-
68.
0Rez okurum
-
67.
+4 -1kogustaki herkesle gibifiki olmustum. yeri geliyor yerleri supuruyor, yeri geliyor caylari tazeliyor, yeri geliyor bulagiblari yikiyordum. tuhaftir ama hapishanede guzel bir duzen yakalamistim. eski
hallerimden daha mutlu oldugumu hissediyordum. sanirim beni bu kivama hayat getirmisti. her gece hasan dedenin verdigi dualari okuyor, ve hic ruya gormuyordum. herseyin yoluna girdigine inaniyordum. bir
sabah gardiyanin sesi duyuldu: - genc adam, ziyaretcin var. inanilmaz mutlulugum yuzume yansimisti. hemen yerimden firladim. -haydi bakalim rastgelsin! nidalari yukseldi. beni dusunen, beni unutmayan
birileri vardi.. bu duyguyu maphushaneye dusmeyen hickimse ama hickimse bilmiyordu, bilemezdi.. ziyaretci odasina getirildim, icerideki yildiray abiydi. yuregimi kaplayan sevinc duygusu, iki dakika sonra
yerini mutsuzluga birakacakti cunku haberler kotuydu. -rifat, oglum o bicagi ne tak yemeye soktun bi tarafina anlamiyorum ki! yildiray abi hic ustune vazife olmadigi halde beni kurtarmaya calisiyor,
basarmak istiyordu. basarisizligi kabullenemiyordu. -ulan devletin actigi davadan yirtsan hadi bi sekilde, kadin da gibayetci olmus. hem de sadece senden! vay ulan.. dedim. vay anasini.. ne kadar da
nefret burumus icini.. halbuki ben ne yapmistim bu kadina bu kadar? anlamiyordum.. -neyse, dedi yildiray abi. bozma moralini. simdi ben bir sekilde bu kadina gibayetini geri aldirmaya calisacagim, hic
olmadi gidip--- bir an durdu. iyice egildi ve fisiltiyla konusmaya basladi: -ulan hic olmadi gider deli raporu aldiririm kariya. -kadina deli raporu mu aldiracaksin!! bunu gercekten yapar misin? dedim.
-gerekirse evet, dedi. -kafayi mi yedin abi? -ulan, dedi. sanki yalan mi? kari zaten yarim akilli amk delisi, tek yapacagim sey gidip bunu yasal olarak gostermek. sen simdi bunlari dusunme, icerde rahat
misin? -rahatim abi sagol. bana cok iyi bakiyorlar, dedim. -merak etme kocum, su an hukuki olarak bir ceza almadin, sadece yarilanma surecin devam ediyor, sucustu yapildigi sirada hareketlerinin ve
amacinin tehlikeli safhalarda olabilecegi goz onunde bulunduruldugundan dolayi da burada tutuluyorsun, hepsi bu. yildiray abi su sisesinden derin bir yudum aldiktan sonra sesini gurlestirdi ve
ciddiyetine ciddiyet katarak: seni buradan ne olursa olsun cikaracagim kocum! aklinda bulunsun! dedi. -eyvallah! dedim. -
66.
0Rezervasyon
-
65.
+6ne kadar gariptir ki, gozlerimi actigimda yatagimda degil, ayakta, ayetel-kursu okurken, dolanir vaziyette buldum kendimi. hasan dede kollarimdan tutmus, defalarca sarstigi halde uyanmamisim. birden
aglama hissi geldi, butun canimla, kanimla, yurekten, cigerden sarilmak istedim bu islam alimi gibi adama. bir dede gibi, baba gibi ilgileniyordu benimle sagolsun. otur hele, otur dedi. bir bardak su
icirdiler. kogusta biri bana azicik homurdanmaya bile kalksa, hasan dede sahin edasiyla bakip, herkesi sadece kizgin bakislariyla pusturuyordu. yine kollarimdan tuttu, ama bu sefer sarsmak icin degil,
sefkatle, destek olarak. -oglum, dedi. hayat kolay degil. gencsin, delikanlisin. sorunlarin elbet vardir. ama bu cok farkli birsey. sana yardim etmek istiyorum cunku daha once ayni seyleri gordum,
bildim. cok insan gordum boyle uyanan. kimini iyi ettiler, kimi ise bir daha hic uyanmadi! hep oyle dolasti divane divane.. -ne divanesi dede?, dedim. - ne yaptim ki divanelik? // hasan dede eliyle
kogusun mutfagini gosterdi: butun cam, cerceve, tabak canak ne varsa yerdeydi. gozlerime inanamiyordum. -eger basinda ben olmasam bunlar yasatmazdi seni burada. benim tek arzum senin iyi olman evladim.
sen bakma bunlara, sadece anlat bana, neyin var?.. ben mirin kirin edinde kollarimi daha da gibarak gozlerini gozlerime odakladi. gariptir, dedenin masmavi gozleri oldugunu ilk defa o an farketmistim. -
tam olarak... ne gordun!? o andan itibaren hasan dedeye yasadigim herseyi basindan sonuna kadar anlattim. hasan dede telaslanmisti. volta atmaya basladi. kogustaki kimse aligib degildi onun bu
durumuna, her zaman herkese yardim etmis, kogustaki birsuru hirisiz, katili, pgibopati adam etmis, en kotu anlarda bile sogukkanli olmasini bilmis biriyken, bu kadar elinin ayagina dolasmasi anlasilir
bir durum degildi orada bulunanlar icin. elbette ben bunlarin herbirinden bihaber oldugumdan garipsememistim olanlari. -simdi, dedi. sana hergun belli dualar verecegim, onlari okuyacaksin. okumadan
yatmayacaksin. sozumden cikmayacaksin. daha once yasadiklarini da unutacaksin, tamam mi pasam? -tamam, dedim. sen nasil diyorsan oyle olsun dedem. -
64.
0okuyoruz panpa devam et sen
-
63.
+16okuyormusunuz yeğenler rez falan alın belli olsun kaç kisi okuyor
-kizim, al bu parayi, al su kagidi da. mahmut bakkala ver bunlari da, evin ihtiyaclarini getiriversin. ancak hava kararmak uzere, acele kos da gel he mi kizim?
bu sozleri soyleyen elvinin annesinden baskasi degildi. kucuk elvin, o kadar da kucuk gorunmuyordu simdi. genc ve guzel bir genc kizdi gordugum. paralari ve kagidi aldiktan sonra hizlica evden cikti.
bakkala dogru hizli ve urkek adimlarla gidiyordu. etrafa olumcul bir sessizlik hakimdi. oyle ki, genc kizin her adim atisindalastik papuclarinin topraga degmesiyle cikan ses az daha yanki yapacakti. bu
sekilde bir muddet yuruyen genc kiz, birden bire, sanki yerin yarildigini gormus gibi birden durdu. hizli hizli nefes aliyordu, gogsu cok gib inip kalkiyordu. birseye odaklanmis, birsyelere dikkat
kesilmisti sanki. bir muddet bekledikten ve ben de dikkat kesildikten sonra cok da haksiz olmadigini farkettim. evet, biryerden keskin fisilti sesleri geliyordu. ortalikta kimse yoktu, insana dair
hicbirsey yoktu hatta. sagdaki kerpic evin penceresi acikti. konusmalar oradan geliyordu. genc kiz hafifce yaklasti, biraz daha, biraz daha.. urkek ve yavas adimlarla yaklasiyordu eve. ve nihayet
pencerenin en dibine gelmisti. cok dikkatli dinleyince bile yarim yamalak anlasilan fisiltilar, elvinin kendi gibi genc bir kiz olan arkadasi serfinden geliyordu. -saclarimi taramak mi istiyorsun?? ama
daha az ince taradin ya.. genc elvin birden gozlerindeki yaslarisilmeye basladi. ne olup bitti hakkinda en ufak bir fikrim olmayan ben, elvinin neden agladigini, agladiktan sonra neden agzini
kapattigini ve en ufak bir ses bile cikarmadigini anlamaya calisiyordum. -lutfen bir daha aynayla oynama olur mu.. bazen beni urkutuyorsun, lutfen ceza verme bir daha olur mu.. ne o? begenmedin mi?
serfinin surekli konudan konuya atlayan, alakasiz, baglantisiz konusmalari beni de urkutmeye baslamisti. birden icerdeki sesler kesildi. serfin daha ciddi bir ses tonu takindi: -ne? disarda birileri mi
var? kim?? -
-
1.
+3Yahu alakasız bir biçimde buraya geçtin hapisteki dedenin kemerinden nasıl buraya geçtin
-
1.
-
62.
0Burdayız yazmaya devam
-
61.
+5goturuldugum yer canakkale cezaeviydi, hayatimin ilk ve tek kogus gunleri burada baslamisti. kogusa adimimi attigim andan itibaren daha once hic tatmadigim bir yalnizlik duygusuyla tanistim. birlikte
ayni ortamda bulundugumuz insanlarla oylesine alakasizdik ki.. ama gariptir, hapishane gunlerim boyunca basima bir tek kotu olay bile gelmemisti. daha kimse bana satasmadan once, hatta sucumun ne
oldugunu bile sormazdan once, bana -nerelisin yigenim, sorusunu sordular. -buraliyim, dedim. -canakkalenin icinden mi?? -evet, abi. -neriynden? -yenice gazasindan. -yenicenin icinden mi? ananin amindan
demek istedim ancak hayatimda filmlerde bile bu kadar tekinsiz adami bir arada gormedigim icin butun sorulara kuzu kuzu cevap veriyordum. -koyunden abi. - hangi koyundensin lan!!! tam o sirada butun
kogus basima toplanir gibi olmustu. sanki bir kavga cikmadan once herkes toplanip kavgayi en iyi izleyebilecegi yeri rezerve ediyor gibiydi. korkmustum. ne diyecegimi bilmiyordum. herkes agzimdan cikacak
iki uc kelimeye bakiyordu. ona gore sisleyeceklerdi sanki. -baskoz.. dedim. iste ondan sonra kusura bakma deyip dagildilar. ne oldugu hakkinda hicbir fikrim yoktu, ta ki ertesi gun kogusun en hurmet
edilen kisisi revirden donene kadar. 70 yaslarinda bir ihtiyardi bu adam:hasan dede. kogustaki herkes tarafindan inanilmasi guc derecede hurmet goruyordu. hasan dede arada bir revir kontrolune gittigi
icin o gun orada degilmis/ tanistigimiz ilk gunden son gune kadar bana sahip cikan, koruyan kollayan biri olarak hayatim boyunca en unutamadigim ve hicbir zaman unutmayacagim biri olmustu. kendisinin de
baskozlu oldugunu, yani hemsehrim oldugunu sonradan ogrendim ki bu yuzden kimse bana satasmamisti. ancak bu adam hakkinda kafama takilan cok sey vardu ve ben hicbirsey bilmiyordum. insanlar tarafindan
inanilmaz hurmet goruyordu. 5 vakit namazinda, inanilmaz iyi yurekli tonton bir ihtiyarin hapishanede ne isi vardi? ayrica hergun uzerine upuzun, uzeri arapca harflerle dolu, guzellik yarismalarindaki
kizlarin veya eski generallerin omuzlarindan bellerine gecirdikleri seritler gibi bir bant takiyordu ve bu banti asla ama asla cikarmiyordu. -
60.
+5mahkeme salonu tikli tiklimdi.. umarsizca etrafima goz gezdirdim. annem, babam, akrabalar.. herkes salondaydi. kimsenin gozlerinin icine bakamiyordum, sanki bir suc islemisim gibi.. hani adama 40 kere
deli deseler hakikaten delirirmis ya, benimki de o hesap iste, gercek bir suclu gibi basim onume egikti.. basim egikti ama islemedigim bir sucun pismanligindan degil, basima gelen bu talihsizliklerin
dogurdugu bir yilginlikti benimkisi.. artik takmiyordum hicbirseyi, izlemiyordum olaylari, dinlemiyordum insanlari.. insanlar benim uzerimden bir karara varacaklar ve bana ne nasil yasamam gerektigini
soyleyecekledi, ben de yapacaktim.. kulaklarimda tartisma sesleri, iddia makami savci ile yildiray abinin karsilikli atismalari.. yildiray abi garip adam diye dusundum. sen kalk izmirdeki rahatini boz,
buralara kadar gel sirf koylunu kurtarmak icin. hem de hcbir karsilik beklemeden.. hani derler ya kul gibismadan hizir yetismezmis.. bizimki de o hesap, kendi anasini babasini savunur gibi savunuyordu
beni. bir ara ben bile ikna oldum salondaki herkesin benim bir sucumun olmadigina inandiklarina.. derken hakimin o meshur, vakarli ve cumle sonuna koyulan nokta edasindaki kelimeleri duyuldu: "geregi
dusunuldu.." mahkeme salonundaki herkes ayaga kalkti. -sanik sedat sagiroglu ve sanik mursel ergin'in, tutuksuz yargilanmalarina devam edilmek uzre saliverilmelerine, sanik ramiz karaeski tutuklu
yargilanmasina devam edilmesine... bu ne anlama geliyordu? maphus mu kalacaktim? kac yil yedim, yemedim mi? bilmiyordum.. caresiz gozlerimi yildiray abiye dogrulttum, bana gozleriyle "rahat ol, metin ol"
anlamlarina geldigini dusundugum bir iki hareket yapti. mahkeme cikisinda arabaya bindirildim, ancak bu sefer goturuldugum yer farkli bir yer idi, nezarethaneye giden yolun tam tersi istikametine giden
yola dogru hareket edince anlamistim bunu.. -
59.
0Baba rez
-
58.
+5-tevkif edildiler mi? -yok, dedi babamin sesi. daha belli degil. -bi konusalim bakalim, siz gozukmeyin amca. disardan gelen sesler tanidikti. babamin sesiyle beraber bir cok tanidik ses duyuyordum. kapi
acildi, iceri askerle beraber bizim koyde okumus iki kisiden biri olan yildiray abi girdi. yildiray abi izmirin iyi avukatlarindan biriydi, bucada oturuyordu. olayi duyar duymaz gelmis, butun aileye
mudahele etmis ve herkesi sakinlestirmisti. babamlarin benimle su dakika konusmasinin iyi bir fikir olmadigini savunmus ve benimle yalnizca kendisi muhatap olmak istemisti. icerde hepimizle tek
tek gorustu, bizi buradan en kisa zamanda cikaracagini, bize inandigini ve metin olmamiz gerektigini soyledi. mahkemenin neticesinin cok onemli oldugunu, ihbarin bir komplo olmasi ihtimali uzerinde
durdugunu vs bahsetti. -merak etmeyin, hersey aleyhinize oldugu kadar lehinize de. o kadinin cok eskiden beri gariplikleri vardi ama bu kadarini ben de beklemiyordum acikcasi. neyse, olan olmus artik,
ben sizi buradan cikaririm, diger turlusune ihtimal vermiyorum ama keske o bicak olmasaydi be kocum, dedi. isimi oyle zorlastirdin ki.. ne diyebilirdim ki? hukuk hakkinda en ufak bilgim yoktu, basima ne
gelecegini bilmiyordum. hersey mahkemeden sonra belli olacakti. yildiray abiden sonra gorevliden iki dakikaligina izin koparan kuzen de bizimle gorusmek icin iceri girdi. -gecmis olsun amcaoglu, dedi. ne
oldu size boyle amk? olanlari kisaca anlattim. -vay amk, dedi. ben de sehir disindaydim 1 haftadir, bileydim birakmazdim sizi valla o kadinin evine. manyak lan o kadin. zir deli amk. birgun cok iyi
birgun cok kotu, dengesiz amk. -lan dedim amk, daha 2 gun once cesmeden su doldurmuyor muydun sen? hangi ara sehir disina ciktin? kuzen yuzume dikkatlice bakti. -olm bisey mi icirdiler size burda? guldu.
ne cesmesi ne suyu? sinirlenmistim. benimle dalga geciyor olmaliydi. aksini dusunmek istemiyordum. -iki dakka delikanli ol lan! dedim. sen degil miydin testiye su dolduran?! hani sana deli derler
demistin, dedim. hani gozleme yiyordun? kuzen sasirmisti. - yahu bi kere mantikli dusun, niye su doldurayim? evde cesme diye bisey var. hem bizim testimiz yok ki zaten?? -
57.
+4gozlerimi actigimda gunes dogmustu. terden sirilgiblamdim. yattigim yerde titriyor ve inim inim inliyordum. -doktor yok mu doktor!/ surekli bir doktor yok mu cagrisi duyuyordum ama ne konusacak ne de
kimildayacak halim kalmisti. yan kodeslerdeki arkadaslarim inlemelerimi duymus bana yardim etmeye calisiyorlardi, beni goremedikleri icin ve ses de vermedigim icin endiselenmis olmaliydilar. hemen elimi
gogsumdeki butun gece farelerin yirtarak kanattiklari yaralara goturdum ama ortada yara falan yoktu. kapi acildi, iceri erlerden biri girdi. - ne var lan ne bagrisiyosunuz! sedat: rifat butun gece
uykusunda sayikladi, cok kotu durumda ne olur yardim edin, dedi. "alakasi yok.." diye gecirdim icimden. tam tersi butun gece uyuyan onlar, uyanik olan bendim. asker burnunu havaya dogru kaldirdi, kaslari
catik vaziyette: -biz bu revir numaralarini cok gorduk aslanim. oturun oturdugunuz yerde! cok terliydim ve ustumu degismem gerekiyordu. aslinda hasta olmak veya olmek umrumda degildi de, sadece bu garip
olaylarin ve ruyalarin neden benim basima geldigini ogrenmek istiyordum. su anda istanbuldaki evimde sicacik yatagimda sehirdeki sevgilim yelizle beraber birbirimizi isitiyor olabilirdik ama ben bu
amina kodugumun kodesinde zaature olmanin esigiindeydim. neden? dedim amk. bu kadar sey ayni anda tesadufen ters gidemezdi. ters gitmeye baslayan seylerin bir cikis noktasi olmak zorundaydi, eger ben bu
noktayi bulup uzerini karalayamazsam bu nokta benim hayatima konulmus son nokta olacakti, bundan emindim. -
56.
+7biz uc arkadas kodeslerimiz ayni odanin icinde fakat yanyanaydi. birbimizi goremiyorduk fakat duyabiliyorduk. o yuzden ne zaman uyuyup uyumadiklarini goremiyordum. kucuk kizin sesi gittikce netlik
kazaniyordu kulaklarimda, sanki tam olarak koridordan bizim kodeslere acilan kapinin arkasindaydi. ama iceri girmiyordu. odamdaki fareler delirmis gibi saga sola kcaisiyorlardi. yerdeki bocek ortalikta
yoktu. icimi bir usume hissi kapladi ama yaz oldugu icin kodeste battaniye yoktu. arkadaslarima sesimi duyurmak istedim ama nedense sesim de cikmiyordu. sanki useniyormus gibi, konusmak agir geliyordu.
vicudum resmen kilitlenmisti. kapi sessizce acildi. kucuk kiz cocugu iceri suzulerek girdi. teni bembeyazdi, o kadar beyaz ve soluk bir teni vardi ki, karanlikta parliyor gibiydi. zifiri karanliga ragmen
cok net gorulebiliyordu. `hafiften yerimde dogruldum. normal bir insanin yapabileceginden cok daha fazla siritiyordu. agzi kulaklarina varmak gibi bir deyim vardi ama bu kizin agzi gercekten kulaklarina
variyordu. isin en garip yani arkadan hala aglama sesi geliyor olmasiydi. kucuk kiz kafasini asiri derecede saga omzunun ustune egdikten ve siritmayi kesip butun yuzunu mutsuz hale burundurdukten sonra
kodeslerin onunde ip atlamaya basladi. gogsumde tarifi imkansiz bir aci hissediyordum. birden bu acinin sebebinin fareler oldugunu farkettim. odamdaki elimi kaldirsam kacisan findik fareleri elbisemin
altina girmisler, tirnaklarini gogsume gecirmis bekliyorlardi. korkmustum. ne diyecegimi bilemiyordum. icimden euzu besmele cektim. kucuk kiz sanki orada oldugumun farkinda degilmis ve beni ilk defa
gormus gibi bana bakti. gozlerini gozlerime dikti. hayatimda hic bu kadar ofkeli bir bakis gormemistim. o kadar cirkin gozleri vardi ki.. bilmedigim anlamadigim bir dilde tuhaf birseyler soyleyip o
igrenc ve kucuk bir kiza ait olamayacak sesiyle cigliklar atti. daha da garibi koridorun arkasindan koyun surusu sesleri geliyordu. surekli duygudum me lemeler kafamda yanki yapmisti.. koridor
baslangicindan bitisine bir koyun surusu gectigine yemin edebilirdim. -
55.
+4ifadelerimizin alinmasinin hemen ardindan gozlerimizi nezarethanede actik. olay hakkinda konusacak takatimiz kalmamisti, susuyorduk. ucumuz ayri ayri odalarin icinde, ayni parmakliklarin ardindaydik.
kumese tikilmis tavuklarda farkimiz yok diye dusundum. aslinda soyleyecek cok sey vardi, ama buna takatim yoktu. arkadaslarimin gozlerine bakacak cesareti kendimde bulamiyordum. hayatim boyunca her
isimde oldugu gibi bu is de ters gitmisti. kapinin ardindaki koridordan bagris cagris sesler geliyordu. tam da su anda bizimkiler bu olayla cebellesiyor olmaliydilar. babamlar, amcamlar..vs onlarin da
basina bir suru is actik diye dusundum. dusuncelerimle bogusmaktan yorgun dustugumu hissettim. hucremin en diger kosesinde iki adet findik faresi birseyler kemiriyorlardi. hemen ayagim dibinde ise cok
uysal bir bocek vardi. hafifce egilip bocekle konusmaya basladim sessizce. -ben delirmedim, dedim ona. -hayat, aklimi zorla elimden aldi.. saatler sonra gecenin koru olmustu iste. -keske, dedim. keske 10
yil olsa cezam, ama en azindan ne kadar bekleyecegimi bilsem. cunku ne kadar bekleyecegini bilemeden parmakliklar ardinda bulunmak insani cildirtiyordu. saat gecenin koruydu ve ben tek bir cit sesi bile
duyamiyordum. koridordaki sesler artik yoktu. uzaktan uzaga gelen bir cocuk sesi beni epey sasirtmisti. bir cocuk surekli annesini ariyordu sanki. ses o kadar flu duyuluyordu ki, net oldugu kadar
belirsizdi. seslere iyice kulak kabarttim: aglayan bir kiz cocugu sesiydi bu. -
54.
+5ayak sesleri ve bagrislar, her yani kaplamisti.. daha neler olup bittigini anlayamadan dort bir yanimdan cekistirilmeye basladim. yaka paca evden disari goturulduk. karanlik veya daha dogru bir deyisle
oldukca los olan evden disari cikinca, evi basanlarin jandarma olduklarini gorduk. komutan: -bunlar mi teyze? dedi. elvin teyzenin elleri belinde, kaslari catikti. -he bunlar yavrum, bunlardan ne
cektigimi bi ben bilirim. -n'oluuyo lannn! birakin bizi! feryatlar bosunaydi. ben, beni tutan askerden siyrilmayi basardim ve bagirdim:- noluyo komutanim ne sucumuz var bizim ? ne yaptik? -bu kadini
oldurup evini soyacaginiza dair bir ihbar aldik ve suc ustu yakalandiniz. -yahu, dedim biz sadece yemek getirdik. -evinde olmayan bir kadinin evini karistirarak mi ikram ettiniz yemekleri?? -yav
gupegunduz ev mi soyulur, biz komsulariyiz lutfen yapmayin birakin komutanim. komutanin kaslari catildi. fevri bir hamleyle yakamdan tuttu. ustumu aramaya basladi. daha elini gogsumde gezdirir gezdirmez
sertligi farketti, montumun fermuarini acti ve ic cebimden disari dogru firlayann devasa ekmek bicagini cikardi. -bu ne lan! bu ne lan! ekmek kesip ikram etmek icin mi getirdin bunu da??
diyecek birsey bulamamistim. hersey o kadar aleyhimizeydi ki.. kilitlenip kaldim oylece. -alin goturun bunlari! diye askere komut verdi komutan/ ben ve arkadaslar karga tulumba jandarmanin eski pusku
arabalarina bindirildik. aglasam aglayamiyordum. elvin teyze oldurmek istermiscesine bana bakiyordu. hayattan tiksindigim ender anlardan biriydi. sedat ve mursel surekli bunun bir yanlis anlasilma
oldugunu anlatmaya calisiyorlardi ama askerler bizi dinlemiyordu. araba yavas yavas jandarma karakoluna dogru hareketlenmisti, arabanin hareketiyle gormekte oldugum goruntu yavas yavas arkaya kayiyordu
simdi. once o ugursuz evin kapisi, sonra duvar, evin bahcesi, meyve agaci, tavuk kumesi, odunluk, tasfirin, agil, ve agildaki koyunlarin su icmeleri icin yalak, yalagin yaninda da derin islemeli, oymali
buyuk bir su testisi.. bir nevi cesme goruntusunde olan bu yalaklar bazen evlerde de bulunuyordu.. -
53.
+4hazir misiniz? dedim. -ne icin? dedi mursel. -iceri girmek icin, dedim. -alti ustu elvin nenenin bi elini opucez ne var
bunda gerilecek bu kadar, dedi. amk dedim relax gorunmliyim. sonucta onlara anlatmadim buraya niye geldigimizi. ote yandan
en iyi dostlarimi onlara sormadan etmeden, bile bile buyuk bir tehlikenin ortasina atiyordum belki de? buna gercekten
hakkim var miydi? ama artik bunlari dusunmek icin cok gecti. eve dogru yaklastim, elimi kaldirdim, icime derin bir nefes
cektikten sonra caldim kapiyi. ses gelmedi. yeniden caldm, ses yok. -iceri girelim beyler, kadincagiz uyuyor heralde, dedim.
kapiyi usulca acip iceri girdik. -elvin teyze?? elvin teyze!! kadin ortalikta yoktu. ne ses ne seda. her ev gibi bu ev de
iki odaliydi. sedat: belki de ikinci odadadir, yavasca bakalim, dedi. ikisi diger odaya yavasca girdiler, kadin icerde yoktu
tepeden tirnaga gumus islemeli bir ayna vardi. bir an aynaya bakakaldim. iki kucuk genc kizin yuzleri geldi gozumun onune.
kimbilir daha once kac kere bu aynada kendilerini seyretmislerdi? nedendir bilmiyorum ama bu aynadan ev cok daha net
gorunuyordu. sanki butun evin goruntusunu icine hapsetmisti. insanin baktikca bakasi geliyordu. bunca yil eski bir koy
evinde beklemis bir aynaya gore o kadar temiz ve berrakti ki.. aynaya bakmaya basladigim andan itibaren neredeyse tum
detaylari incelemistim. tek birsey haric.. bu mukemmel goruntuyu bozan birsey vardi. kendi gozlerim.. gozlerime bir muddet
baktim ve gayri ihtiyari bagirmaya basladim: gozlerim sasiydi.. butun gucumle bagirarak kendimi diger odaya attim. sedat ve
mursel karsilikli olarak kanepelere oturmus beni seyrediyorlardi. tam o sirada evin kapisi kirildi, diger odada oldugu
icin bunu goremiyorduk ama kapi kirilma sesinin hemen ardindan bir gurultu ve evin icine birilerinin dolusmaya
baslamasiyla ilgili sesler gelmeye basladi. -
52.
+5neyse.. dedim. bununla ugrasacak vaktim yoktu. digerlerinin getirdikleri yetiversin dedim amk. asil amacima ulasmak icin
daha fazla bekleyemezdim. ancak arkadaslarla bulusacagimiz yere gitmeden once bi mutfaga gittim ve devasa ekmek bicagini
yanima aldim. ne olur ne olmaz dedim amk. uzerime en kalin montumu gecirdim. bunun tek sebebi bicagi tam olarak, kimseye
belli etmeden saklamam gerektigiydi. evde hizli adimlarla ciktim.. once cesmeyi, sonra camiyi arkamda biraktim. tam kahveye
varacakken yolun karsisindan gelen sedef beni gordu ve yanima kosmaya basladi. amk, dedim icimden. koylu guzeli, ilk defa
seni gordugume sevinemedim. simdi sirasi mi?! sedef: - naber ramiz? nasilsin bakalim, dedi en cilveli edasini takinarak. -
sedefcigim su an onemli bir isim var, dedim ancak yanimda yurumeye devam etti. -ne o? haziran ayinda gocuklarini
giyivermissin?? eliyle kolumu kavrayip gibarak yuzunu yuzume iyice yaklastirdi: -ates mi basti??? kolumu ondan sert bir
hareketle kurtarip hafiften de ittikten sonra -kusura bakma, gitmeliyim, dedim ve adimlarimi hizlandirdim. -ne bu terslik
ne oldu simdi! diye bagirdi arkamdan. -ulan 2 gram adamligin var sandiydim! sen de ayniymissin! duymazdan geldim ve
adimlarimi daha da hizlandirdim. arkadaslar beni sozlestigimiz gibi koy kahvesinin onunde bekliyorlardi, sedatin agzindaki
sigarayi dusurmeden konusmaya basladi: -olm senin aklini deli mi gibti amk, haziran ayinin ortas- kes! dedim. uzatma.
garip garip bakinmaya devam ettiler. -neden bu kadar sinirlisin?? -soru sormayi biraksaniz da su kadinin evine gitsek
artik?? dedim. bozuldular ama birsey demediler. bir miktar daha yurudukte sonra, iste, nihayet gelmistik. 3 arkadas,
elimizde tabaklar, elvin teyzenin kapisinin onundeydik. -
51.
0Yaz burdayız
-
50.
+13geldim devam beyler
eve vardigimda yengemler yere kilimleri atmis, tepsilerde hamur aciyorlardi. hemen amcamin nerede oldugunu sordum.
-tarladadir aksama dogru gelir dedi yengem. fakat benim o kadar vaktim yoktu. hemen sedati aramaya basladim, bir iki adam
toplayip evi basmaliydim diye dusundum. ancak ya olay karsiliksiz cikarsa? yani icerde kimse yoksa ve hersey normal
seyrinde devam ediyorsa?? o zaman adim gercekten deliye cikmaz miydi? cikardi.. hemen sedati aramayi kestim ve daha iyi bir
plan icin kollari sivadim. anlasilan oydu ki, bu kadinin evine birileriyle beraber zorla giremeyecektim, o halde stratejimi
degistirip guzellikle girmeliydim. boylece kimseyi evdeki iskencelere, zorbaliklara, nereden geldigi mechul yalvarma
seslerinin gercekligine ikna etmek zorunda kalmayacaktim. eger, gercekten ortada bir alikoyma, bir zulum varsa bu isi
birden fazla kisiyle halledebilecektim veya en kotu ihtimalle birilerini inandirabilmis olacaktim. eger hicbir sorun yoksa
da, kimseyi panige sevketmemis ve kendimi de rezil etmemis olacaktim. derhal sedati aramak icin ara butonuna tekrar bastim.
evinde borek corek ne varsa getirmesini soyledim. butun sorularini gecistirdim. hemen ardindan dedemin kardesinin torunu
olan murseli aradim. ayni sekilde elvin teyzenin cok rahatsiz oldugunu ve ona yiyecek birseyler goturmemiz gerektigini
soyledim. ben de hemen evdeki gozlemelerden kucuk bir tabak hazirlayip yola cikmak uzere bahceye ciktim. yengemler hamur
acmayi bitirmis, hamuru kesmeye baslamislardi. -ya, dedim sizin su gozlemelerden bir iki tane verseniz de elvin teyzeye
gotursem? yengem: -oglum gozlemele yok, baska bisey goturuver, dedi. - e dedim sabahtan beri ne yapiyorsunuz? -manti
aciyoruz evladim, istersen az daha bekle de manti goturuver, dedi. bir an kalakaldim. -ne yani simdi evde hic gozleme yok
mu? -oglum, gozlemelerin hepsi gecen gun bitiverdi ya.. -
49.
+1Devam dayı has yeğenin geldi
başlık yok! burası bom boş!