Beni adamlar acil ve hızlıca bir kargaşa arasında kucakladı ve çıplak vaziyette bir sığınak gibi yere zütürmeye başladı. Artık bende korkudan ağlamaya başlamıştım ve sığınak gibi bir yerde bir sandalyeye oturttular beni “burda bekle” dediler giderken elimi, ayağımı, ağzımı her yerimi bağladılar. Üzerime kapıyı kapattılar. Kapkaranlık bir odada benliğimle beraberdim ve çok korkmaya başlamıştım. Deli gibi ağlıyordum, çaresiz şekilde ağlıyordum. Birazdan Alev gelecekti fakat bana ne yapacaktı hiç bilmiyordum. Yaklaşık bir yarım saat burda tıkalı kaldıktan sonra kapıda sesler duymaya başladım. Alevin bağırmaları ve bedduaları kulağıma kadar geliyordu. Kendi kocasına bir kadın yolluyordu ve kocasının ölümünden beni suçlu tutuyordu. Çaresizdim, korkaktım o sırada kapı açıldı ve elinde sert bir sopayla karşımda Alev vardı.

Alev bana baktı ve dedi: “neden öldürdün kocamı” artık korkudan titreyerek tüm olayları anlatıyordum fakat kadın bana bir türlü inanmıyordu. Bana biraz sorular sordu aynı şekilde cevapladım. Alev ayaklarıma ve bacaklarımın üst kısmına sert şekilde vurmaya başladı her sorudan sonra sert darbeler indiriyordu. Artık gücüm bitmişti ve dışarda Mesut olduğunu düşündüğüm kişiye “Buraya gel” diye bağırdı Alev abla. Tahmin ettiğim gibi Mesut içeri girdi ve Alev abla sesli şekilde haykırdı. “Bu kızı al ve en acılı şekilde öldür”. Mesut Alev ablaya baktı “Tamamdır abla ben halledeceğim” dedi .

Beyler bir kaç sonra devam edeceğiz. Biraz işlerim var. Yarım bırakmayacağım.

Evet beyler şuan vapurdayım evime geçiyorum. 1 saatte seri seri devam edeceğiz.

GELDiM BEYLER, ÇAYIMI SiGARAMI HAZIRLADIM DEVAM...

Mesut beni çıplak şekilde kucakladı ve o sığınaktan çıkardı yavaşça merdivenlerden yukarıya doğru çıkıyorduk fakat ben Mesuta yalvarıyordum “mesut nolursun beni öldürme bak ne istesen yaparım kulun köpeğin olurum nolursun öldürme” dedim. Mesut “kes zırvalamayı” deyip hala merdivenleri çıkıyordu 1 kat merdiven çıktıktan sonra dış kapıda duran Mesuta ait olan arabaya bindik, beni kucakladığı gibi arabanın arka koltuklarına attı ve arabanın kapısını kapattı. Elim, kolum bağlıydı hiçbir şey yapamıyordum, yalnızca mesuta yalvarıyordum. 3-4 dakika geçtikten sonra Mesut araba bindi ve hareket etmeye başladık, artık ağlama zırıltılarım baş ağrıtacak dereceye gelmişti. “Mesut” dedim son bir umutla “beni öldürecekmisin” mesut yüzüme baktı tebessüm etti “hayır” dedi ve şaşırmıştım.

Mesut sadece arabayı sürüyor benle konuşmuyordu ama ben sürekli sorular soruyordum “bana ne yapacaksın”, “beni sat huurn olayım ama öldürme” diyordum. O sıra mesutun telefonu çaldı arayan tahmin ettiğim kadar kuzeniydi. “Alo kuzen” dedi. Telefonun sesini duyabiliyordum. “Kuzen noldu beni aramışsın 4 kere” dedi.
-Kuzen sana bir kız getireceğim ona gözün gibi bakacaksın tamamı
-neyin nesidir bu kuzen noldu hayırdır” dedi.
“Gelince anlatacağım sen evde kal” dedi ve telefonu kapattı. Mesutun sözlerini duyunca şaşırma üstüne şaşırma yaşıyordum beni buradan kurtaracaktı 1 saat boyu yol gittik Mesut çok tedirgindi ve bende çok korkuyordum, 1 saat yol gittikten sonra arabayı bir patika yolda durdurdu, arabadan indi ve arka kapıyı açtı. “Bak sinem seni bu pisliğe ben bulaştırdım, ben kurtaracağım ama sakın kaçma” dedi. Lanet olsun bir kere daha mesuta güvenmiştim keşke güvenmeseydim. “Tamam dedim ve mesut ellerimi ayaklarımı çözdü sadece arka koltukta oturdum. Mesutta arabaya geçip sürmeye devam etti. Aslında mesutu arkasından sarılıp boğabilirdim, öldürebilirdim fakat ona bir kere daha güvenmiştim hiç bir şey yapmadım.

Yol sonunda bitmişti Mesut “geldik” dedi ve kuzenının evinin önünde indik, gece saatleriydi ve hava epey karanlıktı. Kuzeninin evi modern bir yer değil di bir de modern bir alanda değildi. Etrafı ormana bakan klişe bir 2 katlı müstakil evdi, ben çırılçıplaktım ve mesut elimi tuttu. Kuzeninin evinin kapısını çaldı. Yaklaşık 15 saniye sonra kapı açıldı kuzeni beni gördüğü anda tekrar kapıyı kapattı ve “tövbeestagfurullah” tarzı birşeyler söyledi. Mesut kapıyı itekledi ve içeriye girdi. Kuzenı gözlerini kapatmış yere doğru bakıyordu. “Kuzen” dedi “giyilecek herhangi bir şey ver sinem çıplak kalmasın” dedi ve dediği anda kuzeni bana bakmayarak odasına gitti bana kendi pijamalarından 1 takım verdi hemen iç çamaşırım olmadan verdiklerini giydim. Daha sonra salona geçtik. Salona baktığımda her tarafta mübarek tablolar, duvara asılı seccade tarzı şeyler vardı. Tahmin ettiğim kadar Mesutun kuzeni namazında, niyazında, dininde bir insandı acaba olayları duyunca bize karşı tepkisi ne olacaktı.

Öncelikle salonda oturduk ve konuşmaya başladık. Konuşmaya öncelikle Mesut girdi “Abdullah abi bak ben bu kızı kaçırdım evlenmeyi düşünüyorum fakat yolda suikaste uğradık karım olacak insana tecavüz ettiler onların elinden çok zor kaçtık ve sana sığındık” dedi. Bunu duyan Abdullah: “Aman Mesutum polisi arayalım hemen” dedi. Fakat Mesut Abdullahı durdurdu “hayır kuzen hayır sakın bu işe polisi karıştırmayalım” diyordu. Abdullah baktı “ne yapacağız mesut” dedi. Mesutun tek bir isteği vardı. “Sinemi sakla muhafaza et dahada başka bir şey istemiyorum senden” dedi. “Tamam başüstüne” deyip “ben bir mutfağa gideyim hanım kıza içecek birşeyler getireyim” dedi ve salondan ayrılıp mutfağa doğru gitti. Abdullah mutfağa gittiğinde Mesut bana döndü ve “sakın olanları Abdullaha anlatma bak benim başım artık Alev ablayla belada onlardan kurtulmaya çalışmam gerek” dedi. Bende Mesuta “tamam anlatmam” dedim ve o sıra Abdullah salona girdi, Mesutta müsaade isteyip dışarı çıktı. Artık sıkıcı zamanlar başlıyordu bütün gün bu evde duvarı izleyerek yaşayacaktım.

Abdullah sürekli benden namaz kılmamı ve Kuran okumamı istiyordu. Bana sürekli hadisler söylüyor, nasihatler veriyordu fakat ben hiç birisini dinlemiyordum. “Teşekkürler” deyip geçiyordum bir gece saat 4 gibi çok sesli şekilde kapı çalındı ama nasıl sanki savaştan kaçan biri son sığınağa girmiş gibi “bam bam bam” kapı çalıyor. Abdullah abi kapıyı açıp açmamakta tereddüt ediyordu, Abdullah sesli şekilde bağırdı “kimsin lan sen” fakat sadece “ığğğğğ, ahhhhh” sesler geliyordu, hem Abdullah abi, hemde ben çok korkmuştum. Abdullah abi odaya gitti ve kırma bir silahı eline aldı, içine mermi koydu ve bana yavaşça kapıyı açmamı söyledi, artık resmen bu mübarek insan katil olmayı göze almıştı. Silahını kapıya doğru yöneltti ve bende kapıya doğru gittim, kapı kolunu tuttum ve yavaşça kapının kolunu aşağıya indirerek bir anda kapıyı açtım, kapıyı açtığımızda gördüğümüz tablo ikimiz içinde üzücü gibiydi, kapıyı açtığımız anda Abdullah abi sesli şekilde “Allahhh” dedi ve dizlerinin üstüne düştü.

Karşımızda gördüğümüz Mesuttu fakat Mesut çok kötü şekilde yara almış ve işkenceye maruz kalmıştı çok belliydi. Göbeğinde 3 kurşun yarası vardı ve yüzü tanınmayacak haldeydi. Abdullah kilitlenmişti, mesutu öyle görmek onun için çok zordu fakat bir anda Abdullah boğazıma yapıştı ve sıkıca sıkmaya başladı ama nasıl nefretle sıkıyordu size anlatamam. Ben çırpınıyordum “bırak, bırak” diye fakat abdullahın bırakmaya niyeti yoktu her bırak dediğimde dahada sıkı sıkıyor canımı acıtıyordu. O sırada Mesut son nefesini veriyor ve kendini ölüme hazırlıyordu Mesut resmen yavaş yavaş yere düşerken benimde gözlerim yavaş yavaş kararıyordu tam o sırada gözlerim kararırken “bammmm” diye bir silah sesi duydum fakat ne olduğunu anlayamadım şaşkın şekilde gözlerimi açtım ve derin bir nefes aldım. Abdullah vurulmuştu ama kim vurmuştu sersemlikle etrafıma bakıyordum, birde ne göreyim. Mesut kapıda bana son kez gülümsedi elindeki silahı attı ve yere düştü.

Mesut artık yoktu ve evde bir ceset vardı, aksine Abdullah yoğun şekilde kan kaybediyordu ve buda evdeki 2.cesetti ne yapacağımı bilmiyor ve bir çıkmaz yol arıyordum fakat Mesut ölürken bile bana büyük bir kahpelik yapıp ölmüştü. Çünkü Alev karısına ötmüştü. Alev ve yolladığı adamlar çoktan peşime düşerdi ne yapmalıydım, silahlanıp kaçmalımıydım yoksa burada saklanmaya devam mı etmeliydim, Mesutun cesedini evin içine aldım, abdullahın bedeninin yanına koydum ve odaya geçtim. Hayatım bir anda film şeridi gibi gözümün önünden geçiyordu, fakat bu ben artık eski ben değildim. Hafif şekilde uykum geldi ve uyumaya başladım. Gözlerimi kapatmak istemiyordum fakat uyku o an çok tatlı gelmişti. Gözlerimi derin derin kapadım ve uyudum. Uykumda sesler duyuyordum “bam bam” sesler duyuyordum sanki biri dışardaki kapıya sertçe vuruyordu fakat bir türlü uyanamıyordum.

Sesler şiddetlendikçe uykum daha tatlı geliyordu hiç uyanmak istemiyordum fakat bir anda “çottt” diye derin bir yıkılma sesi geldi biri sanırsam duvara sert şekilde balyoz tarzı bir aletle vurmuştu ve kapıyı kırmak yerine duvarı kırmışlardı, o sıra nasıl olduysa uyandım ve çığlıklar atmaya başladım karşımda gördüğüm kişiler Fikrinin adamları, Alev ve alevin adamlarıydı o sırada çok korktum, Mesut ölmeden önce yerimi söyleyip öyle bizim kapıya gelmiş meğerse. Aleve baktım, sarı kıvırcık saçlarıyla, iddaalı bir bakış takınmış “benden kaçacağınımı sandın huur seni” dedi ve üzerime gelmeye başladı. O sırada o üzerime gelince bende Alevin üzerine doğru gittim ve bir anda üzerine atladım sert şekilde yumruk, tekme, kafa,tırnak herşeyi Aleve karşı yapıyordum 10 saniye Aleve saldırmamdan sonra Alevin çığlıkları şiddetlendi ve adamları beni alevin üzerinden aldı. Size anlatamıyorum can havliyle çırpınıyorum fakat adamlar o kadar güçlü ki en ufak bir hareket bile atamıyorum. Alev yüzüme baktı “seni öldürmeyeceğim, seni öldürmekten beter bir hale sokacağım sen göreceksin” dedi ve sağlam şekilde bana bir tokat attı. Adamlarına baktı ve “bunu balyoz kereme zütürün artık onun huursu olsun, görsün hayat kaç bucak” dedi. ilk kez duyduğum bir isimdi kerem fakat neler yaşayacağımı hiç bilmiyordum.

O gece ne oldu, ne yaşadım daha hiçbir şey hatırlamıyorum sadece son hatırladığım şey bir arabaya bindirildim ve Kerem diye birine para karşılığında satıldım. Kendimi mal gibi hissettim. Resmen bir ticaret kölesi gibi olmuştum elden ele, elden ele bir mesaj hayatımı mahfetmişti. Sabah uyandığımda çok güzel bir yerdeydim bir otel odası gibi bir yerde sağımda çiçekler, solumda küçük bir kahvaltı, ayak ucumun baktığı duvarda küçük ekran bir televizyo, oda aşırı şekilde güzel görünüyordu. Uyandım etrafa baktım koridora baktım ve kapıda bir adam vardı “çıkamazsınız” dedi bende içeri geri girdim. Önce zorda olsa kahvaltı ettim, sonra istemeyerekte olsa televizyon izlemeye başladım. Yaklaşık 1 saat sonra odama bir adam girdi görünüşünü bir görseniz korkarsınız, balyoz kerem dedikleri bu olsa gerek. 2 metre boyunca içmekten suratı kızarmış, sesi kalın gözleri kanlı, saçları beyaza dönük şişman bir adamdı hatta şöyle söyliyim odanın kapısından eğilerek girmişti. içeri girdi “Sinem günaydın” dedi içimden istemeyerekte olsa şu lafı söyledim “nereye geldik dıbına koyayım huuryum bu ne ilgi” sonra sesli şekilde devam ettim “günaydın”. Karşımda duran adam devam etti “Müessesemiz size iyi davranıyormu bir sıkıntınız varmı” dedi. Biraz şaşırdım çünkü adam resmen benimle dalga geçiyordu. “Benimle dalgamı geçiyorsunuz” dedim ve bir anda karşımda ki adam sesli şekilde kahkaha atmaya başladı “tabi dalga geçiyorum ulan” dedi “akşama hazırlan hareketli saatler seni bekliyor” dedi ve odadan çıktı gitti.

“Haa çokta gibimde artık alışmıştım artık dünya umrumda değildi” bir anda önce gece olsunda artık ne olacaksa olsun modundaydım. Kapıdaki nöbetçi dikkatimi çekmişti, pek bir gevşek bir adama benziyordu bunu kandırıp kaçabilirdim öylede oldu. Kapıda nöbet tutan adama sesli şekilde bağırdım “şittt gelsene buraya delikanlı” dedim fakat ne kapı açılmıştı ne de bir ses vardı. “Ordasın biliyorum hadi gel içeri sana güzel şeyler göstereceğim” dedim. Fakat hala ses yoktu, umudumu kestim artık bu iş olmazdı derken kapı açıldı ve dışarda nöbet tutan adam içeri gelmişti, “buyrun bir isteğinizmi var” dedi. Bende “sensin gelsene” dedim. Adam biçare şekilde “gece gelsem olmazmı” dedi “yok şekerim seni şimdi istiyorum” dedim. “Yaaa gelmeyeceksen bare bir gelde seni şöyle bir öpeyim geçeside başka yerlerini öperim” dedim. Adamın gözleri parladı ve dudaklarıı hayvani şekilde bana yaklaştırmaya başladı tam yanıma yaklaştığı sırada komidinlerin üzerinden aldığım sert vazolardan birini adamın kafasına sertçe vurdum, filmlerde bir anda kırlıp düşüyordu ya öyle olmadı işte adam bir anda kafasını tutmaya başladı ve odanın içerisinde zıplıyordu “kafam kafam” diyerek zıpladığı anda kafasına bir darbe daha indirdim ve adam yere düşünce hızlı şekilde odadan çıktım ve koridorda koşmaya başladım.

Koridora baktığımda etrafta asansörler, merdivenler ve acil çıkış merdivenini gördüm her katta bir tane acil çıkış merdiveni vardı ve koşarak acil çıkış merdivenine doğru gittim. Ulan acil çıkış merdivenine gitmek için büyük bir pencereden çıkman gerekiyordu burası nasıl bir yerdi hemen pencereyi açtım bir ayağımı dışarıya doğru attım, fakat merdiven pencereye uzak kalıyordu ve yaklaşık 8-9. Kattan düşme riskim vardı. Düşersem ölürüm, düşmessemde yaptıkları şeyler yüzünden ölmüş kadar olurum bir ayağımı merdivenlere attım ve bir anda sert şekilde tüm bedenimi merdivenlere doğru attım. Sesli bir “tak” sesinden sonra merdivenlere düşmüştüm ve aşağıya düşmemiştim hemen ayaklandım yavaş yavaş merdivenlerden inmeye başladım. Her katta değişik değişik adamlar vardı fakat onlar beni farketmiyorlardı hızlı hızlı iniyordum. Nihayetinde zemin kata indim burdan sonra ne yapacağımı bilmiyordum ve cebimde 5 kuruş para yoktu. Etraf Balyoz keremin adamlarıyla doluydu bir şekilde merdivenlerin boşluğunda saklanıp gece buradan kaçacaktım fakat nasıl yaşayacaktım onu bilmiyordum.

Biraz mola verelim devam edeceğiz. Ellerim yoruldu ve belim feci şekilde ağrıdı. Biraz evin içinde sağa sola yürüyüp geliyorum.
(bkz: ahtapotniyazi1996) : güzel mesajlarınızı lütfen buradan alayım. Güzel mesajlarınız beni sevindiriyor ve daha istekli yazmamı sağlıyor. Teşekkürler.

Sıkılmadan birkaç saat bekledim ve otel önünde bir kargaşa olmaya başladı. Kaçtığım galiba anlaşılmıştı ki kapıda ki nöbetçiler çoğalmış sağa sola araba sürenler, otelin içine sürekli girip çıkan adamlar çoğalmıştı. Ben sadece bir boşlukta sessiz şekilde oturuyordum ve uygun zamanı bekliyordum. O sırada otelin etrafının aranma kararı verilmiş olacak ki 2şer-3er kişilik gruplar otelin etrafına doğru yayılmaya başlamıştı. Onlar dağılıyor benim korkum artıyordu ve o sıra benim durduğum boşluğa doğru 2 adam yaklaşmaya başladı, adamlar önce boşluğun etrafına baktı sağını, solunu derin şekilde inceledi fakat bir sonuç bulamadı ve benim olduğum tarafa doğru yürümeye başladılar, adam benim durduğum yere geliyor benim heyecanım 3 katına çıkıyordu. Ve nihayetinde birkaç adım yürüme sonrası bir adamla göz göze geldim adam sesli şekilde “aha orda” dedi. Ve bana doğru gelmeye başlarken yanındaki adam bana doğru koşan adama “durrrr” dedi.

Adam durdu “ne oldu lan” dedi. Adam benim gözlerimin içine baktı “metin bizimde karımız, kardeşimiz var bu kadını balyozun eline verirsek hayatı mahvolur” dedi. Yanında ki adam sinirli şekilde “ulan yediğin ekmeğe ihanetmi edeceksin, bizi öldürürler” dedi. Adam baktı ve “bizi öldüremezler gel görmemiş gibi yapalım” dediler ve son kez gözlerime bakıp geri döndüler. Adamlar geri döndüğü sırada bir adam “bacım biz seni görmedik sende bizi görmedin” dediler. Bende kafamı sallayıp “tamam” gibisinden bir şey yaptım. O sırada bir anda pencereden balyoz keremin sesi geldi “lan huur çocukları ben size böylemi öğrettim lan şerefsizler” diye sesli şekilde kerem bağırmaya başladı. Ve iki adamdan biri “aferin iyi tak yedin” deyip hızlıca koşmaya başladı. Kerem pencereden bağırıyordu “ulan vurun şu 2 şerefsizi” o sırada otelin önünden çıkan 7-8 kişi kaçmaya çalışan 2 kişiye ateş açmaya başladılar, fakat kaçan 2 şahısta onlara ateş eden kişilere ateş etmeye başladılar. Bunu fırsat bilip sıkıştığım o çıkmazdan koşarak kaçmaya çalıştım kerem tekrardan bağırdı “tutun ulan kız kaçıyor.” O sıra herşey birbirine karıştı “bam bam” silah sesleri geliyor herkes kız kaçıyor diye bağırıyor kıyamet gibiydi.

Beni korumaya çalışan 2 adam vurulmuştu ve yerde yatışlarını seyrediyordum. Keremin oteli bir tarlanın etrafına yapılmıştı ve kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdeydi. Ben koşmaya başladım arkamdan adamlar koşmaya başladı. Bir tarlaya doğru hızlı şekilde koşuyordum, çalılıklar, çiçekler, otların boyu boyumu geçiyordu ve uzaktan bakıldığında gözükmüyordum. Tarlanın içine girdim ve izimi kaybettirmeye çalıştım. Yaklaşık 15-20 metre ötemde bir bağ evi vardı görebiliyordum fakat direk buraya kaçmak beni ele verebilirdi bağ evine yakın bir yere geldim ve burada saklanmaya çalıştım. Saatler saatleri kovalıyor tarlaların her yerini kolaçan ediyorlardı. Fakat beni bulamamışlardı. Hatta bir ara havaya ateş açıp beni korkutmaya vs. çalışmışlardı fakat ben hiç yerimden çıkmadım ve nefesimi bile kesit kesit almaya çalışıyordum. Nihayetinde hava kararmaya çalıştı ve ben bağ evine doğru yavaş yavaş yürümeye başladım, bağ evine vardım ve kapıyı çaldım “tık tık tık” diye.