-
248.
+7
Devam edeceğim
-
-
1.
0Hani nerede amk bitirsene
-
2.
0Hadi devam
-
1.
-
247.
0Lan herkes boyle yapiyo yarim birakiyo mk
-
246.
0Hadi seri at
-
245.
0Rezervetuar
-
244.
0Rezervetuar
-
243.
0Reserve
-
242.
0reserved okurum
-
241.
0Up up up
-
240.
0Up up up
-
239.
0Up up up
-
238.
0Up up up
-
-
1.
0Up up up up
-
2.
0Up up up up
-
1.
-
237.
0Up up up
-
236.
0Kardes dinliyorum up up
-
235.
+2gecenin korunde bu mezarin basina
gelmis ve saatlerce beklemisler.. kimilerini ben gordum, fakat kimilerini de benden onceki bekci gormus..
-ee? dedim sabirsizca.-eesi bu kadar insanin ayni mezara gelmesi ve o mezarin basinda birseyler gorduklerini
soylemeleri, en nihayetinde yarim akillariyla sagda solda dolasmalarina ben kendim sahit oldum.. isin daha da
garip tarafi, bu insanlarin birbirlerini tanimiyor olmalari. hatta bir gece, gelenlerden birinin mezari kazip
icindeki oluyu kacirdigini tahmin ediyoruz, cunku o gecenin sabahinda mezar kazilmis, ici bos bir sekilde
bulduk.. \ -butun bu sacmaliklarin benimle ilgisi nedir? dedim baygin bir tripte. yasli adam cayinin son
demlerini dokerken konusmasina devam etti: aslinda bunu sana anlatmamaliyim, korkarsin.. \ bu sozlerin
hemen ardindan aci bir kahkaha patlattim ve: -ben hayatta hicbirseyden korkmam.. dedim. -gonul rahatligiyla
anlatabilirsin her ne anlatacaksan.. \ bekci omuz silkti: iyi o zaman.. kendin istedin. benden gunah gitti.. \
cayini hizlica karistirdiktan sonra soyle bir etrafina bakindi ve anlatmaya basladi: -o bolgeye, o ayni mezarin
basina gelen butun insanlar, her biri ayri ayri olmak uzere, geldikleri saat sabaha karsi safak sokmeden az
evvel ve hepsinin geldigi gun persembe idi.. \ mezarlik bekcisi bos bakislarima aldiris etmeden devam etti:
-ve hepsinin en aci ortak paydasi: gelenlerin tamami, yani gorup, taniyarak hakkinda fikir sahibi
olabildiklerimizin tamami, hayatlarinin belli bir bolumunu veya tamamini delirmis olarak gecirdiler.\ iste bu
son ifade beni fazlasiyla rahatsiz etmisti. rahatsiz oldugumu belirten bir ifade takinarak baktim bekciye. bekci
dayi, benim sessiz sedasiz koydugum tepkilere zerre kadar aldiris etmeden sozlerini soyle bitirdi: -unuttuysan
hatirlatayim, bilmiyorsan uyandirayim evlat.. bugun gunlerden persembe, saat safak arefesi.. simdi ne demek
istedigimi anliyor musun ramizim? \ -
234.
+1-bilemem.. dedi bekci dayi, piskin piskin gulumseyerek. ve sozlerine devam etti: -gel bir anlasma yapalim
seninle.. ikimiz de birbirimize karsi durust olalim, kacak dovusmeden, erkekce konusalim. \ amina
kodugumun bekcisi cok kotu bir yem atmisti ortaya.. bu teklifi kabul edip butun dogrularimi dokup
sacamazdim, bu teklife hayir diyemez veya sessiz de kalamazdim cunku bu hareket de, bu zamana kadar
soylediklerimin yalan oldugunun tescillenmesi anlamina gelecekti.. bana, bu teklifi kabul edip de onceki
yalanlarimda israr etmekten baska bir care birakmamisti amk bekcisi. tam yalanlarimda israr etmek uzere
konusmaya baslayacaktim ki, bekci dayi buna izin vermeyerek kendisi soru sormaya basladi: -orada tam
olarak ne gordun?? -nerede?? -mezarda? \ cevap vermedim. aslinda cevap vermememin nedeni, bekcinin
bana zarf atiyor oldugunu dusunmemdi. gayet gozle gorulur bir insani gormemis gibi yaparak gizemli bir hava
olusturacak, akli sira beni korkutarak gordugum herseyi bana anlattiracak, hazir gorduklerimden baslamisken
sira bildiklerime gelecek, boylece herseyimi ogrenecekti.. ama ben bu tongalara dusmek icin gorundugumden
cok daha fazla tecrubeli biriydim, fazla fazla yemistim kendi hayatimin tokadini, insanlarinkinin tesiri nufuz
etmiyordu artik.. -bak sana ne anlatacagim.. dedi yasli bekci bir yandan bana cay doldururken. ilgimi
cekmiyormuscasina basimi baska yonlere, sanki uzakta bir tanidik gormus gibi kulubenin cam penceresinden
disari cevirdigimi gorunce, -ilgini cekeceginden adim gibi eminim, dedi gulumseyerek \ simdi gozlerimi
kendisine yoneltmis, ama hala ilgisiz havayi koruyordum. -dinliyorum, dedim iplemez bir tavirla. -bu gece,
dedi. yanibasina gittigin mezarin bos oldugunu biliyor muydun? -hangi mezarin?? dedim. -ayse burgu.. bu
ismi duyar duymaz icimde tuhaf bir endise, mide bulanmasi, bir aglama hissi olustu fakat birkac saniye
sonra gecti. -daha once pek cok kez, birbiriyle alakasiz bir cok insan, -
233.
+2yalan soylemekten de, yalan soylemek zorunda birakilmaktan da
nefret ediyordum. -mezarliktan baska kalacak baska yer mi yoktu oglum??? \ bekci dayi, son derece ikna
olmamis gulumsemeli bir ifadeyle suratima bakiyordu. -mezarlik kadar sakin ve gizlenilesi bir yer daha yok
diye dusundum.. dedim piskin piskin. bekci dayinin gozlerinde "ben kacin kurrasiyim yer miyim bunlari"
ifadesi vardi. inceden gulumsuyordu. -gel seninle bir anlasma yapalim delikanli.. ikimiz de birbirimize yalan
soylemeyelim, durust olalim. \ bunun uzerine tek kelime etmemis, olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap
vermemistim. kabristan bekcisinin merakli gozleri simdi de elimdeki mavi dosyanin uzerinde geziniyordu. uzun
uzun dosyayi suzdukten sonra gozlerime dikti yasli cokuk gozlerini: -bu dosya nedir? sessizligimi korumaya
devam ediyordum. sanki ona bir aciklama yapmam gerekiyormuscasina takindigi bu tavirdan hic ama hic haz
etmemistim. bir an once kalkip gitmek istiyordum ama gecenin korunde mezarligin ortasinda, beklemek icin
daha guvenilir bir yer yoktu.. kisa bir sure kulak kesilince, mezarligin iclerinden gelen tuhaf inleme, kahkaha
karisimi enteresan sesler dikkatimi cekti. -bu sesleri sen de duyuyor musun bey amca? diye sordum. -evet..
dedi bekci, yeniden "bilmez miyim amk" gulumsemesini takinarak. -ne sesleri bunlar? diye sordum.
-sarhoslar, kafayi ceken ayyas capulcular, polise enselenip geceyi nezarethanede gecirmemek icin gelip
burada iciyorlar, dedi. kafasini yaklastirip imali imali gozlerini buyuttukten sonra -bunlar da senin kafadan
baksana, isi gucu birakip mezarliga kosuyorlar.. dedi ve dalga gecer gibi konusmayi birakip ciddileserek
devam etti: burasi kabristanin kuzey yarim adasi, burada sarhostan baska birsey olmaz. onlarin da kimseye
pek zarari dokunmaz. ancak diger taraf tekin degildir, bu saatte hic kimse oraya gitmez, ben bile.. \ -hangi
taraf? dedim. -guney tarafi, seninle karsilastigimiz bolge, cevabini aldim. bir an durdum ve
neden ordaydin ? -
232.
0upuzun sakallari ve biyigi olan, soluk benizli, yasli bir adamdi bu. uzerinde gri renkli ve dugmeli bir elbise
vardi. -siz kimsiniz? diyebildim zar zor, korkudan ve stresten tukenmis vaziyette. -ben bu mezarligin
bekcisiyim, dedi yasli adam, hafiften gulumseyip bana moral vermeye calisarak. fakat birden yeniden kadinin
oldugu yere baktigimda hayretler icinde kalmistim, carsafi ve pecesi yuzunden sadece gozleri gorunen, hatta
gozleri bile net gorunmeyen kambur kadin, butun yapmakta oldugu isini gucunu birakmis, put gibi hareketsiz
vaziyette duruyordu. son derece sogukkanli gorunen ve "ben butun olayin farkindayim" gibi bir havaya
burunen yasli adamcagiz, bir eliyle gozlerimin onune set yapip yuzumu kapatirken, diger eliyle de omzumu
tutarak bana arkami dondurmeye calisiyordu.. butun bunlari yaparken yani beni cekistirirken bir yandan da:
-sakin bakma, sakin konusma.. gel haydi gidelim buradan.. diyordu/// ben oraya bakmaya calistikca yasli
bekci de beni engellemeye calisiyordu. -yuru hadi gidiyoruz dedim! \ yasli bekciyle beraber mezardan
uzaklasmaya basladik.. -iyi ama nereye gidiyoruz?? diye sordum az once yasadigim garip olayin etkisinden
cikamamis bir sekilde. -seni kulubeme goturuyorum, korkma. biraz kucuk ve soguktur, ama iki bardak cay
iceriz, hemen isiniveririz.. dedi bekci. cok buyuk bir kabristanin neredeyse disina cikmis, kiyisinden kiyisindan
yuruyor, etrafini dolasiyorduk. yolculuk boyunca tek kelime konusmadik. yaklagib bi 20 dakika kadar
yurudukten sonra, nihayet kabristanin obur ucuna varmistik. -iste benim kulube.. gec otur bakalim soyle..
sobayi da yak.. \ bekci dayi caylari koyduktan sonra oturup agir agir soluklandi, bir iki of cektikten sonra
konusmaya basladi: -simdi anlat bakalim delikanli.. kimsin nesin kimlerdensin? gecenin korunde, bu saatte
burada ne isin var? \ acilen bir yalan bulup uydurmaliydim. -ailem kizarkadasimi onaylamadigi icin, evden
kactim.. dedim hafiften kizarmis vaziyette. -
231.
+1ancak
gecenin korunde bu saatte burada agliyor olmasi ayri bir tuhaf olan nenenin, konusmasi da bir tuhaf geliyordu
kulaga.. buyuk ihtimalle agit yakmakta oldugundan kulaga bu sekilde geliyor diye dusundum, tedirginligi elden
birakmayarak. -vay enem enem vay hormiserem gulazim.. gibi ne anlama geldigini anlayamadigim, sadece
vay enem kisminin vay anam oldugunu tahmin ettigim icin agit yakmakta oldugu ihtimaline vardigim seyler
soyleyen bu ihtiyari, birazcik da olsa teselli etmek istegi dogdu icime.. -yazik.. dedim. kimbilir nesini kaybetti,
nesi oldu de bu agitlari yakiyor.. yasli kadin durmadan dizlerini dovuyor, ne anlama geldigini bilmedigim
seyleri tekerleme gibi tekrar ediyordu. ayaga kalktim, kadina dogru bir iki adim attigim anda dikkatimi birsey
cekti.. bebek mezarina dogru donuk vaziyette olan ve yine bebek mezariyla konusan kadinin oturdugu yer,
bir baska mezarin mermeriydi ve mezarin tasinda "ayse burgu" yaziyordu. dikkatimi ceken sey ise, bu iki
mezarin etrafi, siyah tek bir cember isaret ile cevrilmisti. yani sanki demir bir cubukla, toprakta bir daire
olusturulmustu ve mezarlar da bu dairenin icinde bulunuyorlardi. tam teyzeye seslenecegim esnada, birden
omzuma bir parmagin dokundugunu hissettim. kan beynimden tamamen cekilmisti, kalp atislarim o kadar
hizlanmisti ki, bir an ciddi ciddi oracikta oldugume inandim. korkunun getirmis oldugu refleks ve panik ile,
gayr-i ihtiyari, disaridakilerin duymasinin mumkun olamayacagi bir sekilde, yani icimden bir euzubesmele
cektim. sabahtan beri mirildanan, agit yakan, kendi kendine turlu turlu seyler konusan carsafli kadin birden
durdu ve sustu. ne kadin arkasini donup bana bakiyordu, ne de ben arkami donmeye cesaret edebiliyordum.
sirtimdaki dokunma hissini yeniden hissettim ve yine arkamdan gelmekte olan bir fisilti duydum: -delikanli...
bayilmak uzere gibi hissediyordum. sirtima dokunup duran kisi en sonunda elini omzuma koydu ve beni
kendisine dogru cevirdi: bakma oraya oglum. bakma sakın -
230.
0daha kopegin birsey yapmasina gerek kalmadan, oyle bir can havliyle duvara tirmanmaya basladim ki, ucu
bucagi bitmez gibi gorunen uzun mu uzun hastane duvarlarini, duvarlara islemis otlarin da yardimiyla
tirmanivermistim. gordugum seyin gercekten o kopek oldugundan emin olmak icin yeniden assagi bakmayi
dusundum, ama sonra bunu yapmaktan vazgectim. sayet gordugum sey o kopek ise, -ki bundan adim gibi
emindim- onu bir daha gormek istemedigimden emindim. ancak acaba hastanenin bahcesinde ne isi vardi?
diye dusunmeden de edemedim... \ duvari tamamen tirmanip, son engelden de kendimi disari
attiktan sonra, sokakta kaldirimda buluverdim kendimi. -vay anasini lan, dedim. aklimi kacirmak uzere
olmama ragmen, sokakta, disarda, ozgurce dolasabiliyor olma duygusu, oylesine buyuk bir keyif veriyordu
ki, bagira cagira sarki soyleme istegi uyandiriyordu icimde. elimin terlemis olmasina hic aldiris etmeden,
dosyayi kaybetme korkusundan gibi gibi tutuyor, bir an olsun dikkatimi oradan ayirmiyordum. seri adimlarla
caddenin karsisina gectikten sonra, kendimi sehir mezarliginin kapisinda buluverdim. "bu kadar kolay
olacagini bilmiyordum.." dedim kendi kendime.. hemen telefona sarildim, bulusabilmek icin kuzeni aramaliyim
diye fakat cok gecmeden telefonun sarjinin bitmis oldugunu gordum. buyuk sehir kabristanina girer girmez bi
urperti kaplamisti icimi.. olumun butun soguklugu burada, geleni geceni avlamak istercesine pusuya yatmisti
sanki.. kabristanin butun kabirleri agizlarni sonuna kadar acmis, siradakini bekliyorlardi.. safak sokmek
uzereydi ama bir turlu bitmiyordu bu gece.. safak sokene ve kuzeni bulana kadar burada bekleyecektim
mecbur. birden kulagima carpan bir serzenis, bir mirilti, daha dogrusu aglamakli bir ses.. birileri aglar gibi,
agit yakar gibi kendi kendine soyleniyordu.. cok degil, sadece dokuz on mezar kadar ilerde, kucuk, minik bir
mezarin basinda, arkasi donuk carsafli, yasli basli oldugu sesinden anlasilan bir nene, agit yakiyordu.. -
229.
+2assagi dogru yavasca birakiverdim. otlarin uzerine duzen beze sarili silahtan kucuk bir hisirti disinda fazla bir ses cikmadi. gozlerimi kapattim, derin bir nefes cektim. tipki sahilden baslayarak, buz gibi denizin icine yurumek gibi, eger
bir anda dalmazsam, asla alisamayacak, hatta belki de vazgecmek zorunda kalacaktim. yine "en kotu karar, kararsizliktan iyidir" dedim ve kendime daha fazla dusunup
vakit kaybetme olanagi birakmadan, tuner vaziyette biraktim bu atlayış uzerimden gitmeyecek siddetli agri ve sizilara mal olacakti.. kafami cakilmis oldugum yerden yavasca kaldirdim. acidan
yasarmis gozlerim bulanik goruyordu herseyi.. birkac saniye sonra goruntu netlesmeye basladi. karsimda, ancak cok degil, bes alti metre otemde, bir cift goz uzerime dikilmis, bana bakiyordu. hemen elimi belime attim ama sonradan hatirladim,
atlarken agirlik yapmamasi icin silahi beze sarip pesinen gondermistim onu cimlere.. oteki elimde olmasi gereken dosya da yoktu ortalikta, duserken bir yere firlamis olmaliydi.. karsimda dikkatlice beni seyreden gozlerin capi gittikce buyuyor, yani
her gecen saniye bana daha cok yaklasiyordu. bir an, parmaklarimdan birkaci, yerde birsey kavradi. silahin sarili oldugu bez oldugunu umit ediyordum, tam olarak ne oldugunu anlayamiyordum cunku avuc iciyle degil, parmak uclarimla
dokunuyordum sadece. ani bir sicrayisla yerdeki sey her neyse kaptigim gibi ayaga dikildim, iste ne olduysa o anda olmus, ayni anda hem az once camindan atladigim muhasebe odasininin isigi yanmis, hem elimde tuttugum seyin mavi dosya
oldugunu farketmis, hem de karsimda dikilen, neredeyse boyu bana yetisecek kadar devasa ve gozlerini bana dikmekte olan seyin, hem koyde hem de kabuslarimda gordugum o iri ve pgibopat kopek oldugunu farketmistim.
başlık yok! burası bom boş!