-
101.
+5bu boyle olmayacak.. buna baska bir care bulmali.. hernekadar alcak sesle konusurlarsa konussunlar, konusmalarini gayet net duyabiliyordum. kogus agalari, abilerim, buyuklerim, hasan dedenin
yoklugunda bana ve garip hallerime care ariyorlardi. -bekir, oglum kos git gardiyanlari cagir bakalim.. fehmi abi cenesini sivazliyordu, kendinden emin durusu ve olaylara mudahele eden, sahip cikan,
koruyucu abi kivamindaki ifade, gozlerinden kolaylikla okunabiliyordu. gardiyanlar geldikten sonra uzun uzadiya konusan fehmi abi, huur cocugu hapishane mudurumuz ile randevu ayarlamaya calisiyordu.
saskin vaziyette olan biteni seyreden ben, insanlarin bana aciyan gozlerle baktigini yeni farketmistim. evet, sanirim herkes delirdigimi dusunuyordu. uzun uzadiya randevular, gorusmeler neticesinde,
tutuklu vaziyette bir hastaneye veya rehabilitasyon merkezine gonderilecegimi ogrendikten sonra, hayat benim icin biraz daha cekilir bir hal almisti durust olmak gerekirse. hapishane duvarlari arasinda
iyice boguldugumu hissediyordum, bu bana iyi gelecekti. hatta bir sure icin de olsa deli numarasi yapmaliydim belki de? kimbilir, bakarsin deli olur suctan da yirtarsin.. sonra bir an gulumsedim: bunun
icin sanki rol yapmama gerek varmis gibi.. dogal halim insanlarin deli oldguuma inanmalari icin ziyadesiyle kafiydi.. apar topar randevular ayarlandi, iki elimde kelepce, iki kolumda iki asker, canakkale
devlet hastanesinin yolunu tuttuk.. -
102.
+4bi sigara molası veriyorum yeğenlerim gelecem.
-
103.
+1birader öyle hikaye yapmışın ki seni tebrik ediyorum korkudan son attıklarını okuyamadım amk
-
104.
0Rez aga
-
105.
0rezerved
-
106.
0rezerve
-
107.
0Yaz lan bimnnnnnnnnnnn
-
108.
+1Devam ediyorum
-
109.
+4hapishanenin kapisindan disari ciktigim o anda, sanki daha once hic nefes almamisim gibi alabiligim kadar oksije icime cekiyordum. -vay amk, dedim. meger ozgurluk e kadar guzel biseymis.. ellerimde
kelepcelerle soyluyordum bunu. ozgur oldugum fala yoktu, sadece bir nebze de olsa rahatlamistim, ruhum diginlesivermisti. gozlerim, yuzum, tenim, hayat bulmustu.. askerlerle bir jandarma jipine binip
tahmin ettigimden cok daha kisa surecek bir yolcuuga koyulduk. canakkale devlet hastanesine vardigmiz anda askerler, kollarimda kelepceler oldugu halde sanki her an kacabilecek bir zanli , bir katilmisim
gibi gibi gibiya tutuyorlardi. ferah ve ic acici bir hastaneydi burasi, en azindan bir hastane ne kadar ferah olabilirse burasi da o kadar ferahti. ortamda keskin, agir ilac kokusu, suratlari bes karis,
beton gibi sagda solda gezinen, bilgileri araciliyla insanlarin saglarini yerlerine getiriyoruz bahanesiyle ceplerinden haftaliklarini, hatta ayliklarini calacak olan huur cocugu doktorlar, hademeler,
ve elbette olum kuyruguna girmis, mr, tomografi kuyruklarinda daha teshisleri bile konulamadan can veren gariban hastalar.. beni hic oyalanmadan pgibiyatri odasina goturduler. uzun muddet disarda
bekletildikten sonra askerlerin hastane yonetimine, bashekime, bahsekim yardimcisina ve benimle gorusecek doktora, benim hakkimda, kimim, neyim, neciyim, ne amacla buraya geldim gibisinden bir takim on
bilgiler verdiklerini goruyordum. herseye ragmen parmakliklar ardinda olmamak inanilmaz guzel bir duyguydu. -haydi kimilda! erlerden iyi davranmayan, huur cocugu olani beni cekistirerek merdivenlere
itti. -buradan ikinci katmis. merdivenleri askere inat agir agir ciktiktan sonra pgibiyatrist hilal hanimin odasinin kapisina vardik. asker kapiyi tikladi ve uzun zamandan sonra ilk defa normal biriyle
konusacak olmanin heyecani icerisinde odaya ilk adimimi attim. -
110.
+2-gel bakalim.. guleryuzli bir doktordu hilal hanim, icten bakislari, canayakin tavirlari, insanin icini isitiyordu. profesor veya onun gibi tasakli bir unvani oldugundan herhalde hafiften yasini basiniTümünü Göster
almis bir hanimdi ama gercekten cok icten ve kafadengi biriydi. -soyle otur bakalim.. hilal hanimin hic bitmeyecek gibi duran gulumsemesi, acaba konusmanin sonunda da bu halini koruyabilecek miydi? hic
sanmiyorum, dedim kendi kendime. -anlat bakalim, nasilsin, hayat nasil gidiyor?? konusmak istiyordum aslinda, anlatmak istiyordum herseyi, oldugu gibi, tum ciplakligiyla.. ama cesaret edemiyordum ki..
acikcasi birisi bana yasadiklarimi, gordugum ruyalari anlatsa dalga mi geciyon diye samari yapistiridim diye dusunuyorum. hilal hanim birden gulumsemeyi birakip ciddilesti. -konusmak istemiyorsun
herhalde?? lan bi de soyle bisey var dedim kendi kendime, eger konusmazsam beni cezaevine geri yollarlar bu muallakler. en kotu kabusumu anlatmak bile sessiz durmaktan iyidir dedim. tam lafa baslayacakken
kapi tiklandi. -girin.. iceri giren askerlerden sevimsiz ve huur cocugu olani: -doktor hanim, bu hastanin basinda durmamiz gerekiyor, eger sizin icin de bir sakincasi yoksa. -ne munasebet ya! cikin
disari! hastane hademesi ekrem bey elinde koca bir fincan kahveyle, halihazirda acik bulunan kapidan iceri girdi, kahveyi hilal hanimin masasina birakti. -baska bi emriniz var midir dohtor hanim? hilal
hanim cerceveli gozluklerinin arasindan kaslarini catarak daha da sert bir ifade takindi: -beyefendileri disari alalim ekrem. doktor hademeye kukrercesine bakiyordu, hademe askerlere birsey diyecek gibi
oldu fakat askerler de hademeye dovecek gibi bakmaya basladilar. zavalli adam ne yapacagini bilemeden tepsisini kucaklayip apar topar disari cikti. -sizi son kez ikaz ediyorum beyler, disari! aksi halde
guvenlik cagiracagim! ayni er, yinr cevap verdi: -doktor hanim, elimizde emir var, bu adam bir cezaevi mahkumudur, elleri kelepceli bile olsa, sizinle ayni odada yalniz olarak bulunmamasi icin
elimizde emir var. asker, elindeki dosyayi agir agir yuruyerek yavas ve uyuz hareketlerle hilal hanimin onune birakti. o ne kadar yavassa, doktor hilal da bir o kadar hizli, atik ve ofkeli hareketlerle
dosyadaki tek bir kagit olan uygulama metnini cikarip gozumun onunde parcalara ayirdi. tam o sirada guvenlik gelmisti. -beyleri disari alalim lutfen.. guvenlik gorevlileriyle askerler yaka paca
tartismaya basladilar ki, doktor bana bakip yeniden gulumsedi: -birazdan devam edecegiz, dedi. hayretler icerisindeydim, hayatimda hic boyle bir doktor gormedigimi itiraf ettim kendime.. -
111.
+1-sen bu emri nasil cignersin! bu emir savciligin emridir! -sictirtma emrine lan haddini bil once! hastane burasi hastane! ne bagiriyosun! terbiyesiz herif! hilal hanim munakasadan oturu bir hayli
muteessir olmustu. kalin cerceveli gozlugunu cikarinca esmer teni daha da ortaya cikiyordu. gozlugu katlayip kagitlari parcaladigi duzlemin uzerine birakti. avuclariyla yavasca gozlerini, yanaklarini
ogusturuyordu. hareketlerine bezginlik hakimdi. bir sure sonra guvenlik gorevlileri askerleri odadan gibtretmeyi basardilar ve kapiyi cekip kilitledikten sonra kaldigimiz yerden devam ettik. bu kadina
oylesine kanim isinmisti ki, ne kadar sacma olursa olsun, inanmayacagini bilsem bile, basimdan gecen herseyi tum detaylariyla anlatmaya karar verdim. elbette vaktimiz yeterli olmadi, bir yerden sonra
kendisi durdurdu zaten. -yeterli.. dedi. -ihtiyacim olan sey ayrintilar degil, tam olarak nasil hissettigin, sorunlarin, ve elbette ki semptomlar. -semt ney?? guldu.. orasi benim isim, bosver. simdi
senden birsey rica etmek istiyorum, (iki adet kagidi uzatarak) su formlari doldur. birinci form kayit formu. git asker abilerine, hastaneye kaydini yaptirsinlar. -hastaneye mi yatiyorum! dedim heyecanla.
-evet. sana bir oda tahsis edecegiz, bundan sonra hergun gib gib sohbet edecegiz. ikincisi ise hastaneyle ilgili degil. tamamen seninle ve tedavinle ilgili. sadece orada gordugun sorulara durust cevaplar
yazmani rica ediyorum. anlastik? en son kelimeyi oylesine gulumseyerek soylemisti ki, "anlasmaz olur muyuz ulan amina koyayim" diye bagirasim gelmisti. derhal kagitlari kaptigim gibi en alt kata
yollandim. tum itirazlarina ragmen, kufrede kufrede kayitlarimi yaptilar. tedavim boyunca tutuklu olarak hastanede yatacaktim. bunun basta cok harika birsey olacagini dusunmustum, ancak ilerleyen
gunlerde pek de oyle olmayacagini gorecektim. omrumden omur calan bu hastane, bana dunyanin kac bucak oldugunu pek yakinda ogretecekti.. -
112.
+1hastanedeki ilk gecem evlere senlikti.. kalici misafir oldugum icin, kapimda gibe gibe nobet tutmak zorunda kalacaklardi huur cocuklari diye sevinirken askerlerin degistigini farkedince hevesimTümünü Göster
kursagimda kaldi. plastik bardakta cay, taktan hastane yemekleri ve sigarasizlik beni delirtmek uzereydi. hadi herseye tamam, hapishanede en kotu sartlara alistigim icin bunlar koymuyordu, ama o
sigarasizlik yok mu sigarasizlik.. cezaevinde surekli birilerinden otlanabiliyordum, ancak burada benim sigarami kim, nasil, nereden temin edecekti ? askerlerden baska kimse yoktu, onun da bana bir
faydasi yoktu.. bir kolumdan yatagima kelepcelenmis vaziyette, civilendigim yerden televizyon izlemek, belki ilk birkac gun icin guzel gorunmustu gozume.. -telefon var mi?.. -ney? -telefon.. birini
aramam gerek de. oturdugu yerde uyuklamakta olan asker, basini miskin hareketlerle kaldirip "senin yuzunden burada nobet tutuyoruz, anamiz gibildi huur cocugu" der gibi baktiktan sonra -yok. dedi ve
kestirip atti. aradan birkac saat henuz gecmisti ki, kapi caldi. -hastanin ziyaretcisi var.. tepemde nobet bekleyen erbas cevap verdi -gozetim altindaki hastanin ziyaretcisi olmaz. arkadan ciglik
cigliga vicir vicir tanidik bir ses geldi kulagima -siz de gozetim altinda gorusturun o zaman kardesim! bu sesin sahibi sedeften baskasi degildi. kulaklarima inanamiyordum. -olmaz baci, don geri,
isimizi zorlastirma. -ya birakin dedim! birak be kolumu! sedef kapidaki askerden yakayi kurtarmis, iceri dalmisti. ikinci askerden kurtulamayacagini bildigi icin, yillardir degismeyen, tipik numarasina
basvuruyordu. -abim, asker abim. bak sen de burada gurbettesin, uzaktasin. evinde koylun cocugun karin yavuklun vardir. -bacim lutfen.. sedef hic sozu kesilmemis gibi devam etti. -abim, ben
yavuklusuyum bu delinin. nolur izin verin, iki dakika goreyim. hem ne zararim olur ki benim? siz de basimizda durursunuz hem. ikiniz birden durun isterseniz. hadi be abim nolur yalvaririm nolur nolur
nolur... asker, sedefin yurekten cilveli yakarislarina daha fazla dayanamadi. bu yalvarmalarin yurekten olmadigini bilen tek kisi ise bendim. -tamam, ama sadece 2 dakika ve bizim gozetimimizde. -hay
allah senden razi olsun, hay sen cok yasa emi! sedef hemen yanibasima oturdu. kelepceye bagli elimi gibi gibi kavradi. birden aglamakli oldu. hickiriklar bogazinda dugumlendi, gozyaslarini zor
tutuyordu. agzindaki kelimeler, aglamamaya calisarak, kendini gibarak guclukle cikiyordu disari. -seni cok ozledim! dedi fisilti ve aglamakli ses tonu karisimi bir sekilde. bu manzarayi goren
askerlerden biri disari cikti, otekisi de yavasca kalkip, odanin icinde bulunan tuvalete girdi, ama kapiyi acik birakti. sedef bunu firsat bilerek hemen yuksek sesle konusmaya basladi -sen simdi bu
hastane yemeklerinden de bikmissindir!!! borek yaptim sana ellerimle!!! -oha kizim, dedim. daha bir gun olmadi geleli. hizli hareketlerle "susss" isareti yapti/ cantasindan bir kap borek
cikardiktan sonra sozlerine devam etti. -canin da cok gibilir senin simdi burada!!! al sana en sevdigin kitabi getirdim!!! sedef, hizli hareketlerle kitabi ellerime tutusturdu. asker: -haydi
bacim yeter artik bu kadar! zor durumda birakiyosun bizi! sedef ustunu basini toparladi. son bir kere sarildiktan sonra apar topar, anlamli anlamli bakarak cikti. saskindim. sedefin gelmesine ayri,
olanlara apayri bi saskindim, cunku benim en sevdigim kitap diye birsey yoktu.. hicbir zaman olmamisti.. -
113.
+2ozlerimi actigimda vakit seher vaktinden biraz evvelceydi. hava aydinlanmak uzereydi. odada veya baska herhangi biri yoktu. "lan tuvalete nasil gidicem" dedim, kollarimdanTümünü Göster
biri yatagin demir borusuna kelepceli vaziyetteyken.. birden bir "cit!" sesi duydum. kolumdaki kelepce aciliverdi. hemen yerimden kalktim. kapiyi usulca actim, nobet bekleyen
kimse yoktu. koridorlar karanlikti, -nasil igib yanmaz amk hastanesinde, dedim. usulca yurumeye basladim. attigim her adim deli gibi yanki yapiyordu. o kadar sessiz ve bos
gorunuyordu ki heryer. lambalari nasil yakacagimi bilmiyordum. hastane pencerelerinden sizan ciliz igib zifiri karanligi los hale getirebiliyordu ancak. usulca merdivenlerden
assagi indim. assagi katin da ust kattan bir farki yoktu. pencereden disari bakayim bari dedim. disarda bembeyaz bir giysi giymis, otururken elindeki cubukla yeri eseleyen ve
basi onune egik oldugu icin yuzu gozukmeyen biri haric, kimsecikler yoktu. uzun olan saclari nedeniyle yuzu gorunmeyen bu beyaz elbiseli kimse, elindeki cubukla zemindeki
kumlara carpi isareti ciziyordu. isin daha da garibi, bu kisinin oturdugu yerde normal sartlar altinda 3 katli, yuvarlak bir bahce havuzu olmasi gerekiyordu. hastanenin
bahcesinde teknolojiden eser yoktu, her yer cimlikti. bizim askerlerin arabasi da yoktu ortalikta. sasirmistim. istikametimi hastane cikisi olarak belirledikten sonra
adimlarimi hizlandirdim. neler olup bittigini anlamak istiyordum. en alt kata indim. butun bilgisayarlar acik oldugu halde danismada hic kimse yoktu. heryer tek kelimeyle
bombostu. -amk ne bicim hastane lan burasi, dedim kendi kendime. -acil de kapali mi acaba??? yok artik?? hizli adimlarla gitmeyi bir kenara birakip kosmaya basladim.
hastane kapisina varir varmaz bahceye bakmak istedim ancak bahce oteki tarafta kalmisti. kapidan cikip bahcenin obur tarafina dolasmam gerekiyordu. elimi kapiya uzattim:
kilitliydi. -oha lan noluyo! dedim saskinlik icerisinde. once bi sagima soluma baktim, sonra kapiyi tekmelemeye basladim fakat ise yaramiyordu. kapinin camini kirmaya karar
verdim. beni goren biri var mi diye arkama baktim once. sonra tekmelemek icin onumu dondum ve doner donmez kapinin hemen onunde bembeyaz giyinmis bir kadin elini cama koymus
bana bakiyordu. o cirkin suratli kizin buyumus hali gibiydi. hastanenin dort bir yaninda son ses alarm calmaya basladi. arkama bakmadan kaciyordum simdi, zemin kattan birinci
kata cikar cikmaz alarm sesleri, ses rengini koruyarak bebek aglamasi seslerine donustu. butun gucumle odama kosuyordum, tek arzum odama ulasmakti. bunun icin sadece bir kat
daha cikmam gerekiyordu. birinci kati ikinci kata baglayan merdivenleri ikiser ucer atladim. hemen odami ariyordum. odamin numarasi "103"tu. 91, 93, 95, 97... diger odalar yan
koridordaydi. hemen diger koridora saptim, 98, 100, 102.. tek numarali odalar ciflerin karsisinda olmaliydi. 99, 101... 101 numaradan sonra gelen odanin numarasi sokulmustu.
kapisina tahtalar carpi isareti seklinda cakilmis, muhurlenmisti.. caresiz koridorun sonundaki pencereye kadar kostum. artik kosacak, kacacak bir yer kalmamisti. pencereden
assagi baktigimda, butun bahcede koyunlarin otlamakta oldugunu gordum. kahverengi coban kopegi, ve az once yere birseyler cizen kiz koyunlarini guduyordu simdi. basini usulca
kaldirdi ve en basindan beri o pencerede oldugumu biliyormus gibi, her zamanki gibi basini yana yatirarak bana bakti. -
114.
+1cinlama sesleriyle gozlerimi actim. yanimdaki asker cayini karistiriyordu. kabuslara aliskin oldugum icin, uzun uzun esnedikten sinra son derece sakin bir sekilde pencereden disarisini seyretmeyeTümünü Göster
basladim. hava bozuktu, yagmur ciseliyordu. asker, gulumseyerek -gunaydin, dedi. ben saskinlik icerisinde -emin misi? diye sordum. asker bana ben askere garip garip bakmaya basladik. askerler tarafindan
iyi muamele gormeye pek aliskin degildim ne yalan soyleyeyim. ama bu baska bir askerdi. kisa sari sacli, surekli gulumseyen, halden anlayan, iyi kalpli bir anadolu genci, yurdum delikanlisiydi.. -
kahvaltin 5 dakikaya gelir, kahvaltiya ek olarak baska birsey istersen bana soylemen yeterli.. hep bu ani bekliyormus gibi heyecanla firladim: -sigaran var mi kardes?? isminin ercan oldgunu
ogrendigim nobetci arkadasim, cebinden bir paket anadolu cikardi. pakete suratimi eksiterek bakarak "ulan harbiden de anadolu insaniymis" diye gecirdim icimden. -hic oyle bakma, dedi ercan. -bundan iyi
sigarayi ureten yok. yoklukta tavuk giben adam misali yumuldum pakete. -yahu dur kahvaltiyi bekleseydin, dedi ercan. -kahvaltiyi etmesem de olur, dedim. cildirmis gibi atesledim sigarayi, 1 gun boyunca
neredeyse hic icmemistim. az sonra kapi tiklandi, hademe ekrem abi kahvaltilari getirmisti. hastanenin dandik yemeklerini yedikten sonra ercan elimdeki kelepceyi cozdu sagolsun. ikinci sigarami hastane
penceresinden bahceyi seyrederek iciyordum. bahcede hersey yerli yerinde duruyordu. 3 katli ve bombeli bahce havuzu her zamanki yerindeydi. -rahatca tuvaletine gidersin kardes, dedi. ancak disari cikip
beni de zor duruma koyma e mi.. -ayip ediyorsun, dedim. bir sure sonra canim gibildi, sedefin getirdigi kitabi aldim, ziyaretci koltuklarindan birine oturdum. kitabin kapaginda dev harflerle "ozgurluk"
yaziyordu. yazar yabanciydi, "allahallah" dedim. biraz karistirdim, bir hastanin basindan gecenleri anlatiyordu. -herhalde bana hediye vermek istedi, buldugu ilk kitabi alip getirmis, diye dusundum. -
kim okuyacak bunu simdi.. kitabi komidinin uzerine firlattim. o sirada iceri ikinci asker girdi. -buyrun efendim, 103 numara burasi. yildiray abim bir elinde dosyalar, odaya girmisti. -burada oldugunu
ogrenir ogrenmez geldim, nasilsin bakalim? dedi. disardaki asker, elimdeki kelepcenin cikarildigini gorunce, ercana bagirmaya basladi -napiyosun lan sen delirdin mi! yildiray abi askerlere dondu: -
beyler, musade ederseniz muvekkilimle yalniz gorusmek isterim. askerler odayi terk ettiler. yildiray abi, bana dikkatle odaklanmis sekilde, ellerini birlestirerek kambur vaziyette oturmaya basladi,
gozlerini bana dikti: -nasilsin, iyisin degil mi? seni niye buraya getirdiler biliyor musun? -evet, dedim. pgibolojim cok bozuldu, bir pgibiyatristle gorusmek icin buraya getirildim. yildiray abi
gozlerime inanmamis gibi bakti: -bak aslanim, davada cok mesafe katettik. seni cikarmamiz an meselesi, boyle seylere hic gerek yok.. -ben deli degilim! diye atladim. -ben deli degilim, deliymis gibi
davranmaya calismiyorum, tek istedigim cezaevinden sucsuz ve aklanmis sekilde cikmak, delirmis sekilde degil.. avukat yildiray, kaslari catik vaziyette yere bakiyordu. asiri derecede dusunceli,
biraz da tedirgin, daha dogru bir deyisle gergin gorunuyordu. -sakin, dedi. -sakin ola bu hastane isini abartmayim deme.. iki gun yat ve hemen kogusuna geri don. -buna ben karar vermiyorum abi,
dedim. -bunu ben planlamadim! -tamam sakin ol! -bunu ben planlamisim gibi davranmaktan vazgec o zaman!! ofkelenmistim. bir sigara daha yaktim. -burada sigara icmenize izin veriliyor mu?? dedi. -
kimin umrunda??? ... yildiray abi sabrinin tastigini gosteren bir iki hareket yaptiktan ve biraz homurdandiktan sonra -bak kocum, dedi. -buraya gelmemin sebebi iyi oldugunu gormek ve sana ifadenle
ilgili birsey sormakti. seni anliyorum, cok zor gunler geciriyorsun, moralin, sinirlerin cok bozulmus. o yuzden sana kizamiyorum. simdi bana ne olursa olsun dogru cevap ver, tamam mi??? tepkisiz bir
sekilde sigarami icmeye devam ettim. - o gun emniyette ifadeni verirken, bicagi neden uzerinden tasidigin hakkinda ne soyledin? biraz dusundum, hatirlamaya calistim. gayr-i ihtiyari, kendimi
savunma icgudusu ile, korunmak icin demistim. -kendimi korumak icin, cevabini verdim. -kimden? -bilmiyorum, sadece guvenlik icin tasidigimi soyledim. -tamam, cok guzel. bu kadari yeterli. seni yakinda
buradan cikariyoruz, simdiden hazirligini yap, dedi ve bir iki dakika sonra yanimdan ayrildi. -
115.
0Rezzers
-
116.
0haydi bakalim, dedi ercan. -doktor hanim seni bekliyor.. ercanin bu sozleriyle oturdugum yerde irkildim. -dur yahu, sigarami bitireyim. -olmaz, vakit yok, dedi. dun geceden doldurmus oldugumTümünü Göster
depresyon testi kivaminda sorular barindiran kagidimi yanima aldim. ercan, cebinden cikardigi sakizlari bana uzatti ve -al at bunlrari agzaina, kultabagi gibi kokuyorsun, ayip olmasin. sakizlari
agzima attim, yanimda ercan, onumda hademe ekrem abi, hilal hanimin odasinin yolunu tuttuk. tam kapiyi tiklayip iceri girecekken bu sefer de hademe ekremin mudahelesiyle karsilastim: -cikarsana yahu
agzindaki sakizi, ayip degil mi? fessuphanallah cektim ve kapiyi tikladiktan sonra doktorla ikinci seansimiza basladik. -soyle bakalim, bu gariplikler ne zamandan beri oluyor? -bu yaz, koye adimimi
attigim gunden beri, dedim. -hayatim altust oldu, kabuslarim hayatimi yasanmaz kiliyor.. -bunlar gayet normal seyler, dedi doktor hilal gulumseyerek. - peki rahatsizligim ismi nedir doktor hanim?
sorunum neymis tam olarak?/ doktor, kalin cerceveli gozluklerini cikardi. -onemli, kaydadeger bir sorunun yok. ancak seni ugurlamadan once seninle biraz daha sohbet etmek, seni bir muddet daha burada
misafir etmek isteriz, tabii senin icin de bir sakincasi yoksa.. -elbette yok, dedim. her yer cezaevinden daha iyidir diye dusundum. gorusme, bekledigimden de kisa surmustu. 25 dakika icinde sonlanmis
ve simdi odama dogru gitmek uzere kapidan cikiyordum, ama koridora ciktigim anda ercanin ortalikta olmadigini gordum. soracak kimse de yoktu. isin dogrusu, odama donmeyi hic mi hic istemiyordum. firsat
bu firsat diyerekten bahceye cikmak istedim. cunku suclu muamelesi gordugum icin, geldigimden beri disari cikamamistim zemin kata indim, hastane tiklim tiklimdi. ruyamdaki kilitli kapiyi acarak disari
ciktim. 3 katli minik bahce havuzuna kadar yurumeye karar verdim. yalniz halde yurumek, acik havada gezinmek, nefes almak, ne kadar guzel seyler bunlar diye gecirdim icimden. "bu kadar temiz hava yeter"
dedim ve ercanin verdigi anadolulardan birini cikarmak icin elimi cebime daldirdim ama sigaralar odamda kalmisti.. yukari cikacak olsam bir daha bahceye cikamayabilirdim. odamda kaldigini bildigim halde
son bir umut aranmaya devam ettim, arada surekli kufrediyordum. havuzun basindaki bankta simsiyah saclari kivir kivir, benim yaslarimda bir genc oturuyordu. -hayrola kardesim, ates mi lazimdi? dedi.
yok, dedim. sigaram bitmis.. -al benden yak, dedi. -hay allah razi olsun senden.. bankta elemanin yanina oturdum. -ben burak, dedi. -ramiz.. -memnun oldum rifat kardes. hayrola bir yakinin mi hasta? -
yok, dedim. ben hastayim. - hadi yaa, gecmis olsun, neyin var? - ah, onu bir bileydim.. dedim. bir bileydim.. -
117.
0Ulan gercekse bile senin hikayen degil 60-70 yasinda olmab lazim 1965te liseden mezun olduysan
-
-
1.
0Yav tak etme pnp. Neyse ne oku işte
-
1.
-
118.
+2burak, masmasvi gozleri, bembeyaz bir yuzu olan yakigibli bir gencti. fakat her daim yuzunde beliren bir aci, bir somurtkanlik, bir "ne tak yiyecez simdi lan" ifadesi vardi. yarali bir sibirya kurduTümünü Göster
gibiydi. kendisine dusmanlik edene havlamiyordu, isirmiyordu, fakat bakislariyla isirmaktan beter ediyordu. -hayrola, dedim. karadenizde gemilerin batmis gibi bir halin var kardes.. senin neyin var?
burak, sigarasindan derin bir nefes cektikten sonra cevap verdi: -babam.. dedi. babam bu hastanede. 3 ay bile yasamaz, olur dedi doktorlar. ama 3 yil oldu hala bu hastanede. cikisini alamiyoruz bir
turlu. zamaninda doktorlarin uyguladiklari bir tedaviye cevap vermis galiba, ya da onun gibi birsey.. bu yuzden nasil olsa olecek diye uzerinde turlu turlu ilaclar deniyorlar, denek olarak kullaniyorlar
babami.. burak derin derin somuruyordu elindeki sigarayi. sigarayi agzindan hic ayirmadan iciyordu, dudaklarinin kenarindan agir agir yanaklarina suzulen dumanin arkasindan, masmavi gozleri
parliyordu. -peki neden buradasin? neden babanin yanina gitmiyorsun?? dedim. -babami neredeyse 1 yildir gostermiyorlar bize. en son gorevlilerden birini kafalamistim, o benim icin bir fotografini cekti.
fotografi gordugum andan beri hergun oluyorum.. hem de her gun.. gozleri doldu, hala yanmakta olan sigarasini tek yumrugu icinde gibip burusturdu. -babana ne oldu??? diye sordum saskinlik ve merak
icerisinde. burak kipkirmizi olmustu. -uzerinde denemedikleri kimyasal kalmamis, rengi sapsari olmus, normalde olmasi gerektiginden kat be kat yasli gorunuyor! vucudunda dokulmedik tuy bile kalmamis..
ve 3 yildir bu sekilde benim babam bir kobay! dusunsene, ayni seyi senin babana yaptilarini bir dusunsene! kanim donmustu.. soyleyecek tek bir kelime bile bulamiyordum.. bu kadar aci ceken birine ne
soylenebilirdi ki? bir an kendi sorunlarimi fazla buyuttugumu, aslinda benim dertlerimin zerre kadar onem teskil etmedigini dusundum, saygiyla karigib bir acima duygusu hissediyordum ona karsi.. -peki,
dedim. polise falan gitmediniz mi hic? -polis hicbir sey yapmiyor. cok cok gerekli mercilerden bir sorusturma aciliyor, ama sadece acildigiyla kaliyor. gitmedigim yer kalmadi, emniyet mudurlugu,
kaymakamlik, orduevine bile gittim. cokmus gozlerinden bir damla yas suzuldu/ titrek ellerle bir sigara daha yakti ve sozlerine devam etti: -ben artik babamdan umidi kestim ramiz. benim babam
yasamiyor.. benim babam her gun aci ceken her allahin gunu can cekisen bir adam.. buna hayat mi denir? buna yasam der misin sen?? ben babami gormekten de gectim, artik tek bir dilegim var. o da babamin
olmesi!!! bu sozler yuregime ok gibi saplanmisti. bir insanin babasinin daha fazla aci cekmemesi icin olmesini istemesi cok aci vericiydi.. -isin daha da kotu olan kismi ne biliyor musun kardes???
babami daha fazla aci cekmemesi icin oldurmeme bile izin vermiyorlar.. babamin yattigi odayi cok iyi gozetiyorlar, ve kimseyi kabul etmiyorlar.. bir an durdu, masmavi gozlerini gozlerime dikti. tam bir
sey soylemek icin agzini acacakti ki, birbirinden hizli kosan bir duzine adamin uzerimize atlamak uzere olduklarini gorduk. -
119.
0Finalini nasil yapacaksın merak ediyorum cunku bu cok eskiden yayinlanmis bi hikaye ve adam finalinj yapmamisti yoksa sende finalini wattpaddeki gibi mi bağlamaya calisacan
-
120.
0ne olacak onun hikayesi olsa ya da başkasının olsa hikaye güzel mi sürükleyici mi ona odaklan yani sırf laf olsun diye konuşuyorsun
başlık yok! burası bom boş!