/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +2
    banyonun kapi kolunun hafifce cevrilmesinden cikan bir tikirti sesiydi bu. bir sure sonra kesildi, fakat kapi da acilmadi. aradan gecen sure 5 -10 dakikayi bulmustu, ya da bana o kadar uzun gelmisti. tam

    "herhalde bana kapi kolu sesi gibi geldi" diye icimden gecirirken kapinin acilma gicirtisi geldi kulaklarima. son derece ayiktim aslinda, ama nedense hicbiryerimi kimildatamiyor ve kapiya bir turlu

    bakamiyordum. kapi acikti, kapida biri vardi. kipirtilari, sessiz olmaya calisir gibi hareketleri, ne kadar sessiz olursa olsun, kendisinden cok daha sessiz olan odamin icinde yakayi ele veriyordu.

    tipki, farelere pusu kurmus bir kedinin birden sicramasi ve farelerin birden kacismasi gibi, banyo kapisindaki sey herneyse, birden sicramis, ve sanki kendisi gibi olan bir suru sey de kacismis gibi

    tuhaf fakat bir o kadar da net sesler geliyordu kulaklarima. birden atlayip yakalamaya calisan, ve ondan kacisan seyler tipki kedi, fare gibi minik seylermis hissi uyandiriyordu hissedebildigim

    kadariyla. hissedebildigim kadariyla diyorum, cunku benim vucudum odanin obur tarafina donuktu, kafam hafifce yukari dogru bakiyordu, ancak kesinlikle sol tarafi goremiyordum. durmadan cocuklar gibi

    tepisen, kacisan ve benzeri sesler cikaran seylerden, hindi sesleri gibi sesler geliyordu. tuhaf kikirdemeler, gulusmeler, ama bu tamamen yoruma kalmis birseydi. tamamen bana boyle geliyor diye

    dusunuyordum, ya da bir cesit ruya goruyor olmaliyim.. diye gecirdim icimden. fakat birden yorganimda birsey hissettim. uzerine yatmis oldugum yorganin bir ucunu cekistirilmeye baslandi.

    hissedebiliyordum, ancak donup bakamiyordum. aslinda artik bakabilsem bile bakmamayi tercih ederdim. bir ara gozlerim hafif aralanir gibi oldu, odanin sag tarafindaki duvarda, minik golgeler, cok hizli

    hareketler yapiyorlardi. zaten baska bir yeri gorebilmek icin basimi ceviremiyordum. yorganim her cekistirilisinde kikirdemeler, tuhaf, hindi sesi gibi gulusmeler artiyordu. artik iyice panik olmustum.

    icimden bildigim butun dualari okumaya basladim fakat okudukca icim daraliyordu. nefesim kesiliyordu. yerdeki seylerden biri gogsumun uzerine cikmisti, ellerimi ve kollarimi oyle bir gibmaya basladi ki,

    kollarim adeta yaniyordu. gozlerimden istemsiz akan yaslar, icimdeki korku, kafamdaki kargasa, her duaya yeniden, bastan baslamami gerektiriyordu. bir sure sonra agzimin egrildigini, dualari okuyamaz

    hale geldigini farkettim, duaya icimden devam edince duzeliyordu. butun cocuklugum, film seridi gibi gozumun onunden geciyordu, koydeki evin salonunda cay iciyordum, odadaki herkesle eglencenin ve

    sohbetin dibine vuruyorduk. ancak anilarimda da bir tuhaflik vardi, odadaki herkesin suratinda bir cirkinlik, bir burukluk vardi. cucelerin vucudundaki orantisizlik misali, insanlarin ya gozleri

    buyuktu, ya yanaklari butun yuzlerini kapliyordu, ya da gozleri cekikti. tam o sirada sekiz kez sasirdigim icin bir turlu bitiremedigim ayetel kursuyu, butun gucumle yeniden okumaya basladim, ve tam o

    sirada, film gibi seyretmekte oldugum anidaki cenesi ve dudaklari fazla genis olan nenem, kendi icmekte oldugu cayi agzimin ortasina gecirdi, kirilan cay bardaginin parcalari dudaklarima saplanmisti.

    butun aciyi iliklerime kadar hissediyordum artik. birden odamdaki butun sesler kesildi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 77.
    +2
    erkek sesi sorularina devam etti: -hastanin rahatsizliginin paranoid bulgular ihtiva ettigi kanisina nereden vardiniz peki??? bir sure sessizlik oldu. doktor hilal derin bir ic cektikten sonra

    konusmasina devam etti: -hasta surekli olarak kabuslar gordununden, hastaneye kadar kendisini takip eden bembeyaz elbiseli bir kiz ve koyun surulerinden, birilerinin kendisine komplo kurdugundan ve bu

    gibi seylerden bahsediyor. \ erkek olan doktorun sesi hafiften kizginlasmaya baslamisti: -bunlar her normal insanin soyleyebilecegi turden seyler. surekli kabuslar gormesi ve ilgi cekmek icin bir

    takim seyler uyduruyor olmasi, hastayi paranoid sizofren yapmaz! doktor hilal de hircinliga hircinlikla yanit verdi: -bu sekilde oldugunu da nereden cikardiniz! diger doktor ustelemeye devam etti:

    -benim icin iyi ihtimaller her zaman kotu ihtimallerden onde gelir doktor hanim. sizinkisi; artik tip dunyasinda klagiblesmis, hastanin uzerini apar topar cizerek, bastan savma tani ve tetkiklerden sonra

    son derece keyfi bicimde konulan teshislerin ardindan hastayi kimyasal ilaclara bogarak bir odaya hapsetmekten ibaret! neden; cunku hastalarla ugrasmasi zor geliyor, neticede aldiginiz ucret degismiyor.

    \ doktor hilal cirtlak bir sesle karsi cikti: -ne currrret! \ uzun bir sessizligin ardindan konusmalar yeniden basladi: -bakin metin bey.. sizin son derece basarili ve idealist bir profesor

    oldugunuz tum camiamiz tarafindan bilinmekte: kabul. size de saygimin sonsuz derecede oldugunu belirtmekten mutluluk duyuyorum. lakin belirtmekte gereklilik duydudum bir diger husus ise; bu hasta ile

    ilgili tum sorumluluk ve insiyatifin sahsim uzerine adledildigidir. dolayisiyla isin bu kismindan sonrasi yalnizca bendenizi alakadar eder, ve ben de, yirmi yili askin tecrubemle ve de yuksek

    musadelerinizle, bu hastanin bu hastane icin zararli oldugu, acilen istanbula sevkinin gerektigi, ve oranin yukseltilmis sartlarinda tedavi edildikten sonra yeniden topluma kazandirilmasi gerektigi

    kanisina vardim. simdi, gerekli islemleri derhal baslatmak durumundayim, vaktinizi isgal ettim, izninizle...

    faltasi gibi acilmis gozlerle ben buraga, burak da bana bakiyordu. telefondan gelen son bir kapi carpma sesinden sonra tam kaydi kapatiyordum ki, burak elimi gibica tutarak -dur! dedi. -bekle!

    gercekten de bir dakika kadar bekledikten sonra, kayittan yeniden tikirtilar duyulmaya baslandi ve doktor hilalin sesi yeniden duyuldu: -alo? benim.. evet evet, az once gonderdim. bir daha gelecegini

    sanmam, tamamen atlattik sanirim. ... tamamdir... evet, merak etmeyin... artik sakladiginiz yerden cikarabilirsiniz...
    Tümünü Göster
    ···
  3. 78.
    +2
    yalan soylemekten de, yalan soylemek zorunda birakilmaktan da

    nefret ediyordum. -mezarliktan baska kalacak baska yer mi yoktu oglum??? \ bekci dayi, son derece ikna

    olmamis gulumsemeli bir ifadeyle suratima bakiyordu. -mezarlik kadar sakin ve gizlenilesi bir yer daha yok

    diye dusundum.. dedim piskin piskin. bekci dayinin gozlerinde "ben kacin kurrasiyim yer miyim bunlari"

    ifadesi vardi. inceden gulumsuyordu. -gel seninle bir anlasma yapalim delikanli.. ikimiz de birbirimize yalan

    soylemeyelim, durust olalim. \ bunun uzerine tek kelime etmemis, olumlu veya olumsuz herhangi bir cevap

    vermemistim. kabristan bekcisinin merakli gozleri simdi de elimdeki mavi dosyanin uzerinde geziniyordu. uzun

    uzun dosyayi suzdukten sonra gozlerime dikti yasli cokuk gozlerini: -bu dosya nedir? sessizligimi korumaya

    devam ediyordum. sanki ona bir aciklama yapmam gerekiyormuscasina takindigi bu tavirdan hic ama hic haz

    etmemistim. bir an once kalkip gitmek istiyordum ama gecenin korunde mezarligin ortasinda, beklemek icin

    daha guvenilir bir yer yoktu.. kisa bir sure kulak kesilince, mezarligin iclerinden gelen tuhaf inleme, kahkaha

    karisimi enteresan sesler dikkatimi cekti. -bu sesleri sen de duyuyor musun bey amca? diye sordum. -evet..

    dedi bekci, yeniden "bilmez miyim amk" gulumsemesini takinarak. -ne sesleri bunlar? diye sordum.

    -sarhoslar, kafayi ceken ayyas capulcular, polise enselenip geceyi nezarethanede gecirmemek icin gelip

    burada iciyorlar, dedi. kafasini yaklastirip imali imali gozlerini buyuttukten sonra -bunlar da senin kafadan

    baksana, isi gucu birakip mezarliga kosuyorlar.. dedi ve dalga gecer gibi konusmayi birakip ciddileserek

    devam etti: burasi kabristanin kuzey yarim adasi, burada sarhostan baska birsey olmaz. onlarin da kimseye

    pek zarari dokunmaz. ancak diger taraf tekin degildir, bu saatte hic kimse oraya gitmez, ben bile.. \ -hangi

    taraf? dedim. -guney tarafi, seninle karsilastigimiz bolge, cevabini aldim. bir an durdum ve

    neden ordaydin ?
    ···
  4. 79.
    +2
    kucuk bir patlama sesi duyuldu. bu, buragin cakmagi olmaliydi. ates icinde kalmis bir cakmaktan bu kadar gurultulu bir patlama sesi cikacagini tahmin etmiyordum. bir an olsun arkama bakmadan kaciyordum.

    burakla merdivenlerden assagi atlaya ziplaya iniyorduk. yangin alarmi devreye girmisti bile. sagda solda kosusturan insanlar.. eline yangin sondurme tuplerini kapmis yangin yerine hucum eden hastane

    gorevlileri... elinde telefon panikten itfaiye numarasini ceviremeyen danismadaki kiz.. herkes kendi yangin panigini yasiyordu.. kostura kostura kendimizi tuvalette bulduk. tuvalet bombostu

    fakat disaridaki curcunanin sesleri kolaylikla duyuluyordu. yalniz kaldigimiz ilk anda hemen -bunu neden yaptin! diye sordum/ -neyi?? -odayi neden atese verdin! burak, buyuk bir ofkeyle

    bana bakti: -cunku suclu oldugunu bana soylememistin! seni dusundugum icin yaptim! hemen ardindan iki eli iki kolumda gibica kavrayp hafifce sarsti: -simdi bir karar vermelisin. eger

    kacmak niyetindeysen bundan iyi firsat olmaz, hic durma. bu hastanenin her kosesini avucumun ici gibi bilirim, acil in arka kapisindan 3 dakikada sivisabilirsin. yok eger kacmak

    istemiyorsan, hastanede kalmaya devam etmek istiyorsan da hemen guvenligin yanina gidip bir kaza sonucunda yangin ciktigini, iceri girmekten korkan bir hemsirenin yangin baltasini yerden

    sana firlatarak yolladigini bildirmelisin ki bu isten siyrilabilesin. ama ne olursa olsun, sakin ama sakin benim adimi verme!!! bir an dusundum.. kacmak, gitmek.. cebimde bir miktar

    para da vardi. simdi kacsam, ilk minibusle merkezden yeniceye, oradan da koyume giderdim. ailemi gorur, dogru duzgun bir yemek yerdim. o kadar ozlemistim ki herseyi.. ama hayal kurmak

    anlamsizdi. hernekadar suclu olmasam bile kacmak dogru yol degildi. bu, beni gorundugumden daha da suclu yapacakti.. hemen guvenligin yanina gidip aynen olanlari, daha dogrusu burak in

    soylememi soyledigi herseyi anlattim. canimi kurtarmak icin kelepceyi kirmak zorunda oldugumu, kacabilecekken kacmadigimi, boyle bir niyetimin olmadigini anlattim.

    olay yerinde bulunan hastane personeli yangina ilk mudaheleyi yapmis, olay yerine sonradan varan itfaiye ekipleri de yangini kontrol altina almislardi. benim asil merak ettigim askerlerin nerede

    olduguydu. butun gece yoktular, hala da gozukmuyorlardi. sanki yer yarilmis da icine girmislerdi. olaylar yatistiktan, yangin sonduruldukten sonra guvenlik gorevlileriyle birlikte odama tekrar ciktim.

    odada epey hasar vardi. -pencereyi de sen mi patlattin? dedi gorevlilerden biri. -evet, dedim. yangin dumanindan bogulsa miydim? banyonun kapisi ardina kadar acikti. icerde hersey yolunda, her bir

    sey yerli yerindeydi. odada epey hasar tespiti yapildiktan sonra cantamdan giysilerime, pek cok esyamin yandigini gordum. perdeler, carsaf, odadaki koltuk, kule donmustu. sedefin bana verdigi, uzerinde

    buyuk harflerle "ozgurluk" yazan kitabin da yarisi yanmis vaziyetteydi. yorgundum. butun geceyi ayakta gecirmistik. birazcik olsun dinlenmeye ihtiyacim vardi. hastane yonetimi, su an icin bana baska

    bir oda tahsis edemeyeceklerini soylediler. butun geceyi guvenlik gorevlilerinin gozetiminde, hastane kafeteryasinda gecirdim. gun yeni yeni agariyordu, kafeteryada bir yandan cay icip kek yiyor,

    diger yandan televizyon seyredip gunun agarmasini bekliyordum. birden, hastanenin bodrum katlarindan firlayarak yukari gelen bir grup asker, kimseye bakmadan, kimseyi gormeden paldir kuldur yukari kata

    ciktilar. bunlar benim basimi bekleyen askerler olmaliydi, fakat zemin kat burasi olduguna gore, bodrum katlarda ne yapiyorlardi? hademe ekrem abi karsimdaki masada cayini hopurdeterek yudumlarken

    merakima yenik dustum ve sordum: -ekrem abi, alt katlarda ne var? orada da hasta odalari var mi? - yok be yigenim, penceresiz havasiz yerde oda mi olur.. karsi binanin bodrum katinda su tesisatiyla

    ilgili, hastanenin izolasyon isleriyle ilgilenen bir mudurluk var. bu yonetim odasi bodrum katta bulunur cunku hastanenin butun suyu, basinci, hep buradan ayarlanir. bu askerler belki oradakilerle

    gorusmuslerdir dedim ama bu binanin bodrumunda sadece morg var. baska da birsey yok. ben de sasirdim yani. -emin misin abi? dedim. -sadece morg mu?? baska hicbirsey yok mu? ekrem abi

    cayini icmek uzere iken durdu, alinmis bir ifadeyle kaslarini catarak yuzume bakti" -25 senemi verdim ben bu hastaneye yigenim.. sen ne konusuyosun
    Tümünü Göster
    ···
  5. 80.
    +2
    cok gecmeden bunun sebebini anlamistim, basimda nobet dikecek askerler, yoklugumda komutanlarindan gereken fircayi yemis, derhal pesime dusmuslerdi. gercek bir suclu olmadigim ve sucluluk pgibolojisine

    bir turlu alisamadigim icin, hic kacmis, firar etmis gibi hissetmemistim kendimi. simdi odama tamamen kilitlenmis, basimdaki nobetci sayisi da ikiyken dorde cikarilmisti. amk, dedim lan kacacak olsam

    coktan kacardim ne yannan kafali adamsiniz.

    geceleyin, canimin ne kadar gibildigini, hayatin ne kadar taktan oldugunu bir kere daha idrak ettim. keske suan o nefret ettigim cezaevinde olsaydim diye dusundum. buradakinden cok daha ozgurdum amk.

    temiz havada yurumek istesem, kogusun bahcesine cikar iki volta atardim, sohbet edecek, iki hos kelam edecek insan mutlaka bulunurdu. burada o da yok, butun gun bir yataga civilenmis halde, pgibiyatrist

    randevum gelsin diye dakikalari sayiyor, randevuyu da uzatabildigim kadar uzatmaya calisiyordum. odada televizyon seyretmekten baska yapilabilecek birsey yoktu ve ben artik bundan cok gibilmistim.

    vakit gecenin koruydu, basimdaki askerler nedenini bilmedigim bir sebepten dolayi gitmislerdi. uyuyacagimi dusunup isigi da kapatmislardi, fakat ben uyuyamamistim. yatagimin pencereyle bitigib olmasi

    dolayisiyla, assagiyi seyrediyordum. hastane bahcesi bostu, banklar, cimenler, havuz kenarlari, kisaca insana dair hicbirsey yoktu. bir tek sey disinda: burak. yeni tanistigim bu cilekes arkadasim, gunde

    kac saat uyuyor, ne yiyor ne iciyor bilmiyordum ama, hastanede yatip kalkiyor, adeta hastanede yasiyordu. uzun uzun seyrettim onu, bir sure sonra farkima vardi ve el salladi. ben de ona el salladiktan

    sonra tekrar yattim ve uyumayi denedim. tam dalacakken tuhaf bir ses duydum. sanki bir dolabin, bir mobilya esyasinin dolap kapagi zorlaniyordu. fakat "tak! tak!" sesleri oldukca ritmik seyrediyordu.

    biraz dikkat kesildikten sonra seslerin banyodan geldigini farkettim. banyoda kimsenin olmadigindan emindim cunku isigi kac saattir kapaliydi. icerden gelen sesler epey karigibti. bir sure sonra bu

    seslere su sesi de eklendi. biri veya birileri, dus fiskiyesini acmisti sanki, agzina kadar dolu kuvete akan tazyikli su sesi, iki kulagimi birden kaplamisti. ardindan suya dusen sabun sesleri, veya

    klozet kapaginin sertce kapatilma sesi, veya dolap sesleri. dolaptaki deodorantlarin dusunce cikaracagi seslere de benziyordu. fakat tam olarak ne oldugunu anlayamiyordum. paniklemistim. iceri girmeye

    cesaret edemezdim elbette, ama disari cikabilirdim, birilerine haber verebilir veya hic degilse igiblari yakabilirdim. derhal yataktan firladim fakat firlamamla yatagin kiyisina dusmem bir olmsutu. sol

    bilegimden yatagin demirine kelepceli oldugmu nasil da unutmustum?
    Tümünü Göster
    ···
  6. 81.
    +2
    gecenin korunde bu mezarin basina

    gelmis ve saatlerce beklemisler.. kimilerini ben gordum, fakat kimilerini de benden onceki bekci gormus..

    -ee? dedim sabirsizca.-eesi bu kadar insanin ayni mezara gelmesi ve o mezarin basinda birseyler gorduklerini

    soylemeleri, en nihayetinde yarim akillariyla sagda solda dolasmalarina ben kendim sahit oldum.. isin daha da

    garip tarafi, bu insanlarin birbirlerini tanimiyor olmalari. hatta bir gece, gelenlerden birinin mezari kazip

    icindeki oluyu kacirdigini tahmin ediyoruz, cunku o gecenin sabahinda mezar kazilmis, ici bos bir sekilde

    bulduk.. \ -butun bu sacmaliklarin benimle ilgisi nedir? dedim baygin bir tripte. yasli adam cayinin son

    demlerini dokerken konusmasina devam etti: aslinda bunu sana anlatmamaliyim, korkarsin.. \ bu sozlerin

    hemen ardindan aci bir kahkaha patlattim ve: -ben hayatta hicbirseyden korkmam.. dedim. -gonul rahatligiyla

    anlatabilirsin her ne anlatacaksan.. \ bekci omuz silkti: iyi o zaman.. kendin istedin. benden gunah gitti.. \

    cayini hizlica karistirdiktan sonra soyle bir etrafina bakindi ve anlatmaya basladi: -o bolgeye, o ayni mezarin

    basina gelen butun insanlar, her biri ayri ayri olmak uzere, geldikleri saat sabaha karsi safak sokmeden az

    evvel ve hepsinin geldigi gun persembe idi.. \ mezarlik bekcisi bos bakislarima aldiris etmeden devam etti:

    -ve hepsinin en aci ortak paydasi: gelenlerin tamami, yani gorup, taniyarak hakkinda fikir sahibi

    olabildiklerimizin tamami, hayatlarinin belli bir bolumunu veya tamamini delirmis olarak gecirdiler.\ iste bu

    son ifade beni fazlasiyla rahatsiz etmisti. rahatsiz oldugumu belirten bir ifade takinarak baktim bekciye. bekci

    dayi, benim sessiz sedasiz koydugum tepkilere zerre kadar aldiris etmeden sozlerini soyle bitirdi: -unuttuysan

    hatirlatayim, bilmiyorsan uyandirayim evlat.. bugun gunlerden persembe, saat safak arefesi.. simdi ne demek

    istedigimi anliyor musun ramizim? \
    ···
  7. 82.
    +2
    sedefin butun gulumsemesi kaybolmustu simdi. donuk donuk suratima bakiyordu: -askim yanlisin var---\ -hayir! diye cikistim. -hayir soylemedim. ben bunu kimseyle paylasmadim sedef! senin bunu biliyor

    olmana imkan yok! \ kandirilmis biri gibi ofkeli ofkeli bakiyordum simdi ona. sedef once dudaklarini isirdi, sonra hic ara vermeden devam etti: -pekala itiraf ediyorum, dedi. -neyi itiraf

    ediyorsun?? -sen hapishaneden hastaneye gecis yaptiktan sonra, biz butun koy olarak, senin durumunu merak ettik. herkesin dilinde ayri bir deli hikayesi donmeye basladi. sen saniyor musun ki, sen

    buralardayken koy biraktigin gibi yerinde sayiyor??? bir an durdum, sahiden de koyde ne olup bitigi hakkinda en ufak fikrim yoktu. -elvin yengenin kollarimda, senin ismini sayiklayarak oldugunu

    biliyor muydun mesela??? \ iste simdi kelimenin tam anlamiyla neye ugradigimi sasirmistim. -ne zamandan beri?? diye sordum hemen. -gecen hafta, yanitini aldim. -ustelik olurken surekli senin ismini

    sayikladi.. isin dogrusu, uzuldum desem yalan olurdu, ama neticede bir insan evladi o da, olum kimsenin uzerinde hos durmuyordu sonucta.. -eee? konuya geri donecek olursak?? sonra ne oldu? sedef

    kaldigi yerden devam etti: -sonra ben de, cezaevine gidip, sizin kogusun agasiyla gorustum. senin yavuklun oldugumu soyleyince beni ciddiye alip dinledi sagolsun. -sedef!!! diye atildim. ben senin

    yavuklun falan degilim, her yerde sunu soylemeyi keser misin artik! sedef bir iki saniyeligine bozuldugunu belli eden bir surat ifadesi takindiktan sonra sozlerine devam etti: -onlar da bana senin

    basina gelenlerden, gibintilarindan, gece gordugun ruyalardan, davranislarinin degismesinden vs bahsettiler. hasan dedenin duasinin uzerine cay dokuldugnu soyledir, ben de bizim komsu koyun hocasina

    gidip yeni dua yazdirdim, aldigim gibi de dogruca hastaneye, yani sana getirdim!! -pekala, dedim. madem boyle, o halde neden kitabin icine sakladin dualari? adam gibi dua getirdim diye getireydin ya???

    -ufffff, askerler polisler bir suru adam koylu diye dalga gecmesinler diye oyle yaptim, dedi. -neden dalga gecsinler ya onlar da anadolu ailelerinin cocuklari---\ sedef sozumu keserek, elleriyle

    omuzlarimi oksayarak ve gulumseyerek sirnasmaya basladi: -sen simdi onu bunu birak da, soyle bakalim. yedin mi boregimi yemedin mi? yedin mi yemedin mi? \ bir yandan surekli bunlari tekrarliyor, diger

    yandan da cenemi burnumu isiriyordu. bir sure daha cilvelestikten sonra burundu ceneydi derken opusmeye basladik. tam opusmeye baslayali otuz saniye kadar olmustu ki, kapinin arkasindan kopek inlemesi

    gibi aglamayla karigib fakat ses cikarmamaya calistigi her halinden belli olan aci bir ses duyuldu.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 83.
    +2
    tam o sirada kapi tiklandi. hademe ekrem, biyikli suratini kapi araligindan iceri uzatmisti. -evet ekrem? gene ne var? dedi hilal doktor. -dohtor hanim az bi gelseniz.. doktor hilal rahatsiz edilmenin,

    hastasiyla olan gorusmesinin bolunmesinden oturu duygudu rahatsizligi fazlasiyla belli ederekten: -ne var soyleyiver, ramiz yabancimiz degil, dedi. fakat ekrem dallamasi, kas goz isaretleri yapiyor,

    gozlerini buyuterek olayin onemli oldugunu vurgularcasina doktoru yanina cagiriyordu. dr hilal bu tur seylere gelebilecek bir insan degildi aslinda, ancak bu sefer benden cok ozur diledigini soyleyerek

    musade istedi. -hemen geliyorum ramizcim.. odadan disari cikarken acilan kapinin ardinda aglayan ahu hemsirenin sesleri duyuluyordu. bir hengame, bir kargasa vardi sanki kapinin ardinda. birseyler

    donuyordu hastanede, ama ne oldugunu anlamiyordum. hilal hanim 2 dakika icin musade istemisti benden, ancak gideli 15 dakika kadar olmustu. gorusmenin basindan beri elinde tuttugu kagit, masasinin

    uzerinde oylece duruyordu. merakima yenik dusmustum. bir yandan risk almanin verdigi muthis korku ve adrenalin, diger yandan, muhtemelen hakkimda varilan kesin kanaati belirtici nitelikte olan bu kagidin

    icinde yazilanlarin ne oldugu hakkinda hissettigim tarifi imkansiz merak, beni bir fisek gibi kagidi alip okuma arzusuna mahkum ediyordu. kulaklarim kapida, gozlerim kagitta, ellerim titreyerek kagida

    uzandim. saniyenin beste birlik bolumu kadar suren refleksif bir hiz ile kagiti kaptigim gibi hizli hizli okumaya basladim. okumaya baslar baslamaz ise, ilk olarak kendi ismim ilisti gozlerime. gercekten

    de, kagitta, hastane genel kurulunun hakkimdaki sahsi kanaatleri yaziyordu. butun ilgili doktorlar ve bahsekim, imzalarini guzelce atmis, muhurleri basmislardi. herkesin hakkimdaki olumlu gerekceler

    ihtiva eden kanaatleri beni ziyadesiyle mutlu etmisti. evet, bu belge benim hastaneden taburcu edilmem icin hazirlanmisti, fakat son anda bir ekgiblik farkettim belgede. yalnizca bir tek kisi imzalamasi

    gereken yeri imzalamamisti: doktor hilal. anlamsizca bunun hakkinda dusunurken birden kapi tikirdama sesi duyuldu. hemen kagidi aldigim hizla tekrar geri yerine, masasin uzerine koydum. doktor hanim bir

    eliyle kapi kolunu assagi cekmis, fakat diger yandan, kapi arkasinda bir baskasiyla konusmaya devam ettigi icin, "girmek uzere olmak"tan "girmek"e gecememisti. birkac saniye sonra kapiyi acti. iceri

    girdi. o her zamanki gulumsemesi yoktu artik yuzunde. tarifi imkansiz bir tuhaflik, kederli olmayan, uzgun gorunmeyen garip bir hayal kirikligi vardi uzerinde. halsiz gibiydi. hala gulumsuyordu ancak

    samimi degildi. icten degildi. o eski parilti yoktu simdi gozlerinde. neler olup bittigini anlamaya calisiyordum. -ramizcim, hastanede bir sorun cikmis, bu yuzden hemen gitmem gerekti, kusura bakma. -

    yok, dedim estafurullah. hayrola mesele nedir? \ doktor hanim eksimis, somurtkan suratini daha fazla saklamaya calismadi. birden masanin uzerinde unutmus oldugu kagidi gordu. -bu kagida baktin mi ben

    yokken? bakmadin degil mi? dedi hafif paniklemis sekilde. -yok, bakmadim, diye yalan soyledim. bir sorun mu var doktor hanim? dedim ciddi ciddi. -bir sorun varsa saklamayin??? \ doktor hilal

    yeniden sahte bir gulumseme takinarak: -yok dedi. masanin uzerinde bulunan kagidi kaptigi gibi once ikiye, ardindan dorde, ardindan sekize bolmek suretiyle yirtarak parca pincik ettikten sonra, ayni

    gulumsemeyle sozlerini tamamladi: -hicbir sorun yok!
    Tümünü Göster
    ···
  9. 84.
    +2
    burak, masmasvi gozleri, bembeyaz bir yuzu olan yakigibli bir gencti. fakat her daim yuzunde beliren bir aci, bir somurtkanlik, bir "ne tak yiyecez simdi lan" ifadesi vardi. yarali bir sibirya kurdu

    gibiydi. kendisine dusmanlik edene havlamiyordu, isirmiyordu, fakat bakislariyla isirmaktan beter ediyordu. -hayrola, dedim. karadenizde gemilerin batmis gibi bir halin var kardes.. senin neyin var?

    burak, sigarasindan derin bir nefes cektikten sonra cevap verdi: -babam.. dedi. babam bu hastanede. 3 ay bile yasamaz, olur dedi doktorlar. ama 3 yil oldu hala bu hastanede. cikisini alamiyoruz bir

    turlu. zamaninda doktorlarin uyguladiklari bir tedaviye cevap vermis galiba, ya da onun gibi birsey.. bu yuzden nasil olsa olecek diye uzerinde turlu turlu ilaclar deniyorlar, denek olarak kullaniyorlar

    babami.. burak derin derin somuruyordu elindeki sigarayi. sigarayi agzindan hic ayirmadan iciyordu, dudaklarinin kenarindan agir agir yanaklarina suzulen dumanin arkasindan, masmavi gozleri

    parliyordu. -peki neden buradasin? neden babanin yanina gitmiyorsun?? dedim. -babami neredeyse 1 yildir gostermiyorlar bize. en son gorevlilerden birini kafalamistim, o benim icin bir fotografini cekti.

    fotografi gordugum andan beri hergun oluyorum.. hem de her gun.. gozleri doldu, hala yanmakta olan sigarasini tek yumrugu icinde gibip burusturdu. -babana ne oldu??? diye sordum saskinlik ve merak

    icerisinde. burak kipkirmizi olmustu. -uzerinde denemedikleri kimyasal kalmamis, rengi sapsari olmus, normalde olmasi gerektiginden kat be kat yasli gorunuyor! vucudunda dokulmedik tuy bile kalmamis..

    ve 3 yildir bu sekilde benim babam bir kobay! dusunsene, ayni seyi senin babana yaptilarini bir dusunsene! kanim donmustu.. soyleyecek tek bir kelime bile bulamiyordum.. bu kadar aci ceken birine ne

    soylenebilirdi ki? bir an kendi sorunlarimi fazla buyuttugumu, aslinda benim dertlerimin zerre kadar onem teskil etmedigini dusundum, saygiyla karigib bir acima duygusu hissediyordum ona karsi.. -peki,

    dedim. polise falan gitmediniz mi hic? -polis hicbir sey yapmiyor. cok cok gerekli mercilerden bir sorusturma aciliyor, ama sadece acildigiyla kaliyor. gitmedigim yer kalmadi, emniyet mudurlugu,

    kaymakamlik, orduevine bile gittim. cokmus gozlerinden bir damla yas suzuldu/ titrek ellerle bir sigara daha yakti ve sozlerine devam etti: -ben artik babamdan umidi kestim ramiz. benim babam

    yasamiyor.. benim babam her gun aci ceken her allahin gunu can cekisen bir adam.. buna hayat mi denir? buna yasam der misin sen?? ben babami gormekten de gectim, artik tek bir dilegim var. o da babamin

    olmesi!!! bu sozler yuregime ok gibi saplanmisti. bir insanin babasinin daha fazla aci cekmemesi icin olmesini istemesi cok aci vericiydi.. -isin daha da kotu olan kismi ne biliyor musun kardes???

    babami daha fazla aci cekmemesi icin oldurmeme bile izin vermiyorlar.. babamin yattigi odayi cok iyi gozetiyorlar, ve kimseyi kabul etmiyorlar.. bir an durdu, masmavi gozlerini gozlerime dikti. tam bir

    sey soylemek icin agzini acacakti ki, birbirinden hizli kosan bir duzine adamin uzerimize atlamak uzere olduklarini gorduk.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 85.
    +2
    ozlerimi actigimda vakit seher vaktinden biraz evvelceydi. hava aydinlanmak uzereydi. odada veya baska herhangi biri yoktu. "lan tuvalete nasil gidicem" dedim, kollarimdan

    biri yatagin demir borusuna kelepceli vaziyetteyken.. birden bir "cit!" sesi duydum. kolumdaki kelepce aciliverdi. hemen yerimden kalktim. kapiyi usulca actim, nobet bekleyen

    kimse yoktu. koridorlar karanlikti, -nasil igib yanmaz amk hastanesinde, dedim. usulca yurumeye basladim. attigim her adim deli gibi yanki yapiyordu. o kadar sessiz ve bos

    gorunuyordu ki heryer. lambalari nasil yakacagimi bilmiyordum. hastane pencerelerinden sizan ciliz igib zifiri karanligi los hale getirebiliyordu ancak. usulca merdivenlerden

    assagi indim. assagi katin da ust kattan bir farki yoktu. pencereden disari bakayim bari dedim. disarda bembeyaz bir giysi giymis, otururken elindeki cubukla yeri eseleyen ve

    basi onune egik oldugu icin yuzu gozukmeyen biri haric, kimsecikler yoktu. uzun olan saclari nedeniyle yuzu gorunmeyen bu beyaz elbiseli kimse, elindeki cubukla zemindeki

    kumlara carpi isareti ciziyordu. isin daha da garibi, bu kisinin oturdugu yerde normal sartlar altinda 3 katli, yuvarlak bir bahce havuzu olmasi gerekiyordu. hastanenin

    bahcesinde teknolojiden eser yoktu, her yer cimlikti. bizim askerlerin arabasi da yoktu ortalikta. sasirmistim. istikametimi hastane cikisi olarak belirledikten sonra

    adimlarimi hizlandirdim. neler olup bittigini anlamak istiyordum. en alt kata indim. butun bilgisayarlar acik oldugu halde danismada hic kimse yoktu. heryer tek kelimeyle

    bombostu. -amk ne bicim hastane lan burasi, dedim kendi kendime. -acil de kapali mi acaba??? yok artik?? hizli adimlarla gitmeyi bir kenara birakip kosmaya basladim.

    hastane kapisina varir varmaz bahceye bakmak istedim ancak bahce oteki tarafta kalmisti. kapidan cikip bahcenin obur tarafina dolasmam gerekiyordu. elimi kapiya uzattim:

    kilitliydi. -oha lan noluyo! dedim saskinlik icerisinde. once bi sagima soluma baktim, sonra kapiyi tekmelemeye basladim fakat ise yaramiyordu. kapinin camini kirmaya karar

    verdim. beni goren biri var mi diye arkama baktim once. sonra tekmelemek icin onumu dondum ve doner donmez kapinin hemen onunde bembeyaz giyinmis bir kadin elini cama koymus

    bana bakiyordu. o cirkin suratli kizin buyumus hali gibiydi. hastanenin dort bir yaninda son ses alarm calmaya basladi. arkama bakmadan kaciyordum simdi, zemin kattan birinci

    kata cikar cikmaz alarm sesleri, ses rengini koruyarak bebek aglamasi seslerine donustu. butun gucumle odama kosuyordum, tek arzum odama ulasmakti. bunun icin sadece bir kat

    daha cikmam gerekiyordu. birinci kati ikinci kata baglayan merdivenleri ikiser ucer atladim. hemen odami ariyordum. odamin numarasi "103"tu. 91, 93, 95, 97... diger odalar yan

    koridordaydi. hemen diger koridora saptim, 98, 100, 102.. tek numarali odalar ciflerin karsisinda olmaliydi. 99, 101... 101 numaradan sonra gelen odanin numarasi sokulmustu.

    kapisina tahtalar carpi isareti seklinda cakilmis, muhurlenmisti.. caresiz koridorun sonundaki pencereye kadar kostum. artik kosacak, kacacak bir yer kalmamisti. pencereden

    assagi baktigimda, butun bahcede koyunlarin otlamakta oldugunu gordum. kahverengi coban kopegi, ve az once yere birseyler cizen kiz koyunlarini guduyordu simdi. basini usulca

    kaldirdi ve en basindan beri o pencerede oldugumu biliyormus gibi, her zamanki gibi basini yana yatirarak bana bakti.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 86.
    +2
    -gel bakalim.. guleryuzli bir doktordu hilal hanim, icten bakislari, canayakin tavirlari, insanin icini isitiyordu. profesor veya onun gibi tasakli bir unvani oldugundan herhalde hafiften yasini basini

    almis bir hanimdi ama gercekten cok icten ve kafadengi biriydi. -soyle otur bakalim.. hilal hanimin hic bitmeyecek gibi duran gulumsemesi, acaba konusmanin sonunda da bu halini koruyabilecek miydi? hic

    sanmiyorum, dedim kendi kendime. -anlat bakalim, nasilsin, hayat nasil gidiyor?? konusmak istiyordum aslinda, anlatmak istiyordum herseyi, oldugu gibi, tum ciplakligiyla.. ama cesaret edemiyordum ki..

    acikcasi birisi bana yasadiklarimi, gordugum ruyalari anlatsa dalga mi geciyon diye samari yapistiridim diye dusunuyorum. hilal hanim birden gulumsemeyi birakip ciddilesti. -konusmak istemiyorsun

    herhalde?? lan bi de soyle bisey var dedim kendi kendime, eger konusmazsam beni cezaevine geri yollarlar bu muallakler. en kotu kabusumu anlatmak bile sessiz durmaktan iyidir dedim. tam lafa baslayacakken

    kapi tiklandi. -girin.. iceri giren askerlerden sevimsiz ve huur cocugu olani: -doktor hanim, bu hastanin basinda durmamiz gerekiyor, eger sizin icin de bir sakincasi yoksa. -ne munasebet ya! cikin

    disari! hastane hademesi ekrem bey elinde koca bir fincan kahveyle, halihazirda acik bulunan kapidan iceri girdi, kahveyi hilal hanimin masasina birakti. -baska bi emriniz var midir dohtor hanim? hilal

    hanim cerceveli gozluklerinin arasindan kaslarini catarak daha da sert bir ifade takindi: -beyefendileri disari alalim ekrem. doktor hademeye kukrercesine bakiyordu, hademe askerlere birsey diyecek gibi

    oldu fakat askerler de hademeye dovecek gibi bakmaya basladilar. zavalli adam ne yapacagini bilemeden tepsisini kucaklayip apar topar disari cikti. -sizi son kez ikaz ediyorum beyler, disari! aksi halde

    guvenlik cagiracagim! ayni er, yinr cevap verdi: -doktor hanim, elimizde emir var, bu adam bir cezaevi mahkumudur, elleri kelepceli bile olsa, sizinle ayni odada yalniz olarak bulunmamasi icin

    elimizde emir var. asker, elindeki dosyayi agir agir yuruyerek yavas ve uyuz hareketlerle hilal hanimin onune birakti. o ne kadar yavassa, doktor hilal da bir o kadar hizli, atik ve ofkeli hareketlerle

    dosyadaki tek bir kagit olan uygulama metnini cikarip gozumun onunde parcalara ayirdi. tam o sirada guvenlik gelmisti. -beyleri disari alalim lutfen.. guvenlik gorevlileriyle askerler yaka paca

    tartismaya basladilar ki, doktor bana bakip yeniden gulumsedi: -birazdan devam edecegiz, dedi. hayretler icerisindeydim, hayatimda hic boyle bir doktor gormedigimi itiraf ettim kendime..
    Tümünü Göster
    ···
  12. 87.
    +2
    asansorun kapisi acilir acilmaz tam arabayi iceri surmek icin hamle yapmistim ki, asansor kapisi acildigi anda karsima cikan ahu hemsire beni durdurdu. -aaa bu saatte napiyorsunuz burada??? dedi telas

    icinde. durun durun, yardimci olayim size. -birseyim yok saolun, ben kendim giderim, dedim sesimden taninmamak icin en boguk ses tonumu takinarak. -ya olur mu oyle sey, biz niye variz burada? \ "isime

    burnunu sokmak icin varsin amk huursu baska ne icin burada olacaksin" diye soylendim icimden. -siz nereye gidiyordunuz, ben gotureyim sizi.. \ -biz bir kaza yaptik ailecek.. dedim. -hI hI.. hI hI..

    ahu hemsire, asiri derecede anlayisli ve ilgili bir ses tonuyla basini salliyor, "butun dikkatimle dinliyorum" mesaji veriyordu. boguk sesimle uydurmaya devam ettim: -beni buraya getirdiler, 6 saat oldu

    esimi bekliyordum, nihayet o da gelmis, acildeymis simdi.. ona bakmaya gidiyordum.. ne olur, ne olur esime goturun beni..\ numaradan dolan gozlerim, titreyen sesim ve ellerim, ahu hemsireyi oldukca

    etkilemis gorunuyordu. -tamam, dedi. hemen acile gidiyoruz, esinize bakacagiz, ama ondan sonra yatip dinlenmelisiniz, lutfen, itiraz istemiyorum. cok zor bir gun gecirmissiniz! -peki, dedim. \

    birlikte asansonra bindik, hemsire zemin kat dugmesine basinca, kafamdaki a planini iptal edip, b planini devreye koyuverdim. evet, danisma katindan gececektik, ancak nasil ki, tek basina tekelerli bir

    araba suren sargili bir hasta, hastane disina cikarak inanilmaz bicimde dikkat cekecekse, basinda, arabasini suren bir hemsireyle beraber acile goturulen sargili bir hasta da bir o kadar dikkat

    cekmeyecekti. acilin on kapisi danisma katina, arka kapisi ise hastanenin acil cikisina aciliyordu. acil denilen yer her zaman bir hareket, bir hengame, yakinlari olen, kafasi gozu yarilmis, yasam

    savasi veren insanlarla doluydu. dolayisiyla firsattan istifade hemsireyi atlatmanin bir yolunu bulup acilin arka kapisindan hastane bahcesine bir sekilde sivismayi basaracak ve ikinci binaya gecis

    yapacaktim. "!" ulasmak icin bekledigimiz kata vardigimizi belirten cinlama misali uyarici asansor sesi kulaklarimiza nufuz etti. danisma katindan geciyorduk simdi. epey yol almis, danismadaki kizlarin

    oldugu, anonslarin yapildigi yere gelmistik. tam acil tarafina gececektik ki, birden doktorun biri ahu hemsireye seslendi: -ahu! iki dakika bakabilir misin? -suan olmaz. -ahu lutfen! ahu hemsire -

    bir saniyenizi rica ediyorum, hemen gelicem, dedi ve 5-6 metre otemizde bekleyen doktorun yanina gidip sessizce konusmaya basladilar. noluyo lan, dedim, vay amk ahunun manitasi da tam gelecek zamani

    buldu. ne yerimden kipirdayabiliyorum, ne acile gidebiliyorum.. gidecek olsam gorecek, aramizdaki mesafe birkac metreden ibaret.. once sagima, sonra soluma bir goz attim. normalde, yani gunduz

    vakti sularinda; danismada bekleyen birbirinden guzel, boya kamyonu carpmiscasina makyaj yapan, renk cumbusunden olusan gokkusagini aratmayan danisma hatunlarinin yerinde yalnizca bir tek kiz vardi;

    benim zamaninda "cilek" ismini taktigim, gercekten de cilege benzeyen guzel kizdan baskasi degildi bu. birkac saniye boyunca birbirimizin gozlerinin icine baktik, "lan, dedim gozlerimden falan tanimaz

    insallah beni kevase... " iste tam o sirada on cikis otomatik kapisi, iki yana ayrilmak suretiyle acildi, iceri hizli adimlarla girmekte olan kisi, kuzenim muhammetten baskasi degildi. kosarcasina hizli

    adimlarla, cilli yuzlu, cilek kivamindaki danisma kizinin yanina geldi: -nerede o!!! hangi katta!!! -kim? dedi cilek kiz saskinlik icerisinde. -kuzenim!! ramiz
    !!!
    Tümünü Göster
    ···
  13. 88.
    +2
    hastane ek binasinin hemen kose bucaginda pusuya yatmis militan gibi bekliyordum. burak iceriye daldi. -ne

    olur! yardim edin! babam icerde yaniyor! feryatlari koparmaya basladi. amaci oradaki gorevliyi alip

    uzaklastirmak olmaliydi, bunu anlayabiliyordum, ancak bir insan, babasiyla, hatta oldurmek istedigi babasiyla

    ilgili, ancak bu kadar yalan konusabilir, bu kadar rol yapabilirdi. bu gibi anlar, hem beni hayattan sogutuyor,

    hem de burak gibi sinsi insanlarin ne kadar tehlikeli olabilecekleri konusunda uyari mekanizmalarimi yeniden

    harekete geciriyordu. birkac dakika sonra b bloktan burak, yaninda az once uyuklamakta olan guvenlik

    gorevlisi, diger muhtelif hastane personeli ve hademe kilikli bir adam, ellerinde baltalar, hortumlar, kum

    kovalari ve yangin sondurme cihazlariyla birlikte karga tulumba a bloga dogru kosuyorlardi. burak o kadar

    cigerden agliyor, o kadar fevri hareketler yapiyordu ki, alevler icinde tutusmus birinin kendini atacak havuz,

    deniz vs aramasina benziyordu. oyle bir babammmm diyisi vardi ki, agizdan, dilden degil, tamamen yurekten,

    cigerden geliyordu. iste bundan dolayi fareli koyun kavalcisi gibi butun hastaneyi pesine takmis, battal gazi ve

    tayfasinin kale fethetmeye gitmesi gibi a bloga saldirircasina kosuyorlardi. o anda cep telefonuma baktim, 1

    cevapsiz arama coktan gelmisti. kar maskesi yuzumde, hemen iceri atildim. etrafta kimsecikler yoktu.

    disaridaki ugultu haricinde, muthis bir sukunete sahipti bu bina. daha once soyledigim gibi, bu bina daha cok

    hastanenin mali ve idari isleriyle ilgili olan bolumuydu, dolayisiyla iceride hastalara dair pek bir sey bulmak

    mumkun degildi. iceride hasta olmadigi, dolayisiyla onlarla ilgilenmesi gereken hastabakici, nobetci hemsire

    ve bunun gibi gece vakti bir hastanede bulunmasi gereken butun personeller karsi binadaydi. saatin de

    oldukca gec olmasi munasebetiyle, burada tek tuk guvenlik gorevlilerinden baska kimsecikler olmuyordu.
    ···
  14. 89.
    +2
    \ bu kadar lafa elbette sadece ve sadece dosyaya ulasabilme surecimin kisalmasi icin katlaniyordum.

    elimden, onun dediklerini yapmaktan baska bir sey gelmiyordu.. tam bu sirada olanlar olmus, kulaklari

    patlatan, daha onceden de asina oldugumuz, yureklere korku salan cinsten paldir kuldur oten hastane yangin

    alarmi devreye girmisti. -kuzenimiz basardi! dedi burak. anlamsiz bakislarima mukabele olarak hafiften tipik

    alayci siritmasini takinarak ve -hadi ama, o artik benim de kuzenim sayilir, dedi. ceketinin ic cebinden bir kar

    maskesi cikardi. -bunu giy. ben telefonuna cagri attigimda iceri gireceksin. iceri girme konusunda aceleci

    davransan iyi edersin, alarmin fake oldugunu anlamalari 10 dakika ya surer, ya surmez..dua et de muhammet

    hastaneden kacmayi basarabilmis olsun... \ diger elinde simgibi tuttugu, beze sarili cok agir bir diger seyi de

    uzatti: -sadece cok zor kaldigin durumlarda kullan. mumkun oldugu kadar kullanmamaya bak. \ evet, artik

    bir silahim vardi. buragin butun bunlari nereden buldugunu mu, geceleyin oldurulmek uzereyken bir anda nasil

    ortaya cikip da hayatimi kurtarmasini mi, beni oldurmek uzere olan adamin yuzunu neden bir turlu gormeme

    izin vermeyisini mi, bu kadar plani daha onceden oturup tasarlayip tasarlamadigini mi daha cok merak ettigimi

    bilmiyordum, ama sanirim kuzenimin bana soylemeye calisip da bir turlu soyleyemedigi sey, su an icin

    bunlarin hepsinden daha cok kafami mesgul ediyordu..
    ···
  15. 90.
    +2
    basimi kaldirdigimda; karsimdaki bu, uzun bir dal sigara ikram ediyor vaziyette eli havada kalmis fakat hala gulumsemekte olan kisi, mavi gozlu, kivircik sacli arkadasim buraktan baskasi degildi. ikram

    ettigi sigarayi kapisircasina alip hizli hareketlerle yaktiktan sonra bir yandan hizli hizli cekip koruklerken, bir yandan vucudumu nikotine doyuruyor, diger yandan iki arkadas sohbet ediyorduk. -seni

    mahkememde gordum ve inan oldukca sasirdim. ne isin vardi orada? diye sordum merak icerisinde ... burak burnunu cektikten sonra tipik hareketini yaparak, yani bir yandan sigarasinin dumanini uflerken

    diger yandan kederli kederli ufka bakarak cevap verdi: -kardesim mahkemelik olmus, gitmese miydim yani?? -iyi de ---... burak sozumu keserek devam etti: -gercek arkadaslik bunu gerektirir. bir dost

    sadece iyi gunlerinde yanindaysa, kotu gunlerinde, kotu zamanlarinda yaninda degilse, afedersin ama kardesim, sokayim ben oyle dosta da, onun dostluguna da.. -peki, dedim. peki madem, o zaman neden

    yanima gelmedin? neden birden ortadan kayboldun??? --sadece mahkemenin neticesini ogrenmek istedim. herhangi bir sekilde senin bir de ben gelip canini gibmak istemedim kardesim.. ... \ ne diyecegimi

    bilemiyordum. burak cebinden mektuba benzer birsey cikardi. -nedir bu? diye sordum. ... aglamakli gozlerle cevap verdi: -babamin bizlere el altindan gizli kacak yazdigi bir yardim mektubu.. nasil

    yani? dedim hayretler icerisinde. -zamaninda para karsiligi bagladigim hastabakicilardan biriyle haber yollamistim babama.. babam konusamadigi icin, o hasta haliyle iki satir birsey ciziktirmis.. ne olur

    kurtarin beni bu iskencelerden diye yazmis. inanmiyorsan al bak oku... \ hickiriklar bogazimda dugumlenmisti.. ne diyecegimi bilemiyordum, ne denirdi ki boyle bir durumda?

    -babam aci cekiyor ramiz.. dedi aglamakli bir sesle. -benim babam her gun tekrar tekrar olen bir adam.. ... tek bir nefeste butun sigarasini bitirmeye calisircasina icine cektigi derin nefesten sonra

    sozlerine aglamaya baslayarak devam etti: -annem babamin acisindan oldu gitti.. kardeslerim yetim kaldi.. bu kadar aci hepimize yetti. ben onemli degilim, biz onemli degiliz belki, cunku katledilen

    bizler degiliz, babam... artik sigarayi falan birakmis, neredeyse hungur hungur agliyordu. nefes nefese kalmisti.. -ne demek istiyorsun? dedim. -bunlar cok agir ifadeler burak.. boyle soyleme be dostum..

    ... burak gozyaslari icinde yakama yapisti, hemen ardindan asiri ciddi, soguk fakat bir o kadar da vurgulu ve gur bir ses tonuyla -yasamadan bilemezsin.. dedi.. uzun bir sessizlik oldu. en sonunda

    dayanamayip sordum: -benden ne yapmami istiyorsun?? burak cevap vermedi. -kardes, sana diyorum.. burak; yaklagib 5 dakika kadar sonra sessizligini bozdu. -babamin ismi altan uzmez.. yaslica bir

    adam.. senin bulundugun binanin besinci katinda kaliyor. yani senin odanin 3 kat ustunde. -eee? benden ne istiyorsun??

    burak en ciddi halini takinmis, kaslari catik vaziyette gozlerini bana dikmis, uzun uzun bu sekilde baktiktan sonra asil soylemek istedigi seyi acikladi:

    -babami oldurmeni istiyorum..
    Tümünü Göster
    ···
  16. 91.
    +2

    yeğenler ben bi yemek yiyip geliyorum rez alın

    ···
  17. 92.
    +2
    cunku hatirladigim

    kadariyla bu katta yalnizca bir tek tuvalet olmasi gerek, o da merdivenlerin basladigi yerde olmaliydi. oysa az

    once su seslerinin geldigi yer, merdivenlerle uzaktan yakindan alakasi olmayan, kuytuda kalmis, hastane

    bahcesi cephesine dogru acilan bir odaydi.. fakat bunlarla kaybedecek vakit yoktu. 10 dakika coktan bitmis

    olmaliydi. kapiyi acmayi denedim ancak zaten bekledigim uzere, kapi kilitliydi. bir iki sert tekme de netice

    vermeyince, elimdeki silahin kabzasiyla butun gucumle kapinin koluna vurmaya basladim. kapiya silahla her

    vurusum, binanin koridorunda inanilmaz bir yanki yapiyor, yurekleri agza getirecek cinsten cinlamalar

    cikariyordu. nihayet dorduncu denemeden sonra kilidi kirmayi basarmistim. iceri adimimi attigim anda

    cebimde bir titreme hissettim. hemen telefonumu cikardim, gelen mesaj buraktandi: "0927338452... "

    karmakarigib rakamlardan olusan bu mesajin en altinda da: "kasanin sifresidir. acele et." yaziyordu. -bir

    dakika, dedim. bir saniye.. arkadas, bu ne dakikliktir? bu nasil bir zamanlamadir??? bugune kadar buragin

    boyle cok zamanlamasina sahit olmustum. oyle ki, her seyi saniyesi saniyesine yetistirebiliyor ve pek cok

    seyin zaten halihazirda yerini de bilebiliyordu. bu ozelligi sayesinde mukemmel planlar kurabiliyor ve tum

    planlarini tikir tikir isletebiliyordu.. ama bu seferki beni gercekten sasirtmisti. tam odaya girdigim ani

    yakalamasi inanilmaz diye gecirdim icimden. odaya girer girmez kapiyi arkamdan kapattim. telefonun isigi

    yardimiyla hemen kasaya numaralari tek tek girmeye basladim. kisa sure icinde acilan kasanin icinden mavi

    dosyayi aldim. fakat is mavi dosyayi almakla da bitmiyordu, bitmeyecekti.. mesele dosyayi buraga da

    kaptirmamaktaydi. eger bu santaj malzemesine tek basima sahip olabilirsem, buraga ihtiyacim olmadna ve

    birini oldurmek zorunda kalmadan santajimi yapabilecek ve buradan kurtulabilecektim. birden kafamda

    simsekler cakti.
    ···
  18. 93.
    +2
    kos yakala onu! dedi burak aceleci bir tavirla. -kuzenini gozden kaybetme sakin! ona ihtiyacimiz olacak..

    fakat muhammet az once bulundugu yerden uzaklasmaya baslamisti bile. cebimde kapali vaziyette tuttugum

    telefonumu cikarip actiktan sonra kuzeni aramaya basladim. bu arada burak arkamda yerlerde birseyler ariyor

    gibi, egilmis vaziyette birseyler kurcaliyordu. -alo! kuzen! diyerek cevaplandirdi telefonu muhammet. bir an bile

    konusmama musade etmeden, soluk almadan konusuyordu adeta: -olm beni dinle! hemen cikman lazim

    buradan! \ tam o sirada, daha ben konusmaya firsat bile bulamadan burak telefonu elimden kapti ve benmisim

    gibi konusmaya basladi: -kuzen, acilen a blogun icine gir, gordugun ilk yangin dugmesine bas! hastaneden

    cikicam, ama dedigimi yapmazsan cikamam! sadece dedimi yap! yangin alarmini calistir! yangin alarmi

    calistiktan 20 dakika sonra, devlet hastanesinin arkasindaki mezarlikta bulusalim. unutma, bir iki dakika

    icinde yangin alarmini devreye sok, sonra hemen hastaneyi terket! soru sorma! dedigimi yapmazsan

    cikamam! hadi cabuk! vakit yok! \ bu konusmanin ardindan telefonu sert bir hareketle kapatti ve bana geri

    verdi. bir yandan hizli hizli yuruyor, diger yandan kolunu koluma takmis, beni de ittirerek hizli yurutuyordu. -

    sen ne halt ettigini saniyorsun! diye kukredim bir an. kelimenin tam anlamiyla cileden cikmistim. burak cevap

    vermiyor, sadece hizli yurumesine hiz katiyordu. ben de ses tonumu yukselterek ayni sorulari 2 kez daha

    tekrarlayinca yurumeyi birakti. -sana diyorum lan! \ tum hatlariyla bana dondu. gozlerinden dehset

    saciyordu. -tum dikkatleri oteki binaya cekmeden, bu binaya nasil girecegini saniyorsun! sen elini kolunu

    sallaya sallaya iceri gireceksin, kapisi kiliti bir kapi, sifresiz acilmasi imkansiz bir kasa ve butun bunlari

    gozetleyen bir guvenlik gorevlisi yokmus gibi, gidip dosyayi alip geleceksin oyle mi! sen nasil bir aptalsin lan!
    ···
  19. 94.
    +2
    burak, kuzenimle telefonda benmisim gibi konusmus ve mezarlikta bulusacagimzi soylemisti.

    buyuk ihtimalle bunu sadece ama sadece, kuzenimin, benim buradan cikacagima inanmasi ve yapmasi

    gereken seyi ciddiye alip yapabilmesi icin uydurmustu ancak yine de soylemisti. kuzenim suanda sehir

    mezarliginda beni bekliyor olmaliydi. eger bu binadan disari ciktiktan sonra da bir sekidle hastane duvarlarini

    asmayi basarir ve arka kapinin oldugu taraftan mezarliga kacabilirsem, orada kuzenimle bulusur ve mavi

    dosyayi ona emanet edebilirdim.. hemen mezarliga gitmek icin kapiya dogru yoneldim fakat neseli islik

    sesleri, gittikce cogalarak icinde bulundugum odanin kapisinin arkasinda maksimum seviyeye ulasmisti. az

    once islik calip kapiyi kilitleyen sey her neyse, su an tam olarak icinde bulundugum odanin, yani muhasebe

    odasinin kapisinin arkasinda isliklarina devam ediyordu. odanin kapi kolu yavasca cevrilmeye basladi..
    ···
    1. 1.
      0
      Rezzzzzz
      ···
  20. 95.
    +2
    Bikac saat icerisinde olay yeri inceleme ekipleri gelip bu adam uzerinde inceleme yapacaklar!! senin de parmak

    izlerini, veya sana ait en ufak bir doku ornegi bulduklarinda ne olur biliyor musun! bu olay da senin uzerine

    kalir, bu sefer deli degil zir deli diye omur boyu bir odaya kapatilir, duvarlarla konusursun! tabii en iyi

    ihtimalle!!! \ anlamiyordum. adamin sadece yuzune bakmak istiyordum. parmak izimi belli etmeden,

    herhangi bir elbise, bez ile veya dogruca ayagimla iteleyerek gayet yerde yatan bedeni cevirebilir ve yuzunu

    gorebilirdim. buragin dosya konusunda acele etmek istemesini anlayabiliyordum, ama benim sadece birkac

    saniyemi alacak bu isi gerceklestirememem icin uzun muddet cene calip kendi birkac dakikasini feda etmesini

    hic mi hic anlayamiyordum. iste tam da bu sirada, adamin beni silah zoruyla su an bulunmakta oldugumuz

    yere getirirkenki yoldan, yani geldigimiz yoldan bulundugumuz tarafa dogru birisi kosuyordu. -ramiiz!

    ramiiiz! \ bagiran kisinin kim oldugunu goremiyordum, zifiri karanlikta yalnizca bir kipirti halinde

    gorunebiliyordu. onun bizi gormesi ise mutemadiyen imkansizdi. ancak birkac saniye sonra bu sesi tanidim ve

    tanimamla da yuzumde kocaman bir gulumsemenin aksetmesi bir oldu. bu kisi, kuzenim muhammet'ten

    baskasi degildi..
    ···