-
76.
+5goturuldugum yer canakkale cezaeviydi, hayatimin ilk ve tek kogus gunleri burada baslamisti. kogusa adimimi attigim andan itibaren daha once hic tatmadigim bir yalnizlik duygusuyla tanistim. birlikte
ayni ortamda bulundugumuz insanlarla oylesine alakasizdik ki.. ama gariptir, hapishane gunlerim boyunca basima bir tek kotu olay bile gelmemisti. daha kimse bana satasmadan once, hatta sucumun ne
oldugunu bile sormazdan once, bana -nerelisin yigenim, sorusunu sordular. -buraliyim, dedim. -canakkalenin icinden mi?? -evet, abi. -neriynden? -yenice gazasindan. -yenicenin icinden mi? ananin amindan
demek istedim ancak hayatimda filmlerde bile bu kadar tekinsiz adami bir arada gormedigim icin butun sorulara kuzu kuzu cevap veriyordum. -koyunden abi. - hangi koyundensin lan!!! tam o sirada butun
kogus basima toplanir gibi olmustu. sanki bir kavga cikmadan once herkes toplanip kavgayi en iyi izleyebilecegi yeri rezerve ediyor gibiydi. korkmustum. ne diyecegimi bilmiyordum. herkes agzimdan cikacak
iki uc kelimeye bakiyordu. ona gore sisleyeceklerdi sanki. -baskoz.. dedim. iste ondan sonra kusura bakma deyip dagildilar. ne oldugu hakkinda hicbir fikrim yoktu, ta ki ertesi gun kogusun en hurmet
edilen kisisi revirden donene kadar. 70 yaslarinda bir ihtiyardi bu adam:hasan dede. kogustaki herkes tarafindan inanilmasi guc derecede hurmet goruyordu. hasan dede arada bir revir kontrolune gittigi
icin o gun orada degilmis/ tanistigimiz ilk gunden son gune kadar bana sahip cikan, koruyan kollayan biri olarak hayatim boyunca en unutamadigim ve hicbir zaman unutmayacagim biri olmustu. kendisinin de
baskozlu oldugunu, yani hemsehrim oldugunu sonradan ogrendim ki bu yuzden kimse bana satasmamisti. ancak bu adam hakkinda kafama takilan cok sey vardu ve ben hicbirsey bilmiyordum. insanlar tarafindan
inanilmaz hurmet goruyordu. 5 vakit namazinda, inanilmaz iyi yurekli tonton bir ihtiyarin hapishanede ne isi vardi? ayrica hergun uzerine upuzun, uzeri arapca harflerle dolu, guzellik yarismalarindaki
kizlarin veya eski generallerin omuzlarindan bellerine gecirdikleri seritler gibi bir bant takiyordu ve bu banti asla ama asla cikarmiyordu. -
77.
0Burdayız yazmaya devam
-
78.
+16okuyormusunuz yeğenler rez falan alın belli olsun kaç kisi okuyor
-kizim, al bu parayi, al su kagidi da. mahmut bakkala ver bunlari da, evin ihtiyaclarini getiriversin. ancak hava kararmak uzere, acele kos da gel he mi kizim?
bu sozleri soyleyen elvinin annesinden baskasi degildi. kucuk elvin, o kadar da kucuk gorunmuyordu simdi. genc ve guzel bir genc kizdi gordugum. paralari ve kagidi aldiktan sonra hizlica evden cikti.
bakkala dogru hizli ve urkek adimlarla gidiyordu. etrafa olumcul bir sessizlik hakimdi. oyle ki, genc kizin her adim atisindalastik papuclarinin topraga degmesiyle cikan ses az daha yanki yapacakti. bu
sekilde bir muddet yuruyen genc kiz, birden bire, sanki yerin yarildigini gormus gibi birden durdu. hizli hizli nefes aliyordu, gogsu cok gib inip kalkiyordu. birseye odaklanmis, birsyelere dikkat
kesilmisti sanki. bir muddet bekledikten ve ben de dikkat kesildikten sonra cok da haksiz olmadigini farkettim. evet, biryerden keskin fisilti sesleri geliyordu. ortalikta kimse yoktu, insana dair
hicbirsey yoktu hatta. sagdaki kerpic evin penceresi acikti. konusmalar oradan geliyordu. genc kiz hafifce yaklasti, biraz daha, biraz daha.. urkek ve yavas adimlarla yaklasiyordu eve. ve nihayet
pencerenin en dibine gelmisti. cok dikkatli dinleyince bile yarim yamalak anlasilan fisiltilar, elvinin kendi gibi genc bir kiz olan arkadasi serfinden geliyordu. -saclarimi taramak mi istiyorsun?? ama
daha az ince taradin ya.. genc elvin birden gozlerindeki yaslarisilmeye basladi. ne olup bitti hakkinda en ufak bir fikrim olmayan ben, elvinin neden agladigini, agladiktan sonra neden agzini
kapattigini ve en ufak bir ses bile cikarmadigini anlamaya calisiyordum. -lutfen bir daha aynayla oynama olur mu.. bazen beni urkutuyorsun, lutfen ceza verme bir daha olur mu.. ne o? begenmedin mi?
serfinin surekli konudan konuya atlayan, alakasiz, baglantisiz konusmalari beni de urkutmeye baslamisti. birden icerdeki sesler kesildi. serfin daha ciddi bir ses tonu takindi: -ne? disarda birileri mi
var? kim?? -
-
1.
+3Yahu alakasız bir biçimde buraya geçtin hapisteki dedenin kemerinden nasıl buraya geçtin
-
1.
-
79.
0okuyoruz panpa devam et sen
-
80.
+6ne kadar gariptir ki, gozlerimi actigimda yatagimda degil, ayakta, ayetel-kursu okurken, dolanir vaziyette buldum kendimi. hasan dede kollarimdan tutmus, defalarca sarstigi halde uyanmamisim. birden
aglama hissi geldi, butun canimla, kanimla, yurekten, cigerden sarilmak istedim bu islam alimi gibi adama. bir dede gibi, baba gibi ilgileniyordu benimle sagolsun. otur hele, otur dedi. bir bardak su
icirdiler. kogusta biri bana azicik homurdanmaya bile kalksa, hasan dede sahin edasiyla bakip, herkesi sadece kizgin bakislariyla pusturuyordu. yine kollarimdan tuttu, ama bu sefer sarsmak icin degil,
sefkatle, destek olarak. -oglum, dedi. hayat kolay degil. gencsin, delikanlisin. sorunlarin elbet vardir. ama bu cok farkli birsey. sana yardim etmek istiyorum cunku daha once ayni seyleri gordum,
bildim. cok insan gordum boyle uyanan. kimini iyi ettiler, kimi ise bir daha hic uyanmadi! hep oyle dolasti divane divane.. -ne divanesi dede?, dedim. - ne yaptim ki divanelik? // hasan dede eliyle
kogusun mutfagini gosterdi: butun cam, cerceve, tabak canak ne varsa yerdeydi. gozlerime inanamiyordum. -eger basinda ben olmasam bunlar yasatmazdi seni burada. benim tek arzum senin iyi olman evladim.
sen bakma bunlara, sadece anlat bana, neyin var?.. ben mirin kirin edinde kollarimi daha da gibarak gozlerini gozlerime odakladi. gariptir, dedenin masmavi gozleri oldugunu ilk defa o an farketmistim. -
tam olarak... ne gordun!? o andan itibaren hasan dedeye yasadigim herseyi basindan sonuna kadar anlattim. hasan dede telaslanmisti. volta atmaya basladi. kogustaki kimse aligib degildi onun bu
durumuna, her zaman herkese yardim etmis, kogustaki birsuru hirisiz, katili, pgibopati adam etmis, en kotu anlarda bile sogukkanli olmasini bilmis biriyken, bu kadar elinin ayagina dolasmasi anlasilir
bir durum degildi orada bulunanlar icin. elbette ben bunlarin herbirinden bihaber oldugumdan garipsememistim olanlari. -simdi, dedi. sana hergun belli dualar verecegim, onlari okuyacaksin. okumadan
yatmayacaksin. sozumden cikmayacaksin. daha once yasadiklarini da unutacaksin, tamam mi pasam? -tamam, dedim. sen nasil diyorsan oyle olsun dedem. -
81.
0Rezervasyon
-
82.
+4 -1kogustaki herkesle gibifiki olmustum. yeri geliyor yerleri supuruyor, yeri geliyor caylari tazeliyor, yeri geliyor bulagiblari yikiyordum. tuhaftir ama hapishanede guzel bir duzen yakalamistim. eski
hallerimden daha mutlu oldugumu hissediyordum. sanirim beni bu kivama hayat getirmisti. her gece hasan dedenin verdigi dualari okuyor, ve hic ruya gormuyordum. herseyin yoluna girdigine inaniyordum. bir
sabah gardiyanin sesi duyuldu: - genc adam, ziyaretcin var. inanilmaz mutlulugum yuzume yansimisti. hemen yerimden firladim. -haydi bakalim rastgelsin! nidalari yukseldi. beni dusunen, beni unutmayan
birileri vardi.. bu duyguyu maphushaneye dusmeyen hickimse ama hickimse bilmiyordu, bilemezdi.. ziyaretci odasina getirildim, icerideki yildiray abiydi. yuregimi kaplayan sevinc duygusu, iki dakika sonra
yerini mutsuzluga birakacakti cunku haberler kotuydu. -rifat, oglum o bicagi ne tak yemeye soktun bi tarafina anlamiyorum ki! yildiray abi hic ustune vazife olmadigi halde beni kurtarmaya calisiyor,
basarmak istiyordu. basarisizligi kabullenemiyordu. -ulan devletin actigi davadan yirtsan hadi bi sekilde, kadin da gibayetci olmus. hem de sadece senden! vay ulan.. dedim. vay anasini.. ne kadar da
nefret burumus icini.. halbuki ben ne yapmistim bu kadina bu kadar? anlamiyordum.. -neyse, dedi yildiray abi. bozma moralini. simdi ben bir sekilde bu kadina gibayetini geri aldirmaya calisacagim, hic
olmadi gidip--- bir an durdu. iyice egildi ve fisiltiyla konusmaya basladi: -ulan hic olmadi gider deli raporu aldiririm kariya. -kadina deli raporu mu aldiracaksin!! bunu gercekten yapar misin? dedim.
-gerekirse evet, dedi. -kafayi mi yedin abi? -ulan, dedi. sanki yalan mi? kari zaten yarim akilli amk delisi, tek yapacagim sey gidip bunu yasal olarak gostermek. sen simdi bunlari dusunme, icerde rahat
misin? -rahatim abi sagol. bana cok iyi bakiyorlar, dedim. -merak etme kocum, su an hukuki olarak bir ceza almadin, sadece yarilanma surecin devam ediyor, sucustu yapildigi sirada hareketlerinin ve
amacinin tehlikeli safhalarda olabilecegi goz onunde bulunduruldugundan dolayi da burada tutuluyorsun, hepsi bu. yildiray abi su sisesinden derin bir yudum aldiktan sonra sesini gurlestirdi ve
ciddiyetine ciddiyet katarak: seni buradan ne olursa olsun cikaracagim kocum! aklinda bulunsun! dedi. -eyvallah! dedim. -
83.
0Rez okurum
-
84.
+3oksuruk seslerine uyanmistim. hasan dede hasta yataginda acilar icinde kivraniyordu. buna ragmen uzerindeki arapca harflerle yazili seridi cikarmiyordu. butun kogus basindaydi. oksurmekten halsiz kalm
isti hasan dede. mosmor olmustu. hastaliginin ne oldugunu bilmiyor, herhalde astimdir diye dusunuyordum. gardiyanlar apar topar geldiler. dedeyi disari cikardilar. kogustaki herkes ona iyi muamele
yapilacagindan emin olmak istermiscesine gardiyanlara yukleniyorlar, nazik olmalarini salik veriyorlardi. hasan dede daha once de gib gib revire gider, uc bes gunluk kontrollerden sonra geri gelirdi.
ancak bu seferki durumu epey kotu gorunuyordu. gardiyanlardan kollarini guc bela kurtardiktan sonra beni yanina cagirdi. apar topar kosup gittim. once kolunun altina alip bagrina basti, gozlerim
dolmustu.. kulagima egildi: "oglum, dedi. sakin.. sakin ama sakin dualari okumadan yatma. bir bildigim var benim. sakin unutma, dualari ihmal etme, dedi. allah omur verir de gelebilirsem yine.. sana
anlatmak istedigim seyler var..` diye fisildadi. -o ne bicim soz hasan dede.. dedim. derken dedeyi ugurladik. uzun bir muddet kogusu derin bir huzun kaplamisti. kimse konusmuyordu, ayibogan necmi
haricinde herkes yemeden icmeden kesilmisti. -neden, dedim bir sabah kahvaltisinda. neden bu kadar umutsuz konusuyordu hasan dede? hastaligi nedir? -bir hastaligi yok, dediler hep bir agizdan. elbette
buna inanmamistim, sanirim hastaligini bana soylememelerini ogutlemisti.. elimi cebime attim.. hasan dedemden bana emanet kalan tek seyi, icinde dualarin yazili oldugu kagit parcasini sıkı sıkı kavradim.
hasan dedenin bana anlatacagi sey neydi? ne olursa olsun hastaligini ogrenmeli, gerekirse kacmali, o an bilmiyordum ama bir sekilde olmeden onunla tekrar konusmaliydim. bugune kadar sormadigim sorulardan
dolayi icimi bir pismanlik duygusu kapladi. ofkeme yenik dustum, kalktigim yerden dogruldugum gibi tuvalete gittim. bekir abi tuvalette elini yuzunu yikiyordu. -hasan dedenin hastaligi ne?! -hicbirsey,
dedi bekir. elimi cebime atip dualari cikardim. -eger soylemezsen, bu dualari burada yirtacagim, dedim. blof yapiyordum, cunku velinimetimin sozunu ilk once ben cignetmez, cignemezdim. ancak hasan
dedenin beni bekir abiye emanet ettigini bildigim icin dedenin dualar konusunun vehametine degindigine ve bekiri bu konuda tembihledigine de emindim. -kanser.. dedi bekir abi. -akciger kanseri.. -
85.
0Amma uzattın be birader
-
86.
+11965 ne amk dedesi kaç yaşındasın sen
-
87.
+5 -1kogustaki gunlerimden biriydi.. taze demnlenmis cayimdan bir bardak almis ve ranzama gitmistim. kitap okumak gibi daha once tanismadigim ilginc bir aliskanlik edindirmisti bana hasan dede.. cay icipTümünü Göster
kitap okumak en buyuk zevkim haline gelmisti. cok gibistigimi hissettim. lan altima iseyecektim neredeyse. "herhalde bobreklerimi usuttum gece" diye dusundum. tuvalete icinde allah kelami olan dua ile
girmedigim icin, cebimden duayi cikarip kitabimin ayracinin oldugu yere gibistirdim. hemen tuvalete kostum. kabinlerden birine girip saliverdim dalgayi. isedikce rahatliyor, rahatladikca aldigim nefesten
tad aliyordum. tuvalet, kabinlerden olusan lise tuvaleti gibi umumi bir yerdi. birden tuvaletin lambasindan gelen igibta titremeler olustugunu farkettim. isemem henuz sonlanmamisti, bu yuzden kabinden
cikip isiga bakamiyordum. kabinin icindeyken lambayi degil, sadece lambadan sizan igib ve onun hareketleri goruluyordu. "bir bocek var onunde herhalde" dedim icimden. nihayet isemem bitti, temizligimi
yapip ustumu basimi toparladiktan sonra tam disari cikacakken umumi tuvaletin kapisi carpildi. hemen soldaki pencereye baktim ama pencere kapaliydi. ceyran yapacak birsey yoktu ortada. "allahallah.."
dedim. yukari lambaya baktim, lambada bir tuhaflik yoktu. ancak igib durmadan titriyor, sanki lamba hareket ediyormus gibi yon degistiriyordu. arada golgeler de oluyordu; sanirim buradan goremedigim
kadar kucuk hayvanlarin golgeleri cok buyuk gozukuyor diye gecistirdim. ellerimi yikamak icin lavabo butonunu cevirdim, ama su da akmiyordu. lan dedim taharet muslugundan kovaya su damliyor sabahtan
beri.. o nasil oluyor o zaman. urkmeye baslamistim. hemen kapiya yoneldim. tum zorlamalarima ragmen kapi acilmiyordu. bagirmaya basladim. -bekir abi! selman abi! halil abi! ses seda yoktu. sesimi
duymuyor olmalarina hayret ediyordum. butun musluklari cildirmis gibi acmaya calistim, hepsini sonuna kadar actim, bir damla bile akmiyordu. tuvaletin penceresinin manzarasi yoktu, duvarla bitigib
haldeydi. duvarla pencere arasinda cok kucukn bir bosluk vardi. bizim maphushane bodrum kati gibi normal birinci kat yuksekliginden bir merdiven assagiya insa edilmisti. canakkale cezaevine gittiyseniz
bilirsiniz. inanmayan gidebilir. birden bire butun sular akmaya basladi. son raddesine kadar actigimdan midir nedir, delirmis kudurmus gibi su akiyordu, tam kapatmak icin yoneldim ki, pencere ile divar
arasindan kedilerin gectigini gordum. bana bakmiyorlardi, ama sira halinde bir dunya kedi geciyordu. birden igiblar da gitti, o kucuk, bembeyaz kizin huzunlu ve bulanik, hicbir netligi olmayan aglama
sesi kulaklarima pelesenk oldu. butun gucumle kapiyi tekmeliyordum. dua okumak istiyordum ama hangi duayi okusam yarisinda aklim karisiyor, bir turlu bitiremiyordum. tam o sirada kapi acildi. -
88.
+3bembeyaz tenli, normal sartlar altinda guzel denilebilecek bir kiz oldugu halde, gozlerinin tuhaf renginden, yuzundeki acayip orantisizliktan midir nedir, o surekli agit yakar gibi aglayan kizin cirkin
surati bir an gozumun onune geldi. iceriye, hasan dededen sonra en cok hurmet goren, bir nevi kogus agasi vekili sifatinda olan fehmi abi ile onu takip eden bekir abi girdi. -oglum, dedi fehmi abi. sen
kafayi mi yedin? -abi dedim, sulari gostererek. -sullar! sullar! -tamam sakin ol! garip bir sekilde konusamiyordum. cenem kilitlenmisti. agzimdan kelimeler zar zor cikiyordu. suratimda bir egrilik yoktu
ama agzimi birden acamiyordum. bekir abi sulari kapatti. beni hemen hasan dedenin yatagina yatirdilar. bir yudum su icip sakinlestikten sonra fehmi abi: oglum sen manyak misin, neden bagirdin o kadar?
dedi. -e abi kapi uzerime kilitlendi, biriniz gelip acmadiniz, dedim. -lan kendin kilitledin ya! sonra da defolun gidin beni yalniz birakin diye bagirdin ya!. ustune sulari actin, igiblari kapattin..
afallamistim. aksini iddia etmek icin agzimi actim ama artik konusmak cidden canimi acitiyordu. bunlar dogru degildi. bunlari asla kabul etmeyecektim. insanlarin gozunde deli durumuna dusmeye alismistim
artik, ama ben bunlari yapmadigimi da biliyordum, deli olmadigimi da.. oturdugum yerden kalktim: -kusura bakmayin abiler.. dedim. yatagima gittim, kendi yatagima uzanip kitaptan sonra degil, kitaptan
once dualarimi okumak istiyordum. ancak beni bir surpriz bekliyordu, bir baska deyise simdi neden ilk once kendi yatagim yerine hasan dedenin yatagina goturuldugumu anlamis oldum. ben tuvaletteyken
icerde de garip bir hadise vuku bulmus, cikan olaylarin ardindan iki kisi tartismaya girip olayi tatsiz boyutlara getirince kucuk capli bir kavga cikmis. tam o sirada caydanligi tasiyan recep abi de
kavgadan nasibini alinca, butun caydanlik yatagima dokulmustu.. buyuk bir korku icinde, titreyen ellerimle kitabimi actim, kitap umrumda degildi, ancak icindeki dualar okunmaz hale gelmisti. buyuk bir
ofkeyle kendimden yasca buyuk pgibopatlara oyle bir baktim ki, herkesin basi onune egildi.. bana degil de, hasan dedeye olan mahcubiyetlerinden ileri geliyordu bu.. asil ben simdi ne tak yiyecektim,
oturup dusunmeye basladim. -
-
1.
0Hadi dayı bekliyorum
-
1.
-
89.
+5iceri gel.. en hulyali ve gizemli havasini takinmis olan serfin, odasinda usulca oturuyordu. elvin iceri girdi. -kapiyi cek.. elvin soylenenleri tek tek yapiyor, kapiyi da cektikten sonra iceriTümünü Göster
gecip oturdu. serfin, arkadasina elindeki bir bardak soguk serbeti uzatti: -simdi sunu bitir. -neden? bu nedir? diye sordu elvin. -soru sorma, kotu bisey degil. bir cesit buyu ama zararsiz. ailende ona
karsi yazilmis bir dua, tilsim varsa ona zarar vermemesi icin bunu icmen gerekiyor. elvin kocaman gozlerini arkadasinin gozlerine dikmis, korku ve dehset icinde bardagi aldi. tam dudaklarina goturmek
uzereyken birden geri cekti.. -ben emin degilim ya. korkuyorum.. -bisey olmayacak, dedi serfin. guven bana. hem onunla tanismak isteyen sen degil miydin?? elvin caresizce bardagi yudumladi, ve yavas
yavas bitirdi.. -tamam mi? dedi. serfin gulumseyerek -evet, diye fisildadi. -yaklas... odanin icerisinde buyukce bir legen vardi. legenin ici su doluydu, suyun icinde ise buyukce bir hamamtasi.
hamamtasinin icinde de su vardi. -hadi, seyret, dedi serfin. iki arkadas legeni film seyreder gibi seyretmeye basladilar. legenin icinde ne gorduklerine dair hicbir fikrim yoktu, ancak elvinin sordugu
soruyla birden irkildim: -kim bu kiz?? serfin: yukari koyden biri.. ismi ayse. -ne kadar cok koyunu var.. elvin saskinlikla tasin icini seyrederken, bir diger yandan odanin icinde tuhaf bir hareketlilik
vardi sanki. ilginc bir sekilde bazi mumlarin golgesi varken, bazilarinin golgeye dair hicbirseyi yoktu. bazi nesnelerin golgeleri asiri derecede orantisizdi. ancak ve ancak cok dikkat edilince
farkedilebilen ayrintilardi. -hazir misin artik? dedi serfin. seni gormek istiyor. elvinin elleri yerinde durmuyordu. paniklemis gibi bir hali vardi. -sonra yapsak olmaz mi? -olmaz! eger yuzyuze korkarim
diyorsan aynadan bak, dedi serfin. elindeki ucgen seklindeki iri ayna parcasini kapiya dogru tuttu. elvin aynaya buyuk bir korkuyla, zar zor bakiyordu. kapiya arkasini donmus olarak, aynanin yansimasi
araciligiyla, arkasinda bulunan kapiya bakiyordu. ilginctir, ne kapida, ne de elvinin arkasinda en ufak bir kipirdama olmadigi halde, elvin, avuclarini gibmaktan kanatmaya baslamisti bile. tam o sirada
bir kapi gicirtisi duyuldu. resmen kapi acilma sesiydi bu, hemen kapiya baktim ama kapida en ufak bir degigiblik yoktu, ben hicbirsey goremezken, elvin cigliklar atmaya basladi. saci basi alevlerle
tutusturulsa, ancak boylesine bir korkuyla, boylesine bir aciyla b -
90.
+4gozlerimi actigimda tuvaletteydim. beton duvar manzarali pencereden sanki cok guzel bir manzara seyrediyomus gibi bakiyordum. surekli birseyler mirildaniyordum. once dua okuyorum sandim fakatTümünü Göster
bir sure sonra tuhaf, anlamsiz, ne dili oldugunu bilmedigim birsey mirildangidimi farkettim. ruyanin etkisi yavas yavas kaybolmaya basladiktan sonra mirildanmayi kestim. hemen korku ve dehset
icinde kapiya yoneldim ama umumi tuvaletin kapisi zaten dunden kirikti. muslugu actim, akiyordu. elimi yuzumu yikadiktan sonra iceri gectim, cogu kisi uyuyordu hala. halil abi her zamanki
gibi baglamasini cikarmis,bir seyler tingirdatmaya calisiyordu ama bekir abi surekli eliyle ona "sessiz cal sunu amk" komutlari veriyordu. yatagima oturdum, vucudumdaki tiremeler hala
gecmemisti. pgibolojim oylesine bozulmustu ki, duvarlar ustume ustume geliyordu sanki. artik cikmak istiyordum bu amk yerinden ama elimde sabretmekten baska bir cevher yoktu. caresizligi en
aci demlerine kadar tadiyordum, ne olursa olsun, insanin istedigi halde cikamadigi yer bir cennet bahcesi bile olsa, insan bundan nefret ediyormus gercekten. tipki evlilik gibi.. tipki mutlu
mesut ailenin yaninda, memleketin olan guzel koyunde kaldigin halde o berbat ruyalari gormek, o garip olaylari yasamak gibi.. tipki icinde hasan dedenin de oldugu bu berbat mapushane gibi..
bu dusunceler arasinda gidip gelirken gardiyanin sesi duyuldu: -rifat ergin! ziyaretcin var! ziyaretci odasina gittim. yildiray abiyi bekliyordum ama gelenler sedat, mursel ve kuzenimdi.
nasil oldugunu bilmedigim ve anlamadigim bir sekilde beraat ettikleri haberini verdiler. aslinda nasil beraat ettiklerini kendilerinin de pek anladiklari soylenemezdi. -yildiray abinin isleri
iste.. dedi sedat. -sagolsun, canla basla savundu bizi. delil yetersizliginden mi, iyi halden mi ne taksa iste ondan saliverildik. ha, bi de elvin yenge bizden gibayetci olmamis, dedi mursel.
-su huurya yenge demiyor musun hala, agzinin ortasina vurasim geliyor! dedi kuzen elini havaya kaldirarak. sedat, onun kolunu indirdi aceleci ve konusmasinin bolunmesini istemeyen bir
tavirla. -haci, eminim ki sen de yakinda cikarsin, senden gibayetci olmasaydi simdiye coktan cikmistin bile.. dedi. butun bunlar beni derin dusuncelere gark etmisti. -nasil yaparsiniz, nasil
halledersiniz bilmiyorum, dedim. ama bir sekilde, o deli rizayiyakasindan tutup buraya getirin, dedim. -ona sormak istedigim birsey var. bir an en yakinlarimin gozlerinde hayal kirikliklari
gordum, cok sacma birsey soylemisim gibi bana uzun uzun baktilar. -yav bilader, yanlis anlama ama, sen cikinca kendin gorus istersen onunla. sinirlenmistim. bagirmaya basladim; -allah
belanizi versin! defolun lan! defolun gidin lan buradan! istemiyorum hicbirinizi gormek! defolun!! defol ulan! sanki tokat yemis gibi, hisimla odadan ciktilar. bir tek mursel boynunu egerek
yavas yavas odayi terk etti. gardiyanlar hemen odaya girip bana mudahele ettiler. -bi doktor cagirin, sakinlestirici vursun suna! yaka paca tekrar iceri goturuldum. yatagima gomuldum, artik
ne okuyacak kitabim vardi, ne de duam. ne olaylara direnecek metanetim vardi, ne de acilarla yuzlesecek dirayetim kaldi. ne hayatimi yasayacak takatim vardi, ne de yasanacak bir hayatim.. -
91.
+2"minesseytanirracim-bis.." koy mezarligindaki dev cinar tum ihtisamiyla gozlerimin onundeydi iste. bizim koyun caylarindaki kurbagalardan meralarindaki verimsiz tak yesili topraklarina kadar hersey teker
teker aklima geliyordu. "mafissemavativemafil-" elinde kana bulanmis bardaklar guya bulagib yikamayan calisan ve durmadan siritan burusuk suratli nineler. surekli tuhaf hareketlerle oynayip zurna gibi
birsey otturen garip golgeler.. birden aklima giriveren cirkin suratlar, surekli haddinden fazla siritan yasini basini almis garip insanlar.. lan dedim, ne oluyor, neden bir turlu tamamlanmiyor dualar?
evet, hasan dedenin bana emanet biraktigi gunluk okunmasi gereken dualarim gidince ben de bildigim koruyucu dualari okuyarak uyumaya karar vermistim, ancak olmuyordu. dualari tamamlayamadan aklima
tanidik bildik, veya tamamen yabanci, tuhaf tuhaf goruntuler geliyordu. kafam karisiyordu durmadan. dualar bitmek bilmiyordu. bitmedikce slklyordu, gibtikca boguyordu, nefes alinmaz hale getiriyordu.
soyle cikip guzel guzel hava alacak mekan da yoktu ki amk maphushanesinde.. adi ustunde amk, nereye cikiyosun? ancak ve ancak dua okumaktan vazgecince gidiyordu kafamdaki cirkin goruntuler. aklima
istedigim guzel goruntuyu getirebiliyordum. dedim amk, bari okumaktan vazgeceyim, cok cok sacmasalak ruyalar goruyorum, kimseye bir zararim yok. ki zaten korkacak birsey yok, yalniz da degilim. tum kogus
erkekleriyle kari koca gibi ayni mekanda sabahliyorum. hamam gibi amk. hasan dede gitti gideli herkes isini gucunu salmis, bir disiplinsizlik alip basini gitmisti.. heryerde les gibi ter kokulari, ayak
kokulari, yikanmamis bulagiblar, taaa tuvaletin icinden buraya kadar gelmeyi basaran les gibi tuvalet kokusu.. sahi, dedim bir an. nasil da unuttum? kapisi kirikti ya tuvaletin. kimbilir ne zaman tamir
edilirdi? belki de hic.. bizim orrrrrospu cocugu hapishane muduru, valiligin cezaevi icin ayirdigi odenekle ceplerini doldurmaktan firsat bulabilir mi hic? ki zaten bu amina kodugumun yerine
dusmuslerden baska gelip de bir goz atan mi var sanki.. tabaklarimiz kirilsa acimizdan oluruz lan amk yerinde.., diye dusunmekten kendimi alamadim. bu dusunceler icerisinde ranzamin tavanina, yani bekir
abinin yataginin alt katinda yazan yazilara bakarak, derin bir uykuya biraktim kendimi. -
92.
+1"gene ne yapiyor bu allahin delisi?" diye gecirdim icimden. "hem de gecenin kor karanliginda??" deli riza, elindeki buyuk balyozla mezarliktaki eski ve tassiz mezarlara birseyler cakiyordu. elindeki
kerestelerle mezar tasi yapmaya calisiyor gibiydi. bir sure, garipsemek, anlamaya calismak ve dalgaya almak gibi, karigib, karma bir tavirla, yarim agiz gulerek seyrettim onu. her ne halt ediyorsa cidden
komik gorunuyordu. bir an, ellerinde tutmakta oldugu keresteleri ikiser ikiser mezarlara cakmaya calistigini gorunce, gevur usulu hac isareti yapiyor sandim ancak biraz daha yakindan izleyince durumun
hic de oyle olmadigini gordum. cunku riza, elindeki ikiserli olarak caktigi tahtalari mezarlarin taslarinin olmasi gerektigi yere degil, mezarin tam ortasina, yani olulerin gobegine cakiyordu. benim
farkimda degil gibiydi.son derece kendi halindeydi. yaklastim. ben yaklastikca balyozdan cikan sesler kulagimi daha cok acitiyordu. iyice yaklasmistim artik. tam o sirada riza elindeki balyozu yere
birakti. bogru inip sisiyordu, asiri yorgun bir hali vardi. bir an bir bebek sesi yirtti kulaklarimi. yeni dogmus bir bebegin aglama sesleriydi bunlar. bir an durdum, rizanin beni goremediginden iyice
emin olduktan sonra, sesin nereden geldigini anlamaya calistim. ses o kadar siddetliydi ki nereden geldigi tam olarak anlasilamiyordu. birden bebek yutkununca sesin yonu belirlendi kafamda. bebek sesi
acik olan mezarlarin birinden geliyordu. mezara dogru gitmeden once donup rizaya baktim. oturmus bogure bogure agliyordu. yavas yavas mezara yoneldim. assagi bakmaya korkuyordum. ama ses oyle acili
geliyordu ki, bebegin yardima ihtiyaci vardi. hafifce egildim: mezarin icinde bir bebek cesedi vardi, tamamen cansiz ve hareketsiz duruyordu ancak bebek aglamasi sesi hala kesilmemisti. tam -nasill?
derken o anda arkamdan biri tarafindan feci sekilde mezara itildim. bebegin arkasina dusmustum, kollarim ve dizlerimdeki deri cok fena zedelenmisti. yukari baktigimda rizanin alayli gulusuyle
karsilastim. elindeki balyoz degil, kurekti bu sefer. ne yapacagini coktan anlamistim ama bunu yapmasina izin vermeyecektim, vermemeliydim -
93.
+2manyak gibi mezari tirmanmaya basladim. dustukce yeniden tirmaliyordum. allahim, bu nasil bir kabus dedim. dorduncu denememde de basarisiz olmutum. yeniden geriledim, topa vurmadan once bir iki adim
geriledikten sonra kosarak vurus hizina ivme kazandiran futbolcu gibi, gerilmis, firlamaya hazir bir ok misali kostum, bu sefer mezarin cikisina ulasmayi basarmistim. ellerimden biriyle topragi oyle bir
avuclamistim ki, tirnaklarimin ici tamamen toprak ve borti bocekle dolmus, isaret parmagimin tirnagi ise kirilmis ve muhtemelen kanamaya baslamisti. sol gozum beni uyariyordu, cunku sol tarafimdaki
hareketlilik hic de hayra alamen gorunmuyordu. riza balyozunu kapmis geliyordu. butun gucuyle balyozu havaya kaldirdi, eger bir saniye icerisinde birseyler yapmazsam balyoz parmaklarmi kirmak bir yana,
un ufak edecekti. var gucumle kirilmis ve keskinlesmis tirnagimi rizanin bacagina sapladim. saplar sapmalaz da butun gucumle batirip assagi dogru yardim. buyuk bir inleme sesinin ardindan riza elindeki
balyozu hemen arkasindaki mezarin icine dusurdu. bir anda ortamdaki seslerin iyice cosmustu, bebek aglamasi seslerine havlama sesleri karisti. var gucumle tutunabildigim mezardan gorebildigim kadariyla
gozu burumus bir kopek, manyak gibi ustumuze geliyordu. bir an dikkat kesilince bu kopegin sedefle beraberken gordugum, ve hatta daha sonrasinda da caminin yaninda karsima dikilip uzun uzun bana bakan
kopek oldugunu gordum. tamamen parcalayip yok etmek icin geliyordu, hayatimda hic bu kadar kudurmuscasina kosan birsey gormedigimi dusundum ve korkuyu iliklerime kadar hissettim. tek umudum, tek umudum
rizanin benden onde olmasi ve ilk onu parcalamasiydi. tam o sirada riza, topuklariyla ellerime butun giciyle abanarak basti, paldir kuldur yuvarlanarak mezarin icine yeniden dustum. sol elimin ortadaki
uc parmagini neredeyse hic hissetmiyordum. basimi kaldirdigim anda kopek kudurmuscasina mezara daldi. ne yapacagimi bilmez halde, gayri ihtiyari, saglam elimle ve olanca hizimla bebek cesedini hayvanin
uzerine attim. kopek bebegi havada kapmis, saniyeler icinde parcalara ayirmis ve ayirmaya da devam ediyordu. geriye kalan son gucumle, kendimi mezarin diger tarafindan disari atmaya calistim. gene bir
elimle cikisi kavramis, insanustu bir eforla mezardan cikmayi basarmistim. -
94.
+2cildirmis gibi kosuyordum, kopek bebegi bitirirse pesimden gelir miydi? riza arkamdan topallaya topallaya geliyordu. hayatimda hic boyle kactigimi hatirlamiyordum. bir an bunun bir ruya olmadigina iknaTümünü Göster
oldum. kosmaya devam ediyordum. koy kahvesi her zzamanki yerindeydi. gece yarisi oldguu icin kapaliydi elbet, ama benim aklim basimdan gitmisti. cildirmis halde camlari tekmeleyip yumruklamaya basladim.
"ne olur yardim edin! ne olur kimse yokmu!" dort bir yandan tuhaf bir ensturman sesi geliyordu. saz desen degil, klarnet desen degil. sesler tinili ezgilerle parcalanmiyordu, uflemeli bir caligininki
gibi tertemiz ve netti, ancak nedense bunun telli birsey olduguna emindim. sesler muzik gibi degildi, son derece cirkin ve akortsuz, duydukca insanin aklini yerinden oynatan cinsten sacmaliklardi. koy
kahvesinden sonra sirada??? cesme vardi. var gucumle kosmaya devam ettim. cesmeye vardigimda nefes nefese kalmistim. saril saril su sesleri geliyordu ancak yalagin ici bombostu. gorunurde bir damla su
yoktu. artik kosacak halim kalmamisti. su da icemedikten sonra nasil kosabilirdim??? birden kendimi umitlendirdim. cesmeden sonra sirada karsima cikacak olan bina camiden baska birsey degildi. birden
icimde yalvarmayla, yakarmayla karigib bir umut istegi belirdi, icime bir gunes dogmustu sanki. evet, camiye gidersem belki rahat ederdim. var gucumle kosmaya devam ettim. sol elimi neredeyse hic
hissetmiyordum. agzim kupkuruydu, nefes alisverislerim inanilmaz derece anormal seyrediyordu. caminin oldugu alana gelir gelmez bunun tekrar bir ruya oldguuna ikna oldum, cunku cami yerinde yoktu.
koydeki hersey yerli yerindeyken cami yoktu. koskoca caminin yerinde bombos bir alan vardi. bombos alan elbette tam olarak bombos degildi, kerestelerle dev bir "x" isareti tum zemini kaplamisti. tam yere
yigilacakken cesmenin oradan delirmis kopek, agzinda bebek kafasiyla belirdi. beni gorunce kosma hizini iki katina cikaran devasa hayvan, bana olan nefretini kusma babinda, beni gorur gormez
havlayabilmek icin agzindaki bebek kafasini yere dusurdu, bogure bogure havliyordu simdi, hizli kosmaktan ayaklari sendeliyor, arada bir dengesini kaybediyordu. neye ugradimigi sasirmis halde, butun
gucumle allah! diye bagira cagira kacmaya basladim. hayvan surekli bana yaklasiyordu ama, cok degil, bir iki dakika sonra bizim evin girisindeydim iste. kurtuldum lan! dedim. kurdultum! hemen dedemlere,
amcamalara, hemen evime siginmaliydim, bagira cagira "yardim edinnnnn!" feryatlariyla eve kostum, evin bahcesindeydim simdi, kulaklari sagir edecek kadar tirlamayan garip bozuk sazimsi ensturmanin cirkin
sesi maximum dereceye ulasmis, kulaklarimi patlatacak raddeye gelmisti. evin bahcesinin tam ortasinda butun gucumle kosmaya devam ediyordum. hava koyu mavimsi bir hal almisti. birden seslerin bahcedeki
kulubeden geldigini farkettim. bu igrenc, akortsuz, cirkin sesler kulubeden geliyordu. bir an durdum, gozlerimi hizli hizli sagda solda gezdirmeye basladim. tahtadan yapilmis odunluk ambar kapisinin
tahtalarinin arasindan berisi gorunuyordu. karanlikta parlayan bir cift gozun uzerime odaklanmis oldugunu farkettim.. -
95.
+5son hiddetimle bagirarak yattigim yerden firladim. derin bir nefes cektim, cezaevindeki yatagimda, uyanmis ve oturur vaziyetteydim ancak bir sorun vardi. kabustaki birseyler devam ediyor gibiydi. o
tuhaf, saz sesine benzer, telli ve akortsuz igrenc ses devam ediyordu. karsimda halil abi yataginda arkasi donuk vaziyette oturmus, saz caliyordu. birden herkes ayni anda kafasini kaldirip bana bakmaya
basladi. butun herkes tum dikkatleriyle uzerime odaklanmis halde faltasi gibi gozlerle beni izliyorlardi. -n'oluyo/ dedim gucsuz bir sesle. insanlar ayni insanlardi, tek bir farkla: herkesin ama
istisnasiz herkesin gozleri sasiydi. - ramiz oglum kendine gel.. o kadar kisa surede yanima kadar nasil geldigini anlayamadigim fehmi abi iki elini birden arkasinda kavusturmus, sanki komik birsey
varmis gibi siritarak benimle konsuyordu. -ramiz, oglum beni duyuyor musun? bir yandan benimle konusuyor, bir yandan da siritmasi artiyordu. ellerimi degil, ayaklarimi kullanarak, resmen ayaklarimla
yataga tepik atarak, kendimi tuvalete atmak icin yataktan bir fuze gibi firladim ancak yanlislikla kafami duvara gecirdim. o hizla kendimi durduramamis olmaliydim/. iste simdi saz sesleri kesilmisti.
herkes basima toplanmisti, ve normal gorunuyorlardi. yinr tuhaf bir sekilde uyanip, insanlardan kacarak gidip kafami duvara vurdugumu soylediler. kafamin acisiyla yavas yavas duvara coktum. aci
cekiyordum.. kafamdaki aci belki de bana beyin travmasi gecirtmeye yetecek kadar siddetli bir aciydi ama cektigim aci bu degildi. butun bu vuku bulan olaylarin acisi kafami degil, yuregimi sizlatiyordu
artik. gucum kalmamisti. o an gayr-i ihtiyari aglamaya baslagidimi hissettim. hungur hungur degil, sessiz sessiz, icli icli agliyordum. tipki o koyunlarini kaybeden kiz gibi.. bekir abi battaniyesini
uzerime gecirdi. iki kolumdan kavrayarak -haydi, dedi. -haydi kalk abicm, yavas yavas.. yardim etsenize lan! biri cayimi getiriyor, oteki bir torbaya sarilmis buzu kafama koyuyordu. kafamin acisindan sag
gozum gormuyordu. elimle ogusturdum. sol gozumu de ayni elimle ogusturduktan sonra sag elimle cayima seker atmaya, yine sag elimle cayimi karistirmaya basladim/ birden kafamda simsekler sakti. sol elimi
hic kullanmadigimi o an farkettim ve yine o an dehset icerisinde gordum ki; sol elimin orta uc parmagini neredeyse hic ama hic kimildatamiyordum..
başlık yok! burası bom boş!