/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +2
    kos yakala onu! dedi burak aceleci bir tavirla. -kuzenini gozden kaybetme sakin! ona ihtiyacimiz olacak..

    fakat muhammet az once bulundugu yerden uzaklasmaya baslamisti bile. cebimde kapali vaziyette tuttugum

    telefonumu cikarip actiktan sonra kuzeni aramaya basladim. bu arada burak arkamda yerlerde birseyler ariyor

    gibi, egilmis vaziyette birseyler kurcaliyordu. -alo! kuzen! diyerek cevaplandirdi telefonu muhammet. bir an bile

    konusmama musade etmeden, soluk almadan konusuyordu adeta: -olm beni dinle! hemen cikman lazim

    buradan! \ tam o sirada, daha ben konusmaya firsat bile bulamadan burak telefonu elimden kapti ve benmisim

    gibi konusmaya basladi: -kuzen, acilen a blogun icine gir, gordugun ilk yangin dugmesine bas! hastaneden

    cikicam, ama dedigimi yapmazsan cikamam! sadece dedimi yap! yangin alarmini calistir! yangin alarmi

    calistiktan 20 dakika sonra, devlet hastanesinin arkasindaki mezarlikta bulusalim. unutma, bir iki dakika

    icinde yangin alarmini devreye sok, sonra hemen hastaneyi terket! soru sorma! dedigimi yapmazsan

    cikamam! hadi cabuk! vakit yok! \ bu konusmanin ardindan telefonu sert bir hareketle kapatti ve bana geri

    verdi. bir yandan hizli hizli yuruyor, diger yandan kolunu koluma takmis, beni de ittirerek hizli yurutuyordu. -

    sen ne halt ettigini saniyorsun! diye kukredim bir an. kelimenin tam anlamiyla cileden cikmistim. burak cevap

    vermiyor, sadece hizli yurumesine hiz katiyordu. ben de ses tonumu yukselterek ayni sorulari 2 kez daha

    tekrarlayinca yurumeyi birakti. -sana diyorum lan! \ tum hatlariyla bana dondu. gozlerinden dehset

    saciyordu. -tum dikkatleri oteki binaya cekmeden, bu binaya nasil girecegini saniyorsun! sen elini kolunu

    sallaya sallaya iceri gireceksin, kapisi kiliti bir kapi, sifresiz acilmasi imkansiz bir kasa ve butun bunlari

    gozetleyen bir guvenlik gorevlisi yokmus gibi, gidip dosyayi alip geleceksin oyle mi! sen nasil bir aptalsin lan!
    ···
  2. 77.
    +2
    gozlerimi actigimda hafif bir su sesi duyuyordum. yatagimda sirilgiblam terlemis vaziyetteydim. sabah olmus, gunes dogmus ve ben derin bir nefes almistim. yataktan yavas hareketlerle kalkip uzerimi

    degistirdikten sonra aklima fotograf geldi. fotograf yataktaki yerinde degil, komidinin uzerindeydi. halbuki ben ruyamda fotografi kaldirip komidinin uzerine koymustum; gercekte ise boyle birsey

    yapmamistim. fotografa baktigimda ise, yine ilk gordugum halinde, benim yuzum gozum, tukenmez kalemle cizilmis haldeydi. -anlamsiz.. diye mirildandim kendi kendime. kapim tiklandi. -girin! urkek

    hareketlerle, yavas yavas acilan kapinin ardinda duran hemsire; -kahvaltinizi ettikten sonra hilal hanim sizi odasinda bekliyor, dedi. taniyordum bu hemsireyi, ismi ahu'ydu. gayet iyi anlastigim,

    hossohbet biriydi fakat neden bu kadar urkek ve cekingen davrandigina bir anlam verememistim. -iceri gelsene, dedim. neden orada duruyorsun??? ahu yuzume bile bakmadan, urkek bir sekilde yere

    bakarak, sessizce odadan cikti. -allahallah, noluyo lan?? dedim. ben ayri deli millet apayri deli amk.. bir sure durup dusundukten sonra hafifce gulumsedim: -lan bunlarin hepsi kacik, kahvaltini et de

    gel diyorlar, e hani kahvalti nerede??? \ saat sabah 10u gosteriyordu, bu saate kahvalti falan kalmazdi. neyse, dedim. ac gideyim onemli degil, ac gideyim ama yakigiblisindan olsun. timarhane de olsa

    insan icine cikiyoruz amk. bi saclarimi tarayayim. disleri fircalayayim. bu dusuncelerle banyoya girdim, fakat girmemle cigili basmam bir oldu; tabldot kahvalti tepsisi, muslugun icindeydi, musluk yarim

    yamalak acilmis ve yemegin uzerine akiyordu. hemen disari firladim ve koseyi donmek uzere olan hemsireyi yakaladim: -yahu bu yemek tepsisini kim koydu banyodaki musluga??? kizcagizin elleri titremeye

    basladi. -lutfen yapmayin, imdat! -lan ben ne yapayim sana allah'in manyagi?? hem de gupegunduz! aglamaya baslayan hemsirenin yardimina kostular. ne zaman kendisine ihtiyacim olsa ortalarda

    gorunmeyen, fakat ne zaman suratini bile gormek istemesem zararli ot gibi hemen olay yerinde bitiveren hademe ekrem, sanki hemsireyi taciz etmisim gibi once beni itti, sonra -yuru guvenlige gidiyoruz!

    diye bagirmaya basladi. hernekadar haksiz suclamalara aligib bir bunyem de olsa, lafimi esirgemedim: -ulan ne gibim guvenlikmis, mudahele etmeleri icin bir de ayaklarina mi gidicez??? ellerimi,

    kolumdan gibi gibiya tutmakta olan ekrem abiden hizli ve ofkeli bir hamleyle kurtardim. tam odama donmek uzere arkami donmustum ki, hala oralarda bulunan ve aslinda ayni zamanda da arkadasim olan ahu

    hemsire, beni gorur gormez koridorun kosesine diz cokmus, pusmus, basini egmis: -ne olur bana zarar verme, allah rizasi icin.. diye sayikliyordu..
    Tümünü Göster
    ···
  3. 78.
    +2
    -gel bakalim.. guleryuzli bir doktordu hilal hanim, icten bakislari, canayakin tavirlari, insanin icini isitiyordu. profesor veya onun gibi tasakli bir unvani oldugundan herhalde hafiften yasini basini

    almis bir hanimdi ama gercekten cok icten ve kafadengi biriydi. -soyle otur bakalim.. hilal hanimin hic bitmeyecek gibi duran gulumsemesi, acaba konusmanin sonunda da bu halini koruyabilecek miydi? hic

    sanmiyorum, dedim kendi kendime. -anlat bakalim, nasilsin, hayat nasil gidiyor?? konusmak istiyordum aslinda, anlatmak istiyordum herseyi, oldugu gibi, tum ciplakligiyla.. ama cesaret edemiyordum ki..

    acikcasi birisi bana yasadiklarimi, gordugum ruyalari anlatsa dalga mi geciyon diye samari yapistiridim diye dusunuyorum. hilal hanim birden gulumsemeyi birakip ciddilesti. -konusmak istemiyorsun

    herhalde?? lan bi de soyle bisey var dedim kendi kendime, eger konusmazsam beni cezaevine geri yollarlar bu muallakler. en kotu kabusumu anlatmak bile sessiz durmaktan iyidir dedim. tam lafa baslayacakken

    kapi tiklandi. -girin.. iceri giren askerlerden sevimsiz ve huur cocugu olani: -doktor hanim, bu hastanin basinda durmamiz gerekiyor, eger sizin icin de bir sakincasi yoksa. -ne munasebet ya! cikin

    disari! hastane hademesi ekrem bey elinde koca bir fincan kahveyle, halihazirda acik bulunan kapidan iceri girdi, kahveyi hilal hanimin masasina birakti. -baska bi emriniz var midir dohtor hanim? hilal

    hanim cerceveli gozluklerinin arasindan kaslarini catarak daha da sert bir ifade takindi: -beyefendileri disari alalim ekrem. doktor hademeye kukrercesine bakiyordu, hademe askerlere birsey diyecek gibi

    oldu fakat askerler de hademeye dovecek gibi bakmaya basladilar. zavalli adam ne yapacagini bilemeden tepsisini kucaklayip apar topar disari cikti. -sizi son kez ikaz ediyorum beyler, disari! aksi halde

    guvenlik cagiracagim! ayni er, yinr cevap verdi: -doktor hanim, elimizde emir var, bu adam bir cezaevi mahkumudur, elleri kelepceli bile olsa, sizinle ayni odada yalniz olarak bulunmamasi icin

    elimizde emir var. asker, elindeki dosyayi agir agir yuruyerek yavas ve uyuz hareketlerle hilal hanimin onune birakti. o ne kadar yavassa, doktor hilal da bir o kadar hizli, atik ve ofkeli hareketlerle

    dosyadaki tek bir kagit olan uygulama metnini cikarip gozumun onunde parcalara ayirdi. tam o sirada guvenlik gelmisti. -beyleri disari alalim lutfen.. guvenlik gorevlileriyle askerler yaka paca

    tartismaya basladilar ki, doktor bana bakip yeniden gulumsedi: -birazdan devam edecegiz, dedi. hayretler icerisindeydim, hayatimda hic boyle bir doktor gormedigimi itiraf ettim kendime..
    Tümünü Göster
    ···
  4. 79.
    +2
    gecenin korunde bu mezarin basina

    gelmis ve saatlerce beklemisler.. kimilerini ben gordum, fakat kimilerini de benden onceki bekci gormus..

    -ee? dedim sabirsizca.-eesi bu kadar insanin ayni mezara gelmesi ve o mezarin basinda birseyler gorduklerini

    soylemeleri, en nihayetinde yarim akillariyla sagda solda dolasmalarina ben kendim sahit oldum.. isin daha da

    garip tarafi, bu insanlarin birbirlerini tanimiyor olmalari. hatta bir gece, gelenlerden birinin mezari kazip

    icindeki oluyu kacirdigini tahmin ediyoruz, cunku o gecenin sabahinda mezar kazilmis, ici bos bir sekilde

    bulduk.. \ -butun bu sacmaliklarin benimle ilgisi nedir? dedim baygin bir tripte. yasli adam cayinin son

    demlerini dokerken konusmasina devam etti: aslinda bunu sana anlatmamaliyim, korkarsin.. \ bu sozlerin

    hemen ardindan aci bir kahkaha patlattim ve: -ben hayatta hicbirseyden korkmam.. dedim. -gonul rahatligiyla

    anlatabilirsin her ne anlatacaksan.. \ bekci omuz silkti: iyi o zaman.. kendin istedin. benden gunah gitti.. \

    cayini hizlica karistirdiktan sonra soyle bir etrafina bakindi ve anlatmaya basladi: -o bolgeye, o ayni mezarin

    basina gelen butun insanlar, her biri ayri ayri olmak uzere, geldikleri saat sabaha karsi safak sokmeden az

    evvel ve hepsinin geldigi gun persembe idi.. \ mezarlik bekcisi bos bakislarima aldiris etmeden devam etti:

    -ve hepsinin en aci ortak paydasi: gelenlerin tamami, yani gorup, taniyarak hakkinda fikir sahibi

    olabildiklerimizin tamami, hayatlarinin belli bir bolumunu veya tamamini delirmis olarak gecirdiler.\ iste bu

    son ifade beni fazlasiyla rahatsiz etmisti. rahatsiz oldugumu belirten bir ifade takinarak baktim bekciye. bekci

    dayi, benim sessiz sedasiz koydugum tepkilere zerre kadar aldiris etmeden sozlerini soyle bitirdi: -unuttuysan

    hatirlatayim, bilmiyorsan uyandirayim evlat.. bugun gunlerden persembe, saat safak arefesi.. simdi ne demek

    istedigimi anliyor musun ramizim? \
    ···
  5. 80.
    +2
    assagi dogru yavasca birakiverdim. otlarin uzerine duzen beze sarili silahtan kucuk bir hisirti disinda fazla bir ses cikmadi. gozlerimi kapattim, derin bir nefes cektim. tipki sahilden baslayarak, buz gibi denizin icine yurumek gibi, eger

    bir anda dalmazsam, asla alisamayacak, hatta belki de vazgecmek zorunda kalacaktim. yine "en kotu karar, kararsizliktan iyidir" dedim ve kendime daha fazla dusunup

    vakit kaybetme olanagi birakmadan, tuner vaziyette biraktim bu atlayış uzerimden gitmeyecek siddetli agri ve sizilara mal olacakti.. kafami cakilmis oldugum yerden yavasca kaldirdim. acidan

    yasarmis gozlerim bulanik goruyordu herseyi.. birkac saniye sonra goruntu netlesmeye basladi. karsimda, ancak cok degil, bes alti metre otemde, bir cift goz uzerime dikilmis, bana bakiyordu. hemen elimi belime attim ama sonradan hatirladim,

    atlarken agirlik yapmamasi icin silahi beze sarip pesinen gondermistim onu cimlere.. oteki elimde olmasi gereken dosya da yoktu ortalikta, duserken bir yere firlamis olmaliydi.. karsimda dikkatlice beni seyreden gozlerin capi gittikce buyuyor, yani

    her gecen saniye bana daha cok yaklasiyordu. bir an, parmaklarimdan birkaci, yerde birsey kavradi. silahin sarili oldugu bez oldugunu umit ediyordum, tam olarak ne oldugunu anlayamiyordum cunku avuc iciyle degil, parmak uclarimla

    dokunuyordum sadece. ani bir sicrayisla yerdeki sey her neyse kaptigim gibi ayaga dikildim, iste ne olduysa o anda olmus, ayni anda hem az once camindan atladigim muhasebe odasininin isigi yanmis, hem elimde tuttugum seyin mavi dosya

    oldugunu farketmis, hem de karsimda dikilen, neredeyse boyu bana yetisecek kadar devasa ve gozlerini bana dikmekte olan seyin, hem koyde hem de kabuslarimda gordugum o iri ve pgibopat kopek oldugunu farketmistim.
    ···
  6. 81.
    +2
    yalan soylemekten de, yalan soylemek zorunda birakilmaktan da

    nefret ediyordum. -mezarliktan baska kalacak baska yer mi yoktu oglum??? \ bekci dayi, son derece ikna

    olmamis gulumsemeli bir ifadeyle suratima bakiyordu. -mezarlik kadar sakin ve gizlenilesi bir yer daha yok

    diye dusundum.. dedim piskin piskin. bekci dayinin gozlerinde "ben kacin kurrasiyim yer miyim bunlari"

    ifadesi vardi. inceden gulumsuyordu. -gel seninle bir anlasma yapalim delikanli.. ikimiz de birbirimize yalan

    soylemeyelim, durust olalim. \ bunun uzerine tek kelime etmemis, olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap

    vermemistim. kabristan bekcisinin merakli gozleri simdi de elimdeki mavi dosyanin uzerinde geziniyordu. uzun

    uzun dosyayi suzdukten sonra gozlerime dikti yasli cokuk gozlerini: -bu dosya nedir? sessizligimi korumaya

    devam ediyordum. sanki ona bir aciklama yapmam gerekiyormuscasina takindigi bu tavirdan hic ama hic haz

    etmemistim. bir an once kalkip gitmek istiyordum ama gecenin korunde mezarligin ortasinda, beklemek icin

    daha guvenilir bir yer yoktu.. kisa bir sure kulak kesilince, mezarligin iclerinden gelen tuhaf inleme, kahkaha

    karisimi enteresan sesler dikkatimi cekti. -bu sesleri sen de duyuyor musun bey amca? diye sordum. -evet..

    dedi bekci, yeniden "bilmez miyim amk" gulumsemesini takinarak. -ne sesleri bunlar? diye sordum.

    -sarhoslar, kafayi ceken ayyas capulcular, polise enselenip geceyi nezarethanede gecirmemek icin gelip

    burada iciyorlar, dedi. kafasini yaklastirip imali imali gozlerini buyuttukten sonra -bunlar da senin kafadan

    baksana, isi gucu birakip mezarliga kosuyorlar.. dedi ve dalga gecer gibi konusmayi birakip ciddileserek

    devam etti: burasi kabristanin kuzey yarim adasi, burada sarhostan baska birsey olmaz. onlarin da kimseye

    pek zarari dokunmaz. ancak diger taraf tekin degildir, bu saatte hic kimse oraya gitmez, ben bile.. \ -hangi

    taraf? dedim. -guney tarafi, seninle karsilastigimiz bolge, cevabini aldim. bir an durdum ve

    neden ordaydin ?
    ···
  7. 82.
    +2

    yeğenler ben bi yemek yiyip geliyorum rez alın

    ···
  8. 83.
    +2
    basimi kaldirdigimda; karsimdaki bu, uzun bir dal sigara ikram ediyor vaziyette eli havada kalmis fakat hala gulumsemekte olan kisi, mavi gozlu, kivircik sacli arkadasim buraktan baskasi degildi. ikram

    ettigi sigarayi kapisircasina alip hizli hareketlerle yaktiktan sonra bir yandan hizli hizli cekip koruklerken, bir yandan vucudumu nikotine doyuruyor, diger yandan iki arkadas sohbet ediyorduk. -seni

    mahkememde gordum ve inan oldukca sasirdim. ne isin vardi orada? diye sordum merak icerisinde ... burak burnunu cektikten sonra tipik hareketini yaparak, yani bir yandan sigarasinin dumanini uflerken

    diger yandan kederli kederli ufka bakarak cevap verdi: -kardesim mahkemelik olmus, gitmese miydim yani?? -iyi de ---... burak sozumu keserek devam etti: -gercek arkadaslik bunu gerektirir. bir dost

    sadece iyi gunlerinde yanindaysa, kotu gunlerinde, kotu zamanlarinda yaninda degilse, afedersin ama kardesim, sokayim ben oyle dosta da, onun dostluguna da.. -peki, dedim. peki madem, o zaman neden

    yanima gelmedin? neden birden ortadan kayboldun??? --sadece mahkemenin neticesini ogrenmek istedim. herhangi bir sekilde senin bir de ben gelip canini gibmak istemedim kardesim.. ... \ ne diyecegimi

    bilemiyordum. burak cebinden mektuba benzer birsey cikardi. -nedir bu? diye sordum. ... aglamakli gozlerle cevap verdi: -babamin bizlere el altindan gizli kacak yazdigi bir yardim mektubu.. nasil

    yani? dedim hayretler icerisinde. -zamaninda para karsiligi bagladigim hastabakicilardan biriyle haber yollamistim babama.. babam konusamadigi icin, o hasta haliyle iki satir birsey ciziktirmis.. ne olur

    kurtarin beni bu iskencelerden diye yazmis. inanmiyorsan al bak oku... \ hickiriklar bogazimda dugumlenmisti.. ne diyecegimi bilemiyordum, ne denirdi ki boyle bir durumda?

    -babam aci cekiyor ramiz.. dedi aglamakli bir sesle. -benim babam her gun tekrar tekrar olen bir adam.. ... tek bir nefeste butun sigarasini bitirmeye calisircasina icine cektigi derin nefesten sonra

    sozlerine aglamaya baslayarak devam etti: -annem babamin acisindan oldu gitti.. kardeslerim yetim kaldi.. bu kadar aci hepimize yetti. ben onemli degilim, biz onemli degiliz belki, cunku katledilen

    bizler degiliz, babam... artik sigarayi falan birakmis, neredeyse hungur hungur agliyordu. nefes nefese kalmisti.. -ne demek istiyorsun? dedim. -bunlar cok agir ifadeler burak.. boyle soyleme be dostum..

    ... burak gozyaslari icinde yakama yapisti, hemen ardindan asiri ciddi, soguk fakat bir o kadar da vurgulu ve gur bir ses tonuyla -yasamadan bilemezsin.. dedi.. uzun bir sessizlik oldu. en sonunda

    dayanamayip sordum: -benden ne yapmami istiyorsun?? burak cevap vermedi. -kardes, sana diyorum.. burak; yaklagib 5 dakika kadar sonra sessizligini bozdu. -babamin ismi altan uzmez.. yaslica bir

    adam.. senin bulundugun binanin besinci katinda kaliyor. yani senin odanin 3 kat ustunde. -eee? benden ne istiyorsun??

    burak en ciddi halini takinmis, kaslari catik vaziyette gozlerini bana dikmis, uzun uzun bu sekilde baktiktan sonra asil soylemek istedigi seyi acikladi:

    -babami oldurmeni istiyorum..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 84.
    +2
    "minesseytanirracim-bis.." koy mezarligindaki dev cinar tum ihtisamiyla gozlerimin onundeydi iste. bizim koyun caylarindaki kurbagalardan meralarindaki verimsiz tak yesili topraklarina kadar hersey teker

    teker aklima geliyordu. "mafissemavativemafil-" elinde kana bulanmis bardaklar guya bulagib yikamayan calisan ve durmadan siritan burusuk suratli nineler. surekli tuhaf hareketlerle oynayip zurna gibi

    birsey otturen garip golgeler.. birden aklima giriveren cirkin suratlar, surekli haddinden fazla siritan yasini basini almis garip insanlar.. lan dedim, ne oluyor, neden bir turlu tamamlanmiyor dualar?

    evet, hasan dedenin bana emanet biraktigi gunluk okunmasi gereken dualarim gidince ben de bildigim koruyucu dualari okuyarak uyumaya karar vermistim, ancak olmuyordu. dualari tamamlayamadan aklima

    tanidik bildik, veya tamamen yabanci, tuhaf tuhaf goruntuler geliyordu. kafam karisiyordu durmadan. dualar bitmek bilmiyordu. bitmedikce slklyordu, gibtikca boguyordu, nefes alinmaz hale getiriyordu.

    soyle cikip guzel guzel hava alacak mekan da yoktu ki amk maphushanesinde.. adi ustunde amk, nereye cikiyosun? ancak ve ancak dua okumaktan vazgecince gidiyordu kafamdaki cirkin goruntuler. aklima

    istedigim guzel goruntuyu getirebiliyordum. dedim amk, bari okumaktan vazgeceyim, cok cok sacmasalak ruyalar goruyorum, kimseye bir zararim yok. ki zaten korkacak birsey yok, yalniz da degilim. tum kogus

    erkekleriyle kari koca gibi ayni mekanda sabahliyorum. hamam gibi amk. hasan dede gitti gideli herkes isini gucunu salmis, bir disiplinsizlik alip basini gitmisti.. heryerde les gibi ter kokulari, ayak

    kokulari, yikanmamis bulagiblar, taaa tuvaletin icinden buraya kadar gelmeyi basaran les gibi tuvalet kokusu.. sahi, dedim bir an. nasil da unuttum? kapisi kirikti ya tuvaletin. kimbilir ne zaman tamir

    edilirdi? belki de hic.. bizim orrrrrospu cocugu hapishane muduru, valiligin cezaevi icin ayirdigi odenekle ceplerini doldurmaktan firsat bulabilir mi hic? ki zaten bu amina kodugumun yerine

    dusmuslerden baska gelip de bir goz atan mi var sanki.. tabaklarimiz kirilsa acimizdan oluruz lan amk yerinde.., diye dusunmekten kendimi alamadim. bu dusunceler icerisinde ranzamin tavanina, yani bekir

    abinin yataginin alt katinda yazan yazilara bakarak, derin bir uykuya biraktim kendimi.
    ···
  10. 85.
    +2
    cildirmis gibi kosuyordum, kopek bebegi bitirirse pesimden gelir miydi? riza arkamdan topallaya topallaya geliyordu. hayatimda hic boyle kactigimi hatirlamiyordum. bir an bunun bir ruya olmadigina ikna

    oldum. kosmaya devam ediyordum. koy kahvesi her zzamanki yerindeydi. gece yarisi oldguu icin kapaliydi elbet, ama benim aklim basimdan gitmisti. cildirmis halde camlari tekmeleyip yumruklamaya basladim.

    "ne olur yardim edin! ne olur kimse yokmu!" dort bir yandan tuhaf bir ensturman sesi geliyordu. saz desen degil, klarnet desen degil. sesler tinili ezgilerle parcalanmiyordu, uflemeli bir caligininki

    gibi tertemiz ve netti, ancak nedense bunun telli birsey olduguna emindim. sesler muzik gibi degildi, son derece cirkin ve akortsuz, duydukca insanin aklini yerinden oynatan cinsten sacmaliklardi. koy

    kahvesinden sonra sirada??? cesme vardi. var gucumle kosmaya devam ettim. cesmeye vardigimda nefes nefese kalmistim. saril saril su sesleri geliyordu ancak yalagin ici bombostu. gorunurde bir damla su

    yoktu. artik kosacak halim kalmamisti. su da icemedikten sonra nasil kosabilirdim??? birden kendimi umitlendirdim. cesmeden sonra sirada karsima cikacak olan bina camiden baska birsey degildi. birden

    icimde yalvarmayla, yakarmayla karigib bir umut istegi belirdi, icime bir gunes dogmustu sanki. evet, camiye gidersem belki rahat ederdim. var gucumle kosmaya devam ettim. sol elimi neredeyse hic

    hissetmiyordum. agzim kupkuruydu, nefes alisverislerim inanilmaz derece anormal seyrediyordu. caminin oldugu alana gelir gelmez bunun tekrar bir ruya oldguuna ikna oldum, cunku cami yerinde yoktu.

    koydeki hersey yerli yerindeyken cami yoktu. koskoca caminin yerinde bombos bir alan vardi. bombos alan elbette tam olarak bombos degildi, kerestelerle dev bir "x" isareti tum zemini kaplamisti. tam yere

    yigilacakken cesmenin oradan delirmis kopek, agzinda bebek kafasiyla belirdi. beni gorunce kosma hizini iki katina cikaran devasa hayvan, bana olan nefretini kusma babinda, beni gorur gormez

    havlayabilmek icin agzindaki bebek kafasini yere dusurdu, bogure bogure havliyordu simdi, hizli kosmaktan ayaklari sendeliyor, arada bir dengesini kaybediyordu. neye ugradimigi sasirmis halde, butun

    gucumle allah! diye bagira cagira kacmaya basladim. hayvan surekli bana yaklasiyordu ama, cok degil, bir iki dakika sonra bizim evin girisindeydim iste. kurtuldum lan! dedim. kurdultum! hemen dedemlere,

    amcamalara, hemen evime siginmaliydim, bagira cagira "yardim edinnnnn!" feryatlariyla eve kostum, evin bahcesindeydim simdi, kulaklari sagir edecek kadar tirlamayan garip bozuk sazimsi ensturmanin cirkin

    sesi maximum dereceye ulasmis, kulaklarimi patlatacak raddeye gelmisti. evin bahcesinin tam ortasinda butun gucumle kosmaya devam ediyordum. hava koyu mavimsi bir hal almisti. birden seslerin bahcedeki

    kulubeden geldigini farkettim. bu igrenc, akortsuz, cirkin sesler kulubeden geliyordu. bir an durdum, gozlerimi hizli hizli sagda solda gezdirmeye basladim. tahtadan yapilmis odunluk ambar kapisinin

    tahtalarinin arasindan berisi gorunuyordu. karanlikta parlayan bir cift gozun uzerime odaklanmis oldugunu farkettim..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 86.
    +2
    ilk kedinin ardindan ikinci, ve ucuncu kedinin de gozleri sirayla sonerken, sira dorduncu kediye geldiginde, ilk

    kedinin gozleri yeniden belirerek parlamaya basladi. daha neler olup bittigini anlayamadan son derece sert, tok

    ve birsey ezilmiscesine, gurultulu oldugu kadar igrenc bir ses geldi kulaklarima. refleksif bir hareketle arkami

    donuverdim. burak, elinde kocaman bir tasla karsimda duruyordu. az once yanimiza, yani arkamda duran eli

    silahli adamin arkasina usulca suzulmus ve elindeki devasa buyuklukteki tasi, adamin kafatasina hiddet ve hincla

    gecirmisti. iste tam o anda kedilerin gozleriyle ilgili olan karmasayi cozdum. burak, isiga dair birseyin olmadigi

    zifiri karanlik bir mekana suzuldugu icin, duvara yansimasi muhtemel golgesi gorunmemisti, cunku duvarda da

    isiga dair birsey yoktu. ancak ve ancak kedilerin gozleri, golgeden nasibini almis ve bana kisa sureligine yok

    olmus gibi gozukmuslerdi. dorduncu kediden itibaren birinci kedinin gozlerinin yeniden acilmasi, buragin

    arkamizda elinde tas, yavasca, sinsice ilerliyor olmasindan baska birsey degildi. burak birkac saniye

    suratima baktiktan sonra: -hadisene aptal! kaybedecek vakit yok! diye fisildayarak haykirdi. fakat benim hic

    de oradan ayrilmaya niyetim yoktu. bu adam kimdir nedir ogrenmeliydim. yerde baygin vaziyette yatan

    adama dogru yonelir yonelmez burak kollarimdan gibi gibi tuttu. resmen engel olmaya calisiyordu bana.

    -birak onu! dokunma ona!!! \ saskinlik icerisinde, az once beni oldurmek uzere olan bu adamin kimligini

    ogrenmek istememe bu kadar buyuk tepki gosteren buraga bakiyordum. en pgibopat ifadesini takinmis,

    karanlikta zar zor gorulen yuzunun ortasinda gayet net parlayan bir cift mavi goz, ofkesini ifade etmesine

    yetiyor ve artiyordu bile. birden ani bir hareketle yerdeki adamin yanina kosuverdim. burak da ayni hizla

    yanimda bitti ve yeniden kollarimdan tuttu: -anlamiyor musun!!! \ -neyi ulan neyi!!!
    ···
  12. 87.
    +2
    ozlerimi actigimda vakit seher vaktinden biraz evvelceydi. hava aydinlanmak uzereydi. odada veya baska herhangi biri yoktu. "lan tuvalete nasil gidicem" dedim, kollarimdan

    biri yatagin demir borusuna kelepceli vaziyetteyken.. birden bir "cit!" sesi duydum. kolumdaki kelepce aciliverdi. hemen yerimden kalktim. kapiyi usulca actim, nobet bekleyen

    kimse yoktu. koridorlar karanlikti, -nasil igib yanmaz amk hastanesinde, dedim. usulca yurumeye basladim. attigim her adim deli gibi yanki yapiyordu. o kadar sessiz ve bos

    gorunuyordu ki heryer. lambalari nasil yakacagimi bilmiyordum. hastane pencerelerinden sizan ciliz igib zifiri karanligi los hale getirebiliyordu ancak. usulca merdivenlerden

    assagi indim. assagi katin da ust kattan bir farki yoktu. pencereden disari bakayim bari dedim. disarda bembeyaz bir giysi giymis, otururken elindeki cubukla yeri eseleyen ve

    basi onune egik oldugu icin yuzu gozukmeyen biri haric, kimsecikler yoktu. uzun olan saclari nedeniyle yuzu gorunmeyen bu beyaz elbiseli kimse, elindeki cubukla zemindeki

    kumlara carpi isareti ciziyordu. isin daha da garibi, bu kisinin oturdugu yerde normal sartlar altinda 3 katli, yuvarlak bir bahce havuzu olmasi gerekiyordu. hastanenin

    bahcesinde teknolojiden eser yoktu, her yer cimlikti. bizim askerlerin arabasi da yoktu ortalikta. sasirmistim. istikametimi hastane cikisi olarak belirledikten sonra

    adimlarimi hizlandirdim. neler olup bittigini anlamak istiyordum. en alt kata indim. butun bilgisayarlar acik oldugu halde danismada hic kimse yoktu. heryer tek kelimeyle

    bombostu. -amk ne bicim hastane lan burasi, dedim kendi kendime. -acil de kapali mi acaba??? yok artik?? hizli adimlarla gitmeyi bir kenara birakip kosmaya basladim.

    hastane kapisina varir varmaz bahceye bakmak istedim ancak bahce oteki tarafta kalmisti. kapidan cikip bahcenin obur tarafina dolasmam gerekiyordu. elimi kapiya uzattim:

    kilitliydi. -oha lan noluyo! dedim saskinlik icerisinde. once bi sagima soluma baktim, sonra kapiyi tekmelemeye basladim fakat ise yaramiyordu. kapinin camini kirmaya karar

    verdim. beni goren biri var mi diye arkama baktim once. sonra tekmelemek icin onumu dondum ve doner donmez kapinin hemen onunde bembeyaz giyinmis bir kadin elini cama koymus

    bana bakiyordu. o cirkin suratli kizin buyumus hali gibiydi. hastanenin dort bir yaninda son ses alarm calmaya basladi. arkama bakmadan kaciyordum simdi, zemin kattan birinci

    kata cikar cikmaz alarm sesleri, ses rengini koruyarak bebek aglamasi seslerine donustu. butun gucumle odama kosuyordum, tek arzum odama ulasmakti. bunun icin sadece bir kat

    daha cikmam gerekiyordu. birinci kati ikinci kata baglayan merdivenleri ikiser ucer atladim. hemen odami ariyordum. odamin numarasi "103"tu. 91, 93, 95, 97... diger odalar yan

    koridordaydi. hemen diger koridora saptim, 98, 100, 102.. tek numarali odalar ciflerin karsisinda olmaliydi. 99, 101... 101 numaradan sonra gelen odanin numarasi sokulmustu.

    kapisina tahtalar carpi isareti seklinda cakilmis, muhurlenmisti.. caresiz koridorun sonundaki pencereye kadar kostum. artik kosacak, kacacak bir yer kalmamisti. pencereden

    assagi baktigimda, butun bahcede koyunlarin otlamakta oldugunu gordum. kahverengi coban kopegi, ve az once yere birseyler cizen kiz koyunlarini guduyordu simdi. basini usulca

    kaldirdi ve en basindan beri o pencerede oldugumu biliyormus gibi, her zamanki gibi basini yana yatirarak bana bakti.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 88.
    +2
    banyonun kapi kolunun hafifce cevrilmesinden cikan bir tikirti sesiydi bu. bir sure sonra kesildi, fakat kapi da acilmadi. aradan gecen sure 5 -10 dakikayi bulmustu, ya da bana o kadar uzun gelmisti. tam

    "herhalde bana kapi kolu sesi gibi geldi" diye icimden gecirirken kapinin acilma gicirtisi geldi kulaklarima. son derece ayiktim aslinda, ama nedense hicbiryerimi kimildatamiyor ve kapiya bir turlu

    bakamiyordum. kapi acikti, kapida biri vardi. kipirtilari, sessiz olmaya calisir gibi hareketleri, ne kadar sessiz olursa olsun, kendisinden cok daha sessiz olan odamin icinde yakayi ele veriyordu.

    tipki, farelere pusu kurmus bir kedinin birden sicramasi ve farelerin birden kacismasi gibi, banyo kapisindaki sey herneyse, birden sicramis, ve sanki kendisi gibi olan bir suru sey de kacismis gibi

    tuhaf fakat bir o kadar da net sesler geliyordu kulaklarima. birden atlayip yakalamaya calisan, ve ondan kacisan seyler tipki kedi, fare gibi minik seylermis hissi uyandiriyordu hissedebildigim

    kadariyla. hissedebildigim kadariyla diyorum, cunku benim vucudum odanin obur tarafina donuktu, kafam hafifce yukari dogru bakiyordu, ancak kesinlikle sol tarafi goremiyordum. durmadan cocuklar gibi

    tepisen, kacisan ve benzeri sesler cikaran seylerden, hindi sesleri gibi sesler geliyordu. tuhaf kikirdemeler, gulusmeler, ama bu tamamen yoruma kalmis birseydi. tamamen bana boyle geliyor diye

    dusunuyordum, ya da bir cesit ruya goruyor olmaliyim.. diye gecirdim icimden. fakat birden yorganimda birsey hissettim. uzerine yatmis oldugum yorganin bir ucunu cekistirilmeye baslandi.

    hissedebiliyordum, ancak donup bakamiyordum. aslinda artik bakabilsem bile bakmamayi tercih ederdim. bir ara gozlerim hafif aralanir gibi oldu, odanin sag tarafindaki duvarda, minik golgeler, cok hizli

    hareketler yapiyorlardi. zaten baska bir yeri gorebilmek icin basimi ceviremiyordum. yorganim her cekistirilisinde kikirdemeler, tuhaf, hindi sesi gibi gulusmeler artiyordu. artik iyice panik olmustum.

    icimden bildigim butun dualari okumaya basladim fakat okudukca icim daraliyordu. nefesim kesiliyordu. yerdeki seylerden biri gogsumun uzerine cikmisti, ellerimi ve kollarimi oyle bir gibmaya basladi ki,

    kollarim adeta yaniyordu. gozlerimden istemsiz akan yaslar, icimdeki korku, kafamdaki kargasa, her duaya yeniden, bastan baslamami gerektiriyordu. bir sure sonra agzimin egrildigini, dualari okuyamaz

    hale geldigini farkettim, duaya icimden devam edince duzeliyordu. butun cocuklugum, film seridi gibi gozumun onunden geciyordu, koydeki evin salonunda cay iciyordum, odadaki herkesle eglencenin ve

    sohbetin dibine vuruyorduk. ancak anilarimda da bir tuhaflik vardi, odadaki herkesin suratinda bir cirkinlik, bir burukluk vardi. cucelerin vucudundaki orantisizlik misali, insanlarin ya gozleri

    buyuktu, ya yanaklari butun yuzlerini kapliyordu, ya da gozleri cekikti. tam o sirada sekiz kez sasirdigim icin bir turlu bitiremedigim ayetel kursuyu, butun gucumle yeniden okumaya basladim, ve tam o

    sirada, film gibi seyretmekte oldugum anidaki cenesi ve dudaklari fazla genis olan nenem, kendi icmekte oldugu cayi agzimin ortasina gecirdi, kirilan cay bardaginin parcalari dudaklarima saplanmisti.

    butun aciyi iliklerime kadar hissediyordum artik. birden odamdaki butun sesler kesildi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 89.
    +2
    erkek sesi sorularina devam etti: -hastanin rahatsizliginin paranoid bulgular ihtiva ettigi kanisina nereden vardiniz peki??? bir sure sessizlik oldu. doktor hilal derin bir ic cektikten sonra

    konusmasina devam etti: -hasta surekli olarak kabuslar gordununden, hastaneye kadar kendisini takip eden bembeyaz elbiseli bir kiz ve koyun surulerinden, birilerinin kendisine komplo kurdugundan ve bu

    gibi seylerden bahsediyor. \ erkek olan doktorun sesi hafiften kizginlasmaya baslamisti: -bunlar her normal insanin soyleyebilecegi turden seyler. surekli kabuslar gormesi ve ilgi cekmek icin bir

    takim seyler uyduruyor olmasi, hastayi paranoid sizofren yapmaz! doktor hilal de hircinliga hircinlikla yanit verdi: -bu sekilde oldugunu da nereden cikardiniz! diger doktor ustelemeye devam etti:

    -benim icin iyi ihtimaller her zaman kotu ihtimallerden onde gelir doktor hanim. sizinkisi; artik tip dunyasinda klagiblesmis, hastanin uzerini apar topar cizerek, bastan savma tani ve tetkiklerden sonra

    son derece keyfi bicimde konulan teshislerin ardindan hastayi kimyasal ilaclara bogarak bir odaya hapsetmekten ibaret! neden; cunku hastalarla ugrasmasi zor geliyor, neticede aldiginiz ucret degismiyor.

    \ doktor hilal cirtlak bir sesle karsi cikti: -ne currrret! \ uzun bir sessizligin ardindan konusmalar yeniden basladi: -bakin metin bey.. sizin son derece basarili ve idealist bir profesor

    oldugunuz tum camiamiz tarafindan bilinmekte: kabul. size de saygimin sonsuz derecede oldugunu belirtmekten mutluluk duyuyorum. lakin belirtmekte gereklilik duydudum bir diger husus ise; bu hasta ile

    ilgili tum sorumluluk ve insiyatifin sahsim uzerine adledildigidir. dolayisiyla isin bu kismindan sonrasi yalnizca bendenizi alakadar eder, ve ben de, yirmi yili askin tecrubemle ve de yuksek

    musadelerinizle, bu hastanin bu hastane icin zararli oldugu, acilen istanbula sevkinin gerektigi, ve oranin yukseltilmis sartlarinda tedavi edildikten sonra yeniden topluma kazandirilmasi gerektigi

    kanisina vardim. simdi, gerekli islemleri derhal baslatmak durumundayim, vaktinizi isgal ettim, izninizle...

    faltasi gibi acilmis gozlerle ben buraga, burak da bana bakiyordu. telefondan gelen son bir kapi carpma sesinden sonra tam kaydi kapatiyordum ki, burak elimi gibica tutarak -dur! dedi. -bekle!

    gercekten de bir dakika kadar bekledikten sonra, kayittan yeniden tikirtilar duyulmaya baslandi ve doktor hilalin sesi yeniden duyuldu: -alo? benim.. evet evet, az once gonderdim. bir daha gelecegini

    sanmam, tamamen atlattik sanirim. ... tamamdir... evet, merak etmeyin... artik sakladiginiz yerden cikarabilirsiniz...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 90.
    +2
    asansorun kapisi acilir acilmaz tam arabayi iceri surmek icin hamle yapmistim ki, asansor kapisi acildigi anda karsima cikan ahu hemsire beni durdurdu. -aaa bu saatte napiyorsunuz burada??? dedi telas

    icinde. durun durun, yardimci olayim size. -birseyim yok saolun, ben kendim giderim, dedim sesimden taninmamak icin en boguk ses tonumu takinarak. -ya olur mu oyle sey, biz niye variz burada? \ "isime

    burnunu sokmak icin varsin amk huursu baska ne icin burada olacaksin" diye soylendim icimden. -siz nereye gidiyordunuz, ben gotureyim sizi.. \ -biz bir kaza yaptik ailecek.. dedim. -hI hI.. hI hI..

    ahu hemsire, asiri derecede anlayisli ve ilgili bir ses tonuyla basini salliyor, "butun dikkatimle dinliyorum" mesaji veriyordu. boguk sesimle uydurmaya devam ettim: -beni buraya getirdiler, 6 saat oldu

    esimi bekliyordum, nihayet o da gelmis, acildeymis simdi.. ona bakmaya gidiyordum.. ne olur, ne olur esime goturun beni..\ numaradan dolan gozlerim, titreyen sesim ve ellerim, ahu hemsireyi oldukca

    etkilemis gorunuyordu. -tamam, dedi. hemen acile gidiyoruz, esinize bakacagiz, ama ondan sonra yatip dinlenmelisiniz, lutfen, itiraz istemiyorum. cok zor bir gun gecirmissiniz! -peki, dedim. \

    birlikte asansonra bindik, hemsire zemin kat dugmesine basinca, kafamdaki a planini iptal edip, b planini devreye koyuverdim. evet, danisma katindan gececektik, ancak nasil ki, tek basina tekelerli bir

    araba suren sargili bir hasta, hastane disina cikarak inanilmaz bicimde dikkat cekecekse, basinda, arabasini suren bir hemsireyle beraber acile goturulen sargili bir hasta da bir o kadar dikkat

    cekmeyecekti. acilin on kapisi danisma katina, arka kapisi ise hastanenin acil cikisina aciliyordu. acil denilen yer her zaman bir hareket, bir hengame, yakinlari olen, kafasi gozu yarilmis, yasam

    savasi veren insanlarla doluydu. dolayisiyla firsattan istifade hemsireyi atlatmanin bir yolunu bulup acilin arka kapisindan hastane bahcesine bir sekilde sivismayi basaracak ve ikinci binaya gecis

    yapacaktim. "!" ulasmak icin bekledigimiz kata vardigimizi belirten cinlama misali uyarici asansor sesi kulaklarimiza nufuz etti. danisma katindan geciyorduk simdi. epey yol almis, danismadaki kizlarin

    oldugu, anonslarin yapildigi yere gelmistik. tam acil tarafina gececektik ki, birden doktorun biri ahu hemsireye seslendi: -ahu! iki dakika bakabilir misin? -suan olmaz. -ahu lutfen! ahu hemsire -

    bir saniyenizi rica ediyorum, hemen gelicem, dedi ve 5-6 metre otemizde bekleyen doktorun yanina gidip sessizce konusmaya basladilar. noluyo lan, dedim, vay amk ahunun manitasi da tam gelecek zamani

    buldu. ne yerimden kipirdayabiliyorum, ne acile gidebiliyorum.. gidecek olsam gorecek, aramizdaki mesafe birkac metreden ibaret.. once sagima, sonra soluma bir goz attim. normalde, yani gunduz

    vakti sularinda; danismada bekleyen birbirinden guzel, boya kamyonu carpmiscasina makyaj yapan, renk cumbusunden olusan gokkusagini aratmayan danisma hatunlarinin yerinde yalnizca bir tek kiz vardi;

    benim zamaninda "cilek" ismini taktigim, gercekten de cilege benzeyen guzel kizdan baskasi degildi bu. birkac saniye boyunca birbirimizin gozlerinin icine baktik, "lan, dedim gozlerimden falan tanimaz

    insallah beni kevase... " iste tam o sirada on cikis otomatik kapisi, iki yana ayrilmak suretiyle acildi, iceri hizli adimlarla girmekte olan kisi, kuzenim muhammetten baskasi degildi. kosarcasina hizli

    adimlarla, cilli yuzlu, cilek kivamindaki danisma kizinin yanina geldi: -nerede o!!! hangi katta!!! -kim? dedi cilek kiz saskinlik icerisinde. -kuzenim!! ramiz
    !!!
    Tümünü Göster
    ···
  16. 91.
    +2
    kucuk bir patlama sesi duyuldu. bu, buragin cakmagi olmaliydi. ates icinde kalmis bir cakmaktan bu kadar gurultulu bir patlama sesi cikacagini tahmin etmiyordum. bir an olsun arkama bakmadan kaciyordum.

    burakla merdivenlerden assagi atlaya ziplaya iniyorduk. yangin alarmi devreye girmisti bile. sagda solda kosusturan insanlar.. eline yangin sondurme tuplerini kapmis yangin yerine hucum eden hastane

    gorevlileri... elinde telefon panikten itfaiye numarasini ceviremeyen danismadaki kiz.. herkes kendi yangin panigini yasiyordu.. kostura kostura kendimizi tuvalette bulduk. tuvalet bombostu

    fakat disaridaki curcunanin sesleri kolaylikla duyuluyordu. yalniz kaldigimiz ilk anda hemen -bunu neden yaptin! diye sordum/ -neyi?? -odayi neden atese verdin! burak, buyuk bir ofkeyle

    bana bakti: -cunku suclu oldugunu bana soylememistin! seni dusundugum icin yaptim! hemen ardindan iki eli iki kolumda gibica kavrayp hafifce sarsti: -simdi bir karar vermelisin. eger

    kacmak niyetindeysen bundan iyi firsat olmaz, hic durma. bu hastanenin her kosesini avucumun ici gibi bilirim, acil in arka kapisindan 3 dakikada sivisabilirsin. yok eger kacmak

    istemiyorsan, hastanede kalmaya devam etmek istiyorsan da hemen guvenligin yanina gidip bir kaza sonucunda yangin ciktigini, iceri girmekten korkan bir hemsirenin yangin baltasini yerden

    sana firlatarak yolladigini bildirmelisin ki bu isten siyrilabilesin. ama ne olursa olsun, sakin ama sakin benim adimi verme!!! bir an dusundum.. kacmak, gitmek.. cebimde bir miktar

    para da vardi. simdi kacsam, ilk minibusle merkezden yeniceye, oradan da koyume giderdim. ailemi gorur, dogru duzgun bir yemek yerdim. o kadar ozlemistim ki herseyi.. ama hayal kurmak

    anlamsizdi. hernekadar suclu olmasam bile kacmak dogru yol degildi. bu, beni gorundugumden daha da suclu yapacakti.. hemen guvenligin yanina gidip aynen olanlari, daha dogrusu burak in

    soylememi soyledigi herseyi anlattim. canimi kurtarmak icin kelepceyi kirmak zorunda oldugumu, kacabilecekken kacmadigimi, boyle bir niyetimin olmadigini anlattim.

    olay yerinde bulunan hastane personeli yangina ilk mudaheleyi yapmis, olay yerine sonradan varan itfaiye ekipleri de yangini kontrol altina almislardi. benim asil merak ettigim askerlerin nerede

    olduguydu. butun gece yoktular, hala da gozukmuyorlardi. sanki yer yarilmis da icine girmislerdi. olaylar yatistiktan, yangin sonduruldukten sonra guvenlik gorevlileriyle birlikte odama tekrar ciktim.

    odada epey hasar vardi. -pencereyi de sen mi patlattin? dedi gorevlilerden biri. -evet, dedim. yangin dumanindan bogulsa miydim? banyonun kapisi ardina kadar acikti. icerde hersey yolunda, her bir

    sey yerli yerindeydi. odada epey hasar tespiti yapildiktan sonra cantamdan giysilerime, pek cok esyamin yandigini gordum. perdeler, carsaf, odadaki koltuk, kule donmustu. sedefin bana verdigi, uzerinde

    buyuk harflerle "ozgurluk" yazan kitabin da yarisi yanmis vaziyetteydi. yorgundum. butun geceyi ayakta gecirmistik. birazcik olsun dinlenmeye ihtiyacim vardi. hastane yonetimi, su an icin bana baska

    bir oda tahsis edemeyeceklerini soylediler. butun geceyi guvenlik gorevlilerinin gozetiminde, hastane kafeteryasinda gecirdim. gun yeni yeni agariyordu, kafeteryada bir yandan cay icip kek yiyor,

    diger yandan televizyon seyredip gunun agarmasini bekliyordum. birden, hastanenin bodrum katlarindan firlayarak yukari gelen bir grup asker, kimseye bakmadan, kimseyi gormeden paldir kuldur yukari kata

    ciktilar. bunlar benim basimi bekleyen askerler olmaliydi, fakat zemin kat burasi olduguna gore, bodrum katlarda ne yapiyorlardi? hademe ekrem abi karsimdaki masada cayini hopurdeterek yudumlarken

    merakima yenik dustum ve sordum: -ekrem abi, alt katlarda ne var? orada da hasta odalari var mi? - yok be yigenim, penceresiz havasiz yerde oda mi olur.. karsi binanin bodrum katinda su tesisatiyla

    ilgili, hastanenin izolasyon isleriyle ilgilenen bir mudurluk var. bu yonetim odasi bodrum katta bulunur cunku hastanenin butun suyu, basinci, hep buradan ayarlanir. bu askerler belki oradakilerle

    gorusmuslerdir dedim ama bu binanin bodrumunda sadece morg var. baska da birsey yok. ben de sasirdim yani. -emin misin abi? dedim. -sadece morg mu?? baska hicbirsey yok mu? ekrem abi

    cayini icmek uzere iken durdu, alinmis bir ifadeyle kaslarini catarak yuzume bakti" -25 senemi verdim ben bu hastaneye yigenim.. sen ne konusuyosun
    Tümünü Göster
    ···
  17. 92.
    +2
    sedefin butun gulumsemesi kaybolmustu simdi. donuk donuk suratima bakiyordu: -askim yanlisin var---\ -hayir! diye cikistim. -hayir soylemedim. ben bunu kimseyle paylasmadim sedef! senin bunu biliyor

    olmana imkan yok! \ kandirilmis biri gibi ofkeli ofkeli bakiyordum simdi ona. sedef once dudaklarini isirdi, sonra hic ara vermeden devam etti: -pekala itiraf ediyorum, dedi. -neyi itiraf

    ediyorsun?? -sen hapishaneden hastaneye gecis yaptiktan sonra, biz butun koy olarak, senin durumunu merak ettik. herkesin dilinde ayri bir deli hikayesi donmeye basladi. sen saniyor musun ki, sen

    buralardayken koy biraktigin gibi yerinde sayiyor??? bir an durdum, sahiden de koyde ne olup bitigi hakkinda en ufak fikrim yoktu. -elvin yengenin kollarimda, senin ismini sayiklayarak oldugunu

    biliyor muydun mesela??? \ iste simdi kelimenin tam anlamiyla neye ugradigimi sasirmistim. -ne zamandan beri?? diye sordum hemen. -gecen hafta, yanitini aldim. -ustelik olurken surekli senin ismini

    sayikladi.. isin dogrusu, uzuldum desem yalan olurdu, ama neticede bir insan evladi o da, olum kimsenin uzerinde hos durmuyordu sonucta.. -eee? konuya geri donecek olursak?? sonra ne oldu? sedef

    kaldigi yerden devam etti: -sonra ben de, cezaevine gidip, sizin kogusun agasiyla gorustum. senin yavuklun oldugumu soyleyince beni ciddiye alip dinledi sagolsun. -sedef!!! diye atildim. ben senin

    yavuklun falan degilim, her yerde sunu soylemeyi keser misin artik! sedef bir iki saniyeligine bozuldugunu belli eden bir surat ifadesi takindiktan sonra sozlerine devam etti: -onlar da bana senin

    basina gelenlerden, gibintilarindan, gece gordugun ruyalardan, davranislarinin degismesinden vs bahsettiler. hasan dedenin duasinin uzerine cay dokuldugnu soyledir, ben de bizim komsu koyun hocasina

    gidip yeni dua yazdirdim, aldigim gibi de dogruca hastaneye, yani sana getirdim!! -pekala, dedim. madem boyle, o halde neden kitabin icine sakladin dualari? adam gibi dua getirdim diye getireydin ya???

    -ufffff, askerler polisler bir suru adam koylu diye dalga gecmesinler diye oyle yaptim, dedi. -neden dalga gecsinler ya onlar da anadolu ailelerinin cocuklari---\ sedef sozumu keserek, elleriyle

    omuzlarimi oksayarak ve gulumseyerek sirnasmaya basladi: -sen simdi onu bunu birak da, soyle bakalim. yedin mi boregimi yemedin mi? yedin mi yemedin mi? \ bir yandan surekli bunlari tekrarliyor, diger

    yandan da cenemi burnumu isiriyordu. bir sure daha cilvelestikten sonra burundu ceneydi derken opusmeye basladik. tam opusmeye baslayali otuz saniye kadar olmustu ki, kapinin arkasindan kopek inlemesi

    gibi aglamayla karigib fakat ses cikarmamaya calistigi her halinden belli olan aci bir ses duyuldu.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 93.
    +2
    cunku hatirladigim

    kadariyla bu katta yalnizca bir tek tuvalet olmasi gerek, o da merdivenlerin basladigi yerde olmaliydi. oysa az

    once su seslerinin geldigi yer, merdivenlerle uzaktan yakindan alakasi olmayan, kuytuda kalmis, hastane

    bahcesi cephesine dogru acilan bir odaydi.. fakat bunlarla kaybedecek vakit yoktu. 10 dakika coktan bitmis

    olmaliydi. kapiyi acmayi denedim ancak zaten bekledigim uzere, kapi kilitliydi. bir iki sert tekme de netice

    vermeyince, elimdeki silahin kabzasiyla butun gucumle kapinin koluna vurmaya basladim. kapiya silahla her

    vurusum, binanin koridorunda inanilmaz bir yanki yapiyor, yurekleri agza getirecek cinsten cinlamalar

    cikariyordu. nihayet dorduncu denemeden sonra kilidi kirmayi basarmistim. iceri adimimi attigim anda

    cebimde bir titreme hissettim. hemen telefonumu cikardim, gelen mesaj buraktandi: "0927338452... "

    karmakarigib rakamlardan olusan bu mesajin en altinda da: "kasanin sifresidir. acele et." yaziyordu. -bir

    dakika, dedim. bir saniye.. arkadas, bu ne dakikliktir? bu nasil bir zamanlamadir??? bugune kadar buragin

    boyle cok zamanlamasina sahit olmustum. oyle ki, her seyi saniyesi saniyesine yetistirebiliyor ve pek cok

    seyin zaten halihazirda yerini de bilebiliyordu. bu ozelligi sayesinde mukemmel planlar kurabiliyor ve tum

    planlarini tikir tikir isletebiliyordu.. ama bu seferki beni gercekten sasirtmisti. tam odaya girdigim ani

    yakalamasi inanilmaz diye gecirdim icimden. odaya girer girmez kapiyi arkamdan kapattim. telefonun isigi

    yardimiyla hemen kasaya numaralari tek tek girmeye basladim. kisa sure icinde acilan kasanin icinden mavi

    dosyayi aldim. fakat is mavi dosyayi almakla da bitmiyordu, bitmeyecekti.. mesele dosyayi buraga da

    kaptirmamaktaydi. eger bu santaj malzemesine tek basima sahip olabilirsem, buraga ihtiyacim olmadna ve

    birini oldurmek zorunda kalmadan santajimi yapabilecek ve buradan kurtulabilecektim. birden kafamda

    simsekler cakti.
    ···
  19. 94.
    +2
    burak, kuzenimle telefonda benmisim gibi konusmus ve mezarlikta bulusacagimzi soylemisti.

    buyuk ihtimalle bunu sadece ama sadece, kuzenimin, benim buradan cikacagima inanmasi ve yapmasi

    gereken seyi ciddiye alip yapabilmesi icin uydurmustu ancak yine de soylemisti. kuzenim suanda sehir

    mezarliginda beni bekliyor olmaliydi. eger bu binadan disari ciktiktan sonra da bir sekidle hastane duvarlarini

    asmayi basarir ve arka kapinin oldugu taraftan mezarliga kacabilirsem, orada kuzenimle bulusur ve mavi

    dosyayi ona emanet edebilirdim.. hemen mezarliga gitmek icin kapiya dogru yoneldim fakat neseli islik

    sesleri, gittikce cogalarak icinde bulundugum odanin kapisinin arkasinda maksimum seviyeye ulasmisti. az

    once islik calip kapiyi kilitleyen sey her neyse, su an tam olarak icinde bulundugum odanin, yani muhasebe

    odasinin kapisinin arkasinda isliklarina devam ediyordu. odanin kapi kolu yavasca cevrilmeye basladi..
    ···
    1. 1.
      0
      Rezzzzzz
      ···
  20. 95.
    +2
    sanki iplerim cozulmus de serbest birakilmisim gibi, ya da az once gorduklerim hic olmamis gibi, bagira cagira yattigim yerden firladim. hemen isigi yaktim, vakit gecenin koruydu. yedigim yemek yarim

    kalmis sekilde yatagimin dibinde duruyordu. yatagimdaki harita burus burus olmus ve bir kosesinden cekistirilmis gibi yirtilmisti. kendimi frenlemeye calissam da, basarili olamadim ve hizli hizli

    nefesler cekerek aglamaya basladim. cektigim nefesleri geri vermiyor, sadece hizli hizli nefesler cekiyordum ve cektikce gozlerimdeki yaslar daha da birikiyor, aglamam hizlaniyordu. -lan, yeter artik

    amina koyayim, yeter! diye bagirdim. birkac dakika bu vaziyette duvarlari yumrukladim fakat bir sure sonra kendimi toparlayarak bunu yapmayi kestim. amk, dedim lan zaten millet delirdigimi tescillemis,

    biraz daha bu sekilde dikkat cekmenin alemi yok.. artik bana cinlerin musallat oldugundan adim gibi emindim. aksi halde delirdigimi kabul etmek zorunda kalacaktim.. ah! dedim ah! nereden kaybettim hasan

    dedenin dualarini. allah kahretsin! ustumu gibi gibiya giyindim. aslinda birseyler yapacaksam simdi tam sirasiydi, muhasebe odasinda birilerinin olmasi imkansizdi, saat gecenin 3u, bu isi yapmak icin

    bicilmis kaftanti. koridora ciktim. bulundugum yer, yatalak hastalarin kati oldugu icin, ve saat gecenin uc bucugu oldugu icin pek kimseler yoktu ortalikta.. hizli fakat sessiz adimlarla, katta gezinmeye

    basladim. bulundugum kat ikinci katti, ayni sekilde haritaya gore; muhasebenin de ikinci katta oldugu goruluyordu. yarim saattir neredeyse butun kati gezmistim, fakat muhasebeye dair hicbirsey yoktu

    ortalikta. -lan, nasil olur? dedim. hastalarin odalarindan, tuvaletten ve bir iki temizlik esyasi deposundan baska birsey yoktu bu katta. caresizce odama geri dondum. her ne yapacagimi kestiremedigim

    durumda yaptigim gibi, camdan disarisini seyretmeye basladim. hayattan tiksindigim anlarin tamamini olusturuyordu bu anlar. bu amini yolunu gibtigim hastanesinde ne gunlerim gecmisti. hastane bahcesinde

    her zaman beraber oturdugumuz, ve ne zaman baksam buragi gordugum palmiyeli kamelyadaydi simdi gozlerim. ama ilginctir, ne zaman baksam mutlaka orada bulunan buragin yerinde yeller esiyordu bu kez.

    -hayret.. dedim kendi kendime. -belki evinin yolunu bulmustur beyefendi.. banyoya girdim, kapiyi ve igiblari actim. hersey normal gorunuyordu. heryerin isiginin acik oldugundan iyice emin olduktan

    sonra, "hele su haritaya bir daha goz gezdireyim, beli bir yerde hata yapiyorumdur" diyerek haritayi yataga degil, bu sefer yere yaydim. herhangi bir harektle egilmeden, comelmeden, tamamen ayakta, dik

    ve kusbakisi bir pozusyonda, belki bakis seklimi degistirirsem, goremedigim bir hatayi gorurum mantigiyla haritayi incelemeye koyuldum. hersey ilk baktigimdaki gibiydi, muhasebe hala ikinci kattaydi.

    yaklagib yirmi dakika kadar uzun uzun inceledikten sonra en sonunda, kucuk ve tuhaf bir ayrinti dikkatimi cekmeyi basarmisti: bodrum katta olmasi gereken morg, yerinde yoktu.
    Tümünü Göster
    ···