genç bir ss subayı iken

daha sonra odama geçtim. çocuğun düşündükleri benim aklımı iyice karıştırmıştı. yatıp uyumak için kapıyı kilitledim. kanepeye uzandım ve gözlerim hafifçe kapanmıştı. yarı uyanık yarı uyuyor gibiydim birden etrafımdaki herşey yokoldu ayağa kalktım ama sanki yatıyordum. bağrıyordum ama sanki susuyordum.

etrafta koşturuyordum hiç bir şey yoktu bembeyaz bi sonsuzluk. daha sonra davul sesi geldi. çok ilginçti bembeyaz sonsuzlukta davul sesi ne alaka dedim aq sese doğru gittim 785. oda daki çocuğu gördüm arkasında siyah adamlar vardı zenci değil siyah aynı bulut gibi davul çalıyorlardı. çocuk bana baktı çok öfkeliydi birden çığlık atar gibi "ladinooo" dedi ağzından siyah bir duman çıktı tıpkı ilk karşılaşmamızda olduğu gibi. duman bana çok sert çarptı.

birden odamda "ladinoo" diye çığlık atarak uyandım...

hemen üstümü giyindim ve hiç kimseyle konuşmadan 785. odaya gittim çocuğu alıp kelepçe ve zincire vurarak odama getirdim. "konuş" dedim. çocuk iğrenç bir kahkaha atıyordu. bu beni daha çok korkutuyordu. "konuş ulan huur çocuğu" diye bağrınca kahkaha yerini çığlığa bıraktı. çocuk hiç birşey olmadığı halde çığlık atıyordu. ama nasıl çığlık kulağım patlıyacak sandım. dayanamayıp 46 numara postalla ağzına koydum tekmeyi.

çocuk bayılmıştı. ayıldığında "o gün odaya gelmemeliydin" dedi. ben biraz korkarak "nedne? ne yapıyordunuz orada söyle yoksa ölürsün" gibi laflar ettim. çocuk yavaş yavaş sökülmeye başladı.

çocuk;
"ain yapıyorduk ladinoyu özgür bırakıp sizi öldürmeyi planlıyorduk ama sen geldin"

ben;
"ne yani şu an özgür değil mi? hem nereye kayboldu ki bir anda"

çocuk;
"sen ladinosun o senin ruhunda geziyor. eğer gelmeseydin benim ruhuma girecekti. ben masum bir çocuğum ve onu kontrol edebilirim. ama sen dünya üzerinde ki en günahkarlardan birisin. buda onun şeytani yanını besliyor."

bu söylediği beni derinden etkilemişti...

konuşmaya devam ettik.

ben;
"ne yani içimde bi ruh mu var şimdi?"

çocuk;
"evet aynen öyle"

ben;
"nasıl çıkarabiliriz bunu peki? eğer yarıdm edersen sen ve aileni sabun yapmam"

çocuk bunu duyunca mutlu olmuştu. fakat anne ve babasına ihtiyacı varmış. hemen ailesini çağırttım. babası gelirken elinde o siyah kutu vardı. işi yavaş yavaş anlamıştım sanki. herşey hazırlandı yere ibranice bir şey yazdılar ortasına oturdum. ve sanki narkoz almış gibi oldum gözüm kapandı ve açıldı tekrar boşluktaydım.

bu sefer içimden bir şey çıktı ve karşıma geçti. bana uzun uzun bakıyordu en herşeyi anlıyamamıştım sarhoş gibiydim. birden arkamdan davul sesi geldi. arkamı döndüğümde çocuk bana "kaç ordan uzaklaaş!" diye bağrıyor ailesi arkada davul çalıyordu. ben anlamam verememiştim kafamı tekrar geri çevirdiğimde ruh tekrar üstüme doğru hızlı bi atak yaptı ben inanılmaz bir şekilde sıyrıldım ve adeta at gibi koşmaya başladım.

koşuyordum koşuyordum. durmadan koşuyordum...

daha sonra bir duvar gördüm büyük bir duvardı ağlama duvarı gibi. ama duramıyordum. duvara omzumla girdim ve sanki yüksek bir binadan düşermiş gibi oldum. uynadığımda çocuk ve ailesi başımdaydılar. "ne oldu?" diye sordum kısık bir sesle. "ruhtan kurtuldun ama sen yaptığın kötülüklere son vermezsen kabuslarında asla bitmez" dedi çocuk.

ben söz verdiğim gibi aileyi almanyanın dışına gönderdim. ama sabun işinide bırakamadım. durmadan himmlere ve hitlere mektup yazıyor bana başka bir iş vermelerini istiyordum. kabuslarım devam ediyordu. her yastığa kafamı koyduğumda koşuyordum ve ruh hala peşimdeydi. gün geçtikçe kabuslar daha kötü olmaya başlamıştı. sanki kampta öldürülen herkes beni kovalıyor yakaladığı yerde öldürmek istiyordu.

işin ilginç yanı kabuslardan uyandığımda baldırlarım ve bacaklarım ağrıyor yırtılacak gibi oluyordu...

taşaklı not: cin ve şeytan olaylarında, kabuslarında davul çok derin manalara geliyor daşşa yiyen araştırabilir beyler. hepsi gerçek zaman geçtikçe capslerle kanıtlıyacağım

arasıra düşünüyordum acaba bunlargerçekten oluyor mu? rüya değil mi? diye ama nede olsa pagandım.

size anlatmadığım şey ise bilime olan merakımdı. lisenin sonunda beri elektrik, zaman ve mekan gibi konularda çok fazla araştırma ve deney yapmıştım. fakat kimse bilmezdi. benimde aklıma bu gelmişti. hitlerin bilim adamları olduğunu ve bunlara gizle deney yaptıklarını duymuştum. işin aslını öğrenmek için berline hitlerin yanına gittim.

hitler beni karşıladı. çok severdi beni. durumu anlattım işte bende uğraşıyorum zaten kampta olmuyor yahudiler büyü yaptı kabuslar görüyorum filan. azcık yalvarır gibi yaptım en sonunda ikna oldu beni berlinin altındaki büyük bir sığnaktaki bilim adamlarının yanına zütürdüler giderken gözlerim bağlıydı. etraftan çok ilginç sesler uğultular ve hatta köpek havlamaları bile geliyordu.

labaratuvara gittiğimde ise gözlerime inanamadım...

Not; korkunçlu bölüm bitti beyler burdan sonra araştırma ve gizli nazi teknolojisi var. en daşşaklı bölüm

dünyanın her yerinde şuan insanların ufo dediği uçaklar orada üretiliyordu. küçük modelleri deneniyor dikey kalkış yapması sağlanıyordu. ben oldukça ürpermiştim. bunlar mümkünmüydü, olabilirmiydi? yoksa yine aptal bir kabusmuydu.

değildi. hepsi gerçekti. beni bu bölüme vermişlerdi çeşitli deneyler yapıyor diğer bilimadamları ile toplaşıp konular tartışıyorduk. 1 yılım burda geçmişti. dışardaki dünyadan bi haberdik. hitler savaş hazırlığına başladığı haberi gelince herkes telaşlanmıştı. projeler henüz hazır değildi ve olamayacaktıda. ben bilim adamları arasında önemli bir yer almıştım. rütbem zaten yüksek olduğu için artık diğer labaratuvarlara gitmek istiyordum.

en sonuda hitlerden bu izin geldi diğer gizli labaratuvarlara girecektim. buralarda kim bilir neler vardı. gizlilik seviyesi en düşük labaratuvarda uçan cisimler olduğuna göre heralde tanrılar filan vardır diye düşündüm.

yanılmamıştım...

Ürpertici not; işte capsli kanıtı photoshop diyen liseliler ananızı zikem

(bkz: http://www.naziufosecret....halienufovrilhaunebuw.jpg)

Çalışma şekli

(bkz: http://www.bibliotecapley...liens/images/pentag49.gif)

girdiğim labaratuvarda robot askerler ve ölümüş bir canlıyı tekrar hayata getirme gibi çalışmalar yapılıyordu. bu bölümde çalışmak istediğimi hitlere bildirdim. hitlerde kabul etti adamın işi başından aşkın savaş başlayacak zaten.

ben bu bölümde biraz acemi kaldım inanılmaz dehaya sahip bilimadamları vardı. inanılmaz gerçekten hepsi çok zekiydi. insan gibi hareket edip düşünebilen robotlar yapmaya çalışıyorlardı. bir kaç tane yapmışlardı ancak üretimi çok zordu. o zamanın şartlarında türk parasına göre 500 milyon tlye denk geliyordu. çok fazla para.

bu yüzden bende diğer bölüme geçtim yani ölülerin canlandırılması. oradakiler uğraştıkları canlılara "zombi" diyordu...

sıçırtan not: evet beyler aramızda liseliler ve hatta ilk okullular var onlar bakmasın korka bilirler

işte zombi bir köpek hemde videolu beyler;
(bkz: http://www.youtube.com/watch?v=uNBmZ-Jyl5E)

lan zütler reserved alın

Bende kendi kendime yazıyormuş gibi hissediyorum dıbına koyim az canlanın *sieg sieg sieg* (gülme)

aslın işlemin mantığı biraz basitti. 2 yöntemi vardı.

biri bu yıllarda kullanılan kalp pili gibi bir sistem. kısaca anlatmak gerekirse. bilgasayar gibi bir kalp bu. içinde kodlar var ve bir başka bilgisayardan kontrol edile biliyor. kötü yanı ise zayıf noktası olması.

ikinci yol ise genetiklerle oynanıp değişik virüsler verilmesi. bunları yahudilerin üstünde deniyorduk bir kaçında olumlu yanıt alırken çoğu geberip sabun oluyordu.

benim çalıştığım yol ise ilginiçtir ki ikinci yol. çünkü bunca yıl makineler üstünde çalışsamda ikinci yol hep daha mantıklı ve gerçekçi gelmişti. çünkü yok edilemiyorlardı. virüsten olumlu yanıt aldığımız yahudileri yok etmek çok zahmetliydi. beynine sıksan bile yaşıyor parçalansa bile kanının içindeki virüs hareket edip yaşamasını sağlıyordu. tek yöntem asitle yakmaktı.

fakat hiç bir madde yok olamaz veya yoktan var olamaz...

bu yüzden işimiz çok tehlikeli ve zordu. asla yokolmayan bir madde bulmuştuk. kontrol altına alınmazsa tüm dünya yok ola bilirdi bu yüzden daha fazla üretilmeme kararı alındı. değişim geçirenlerde asit dolu bidonlara koyularak toprağın altına gömüldü ve üstüne beton atıldı.

fakat hitlerin seçtiği bende dahil 13 kişilik özel bir ekip berlinin dışına Nordufer Wittow und Hohe Dielen ormanın altında ki gizli bir üsse zütürüldük. burada tüm araştırmalardan daha gizli ve gerçek olan çalışmalar vardı. çok büyük bir alandı ve atıkları denize atabileceğimiz bir yerdi.

çalışmalar sanki çığrından çıkmıştı mükemmel bir şekilde ilerliyordu. şu anki teknolojiden 100 yıl daha ilerideydik. ama herşey yolunda gitmedi. denize atılan asit içindeki "zombiler" suda ki tuz nedeniyle asit ve tuz varilleri eritmiş virüs denize yayılmıştı. kısa zamanda olayı toparladık. ve bu olay hitlerin kulağına gitmişti. artık başka yere gitmemiz gerekiyordu.

hitler beni yanına çağırdı ve imkansız bir teklif sundu...

hitler;
"ooo krşm hoşgldn otr şLe"

ben;
"noldu kanka"

hitler;
"yha şimdi olmy byle anldn mı thlklı işlr bnlr burlrda olmy. biz sizi aya gönderek"

ben afalladım. adam aya gönderelim dedi ya içmişti yada ciddiydi.

ben;
"aya mı?" dedim adam evet dedi nasıl olcak filan derken zaten hitlerin planları arasında ayın karanlık yüzüne gitmek varmış. araçlarda hazırmış biz bir nevi test etmek için gidecekmişiz. tehlikeli olmasına rağmen kabul etmek zorundaydım.

ben işin nasıl olacağını düşünerek nordufer wittow und hohe dielen'e geri döndüm. ordakilere söyleidiğimde çok kızmışlardı. ve nasıl olacak diye söyleniyorlardı.ama gidecektik dıbına koyim hitler bu hayır diyemezsinki ebemizi giber. biz labaratuvarı topladık hazırlandık herşey için.

berlinin dışında ormanlık bir yerde ufo tarzı uçaklar bizi bekliyordu. işin ilginç yanı ise...

aya gidecekler sadece biz değildik. tam tdıbına 30 tane araç vardı 5 araç öğretmenler 5 araç biz ve askerler geri kalan ise saf aryan ırkı çocuklar vardı. sanırım bu yetiştirme kamplarında doğan çocuklardı. yetişme kamplarında ss subaylarına saf aryan ırkından olan kadınlar verilir ilişkiden sonra doğan çocuğa devlet el koyardı.

sanırım ayın karanlık yüzünde gizli bir üretim tesisi gibi bir şey olacaktı. bu çok ilginçti çünkü bunu 2 yıl önce hitlerin ağzımdan duyduğumda "gibtir dıbına kodumun bıyıklısı" demiştim içimden. adam gerçekten taşaklıymış. düşünsenize ayın karanlık yüzüne bir üs kurulacak.

yola çıktık fakat benim aklımı bir soru kurcaladı. "ilk gidenler bizsek oradaki üssü kim yapacak?"...

meğer bizden öncede çok yolculuk olmuş ve orada oldukça büyük bir üs inşa edilmiş. biz aya vardığımızda hitlerden gelen mesajda savaşın başladığı yazıyordu. biz rahattık dünyada yenilmez ordumuz. ayda ise geleceğimiz vardı.

ilk aylar herşey mükemmel gitti nazi almanyası bir çok ülkeyi almıştı ve hala ilerlliyordu. fakat fransa, amerika, çin ve kızıl rusya işe karıştı. herşey bu olaydan sonra taka sardı. bizde sadece 5 müttefik vardı onlarda ise 18. sıçmıştık.

ama hitler asla pes etmiyordu saldırmaya devam ediyordu. ilk başta müttefiklerin uyarması yetmeyince onlarda saldırmaya başladılar böyle 2. dünya savaşı başlamış oldu.

bir tarafta müttefikler bir tarafta biz yani mihverler...

@98 dıbına kodumun dümüğü benim bunları yaşadığıma inanıyonda ona mı inanmıyon

Aldığımız toprakları yavaş yavaş kaybediyorduk herşey çok hızlı gelişiyordu. ama ayın karanlık yüzünde olduğumuzdan kimsenin haberi yoktu.

stalin anamızı gibti. berline kadar girmişlerdi. herşey bitmişti 8 Mayıs 1945 almanya teslim oldu. almanya teslim olurken hitler intihat etti...

herkes böyle biliyoru öyle değil mi? fakat hiç bir şey böyle olmadı. hitler intihar etmedi. oda bizlerle ayın karanlık yüzüne gelmişti. garip öyle değil mi?

-- sizi biraz daha şaşırtayım. Hitler aslında darth vader. ve bende yani eymen sigifrith radyo aktif bir kaza sonucu darth maul oldum. Stalin aslında obi wan. ve recip tayip erdğan chewbacca --



--- the end ---