Bir bardağın kırılma sesiyle uyandım. Oda zifiri karanlıktı. Işık için telefonumu bulmaya çalıştım ama tek bulabildiğim komidinin boş tahta üst yüzeyiydi. Beynim uykudan biraz daha uyanmaya başladıkça telefonumu okul çantamın içinde bıraktığım aklıma geldi.

Odamın kapısının dışında gittikçe yaklaşan ağır ayak seslerini duyuyordum.

Göğsüm ve boğazım gerildi, yavaş ve sessizce dolabıma doğru giderken kalbim adrenalinle pompalıyordu. Dolabı açtım ve içinden beyzbol sopamı çıkardım. Kapının arkasına geçtim ve sopayı omzuma dayadım. Nefesimi tuttum ve evimdeki yabancıyı beklemeye başladım.

Kapı kolu kıvrıldı ve kapı gıcırtıyla yavaşça açıldı.

Sopayı var gücümle salladım ve evimdeki yabancının toplarına sert bir darbe indirdim. Yere yığıldı. Sonra bana döndü; yüzünde maskesi vardı. Sopayı tekrar savurdum ama bu sefer yakaladı; elimden kaptı ve köşeye fırlattı.

"bin kurusu, şimdi öldün."

Bıçağını çekti ve bana doğru savurdu. Bıçak yanağımı sıyırdı; kanın yanağımda aktığını hissedebiliyordum. Bıçağını tekrar savurduğunda kolunun altından geçmeyi başardım. Savrulma momenti yüzünden eylemsizliğiyle de dengesini kaybedip yine yere kapaklandı. Sopayı tekrar elime almak için koştum. Bileğimden yakaladı ve beni çekti. Yüzüstü halıya yere düştüm. Burnumun kanadığını anladım ama sopa elimdeydi.

Yerde yuvarlanarak çenesine sopayı geçirdim. Bir daha salladım ve bu kez tam kafasından hakladım. Kıpırdanmayı kesinceye kadar arka arkaya sopayı kafasına geçirirken bütün damarlarımdaki kan akışını hissedebiliyordum.

Elimdeki sopayı odanın bir köşesine fırlattım ve yorgunluk içinde yere sere serpe oturdum.

Yabancıysa yüzü halıya dönük şekilde ve küçük bir kan havuzunun içinde hareketsiz yatıyordu. Alnımdaki teri sildim ve ayağa kalktım. Ölü bedenine doğru yürüdüm ve donuk parmaklarının arasından bıçağı çekip çıkardım. Şimdiyse anne ve babamın odasına doğru yöneldim.

Yatakları darmadağındı ve kanla kaplıydı; boğazları neredeyse kemiklerine kadar kesilmişti.

Komidine yaklaştım ve tişörtümü kullanarak onları öldürdüğüm bıçağı parmak izi bırakmadan aldım. Tekrar odama dönerek yabancının ellerine bu bıçağı iliştirdim.

Babamın ofis olarak kullandığı odaya gidip bilgisayarın başına oturdum. Sigorta sahtekarlığında bana yardımcı olması için evime izinsiz girmesini istediğim birisini aradığıma ilişkin ilanı sildim.

Geriye kalan tek şey lanet aramayı yapmaktı.

Oturma odasına gittim, telefonumu aldım ve 155'i aradım.

"Yardım edin." diye bağırdım. "Lütfen yardım edin, annem ve babamı öldürdüler."

son amk.