SON PART OLSUN BEYLER, YARIN HiKAYEYi BiTiRiYORUM. YARIN AKŞAM ÜZERi 5-6 GiBi PARTLARI ATMAYA BAŞLARIM. BÖYLECE HiKAYEYi ERKEN BiTiRiR, MERAK ETTiĞiNiZ BiR ŞEY VARSA CEVAPLANDIRIRIM. SOHBET EDECEK VAKTiMiZ OLUR ONLiNE YAKALARIZ ARKADAŞLARI. OKUYAN PANPALARIM ŞUKU BIRAKIP DEVAM ETSiNLER LÜTFEN.

her gün okula beraber gidiyoruz, çıkışta bana geliyoruz, beraber sürekli vakit geçiriyoruz.. kendime ayırdığım vakit iyice azaldı beyler, bu yüzden arada bir eve gidip uyuyacağımı söylüyordum. yurduna gidiyodu o da. bi gün yine öyle oldu, sonra akşam üzeri mesaj attı.

- aşkım size gelebilir miyim yemek falan hazırlarım..
+ evde 5 tane erkek var şimdi senin buraya gelmen doğru olmaz bitanem..
- hadi yaa :/ o zaman kapıya in.

meğersem kız gelmiş, kapıdayken mesaj atmış. ulan, indim. bi baktım 2 adet koca koca poşet. bunları yukarı çıkartır mısın dedi, bunlar ne dedim, ev için alışveriş yaptım biraz dedi, sen manyak mısın Mısra dedim, napıyım içimden geldi dedi. hadi çıkar üşüdüm bi yere gidip oturalım dedi.

çıkardım, indim, bi cafeye gidiyoruz. dedim senin gibi biri olduğum için şanslı olduğum hissediyorum ama lütfen bi daha böyle yapma beni mahcup ediyosun bak dedim. zor bela kabul ettirdik. geleceğe dair sohbet ediyoruz, bi kaç günlük tatilimiz vardı, dedi ben memlekete gidicem, memleket dediği yer de halamların, kuzenim batıkanın oturduğu şehir. ben de gelirim dedim. bilet aldık.

aradan biraz zaman geçti yine her gün bizdeyiz. o dönem de benim telefonum bozuldu beyler, şarjım 60tayken çat kapanıyodu. Mısra'nın da bundan haberi var. internetten biraz araştırdım, telefonunuz kapanınca 12 saat açmadan şarj edin, o zaman şoklanır falan demişler, dedim hazır evdeyim en iyisi bi şoklayayım telefonu. kapattım. o gün de beden dersi vardı, basket oynadık biraz inceden terliyim, sabah da duşa girmeyip saçımı yıkadım beden var diye, tenim dünden kalma. kendimi pis hissediyorum yani. ama duşa girmeye de üşeniyorum.

çat kapı çaldı. bi açtım Mısra, sana mesaj attım ulaşamayınca geldim dedi, hoşgeldin beş gittin, oturduk sohbet ediyoruz. uzandık falan, bu daldırdı elini içeri. aşkım yapma dedim, ya neden dedi, pisim diyemedim amk. yapma işte yaa falan dedim, banane zaten şey yapmıcam sadece oynamak istiyorum biraz dedi, engel olamadım. aldı okşuyo falan.. dedi dışarı çıkalım mı, olur ama benim duşa girmem lazım saçım başım dağıldı dedim, girme ya böyle çıkalım dedi, olmaz valla prensip gibi bi şey bu bende dedim. kabul etti, banyoya doğru yöneldim. charly dedi, böyle mi gitceksin? anlamadım. ayağa kalkıp yanıma doğru geldi..

bugüne kadar takıldıklarım arasında işi en iyi bilendi beyler.

hala berfin kadar ateşli öpüşmüyodu ama, prof olduğu çok belliydi. işte bu noktada kız benim gözümde "sevilecek kız" olmaktan çıktı. giyimi ayrı dert, ee işi de biliyo. demek ki bunun yaşanmışlığı var. Türk erkeği kafası var beyler bende, her taku kabullenemem ben, ha bakir miyim? bakirim. sebebi de yaşadığım ilk anın karıma özel olmasını istiyorum. her neyse. biz sevişirken film bitti, aldırış etmedik. o an ağzımın yaylarını gibeyim, aşkım odaya gidelim mi dedim.. neden aşkım dedim? sevgili miydik? hayır. sevişiyor muyduk? evet. bundan güzel bi durum olabilir miydi o an? hayır. amk, belki o an aşkım demesem, sevgili olmıcaktık, flört edip takılacaktık. neyse, dedik bi kere. çıkalım dedi. bana eşofman ve tshirt verir misin dedi, verdim, odadan çıkmam gerekiyo mu dedim, evet lütfen dedi. bu kafayı da anlamıyorum beyler lan zaten sevişiyoruz. ne gerek var? neyse, çıktım odadan, giyindi. çağırdı beni, yatağa girdik. kaldığımız yerden sevişmeye devam ettik beyler, kulaklarımın içine varana kadar yaladı yuttu beni, ki o güne kadar kulağımı kimse yalamamıştı, net bi şekilde azdırıcı geldi bana. ama hiç eli aşağıya gitmedi. vücudumda çizgiler çizdi, vücut hatlarımı ezberler gibi elini gezdirdi ama hiç aşağı inmedi. öyle olunca ben de yoklamadım aşağıyı, üst taraflarla ilgileniyorum. tshirtü çıkardım. sütyeni çıkartmamı ister misin dedim. bakın bu da yanlış. sevişme sırasında partnerinizin vücut dilinden anlayıp öyle hareket etmelisiniz. doğru zamanda doğru hareketi yaparsanız zevki doruk noktalarına çıkarmış olursunuz. tıpkı sizin kafanızdan ulan şu an eline alsa diye geçerken eline alması gibi. o şimdilik kalsın dedi. sevişmeye devam ettik, kalçalara inmeye başladım ben. daha sonra ön tarafa geldim, inceden eşofmanı da indirdik. bi yandan öpüşüyoruz, bi yandan okşuyorum. iç çamaşırını sıyırdım ve okşamaya, inceden de parmaklamaya devam ettim. işte bu anlardan birinde sütyeni çıkartmak istediğini hissettim ve tek elimle arkasını açmaya çalıştım, yardım etti, bi elim aşağıdayken sütyeni de çıkarttık ve ben uçlarını ısırmaya başladım alt tarafı okşarken.

şunu söylemeden geçmicem, her kız aynı değil beyler. kimi hızlı şekilde okşayıp parmaklamanızdan hoşlanır, öyle zevke gelir, ki bu kızlar hard sever. kimisi de yumuşak dokunuşlardan haz alır, soft sefer. mısra soft sevenlerdendi, ne zaman hızlanacak olsam aşkım yavaş olur musun diye uyardı ki anladım ben de soft sevdiğini, olduğunca yumuşak şekilde okşamaya ve ince ince parmaklamaya devam ettim. diğer elimle göğüslerini avuçluyorum, emiyorum, arada öpüşüyoruz. bi süre sonra bu ufak ufak inlemeye başladı ve nefesi kesilmeye başladı, kafamı göğüslerine bastırmaya başlayınca boşalacağını anladım.

insanın en güzel yaşı bence 17dir beyler. ergenliğin son yaşı olarak kabul edilir ama bence ergenliği en ağır yaşadığımız yaştır. üzerinde inceden aile baskısı vardır ama artık yavaş yavaş kendi kararlarını almaya da başlamışsındır yani senin kararlarına saygı duymaya başlarlar artık. sesin çıkar yani. fevri kararlar verirsin, duygularını yoğun yaşarsın. belki en büyük pişmanlıklarını da yaşarsın ama üzerinden seneler geçtikten sonra onları gülümseyerek hatırlarsın çünkü o zamanlar delidolusundur. 17 yaşında aşık olun beyler, sevgiliniz olsun mutlaka, çılgınlıklar yapın yani. sevgililiği yaşayın, öpün, sarılın, parmak uçlarınıza bassın, sarılın ve öyle yürüyün. kimseye aldırış etmeyin, kararlarınızın arkasında durun. ama 17 yaşınızı doyasıya yaşayın. her neyse.

yine yazmaya devam etti Eylül, ama artık beni kaybetmişti beyler. ne bi sözüne ne sevgisine.. hiçbi şeyine inancım kalmadı. bakın beyler, sen benim istediklerimi yapmıyosun ben niye senin sözünü dinleyeyim'ci kız varsa ve sevgilinizse falan salın gitsin. NET söylüyorum salın gitsin, ne bir yararı ne de başka bi katkısı olamaz o kızın size. sömürür, karakterinizi sömürür, sevginizi sömürür, iyi niyetinizi, fedakarlığınızı sömürür ve mutlaka ama mutlaka ayrılırsınız.

ayrıldık. mezun olduk liseden, sınavlara girdik çıktık. yaz geldi. o yaz babama dedim ki bana telefon al bak bu telefon gidici. telefonum da nokia'nın tuşlu olanlarından whatsapp falan yok, sürekli beyaz ekran geliyo telefoncuya veriyorum beyler telefonu. babam da tamam alırız, alcaz, tamam falan sürekli sallıyo beni.. en son almıcam be yeter dedi bana. küstüm babama beyler. amcamı aradım, dedim bana iş bulur musun? ben gidicem. tamam dedi amcam.

bana bi otelde iş buldu beyler, gittim otelde çalışmaya.
otelin adı delphin palace beyler, isteyen baksın şahane bi otel. orda tanıdık arkadaşı varmış güvenlik müdürü, o beni aldırdı işe, komi olarak.

kafamda 1 ay çalışıp telefon almak var babamla da konuşmuyorum. gittim otele, işte beni makineye okuttular gözlerimden falan yani dedi ki bundan sonra her işe geldiğinde bu makineye suratını göster, çıkışlarda da yine suratını göster, çık.

otelin yakınlarında lojman var otelin, orada kalıyo çalışanlar bana da ordan bi oda verdiler, odada 3 kişi kalıyo. gittim, kimse yok.
amk uyudum beyler, bi uyandım odada iki tane kırmançi. amk arabesk rap dinliyolar, şiveleri zaten hepten bozuk falan. neyse dedim, yılma.
her gün 8den 2 ye kadar çalışma, 2den 5e kadar dinlenme, 5ten gece 10a kadar tekrar çalışma. ulan bilgisayar yok, telefon sadece sms ayıp müzik dinlemeye yarıyo. neyse dedim yapacaz!

ilk gün başladım işe, herkes hoşgeldin beş gittin. bana kart verdiler işte olur da yabancılardan sipariş alma gibi bi durum olursa ne demen gerektiğini bil diye, flemenkçe karşılığına kadar yazıyor amk. biri geldi bana işi öğretmeye çalışıyo işte.

bugün seni gördüm, hoşuma gittin baya arkadaşınla da sohbet ediyodunuz. (dikkatsizim demiştim çevre gözetimi 0 amk)
sonra arkadaşın önüme oturdu, sınıf listesinden arkadaşının adını aldım, kağıda yazdım, yurda gelince önce feysten arattım, bulamayınca twittera baktım, buldum. takip ettiği kişilere girip seni buldum. işte böyle. :'))
dedim HOAYDAAAAAAAAAAA. yaman stalkçısın evlat demek istedim ama diyemedim, tweetlerine baktım "yoklama kağıdı çok işime yaradı yaa:))" tarzında bi tweet atmış, kız doğru söylüyo demek ki.. vay be dedim, ilgi çekici. kaçlısın dedim, 93 dedi, 2 yaş var yani aramızda, iyi güzel. biraz daha sohbet ettik, sonra hadi kalk sana kahvaltı ısmarlıyım dedi, yeni yemiştim. dedim ya daha duşa falan girmem gerekiyo sen bana gel ben sana bi şeyler hazırlıyım.. bu dedi başka zaman gelirim hadi kalk işte kırma beni, dedim tamam o zaman dur duşa gireyim. bu dedi yok girme çık hadi. dedim çıkmam ya sen manyak mısın çok hızlı gidiyosun amk kertenkelesi bi dur gibcem haa. demedim tabi, duş almadan çıkmam dedim, tamam bekliyorum dedi..

duşa girdik beyler, çıktım o da o ara numarasını vermiş burdan zor oluyo whatsapptan yaz diye, yazdım. buluştuk. dedi sahile gidelim mi? olur bana uyar dedim bindik metroya. sahile gittik, çok aç mısın dedim, yo hayır sen dedi, yok falan dedim iyi biraz turlayalım o zaman..

sohbet ettik beyler, kızın bayaa çevresi genişmiş bunu anladım, her şeyden bahsetti. bi organizasyon şirketinde çalışıyomuş, yurtta kalıyomuş asker kızıymış, babası emekli olmuş, annesi ev hanımıymış ama onların bi mekanı varmış oraya yardım da ediyomuş, benden 2 yaş büyükmüş bölümde zorlanmış falan filan..

sonra acıktık biraz, dedi makarna yiyelim mi? burda da buranın ünlü bi makarnacısı var, Alins değil beyler, oraya gidelim. uyar dedim, yürüyoruz. dedi ki, ilk buluşmada yapılmaması gerekenler diye bi listede okumuştum, ilk buluşmada spagetti yemeyin. hani yemesi zor ya iki taraf için de ilk buluşmada olmaması gerek ama biz ilk buluşmada hemen makarna yiyoruz falan güldük öyle. geldik sonra, düzgün bi şekilde makarnamızı yemeye çalıştık. biraz daha orda sohbet ettik sonra kalktık. mısra'nın amacını hala anlayamadım beyler, yani benimle arkadaş mı olmak istiyodu yoksa flört mü edecektik çözemedim. sohbetinden diyorum ki heralde arkadaş olucaz, sonra aklıma twitterda seni gördüm hoşuma gittin deyişi geliyo. lan diyorum neyse, takıl bakalım. yürüdük bunun bankasından para çekcez. yolda 1 hafta önce twitterda gördüğüm -evinin kirasını ödemek için kuş yemi mi peçete mi ne öyle bi şey satan- adam vardı, o ay kirasını ödeyememiş yardımcı olun falan yazıyodu. yürüdük geçtik önünden, durur musun dedim, döndüm adama para bıraktım. o an çok içimden geldi beyler kıza reklam için yapmamıştım ama belli ki artık kazandık. dedi çok hoş bi davranıştı falan. yürüdük yürüdük, bu eski sevgilisini anlatmaya başladı. diyo asla barışmam bana tokat attı öyle böyle. ulan, önce hoşuma gittin dedin şimdi eski sevgilinle dertlerini anlatıyosun amk. iyice kafam karıştı.