-
101.
+2banyonun kapi kolunun hafifce cevrilmesinden cikan bir tikirti sesiydi bu. bir sure sonra kesildi, fakat kapi da acilmadi. aradan gecen sure 5 -10 dakikayi bulmustu, ya da bana o kadar uzun gelmisti. tamTümünü Göster
"herhalde bana kapi kolu sesi gibi geldi" diye icimden gecirirken kapinin acilma gicirtisi geldi kulaklarima. son derece ayiktim aslinda, ama nedense hicbiryerimi kimildatamiyor ve kapiya bir turlu
bakamiyordum. kapi acikti, kapida biri vardi. kipirtilari, sessiz olmaya calisir gibi hareketleri, ne kadar sessiz olursa olsun, kendisinden cok daha sessiz olan odamin icinde yakayi ele veriyordu.
tipki, farelere pusu kurmus bir kedinin birden sicramasi ve farelerin birden kacismasi gibi, banyo kapisindaki sey herneyse, birden sicramis, ve sanki kendisi gibi olan bir suru sey de kacismis gibi
tuhaf fakat bir o kadar da net sesler geliyordu kulaklarima. birden atlayip yakalamaya calisan, ve ondan kacisan seyler tipki kedi, fare gibi minik seylermis hissi uyandiriyordu hissedebildigim
kadariyla. hissedebildigim kadariyla diyorum, cunku benim vucudum odanin obur tarafina donuktu, kafam hafifce yukari dogru bakiyordu, ancak kesinlikle sol tarafi goremiyordum. durmadan cocuklar gibi
tepisen, kacisan ve benzeri sesler cikaran seylerden, hindi sesleri gibi sesler geliyordu. tuhaf kikirdemeler, gulusmeler, ama bu tamamen yoruma kalmis birseydi. tamamen bana boyle geliyor diye
dusunuyordum, ya da bir cesit ruya goruyor olmaliyim.. diye gecirdim icimden. fakat birden yorganimda birsey hissettim. uzerine yatmis oldugum yorganin bir ucunu cekistirilmeye baslandi.
hissedebiliyordum, ancak donup bakamiyordum. aslinda artik bakabilsem bile bakmamayi tercih ederdim. bir ara gozlerim hafif aralanir gibi oldu, odanin sag tarafindaki duvarda, minik golgeler, cok hizli
hareketler yapiyorlardi. zaten baska bir yeri gorebilmek icin basimi ceviremiyordum. yorganim her cekistirilisinde kikirdemeler, tuhaf, hindi sesi gibi gulusmeler artiyordu. artik iyice panik olmustum.
icimden bildigim butun dualari okumaya basladim fakat okudukca icim daraliyordu. nefesim kesiliyordu. yerdeki seylerden biri gogsumun uzerine cikmisti, ellerimi ve kollarimi oyle bir gibmaya basladi ki,
kollarim adeta yaniyordu. gozlerimden istemsiz akan yaslar, icimdeki korku, kafamdaki kargasa, her duaya yeniden, bastan baslamami gerektiriyordu. bir sure sonra agzimin egrildigini, dualari okuyamaz
hale geldigini farkettim, duaya icimden devam edince duzeliyordu. butun cocuklugum, film seridi gibi gozumun onunden geciyordu, koydeki evin salonunda cay iciyordum, odadaki herkesle eglencenin ve
sohbetin dibine vuruyorduk. ancak anilarimda da bir tuhaflik vardi, odadaki herkesin suratinda bir cirkinlik, bir burukluk vardi. cucelerin vucudundaki orantisizlik misali, insanlarin ya gozleri
buyuktu, ya yanaklari butun yuzlerini kapliyordu, ya da gozleri cekikti. tam o sirada sekiz kez sasirdigim icin bir turlu bitiremedigim ayetel kursuyu, butun gucumle yeniden okumaya basladim, ve tam o
sirada, film gibi seyretmekte oldugum anidaki cenesi ve dudaklari fazla genis olan nenem, kendi icmekte oldugu cayi agzimin ortasina gecirdi, kirilan cay bardaginin parcalari dudaklarima saplanmisti.
butun aciyi iliklerime kadar hissediyordum artik. birden odamdaki butun sesler kesildi. -
102.
+2hastane ek binasinin hemen kose bucaginda pusuya yatmis militan gibi bekliyordum. burak iceriye daldi. -ne
olur! yardim edin! babam icerde yaniyor! feryatlari koparmaya basladi. amaci oradaki gorevliyi alip
uzaklastirmak olmaliydi, bunu anlayabiliyordum, ancak bir insan, babasiyla, hatta oldurmek istedigi babasiyla
ilgili, ancak bu kadar yalan konusabilir, bu kadar rol yapabilirdi. bu gibi anlar, hem beni hayattan sogutuyor,
hem de burak gibi sinsi insanlarin ne kadar tehlikeli olabilecekleri konusunda uyari mekanizmalarimi yeniden
harekete geciriyordu. birkac dakika sonra b bloktan burak, yaninda az once uyuklamakta olan guvenlik
gorevlisi, diger muhtelif hastane personeli ve hademe kilikli bir adam, ellerinde baltalar, hortumlar, kum
kovalari ve yangin sondurme cihazlariyla birlikte karga tulumba a bloga dogru kosuyorlardi. burak o kadar
cigerden agliyor, o kadar fevri hareketler yapiyordu ki, alevler icinde tutusmus birinin kendini atacak havuz,
deniz vs aramasina benziyordu. oyle bir babammmm diyisi vardi ki, agizdan, dilden degil, tamamen yurekten,
cigerden geliyordu. iste bundan dolayi fareli koyun kavalcisi gibi butun hastaneyi pesine takmis, battal gazi ve
tayfasinin kale fethetmeye gitmesi gibi a bloga saldirircasina kosuyorlardi. o anda cep telefonuma baktim, 1
cevapsiz arama coktan gelmisti. kar maskesi yuzumde, hemen iceri atildim. etrafta kimsecikler yoktu.
disaridaki ugultu haricinde, muthis bir sukunete sahipti bu bina. daha once soyledigim gibi, bu bina daha cok
hastanenin mali ve idari isleriyle ilgili olan bolumuydu, dolayisiyla iceride hastalara dair pek bir sey bulmak
mumkun degildi. iceride hasta olmadigi, dolayisiyla onlarla ilgilenmesi gereken hastabakici, nobetci hemsire
ve bunun gibi gece vakti bir hastanede bulunmasi gereken butun personeller karsi binadaydi. saatin de
oldukca gec olmasi munasebetiyle, burada tek tuk guvenlik gorevlilerinden baska kimsecikler olmuyordu. -
103.
+2cunku hatirladigim
kadariyla bu katta yalnizca bir tek tuvalet olmasi gerek, o da merdivenlerin basladigi yerde olmaliydi. oysa az
once su seslerinin geldigi yer, merdivenlerle uzaktan yakindan alakasi olmayan, kuytuda kalmis, hastane
bahcesi cephesine dogru acilan bir odaydi.. fakat bunlarla kaybedecek vakit yoktu. 10 dakika coktan bitmis
olmaliydi. kapiyi acmayi denedim ancak zaten bekledigim uzere, kapi kilitliydi. bir iki sert tekme de netice
vermeyince, elimdeki silahin kabzasiyla butun gucumle kapinin koluna vurmaya basladim. kapiya silahla her
vurusum, binanin koridorunda inanilmaz bir yanki yapiyor, yurekleri agza getirecek cinsten cinlamalar
cikariyordu. nihayet dorduncu denemeden sonra kilidi kirmayi basarmistim. iceri adimimi attigim anda
cebimde bir titreme hissettim. hemen telefonumu cikardim, gelen mesaj buraktandi: "0927338452... "
karmakarigib rakamlardan olusan bu mesajin en altinda da: "kasanin sifresidir. acele et." yaziyordu. -bir
dakika, dedim. bir saniye.. arkadas, bu ne dakikliktir? bu nasil bir zamanlamadir??? bugune kadar buragin
boyle cok zamanlamasina sahit olmustum. oyle ki, her seyi saniyesi saniyesine yetistirebiliyor ve pek cok
seyin zaten halihazirda yerini de bilebiliyordu. bu ozelligi sayesinde mukemmel planlar kurabiliyor ve tum
planlarini tikir tikir isletebiliyordu.. ama bu seferki beni gercekten sasirtmisti. tam odaya girdigim ani
yakalamasi inanilmaz diye gecirdim icimden. odaya girer girmez kapiyi arkamdan kapattim. telefonun isigi
yardimiyla hemen kasaya numaralari tek tek girmeye basladim. kisa sure icinde acilan kasanin icinden mavi
dosyayi aldim. fakat is mavi dosyayi almakla da bitmiyordu, bitmeyecekti.. mesele dosyayi buraga da
kaptirmamaktaydi. eger bu santaj malzemesine tek basima sahip olabilirsem, buraga ihtiyacim olmadna ve
birini oldurmek zorunda kalmadan santajimi yapabilecek ve buradan kurtulabilecektim. birden kafamda
simsekler cakti. -
104.
+2erkek sesi sorularina devam etti: -hastanin rahatsizliginin paranoid bulgular ihtiva ettigi kanisina nereden vardiniz peki??? bir sure sessizlik oldu. doktor hilal derin bir ic cektikten sonraTümünü Göster
konusmasina devam etti: -hasta surekli olarak kabuslar gordununden, hastaneye kadar kendisini takip eden bembeyaz elbiseli bir kiz ve koyun surulerinden, birilerinin kendisine komplo kurdugundan ve bu
gibi seylerden bahsediyor. \ erkek olan doktorun sesi hafiften kizginlasmaya baslamisti: -bunlar her normal insanin soyleyebilecegi turden seyler. surekli kabuslar gormesi ve ilgi cekmek icin bir
takim seyler uyduruyor olmasi, hastayi paranoid sizofren yapmaz! doktor hilal de hircinliga hircinlikla yanit verdi: -bu sekilde oldugunu da nereden cikardiniz! diger doktor ustelemeye devam etti:
-benim icin iyi ihtimaller her zaman kotu ihtimallerden onde gelir doktor hanim. sizinkisi; artik tip dunyasinda klagiblesmis, hastanin uzerini apar topar cizerek, bastan savma tani ve tetkiklerden sonra
son derece keyfi bicimde konulan teshislerin ardindan hastayi kimyasal ilaclara bogarak bir odaya hapsetmekten ibaret! neden; cunku hastalarla ugrasmasi zor geliyor, neticede aldiginiz ucret degismiyor.
\ doktor hilal cirtlak bir sesle karsi cikti: -ne currrret! \ uzun bir sessizligin ardindan konusmalar yeniden basladi: -bakin metin bey.. sizin son derece basarili ve idealist bir profesor
oldugunuz tum camiamiz tarafindan bilinmekte: kabul. size de saygimin sonsuz derecede oldugunu belirtmekten mutluluk duyuyorum. lakin belirtmekte gereklilik duydudum bir diger husus ise; bu hasta ile
ilgili tum sorumluluk ve insiyatifin sahsim uzerine adledildigidir. dolayisiyla isin bu kismindan sonrasi yalnizca bendenizi alakadar eder, ve ben de, yirmi yili askin tecrubemle ve de yuksek
musadelerinizle, bu hastanin bu hastane icin zararli oldugu, acilen istanbula sevkinin gerektigi, ve oranin yukseltilmis sartlarinda tedavi edildikten sonra yeniden topluma kazandirilmasi gerektigi
kanisina vardim. simdi, gerekli islemleri derhal baslatmak durumundayim, vaktinizi isgal ettim, izninizle...
faltasi gibi acilmis gozlerle ben buraga, burak da bana bakiyordu. telefondan gelen son bir kapi carpma sesinden sonra tam kaydi kapatiyordum ki, burak elimi gibica tutarak -dur! dedi. -bekle!
gercekten de bir dakika kadar bekledikten sonra, kayittan yeniden tikirtilar duyulmaya baslandi ve doktor hilalin sesi yeniden duyuldu: -alo? benim.. evet evet, az once gonderdim. bir daha gelecegini
sanmam, tamamen atlattik sanirim. ... tamamdir... evet, merak etmeyin... artik sakladiginiz yerden cikarabilirsiniz... -
105.
+2burak, kuzenimle telefonda benmisim gibi konusmus ve mezarlikta bulusacagimzi soylemisti.
buyuk ihtimalle bunu sadece ama sadece, kuzenimin, benim buradan cikacagima inanmasi ve yapmasi
gereken seyi ciddiye alip yapabilmesi icin uydurmustu ancak yine de soylemisti. kuzenim suanda sehir
mezarliginda beni bekliyor olmaliydi. eger bu binadan disari ciktiktan sonra da bir sekidle hastane duvarlarini
asmayi basarir ve arka kapinin oldugu taraftan mezarliga kacabilirsem, orada kuzenimle bulusur ve mavi
dosyayi ona emanet edebilirdim.. hemen mezarliga gitmek icin kapiya dogru yoneldim fakat neseli islik
sesleri, gittikce cogalarak icinde bulundugum odanin kapisinin arkasinda maksimum seviyeye ulasmisti. az
once islik calip kapiyi kilitleyen sey her neyse, su an tam olarak icinde bulundugum odanin, yani muhasebe
odasinin kapisinin arkasinda isliklarina devam ediyordu. odanin kapi kolu yavasca cevrilmeye basladi.. -
-
1.
0Rezzzzzz
-
1.
-
106.
+2gozlerimi actigimda hafif bir su sesi duyuyordum. yatagimda sirilgiblam terlemis vaziyetteydim. sabah olmus, gunes dogmus ve ben derin bir nefes almistim. yataktan yavas hareketlerle kalkip uzerimiTümünü Göster
degistirdikten sonra aklima fotograf geldi. fotograf yataktaki yerinde degil, komidinin uzerindeydi. halbuki ben ruyamda fotografi kaldirip komidinin uzerine koymustum; gercekte ise boyle birsey
yapmamistim. fotografa baktigimda ise, yine ilk gordugum halinde, benim yuzum gozum, tukenmez kalemle cizilmis haldeydi. -anlamsiz.. diye mirildandim kendi kendime. kapim tiklandi. -girin! urkek
hareketlerle, yavas yavas acilan kapinin ardinda duran hemsire; -kahvaltinizi ettikten sonra hilal hanim sizi odasinda bekliyor, dedi. taniyordum bu hemsireyi, ismi ahu'ydu. gayet iyi anlastigim,
hossohbet biriydi fakat neden bu kadar urkek ve cekingen davrandigina bir anlam verememistim. -iceri gelsene, dedim. neden orada duruyorsun??? ahu yuzume bile bakmadan, urkek bir sekilde yere
bakarak, sessizce odadan cikti. -allahallah, noluyo lan?? dedim. ben ayri deli millet apayri deli amk.. bir sure durup dusundukten sonra hafifce gulumsedim: -lan bunlarin hepsi kacik, kahvaltini et de
gel diyorlar, e hani kahvalti nerede??? \ saat sabah 10u gosteriyordu, bu saate kahvalti falan kalmazdi. neyse, dedim. ac gideyim onemli degil, ac gideyim ama yakigiblisindan olsun. timarhane de olsa
insan icine cikiyoruz amk. bi saclarimi tarayayim. disleri fircalayayim. bu dusuncelerle banyoya girdim, fakat girmemle cigili basmam bir oldu; tabldot kahvalti tepsisi, muslugun icindeydi, musluk yarim
yamalak acilmis ve yemegin uzerine akiyordu. hemen disari firladim ve koseyi donmek uzere olan hemsireyi yakaladim: -yahu bu yemek tepsisini kim koydu banyodaki musluga??? kizcagizin elleri titremeye
basladi. -lutfen yapmayin, imdat! -lan ben ne yapayim sana allah'in manyagi?? hem de gupegunduz! aglamaya baslayan hemsirenin yardimina kostular. ne zaman kendisine ihtiyacim olsa ortalarda
gorunmeyen, fakat ne zaman suratini bile gormek istemesem zararli ot gibi hemen olay yerinde bitiveren hademe ekrem, sanki hemsireyi taciz etmisim gibi once beni itti, sonra -yuru guvenlige gidiyoruz!
diye bagirmaya basladi. hernekadar haksiz suclamalara aligib bir bunyem de olsa, lafimi esirgemedim: -ulan ne gibim guvenlikmis, mudahele etmeleri icin bir de ayaklarina mi gidicez??? ellerimi,
kolumdan gibi gibiya tutmakta olan ekrem abiden hizli ve ofkeli bir hamleyle kurtardim. tam odama donmek uzere arkami donmustum ki, hala oralarda bulunan ve aslinda ayni zamanda da arkadasim olan ahu
hemsire, beni gorur gormez koridorun kosesine diz cokmus, pusmus, basini egmis: -ne olur bana zarar verme, allah rizasi icin.. diye sayikliyordu.. -
107.
+2manyak gibi mezari tirmanmaya basladim. dustukce yeniden tirmaliyordum. allahim, bu nasil bir kabus dedim. dorduncu denememde de basarisiz olmutum. yeniden geriledim, topa vurmadan once bir iki adim
geriledikten sonra kosarak vurus hizina ivme kazandiran futbolcu gibi, gerilmis, firlamaya hazir bir ok misali kostum, bu sefer mezarin cikisina ulasmayi basarmistim. ellerimden biriyle topragi oyle bir
avuclamistim ki, tirnaklarimin ici tamamen toprak ve borti bocekle dolmus, isaret parmagimin tirnagi ise kirilmis ve muhtemelen kanamaya baslamisti. sol gozum beni uyariyordu, cunku sol tarafimdaki
hareketlilik hic de hayra alamen gorunmuyordu. riza balyozunu kapmis geliyordu. butun gucuyle balyozu havaya kaldirdi, eger bir saniye icerisinde birseyler yapmazsam balyoz parmaklarmi kirmak bir yana,
un ufak edecekti. var gucumle kirilmis ve keskinlesmis tirnagimi rizanin bacagina sapladim. saplar sapmalaz da butun gucumle batirip assagi dogru yardim. buyuk bir inleme sesinin ardindan riza elindeki
balyozu hemen arkasindaki mezarin icine dusurdu. bir anda ortamdaki seslerin iyice cosmustu, bebek aglamasi seslerine havlama sesleri karisti. var gucumle tutunabildigim mezardan gorebildigim kadariyla
gozu burumus bir kopek, manyak gibi ustumuze geliyordu. bir an dikkat kesilince bu kopegin sedefle beraberken gordugum, ve hatta daha sonrasinda da caminin yaninda karsima dikilip uzun uzun bana bakan
kopek oldugunu gordum. tamamen parcalayip yok etmek icin geliyordu, hayatimda hic bu kadar kudurmuscasina kosan birsey gormedigimi dusundum ve korkuyu iliklerime kadar hissettim. tek umudum, tek umudum
rizanin benden onde olmasi ve ilk onu parcalamasiydi. tam o sirada riza, topuklariyla ellerime butun giciyle abanarak basti, paldir kuldur yuvarlanarak mezarin icine yeniden dustum. sol elimin ortadaki
uc parmagini neredeyse hic hissetmiyordum. basimi kaldirdigim anda kopek kudurmuscasina mezara daldi. ne yapacagimi bilmez halde, gayri ihtiyari, saglam elimle ve olanca hizimla bebek cesedini hayvanin
uzerine attim. kopek bebegi havada kapmis, saniyeler icinde parcalara ayirmis ve ayirmaya da devam ediyordu. geriye kalan son gucumle, kendimi mezarin diger tarafindan disari atmaya calistim. gene bir
elimle cikisi kavramis, insanustu bir eforla mezardan cikmayi basarmistim. -
108.
+2cildirmis gibi kosuyordum, kopek bebegi bitirirse pesimden gelir miydi? riza arkamdan topallaya topallaya geliyordu. hayatimda hic boyle kactigimi hatirlamiyordum. bir an bunun bir ruya olmadigina iknaTümünü Göster
oldum. kosmaya devam ediyordum. koy kahvesi her zzamanki yerindeydi. gece yarisi oldguu icin kapaliydi elbet, ama benim aklim basimdan gitmisti. cildirmis halde camlari tekmeleyip yumruklamaya basladim.
"ne olur yardim edin! ne olur kimse yokmu!" dort bir yandan tuhaf bir ensturman sesi geliyordu. saz desen degil, klarnet desen degil. sesler tinili ezgilerle parcalanmiyordu, uflemeli bir caligininki
gibi tertemiz ve netti, ancak nedense bunun telli birsey olduguna emindim. sesler muzik gibi degildi, son derece cirkin ve akortsuz, duydukca insanin aklini yerinden oynatan cinsten sacmaliklardi. koy
kahvesinden sonra sirada??? cesme vardi. var gucumle kosmaya devam ettim. cesmeye vardigimda nefes nefese kalmistim. saril saril su sesleri geliyordu ancak yalagin ici bombostu. gorunurde bir damla su
yoktu. artik kosacak halim kalmamisti. su da icemedikten sonra nasil kosabilirdim??? birden kendimi umitlendirdim. cesmeden sonra sirada karsima cikacak olan bina camiden baska birsey degildi. birden
icimde yalvarmayla, yakarmayla karigib bir umut istegi belirdi, icime bir gunes dogmustu sanki. evet, camiye gidersem belki rahat ederdim. var gucumle kosmaya devam ettim. sol elimi neredeyse hic
hissetmiyordum. agzim kupkuruydu, nefes alisverislerim inanilmaz derece anormal seyrediyordu. caminin oldugu alana gelir gelmez bunun tekrar bir ruya oldguuna ikna oldum, cunku cami yerinde yoktu.
koydeki hersey yerli yerindeyken cami yoktu. koskoca caminin yerinde bombos bir alan vardi. bombos alan elbette tam olarak bombos degildi, kerestelerle dev bir "x" isareti tum zemini kaplamisti. tam yere
yigilacakken cesmenin oradan delirmis kopek, agzinda bebek kafasiyla belirdi. beni gorunce kosma hizini iki katina cikaran devasa hayvan, bana olan nefretini kusma babinda, beni gorur gormez
havlayabilmek icin agzindaki bebek kafasini yere dusurdu, bogure bogure havliyordu simdi, hizli kosmaktan ayaklari sendeliyor, arada bir dengesini kaybediyordu. neye ugradimigi sasirmis halde, butun
gucumle allah! diye bagira cagira kacmaya basladim. hayvan surekli bana yaklasiyordu ama, cok degil, bir iki dakika sonra bizim evin girisindeydim iste. kurtuldum lan! dedim. kurdultum! hemen dedemlere,
amcamalara, hemen evime siginmaliydim, bagira cagira "yardim edinnnnn!" feryatlariyla eve kostum, evin bahcesindeydim simdi, kulaklari sagir edecek kadar tirlamayan garip bozuk sazimsi ensturmanin cirkin
sesi maximum dereceye ulasmis, kulaklarimi patlatacak raddeye gelmisti. evin bahcesinin tam ortasinda butun gucumle kosmaya devam ediyordum. hava koyu mavimsi bir hal almisti. birden seslerin bahcedeki
kulubeden geldigini farkettim. bu igrenc, akortsuz, cirkin sesler kulubeden geliyordu. bir an durdum, gozlerimi hizli hizli sagda solda gezdirmeye basladim. tahtadan yapilmis odunluk ambar kapisinin
tahtalarinin arasindan berisi gorunuyordu. karanlikta parlayan bir cift gozun uzerime odaklanmis oldugunu farkettim.. -
109.
+2"minesseytanirracim-bis.." koy mezarligindaki dev cinar tum ihtisamiyla gozlerimin onundeydi iste. bizim koyun caylarindaki kurbagalardan meralarindaki verimsiz tak yesili topraklarina kadar hersey teker
teker aklima geliyordu. "mafissemavativemafil-" elinde kana bulanmis bardaklar guya bulagib yikamayan calisan ve durmadan siritan burusuk suratli nineler. surekli tuhaf hareketlerle oynayip zurna gibi
birsey otturen garip golgeler.. birden aklima giriveren cirkin suratlar, surekli haddinden fazla siritan yasini basini almis garip insanlar.. lan dedim, ne oluyor, neden bir turlu tamamlanmiyor dualar?
evet, hasan dedenin bana emanet biraktigi gunluk okunmasi gereken dualarim gidince ben de bildigim koruyucu dualari okuyarak uyumaya karar vermistim, ancak olmuyordu. dualari tamamlayamadan aklima
tanidik bildik, veya tamamen yabanci, tuhaf tuhaf goruntuler geliyordu. kafam karisiyordu durmadan. dualar bitmek bilmiyordu. bitmedikce slklyordu, gibtikca boguyordu, nefes alinmaz hale getiriyordu.
soyle cikip guzel guzel hava alacak mekan da yoktu ki amk maphushanesinde.. adi ustunde amk, nereye cikiyosun? ancak ve ancak dua okumaktan vazgecince gidiyordu kafamdaki cirkin goruntuler. aklima
istedigim guzel goruntuyu getirebiliyordum. dedim amk, bari okumaktan vazgeceyim, cok cok sacmasalak ruyalar goruyorum, kimseye bir zararim yok. ki zaten korkacak birsey yok, yalniz da degilim. tum kogus
erkekleriyle kari koca gibi ayni mekanda sabahliyorum. hamam gibi amk. hasan dede gitti gideli herkes isini gucunu salmis, bir disiplinsizlik alip basini gitmisti.. heryerde les gibi ter kokulari, ayak
kokulari, yikanmamis bulagiblar, taaa tuvaletin icinden buraya kadar gelmeyi basaran les gibi tuvalet kokusu.. sahi, dedim bir an. nasil da unuttum? kapisi kirikti ya tuvaletin. kimbilir ne zaman tamir
edilirdi? belki de hic.. bizim orrrrrospu cocugu hapishane muduru, valiligin cezaevi icin ayirdigi odenekle ceplerini doldurmaktan firsat bulabilir mi hic? ki zaten bu amina kodugumun yerine
dusmuslerden baska gelip de bir goz atan mi var sanki.. tabaklarimiz kirilsa acimizdan oluruz lan amk yerinde.., diye dusunmekten kendimi alamadim. bu dusunceler icerisinde ranzamin tavanina, yani bekir
abinin yataginin alt katinda yazan yazilara bakarak, derin bir uykuya biraktim kendimi. -
110.
+1=
REZ AQ
-
111.
+1Yaz amk okuyoz işte
-
112.
+1-ne!!! ne!!! birden oturdugum yerden sicradim. saskinliktan dusuruverdigim sigara bacagimdaki pantolonu yakmis ve bir delik acmisti. saskinlik icerisinde burak'a bakiyordum. -sen ne dedigininTümünü Göster
farkinda misin lan! dedim hiddetle. -bunu onun iyiligi icin istiyorum, dedi burak umarsizca. -her gun bir denek gibi, kobay bir fare, bir kopek gibi iskence gorerek yasamasindansa, olmesi onun icin daha
iyi.. hem ben ister miydim saniyorsun babamin olmesini? bir insanin bu kadar piskince babasinin olumunu istemesi cok agrima gitmisti. ne olursa olsun, iyiligi icin bile olsa, ben asla babamin
olmesini isteyemezdim. burak sanki dusuncelerimi okumuscasina: -bilmiyorsun iste, dedi. umarim hicbir zaman da bilmezsin bu duyguyu. simdi soyle, bana yardim edecek misin, etmeyecek misin??? bu da ne
demek oluyordu? bir insan oldurmekten soz ediyorduk, ustelik kendi babasi! ona boyle bir hususta yardim edecegimi nasil dusunebilirdi! hiddetle bagirmaya basladim: -o kadar istiyorsan git kendin gebert
babani! seni 2 kurus eder bi adam sanmistim assagilik herif! bir daha da asla yanasma yakinima! gibtirol git! \ bana verdigi sigaralari yere firlattiktan sonra buyuk bir hisimla hastaneye geri dondum.
onu polise ihbar edip etmemek arasinda gidip geliyordum. neticede bir cinayet planliyordu, oyle veya boyle, adam kafaya koymus, oldurtecek babasini. - desene bu yuzden sokmuyorlar seni besinci kata..
diye mirildandim kendi kendime. odama cikar cikmaz ne kadar tuvalete sıkıştığımı farkettim, hemen banyoya girdim. uzun uzun isedikten sonra kuvetin icinde bir kipirdanma sezdim. dikkatli bakinca bunun
buyuk bir akrep oldugunu anladim. evet, kuvetin icinde sari renkli ve normal ebatlarda bir akrep vardi. -lan, dedim. gece uyurken gelip sokmasin bu beni?? sanki afrikadayiz amk nasil bi hastaneyse..
hayvana yanasmaya tirstigim icin banyodaki isimi bitirir bitirmez isigi kapattim ve kapiyi guzelce cektim. tam yatagima donup yatacaktim ki, yatakta bir resimle karsilastim. bir fotograf icerisinde
ben ve sedef, 2006 yilinda, koyde caya yuzmeye gittigimizde kizlar da camasir yikamaya gelmislerdi. o zaman cekindigimiz bir fotografti bu, ancak ben fotografta benim oldugum kismin uzeri karalanmisti.
yani biri veya birileri, sedefi birakmis, benim uzerimi tukenmez kalemle bastira bastira karalamisti. bundan daha cok beni dusunduren sey, bende bile olmayan bu fotograf hastaneye ve bu yataga kadar
nasil gelmisti?? dusunuyordum, dusunuyordum fakat bir turlu bulamiyordum.. -
113.
+1Devam dayı has yeğenin geldi
-
114.
-11965 De yaşandıysa bu olay senin burda ne işin var amk git öl
-
-
1.
0Ramiz karaeskiyim yeğen ölmem ben
-
2.
0Aynen kardesim kesin yasanmıstır bu olay
-
1.
-
115.
+1adimlarim oylesine yavas, oylesine sessizdi ki, ben bile duyamiyordum. gundelik trasini olan, tras kolonyasini
suren bir erkegin ayna karsisindaki rahatligi, caldigi keyifli islik neyse, assagi yukari ayni ezgiyi duyuyordum
ancak bu ortam boyle bir olay icin o kadar uygunsuz ve alakasizdi ki, tuylerim diken diken olmaya baslamisti.
artik odanin kapisina son bir iki adim kalmisti. sag elim yavasca, belimdeki silahi kavradi.. tam icimden
besmele cekecekken icerdeki her kimse, sabahtan beri yarim yamalak vaziyette acik olan ve surekli gicirtilar
cikaran kapiyi birden cekip kilitledi. birkac saniye suren $ok aninda butun vucudumun kaskati kenetlendigini
hissettim. resmen sok olmus, kalakalmistim, cunku icerdeki kisi her kimse, musluktan su akitmaya ve islik
calmaya kaldigi yerden devam ediyordu. -kimsin lan sen!!! diye bagirdim karanligin guftesinde. sesim yanki
yapiyordu. ama icerdeki seslerde en ufak degigiblik yoktu. belimdeki silahi cekmis, kapiya dogrultmustum
simdi. -disari cik! disari cik lan! \ fakat fayda yoktu. icerdeki sesler sanki bir teypten geliyormuscasina, ayni
istikrarla sureklilik arz ediyordu. korku iliklerime kadar islemis, nefesim kelimenin tam anlamiyla kesilmisti.
ote yandan mavi dosya icin fazla vaktim de kalmamisti. "bununla ugrasmaya degmeyecek" dedim kendime ve
gozlerimi ve de silahimi kapidan ayirmadan, birer ikiser adimlarla muhasebe odasinin onune kadar geldim.
gozlerim karanliga, kafami gozumu saga sola carpmayacak seviyede alismisti ama yine de tam bir netlik soz
konusu degildi.. onunde beklemekte oldugum odanin muhasebe odasi oldugu, tekrar terkar ezberledigim
harita sayesinde varsayabiliyordum. el yordamiyla oda tespit etmek elbette kor bir insana renk begendirmek
kadar imkansizdi ancak ezberledigim harita sayesinde bulundugum yerin takriben de olsa dogru olduguna
inaniyordum. bir an durdum: haritayla ilgili bir tuhaflik sezinledim. evet, bir gariplik vardi. -
116.
+1
beyler işteyim yarın devam edecem kusura bakmayın
-
117.
+1-buyrun nasil yardimci olabilirim?... hilal hanimin sevimli sekreterine umarsiz bir bakis attiktan sonra: -hadi ama, beni taniyorsun, dedim gulerek. ...Tümünü Göster
sekreter de gulumsedikten sonra calan bir telefonu cevaplandirdi. -alo? buyrun kim aramisti? randevunuz var miydi? vay amk dedim, kari randevusuz, yani
parayi pesin almadan kimseyi yanina bile yaklastirmiyor... -uzgunum hanimefendi, randevunuz yoksa sizinle gorusebilecegini sanmiyorum. zaten su anda kendisi
burada degil, hastane kurulunda toplantida.. ne demek, mersi. oldu o zaman... bi notunuz varsa iletebilirim... sekreter kiz, konusma sona erdikten sonra
sanki ben orada yokmusum gibi yeniden kagitlarina gomuldu. -demek suanda burada degil?? -evet/ -peki ne zaman gelir??? -bilmiyorum, soylemedi. toplantisi ne
zaman biterse. -peki, dedim. kurulda ne yapiyor bu doktorlar? maaslarini mi aliyorlar? dedim siritarak. komik olmadigini bildigim halde bazen mal mal
konustugum olurdu. sekreter kiz bana hafiften gicik olmus gibi bakti: -bir hastasi hakkindaki sahsi kanaatini hastane yonetimine beyan ediyor. yeterli mi??
-tamam, dedim yahu. kizmaniza gerek yok. -kizmadim ki... ... yeniden kagitlarina gomulen uyuz sekreterin yanindan ayrildiktan sonra assagi danismaya gitmeye
karar verdim. fakat bizimkiler ortalikta gorunmuyordu. -ramiz burdayiz gel gel! arkami dondugumde yildiray abi tam karsimda beni almak icin gelmisti. -gel
bakalim, seninkiler kafetaryada oturuyorlar.. anne ve babamin yanina giderken koridorda, o sirada dagilmakta olan hastane genel kurulu uyeleriyle
karsilastik, elbette hilal hanim beni oracikta karsisinda buluverince hemen durdurdu: -demek buradaydin! dedi en bildik gulumsemesini takinarak.
-hosgeldiniz, avukat bey. -tesekkurler doktor hanim, nasilsiniz? ozel pgibiyatristimle avukatim tokalasirken kendimi inanilmaz ozel ve onemli biri gibi
hissetmistim nedense. sanki dunya benim etrafimda donuyormus gibi gelmisti. hayal kurmak fukara hobisi diye bosuna mi demisler? bu arada yildiray abim hilal
hanima mahkemeden, olanlardan. her yonuyle durumumdan ve taleplerimizden bahsetti. doktor hilal: -ramizcigim, ailenle tanismayi elbette cok isterim, ama
madem davan dustu, daha dogrusu seni serbest biraktilar, o hade seni taburcu etmeden once, onemli bir durum degerlendirmesi mahiyetinde son bir gorusme
yapmak isterim. bu gorusme neticesinde hakkinda edinecegim sahsi kanaat ve profesyonel gorusumu tekrar kurula sunacagim. oradan cikacak pozitif bir genel
kanaate gore seni taburcu edebilecegiz. elbette butun bunlarin olabilmesi icin en az 2 gece daha hastanemizde bizlere refakat etmen gerekecek.. -
118.
+1vardir bunda da bir hayir diyerek dr hilal'in odasina dogru yola koyuldum. birkac dakika sonra sagda solda hastane guvenliginden elemanlar les kargalari gibi etrafimda donmeye baslamislardi. bi taklarTümünü Göster
olmus burada ama, ne oldugu hakkinda en ufak bir fikrim yok, diye gecirdim icimden. hilal hanimin kapisina varinca, soyle derin bir nefes cekip kapiyi tikladim. -girin! iceri girer girmez beni buyuk bir
mutlulukla karsilayan doktor hilal, o her zamanki gulumsemesini takinmis, dostane bir tavirla beni karsisina oturmam icin buyur etmisti. cok gecmeden kapi tiklandi, hademe ekrem elinde, getirdigi fincan
kahve tepsisiyle belirdi. -suraya birakiver ekrem, tesekkur ederim. sen ne icersin ramizcim??? aslinda birsey icesim yoktu ama sirf ekreme uyuzluk olsun diye: -ben de bir turk kahvesi alayim, dedim.
\ ekrem homurdandi, ama birsey demedi. -eveeeet, dedi dr hilal buyuk bir gulumsemeyle. -ne yaptin bakalim gorusmeyeli? nasil gidiyor hayat? -valla, dedim. hayat zor, basta sigarasizlik olmak
uzere, bu hastane her yonuyle hapishaneden beter. o yuzden mumkun oldugu kadar hizli bir sekilde taburcu olmak istiyorum, yuksek musadelerinzile elbette, dedim. -bunun benim musademden ziyade, senin
sagliginla, duzelmenle ilgisi var ramizcim, elbette hepimizin yegane arzusu bu sekilde.\ tahammulsuz ve ofkeli bir sekilde araya girdim: -hic rahatsizlanmamis birinin duzelmesini mi bekleyeceksiniz
yani? yahu anlamiyor musunuz? benim somut bir sorunum yok, tek istedigim sey bir an once koyume gitmek. yarim kalmis islerim var. bu hastane beni her gecen gun daha da hasta ediyor.. -ne gibi???
samimi bir yardimci olmak isteyen idealist doktor yuz ifadesiyle sormustu bunu hilal hanim. sorunlarimla, dertlerimle, gercekten ilgilendigini belirten, ciddi ve anlayisli bir kaslarini catma ifadesiydi
bu. bu samimiyetten cesaret alarak: hasteneye getirildigim gunden beri, basimdan gecen herseyi, ruyalari, askerleri, buraki, hatta buragin babasindan bile bahsettim. hilal hanim hayretler icerisinde bana
bakiyor, konusmanin basindan beri karistirdigi kahvesini hala karistiriyordu. -yillardir denek olarak kullanilan bir hasta?? hem de bizim hastanemizde? ustelik doktorlarin 3 ay yasar dedikleri, fakat bir
turlu olmeyen, olmedigi icin bunu bir basari ve kansere karsi beraberce kazanilmis bir zafer oykusune donusturup en acimasiz ihtimalle hastanenin ve doktorlarin bu olay uzerinden kendi reklamlarini
yapmalari yerine, bu hastayi kobay ve denek olarak kullandiklarini soyluyor arkadasin oyle mi? ve sen de buna inandin? -evet.. dedim caresizce. -kim bu arkadasin, nereden ve nasil gorusuyorsun onunla?
hastaneden cikamiyor olman lazim senin.. -evet, dedim. hastane bahcesinde, hergun babasini ziyarete geliyor, bahcede oturuyor iste.. -ve 3 yildir babasiyla gorusturulmuyor oyle mi? sen daha once
hayatinda boyle bir sacmalik duydun mu? hilal hanim saskindi. alinmis gibi, gucenmis gibi, "inanilir gibi degil" ifadesini takinarak guluyordu. - bu olayi hemen, bugun cozecegiz, dedi kararli bir
ifadeyle. -bana arkadasinin ve babasinin ismini, soyismini soyle. bir an dusundum, acaba kotu birsey mi yapiyorum diye, ama sonra bunda kotu birsey olmadigina karar verdim. cok cok buragin babasi
serbest kalirdi, ya da yalan soylediyse de yalani ortaya cikardi. -arkadasimin ismi burak, babasinin ismi de neydi... altan... soyadi da seydi, olmez. altan olmez. -
119.
+1Güzel ctrl+c yapmışsın yazılmıştı bu hikaye
-
120.
+1aniden pencere de acildi. sanki ceyran yapar gibi, pencerenin birden acilmasiyla kapi kapaniverdi. tam olarak nasil oldugunu anlayamadigim bir sekilde, yarim yamalak acilir gibi olan kapi, sonradan acilan pencereden gelen siddetli
ruzgarin etkisiyle birden kapanmisti. islik sesleri de kapi gumlemesiyle beraber kesilmisti ancak koridordan hizli hizli yuruyen, hatta belki de kosmakta olan birilerinin adim sesleri geliyordu. iyice panik olmustum artik, bir elimde
dosya, diger elimde silah, oldugum yerde bayagi bayagi soka girmis, kimildamadan korku icinde sesleri dinliyordum. hem kosma hizi, hem de cikan sesler, ritmik bir sekilde cogalarak yaklasiyordu. -atla!!! kulagimin dibinde, sanki
beynimin en ic koselerinde duymustum bu sesi. fisilti seklinde, ama o kadar net, o kadar vurgulu tonda bir fisiltiydi ki, ciglik olsa bu kadar etkili olamazdi. hic tanidik olmadigim biri aceleyle kulagima fisildiyordu sanki, fakat
beynimin icinden geliyordu ses, yanimda kimsecikler yoktu cunku. -atla!!! odanin acilan penceresine dogru tedirgin bir iki adim attiktan sonra assagiyi iyice suzdum. evet, ikinci kattaydim, yere de cok yakin sayilmazdim fakat yillardir
bicilmemis cimler, otlar, son derece atlanilabilir gorunuyordu. son bir kez daha -atla! cagrisini duydum. belki de kendim olusturuyordum bu sesleri kafamda, feci sekilde panik olmustum cunku. koridordan gelen sesler iyice yaklasmisti
artik.. pencereye bir kus gibi, ayaklarim bedenimi tasiyacak sekilde tunedim. atlamaya hazirlaniyorudm.
başlık yok! burası bom boş!