/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 126.
    +1
    kafam o kadar karismisti ki, kimin dogru kimin yalan soyledigini anlamaya calisiyordum. acikcasi o an icin, buraga hic ama hic guvenmiyordum. burak, hic dusunmeden, ara vermeden soruma yanit verdi:

    -hayir.. tam tersi. profesor doktor metin akyuz cok idealist bir doktordur, hastalarla cok ilgilidir, insanlari insan olduklari icin sever ve herkesi tum duygu ve dusuncelerini tek tek anlattirip

    ozumsemeden kimsenin hakkinda kesin bir kanaate varmaz, vardirmaz. keske butun doktorlar onun gibi olsaydi.. \ bir an durdu, sigarasinin kulleri icmeye icmeye bitmis, sigarayi adeta ruzgar icmisti..

    hemen, mazotu bitmis gibi yenisini yakti. -bununla nereye varmaya calisiyorsun? dedim -suraya varmaya calisiyorum.. profesor babamla ilgili olayi zaten biliyor. senin doktorunun bunlari ozellikle

    profesore deli sacmasiymis gibi sunmasi gerekiyordu, eger hic bahsetmeseydi, daha sonra profesor gelip seninle konusursa, sanki ondan bunu saklamis gibi bir duruma dusecekti ve babamla ilgili insanlik

    sucu isledikleri teorisi kuvvet kazanacakti.. \ simdi sigara yakma sirasi bendeydi. derin derin cektigim nefeslerin ardindan buraga soyle dikkatlice baktim, kesinlikle yalan soyler gibi bir hali

    yoktu, bilakis birseyler anlatmak icin kendini paraliyordu, fakat icimde nedenini anlayamadigim tuhaf bir duygu vardi. belki de dunyaya olan guvenimi kaybettigim icindi. ne yaptiysam hikayesini

    curutememistim. -peki, dedim. butun bunlari neden yapiyorsun? -neyi?? dedi burak. -yani butun bunlari neden bana anlatiyorsun? -cunku babam aci cekiyor, onun buradan cikamayacagini anladigim icin,

    artik olmesi gerektigine karar verdim. -ne zamandan beri insanlarin olmeleri gerektigine sen karar veriyosun lan it! \ yine hiddetlenmistim. -beni dinle, dedi burak en tehditvari tavrini takinarak.

    bu hastanede bunu yapabilecek tek kisi sensin. sana daha once benden kimseye bahsetme demistim, ama beni dinlemedin, gittin salak gibi pgibiyatristine anlattin. artik babami senin de bulamayacagin bir

    yere saklayacaklar!!! \ gozyaslarini sildikten sonra sagi solu tekmelemeye basladi. -lan dur! herkesi basimiza toplayacaksin!! \ burak kendini ufak ufak toparladiktan sonra: -bunu yapabilecek

    tek kisi sensin. yapman gereken sey cok basit, sana gidip adam bicakla, kafasina gib diyen yok. sadece gidip solunum cihazini yerinden cikaraksin hepsi bu. 10 saniyeni bile almaz. ben yapabilecek olsam

    coktan yapmistim ama beni iceri almiyorlar! sivil vatandaslarin besinci kata girmesi yasak! sen hem yatili hastasin, hem de yatalak degilsin. tekrar ediyorum: bunu senden baska hickimse yapamaz..

    lutfen ramiz.. lutfen.. yalvariyorum sana.. dedi bir an durup dusunmeye basladim.. burak bugune kadar bana cok yardim etmis, cok yakinlik gostermis biriydi, ancak bu istedigi sey benim yapabilecegim

    turden birsey degildi: -uzgunum, dedim. kim olursa olsun, ne olursa olsun, bir savasin icinde olmadigim surece, insan olduremem ben. ancak ve ancak kendi canimi kurtarmak icin o insani oldururum.

    -tamam iste! diye atildi burak. eger bunu yapmazsan hayatin bitecek! -nasil yani? dedim. beni, istegini yerine getirmedigim halde oldurmekle mi tehdit ediyorsun??? -elbette hayir, sacmalama, dedi.

    bizler arkadasiz.. demek istedigim sey, eger bunu yapmazsan hayatinin kayacagi.. seni bir timarhaneye yollayacaklar, medyaya sizmasini istemedikleri bir takim gercekleri bildigin ve dillendirebilecegin

    icin ve dillendirdigin seylerin deger tasimayan, onemsiz, deli sacmasi boyutunda kalmasi icin de ellerindne geleni yapacak, yani seni o timarhaneye mahkum edecekler.. bir an anlam veremiyormuscasina

    gulumsedim: -nasil yani? istedigin seyi yerine getirince butun bu dediklerin olmayacak mi sanki?? bunu mu demek istiyorsun??? \ burak ellerini, avuc icleri temas edecek sekilde isitiyordu. birden

    bana bakti, dipdiri gozleriyle seytani bir sekilde gulumseyerek cevap verdi: evet, aynen oyle.. eger istegimi yerine getirirsen, seni butun bu sacmaliklardan kurtaracagim. -iyi ama nasil??? dedim.

    burak, bir eliyle cebinden, dorde katlanmis bir kagit cikardi, diger eliyle kagiti isaret ederek: -bununla, dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 127.
    +1
    -ne!!! ne!!! birden oturdugum yerden sicradim. saskinliktan dusuruverdigim sigara bacagimdaki pantolonu yakmis ve bir delik acmisti. saskinlik icerisinde burak'a bakiyordum. -sen ne dediginin

    farkinda misin lan! dedim hiddetle. -bunu onun iyiligi icin istiyorum, dedi burak umarsizca. -her gun bir denek gibi, kobay bir fare, bir kopek gibi iskence gorerek yasamasindansa, olmesi onun icin daha

    iyi.. hem ben ister miydim saniyorsun babamin olmesini? bir insanin bu kadar piskince babasinin olumunu istemesi cok agrima gitmisti. ne olursa olsun, iyiligi icin bile olsa, ben asla babamin

    olmesini isteyemezdim. burak sanki dusuncelerimi okumuscasina: -bilmiyorsun iste, dedi. umarim hicbir zaman da bilmezsin bu duyguyu. simdi soyle, bana yardim edecek misin, etmeyecek misin??? bu da ne

    demek oluyordu? bir insan oldurmekten soz ediyorduk, ustelik kendi babasi! ona boyle bir hususta yardim edecegimi nasil dusunebilirdi! hiddetle bagirmaya basladim: -o kadar istiyorsan git kendin gebert

    babani! seni 2 kurus eder bi adam sanmistim assagilik herif! bir daha da asla yanasma yakinima! gibtirol git! \ bana verdigi sigaralari yere firlattiktan sonra buyuk bir hisimla hastaneye geri dondum.

    onu polise ihbar edip etmemek arasinda gidip geliyordum. neticede bir cinayet planliyordu, oyle veya boyle, adam kafaya koymus, oldurtecek babasini. - desene bu yuzden sokmuyorlar seni besinci kata..

    diye mirildandim kendi kendime. odama cikar cikmaz ne kadar tuvalete sıkıştığımı farkettim, hemen banyoya girdim. uzun uzun isedikten sonra kuvetin icinde bir kipirdanma sezdim. dikkatli bakinca bunun

    buyuk bir akrep oldugunu anladim. evet, kuvetin icinde sari renkli ve normal ebatlarda bir akrep vardi. -lan, dedim. gece uyurken gelip sokmasin bu beni?? sanki afrikadayiz amk nasil bi hastaneyse..

    hayvana yanasmaya tirstigim icin banyodaki isimi bitirir bitirmez isigi kapattim ve kapiyi guzelce cektim. tam yatagima donup yatacaktim ki, yatakta bir resimle karsilastim. bir fotograf icerisinde

    ben ve sedef, 2006 yilinda, koyde caya yuzmeye gittigimizde kizlar da camasir yikamaya gelmislerdi. o zaman cekindigimiz bir fotografti bu, ancak ben fotografta benim oldugum kismin uzeri karalanmisti.

    yani biri veya birileri, sedefi birakmis, benim uzerimi tukenmez kalemle bastira bastira karalamisti. bundan daha cok beni dusunduren sey, bende bile olmayan bu fotograf hastaneye ve bu yataga kadar

    nasil gelmisti?? dusunuyordum, dusunuyordum fakat bir turlu bulamiyordum..
    Tümünü Göster
    ···
  3. 128.
    +1
    Yaz amk okuyoz işte
    ···
  4. 129.
    +1
    Güzel ctrl+c yapmışsın yazılmıştı bu hikaye
    ···
  5. 130.
    +1
    olaylari saskinlikla, hatta kelimenin tam anlamiyla agzim acik vaziyette izliyordum. -beyefendi lutfen sakin olur musunuz, dedi cilek kiz. -sakinim ben! -oyleyse sesinizi alcaltir misiniz lutfen, saat

    sabahin 4 bucugu.. -yahu hayat memat meselesi bu!!! dedi kuzen ayni yuksek ses tonuyla.. -ciddi bir sorun var, telefonunu kac kez aradim acmadi! -beyefendi, lutfen.. dedi danismadaki kiz. -lutfen sakin

    olmaya calisin.. -rifatla acilen gorusmem lazim, kacinci katta? sadece oda numarasini soyleyin, ben kendim bulurum onu. -durun, oyle damdan duser gibi gorusemezsiniz herkesle. ayrica saatin kac oldugunu

    yeniden hatirlatmama gerek yok herhalde? hastamiz, muhtemelen uyuyordur suanda.. \ kuzen sabirsizca etrafina bakiniyor, delirmiscesine parmaklarinin uclarini, beklemekten gibilan insanlar

    misali masaya vuruyordu. elleri ayaklari bir an olsun rahat durmuyordu. -mesele nedir? diye sordu cilli kiz. -belki ben yardimci olabilirim size.. kuzen, bir an genc kizin yakasina bakti, ve

    konusmasina devam etti: -bakin mehtap hanim.. vay amk, dedim. lan ben haftalardir kizin adini bilmedigim icin cilekli recelli sifatlar takiyorum, bizim kuzen bir bakista cozdu olayi. -... bu

    gercekten acil bir durum. bu kadar acil olmasa bu saatte buraya gelmezdim. hemen, simdi kuzenimi buradan alip goturmem lazim, dedi kuzen. \ beni de buyuk bir merak sarmisti. bu kadar onemli olan

    neydi? seytan diyor cikar sargiyi, bezi, konus kuzenle. -odasina cikmaliyim, gerekirse uyandirmaliyim. bazi seyler uykudan daha onemlidir! \ mehtap: -ne olursa olsun, kendisini suanda gormenizin

    hicbir yolu yok. sizin yerinizde olsaydim, her ne kadar gece vakti de olsa, birkac kez daha telefonla aramayi denerdim. bakarsiniz belki acar.. kuzen cebinden cep telefonunu cikardi, aceleyle numarami

    secmeye basladi/. "ahanda, dedim simdi sictik iste." kuzen kararliydi, icimden "arama lan, kuzen! arama lan.. arama!!" diye geciriyordum. onun aramasi ve benim orada o vaziyette ortaya cikmam, bastan

    assagi, tepeden tirnaga herseyin mahvolacagi anlamina geliyordu. kuzen nihayet numarami secti, arama butonuna basti ve telefonu kulagina goturdu.
    ···
  6. 131.
    +1
    "gene ne yapiyor bu allahin delisi?" diye gecirdim icimden. "hem de gecenin kor karanliginda??" deli riza, elindeki buyuk balyozla mezarliktaki eski ve tassiz mezarlara birseyler cakiyordu. elindeki

    kerestelerle mezar tasi yapmaya calisiyor gibiydi. bir sure, garipsemek, anlamaya calismak ve dalgaya almak gibi, karigib, karma bir tavirla, yarim agiz gulerek seyrettim onu. her ne halt ediyorsa cidden

    komik gorunuyordu. bir an, ellerinde tutmakta oldugu keresteleri ikiser ikiser mezarlara cakmaya calistigini gorunce, gevur usulu hac isareti yapiyor sandim ancak biraz daha yakindan izleyince durumun

    hic de oyle olmadigini gordum. cunku riza, elindeki ikiserli olarak caktigi tahtalari mezarlarin taslarinin olmasi gerektigi yere degil, mezarin tam ortasina, yani olulerin gobegine cakiyordu. benim

    farkimda degil gibiydi.son derece kendi halindeydi. yaklastim. ben yaklastikca balyozdan cikan sesler kulagimi daha cok acitiyordu. iyice yaklasmistim artik. tam o sirada riza elindeki balyozu yere

    birakti. bogru inip sisiyordu, asiri yorgun bir hali vardi. bir an bir bebek sesi yirtti kulaklarimi. yeni dogmus bir bebegin aglama sesleriydi bunlar. bir an durdum, rizanin beni goremediginden iyice

    emin olduktan sonra, sesin nereden geldigini anlamaya calistim. ses o kadar siddetliydi ki nereden geldigi tam olarak anlasilamiyordu. birden bebek yutkununca sesin yonu belirlendi kafamda. bebek sesi

    acik olan mezarlarin birinden geliyordu. mezara dogru gitmeden once donup rizaya baktim. oturmus bogure bogure agliyordu. yavas yavas mezara yoneldim. assagi bakmaya korkuyordum. ama ses oyle acili

    geliyordu ki, bebegin yardima ihtiyaci vardi. hafifce egildim: mezarin icinde bir bebek cesedi vardi, tamamen cansiz ve hareketsiz duruyordu ancak bebek aglamasi sesi hala kesilmemisti. tam -nasill?

    derken o anda arkamdan biri tarafindan feci sekilde mezara itildim. bebegin arkasina dusmustum, kollarim ve dizlerimdeki deri cok fena zedelenmisti. yukari baktigimda rizanin alayli gulusuyle

    karsilastim. elindeki balyoz degil, kurekti bu sefer. ne yapacagini coktan anlamistim ama bunu yapmasina izin vermeyecektim, vermemeliydim
    ···
  7. 132.
    +1
    -insallah.. dedim zerre kadar inanmayarak. yildiray abiyle adliye binasinda kime ait oldugu hakkinda en ufak bir fikrim olmadigi bos bir odaya gectik. -bak aslanim, dedi. seni kim niye ihbar etti

    bilmiyorum. ki zaten ihbar edilecek birsey yapmak niyetinde olduguna da inanmiyorum. birinin sizi orada kadinin kapisinin onunde elinizde yemeklerle gorup de "bunlar katildir" seklinde olaganustu bir

    yorumla dakikasinda ihbar etmis olma ihtimalini dusunuyorum ki bu da cok ama cok dusuk bir ihtimal, nitekim elvin nene nin evinin yakin civarinda bir komsusu hosbesi de yok. geriye son bir ihtimal

    kaliyor: komplo. biri size tuzak kurdu, artik bundan eminim. tuzaklari kim kurar? sana dusmanlik besleyen insanlar. peki insanlar sana neden dusmanlik besler? - neden?? diye sordum saskinlik icerisinde.

    kimseye bir zarari dokunmayan kendi halinde birine kim neden dusmanlik etmek istesin ki? -ben kimseye birsey yapmadim abi.. bu ihtimal de en az digerleri kadar sonuk. kusura bakma.. dedim. -iyi dusun
    ramiz.. dedi yildiray abi. iyi dusun.. birilerinin sana dusmanlik etmesi icin illa gidip eline bir tas alip da malum kisinin kafasini yarman mi gerek? belki de sadece damarina basmissindir farkinda

    olarak veya olmayarak? -iyi de kim??? dedim. - kim olabilir?? hem ayrica ben icimden yemek goturmek geldi goturdum. bu kisi her kimse bunu planlamasi imkansiz! yemek goturmek fikri bana birileri

    tarafindan verilmedi ki o kisiler tarafindan tezgaha getirilip tuzaga dusuruleyim. bu tamamiyle bana ait bir fikirdi, ben iyilik etmek istedim, aha halim ortada. yildiray abi her zamanki keskin bakislarla ortaligi suzen bir sahin

    edasiyla kaslarini catmis, elindeki dosyalari uzaktan uzaga gozden geciriyordu. bir sigara yakti, odayi dumanlariyla kapladiktan sonra pencereyi acmak icin agir ve dusunceli adimlarla pencereye dogru yanasmakta iken

    sozlerine kaldigi yerden devam etti: -yani sen simdi soyluyorsun ki, basina bu kadar is acan bu sacmasapan "teyzeye yemek goturelim" tantanasini hickimseye acmadin? hickimseyle paylasmadin? oyle mi? -

    elbette paylastim yildiray abi. sen de biliyorsun, dostlarim sedat ve murseli arayip biraz yemek getirmelerini istedim. -peki sen onlarla bu is icin onceden mi sozlestin, yoksa paldir kuldur birden

    telefonla mi arayip soyledin? yildiray abime guvenim sonsuz oldugu icin dogrulari soylemekten cekinmiyordum. -birden telefonla aradim abi, dedim. -peki sence onlarin yaninda hickimse yok muydu? yani

    yalnizlar miydi, yoksa yanlarinda birileri var miydi? isin bu tarafini hic dusunmus muydun ramiz?? \ bir an oldugum yerde kalakaldim. evet, bunu hic dusunmemistim. mursel veya sedat pekala benimle

    telefon gorusmesini sonlandirdiktan sonra yanlarinda bulunan kisilere hep beraber yemek goturecegimizi soylemis olabilirlerdi ve bu kisi veya kisiler de bizi cinayet isliyormusuz gibi ihbar etmis

    olabilirlerdi.. -peki bunu sedat ve murselle konustun mu abi? dedim. -evet.. -eee? ne soylediler kim varmis yanlarinda?? yildiray abi burnunu cekti, omzundaki kepekleri dikkatli dikkatli silktikten

    sonra sanki onemsiz birsey hakkinda konusuyormusuz gibi derin ve umutsuz bir nefes cekerek devam etti sozlerine: -gariptir, murselin yaninda hickimse yokmus. bu iyi bir haber gibi gelmisti en basta,

    cunku geriye sadece sedatin yanindakiler kalmis olacak, cember iyice daralacakti. fakat oyle olmadi.. cunku sedat seninle telefonla konusurken her zamanki gibi kahvede okeyin basindaymis, isin kotu

    yani ise oglen saati, tarla vakti, cok fazla kisi olmasa bile o anda kahvede kimlerin oldugunu hatirlamiyor..
    Tümünü Göster
    ···
  8. 133.
    +1
    Devam ediyorum
    ···
  9. 134.
    +1
    aniden pencere de acildi. sanki ceyran yapar gibi, pencerenin birden acilmasiyla kapi kapaniverdi. tam olarak nasil oldugunu anlayamadigim bir sekilde, yarim yamalak acilir gibi olan kapi, sonradan acilan pencereden gelen siddetli

    ruzgarin etkisiyle birden kapanmisti. islik sesleri de kapi gumlemesiyle beraber kesilmisti ancak koridordan hizli hizli yuruyen, hatta belki de kosmakta olan birilerinin adim sesleri geliyordu. iyice panik olmustum artik, bir elimde

    dosya, diger elimde silah, oldugum yerde bayagi bayagi soka girmis, kimildamadan korku icinde sesleri dinliyordum. hem kosma hizi, hem de cikan sesler, ritmik bir sekilde cogalarak yaklasiyordu. -atla!!! kulagimin dibinde, sanki

    beynimin en ic koselerinde duymustum bu sesi. fisilti seklinde, ama o kadar net, o kadar vurgulu tonda bir fisiltiydi ki, ciglik olsa bu kadar etkili olamazdi. hic tanidik olmadigim biri aceleyle kulagima fisildiyordu sanki, fakat

    beynimin icinden geliyordu ses, yanimda kimsecikler yoktu cunku. -atla!!! odanin acilan penceresine dogru tedirgin bir iki adim attiktan sonra assagiyi iyice suzdum. evet, ikinci kattaydim, yere de cok yakin sayilmazdim fakat yillardir

    bicilmemis cimler, otlar, son derece atlanilabilir gorunuyordu. son bir kez daha -atla! cagrisini duydum. belki de kendim olusturuyordum bu sesleri kafamda, feci sekilde panik olmustum cunku. koridordan gelen sesler iyice yaklasmisti

    artik.. pencereye bir kus gibi, ayaklarim bedenimi tasiyacak sekilde tunedim. atlamaya hazirlaniyorudm.
    ···
  10. 135.
    +1
    -sen bu emri nasil cignersin! bu emir savciligin emridir! -sictirtma emrine lan haddini bil once! hastane burasi hastane! ne bagiriyosun! terbiyesiz herif! hilal hanim munakasadan oturu bir hayli

    muteessir olmustu. kalin cerceveli gozlugunu cikarinca esmer teni daha da ortaya cikiyordu. gozlugu katlayip kagitlari parcaladigi duzlemin uzerine birakti. avuclariyla yavasca gozlerini, yanaklarini

    ogusturuyordu. hareketlerine bezginlik hakimdi. bir sure sonra guvenlik gorevlileri askerleri odadan gibtretmeyi basardilar ve kapiyi cekip kilitledikten sonra kaldigimiz yerden devam ettik. bu kadina

    oylesine kanim isinmisti ki, ne kadar sacma olursa olsun, inanmayacagini bilsem bile, basimdan gecen herseyi tum detaylariyla anlatmaya karar verdim. elbette vaktimiz yeterli olmadi, bir yerden sonra

    kendisi durdurdu zaten. -yeterli.. dedi. -ihtiyacim olan sey ayrintilar degil, tam olarak nasil hissettigin, sorunlarin, ve elbette ki semptomlar. -semt ney?? guldu.. orasi benim isim, bosver. simdi

    senden birsey rica etmek istiyorum, (iki adet kagidi uzatarak) su formlari doldur. birinci form kayit formu. git asker abilerine, hastaneye kaydini yaptirsinlar. -hastaneye mi yatiyorum! dedim heyecanla.

    -evet. sana bir oda tahsis edecegiz, bundan sonra hergun gib gib sohbet edecegiz. ikincisi ise hastaneyle ilgili degil. tamamen seninle ve tedavinle ilgili. sadece orada gordugun sorulara durust cevaplar

    yazmani rica ediyorum. anlastik? en son kelimeyi oylesine gulumseyerek soylemisti ki, "anlasmaz olur muyuz ulan amina koyayim" diye bagirasim gelmisti. derhal kagitlari kaptigim gibi en alt kata

    yollandim. tum itirazlarina ragmen, kufrede kufrede kayitlarimi yaptilar. tedavim boyunca tutuklu olarak hastanede yatacaktim. bunun basta cok harika birsey olacagini dusunmustum, ancak ilerleyen

    gunlerde pek de oyle olmayacagini gorecektim. omrumden omur calan bu hastane, bana dunyanin kac bucak oldugunu pek yakinda ogretecekti..
    ···
  11. 136.
    +1
    hastanedeki ilk gecem evlere senlikti.. kalici misafir oldugum icin, kapimda gibe gibe nobet tutmak zorunda kalacaklardi huur cocuklari diye sevinirken askerlerin degistigini farkedince hevesim

    kursagimda kaldi. plastik bardakta cay, taktan hastane yemekleri ve sigarasizlik beni delirtmek uzereydi. hadi herseye tamam, hapishanede en kotu sartlara alistigim icin bunlar koymuyordu, ama o

    sigarasizlik yok mu sigarasizlik.. cezaevinde surekli birilerinden otlanabiliyordum, ancak burada benim sigarami kim, nasil, nereden temin edecekti ? askerlerden baska kimse yoktu, onun da bana bir

    faydasi yoktu.. bir kolumdan yatagima kelepcelenmis vaziyette, civilendigim yerden televizyon izlemek, belki ilk birkac gun icin guzel gorunmustu gozume.. -telefon var mi?.. -ney? -telefon.. birini

    aramam gerek de. oturdugu yerde uyuklamakta olan asker, basini miskin hareketlerle kaldirip "senin yuzunden burada nobet tutuyoruz, anamiz gibildi huur cocugu" der gibi baktiktan sonra -yok. dedi ve

    kestirip atti. aradan birkac saat henuz gecmisti ki, kapi caldi. -hastanin ziyaretcisi var.. tepemde nobet bekleyen erbas cevap verdi -gozetim altindaki hastanin ziyaretcisi olmaz. arkadan ciglik

    cigliga vicir vicir tanidik bir ses geldi kulagima -siz de gozetim altinda gorusturun o zaman kardesim! bu sesin sahibi sedeften baskasi degildi. kulaklarima inanamiyordum. -olmaz baci, don geri,

    isimizi zorlastirma. -ya birakin dedim! birak be kolumu! sedef kapidaki askerden yakayi kurtarmis, iceri dalmisti. ikinci askerden kurtulamayacagini bildigi icin, yillardir degismeyen, tipik numarasina

    basvuruyordu. -abim, asker abim. bak sen de burada gurbettesin, uzaktasin. evinde koylun cocugun karin yavuklun vardir. -bacim lutfen.. sedef hic sozu kesilmemis gibi devam etti. -abim, ben

    yavuklusuyum bu delinin. nolur izin verin, iki dakika goreyim. hem ne zararim olur ki benim? siz de basimizda durursunuz hem. ikiniz birden durun isterseniz. hadi be abim nolur yalvaririm nolur nolur

    nolur... asker, sedefin yurekten cilveli yakarislarina daha fazla dayanamadi. bu yalvarmalarin yurekten olmadigini bilen tek kisi ise bendim. -tamam, ama sadece 2 dakika ve bizim gozetimimizde. -hay

    allah senden razi olsun, hay sen cok yasa emi! sedef hemen yanibasima oturdu. kelepceye bagli elimi gibi gibi kavradi. birden aglamakli oldu. hickiriklar bogazinda dugumlendi, gozyaslarini zor

    tutuyordu. agzindaki kelimeler, aglamamaya calisarak, kendini gibarak guclukle cikiyordu disari. -seni cok ozledim! dedi fisilti ve aglamakli ses tonu karisimi bir sekilde. bu manzarayi goren

    askerlerden biri disari cikti, otekisi de yavasca kalkip, odanin icinde bulunan tuvalete girdi, ama kapiyi acik birakti. sedef bunu firsat bilerek hemen yuksek sesle konusmaya basladi -sen simdi bu

    hastane yemeklerinden de bikmissindir!!! borek yaptim sana ellerimle!!! -oha kizim, dedim. daha bir gun olmadi geleli. hizli hareketlerle "susss" isareti yapti/ cantasindan bir kap borek

    cikardiktan sonra sozlerine devam etti. -canin da cok gibilir senin simdi burada!!! al sana en sevdigin kitabi getirdim!!! sedef, hizli hareketlerle kitabi ellerime tutusturdu. asker: -haydi

    bacim yeter artik bu kadar! zor durumda birakiyosun bizi! sedef ustunu basini toparladi. son bir kere sarildiktan sonra apar topar, anlamli anlamli bakarak cikti. saskindim. sedefin gelmesine ayri,

    olanlara apayri bi saskindim, cunku benim en sevdigim kitap diye birsey yoktu.. hicbir zaman olmamisti..
    Tümünü Göster
    ···
  12. 137.
    +1
    =

    REZ AQ

    ···
  13. 138.
    +1
    cinlama sesleriyle gozlerimi actim. yanimdaki asker cayini karistiriyordu. kabuslara aliskin oldugum icin, uzun uzun esnedikten sinra son derece sakin bir sekilde pencereden disarisini seyretmeye

    basladim. hava bozuktu, yagmur ciseliyordu. asker, gulumseyerek -gunaydin, dedi. ben saskinlik icerisinde -emin misi? diye sordum. asker bana ben askere garip garip bakmaya basladik. askerler tarafindan

    iyi muamele gormeye pek aliskin degildim ne yalan soyleyeyim. ama bu baska bir askerdi. kisa sari sacli, surekli gulumseyen, halden anlayan, iyi kalpli bir anadolu genci, yurdum delikanlisiydi.. -

    kahvaltin 5 dakikaya gelir, kahvaltiya ek olarak baska birsey istersen bana soylemen yeterli.. hep bu ani bekliyormus gibi heyecanla firladim: -sigaran var mi kardes?? isminin ercan oldgunu

    ogrendigim nobetci arkadasim, cebinden bir paket anadolu cikardi. pakete suratimi eksiterek bakarak "ulan harbiden de anadolu insaniymis" diye gecirdim icimden. -hic oyle bakma, dedi ercan. -bundan iyi

    sigarayi ureten yok. yoklukta tavuk giben adam misali yumuldum pakete. -yahu dur kahvaltiyi bekleseydin, dedi ercan. -kahvaltiyi etmesem de olur, dedim. cildirmis gibi atesledim sigarayi, 1 gun boyunca

    neredeyse hic icmemistim. az sonra kapi tiklandi, hademe ekrem abi kahvaltilari getirmisti. hastanenin dandik yemeklerini yedikten sonra ercan elimdeki kelepceyi cozdu sagolsun. ikinci sigarami hastane

    penceresinden bahceyi seyrederek iciyordum. bahcede hersey yerli yerinde duruyordu. 3 katli ve bombeli bahce havuzu her zamanki yerindeydi. -rahatca tuvaletine gidersin kardes, dedi. ancak disari cikip

    beni de zor duruma koyma e mi.. -ayip ediyorsun, dedim. bir sure sonra canim gibildi, sedefin getirdigi kitabi aldim, ziyaretci koltuklarindan birine oturdum. kitabin kapaginda dev harflerle "ozgurluk"

    yaziyordu. yazar yabanciydi, "allahallah" dedim. biraz karistirdim, bir hastanin basindan gecenleri anlatiyordu. -herhalde bana hediye vermek istedi, buldugu ilk kitabi alip getirmis, diye dusundum. -

    kim okuyacak bunu simdi.. kitabi komidinin uzerine firlattim. o sirada iceri ikinci asker girdi. -buyrun efendim, 103 numara burasi. yildiray abim bir elinde dosyalar, odaya girmisti. -burada oldugunu

    ogrenir ogrenmez geldim, nasilsin bakalim? dedi. disardaki asker, elimdeki kelepcenin cikarildigini gorunce, ercana bagirmaya basladi -napiyosun lan sen delirdin mi! yildiray abi askerlere dondu: -

    beyler, musade ederseniz muvekkilimle yalniz gorusmek isterim. askerler odayi terk ettiler. yildiray abi, bana dikkatle odaklanmis sekilde, ellerini birlestirerek kambur vaziyette oturmaya basladi,

    gozlerini bana dikti: -nasilsin, iyisin degil mi? seni niye buraya getirdiler biliyor musun? -evet, dedim. pgibolojim cok bozuldu, bir pgibiyatristle gorusmek icin buraya getirildim. yildiray abi

    gozlerime inanmamis gibi bakti: -bak aslanim, davada cok mesafe katettik. seni cikarmamiz an meselesi, boyle seylere hic gerek yok.. -ben deli degilim! diye atladim. -ben deli degilim, deliymis gibi

    davranmaya calismiyorum, tek istedigim cezaevinden sucsuz ve aklanmis sekilde cikmak, delirmis sekilde degil.. avukat yildiray, kaslari catik vaziyette yere bakiyordu. asiri derecede dusunceli,

    biraz da tedirgin, daha dogru bir deyisle gergin gorunuyordu. -sakin, dedi. -sakin ola bu hastane isini abartmayim deme.. iki gun yat ve hemen kogusuna geri don. -buna ben karar vermiyorum abi,

    dedim. -bunu ben planlamadim! -tamam sakin ol! -bunu ben planlamisim gibi davranmaktan vazgec o zaman!! ofkelenmistim. bir sigara daha yaktim. -burada sigara icmenize izin veriliyor mu?? dedi. -

    kimin umrunda??? ... yildiray abi sabrinin tastigini gosteren bir iki hareket yaptiktan ve biraz homurdandiktan sonra -bak kocum, dedi. -buraya gelmemin sebebi iyi oldugunu gormek ve sana ifadenle

    ilgili birsey sormakti. seni anliyorum, cok zor gunler geciriyorsun, moralin, sinirlerin cok bozulmus. o yuzden sana kizamiyorum. simdi bana ne olursa olsun dogru cevap ver, tamam mi??? tepkisiz bir

    sekilde sigarami icmeye devam ettim. - o gun emniyette ifadeni verirken, bicagi neden uzerinden tasidigin hakkinda ne soyledin? biraz dusundum, hatirlamaya calistim. gayr-i ihtiyari, kendimi

    savunma icgudusu ile, korunmak icin demistim. -kendimi korumak icin, cevabini verdim. -kimden? -bilmiyorum, sadece guvenlik icin tasidigimi soyledim. -tamam, cok guzel. bu kadari yeterli. seni yakinda

    buradan cikariyoruz, simdiden hazirligini yap, dedi ve bir iki dakika sonra yanimdan ayrildi.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 139.
    +1
    ancak

    gecenin korunde bu saatte burada agliyor olmasi ayri bir tuhaf olan nenenin, konusmasi da bir tuhaf geliyordu

    kulaga.. buyuk ihtimalle agit yakmakta oldugundan kulaga bu sekilde geliyor diye dusundum, tedirginligi elden

    birakmayarak. -vay enem enem vay hormiserem gulazim.. gibi ne anlama geldigini anlayamadigim, sadece

    vay enem kisminin vay anam oldugunu tahmin ettigim icin agit yakmakta oldugu ihtimaline vardigim seyler

    soyleyen bu ihtiyari, birazcik da olsa teselli etmek istegi dogdu icime.. -yazik.. dedim. kimbilir nesini kaybetti,

    nesi oldu de bu agitlari yakiyor.. yasli kadin durmadan dizlerini dovuyor, ne anlama geldigini bilmedigim

    seyleri tekerleme gibi tekrar ediyordu. ayaga kalktim, kadina dogru bir iki adim attigim anda dikkatimi birsey

    cekti.. bebek mezarina dogru donuk vaziyette olan ve yine bebek mezariyla konusan kadinin oturdugu yer,

    bir baska mezarin mermeriydi ve mezarin tasinda "ayse burgu" yaziyordu. dikkatimi ceken sey ise, bu iki

    mezarin etrafi, siyah tek bir cember isaret ile cevrilmisti. yani sanki demir bir cubukla, toprakta bir daire

    olusturulmustu ve mezarlar da bu dairenin icinde bulunuyorlardi. tam teyzeye seslenecegim esnada, birden

    omzuma bir parmagin dokundugunu hissettim. kan beynimden tamamen cekilmisti, kalp atislarim o kadar

    hizlanmisti ki, bir an ciddi ciddi oracikta oldugume inandim. korkunun getirmis oldugu refleks ve panik ile,

    gayr-i ihtiyari, disaridakilerin duymasinin mumkun olamayacagi bir sekilde, yani icimden bir euzubesmele

    cektim. sabahtan beri mirildanan, agit yakan, kendi kendine turlu turlu seyler konusan carsafli kadin birden

    durdu ve sustu. ne kadin arkasini donup bana bakiyordu, ne de ben arkami donmeye cesaret edebiliyordum.

    sirtimdaki dokunma hissini yeniden hissettim ve yine arkamdan gelmekte olan bir fisilti duydum: -delikanli...

    bayilmak uzere gibi hissediyordum. sirtima dokunup duran kisi en sonunda elini omzuma koydu ve beni

    kendisine dogru cevirdi: bakma oraya oglum. bakma sakın
    ···
  15. 140.
    +1
    -sacma... dedim. bir belgeyi emniyete ulastirmak basit bir ihbara bakar.. \ burak asiri abartili bir kahkaha patlatti. oyle ki, bu kahkahalar iki kisilik sessiz bir ortam icin fazla rahatsiz ediciydi.

    kulagimi yirtiyordu adeta. sinirlerim cok bozuktu ve burak en az benim kadar sinirleri bozuk gorunuyordu, kahkahalarinin rengi basta olmak uzere, ten rengine kadar, her yonuyle fazlasiyla belli ediyordu

    bunu. ayni zamanda kahkaha atmak, asiri tepkilerle gulmek, asiri tepki gostererek kizmak, karsisindakine soz hakki tanimadan bagirip cagirmaya baslamak, birden patlamak gibi tepkiler, koseye gibismanin

    tipik belirtileriydi. bu isi buragin cinayetin islemeden cozebilecegime inaniyordum artik. -pekala, dedi burak. yap oyleyse.. madem o kadar basit oldugunu dusunuyorsun.. haydi, durma! butun islerinin

    ustesinden kendin gel.. ama sunu unutma; bana ihtiyacin oldugu zaman, sana asla bir daha yardim etmeyecegim! arkasini donerek hizli adimlarla uzaklasmaya basladi. -dur! dedim arkasindan. -butun

    bunlari nereden bildigini soylemedin hala! /// burak yalnizca basini cevirerek bana suzercesine bakti, ardindan her zamanki alayci gulumsemesini takinarak: -bunu seninle paylasacagimi da nereden

    cikardin??? dedi ve yoluna devam etti. bir sure sonra da gozden kayboldu. hizli adimlarla odama ciktim. -aptal! dedim gulerek. -haritasini bende unuttu.. \odama cikar cikmaz kapiyi cektim; hemen

    haritayi yataga yayarak katlari tek tek incelemeye basladim. muhasebe ikinci kattaydi. onkoloji bolumu ise besinci katta.. suan icin buragin babasiyla isim yoktu, ama yine de bi ara gidip gozlerimle

    gormek istiyordum adamcagizin ne halde oldugunu.. -ne bahtsiz insanlar var dunyada, diye dusundum. adamdaki sansa bak lan?? sen kalk en olumcul hastaliklarin birinden mucizevi bir sekilde kurtul, ondan

    sonra boyle hastanelerde kimyasallara maruz kal, hatta ustune bir de oglun bile olmeni istesin.. \ tum hazirligimi bitirdikten sonra muhasebeye nasil girecegimi dusunmeye basladim fakat aklima

    hicbir yol gelmiyordu. tam o sirada kapim tiklandi: -girin! gelen hademe ekrem abiydi. -aksam yemegini getirdim delikanli.. dedi. -ahu hemsire yok mu?? \ ekrem abi suratima "dalga mi geciyorsun

    lan it" dercesine yari sinirli, yari bon bon baktiktan sonra, tekerlekli yemek tepsimi uzerime ittirip yollayarak, odaya adimini bile atmadan kapiyi carparak cikti. hicbirsye bir anlam verememistim ama

    etrafimda anlam veremedigim olaylarin vuku bulmasina oyle alismistim ki, bu tur seylerin benim icin sorun mahiyetinde yer kaplamasi icin daha sekiz tane sinif atlamasi gerekiyordu. butun yemekleri

    yatagimda hizlica yedim. birden bire uyku bastirdi. tuhaf bir sekilde gozlerim kararip kararip geri eski haline donuyordu. inanilmaz bitkin hissediyordum. yavasca yataga suzuldum. atgozlugu yuzunden

    sadece ilerisini gorebilen atlar misali, tek gordugum sey odanin tavaniydi. gozlerimin kenarinda los, sari igiblar var gibiydi, fakat basimi cevirip bakacak takatim yoktu. denediysem de olmuyordu.

    ellerim, kollarim kaskati kesilmisti. parmagimi bile kimildatamiyordum. uyuyordum sanki, cunku tamamen uyur haldeydim, agzimdaki salyayi bile tutmaktan aciz haldeydim, ote yandan uyumadigima da

    emindim, cunku etrafta olan bitenlere karsi duyularim acikti. bilincim yerindeydi. daha ne olup bittigini anlamaya calisirken birden banyodan bir tikirti sesi geldi.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 141.
    +1
    birader öyle hikaye yapmışın ki seni tebrik ediyorum korkudan son attıklarını okuyamadım amk
    ···
  17. 142.
    +1
    birkac dakika sonra kendi adima yapilan hastane anonslari sonucunda askerlerin fildir fildir aradiklari kisinin ben oldugumu anladim ve yukari ciktim. askerlerden biri danismada benim ismime anons

    yaptirirken, diger ucu de beni bulmak icin hastaneyi kose bucak aramak uzere dagilmislardi. besbelli odama bakmislar, butun gece cayir cayir yandigini ogrenmisler ve kaybolmam, olmem veya firar etmem

    halinde baslarina geleceklerden duyduklari tarifi imkansiz endiseden oturu canla basla beni ariyorlardi. yanina kadar gidiverince, danismadaki asker, avini saatlerce kovalamis ve buyuk zorluklar

    neticesinde, nihayet yakalamis, marifetli aslan edasiyla kollarima kelepceyi geciriverdi. diger askerlerin bir araya gelmesi icin, bulunduguma dair yapilan son anonstan sonra hep beraber oncelikle

    randevu programimindan geri kalip kalmayacagim hakkinda bilgi almak icin doktor hilal hanimin sekreterine, oradan da dogru cezaevi nakil aracina bindik ve yola koyulduk. aracin icindeki kafeste, etrafina

    zarar vermesin veya kacmasin diye kapatilmis bir hayvan gibiydim. bir maymun gibi hissetmemek icin elimden geleni yapiyordum. -nereye gidiyoruz? diye sordum merakima yenik duserek. kafes parmakliklarinin

    hemen diger tarafinda oturan iki askerden biri yanitladi: -durusman varmis bugun. seni erkenden goturuyoruz iste. hem avukatinla falan da konusursun. aslinda nereye gidiyor oldugumuzdan ziyade daha

    baska bir konu hakkinda merakima yenik dusuyordum fakat sormaya cesaret edemiyordum. 4 tane askerin morgda ne isleri vardi? ustelik butun gece de yoklardi? bir sure sonra arac varacagi yere varmis, yavas

    yavas parkediyordu. kafesin icinden birsey gorunmuyordu ama, disaridaki yuksek ugultuyu kolaylikla duyabiliyordum, buyuk bir kalabalik beni bekliyordu sanki. birazdan askerler tarafindan aractan

    indirildikten sonra cok da haksiz olmadigimi gorecektim. basta avukatim yildiray abi olmak uzere, annem babam amcamlar dedem nenem kuzenler halamlar enisteler, sedat, mursel, serhat ve sedef.. butun

    akrabalar oradaydi, hatta neredeyse butun koy gelmisti. beni ellerim kelepceli vaziyette gorunce gozyaslarini tutamayan annem bana ilk sarilan kisiydi. ardindan babam, kuzenler vs.. ailesinden bu kadar

    ayri kalmis birine ve ailesine saygisizlik etmek istemeyen askerler, ailem ve akrabalarimla cok ayrintili olmasa da, tek tek gorusup az da olsa hasret gidermeme musade etmislerdi. yildiray abi

    gulumsuyordu. -gel bakalim, dedi. bu kadar acele etmeye gerek yok, seni bugun kurtaricaz bu beladan allah'in izniyle.. artik aksama evde bol bol hasret giderirsiniz..
    Tümünü Göster
    ···
  18. 143.
    +1
    Rezerved 47
    ···
  19. 144.
    +1
    -bilemem.. dedi bekci dayi, piskin piskin gulumseyerek. ve sozlerine devam etti: -gel bir anlasma yapalim

    seninle.. ikimiz de birbirimize karsi durust olalim, kacak dovusmeden, erkekce konusalim. \ amina

    kodugumun bekcisi cok kotu bir yem atmisti ortaya.. bu teklifi kabul edip butun dogrularimi dokup

    sacamazdim, bu teklife hayir diyemez veya sessiz de kalamazdim cunku bu hareket de, bu zamana kadar

    soylediklerimin yalan oldugunun tescillenmesi anlamina gelecekti.. bana, bu teklifi kabul edip de onceki

    yalanlarimda israr etmekten baska bir care birakmamisti amk bekcisi. tam yalanlarimda israr etmek uzere

    konusmaya baslayacaktim ki, bekci dayi buna izin vermeyerek kendisi soru sormaya basladi: -orada tam

    olarak ne gordun?? -nerede?? -mezarda? \ cevap vermedim. aslinda cevap vermememin nedeni, bekcinin

    bana zarf atiyor oldugunu dusunmemdi. gayet gozle gorulur bir insani gormemis gibi yaparak gizemli bir hava

    olusturacak, akli sira beni korkutarak gordugum herseyi bana anlattiracak, hazir gorduklerimden baslamisken

    sira bildiklerime gelecek, boylece herseyimi ogrenecekti.. ama ben bu tongalara dusmek icin gorundugumden

    cok daha fazla tecrubeli biriydim, fazla fazla yemistim kendi hayatimin tokadini, insanlarinkinin tesiri nufuz

    etmiyordu artik.. -bak sana ne anlatacagim.. dedi yasli bekci bir yandan bana cay doldururken. ilgimi

    cekmiyormuscasina basimi baska yonlere, sanki uzakta bir tanidik gormus gibi kulubenin cam penceresinden

    disari cevirdigimi gorunce, -ilgini cekeceginden adim gibi eminim, dedi gulumseyerek \ simdi gozlerimi

    kendisine yoneltmis, ama hala ilgisiz havayi koruyordum. -dinliyorum, dedim iplemez bir tavirla. -bu gece,

    dedi. yanibasina gittigin mezarin bos oldugunu biliyor muydun? -hangi mezarin?? dedim. -ayse burgu.. bu

    ismi duyar duymaz icimde tuhaf bir endise, mide bulanmasi, bir aglama hissi olustu fakat birkac saniye

    sonra gecti. -daha once pek cok kez, birbiriyle alakasiz bir cok insan,
    ···
  20. 145.
    +1
    -bu ne lan?? dedim. burak dorde katlanmis kagidi yavasca acti. -hastane haritasi.. dedi. -ee? ne skime yaracak bu hastane haritasi??? -burada, cay ocagindan bashekimlige, morgtan muhasebeye her yerin

    plani acikca cizilmis ve tek tek belirtilmis gormus oldugun uzere.. -evet, dedim. -iste, gidecegin yer muhasebe. muhasebenin kasasinin icinde mavi bir dosya var. iste o dosyayi emniyete goturdugun anda

    hepsinin isi biter. senin doktorun da dahil olmak uzere 20den fazla doktorun hastaneyi nasil onbinlerce lira zarara ugrattiklari, kacirdigi paralar, doner sermaye oyunlari vs butun aciklari bu dosyada

    mevcut. son derece profesyonelce calisiyorlar. hafife alinacak bir organizasyon diyemezsin bunlara.. \ saskinliktan ne diyecegimi bilemiyordum. hayretimi daha fazla gizleyemedim: -bu kadar cok seyi

    nereden biliyorsun? ayrica madem elinde boylesine bir koz var da, neden bunu babani oldurtmek yerine salivermeleri icin kullanmiyorsun??? dedim. burak gokyuzune bakti.. tepemizden gecen bir askeri

    helikopteri tum gurultusune ragmen kulaklarini tikamadan, elleri ceplerinde seyredaldi. beni dinlemiyor gibiydi, fakat birden, gozlerini uzaklasmakta olan helikopterden ayirmadan soruma cevap verdi:

    elimde derken??? hangi elimde??? ciliz bir kahkahanin ardindan sozlerine devam etti: -elimde olan birsey yok.. at binenin, kilic kusananin.. dosyayi alirsan elimizde olur, alamazsan olmaz. benim

    hastaneye girip onu oradan calmak gibi bir sansim yok, fakat senin var.. \ bu sefer kahkaha atma sirasi bendeydi. alayci bir kahkahanin ardindan huzun ve nefretle karigib hislerimi soze doktum:

    -senin masaligini yapacagim yani oyle mi??? senin icin once hirsiz, hemen ardindan da katil olacagim? senin keyfin icin? peki ya sonra?? sonra bana ne olacak?? ama dur.. dur.. bana ne olacagi kimin

    umrunda oyle degil mi? hic hapishaneye girmemis biri olarak, hapishaneden yeni gelmis birine suc isleyip de kendine yeniden hapsi boylama olanagi tanima onerisinde bulunman o kadar aptalca, o kadar

    beyinsizce ki, sana hayret ediyorum... \ burak hala uzaklasmakta olan helikopteri izliyordu. biraz daha kigib bir sesle konusmasini surdurdu: -sen artik onlarin nazarinda delisin. deliligin resmi olarak

    onaylandiktan sonra, -ki onaylandi!- bundan sonra yapacagin hirsizliklar, isleyecegin cinayetler, hatta tecavuzler, fanteziler bile bir herhangi bir suc teskil etmeyecek, iceriginde herhangi bir suc

    unsuru barindirmayacak.. bu sayede babamin olumunden sen sorumlu olmayacaksin, onlar da cinayetten degil, ihmalkarliktan yargilanirlar yargilanirlarsa. peki sence onlarin akibeti benim umrumda mi???

    hayir.. peki senin umrunda olmali mi??? hayir... -bi saniye bi dakka.. dedim bir anlam veremeyerek. ceza almadan cinayet isleyebilmem icin resmi olarak deli raporum olmasi lazim ve sen suanda raporumun

    oldugunu soyluyorsun??? -evet.. -benim bu cinayeti islememin sebebi zaten, senin beni bu delilik yaftasindan kurtarman degil miydi??? ben zaten hali hazirda deliysem, oyleyse senin istedigin seyi neden

    yapayim??? dogruca gider, kasadan dosyayi alir, kendi pazarligimi kendim yaparim??? \ burak alay edercesine guldu, basini uyuz hareketlerle gulumseyerek saga sola cevirdikten sonra cevapladi:

    -unuttugun guzel birsey ayrinti var ama... -ne gibi?? dedim. -benim hastaneye giremememle birlikte; senin de hastaneden cikamiyor olman gibi mesela..
    Tümünü Göster
    ···