/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +12 -1
    hemen yatagimdan firlayip evde gezinmeye basladim, hersey normal gorunuyordu. yerde

    yatan kimse yoktu, bahceye ciktim. tuvalet kulubesi karanlikti. hemen coktum mekanima, pakedimi cikardim ama malesef bitmek bilmeyen

    paket sonunda bitmisti. amk dedim, sansimi gibeyim. keske ilyas bakkaldan iyi kotu bi sigara alaydim. tam o sirada amcam belirdi.

    -naber genc napiyosun burada bu saatte, dedi. cebinden bi samsun cikarip tutusturmaya basladi.

    .asil sen napiyorsun amca, saat sabahin 5i dedim. -isimiz vardi oglum, dedi. baban rizayi yenice merkeze goturdu, dedi.

    -neden? dedim, bi de orada mi dovecekmis?? -babana ayip ediyorsun ama, dedi. adam ne bilsin rizanin zararsiz oldugunu, sana birsey

    yapacak sanmis, aranizda bir mesele var sanmis, ondan vurmus adama. elinde de tufegi gorunce.. simdi saglik ocagindalar, baban tedavi

    ettiriyor rizayi, pansuman falan yaptilar, biseyi yokmus o kadar zaten.. bir an durdu, sigarasindan acele bir duman cektikten sonra

    sozlerine devam etti: sahi sen ne yapiyordun o tufekle kocum?? cevap vermedim. surekli amcamin elindeki sigaraya bakiyordum. -rifat??

    bir an uyanmis gibi irkildim. -kus avliyordum amca dedim. -mezarlikta mi? amcam gulumsedi. -amcani da kus sandin sen galiba aslanim,

    dedi gulumsemesini artirarak. pakedinden 5-6 tane sigara cikarip uzatti. gozlerim mutluluktan faltasi gibi acilmis ve minnet dolu

    gozlerle amcama bakarken sozlerine devam etti: birincisi: tufegi soyle, sigaralari al. ikincisi: bir daha babanin sozunden

    cikmayacagina dair soz ver. -tamam amca, dedim. soz amk. tufek olayi da, mezarliktan tirstigim icin yanima aldim dedim. pek inanmis

    gibi gorunmese de bu hakikaten dogruydu. sigaralari verdi.. -eee, dedim? ucuncusu neydi peki? -ucuncusu de sana sigara verdigimi

    babana soyleme sakin iflahimi giber valla dedi. karsilikli gulustukten sonra iceri odasina yatmaya gitti.
    ···
  2. 27.
    +6
    yine yalnizligimla basbasaydim simdi. acaba riza koye ne zaman donerdi? amk bi kafa yedi yamuldu herif. babam da ne kalin kafaliymis

    diye dusundum. nedensizce ofkeliydim ona, bir cuval inciri berbat etti amk. uzun marlborodan sonra tadi saman gibi gelmekte olan

    samsunu butun cigerlerime cekmeye calisirken sabah ezani okunmaya basladi. -aha, dedim amk simdi dedem kalkar namaza. ufaktan

    sivisayim buradan. havanin da ufaktan ufaga aydinlanir gibi olmasindan cesaret alarak koyun ana patikasinda yurumeye basladim.

    sigara bulunca keyfim yerine gelmisti,

    iste bu cok ilgincti ve o zaman da ilginc gelmisti bana. bu dusuncelerle yolda yururken birden durdum. 10 metre kadar uzagimda,

    bu sefer cok daha yakinimda bulunan o iri kiyim kapkara kopek tam karsimdaydi. hayvan ne havliyor, ne de hareket ediyordu.

    sadece ama sadece gozlerimin icine bakiyordu. hayatimda ilk defa bir hayvanin gozlerinin icine bu kadar bakmistim. hayatimda bugune

    kadar gordugum en ciddi insandan daha ciddi gorunuyordu ve sanki bir eskiya gibi, bir alacakli gibi sanki orada oylece durmuyormus

    da, onumu kesmek icin bekliyormus gibi bir goruntusu vardi. ellerim bir an tufegi aradi ama onu dun gece peder beye kaptirdigimi

    nihayet hatirladim. tam kacmaya baslayacakken, yakinimizda bulunan camiden namaz sonrasi okunan tesbihat ve zikir sesleri duyulmaya

    basladi. karsimda bulunan hayvan hicbirsey yapmadan arkasini donup sakin fakat hizli adimlarla gitmeye basladi. ben bu olayi fazla

    umursamamistim, cunku bir kopekten en fazla ne kadar korkulursa ondan da o kadar korkmustum. dedim ya, diger turlu efsanelere hicbir

    zaman inanmayan, inananla da dalga gecen karakterde biriydim.
    ···
  3. 28.
    +11
    yoldan geçerken elvin teyzenin evinden sesler duydum biraz kubak kabartınca o sesin elvin teyzeye ait oldugunu anladım -ne olur yapmayin yeter artik, ne olur gidin, bir gun olsun gidin, nolur, yalvaririm nolur... birilerine yalvariyordu, hem de oyle

    icten yalvariyordu ki, bu yasli ve zavalli kadina kim ne yapmak ister bu kadar diye hisimlanip sinirlendim ve iceri dalmaya karar

    verdim. bir ah cektim o anda, ah amk tufegi kaptirmak ne buyuk eseklik! kollarimi sivadim, yumruklarimi gibtim. tam hazirligim

    bitmisti ve iceri girecektim ki icerideki ses birden kesildi.

    nefesimi tamamiyle tutmus, iceriden gelebilecek seslere konsantre olmustum fakat tuhaf bir sekilde cit bile cikmiyordu.

    sanki icerdekiler her kimse, benim evin dibinde oldugumu farketmislerdi. bir an duraksadim, ne yapacagima karar veremedim.

    iceri girsem mi acaba diye dusundum ama neyle karsilacagimi bilmiyordum. az onceki siddetli ofkem yerini korkuya

    birakmisti. oldugum yerden pencerelere bakiyordum iceriyi gorebilmek icin, ancak en ufak bir hayat belirtisi bile yoktu. ne

    yapacagimi bilmez sekilde kosmaya basladim. arkama bakmadan kaciyordum. hemen eve kosup kuzene olanlari anlatmaliydim.

    ancak daha eve bile varamadan kuzeni koy cesmesinin basinda gordum. buyuk ve uzeri islemeli, oymali bir testiye su

    dolduruyordu. -lan, dedim. haci napiyosun burda? kuzen elindeki gozlemeden bir isirik aldi. -su dolduruyorum kor musun?

    kuzenin beni terslemesine aliskin oldugum icin lafi uzatmadan elvin teyzenin evinde olanlara getirdim fakat anlattiklarimi

    ciddiye almadi. -sakin kimseye anlatmiza bunu, gulerler sana dedi. -lan kadin izdirap cekiyordu! yardim etmemiz lazim!

    dedimse de -adin deliye cikar, kendini rezil edersin dedi. surekli guluyordu. davranislari o kadar aptalcaydi ki bir ondan

    nefret ettim. eve gidip baska birine anlatmali ve yardim istemeliydim, hickimse olmasa gidip amcama anlatacak ve bir

    sekilde kadına yardım edecektim
    ···
  4. 29.
    +7
    duvara mı anlatıyoz a q 5,6 kişi gelene kadar yazmıyacam.
    ···
  5. 30.
    +13
    geldim devam beyler

    eve vardigimda yengemler yere kilimleri atmis, tepsilerde hamur aciyorlardi. hemen amcamin nerede oldugunu sordum.

    -tarladadir aksama dogru gelir dedi yengem. fakat benim o kadar vaktim yoktu. hemen sedati aramaya basladim, bir iki adam

    toplayip evi basmaliydim diye dusundum. ancak ya olay karsiliksiz cikarsa? yani icerde kimse yoksa ve hersey normal

    seyrinde devam ediyorsa?? o zaman adim gercekten deliye cikmaz miydi? cikardi.. hemen sedati aramayi kestim ve daha iyi bir

    plan icin kollari sivadim. anlasilan oydu ki, bu kadinin evine birileriyle beraber zorla giremeyecektim, o halde stratejimi

    degistirip guzellikle girmeliydim. boylece kimseyi evdeki iskencelere, zorbaliklara, nereden geldigi mechul yalvarma

    seslerinin gercekligine ikna etmek zorunda kalmayacaktim. eger, gercekten ortada bir alikoyma, bir zulum varsa bu isi

    birden fazla kisiyle halledebilecektim veya en kotu ihtimalle birilerini inandirabilmis olacaktim. eger hicbir sorun yoksa

    da, kimseyi panige sevketmemis ve kendimi de rezil etmemis olacaktim. derhal sedati aramak icin ara butonuna tekrar bastim.

    evinde borek corek ne varsa getirmesini soyledim. butun sorularini gecistirdim. hemen ardindan dedemin kardesinin torunu

    olan murseli aradim. ayni sekilde elvin teyzenin cok rahatsiz oldugunu ve ona yiyecek birseyler goturmemiz gerektigini

    soyledim. ben de hemen evdeki gozlemelerden kucuk bir tabak hazirlayip yola cikmak uzere bahceye ciktim. yengemler hamur

    acmayi bitirmis, hamuru kesmeye baslamislardi. -ya, dedim sizin su gozlemelerden bir iki tane verseniz de elvin teyzeye

    gotursem? yengem: -oglum gozlemele yok, baska bisey goturuver, dedi. - e dedim sabahtan beri ne yapiyorsunuz? -manti

    aciyoruz evladim, istersen az daha bekle de manti goturuver, dedi. bir an kalakaldim. -ne yani simdi evde hic gozleme yok

    mu? -oglum, gozlemelerin hepsi gecen gun bitiverdi ya..
    ···
  6. 31.
    +5
    neyse.. dedim. bununla ugrasacak vaktim yoktu. digerlerinin getirdikleri yetiversin dedim amk. asil amacima ulasmak icin

    daha fazla bekleyemezdim. ancak arkadaslarla bulusacagimiz yere gitmeden once bi mutfaga gittim ve devasa ekmek bicagini

    yanima aldim. ne olur ne olmaz dedim amk. uzerime en kalin montumu gecirdim. bunun tek sebebi bicagi tam olarak, kimseye

    belli etmeden saklamam gerektigiydi. evde hizli adimlarla ciktim.. once cesmeyi, sonra camiyi arkamda biraktim. tam kahveye

    varacakken yolun karsisindan gelen sedef beni gordu ve yanima kosmaya basladi. amk, dedim icimden. koylu guzeli, ilk defa

    seni gordugume sevinemedim. simdi sirasi mi?! sedef: - naber ramiz? nasilsin bakalim, dedi en cilveli edasini takinarak. -

    sedefcigim su an onemli bir isim var, dedim ancak yanimda yurumeye devam etti. -ne o? haziran ayinda gocuklarini

    giyivermissin?? eliyle kolumu kavrayip gibarak yuzunu yuzume iyice yaklastirdi: -ates mi basti??? kolumu ondan sert bir

    hareketle kurtarip hafiften de ittikten sonra -kusura bakma, gitmeliyim, dedim ve adimlarimi hizlandirdim. -ne bu terslik

    ne oldu simdi! diye bagirdi arkamdan. -ulan 2 gram adamligin var sandiydim! sen de ayniymissin! duymazdan geldim ve

    adimlarimi daha da hizlandirdim. arkadaslar beni sozlestigimiz gibi koy kahvesinin onunde bekliyorlardi, sedatin agzindaki

    sigarayi dusurmeden konusmaya basladi: -olm senin aklini deli mi gibti amk, haziran ayinin ortas- kes! dedim. uzatma.

    garip garip bakinmaya devam ettiler. -neden bu kadar sinirlisin?? -soru sormayi biraksaniz da su kadinin evine gitsek

    artik?? dedim. bozuldular ama birsey demediler. bir miktar daha yurudukte sonra, iste, nihayet gelmistik. 3 arkadas,

    elimizde tabaklar, elvin teyzenin kapisinin onundeydik.
    ···
  7. 32.
    +4
    hazir misiniz? dedim. -ne icin? dedi mursel. -iceri girmek icin, dedim. -alti ustu elvin nenenin bi elini opucez ne var

    bunda gerilecek bu kadar, dedi. amk dedim relax gorunmliyim. sonucta onlara anlatmadim buraya niye geldigimizi. ote yandan

    en iyi dostlarimi onlara sormadan etmeden, bile bile buyuk bir tehlikenin ortasina atiyordum belki de? buna gercekten

    hakkim var miydi? ama artik bunlari dusunmek icin cok gecti. eve dogru yaklastim, elimi kaldirdim, icime derin bir nefes

    cektikten sonra caldim kapiyi. ses gelmedi. yeniden caldm, ses yok. -iceri girelim beyler, kadincagiz uyuyor heralde, dedim.

    kapiyi usulca acip iceri girdik. -elvin teyze?? elvin teyze!! kadin ortalikta yoktu. ne ses ne seda. her ev gibi bu ev de

    iki odaliydi. sedat: belki de ikinci odadadir, yavasca bakalim, dedi. ikisi diger odaya yavasca girdiler, kadin icerde yoktu

    tepeden tirnaga gumus islemeli bir ayna vardi. bir an aynaya bakakaldim. iki kucuk genc kizin yuzleri geldi gozumun onune.

    kimbilir daha once kac kere bu aynada kendilerini seyretmislerdi? nedendir bilmiyorum ama bu aynadan ev cok daha net

    gorunuyordu. sanki butun evin goruntusunu icine hapsetmisti. insanin baktikca bakasi geliyordu. bunca yil eski bir koy

    evinde beklemis bir aynaya gore o kadar temiz ve berrakti ki.. aynaya bakmaya basladigim andan itibaren neredeyse tum

    detaylari incelemistim. tek birsey haric.. bu mukemmel goruntuyu bozan birsey vardi. kendi gozlerim.. gozlerime bir muddet

    baktim ve gayri ihtiyari bagirmaya basladim: gozlerim sasiydi.. butun gucumle bagirarak kendimi diger odaya attim. sedat ve

    mursel karsilikli olarak kanepelere oturmus beni seyrediyorlardi. tam o sirada evin kapisi kirildi, diger odada oldugu

    icin bunu goremiyorduk ama kapi kirilma sesinin hemen ardindan bir gurultu ve evin icine birilerinin dolusmaya

    baslamasiyla ilgili sesler gelmeye basladi.
    ···
  8. 33.
    +5
    ayak sesleri ve bagrislar, her yani kaplamisti.. daha neler olup bittigini anlayamadan dort bir yanimdan cekistirilmeye basladim. yaka paca evden disari goturulduk. karanlik veya daha dogru bir deyisle

    oldukca los olan evden disari cikinca, evi basanlarin jandarma olduklarini gorduk. komutan: -bunlar mi teyze? dedi. elvin teyzenin elleri belinde, kaslari catikti. -he bunlar yavrum, bunlardan ne

    cektigimi bi ben bilirim. -n'oluuyo lannn! birakin bizi! feryatlar bosunaydi. ben, beni tutan askerden siyrilmayi basardim ve bagirdim:- noluyo komutanim ne sucumuz var bizim ? ne yaptik? -bu kadini

    oldurup evini soyacaginiza dair bir ihbar aldik ve suc ustu yakalandiniz. -yahu, dedim biz sadece yemek getirdik. -evinde olmayan bir kadinin evini karistirarak mi ikram ettiniz yemekleri?? -yav

    gupegunduz ev mi soyulur, biz komsulariyiz lutfen yapmayin birakin komutanim. komutanin kaslari catildi. fevri bir hamleyle yakamdan tuttu. ustumu aramaya basladi. daha elini gogsumde gezdirir gezdirmez

    sertligi farketti, montumun fermuarini acti ve ic cebimden disari dogru firlayann devasa ekmek bicagini cikardi. -bu ne lan! bu ne lan! ekmek kesip ikram etmek icin mi getirdin bunu da??

    diyecek birsey bulamamistim. hersey o kadar aleyhimizeydi ki.. kilitlenip kaldim oylece. -alin goturun bunlari! diye askere komut verdi komutan/ ben ve arkadaslar karga tulumba jandarmanin eski pusku

    arabalarina bindirildik. aglasam aglayamiyordum. elvin teyze oldurmek istermiscesine bana bakiyordu. hayattan tiksindigim ender anlardan biriydi. sedat ve mursel surekli bunun bir yanlis anlasilma

    oldugunu anlatmaya calisiyorlardi ama askerler bizi dinlemiyordu. araba yavas yavas jandarma karakoluna dogru hareketlenmisti, arabanin hareketiyle gormekte oldugum goruntu yavas yavas arkaya kayiyordu

    simdi. once o ugursuz evin kapisi, sonra duvar, evin bahcesi, meyve agaci, tavuk kumesi, odunluk, tasfirin, agil, ve agildaki koyunlarin su icmeleri icin yalak, yalagin yaninda da derin islemeli, oymali

    buyuk bir su testisi.. bir nevi cesme goruntusunde olan bu yalaklar bazen evlerde de bulunuyordu..
    ···
  9. 34.
    +4
    ifadelerimizin alinmasinin hemen ardindan gozlerimizi nezarethanede actik. olay hakkinda konusacak takatimiz kalmamisti, susuyorduk. ucumuz ayri ayri odalarin icinde, ayni parmakliklarin ardindaydik.

    kumese tikilmis tavuklarda farkimiz yok diye dusundum. aslinda soyleyecek cok sey vardi, ama buna takatim yoktu. arkadaslarimin gozlerine bakacak cesareti kendimde bulamiyordum. hayatim boyunca her

    isimde oldugu gibi bu is de ters gitmisti. kapinin ardindaki koridordan bagris cagris sesler geliyordu. tam da su anda bizimkiler bu olayla cebellesiyor olmaliydilar. babamlar, amcamlar..vs onlarin da

    basina bir suru is actik diye dusundum. dusuncelerimle bogusmaktan yorgun dustugumu hissettim. hucremin en diger kosesinde iki adet findik faresi birseyler kemiriyorlardi. hemen ayagim dibinde ise cok

    uysal bir bocek vardi. hafifce egilip bocekle konusmaya basladim sessizce. -ben delirmedim, dedim ona. -hayat, aklimi zorla elimden aldi.. saatler sonra gecenin koru olmustu iste. -keske, dedim. keske 10

    yil olsa cezam, ama en azindan ne kadar bekleyecegimi bilsem. cunku ne kadar bekleyecegini bilemeden parmakliklar ardinda bulunmak insani cildirtiyordu. saat gecenin koruydu ve ben tek bir cit sesi bile

    duyamiyordum. koridordaki sesler artik yoktu. uzaktan uzaga gelen bir cocuk sesi beni epey sasirtmisti. bir cocuk surekli annesini ariyordu sanki. ses o kadar flu duyuluyordu ki, net oldugu kadar

    belirsizdi. seslere iyice kulak kabarttim: aglayan bir kiz cocugu sesiydi bu.
    ···
  10. 35.
    +7
    biz uc arkadas kodeslerimiz ayni odanin icinde fakat yanyanaydi. birbimizi goremiyorduk fakat duyabiliyorduk. o yuzden ne zaman uyuyup uyumadiklarini goremiyordum. kucuk kizin sesi gittikce netlik

    kazaniyordu kulaklarimda, sanki tam olarak koridordan bizim kodeslere acilan kapinin arkasindaydi. ama iceri girmiyordu. odamdaki fareler delirmis gibi saga sola kcaisiyorlardi. yerdeki bocek ortalikta

    yoktu. icimi bir usume hissi kapladi ama yaz oldugu icin kodeste battaniye yoktu. arkadaslarima sesimi duyurmak istedim ama nedense sesim de cikmiyordu. sanki useniyormus gibi, konusmak agir geliyordu.

    vicudum resmen kilitlenmisti. kapi sessizce acildi. kucuk kiz cocugu iceri suzulerek girdi. teni bembeyazdi, o kadar beyaz ve soluk bir teni vardi ki, karanlikta parliyor gibiydi. zifiri karanliga ragmen

    cok net gorulebiliyordu. `hafiften yerimde dogruldum. normal bir insanin yapabileceginden cok daha fazla siritiyordu. agzi kulaklarina varmak gibi bir deyim vardi ama bu kizin agzi gercekten kulaklarina

    variyordu. isin en garip yani arkadan hala aglama sesi geliyor olmasiydi. kucuk kiz kafasini asiri derecede saga omzunun ustune egdikten ve siritmayi kesip butun yuzunu mutsuz hale burundurdukten sonra

    kodeslerin onunde ip atlamaya basladi. gogsumde tarifi imkansiz bir aci hissediyordum. birden bu acinin sebebinin fareler oldugunu farkettim. odamdaki elimi kaldirsam kacisan findik fareleri elbisemin

    altina girmisler, tirnaklarini gogsume gecirmis bekliyorlardi. korkmustum. ne diyecegimi bilemiyordum. icimden euzu besmele cektim. kucuk kiz sanki orada oldugumun farkinda degilmis ve beni ilk defa

    gormus gibi bana bakti. gozlerini gozlerime dikti. hayatimda hic bu kadar ofkeli bir bakis gormemistim. o kadar cirkin gozleri vardi ki.. bilmedigim anlamadigim bir dilde tuhaf birseyler soyleyip o

    igrenc ve kucuk bir kiza ait olamayacak sesiyle cigliklar atti. daha da garibi koridorun arkasindan koyun surusu sesleri geliyordu. surekli duygudum me lemeler kafamda yanki yapmisti.. koridor

    baslangicindan bitisine bir koyun surusu gectigine yemin edebilirdim.
    ···
  11. 36.
    +4
    gozlerimi actigimda gunes dogmustu. terden sirilgiblamdim. yattigim yerde titriyor ve inim inim inliyordum. -doktor yok mu doktor!/ surekli bir doktor yok mu cagrisi duyuyordum ama ne konusacak ne de

    kimildayacak halim kalmisti. yan kodeslerdeki arkadaslarim inlemelerimi duymus bana yardim etmeye calisiyorlardi, beni goremedikleri icin ve ses de vermedigim icin endiselenmis olmaliydilar. hemen elimi

    gogsumdeki butun gece farelerin yirtarak kanattiklari yaralara goturdum ama ortada yara falan yoktu. kapi acildi, iceri erlerden biri girdi. - ne var lan ne bagrisiyosunuz! sedat: rifat butun gece

    uykusunda sayikladi, cok kotu durumda ne olur yardim edin, dedi. "alakasi yok.." diye gecirdim icimden. tam tersi butun gece uyuyan onlar, uyanik olan bendim. asker burnunu havaya dogru kaldirdi, kaslari

    catik vaziyette: -biz bu revir numaralarini cok gorduk aslanim. oturun oturdugunuz yerde! cok terliydim ve ustumu degismem gerekiyordu. aslinda hasta olmak veya olmek umrumda degildi de, sadece bu garip

    olaylarin ve ruyalarin neden benim basima geldigini ogrenmek istiyordum. su anda istanbuldaki evimde sicacik yatagimda sehirdeki sevgilim yelizle beraber birbirimizi isitiyor olabilirdik ama ben bu

    amina kodugumun kodesinde zaature olmanin esigiindeydim. neden? dedim amk. bu kadar sey ayni anda tesadufen ters gidemezdi. ters gitmeye baslayan seylerin bir cikis noktasi olmak zorundaydi, eger ben bu

    noktayi bulup uzerini karalayamazsam bu nokta benim hayatima konulmus son nokta olacakti, bundan emindim.
    ···
  12. 37.
    +5
    -tevkif edildiler mi? -yok, dedi babamin sesi. daha belli degil. -bi konusalim bakalim, siz gozukmeyin amca. disardan gelen sesler tanidikti. babamin sesiyle beraber bir cok tanidik ses duyuyordum. kapi

    acildi, iceri askerle beraber bizim koyde okumus iki kisiden biri olan yildiray abi girdi. yildiray abi izmirin iyi avukatlarindan biriydi, bucada oturuyordu. olayi duyar duymaz gelmis, butun aileye

    mudahele etmis ve herkesi sakinlestirmisti. babamlarin benimle su dakika konusmasinin iyi bir fikir olmadigini savunmus ve benimle yalnizca kendisi muhatap olmak istemisti. icerde hepimizle tek

    tek gorustu, bizi buradan en kisa zamanda cikaracagini, bize inandigini ve metin olmamiz gerektigini soyledi. mahkemenin neticesinin cok onemli oldugunu, ihbarin bir komplo olmasi ihtimali uzerinde

    durdugunu vs bahsetti. -merak etmeyin, hersey aleyhinize oldugu kadar lehinize de. o kadinin cok eskiden beri gariplikleri vardi ama bu kadarini ben de beklemiyordum acikcasi. neyse, olan olmus artik,

    ben sizi buradan cikaririm, diger turlusune ihtimal vermiyorum ama keske o bicak olmasaydi be kocum, dedi. isimi oyle zorlastirdin ki.. ne diyebilirdim ki? hukuk hakkinda en ufak bilgim yoktu, basima ne

    gelecegini bilmiyordum. hersey mahkemeden sonra belli olacakti. yildiray abiden sonra gorevliden iki dakikaligina izin koparan kuzen de bizimle gorusmek icin iceri girdi. -gecmis olsun amcaoglu, dedi. ne

    oldu size boyle amk? olanlari kisaca anlattim. -vay amk, dedi. ben de sehir disindaydim 1 haftadir, bileydim birakmazdim sizi valla o kadinin evine. manyak lan o kadin. zir deli amk. birgun cok iyi

    birgun cok kotu, dengesiz amk. -lan dedim amk, daha 2 gun once cesmeden su doldurmuyor muydun sen? hangi ara sehir disina ciktin? kuzen yuzume dikkatlice bakti. -olm bisey mi icirdiler size burda? guldu.

    ne cesmesi ne suyu? sinirlenmistim. benimle dalga geciyor olmaliydi. aksini dusunmek istemiyordum. -iki dakka delikanli ol lan! dedim. sen degil miydin testiye su dolduran?! hani sana deli derler

    demistin, dedim. hani gozleme yiyordun? kuzen sasirmisti. - yahu bi kere mantikli dusun, niye su doldurayim? evde cesme diye bisey var. hem bizim testimiz yok ki zaten??
    ···
  13. 38.
    +5
    mahkeme salonu tikli tiklimdi.. umarsizca etrafima goz gezdirdim. annem, babam, akrabalar.. herkes salondaydi. kimsenin gozlerinin icine bakamiyordum, sanki bir suc islemisim gibi.. hani adama 40 kere

    deli deseler hakikaten delirirmis ya, benimki de o hesap iste, gercek bir suclu gibi basim onume egikti.. basim egikti ama islemedigim bir sucun pismanligindan degil, basima gelen bu talihsizliklerin

    dogurdugu bir yilginlikti benimkisi.. artik takmiyordum hicbirseyi, izlemiyordum olaylari, dinlemiyordum insanlari.. insanlar benim uzerimden bir karara varacaklar ve bana ne nasil yasamam gerektigini

    soyleyecekledi, ben de yapacaktim.. kulaklarimda tartisma sesleri, iddia makami savci ile yildiray abinin karsilikli atismalari.. yildiray abi garip adam diye dusundum. sen kalk izmirdeki rahatini boz,

    buralara kadar gel sirf koylunu kurtarmak icin. hem de hcbir karsilik beklemeden.. hani derler ya kul gibismadan hizir yetismezmis.. bizimki de o hesap, kendi anasini babasini savunur gibi savunuyordu

    beni. bir ara ben bile ikna oldum salondaki herkesin benim bir sucumun olmadigina inandiklarina.. derken hakimin o meshur, vakarli ve cumle sonuna koyulan nokta edasindaki kelimeleri duyuldu: "geregi

    dusunuldu.." mahkeme salonundaki herkes ayaga kalkti. -sanik sedat sagiroglu ve sanik mursel ergin'in, tutuksuz yargilanmalarina devam edilmek uzre saliverilmelerine, sanik ramiz karaeski tutuklu

    yargilanmasina devam edilmesine... bu ne anlama geliyordu? maphus mu kalacaktim? kac yil yedim, yemedim mi? bilmiyordum.. caresiz gozlerimi yildiray abiye dogrulttum, bana gozleriyle "rahat ol, metin ol"

    anlamlarina geldigini dusundugum bir iki hareket yapti. mahkeme cikisinda arabaya bindirildim, ancak bu sefer goturuldugum yer farkli bir yer idi, nezarethaneye giden yolun tam tersi istikametine giden

    yola dogru hareket edince anlamistim bunu..
    ···
  14. 39.
    +5
    goturuldugum yer canakkale cezaeviydi, hayatimin ilk ve tek kogus gunleri burada baslamisti. kogusa adimimi attigim andan itibaren daha once hic tatmadigim bir yalnizlik duygusuyla tanistim. birlikte

    ayni ortamda bulundugumuz insanlarla oylesine alakasizdik ki.. ama gariptir, hapishane gunlerim boyunca basima bir tek kotu olay bile gelmemisti. daha kimse bana satasmadan once, hatta sucumun ne

    oldugunu bile sormazdan once, bana -nerelisin yigenim, sorusunu sordular. -buraliyim, dedim. -canakkalenin icinden mi?? -evet, abi. -neriynden? -yenice gazasindan. -yenicenin icinden mi? ananin amindan

    demek istedim ancak hayatimda filmlerde bile bu kadar tekinsiz adami bir arada gormedigim icin butun sorulara kuzu kuzu cevap veriyordum. -koyunden abi. - hangi koyundensin lan!!! tam o sirada butun

    kogus basima toplanir gibi olmustu. sanki bir kavga cikmadan once herkes toplanip kavgayi en iyi izleyebilecegi yeri rezerve ediyor gibiydi. korkmustum. ne diyecegimi bilmiyordum. herkes agzimdan cikacak

    iki uc kelimeye bakiyordu. ona gore sisleyeceklerdi sanki. -baskoz.. dedim. iste ondan sonra kusura bakma deyip dagildilar. ne oldugu hakkinda hicbir fikrim yoktu, ta ki ertesi gun kogusun en hurmet

    edilen kisisi revirden donene kadar. 70 yaslarinda bir ihtiyardi bu adam:hasan dede. kogustaki herkes tarafindan inanilmasi guc derecede hurmet goruyordu. hasan dede arada bir revir kontrolune gittigi

    icin o gun orada degilmis/ tanistigimiz ilk gunden son gune kadar bana sahip cikan, koruyan kollayan biri olarak hayatim boyunca en unutamadigim ve hicbir zaman unutmayacagim biri olmustu. kendisinin de

    baskozlu oldugunu, yani hemsehrim oldugunu sonradan ogrendim ki bu yuzden kimse bana satasmamisti. ancak bu adam hakkinda kafama takilan cok sey vardu ve ben hicbirsey bilmiyordum. insanlar tarafindan

    inanilmaz hurmet goruyordu. 5 vakit namazinda, inanilmaz iyi yurekli tonton bir ihtiyarin hapishanede ne isi vardi? ayrica hergun uzerine upuzun, uzeri arapca harflerle dolu, guzellik yarismalarindaki

    kizlarin veya eski generallerin omuzlarindan bellerine gecirdikleri seritler gibi bir bant takiyordu ve bu banti asla ama asla cikarmiyordu.
    ···
  15. 40.
    +16
    okuyormusunuz yeğenler rez falan alın belli olsun kaç kisi okuyor

    -kizim, al bu parayi, al su kagidi da. mahmut bakkala ver bunlari da, evin ihtiyaclarini getiriversin. ancak hava kararmak uzere, acele kos da gel he mi kizim?

    bu sozleri soyleyen elvinin annesinden baskasi degildi. kucuk elvin, o kadar da kucuk gorunmuyordu simdi. genc ve guzel bir genc kizdi gordugum. paralari ve kagidi aldiktan sonra hizlica evden cikti.

    bakkala dogru hizli ve urkek adimlarla gidiyordu. etrafa olumcul bir sessizlik hakimdi. oyle ki, genc kizin her adim atisindalastik papuclarinin topraga degmesiyle cikan ses az daha yanki yapacakti. bu

    sekilde bir muddet yuruyen genc kiz, birden bire, sanki yerin yarildigini gormus gibi birden durdu. hizli hizli nefes aliyordu, gogsu cok gib inip kalkiyordu. birseye odaklanmis, birsyelere dikkat

    kesilmisti sanki. bir muddet bekledikten ve ben de dikkat kesildikten sonra cok da haksiz olmadigini farkettim. evet, biryerden keskin fisilti sesleri geliyordu. ortalikta kimse yoktu, insana dair

    hicbirsey yoktu hatta. sagdaki kerpic evin penceresi acikti. konusmalar oradan geliyordu. genc kiz hafifce yaklasti, biraz daha, biraz daha.. urkek ve yavas adimlarla yaklasiyordu eve. ve nihayet

    pencerenin en dibine gelmisti. cok dikkatli dinleyince bile yarim yamalak anlasilan fisiltilar, elvinin kendi gibi genc bir kiz olan arkadasi serfinden geliyordu. -saclarimi taramak mi istiyorsun?? ama

    daha az ince taradin ya.. genc elvin birden gozlerindeki yaslarisilmeye basladi. ne olup bitti hakkinda en ufak bir fikrim olmayan ben, elvinin neden agladigini, agladiktan sonra neden agzini

    kapattigini ve en ufak bir ses bile cikarmadigini anlamaya calisiyordum. -lutfen bir daha aynayla oynama olur mu.. bazen beni urkutuyorsun, lutfen ceza verme bir daha olur mu.. ne o? begenmedin mi?

    serfinin surekli konudan konuya atlayan, alakasiz, baglantisiz konusmalari beni de urkutmeye baslamisti. birden icerdeki sesler kesildi. serfin daha ciddi bir ses tonu takindi: -ne? disarda birileri mi

    var? kim??
    ···
    1. 1.
      +3
      Yahu alakasız bir biçimde buraya geçtin hapisteki dedenin kemerinden nasıl buraya geçtin
      ···
  16. 41.
    +6
    ne kadar gariptir ki, gozlerimi actigimda yatagimda degil, ayakta, ayetel-kursu okurken, dolanir vaziyette buldum kendimi. hasan dede kollarimdan tutmus, defalarca sarstigi halde uyanmamisim. birden

    aglama hissi geldi, butun canimla, kanimla, yurekten, cigerden sarilmak istedim bu islam alimi gibi adama. bir dede gibi, baba gibi ilgileniyordu benimle sagolsun. otur hele, otur dedi. bir bardak su

    icirdiler. kogusta biri bana azicik homurdanmaya bile kalksa, hasan dede sahin edasiyla bakip, herkesi sadece kizgin bakislariyla pusturuyordu. yine kollarimdan tuttu, ama bu sefer sarsmak icin degil,

    sefkatle, destek olarak. -oglum, dedi. hayat kolay degil. gencsin, delikanlisin. sorunlarin elbet vardir. ama bu cok farkli birsey. sana yardim etmek istiyorum cunku daha once ayni seyleri gordum,

    bildim. cok insan gordum boyle uyanan. kimini iyi ettiler, kimi ise bir daha hic uyanmadi! hep oyle dolasti divane divane.. -ne divanesi dede?, dedim. - ne yaptim ki divanelik? // hasan dede eliyle

    kogusun mutfagini gosterdi: butun cam, cerceve, tabak canak ne varsa yerdeydi. gozlerime inanamiyordum. -eger basinda ben olmasam bunlar yasatmazdi seni burada. benim tek arzum senin iyi olman evladim.

    sen bakma bunlara, sadece anlat bana, neyin var?.. ben mirin kirin edinde kollarimi daha da gibarak gozlerini gozlerime odakladi. gariptir, dedenin masmavi gozleri oldugunu ilk defa o an farketmistim. -

    tam olarak... ne gordun!? o andan itibaren hasan dedeye yasadigim herseyi basindan sonuna kadar anlattim. hasan dede telaslanmisti. volta atmaya basladi. kogustaki kimse aligib degildi onun bu

    durumuna, her zaman herkese yardim etmis, kogustaki birsuru hirisiz, katili, pgibopati adam etmis, en kotu anlarda bile sogukkanli olmasini bilmis biriyken, bu kadar elinin ayagina dolasmasi anlasilir

    bir durum degildi orada bulunanlar icin. elbette ben bunlarin herbirinden bihaber oldugumdan garipsememistim olanlari. -simdi, dedi. sana hergun belli dualar verecegim, onlari okuyacaksin. okumadan

    yatmayacaksin. sozumden cikmayacaksin. daha once yasadiklarini da unutacaksin, tamam mi pasam? -tamam, dedim. sen nasil diyorsan oyle olsun dedem.
    ···
  17. 42.
    +4 -1
    kogustaki herkesle gibifiki olmustum. yeri geliyor yerleri supuruyor, yeri geliyor caylari tazeliyor, yeri geliyor bulagiblari yikiyordum. tuhaftir ama hapishanede guzel bir duzen yakalamistim. eski

    hallerimden daha mutlu oldugumu hissediyordum. sanirim beni bu kivama hayat getirmisti. her gece hasan dedenin verdigi dualari okuyor, ve hic ruya gormuyordum. herseyin yoluna girdigine inaniyordum. bir

    sabah gardiyanin sesi duyuldu: - genc adam, ziyaretcin var. inanilmaz mutlulugum yuzume yansimisti. hemen yerimden firladim. -haydi bakalim rastgelsin! nidalari yukseldi. beni dusunen, beni unutmayan

    birileri vardi.. bu duyguyu maphushaneye dusmeyen hickimse ama hickimse bilmiyordu, bilemezdi.. ziyaretci odasina getirildim, icerideki yildiray abiydi. yuregimi kaplayan sevinc duygusu, iki dakika sonra

    yerini mutsuzluga birakacakti cunku haberler kotuydu. -rifat, oglum o bicagi ne tak yemeye soktun bi tarafina anlamiyorum ki! yildiray abi hic ustune vazife olmadigi halde beni kurtarmaya calisiyor,

    basarmak istiyordu. basarisizligi kabullenemiyordu. -ulan devletin actigi davadan yirtsan hadi bi sekilde, kadin da gibayetci olmus. hem de sadece senden! vay ulan.. dedim. vay anasini.. ne kadar da

    nefret burumus icini.. halbuki ben ne yapmistim bu kadina bu kadar? anlamiyordum.. -neyse, dedi yildiray abi. bozma moralini. simdi ben bir sekilde bu kadina gibayetini geri aldirmaya calisacagim, hic

    olmadi gidip--- bir an durdu. iyice egildi ve fisiltiyla konusmaya basladi: -ulan hic olmadi gider deli raporu aldiririm kariya. -kadina deli raporu mu aldiracaksin!! bunu gercekten yapar misin? dedim.

    -gerekirse evet, dedi. -kafayi mi yedin abi? -ulan, dedi. sanki yalan mi? kari zaten yarim akilli amk delisi, tek yapacagim sey gidip bunu yasal olarak gostermek. sen simdi bunlari dusunme, icerde rahat

    misin? -rahatim abi sagol. bana cok iyi bakiyorlar, dedim. -merak etme kocum, su an hukuki olarak bir ceza almadin, sadece yarilanma surecin devam ediyor, sucustu yapildigi sirada hareketlerinin ve

    amacinin tehlikeli safhalarda olabilecegi goz onunde bulunduruldugundan dolayi da burada tutuluyorsun, hepsi bu. yildiray abi su sisesinden derin bir yudum aldiktan sonra sesini gurlestirdi ve

    ciddiyetine ciddiyet katarak: seni buradan ne olursa olsun cikaracagim kocum! aklinda bulunsun! dedi. -eyvallah! dedim.
    ···
  18. 43.
    +3
    oksuruk seslerine uyanmistim. hasan dede hasta yataginda acilar icinde kivraniyordu. buna ragmen uzerindeki arapca harflerle yazili seridi cikarmiyordu. butun kogus basindaydi. oksurmekten halsiz kalm

    isti hasan dede. mosmor olmustu. hastaliginin ne oldugunu bilmiyor, herhalde astimdir diye dusunuyordum. gardiyanlar apar topar geldiler. dedeyi disari cikardilar. kogustaki herkes ona iyi muamele

    yapilacagindan emin olmak istermiscesine gardiyanlara yukleniyorlar, nazik olmalarini salik veriyorlardi. hasan dede daha once de gib gib revire gider, uc bes gunluk kontrollerden sonra geri gelirdi.

    ancak bu seferki durumu epey kotu gorunuyordu. gardiyanlardan kollarini guc bela kurtardiktan sonra beni yanina cagirdi. apar topar kosup gittim. once kolunun altina alip bagrina basti, gozlerim

    dolmustu.. kulagima egildi: "oglum, dedi. sakin.. sakin ama sakin dualari okumadan yatma. bir bildigim var benim. sakin unutma, dualari ihmal etme, dedi. allah omur verir de gelebilirsem yine.. sana

    anlatmak istedigim seyler var..` diye fisildadi. -o ne bicim soz hasan dede.. dedim. derken dedeyi ugurladik. uzun bir muddet kogusu derin bir huzun kaplamisti. kimse konusmuyordu, ayibogan necmi

    haricinde herkes yemeden icmeden kesilmisti. -neden, dedim bir sabah kahvaltisinda. neden bu kadar umutsuz konusuyordu hasan dede? hastaligi nedir? -bir hastaligi yok, dediler hep bir agizdan. elbette

    buna inanmamistim, sanirim hastaligini bana soylememelerini ogutlemisti.. elimi cebime attim.. hasan dedemden bana emanet kalan tek seyi, icinde dualarin yazili oldugu kagit parcasini sıkı sıkı kavradim.

    hasan dedenin bana anlatacagi sey neydi? ne olursa olsun hastaligini ogrenmeli, gerekirse kacmali, o an bilmiyordum ama bir sekilde olmeden onunla tekrar konusmaliydim. bugune kadar sormadigim sorulardan

    dolayi icimi bir pismanlik duygusu kapladi. ofkeme yenik dustum, kalktigim yerden dogruldugum gibi tuvalete gittim. bekir abi tuvalette elini yuzunu yikiyordu. -hasan dedenin hastaligi ne?! -hicbirsey,

    dedi bekir. elimi cebime atip dualari cikardim. -eger soylemezsen, bu dualari burada yirtacagim, dedim. blof yapiyordum, cunku velinimetimin sozunu ilk once ben cignetmez, cignemezdim. ancak hasan

    dedenin beni bekir abiye emanet ettigini bildigim icin dedenin dualar konusunun vehametine degindigine ve bekiri bu konuda tembihledigine de emindim. -kanser.. dedi bekir abi. -akciger kanseri..
    ···
  19. 44.
    +5 -1
    kogustaki gunlerimden biriydi.. taze demnlenmis cayimdan bir bardak almis ve ranzama gitmistim. kitap okumak gibi daha once tanismadigim ilginc bir aliskanlik edindirmisti bana hasan dede.. cay icip

    kitap okumak en buyuk zevkim haline gelmisti. cok gibistigimi hissettim. lan altima iseyecektim neredeyse. "herhalde bobreklerimi usuttum gece" diye dusundum. tuvalete icinde allah kelami olan dua ile

    girmedigim icin, cebimden duayi cikarip kitabimin ayracinin oldugu yere gibistirdim. hemen tuvalete kostum. kabinlerden birine girip saliverdim dalgayi. isedikce rahatliyor, rahatladikca aldigim nefesten

    tad aliyordum. tuvalet, kabinlerden olusan lise tuvaleti gibi umumi bir yerdi. birden tuvaletin lambasindan gelen igibta titremeler olustugunu farkettim. isemem henuz sonlanmamisti, bu yuzden kabinden

    cikip isiga bakamiyordum. kabinin icindeyken lambayi degil, sadece lambadan sizan igib ve onun hareketleri goruluyordu. "bir bocek var onunde herhalde" dedim icimden. nihayet isemem bitti, temizligimi

    yapip ustumu basimi toparladiktan sonra tam disari cikacakken umumi tuvaletin kapisi carpildi. hemen soldaki pencereye baktim ama pencere kapaliydi. ceyran yapacak birsey yoktu ortada. "allahallah.."

    dedim. yukari lambaya baktim, lambada bir tuhaflik yoktu. ancak igib durmadan titriyor, sanki lamba hareket ediyormus gibi yon degistiriyordu. arada golgeler de oluyordu; sanirim buradan goremedigim

    kadar kucuk hayvanlarin golgeleri cok buyuk gozukuyor diye gecistirdim. ellerimi yikamak icin lavabo butonunu cevirdim, ama su da akmiyordu. lan dedim taharet muslugundan kovaya su damliyor sabahtan

    beri.. o nasil oluyor o zaman. urkmeye baslamistim. hemen kapiya yoneldim. tum zorlamalarima ragmen kapi acilmiyordu. bagirmaya basladim. -bekir abi! selman abi! halil abi! ses seda yoktu. sesimi

    duymuyor olmalarina hayret ediyordum. butun musluklari cildirmis gibi acmaya calistim, hepsini sonuna kadar actim, bir damla bile akmiyordu. tuvaletin penceresinin manzarasi yoktu, duvarla bitigib

    haldeydi. duvarla pencere arasinda cok kucukn bir bosluk vardi. bizim maphushane bodrum kati gibi normal birinci kat yuksekliginden bir merdiven assagiya insa edilmisti. canakkale cezaevine gittiyseniz

    bilirsiniz. inanmayan gidebilir. birden bire butun sular akmaya basladi. son raddesine kadar actigimdan midir nedir, delirmis kudurmus gibi su akiyordu, tam kapatmak icin yoneldim ki, pencere ile divar

    arasindan kedilerin gectigini gordum. bana bakmiyorlardi, ama sira halinde bir dunya kedi geciyordu. birden igiblar da gitti, o kucuk, bembeyaz kizin huzunlu ve bulanik, hicbir netligi olmayan aglama

    sesi kulaklarima pelesenk oldu. butun gucumle kapiyi tekmeliyordum. dua okumak istiyordum ama hangi duayi okusam yarisinda aklim karisiyor, bir turlu bitiremiyordum. tam o sirada kapi acildi.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +3
    bembeyaz tenli, normal sartlar altinda guzel denilebilecek bir kiz oldugu halde, gozlerinin tuhaf renginden, yuzundeki acayip orantisizliktan midir nedir, o surekli agit yakar gibi aglayan kizin cirkin

    surati bir an gozumun onune geldi. iceriye, hasan dededen sonra en cok hurmet goren, bir nevi kogus agasi vekili sifatinda olan fehmi abi ile onu takip eden bekir abi girdi. -oglum, dedi fehmi abi. sen

    kafayi mi yedin? -abi dedim, sulari gostererek. -sullar! sullar! -tamam sakin ol! garip bir sekilde konusamiyordum. cenem kilitlenmisti. agzimdan kelimeler zar zor cikiyordu. suratimda bir egrilik yoktu

    ama agzimi birden acamiyordum. bekir abi sulari kapatti. beni hemen hasan dedenin yatagina yatirdilar. bir yudum su icip sakinlestikten sonra fehmi abi: oglum sen manyak misin, neden bagirdin o kadar?

    dedi. -e abi kapi uzerime kilitlendi, biriniz gelip acmadiniz, dedim. -lan kendin kilitledin ya! sonra da defolun gidin beni yalniz birakin diye bagirdin ya!. ustune sulari actin, igiblari kapattin..

    afallamistim. aksini iddia etmek icin agzimi actim ama artik konusmak cidden canimi acitiyordu. bunlar dogru degildi. bunlari asla kabul etmeyecektim. insanlarin gozunde deli durumuna dusmeye alismistim

    artik, ama ben bunlari yapmadigimi da biliyordum, deli olmadigimi da.. oturdugum yerden kalktim: -kusura bakmayin abiler.. dedim. yatagima gittim, kendi yatagima uzanip kitaptan sonra degil, kitaptan

    once dualarimi okumak istiyordum. ancak beni bir surpriz bekliyordu, bir baska deyise simdi neden ilk once kendi yatagim yerine hasan dedenin yatagina goturuldugumu anlamis oldum. ben tuvaletteyken

    icerde de garip bir hadise vuku bulmus, cikan olaylarin ardindan iki kisi tartismaya girip olayi tatsiz boyutlara getirince kucuk capli bir kavga cikmis. tam o sirada caydanligi tasiyan recep abi de

    kavgadan nasibini alinca, butun caydanlik yatagima dokulmustu.. buyuk bir korku icinde, titreyen ellerimle kitabimi actim, kitap umrumda degildi, ancak icindeki dualar okunmaz hale gelmisti. buyuk bir

    ofkeyle kendimden yasca buyuk pgibopatlara oyle bir baktim ki, herkesin basi onune egildi.. bana degil de, hasan dedeye olan mahcubiyetlerinden ileri geliyordu bu.. asil ben simdi ne tak yiyecektim,

    oturup dusunmeye basladim.
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi dayı bekliyorum
      ···