-
176.
0Merhaba
-
177.
+2erkek sesi sorularina devam etti: -hastanin rahatsizliginin paranoid bulgular ihtiva ettigi kanisina nereden vardiniz peki??? bir sure sessizlik oldu. doktor hilal derin bir ic cektikten sonraTümünü Göster
konusmasina devam etti: -hasta surekli olarak kabuslar gordununden, hastaneye kadar kendisini takip eden bembeyaz elbiseli bir kiz ve koyun surulerinden, birilerinin kendisine komplo kurdugundan ve bu
gibi seylerden bahsediyor. \ erkek olan doktorun sesi hafiften kizginlasmaya baslamisti: -bunlar her normal insanin soyleyebilecegi turden seyler. surekli kabuslar gormesi ve ilgi cekmek icin bir
takim seyler uyduruyor olmasi, hastayi paranoid sizofren yapmaz! doktor hilal de hircinliga hircinlikla yanit verdi: -bu sekilde oldugunu da nereden cikardiniz! diger doktor ustelemeye devam etti:
-benim icin iyi ihtimaller her zaman kotu ihtimallerden onde gelir doktor hanim. sizinkisi; artik tip dunyasinda klagiblesmis, hastanin uzerini apar topar cizerek, bastan savma tani ve tetkiklerden sonra
son derece keyfi bicimde konulan teshislerin ardindan hastayi kimyasal ilaclara bogarak bir odaya hapsetmekten ibaret! neden; cunku hastalarla ugrasmasi zor geliyor, neticede aldiginiz ucret degismiyor.
\ doktor hilal cirtlak bir sesle karsi cikti: -ne currrret! \ uzun bir sessizligin ardindan konusmalar yeniden basladi: -bakin metin bey.. sizin son derece basarili ve idealist bir profesor
oldugunuz tum camiamiz tarafindan bilinmekte: kabul. size de saygimin sonsuz derecede oldugunu belirtmekten mutluluk duyuyorum. lakin belirtmekte gereklilik duydudum bir diger husus ise; bu hasta ile
ilgili tum sorumluluk ve insiyatifin sahsim uzerine adledildigidir. dolayisiyla isin bu kismindan sonrasi yalnizca bendenizi alakadar eder, ve ben de, yirmi yili askin tecrubemle ve de yuksek
musadelerinizle, bu hastanin bu hastane icin zararli oldugu, acilen istanbula sevkinin gerektigi, ve oranin yukseltilmis sartlarinda tedavi edildikten sonra yeniden topluma kazandirilmasi gerektigi
kanisina vardim. simdi, gerekli islemleri derhal baslatmak durumundayim, vaktinizi isgal ettim, izninizle...
faltasi gibi acilmis gozlerle ben buraga, burak da bana bakiyordu. telefondan gelen son bir kapi carpma sesinden sonra tam kaydi kapatiyordum ki, burak elimi gibica tutarak -dur! dedi. -bekle!
gercekten de bir dakika kadar bekledikten sonra, kayittan yeniden tikirtilar duyulmaya baslandi ve doktor hilalin sesi yeniden duyuldu: -alo? benim.. evet evet, az once gonderdim. bir daha gelecegini
sanmam, tamamen atlattik sanirim. ... tamamdir... evet, merak etmeyin... artik sakladiginiz yerden cikarabilirsiniz... -
178.
+1-hani lan! diye bagirdim hiddetle. -hani baban hastanede oluyordu? babana dair hicbirsey bulamamislar iste! dalga mi geciyorsun lan sen benimle! ikimizde ayaga kalkmistik ve ellerim buraginTümünü Göster
yakasindaydi. burak ise ellerimi yakasindan ayirmaya calisarak kollarimi tutuyordu. -manyaklasma!!! diye bagirdi. -duymadin mi konusulanlari! sakladiklari sey babam iste! senin manyak doktorun da
babama yapilan istismarin agir taslarindan biri! simdi anladin mi neden bu kadar cirpindigmi! \ -ulan, dedim. ne yapsin bunlar senin babani??? neden saklasinlar? -anlatmama izin ver anlatayim!!!
-pekala.. dedim. anlat bakalim. seni dinliyorum.. \ burak bir iki saniye yere baktiktan sonra, anlatmaya basladi: -babami bu hastanede sakliyorlar, cunku babamin vucudu bunlarin uyguladiklari bir
cesit alternatif tip tedavisine cevap verdi! ozon mudur nedir, oyle bisey. -eee? ulan ne guzel iste??? dedim hayretler icinde. -bunun gercekten guzel oldugunu mu dusunuyorsun? dedi burak titreyerek.
sinirden veya uzuntuden titriyordu artik. -bana bunun kotu olan kismini soyler misin guzel kardesim?? dedim beklenti icinde. burak konusmasina devam etti: -kotu, cunku bunu bu sekilde, oldugu gibi
disari lanse ederlerse bu doktorlarin da ipini keserler. cunku dunyanin piyasalarini elinde tutan en buyuk sektor, ilac firmalaridir. insanlar ozon denilen bu alternatif yontemin bu kadar ise
yaradigini kesfettikleri anda ilac firmalari para kaybetmeye baslayacak. bu yuzden tip dunyasi su an icin ozon terapi ve diger alternatif tip tekniklerinin onunu kesmeye calisiyor. bu doktorlar, ilk
basta zaten babamin kurtulamayacagini bildikleri icin, babami karanlik bir odada olume terketmisler. yalnizca bu hastaneye staj olarak geldigini sandigim genc bir doktor, nasil olsa olecek diye deneme
amaciyla babama bir sure kemoterapiye ek olarak ozon terapi uygulamis ve kemoterapi sirasinda dokulen saclarin, tuylerin ozon terapi ile yeniden ciktigini gormus ve hayrete dusmus. birkac ay daha
tedavilere devam ettikten sonra kanserin ilerlemesinin durdugunu gozlemlemis ve bir mucizeyi gerceklestirmis. \ sinirim fevkalade yatismis, ilgi ile buragin anlattiklarini dinliyordum. -eee? dedim.
sonra?? burak bir sigara yaktiktan sonra olayin devamini anlatti: -sonra ilac firmalari tarafindan tehdit edilmisler. hep iki arada bir derede kalmislar. bir yandan babamin iyilestigini duyurmak
istiyorlar, fakat duyuramiyorlar. cunku nasil iyilestigi hakkinda bir rapor hazirlamalari gerek. normal sartlar altinda kemoterapiyle vs tedavi ve hayata tutunmasi sayesinde savasti ve kanseri yendi
gibi klagib bir hikaye uydurulabilirdi fakat babamin rahatsizliginin ismi habis melanom idi. yani en olumcul, tedavisi gunumuz sartlarinda pek mumkun olmayan, en kotu deri kanseri tipi. dolayisiyla
babamin iyilesmesi demek, gazetelere hatta belki televizyonlara haber olmasi demekti.. ve en nihayetinde takdir edersin ki, boyle bir durumda herkesin soracagi ilk soru "nasil?" sorusu olurdu. kendi
kendine yendi diyemezlerdi, cunku gibindirik bir devlet hastanesinin imkanlarinda bu kadar zorlu ve olumcul bir hastaligin sanki nezle veya gripmis gibi kolayca atlatilmasina hic kimse inanmazdi. ozon
terapi diyip dogruyu da soyleyemediler, cunku bu sefer de herkes ozona yonelecek, ilaclar piyasadaki eski onemini kaybedecek, ve ilac firmalari da bu hastanedeki butun doktorlarin kariyerlerini bitirip
koklerini kaziyana kadar kanli ellerini uzerlerinden cekmeyecekti. iste bundan dolayi, babami ha iyilesti, ha iyilesecek yalanlariyla tedaviye devam ediyoruz bahaneleriyle sakladilar durdular. oysa
babam iyilesmisti..\ -nasil yani? dedim saskinlikla. -neden boyle birsey yapiyorlar peki? -cunku, dedi burak. kariyerleri, kazanacaklari paralar, toplum icindeki prestijleri bir insanin yasamindan
daha degerli.. bunu yapiyorlar cunku ilac firmalarinin cikarlarina ters dusmeyen, tedavi olurken bir yandan da kimyasal ilac almayi gerektiren bir tedavi metodu gelistirmeye calisiyorlar. bu yuzden
babamin uzerinde 3 yildir turlu turlu seyler deniyorlar. malesef maddi gucumuz olmadigi icin sesimizi kimseye duyuramiyoruz. -peki, dedim; madem hersey anlattigin gibi, oyleyse doktor hilal neden
senin babandan bahsettigimi diger doktora bir deli sacmasi olarak sundu??? madem bundan haberdar ve bunu saklamaya calisiyor, oyleyse bundan diger doktora hic bahsetmemesi, benim hayal arkadasimin
uydurmasiymis gibi lanse etmesinden daha yerinde olmaz miydi??? yani durup dururken essegin aklina karpuz kabugu dusurmus olmuyor mu sence de? -
179.
+1kafam o kadar karismisti ki, kimin dogru kimin yalan soyledigini anlamaya calisiyordum. acikcasi o an icin, buraga hic ama hic guvenmiyordum. burak, hic dusunmeden, ara vermeden soruma yanit verdi:Tümünü Göster
-hayir.. tam tersi. profesor doktor metin akyuz cok idealist bir doktordur, hastalarla cok ilgilidir, insanlari insan olduklari icin sever ve herkesi tum duygu ve dusuncelerini tek tek anlattirip
ozumsemeden kimsenin hakkinda kesin bir kanaate varmaz, vardirmaz. keske butun doktorlar onun gibi olsaydi.. \ bir an durdu, sigarasinin kulleri icmeye icmeye bitmis, sigarayi adeta ruzgar icmisti..
hemen, mazotu bitmis gibi yenisini yakti. -bununla nereye varmaya calisiyorsun? dedim -suraya varmaya calisiyorum.. profesor babamla ilgili olayi zaten biliyor. senin doktorunun bunlari ozellikle
profesore deli sacmasiymis gibi sunmasi gerekiyordu, eger hic bahsetmeseydi, daha sonra profesor gelip seninle konusursa, sanki ondan bunu saklamis gibi bir duruma dusecekti ve babamla ilgili insanlik
sucu isledikleri teorisi kuvvet kazanacakti.. \ simdi sigara yakma sirasi bendeydi. derin derin cektigim nefeslerin ardindan buraga soyle dikkatlice baktim, kesinlikle yalan soyler gibi bir hali
yoktu, bilakis birseyler anlatmak icin kendini paraliyordu, fakat icimde nedenini anlayamadigim tuhaf bir duygu vardi. belki de dunyaya olan guvenimi kaybettigim icindi. ne yaptiysam hikayesini
curutememistim. -peki, dedim. butun bunlari neden yapiyorsun? -neyi?? dedi burak. -yani butun bunlari neden bana anlatiyorsun? -cunku babam aci cekiyor, onun buradan cikamayacagini anladigim icin,
artik olmesi gerektigine karar verdim. -ne zamandan beri insanlarin olmeleri gerektigine sen karar veriyosun lan it! \ yine hiddetlenmistim. -beni dinle, dedi burak en tehditvari tavrini takinarak.
bu hastanede bunu yapabilecek tek kisi sensin. sana daha once benden kimseye bahsetme demistim, ama beni dinlemedin, gittin salak gibi pgibiyatristine anlattin. artik babami senin de bulamayacagin bir
yere saklayacaklar!!! \ gozyaslarini sildikten sonra sagi solu tekmelemeye basladi. -lan dur! herkesi basimiza toplayacaksin!! \ burak kendini ufak ufak toparladiktan sonra: -bunu yapabilecek
tek kisi sensin. yapman gereken sey cok basit, sana gidip adam bicakla, kafasina gib diyen yok. sadece gidip solunum cihazini yerinden cikaraksin hepsi bu. 10 saniyeni bile almaz. ben yapabilecek olsam
coktan yapmistim ama beni iceri almiyorlar! sivil vatandaslarin besinci kata girmesi yasak! sen hem yatili hastasin, hem de yatalak degilsin. tekrar ediyorum: bunu senden baska hickimse yapamaz..
lutfen ramiz.. lutfen.. yalvariyorum sana.. dedi bir an durup dusunmeye basladim.. burak bugune kadar bana cok yardim etmis, cok yakinlik gostermis biriydi, ancak bu istedigi sey benim yapabilecegim
turden birsey degildi: -uzgunum, dedim. kim olursa olsun, ne olursa olsun, bir savasin icinde olmadigim surece, insan olduremem ben. ancak ve ancak kendi canimi kurtarmak icin o insani oldururum.
-tamam iste! diye atildi burak. eger bunu yapmazsan hayatin bitecek! -nasil yani? dedim. beni, istegini yerine getirmedigim halde oldurmekle mi tehdit ediyorsun??? -elbette hayir, sacmalama, dedi.
bizler arkadasiz.. demek istedigim sey, eger bunu yapmazsan hayatinin kayacagi.. seni bir timarhaneye yollayacaklar, medyaya sizmasini istemedikleri bir takim gercekleri bildigin ve dillendirebilecegin
icin ve dillendirdigin seylerin deger tasimayan, onemsiz, deli sacmasi boyutunda kalmasi icin de ellerindne geleni yapacak, yani seni o timarhaneye mahkum edecekler.. bir an anlam veremiyormuscasina
gulumsedim: -nasil yani? istedigin seyi yerine getirince butun bu dediklerin olmayacak mi sanki?? bunu mu demek istiyorsun??? \ burak ellerini, avuc icleri temas edecek sekilde isitiyordu. birden
bana bakti, dipdiri gozleriyle seytani bir sekilde gulumseyerek cevap verdi: evet, aynen oyle.. eger istegimi yerine getirirsen, seni butun bu sacmaliklardan kurtaracagim. -iyi ama nasil??? dedim.
burak, bir eliyle cebinden, dorde katlanmis bir kagit cikardi, diger eliyle kagiti isaret ederek: -bununla, dedi. -
180.
+1-bu ne lan?? dedim. burak dorde katlanmis kagidi yavasca acti. -hastane haritasi.. dedi. -ee? ne skime yaracak bu hastane haritasi??? -burada, cay ocagindan bashekimlige, morgtan muhasebeye her yerinTümünü Göster
plani acikca cizilmis ve tek tek belirtilmis gormus oldugun uzere.. -evet, dedim. -iste, gidecegin yer muhasebe. muhasebenin kasasinin icinde mavi bir dosya var. iste o dosyayi emniyete goturdugun anda
hepsinin isi biter. senin doktorun da dahil olmak uzere 20den fazla doktorun hastaneyi nasil onbinlerce lira zarara ugrattiklari, kacirdigi paralar, doner sermaye oyunlari vs butun aciklari bu dosyada
mevcut. son derece profesyonelce calisiyorlar. hafife alinacak bir organizasyon diyemezsin bunlara.. \ saskinliktan ne diyecegimi bilemiyordum. hayretimi daha fazla gizleyemedim: -bu kadar cok seyi
nereden biliyorsun? ayrica madem elinde boylesine bir koz var da, neden bunu babani oldurtmek yerine salivermeleri icin kullanmiyorsun??? dedim. burak gokyuzune bakti.. tepemizden gecen bir askeri
helikopteri tum gurultusune ragmen kulaklarini tikamadan, elleri ceplerinde seyredaldi. beni dinlemiyor gibiydi, fakat birden, gozlerini uzaklasmakta olan helikopterden ayirmadan soruma cevap verdi:
elimde derken??? hangi elimde??? ciliz bir kahkahanin ardindan sozlerine devam etti: -elimde olan birsey yok.. at binenin, kilic kusananin.. dosyayi alirsan elimizde olur, alamazsan olmaz. benim
hastaneye girip onu oradan calmak gibi bir sansim yok, fakat senin var.. \ bu sefer kahkaha atma sirasi bendeydi. alayci bir kahkahanin ardindan huzun ve nefretle karigib hislerimi soze doktum:
-senin masaligini yapacagim yani oyle mi??? senin icin once hirsiz, hemen ardindan da katil olacagim? senin keyfin icin? peki ya sonra?? sonra bana ne olacak?? ama dur.. dur.. bana ne olacagi kimin
umrunda oyle degil mi? hic hapishaneye girmemis biri olarak, hapishaneden yeni gelmis birine suc isleyip de kendine yeniden hapsi boylama olanagi tanima onerisinde bulunman o kadar aptalca, o kadar
beyinsizce ki, sana hayret ediyorum... \ burak hala uzaklasmakta olan helikopteri izliyordu. biraz daha kigib bir sesle konusmasini surdurdu: -sen artik onlarin nazarinda delisin. deliligin resmi olarak
onaylandiktan sonra, -ki onaylandi!- bundan sonra yapacagin hirsizliklar, isleyecegin cinayetler, hatta tecavuzler, fanteziler bile bir herhangi bir suc teskil etmeyecek, iceriginde herhangi bir suc
unsuru barindirmayacak.. bu sayede babamin olumunden sen sorumlu olmayacaksin, onlar da cinayetten degil, ihmalkarliktan yargilanirlar yargilanirlarsa. peki sence onlarin akibeti benim umrumda mi???
hayir.. peki senin umrunda olmali mi??? hayir... -bi saniye bi dakka.. dedim bir anlam veremeyerek. ceza almadan cinayet isleyebilmem icin resmi olarak deli raporum olmasi lazim ve sen suanda raporumun
oldugunu soyluyorsun??? -evet.. -benim bu cinayeti islememin sebebi zaten, senin beni bu delilik yaftasindan kurtarman degil miydi??? ben zaten hali hazirda deliysem, oyleyse senin istedigin seyi neden
yapayim??? dogruca gider, kasadan dosyayi alir, kendi pazarligimi kendim yaparim??? \ burak alay edercesine guldu, basini uyuz hareketlerle gulumseyerek saga sola cevirdikten sonra cevapladi:
-unuttugun guzel birsey ayrinti var ama... -ne gibi?? dedim. -benim hastaneye giremememle birlikte; senin de hastaneden cikamiyor olman gibi mesela.. -
181.
0101 deyim sonra okurun
-
182.
+1-sacma... dedim. bir belgeyi emniyete ulastirmak basit bir ihbara bakar.. \ burak asiri abartili bir kahkaha patlatti. oyle ki, bu kahkahalar iki kisilik sessiz bir ortam icin fazla rahatsiz ediciydi.Tümünü Göster
kulagimi yirtiyordu adeta. sinirlerim cok bozuktu ve burak en az benim kadar sinirleri bozuk gorunuyordu, kahkahalarinin rengi basta olmak uzere, ten rengine kadar, her yonuyle fazlasiyla belli ediyordu
bunu. ayni zamanda kahkaha atmak, asiri tepkilerle gulmek, asiri tepki gostererek kizmak, karsisindakine soz hakki tanimadan bagirip cagirmaya baslamak, birden patlamak gibi tepkiler, koseye gibismanin
tipik belirtileriydi. bu isi buragin cinayetin islemeden cozebilecegime inaniyordum artik. -pekala, dedi burak. yap oyleyse.. madem o kadar basit oldugunu dusunuyorsun.. haydi, durma! butun islerinin
ustesinden kendin gel.. ama sunu unutma; bana ihtiyacin oldugu zaman, sana asla bir daha yardim etmeyecegim! arkasini donerek hizli adimlarla uzaklasmaya basladi. -dur! dedim arkasindan. -butun
bunlari nereden bildigini soylemedin hala! /// burak yalnizca basini cevirerek bana suzercesine bakti, ardindan her zamanki alayci gulumsemesini takinarak: -bunu seninle paylasacagimi da nereden
cikardin??? dedi ve yoluna devam etti. bir sure sonra da gozden kayboldu. hizli adimlarla odama ciktim. -aptal! dedim gulerek. -haritasini bende unuttu.. \odama cikar cikmaz kapiyi cektim; hemen
haritayi yataga yayarak katlari tek tek incelemeye basladim. muhasebe ikinci kattaydi. onkoloji bolumu ise besinci katta.. suan icin buragin babasiyla isim yoktu, ama yine de bi ara gidip gozlerimle
gormek istiyordum adamcagizin ne halde oldugunu.. -ne bahtsiz insanlar var dunyada, diye dusundum. adamdaki sansa bak lan?? sen kalk en olumcul hastaliklarin birinden mucizevi bir sekilde kurtul, ondan
sonra boyle hastanelerde kimyasallara maruz kal, hatta ustune bir de oglun bile olmeni istesin.. \ tum hazirligimi bitirdikten sonra muhasebeye nasil girecegimi dusunmeye basladim fakat aklima
hicbir yol gelmiyordu. tam o sirada kapim tiklandi: -girin! gelen hademe ekrem abiydi. -aksam yemegini getirdim delikanli.. dedi. -ahu hemsire yok mu?? \ ekrem abi suratima "dalga mi geciyorsun
lan it" dercesine yari sinirli, yari bon bon baktiktan sonra, tekerlekli yemek tepsimi uzerime ittirip yollayarak, odaya adimini bile atmadan kapiyi carparak cikti. hicbirsye bir anlam verememistim ama
etrafimda anlam veremedigim olaylarin vuku bulmasina oyle alismistim ki, bu tur seylerin benim icin sorun mahiyetinde yer kaplamasi icin daha sekiz tane sinif atlamasi gerekiyordu. butun yemekleri
yatagimda hizlica yedim. birden bire uyku bastirdi. tuhaf bir sekilde gozlerim kararip kararip geri eski haline donuyordu. inanilmaz bitkin hissediyordum. yavasca yataga suzuldum. atgozlugu yuzunden
sadece ilerisini gorebilen atlar misali, tek gordugum sey odanin tavaniydi. gozlerimin kenarinda los, sari igiblar var gibiydi, fakat basimi cevirip bakacak takatim yoktu. denediysem de olmuyordu.
ellerim, kollarim kaskati kesilmisti. parmagimi bile kimildatamiyordum. uyuyordum sanki, cunku tamamen uyur haldeydim, agzimdaki salyayi bile tutmaktan aciz haldeydim, ote yandan uyumadigima da
emindim, cunku etrafta olan bitenlere karsi duyularim acikti. bilincim yerindeydi. daha ne olup bittigini anlamaya calisirken birden banyodan bir tikirti sesi geldi. -
183.
+2banyonun kapi kolunun hafifce cevrilmesinden cikan bir tikirti sesiydi bu. bir sure sonra kesildi, fakat kapi da acilmadi. aradan gecen sure 5 -10 dakikayi bulmustu, ya da bana o kadar uzun gelmisti. tamTümünü Göster
"herhalde bana kapi kolu sesi gibi geldi" diye icimden gecirirken kapinin acilma gicirtisi geldi kulaklarima. son derece ayiktim aslinda, ama nedense hicbiryerimi kimildatamiyor ve kapiya bir turlu
bakamiyordum. kapi acikti, kapida biri vardi. kipirtilari, sessiz olmaya calisir gibi hareketleri, ne kadar sessiz olursa olsun, kendisinden cok daha sessiz olan odamin icinde yakayi ele veriyordu.
tipki, farelere pusu kurmus bir kedinin birden sicramasi ve farelerin birden kacismasi gibi, banyo kapisindaki sey herneyse, birden sicramis, ve sanki kendisi gibi olan bir suru sey de kacismis gibi
tuhaf fakat bir o kadar da net sesler geliyordu kulaklarima. birden atlayip yakalamaya calisan, ve ondan kacisan seyler tipki kedi, fare gibi minik seylermis hissi uyandiriyordu hissedebildigim
kadariyla. hissedebildigim kadariyla diyorum, cunku benim vucudum odanin obur tarafina donuktu, kafam hafifce yukari dogru bakiyordu, ancak kesinlikle sol tarafi goremiyordum. durmadan cocuklar gibi
tepisen, kacisan ve benzeri sesler cikaran seylerden, hindi sesleri gibi sesler geliyordu. tuhaf kikirdemeler, gulusmeler, ama bu tamamen yoruma kalmis birseydi. tamamen bana boyle geliyor diye
dusunuyordum, ya da bir cesit ruya goruyor olmaliyim.. diye gecirdim icimden. fakat birden yorganimda birsey hissettim. uzerine yatmis oldugum yorganin bir ucunu cekistirilmeye baslandi.
hissedebiliyordum, ancak donup bakamiyordum. aslinda artik bakabilsem bile bakmamayi tercih ederdim. bir ara gozlerim hafif aralanir gibi oldu, odanin sag tarafindaki duvarda, minik golgeler, cok hizli
hareketler yapiyorlardi. zaten baska bir yeri gorebilmek icin basimi ceviremiyordum. yorganim her cekistirilisinde kikirdemeler, tuhaf, hindi sesi gibi gulusmeler artiyordu. artik iyice panik olmustum.
icimden bildigim butun dualari okumaya basladim fakat okudukca icim daraliyordu. nefesim kesiliyordu. yerdeki seylerden biri gogsumun uzerine cikmisti, ellerimi ve kollarimi oyle bir gibmaya basladi ki,
kollarim adeta yaniyordu. gozlerimden istemsiz akan yaslar, icimdeki korku, kafamdaki kargasa, her duaya yeniden, bastan baslamami gerektiriyordu. bir sure sonra agzimin egrildigini, dualari okuyamaz
hale geldigini farkettim, duaya icimden devam edince duzeliyordu. butun cocuklugum, film seridi gibi gozumun onunden geciyordu, koydeki evin salonunda cay iciyordum, odadaki herkesle eglencenin ve
sohbetin dibine vuruyorduk. ancak anilarimda da bir tuhaflik vardi, odadaki herkesin suratinda bir cirkinlik, bir burukluk vardi. cucelerin vucudundaki orantisizlik misali, insanlarin ya gozleri
buyuktu, ya yanaklari butun yuzlerini kapliyordu, ya da gozleri cekikti. tam o sirada sekiz kez sasirdigim icin bir turlu bitiremedigim ayetel kursuyu, butun gucumle yeniden okumaya basladim, ve tam o
sirada, film gibi seyretmekte oldugum anidaki cenesi ve dudaklari fazla genis olan nenem, kendi icmekte oldugu cayi agzimin ortasina gecirdi, kirilan cay bardaginin parcalari dudaklarima saplanmisti.
butun aciyi iliklerime kadar hissediyordum artik. birden odamdaki butun sesler kesildi. -
184.
0Rezz pampa
-
185.
0Okuyorum
-
186.
+2sanki iplerim cozulmus de serbest birakilmisim gibi, ya da az once gorduklerim hic olmamis gibi, bagira cagira yattigim yerden firladim. hemen isigi yaktim, vakit gecenin koruydu. yedigim yemek yarimTümünü Göster
kalmis sekilde yatagimin dibinde duruyordu. yatagimdaki harita burus burus olmus ve bir kosesinden cekistirilmis gibi yirtilmisti. kendimi frenlemeye calissam da, basarili olamadim ve hizli hizli
nefesler cekerek aglamaya basladim. cektigim nefesleri geri vermiyor, sadece hizli hizli nefesler cekiyordum ve cektikce gozlerimdeki yaslar daha da birikiyor, aglamam hizlaniyordu. -lan, yeter artik
amina koyayim, yeter! diye bagirdim. birkac dakika bu vaziyette duvarlari yumrukladim fakat bir sure sonra kendimi toparlayarak bunu yapmayi kestim. amk, dedim lan zaten millet delirdigimi tescillemis,
biraz daha bu sekilde dikkat cekmenin alemi yok.. artik bana cinlerin musallat oldugundan adim gibi emindim. aksi halde delirdigimi kabul etmek zorunda kalacaktim.. ah! dedim ah! nereden kaybettim hasan
dedenin dualarini. allah kahretsin! ustumu gibi gibiya giyindim. aslinda birseyler yapacaksam simdi tam sirasiydi, muhasebe odasinda birilerinin olmasi imkansizdi, saat gecenin 3u, bu isi yapmak icin
bicilmis kaftanti. koridora ciktim. bulundugum yer, yatalak hastalarin kati oldugu icin, ve saat gecenin uc bucugu oldugu icin pek kimseler yoktu ortalikta.. hizli fakat sessiz adimlarla, katta gezinmeye
basladim. bulundugum kat ikinci katti, ayni sekilde haritaya gore; muhasebenin de ikinci katta oldugu goruluyordu. yarim saattir neredeyse butun kati gezmistim, fakat muhasebeye dair hicbirsey yoktu
ortalikta. -lan, nasil olur? dedim. hastalarin odalarindan, tuvaletten ve bir iki temizlik esyasi deposundan baska birsey yoktu bu katta. caresizce odama geri dondum. her ne yapacagimi kestiremedigim
durumda yaptigim gibi, camdan disarisini seyretmeye basladim. hayattan tiksindigim anlarin tamamini olusturuyordu bu anlar. bu amini yolunu gibtigim hastanesinde ne gunlerim gecmisti. hastane bahcesinde
her zaman beraber oturdugumuz, ve ne zaman baksam buragi gordugum palmiyeli kamelyadaydi simdi gozlerim. ama ilginctir, ne zaman baksam mutlaka orada bulunan buragin yerinde yeller esiyordu bu kez.
-hayret.. dedim kendi kendime. -belki evinin yolunu bulmustur beyefendi.. banyoya girdim, kapiyi ve igiblari actim. hersey normal gorunuyordu. heryerin isiginin acik oldugundan iyice emin olduktan
sonra, "hele su haritaya bir daha goz gezdireyim, beli bir yerde hata yapiyorumdur" diyerek haritayi yataga degil, bu sefer yere yaydim. herhangi bir harektle egilmeden, comelmeden, tamamen ayakta, dik
ve kusbakisi bir pozusyonda, belki bakis seklimi degistirirsem, goremedigim bir hatayi gorurum mantigiyla haritayi incelemeye koyuldum. hersey ilk baktigimdaki gibiydi, muhasebe hala ikinci kattaydi.
yaklagib yirmi dakika kadar uzun uzun inceledikten sonra en sonunda, kucuk ve tuhaf bir ayrinti dikkatimi cekmeyi basarmisti: bodrum katta olmasi gereken morg, yerinde yoktu. -
187.
0Sonra okurum Rezz
-
188.
0-nasil olur lan? dedim. koskoca morgu niye cizmemis olsunlar ki??? \ egilip haritaya daha dikkatli bakmaya basladim. bir sigara yaktim, sigaranin milyar tane zararinin yani sira; konsantrasyonu
artirmak gibi tek tuk faydalarinin da oldugunu duymustum. dudaklarimla cigerlerime yolladigim dumanlari, burnumdan yavas yavas disari veriyordum. sigaranin kullerini ise, haritanin uzerine dokuyordum.
yerdeki hastane haritasini tekrar, tekrar ve tekrar tepeden assagi suzuyor, her yaziyi en basindan okuyordum. birden havaya sicradim: -"ulan tabii ya!!" -ne kadar da aptalim! diye soylendim kendime.
haritanin en ustunde kocaman harflerle "b blok" yaziyordu. bu harita, karsi binanin haritasiydi. morg yalnizca bu binada vardi. karsi binanin zemin katinda su tesisatiyla ilgili mudurlukler vardi. demek
ki muhasebe de karsi binanin ikinci katindaydi. aptal gibi bunca saat burada bosuna vakit kaybetmistim. derhal hazirliklarimi bitirdim, sigarayi sondurdum ve haritayi da kalibina uygun bicimde yeniden
dorde katlayarak koridordan assagi inmek uzere merdiven basina geldim. assagi kat oldukca kalabalik gorunuyordu, nobetci bir hemsire ve hasta yakini olduklarini tahmin ettigim bir suru de insan vardi.
"lan dogumhane mi acaba burasi?" dedim. birinci katin ne kati oldugunu bilmiyordum. -ulan, dedim amk hastanesi. sen benim canimi, hayat enerjimi, yasama sevincimi elimden almissin, suracikta 1000 cocuk
dogsa ne onemi var??? \ beni kimsenin gormesini istemiyordum. bu yuzden assagi kata inmek son derece riskli gorunuyordu. dahasi, indikten sonra bir de danisma katindan bahceye cikmam gerekecekti.
birileri tarafindan farkedilmem isten bile degildi. asansorden inmek fena bir fikir sayilmazdi ama asansorun de beni goturecegi yer yine zemin katti, yani danismaydi. ayrica asansor yalnizca ve yalnizca
yuruyemeyen veya durumu cok acil olan hastalar icindi. bir plan yapmaliydim, hem de oyle bir plan yapmaliydim ki,tereyagindan kil ceker gibi halletmeliydim bu meseleyi. bu amina kodumun, insani ruh
hastasi eden yerden kurtulmamin tek yolu muhasebeye gidip o dosyayi araklamamdan geciyordu. bulundugum katin koridorunda dort donmeye basladim. fildir fildir dusunuyordum fakat aklima elle tutulur net
bir fikir gelmiyordu. birden zeybek oynayan egeliler gibi parmagimi assagidan yukari dogru hizlica giblattim: "buldum!" -
189.
+4bir ust kata dogru kosarak cikmaya basladim. ucuncu katta pansuman odalari oldugunu biliyordum. saga solda gezinen bir iki nobetci hastabakici-hemsire disinda ortalarda pek kimseler yoktu. kimselereTümünü Göster
gozukmemeye calisarak kapisi aralik olan ilk odaya daldim, evet, burasi bir pansuman odasiydi. guzel yuzlu bir nobetci hemsire, elindeki siringayla ilac cekiyordu. -pardon bakar misiniz? nobetci
hemsireyi ariyorum, dedim. -buyrun benim nasil yardimci olabilirim? -sizi acilden cagiriyorlar! hemen gelsin dediler acil bi durum varmis, eleman sayisi cok yetersiz mi ne oyle birsey dediler... \ hemsire kiz elindeki
siringayi masanin uzerine attigi gibi kapidan firlayip kosmaya basladi. acile gidip bi tak olmadigni gorup geri donmesi icin minimum 5 dakikam vardi simdi. hemen cekmeceleri karistirmaya basladim. neyse
ki aradigim sey olan sargi bezlerini ilk denememde bulmustum. sadece gozlerim acik kalacak sekilde, kafami sarip sarmalamaya basladim. sargi bezlerinin dusmemesi icin, minik demir tokalarla birbirine
tutturduktan sonra, ve kollarimdan birini de hizlica sarip boynuma astiktan sonra odayi terkettim. hizli adimlarla tekrar yeniden assagi kata indim. yatalak hastalarin oldugu bu katta, rastgele odalara
bakmaya, iceride kimler var kimler yok hizlica goz atmaya basladim. butun odalar karanlikti, ve genellikle yatalak hastalar, ve hastalarin basinda bekleyen ve de uyumakta olan yakinlari vardi.. 97 numarali oda,
planimi gerceklestirmek icin en musayit olan odaydi. iceride uyuyan yalnizca bir tek hasta vardi ve basinda bekleyen kimse de yoktu. bu odalarin ortak ozelligi, icerisinde misafir ettikleri hastalarin
yatalak olmalari hasebiyle, mevcudiyetlerinde tekerlekli sandalye de bulunduruyor olmalariydi ve bir tek benim odamda yoktu ecdadini gibtigim tekerlekli sandalyesi. ses cikarmadan, yavasca iceri
suzuldum, tekerlekli sandalyeyi kaptigim gibi koridora cikardim. hemen oturdum ve bu sekilde surmeye devam ettim. teknoloji o kadar gelismis ki, eskiden ellerle tekerlekleri iterek surulebilen bu
aletlerin simdi playstation kumandalari gibi joystickli dugmeleri vardi. artik planimin son asamalarina gelmistim. eh, tekerlekli sandalyeye mahkum bir hasta olarak merdivenden inecek halim yoktu ya!
akulu araba suren cocuklar gibi, tekerlekli sandalyeyi usul usul surerekten asansorun basina geldim. bir an durdum, eger dogruca zemin kata inersem, on kapidan cikmak icin danismadan gecmek zorunda
kalacak, ve yine, yuzum gozukmuyor olsa bile, cok dikkat cekecektim. saat gecenin 4unde her tarafi sargili tekerlekli sandalye surerek hastaneden disari cikan biri mutlaka dikkat cekecekti. aklima
alternatif olarak yine bodrum kat geldi. -eger, dedim. ilk olarak danisma kat yerine bodrum kata inersem, oradan direk kafeteryaya cikiliyor. kafeteryanin hemen yaninda ise arka cikis kapisi var.
zamaninda dort tane askeri, morgtan cikar cikmaz ilk ben gormustum ve ben de kafeteryada oturuyordum. -tamamdir, dedim kendi kendime ve asansoru cagirma tusuna bastim. -
190.
+2asansorun kapisi acilir acilmaz tam arabayi iceri surmek icin hamle yapmistim ki, asansor kapisi acildigi anda karsima cikan ahu hemsire beni durdurdu. -aaa bu saatte napiyorsunuz burada??? dedi telasTümünü Göster
icinde. durun durun, yardimci olayim size. -birseyim yok saolun, ben kendim giderim, dedim sesimden taninmamak icin en boguk ses tonumu takinarak. -ya olur mu oyle sey, biz niye variz burada? \ "isime
burnunu sokmak icin varsin amk huursu baska ne icin burada olacaksin" diye soylendim icimden. -siz nereye gidiyordunuz, ben gotureyim sizi.. \ -biz bir kaza yaptik ailecek.. dedim. -hI hI.. hI hI..
ahu hemsire, asiri derecede anlayisli ve ilgili bir ses tonuyla basini salliyor, "butun dikkatimle dinliyorum" mesaji veriyordu. boguk sesimle uydurmaya devam ettim: -beni buraya getirdiler, 6 saat oldu
esimi bekliyordum, nihayet o da gelmis, acildeymis simdi.. ona bakmaya gidiyordum.. ne olur, ne olur esime goturun beni..\ numaradan dolan gozlerim, titreyen sesim ve ellerim, ahu hemsireyi oldukca
etkilemis gorunuyordu. -tamam, dedi. hemen acile gidiyoruz, esinize bakacagiz, ama ondan sonra yatip dinlenmelisiniz, lutfen, itiraz istemiyorum. cok zor bir gun gecirmissiniz! -peki, dedim. \
birlikte asansonra bindik, hemsire zemin kat dugmesine basinca, kafamdaki a planini iptal edip, b planini devreye koyuverdim. evet, danisma katindan gececektik, ancak nasil ki, tek basina tekelerli bir
araba suren sargili bir hasta, hastane disina cikarak inanilmaz bicimde dikkat cekecekse, basinda, arabasini suren bir hemsireyle beraber acile goturulen sargili bir hasta da bir o kadar dikkat
cekmeyecekti. acilin on kapisi danisma katina, arka kapisi ise hastanenin acil cikisina aciliyordu. acil denilen yer her zaman bir hareket, bir hengame, yakinlari olen, kafasi gozu yarilmis, yasam
savasi veren insanlarla doluydu. dolayisiyla firsattan istifade hemsireyi atlatmanin bir yolunu bulup acilin arka kapisindan hastane bahcesine bir sekilde sivismayi basaracak ve ikinci binaya gecis
yapacaktim. "!" ulasmak icin bekledigimiz kata vardigimizi belirten cinlama misali uyarici asansor sesi kulaklarimiza nufuz etti. danisma katindan geciyorduk simdi. epey yol almis, danismadaki kizlarin
oldugu, anonslarin yapildigi yere gelmistik. tam acil tarafina gececektik ki, birden doktorun biri ahu hemsireye seslendi: -ahu! iki dakika bakabilir misin? -suan olmaz. -ahu lutfen! ahu hemsire -
bir saniyenizi rica ediyorum, hemen gelicem, dedi ve 5-6 metre otemizde bekleyen doktorun yanina gidip sessizce konusmaya basladilar. noluyo lan, dedim, vay amk ahunun manitasi da tam gelecek zamani
buldu. ne yerimden kipirdayabiliyorum, ne acile gidebiliyorum.. gidecek olsam gorecek, aramizdaki mesafe birkac metreden ibaret.. once sagima, sonra soluma bir goz attim. normalde, yani gunduz
vakti sularinda; danismada bekleyen birbirinden guzel, boya kamyonu carpmiscasina makyaj yapan, renk cumbusunden olusan gokkusagini aratmayan danisma hatunlarinin yerinde yalnizca bir tek kiz vardi;
benim zamaninda "cilek" ismini taktigim, gercekten de cilege benzeyen guzel kizdan baskasi degildi bu. birkac saniye boyunca birbirimizin gozlerinin icine baktik, "lan, dedim gozlerimden falan tanimaz
insallah beni kevase... " iste tam o sirada on cikis otomatik kapisi, iki yana ayrilmak suretiyle acildi, iceri hizli adimlarla girmekte olan kisi, kuzenim muhammetten baskasi degildi. kosarcasina hizli
adimlarla, cilli yuzlu, cilek kivamindaki danisma kizinin yanina geldi: -nerede o!!! hangi katta!!! -kim? dedi cilek kiz saskinlik icerisinde. -kuzenim!! ramiz
!!! -
191.
+1Rezerved 47
-
192.
0Rezerve
-
193.
0Rezervasyon
-
194.
+1olaylari saskinlikla, hatta kelimenin tam anlamiyla agzim acik vaziyette izliyordum. -beyefendi lutfen sakin olur musunuz, dedi cilek kiz. -sakinim ben! -oyleyse sesinizi alcaltir misiniz lutfen, saat
sabahin 4 bucugu.. -yahu hayat memat meselesi bu!!! dedi kuzen ayni yuksek ses tonuyla.. -ciddi bir sorun var, telefonunu kac kez aradim acmadi! -beyefendi, lutfen.. dedi danismadaki kiz. -lutfen sakin
olmaya calisin.. -rifatla acilen gorusmem lazim, kacinci katta? sadece oda numarasini soyleyin, ben kendim bulurum onu. -durun, oyle damdan duser gibi gorusemezsiniz herkesle. ayrica saatin kac oldugunu
yeniden hatirlatmama gerek yok herhalde? hastamiz, muhtemelen uyuyordur suanda.. \ kuzen sabirsizca etrafina bakiniyor, delirmiscesine parmaklarinin uclarini, beklemekten gibilan insanlar
misali masaya vuruyordu. elleri ayaklari bir an olsun rahat durmuyordu. -mesele nedir? diye sordu cilli kiz. -belki ben yardimci olabilirim size.. kuzen, bir an genc kizin yakasina bakti, ve
konusmasina devam etti: -bakin mehtap hanim.. vay amk, dedim. lan ben haftalardir kizin adini bilmedigim icin cilekli recelli sifatlar takiyorum, bizim kuzen bir bakista cozdu olayi. -... bu
gercekten acil bir durum. bu kadar acil olmasa bu saatte buraya gelmezdim. hemen, simdi kuzenimi buradan alip goturmem lazim, dedi kuzen. \ beni de buyuk bir merak sarmisti. bu kadar onemli olan
neydi? seytan diyor cikar sargiyi, bezi, konus kuzenle. -odasina cikmaliyim, gerekirse uyandirmaliyim. bazi seyler uykudan daha onemlidir! \ mehtap: -ne olursa olsun, kendisini suanda gormenizin
hicbir yolu yok. sizin yerinizde olsaydim, her ne kadar gece vakti de olsa, birkac kez daha telefonla aramayi denerdim. bakarsiniz belki acar.. kuzen cebinden cep telefonunu cikardi, aceleyle numarami
secmeye basladi/. "ahanda, dedim simdi sictik iste." kuzen kararliydi, icimden "arama lan, kuzen! arama lan.. arama!!" diye geciriyordum. onun aramasi ve benim orada o vaziyette ortaya cikmam, bastan
assagi, tepeden tirnaga herseyin mahvolacagi anlamina geliyordu. kuzen nihayet numarami secti, arama butonuna basti ve telefonu kulagina goturdu. -
195.
+1bir an kuzenin gozlerinin icine oyle anlamli baktim ki.. anlamisini bekliyordum, ancak boyle birseyi nasil anlayabilir veya farkedebilirdi? birden bir "zzzzzzzzzz" sesi gelmeye basladi ic cebimden. o anTümünü Göster
bir "oh!" cektim. telefonumu hilal hanimin odasina yerlestirmek icin sessize aldigimdan bu yana tekrar sesleri acmadigimi hatirladim. zaten buyuk ihtimalle bu yuzden odamda uyuyakaldigimda kuzenin
aramalarini duymamis, uyanamamis ve dolayisiyle cevaplandiramamistim. telefonun titresimde olmasina sevinmistim fakat bu titresim sesleri de az da olsa disaridan duyuluyordu. kuzenin veya bir baskasinin
bu sesleri farketmesi ihtimalinden duygudum korkudan oturu, seslerin duyulmasini engelleme maksadiyla hafif hafif oksurup aksirmaya basladim. bu sayede hem sesleri bloke ediyor, hem de ahu hemsireye
"hadi artik gideceksek gidelim olmadi sen ayakustu gibise basla ben kendim yol alayim hadi artik amk" mesaji vermis oluyordum. cok gecmeden amacima da ulasmistim. ahu hemsire arabamin arkasindaki tutma
yerinden kavradi ve yeniden beraberce acile dogru hareket ettik. arkadan mehtap ismindeki guzel hatun ile kuzenin sesleri duyuluyordu hala: -malesef, eger bu tutumunuzda biraz daha israrci olursaniz,
guvenligi cagirmak zorunda kalacagim. acilden iceri giriyorduk, giriyorduk ama uzerimize uzerimize yuruyen kisi de pek yabanci biri sayilmazdi. az once kendisine acilden beklendigi yalanini
soyleyerek yolladigim hemsire, kendisini kimin cagirdigini uzun uzun aramis, heryere sormus, sonrasinda cagrilmadigini ogrendikten sonra bunu kendisine kimin soyledigi sorulmus, beni tarif etmis,
akabinde mevzuya uyanmis, aceleyle acili terkediyordu. biz iceri girerken o disari cikiyordu. acilin ici tam da bekledigim gibi ana baba gunuydu. kafasi yarilanlar, gozu cikanlar, parmagi kopanlar. yuh
lan dedim, sanki cephede ilk yardim cadirindayiz. aslinda planim buraya kadar birkac kucuk aksaklikla beraber gayet guzel islemisti. ancak ahu hemsire, bekledigimin tam tersi olmak uzere, basimdan bir
turlu ayrilmiyor, durmadan musayit bir gorevli ariyordu. nihayet bir yerde durduk. ahu hemsire: -esinizin ismi ve soy ismi?? -niye sordunuz? anlamamis gibi mal mal yuzune bakiyordum hemsirenin.
halbuki bunu hic dusunmemistim, birazdan butun foyam ortaya cikacakti. icim icimi kemirmeye baslamisti bile. -esinizi bulabilmemiz icin kayitlara bakmamiz lazim. burada bir suru hasta var. bu yuzden
esinizin ismini ve soyismini sordum, diye yanitladi ahu hemsire. kendisiyle birlikte 3 gorevli daha, ellerinde kayit defteri, "hadi kardesim isimiz gucumuz var cabuk ol amk" dercesine bana bakiyorlardi.
-eeeee... bir iki saniye uzun uzun yutkunduktan sonra devam ettim: -eeee.. mehtap... sedef... mehtap sedef
başlık yok! burası bom boş!