyduğumun çocuklarını basket takımından 2-3 arkadaşımın araya girmesiyle ellerinden aldım sınıfa zütürüp sıraya atıp tekrar yerime doğru yürümeye başladım. tabiki bu arada bilançoyu eksit etmeyelim. bende yaklaşık 3 morluk boğazda 2 tırnak çiziği dudakta hafif deformasyonlar. barkın denen muallaknin oğlunun 2 kaşı yarık dudak patlak burundan sular seller gibi kan geliyor. diğer gerizekalılarında aşağı kalır yanı yoktu.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    @40 senin başlığa entry girme hakkın var mı la gibik? ne lisesinden bahsediyosun sen? 6 yıl önce olmuş bitmiş olayı anlatıyoruz amk salağı.
    ···
  16. 16.
    +1
    @47 elimden geldiğince panpuş.

    tabiki kahramanca karşılanmayı ya da öpücükler , madalyalar beklemiyordum. ancak en azından bi teşekkür bekliyordum ki imkansızdı sanırım. berfin bile hiç bişey söylemeyip sevgilisinin yanına koşturdu. dudağımda oluşan hafif yarığı silip peçeteyi çöpe atmak için kalkarken berfin kalkıp yanıma geldi. " teşekkür ederim " dedi ve dönüp sevgilisinin kollarına attı kendini. barkın denen yavşakla göz göze geldik. kafasını salladı eyvallah manasında . gibime bile takmayıp yerime geçtim. ve aslında benim hazırlıklı olduğum ancak bu gerizekalıların akılına bile getirmediği birşey vardı. ders müdür ve aynı zamanda tarih öğretmeni olan dallamanın dersiydi. ben genelde tarih dersinde uyuyup soru gelmedikçe dersi bile dinlemeyen bi insan olduğum için hoca ağzımın burnumun dağıldığını muhtemelen anlamayacaktı. ama bu 3 dallamanın saklamasına imkan yoktu. hoca içeri gelir gelmez bu 3 dallamanın halini görüp "nooldu oğluum" şeklinde garip bi tonda sorusunu yöneltti. bu dallamalar hararetler olayı anlatırken ben sakince olup biteni dinliyordum uyuyorum ayağına. adımı vermemişlerdi bu dallamaları kurtardığım için. diğer 2 salakta zütü bi şekilde yırtmışt. ama barkın? Barkının son 1 haftada karıştığı 2.ci kavgaydı bu. müdür bunu dışarı çıkartıp iyice bi fırçaladı. fırçalamak ne kelime? Tüm stresini üstünde boşalttı bu yavşağın. gözleri dolu dolu girdi içeri. disiplin kuruluna sevk edilmişti amk dallaması. teneffüste berfin yine üstüme fuleli adımlarla yürüdü bu sefer o konuşmadan ben başladım. " sakın bununda benim yüzümden olduğunu söyleme. Sırf sen istediğin için o kavgaya karışıp dayak yedim. üstüne bide senin saçmalıklarını dinlemek istemiyorum(bu son kelimeler ağzımdan dökülürken geri tutmak istedim ama olmadı). berfin yine bağıra çağıra bişeyler söyledi , dinlemedim bile. yine aradan seçebildiğim 2 kelime vardı. "yeter artık , lütfen lütfen vazgeç bizimle uğraşmaktan" ilk ve son kez berfine bağırarak hatta haykırarak ;

    "Ne yaptım ulan ne yaptım? sen istemedin mi kavgayı ayır diye? sen istemedin mi barkını çıkart ordan diye? ne söylediğinin farkında değil misin sen? O gerizekalıyı neden dövdüm sen biliyo musun? Seni sırf ergen fantazilerinde kullanmak istediği için. senin bu huur çocuğundan uzak kalman için. hiç bişeyden haberin yokken bağırıp çağırıp saçmalamak kolay değil mi? Sözde sevdiğin çocuğun gerçekte nasıl bi sapık olduğunu anlamak nasıl bir duygu peki anlatsana? Susmasana kızım konuş. konuş hadi suçlasana beni. barkın denen huur çocuğunun fantazileri içinde suçla beni. tokat at bağır çağır. Neden susuyosun?" berfin suratıma aval aval bakıp çıkıp gitti sınıftan. arkasından bakmadım bile . sırama oturup gerizekalı gerizekalı defterimi karaladım ve karaladım.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    dıbına kaktığımın okulu sonunda bitmişti. çıkışta kaptanın yanına gittiğimde çizik kaportayı görünce direk " sınıfları ve isimleri veriyosun koçum " şeklinde ağır abi edalarında takıldı. bende şöyle böyle geçiştirdim. akşama kadar basket oynadık. yediğimiz dayak ve izbandut gibi 3 elemanla 3.5 saat bitmek bilmeyen bir basket maçından sonra ölü gibi uyumuştum. ancak değmişti. insanlarla vakit geçirmenin verdiği hazzı yeniden tatmak iyi hissettirmişti beni. barkın denen yavvvvşağın oğlunda 7 gün uzaklaştırma almıştı. sanane ki dıbına koyim diyenler olabilir. ama benim hikayemin asıl başladığı yer burasıydı(merak etmeyin dıbına koyim destan yazmıycam) bu arada berfinde bir değişiklik vardı. aylardır suratıma bile bakmayan kız derslerde yine kaçamak bakışlar atmaya başlamıştı. sürekli göz göze geliyoduk ve ufak ufak tebessümler geliyordu(benden değil tabiki amk izmirli değilim ben) teneffüste yanıma geleceğine dair bir kağıt parçası yolladı.(elden ele hesabı) zil çalana kadar ömürümden ömür gitti. nihayet zil çaldı ve yanıma geldi. "söylediklerin doğru mu? yoksa sadece bizi ayırmak için mi yapıyosun" diye sordu. inandıramayacağımı biliyodum. yüzden hiç bişey demeden doğru olup olmadığına onun karar vereceğini söyledim. o güzel gözleriyle saf saf suratıma bakıp "Ya söylesene be!" şeklinde miyavlayınca kıyamayıp barkına sormasını söyledim. büyük ihtimal inkar edeceğini bildiğimden dolayı telefonunu isteyip sınıftaki salaklara attığı mesajlarada bakmasını söyledim. saf yârim "iyide okuldan uzaklaştırma aldı nasıl sorayım??" diye gözlerini büyüte büyüte sordu. "nasıl sevgilisiniz siz la? Telefonu melefonu yok mu? Ara buluşun" şeklinde resmen sevdiğim kızı huur çocuğunun eline ellerimle teslim ettim.
    ···
  18. 18.
    0
    size benden kıyak : http://www.youtube.com/watch?v=Jsj-37UrxeM

    umutlanmıştım anasını satıyım. ilk kez aşık olduğum hatunla birlikte olacağım düşüncesi bile aptal aptal sırıtmama yol açıyordu. "skip" skip" skip"

    Bir hafta sonra dallamanın çocuğu kaşı gözü dikişli ve bandajlı bir biçimde sınıfa çalımlı çalımlı girdi. hemen arkasından berfin girdi. ilginç bi şekilde yanyana oturmadılar. hatta dersin ortasında berfin barkına tokatı öyle bir basmıştı ki barkın şaşkılığından emme basma tulumba gibi kafasını sağa sola sallıyordu. barkın aptal aptal sağa sola bakarken göz göze geldik bu salakla. bana eliyle sen bittin şeklinde işaret yaptı. yerimden fırlayıp çöp atıyorum ayağına bu muallaknin sırasına gidip "sürahi gibi dolaşmak istemiyosan o eline sahip çık" dedim ve teneffüste bekle gibicem seni dedi. bak bak bak muallaknin oğluna bak şeklinde kaşımı havaya kaldırıp bekliyorum dıbına koyduğumun oğlu deyip yerime geçtim. teneffüste üstüme koşa koşa geldi ve bacak kadar boyuyla zıplayıp vurmaya kalktı. zıpladığı an huur çocuğunu yakalayıp yere yapıştırmamla berfinin çığlık çığlığa gelip bizi ayırması bir oldu. çanağı çömleği dağılmış sırasına giden barkın denen yavşak hala " çıkışta görüşcez senle " şeklinde racon kesmeye devam ediyodu.
    ···
  19. 19.
    0
    çıkışta bu dallamayı yakalayıp kenara kıstırdım berfinde sınıftan çıkar gibi yapıp tekrar içeri koştu. bizi ayırdıktan sonra "boşuna kavga etmeyin ben başkasıyla çıkıyorum" dedi. farkındayım yeşilçam dizileri gibi olduğunun. farkındayım şaka gibi olduğunun ancak yapabilecek hiç bi gibim yoktu acı gerçek karşısında. o an berfini öyle bir hınçla geri çekip sınıftan çıktım ki en son sıranın yıkılma sesini duydum. antremanda elimin üstüne kazara(!) düşüp 10 gün rapor aldım. okulların açılmasına zaten 1 aydan daha az ir süre vardı. 3.cü sınavlarıma girip okuldan çıkıyordum . berfinle göz göze gelmemek için hocanın başka sınıftaki derslerine yetişiyordum. yıl bitmişti yaz tatiline girmiştik. yaz tatili hiç bir aksiyon olmadığı için geçiyorum.

    lise 2 olmuştuk. zütümüz kalkmıştı. sınıfta yeni insanlar vardı. gözüme ilk çarpan şeyse barkının olmayışıydı. kaydını diğer sınıfa aldırmıştı.(vallahi bişey yapmadım lan)<

    yeni gelen insancıklarla sınıf başkanı sıfatıyla tanımıştım. sandığınız gibi aşkıma taş koyacak insanlar değildi bunlar. sadece arkadaş sıfatını taşıyacak iyi insanlardı.

    ilk 3 ders boştu. berfinin sürekli bana soğuk bakışlar atıp dedikosuna devam etmesi beni çileden çıkartıyordu. madem başkasıyla berabersin ne gibime manalı manalı bakış atıyosun ki?
    ···
  20. 20.
    0
    @65 çocuk lise 1 de 165 di lise 4 de ise 170'i görmüş olma ihtimali çok az. o yüzden pasif kalmak durumunda.
    ···