/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +65 -8
    her yaz ailecek köyümüze giderdik amcalar halalar kuzenler çoluk çocuk her yaz toplanırdık koyumuzde. o yaz da (1965) yine okullar kapandiktan 3 hafta kadar sonra koye dogru yola ciktik. icim kipir kipirdi, liseden yeni mezun olmustum, koyumu ozlemistim aksam karanligina dogru koye vardik. koyun girisindeki mezarlik her zamanki gibi sessiz ve hafif sisliydi, normal mezarliklardan biraz daha değişikti bizimkisi. mezarlarin mezar tasi yoktu, tamamen tahtadan derme çatma islerdi. ve mezarligin tam ortasinda devasa bir cinar agaci vardi. etrafi çitlerle çevriliydi, ürkünç bir yer oldugu için köyün çocukları ve yaşlıları tarafindan türlü türlü hikayeler anlatılırdi orası hakkında.

    okuyan bi kaç yeğen çıkarsa devam ederim



    edit: yeğenler bari nick6 girin (bkz: d4y1)
    ···
  2. 2.
    +15 -1
    küçük çocuklarin degil de, eskilerin dilinden dinleyince korkunç gelirdi gerçekten ama ben hicbir zaman bu hikayelerin dogruluguna inanmamistim. cin diye birsey olduguna da inanmiyordum. ta ki o yaza kadar. hayatimin kabusa döndüğü o yaza.. koye girdik arabadan iner inmez içeri kostum. dedem ve nenem her zamankinden yaşlı gorunuyorlardi. hayattan bezmislikleri gozlerinden okunuyordu ama bizi gorunce haliyle sevindiler. selamlasma kucaklasma fasli bitince bize derhal yatak actilar. hemen apar topar yattik. herkes cok yorgundu. beni arkadaki odaya yatirdilar. yataga uzanir uzanmaz pencereden disariyi seyretmeye basladim. pencerenin camindaki catlaklar bahce goruntusunu bloke ediyordu.
    ···
    1. 1.
      0
      rezz dayı
      ···
  3. 3.
    +13 -1
    tam uykuya dalacakken bir tikirti duydum. sesin nerede geldigini anlamaya calisirken bir tikirti daha geldi. ses yukaridaki tahta catidan geliyordu. ne oldugunu anlamaya calistimsa da hicbirseye benzetemedim. hayir ust kat diye birsey de yok köy evinde bildigin tek katli kerbin. huzurum kacti, bahceye cikip bi sigara yakayim dedim ve bahceye ciktim iki adet evimiz vardi, butun herkes ilk evde yatiyorken ben, dedem ve nenem diger evde kaliyorduk. her evin ikiser odasi oldugundan beni ikinci odaya yatirmislardi. yerdekileri uyandirmadan, kimseye degmemeye calisarak sessizce disari ciktim. bir sigara yaktim ve yildizlari seyretmeye basladim. haziran ayinda olmamiza ragmen soguktan titriyordum. bahcede hemen hemen hicbirsey net gorunmuyordu. butun hersey en derin uykusundaydi sanki. sonra birsey dikkatimi cekti. evin bahcesindeki kucuk bir kulubenin isigi yaniyordu. bu kulube daha onceki gelislerimde yoktu. icim urperdi. gitsem mi gitmesem mi karar veremedim.
    ···
    1. 1.
      0
      Çılfırıdm
      ···
  4. 4.
    +14
    ne olabilirdi ki en fazla? hem zaten ışığı da yaniyordu. karar verdim, gidecektim. yavas adimlarla kulubeye dogru yaklasmaya basladim. yaklastikca usumem artiyordu. sapsari ve los bir igib kulubenin camindan zar zor belli oluyordu. cok kalin ve eski bir camı vardı kulubesinin. neden bilmiyorum ama titriyordum. korkudan olacak degil ya dedim usuyorum heralde. kulubenin dibine kadar gelmistim. simdi ne oldugunu anlama zamaniydi, iyice dikkat kesildim, gibica kapanmis kapisina dikkatle bakinca bunun bir tuvalet oldugunu anladim. bizim koyun tuvaletleri bahcede oluyordu, bircok koyde boyledir bilmeyen yeğenler arastirsin. iyi guzel de, bizim bahcenin tuvaleti burada degildi. herhalde yerini degistirmisler dedim. kapinin uzerinde herhangi bir kilit yoktu, icerde birileri olmaliydi, tamam nefesimi cigerlerime doldurup kimse yok mu diye soracakken ellerimi farkettim. elimdeki sigaranin yerinde yeller esiyordu.. lan dedim noluyor arkamı döndum, koştura koştura evin kapisina geri dondum, deli gibi yerlerde izmarit aramaya basladim ama yoktu. butun bahceyi delirmis gibi kosuyordum, hışırtımdan cikan seslerden olacak ki ağıldaki hayvanlardan homurtular duymaya basladim. sinirlerim iyice bozuldu, koştura koştura odama gittim. odama geçiş yapabilmek icin once buyuk odadan yani dedemle nenemin yattigi odadan gecmem gerektigini biliyordum ama bu sefer yerde yatanlara dikkat etmeden, yanlislikla bir iki yerlerine basarak gittim odama. hemen yatagima girdim. ne taktan bir yere dönmüş burasi diye düşündüm. benim çatlak pencere camindan kulubenin sarimsi isigi cok ciliz bir sekilde farkediliyordu. kulube gorunmuyordu ama isigi siziyordu. birkac saniye boyunca isiga odaklandim ama igib birden söndü.
    ···
  5. 5.
    +9 -1
    duvara mı anlatıyoruz 3,4 kişi gelse yeter rez alın devam edecem.
    ···
  6. 6.
    +16
    ertesi sabah herkesten geç kalktigim icin kahvaltiya en son ben katildim. kuzenlerle havadan sudan konusuyorduk, dun geceki olaydan bahsetmek istedim ama belki tasak gecerler diye uzerinde durmamaya karar verdim. butun gun köyün arka bahcesinde maç yaptik, köy yine ayni köydü, bu kadar paranoyayi bosuna yaptigima inanmaya basladim. aksam olunca malum bahcede gozleme yaptilar amk en sevdigim sey hemen yumuldum miss gibi derken bizim kuzen dedi tuvalete gitmem lazim benim gozlemeyi tutar misin. tamam dedim. bu kostura kostura bahcenin sag tarafina gitmeye basladi. lan dedim dur amk nereye gidiyorsun? tuvalete dedim ya dedi. lan tuvalet şurası degil mi? dedim dün geceki kulubeyi gostererek. kuzen gulumsemeye basladı. kuzen daha fazla beklemeden tuvaletine gitti. ben yanimdaki insanlardan da cesaret alarak ağır adimlarla malum kulubenin yanina kadar gittim. uzun uzun seyretmeye basladim. kapinin uzerinde dev gibi bir muhur vardi, yani x seklinde iki tahta cakilmisti. igib falan da yoktu. -neye bakiyorsun?? birden irkildim. yanimda amcam gulumsuyordu. niye baktin buna bu kadar? amca dedim, bu nedir allahaskina? dun gece isigi yaniyordu. amcam guldu, burasi bizim bahceye ait degildi, onumuzdeki su yikintiyi goruyor musun? iste orasi serfin yengenin eviydi, kadincagiz olunce biz de bahceyi genisletiverdik. bu da kadincagizin eski tuvaleti. 3 senedir kapali. yikicaz zaten bunu artik isi yok burada. amca dedim, dun gece isigi yaniyordu, kapisinda da muhur falan yoktu?? dedim/ yanlis gormussundur oglum olur mu oyle sey dedi.
    ···
  7. 7.
    +13
    donakaldigimi hissettim. ama asil surpriz ellerime bakinca beni en umarsiz yerimden yakaladi. ellerimdeki gozlemelerin yerinde yeller esiyordu. ne yapmak istedigini bilmez bir sekilde alelacele saga sola kosturmaya basladim. delirmek uzereydim. bahcedeki herkese tek tek. defalarca kez sordum ama herkes gozlemelere ne olduugnu bilmedigini soyledi. bir bardak tuzlu ayran icip sakinlestikten sonra olayi kuzene anlattim o da bir anlam veremedi. herhalde dusurdun bir yerde, onemi yok dedi. bir sigara ver madem de icelim. cebimden paketimi cikardim, iki marlboro uzun yaktik ve yurumeye basladik. biraz dolasip hasret giderelim madem dedi kuzen. beraber buyudugumuz icin kardes gibiydik. bizimkilere haber verdikten sonra derhal yola koyulduk. yolda yururken kuzen: bak dedi, orada herkesin icinde soylemek istemedim ama, ben de birkac panormal olay yasadim. o yuzden gunlerdir huzursuzum. her gece kabus goruyorum sebebini bilmiyorum dedi.. tam ne gibi kabuslar? diyecekken karsidan bir traktor sesi sozumu kesti. ilyas amcam (koyun bakkali) komsu koye gidiyordu, bizi alelacele cagirdi, cabuk gelin lan benim tarlanin borulari patlamis yardim edin. hemen kostuk, traktore atladik, aslinda benim yapailecegim hicbirsey yoktu, gecenin korunde kapkaranlik tarlada ne isim var benim sehirde buyumusum anlamam etmem zaten tirsiyorum ama ses cikarmadim, cunku aksi halde oradan eve tek basima donmek zorunda kalacaktim.
    ···
  8. 8.
    +6
    korkaranlikta gidiyorduk. amina kodugumun traktoru daracik patikalardan zar zor geciyordu. tam ilyas amcalarin tarlaya vardik ki traktor istop etti. amk basiyor basiyor marsa calismiyor. traktor cok pis bir yerde kalakaldi. ilyas amca: gibtiredin kalsin burada, iki adimlik yol zaten, once acil olani halledelim sonra traktorun caresine bakariz dedi. hersey daha da kotuye gidiyordu ve cok hizli gelisiyordu. tarlanin ortasina dogru gidiyoruz. ilyas amca eski topcu, hizli hizli kosuyor amk muallaksi, kuzen de koy cocugu, aligib. bir tek ben sigara ictigimden midir nedir geride kaldim amk kuzen arada arkasini donup hadi olm kos borular gibicek butun hasilati diye acele ettiriyordu ama ben yerimdem kipirdayamiyordum. bacaklarima kramp girdi diye dusundum. kuzen gittikce kayboluyordu. bir sure sonra sadece silueti gorunmeye basladi.. derken tamamen kayboldu. nefes nefese kalmistim. bogrum inip inip sisiyordu. beynim gibilmisti resmen, ben salya sumuk nefes almaya calisirken, gecenin korunde issiz bir sessizlik her yanimi kusatmisti. yalnizca kendi nefes sesimi duyuyordum. ayaga kalktim, kuzenlerin gittigi yoldan kosup takip etmeye basladim. 10 dakika kadar dinlenmeli sekilde kostum ama heryer birbirine o kadar benziyordu ki. bir an kosmayi biraktim, nefesimi de tuttum ve sesleri dinlemeye basladim, gidecekleri yerde koskcoa tarlanin su motorlari olmaliydi amk, dinlemeye basladim.,evet, sesler vardi. ama ne motor sesine benziyordu, ne su sesine, ne de insan. gozlerimi kisip seslere iyice kulak kabarttim. kalabalik bir ugultu sesi geliyordu. daha cok duduk sesi gibiydi ama tiz degildi. zar zor duyuluyordu, sanki bir senlik ugultusu gibiydi ama muzik desen degil, ensturman desen hicbirine benzemiyor, amk ne oldugunu anlayamadim, her ne ise sanirim motorun sesi bu dedim. isin garip yani, ses kuzenlerin gittigi yonden degil, bizim geldigimiz yonden geliyordu. kararsiz kaldim, ne yapacagimi bilmiyordum. ben de sesin oldugu tarafa gitmeye karar verdim
    ···
  9. 9.
    +11 -1
    kalp atislarim arttikca sesler de artiyordu, nefes alis verislerim hizlandikca seslerin civiltisi daha duyulur hale geliyordu. kostura kostura bir nehir kiyisina kadar geldim. amk nehir nereeee tarla nere diye dusundum bir an. nehrin karsisinda sari ve los igiblar vardi. cumbus sesleri tam olarak buradan geliyordu. bir an bu iste bir terslik oldugunu anladim. nehrin benim tarafimda olan kisminda bizim koyden elvin teyze vardi, yasli ve kambur olan bu ihtiyarin bu saatte burada ne yaptigina anlam veremedim. kendisinden beklenmeyecek kadar hizli ve atik yuruyordu. hizlica yanima yanasti. git cocugum, git oglum buradan, evine git oglum dedi. yuzu ve bakislari normalinkinden cok daha diriydi, boyu da biraz daha uzundu, git oglum dedi. elleri arkasindaydi. birsey sakliyormus gibiydi, ama goremiyordum. ne konusabiliyordum, ne de hareket edebiliyordum. tam o sirada suratimda cok siddetli bir samar hissettim gozlerimi actigimda ilyas amca beni tokatliyordu. kalk oglum kalk artik be cocugum dedi. hava aydinlaniyordu, birden evimin bahcesinde oldugumu gorunce sevindim. -ne oldu bana? dedim. seni baygin halde bulduk dedi kuzen. dedem ilyas amcaya oyle sinirli bakiyordu ki benim bile korkudan odum takuma karisti. -nasil! dedi. -nasil bu kadar sorumsuz olabildiniz! kuzen: valla pesimizden geliyor sandik ne bilelim dedi. -neredeydim? dedim. elvin teyze nerede? o ne alaka yahu dediler. beni traktorun tekerlerinin arasinda bulduklarini soylediler. bunun dogru olmadinigi, nehir civarina kadar gittigimi soyledim, bayilmanin etkisiyle olmustur dediler. isin en garip yanini ise, koyun nehrinin koyun oteki yakasinda, tarlalardan arabayla 25 dakika mesafede oldugunu ogrenmemle yasadim. derhal ayaga firladim, beni elvin teyzeye goturun! dedim. nedenini sorsalar da soylemedim. simdi yat dinlen madem, sabah olunca gidersin dediler.
    ···
  10. 10.
    +9
    neyse amk ertesi gun, annemlerin yengelerin yaptiklari borekleri de alip yasli ve kendi halinde bir kadin olan elvin teyzenin evinin yolunu tuttum. kapisina vardigimda once biraz urktum, ama basima gelen bu olayin bu kadincagizla ne ilgisi oldugunu ogrenmeliydim. kapiyi tiklattim. ses gelmedi. tekrar tiklattim. yine ses gelmeyince yuklendim kapiya. elvin teyze uykusundan uyandi. beni gordugu gibi bagirip cagirmaya basladi. -rahat birak artik beni allahin cezasi! soylemlerine hickiriklar karisti. elvin teyze dedim. demez olaydim. eline bir bardak alip kafama firlatti. elimdeki borekleri firlattigim gibi kacmaya basladim. kadin evinde ne var ne yoksa pencereden atti amk. tam koyun patikasinda mal gibi kalmisken koyunlarini guderek yanimiza gelen sedef beni gordu. gulumsedi. sedef benim koydeki askimdi, hayatim boyunca kafamda kalmis bir soru isaretiydi. ailem kendisinden pek haz etmiyordu ama ben icten ice bir ask beslemistim hep bu kiza. -yazik, dedi. bu kadin da yalnizliktan delirmis herhal. sen nire boyle? dedim ben sadece borek getirmistim kadincagiza. bosver onu dedi, bana yardim etmek ister misin? tam ne icin diyecekken koyun delisi riza cikageldi. ne zaman gorsem ya bir milyon dilenirdi, ya da bir tane sigara. assagi patikadan koy girisine dogru geliyordu, sadece ama sadece mezarliga bakiyordu. gozleri faltasi gibi acilmisti -biraz daha onune bakmazsa dusup bir tarafini incitecek. dedim. -bosver. dedi sedef/ deli iste. sedefle bir yandan sohbet ediyor, bir yandan koyunlari guduyorduk ta ki riza beni gorene kadar. riza tuhaf bir adamdi, sac sakal birbirine karismis tipik bir deliydi. ama bugune kadar benimle dilenmek disinda bir iletisim kurmamisti. ancak simdi baskaydi, beni gordugu andan itibaren gozlerini mezarliktan cekmis, benim uzerime odaklamisti. sedefle ikili olarak yururken yanimiza gelip ucuncu oluverdi hemen. surekli bir bana bir karsiya bakiyordu. eliyle karsiyi isaret ediyordu. yolun karsisina baktigimda ise bombos bir yoldan baska birsey goremiyordum. sedef oldukca rahatsiz olmustu ama riza gercekten dilenmiyor, sadece israrla, biraz da acitarak kolumu gibiyor ve diger isaret parmagiyla da bana yolun karsisini gosteriyordu. cebimden bir lira cikarip eline tutusturdum ve aldrimadan yolumuza devam ettik. sedefi bıraktıktan sonra biraz takıldıktan sonra eve gittim nenemle dedem karyolada yatacaklardı yerde battaniya yastık falan vardı siz orda yatıyorsanız buraya niye bunları bıraktınız kim yatıyor burda dedim orda kimse yatmıyor ama istersen sen yatabilirsin dedi. dedem
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +8
    dedemin bu sozlerinden sonra moralim iyice bozulmustu. allah kahretsin dedim ve hemen yatagima dondum. yorganin icine simigibi ortundum ve icimden dua okumaya karar verdim.
    daha besmeleyi cekemeden ayni sesi duydum. sanki birisi cama tas atiyordu. cama carpan bir tas sesi gibiydi. hemen disari baktim ama ortalikta kimseler yoktu. yukardaki
    takirtilar iyice artmisti. sanki catinin ustunde birileri futbol maci yapiyor vay amk diye dusunmekten kendimi alamadim. yatagimdan cikip igiblari yaktim. dedemleri
    uyandirdim. -nooldu oglum dedi dedem. dedim bu yukardaki sesler nedir? butun gece uyutmuyorlar beni. dedem: farelerdir evladim, bisey yapmaz onlar sana sen yat uyu dedi. o an
    biraz olsun icin rahatlamisti. demek bunca zaman bosuna tirsmistim bu seslerden. gittim yattim. gozlerimi kapattim. uykuya hazirliyordum bedenimi. gevsemeliydim biraz. iki gunde inanilmaz yorulmustum.
    guzel bir uyku cekmenin tam sirasiydi. guzelce dinlenmeliydim fakat nedense uyudugum uyku yarim yamalak geldi. sebebini anlayamadigim sekilde dinlenememistim.
    ne kadar uyuyup uyumadigimi bile bilmiyordum. gozlerimi actim. hava hala karanlikti. hava karanlikti karanlik olmasina ama garip bir aydinlik vardi pencerede.
    gozlerimi ogusturduktan sonra iyice dikkat kesildim. fakat artik emindim. bu igib kesinlikle ama keslinlikle penceremden gorulmesi mumkun, saga sola sizan sarimsi,
    kulube seklindeki muhurlu tuvaletin loş ışıgıydı.
    ···
  12. 12.
    +10

    ben bi kahvaltı yapıp geliyorum 1 part atıyorum 15 20 dkya gelirim




    heyecanla yattigim yerden dogruldum ve kosarak odadan disari firladim. saatin kac oldugu hakkinda en ufak bir fikrim yoktu. ara odada yerde yatan kimse yoktu ama yerde battaniyeler vardi.

    cildirmak isten degil diye dusundum panik halinde, fakat buna ayiracak vaktim yoktu. derhal bahceye ciktim. karsida kulubenin isigi hala yaniyordu.

    once oraya gitmeli miyim yoksa bana inanmayan amcami mi uyandirmaliyim karar veremiyordum. en kotu karar kararsizliktan iyidir diye dusundum ve kulubeye dogru kosmaya basladim.

    fakat kostukca icimdeki korku artiyordu. yine gelmisti o tuhaf usume. kulubeye varmaya az kalmisti. hava hala karanlikti, igib cayir cayir yaniyor ve her zamankinden daha da belli ediyordu kendini.

    iceride biri olmak zorundaydi. korkularim beni esir almisti, daha fazla yaklasamiyordum, cunku neyle karsilasacagimi bilmiyordum. o anda aklima odunluga girmek geldi.

    dedem kesecegi kadar odunu kestikten sonra kullanacagi odunlari ve baltayi her ihtimale karsi ambara kilitlerdi, hemen kostum, ambarin kapisini zorladim, acilmiyordu.

    butun gucumle tekmeler savurmaya basladim. sonunda kapinin kilidi takildigi yerinden cikmisti. iceri girer girmez baltayi kucakladim fakat tam disari cikacakken kapinin kapali oldugunu farkettim.

    zorladigim halde acamacim. kapinin dandik kilidi uzerime kapanmis olmaliydi. sanki butun dunya o lanet kulubeye ulasamamam icin el ele vermis gibiydi. ama bunlarin bir onemi yoktu.

    elimdeki baltayayla gerekirse ambarin tahta kapisini parcalayip cikacaktim bir sekilde. tam baltami kaldirdim ki, tahtalarin arasindan bahcede tuhaf birseyin yurudugunu farkettim.
    ···
  13. 13.
    +6
    tavuk desem degildi cunku o kadar kucuk degildi. ayrica iriydi. ama cok kisa birseydi. yuvarlak degildi ama elleri ayaklari varsa bile hic gorulmuyordu, kafasi yok gibiydi,

    ya da ben ne oldugunu anlayamadim. kopek degildi cunku cok daha hizli ve ritmik yuruyordu. resmen tek tek adim atiyordu fakat o kadar hizli ilerliyordu ki, attigi adimlardan ayaklarini secebilmek mumkun degildi.

    hava tam olarak zifiri karanlik degildi, asiri koyu mavimsi bir renk vardi havada, o yuzden hicbirsey kolay kolay secilmiyordu. hizli yuruyen sey birden kayboldu.

    cok tuhaf, kosarak gelen birseyin aniden kaybolmasi beni urkutmustu, birkac dakika boyunca yerimden kimildayamadim, gelen giden var mi yok mu diye yerimden cikamiyordum.

    hayvanlar surekli ses cikariyorlardi, horoz durmadan otuyor, kopekler havliyordu. birden korkunck bir aciyla irkildim. attigim ciglik neticesinde butun hayvanlar kapali ambar kapisina dogru baktilar.

    ellerimden kayan balta ayagima dusmustu, sol ayagiminda oyle korkunc bir aci vardi ki, acidan gozlerimi acamiyordum.

    koskoca baltayi nasil dusurdugumu dusunurken birden ellerimin ne kadar terledigini, hatta boynumdan sirtima sirilgiblam oldugmu farkettim.

    gozlerim hala kapaliyken ve ofkem tavan yapmisken butun gucumle kapiya saglam olan ayagimla bir tekme atarak disari cikmayi basardim. yerdeki baltayi aldim.

    topallaya topallaya kulubeye gidiyordum. o kadar cok topalliyordum ki her topalladigimda dusmenin esigine geliyordum. artik kulubeye cok yaklasmistim.

    tam vardim demisken birden sabah ezani okunmaya basladi. butun hayvanlar tekrar costu. saga sola kacismaya baslayan hayvanlara bakmak icin arkami dondum.

    asil soku ise, sadece 10 saniye kadar sonra tekrar onume dondugumde kulubenin isiginin artik yanmadigini gordugumde yasadim.
    ···
  14. 14.
    +9
    sabah namazi icin uyanan dedem yanima dogru geliyordu. -ne yapiyorsun oglum bu ne hal dedi. dedeme isigin yaniyor oldugunu anlatmaya calismanin sacma olacagini, bana inanmayacagini dusundum ve sadece dua

    etmesini istedim. -dede bana bir dua oku allah rizasi icin nolur dedim. birden aglamaya basladim. sinirlerim cok bozulmustu. dedem elini omzuma koydu. -neyin var evladim senin? ne yapiyorsun bu saatte

    burada dedi. benim cevap vermedigimi gorunce -gel hele namazi eda edek dedi. rahatla dedi.

    normalde namaz kilan biri degildim ama buna inanilmaz bir sekidle ihtiyacim oldugunu hissettim. dedemle abdest alip sabah namazi icin camiye gittik. namazi kildiktan sonra icim huzurla dolmustu.

    cemaat cikisinda dedem:hadi gel de kahvaltiya gidelim dedi. yok dedim sagol dede. ben biraz dolasacagim musadenle. bu saatte nereye oglum daha hava anca aydinlandi. kucuk bir isim var dedim.

    aman kaybolma sakin dedi, kucucuk koyde nereye kaybolacam dede dedim. gitmeliydim, cunku aklima sedefe verdigim soz gelmisti. berbat bir gece gecirmistim, dinlenmeye ihtiyacim vardi ama gitmezsem de

    kiza cok ayip olacakti. hemen koy kahvesinin altindaki korulugun yolunu tuttum. cebimde bitmeye yuz tutmus marlboro uzun paketimden bir sigara daha yaktim. tutture tutture giderken derin dusuncelere

    daldim. amk kulubesinin isigini birisi yakiyordu ama kim? ya biri benimle tasak geciyordu, ya da ben deliriyordum. 3 yildir kullanilmayan tuvaletin isigi neden yaniyor? elektirk voltajlariyla ilgili

    olsa neden sadece geceleyin? belki de gunduz de yaniyordur ama gunes yuzunden los igib belli olmuyordur diye kendimi teselli etmeye calistim. mantiksiz da sayilmazdi aslinda. bu dusuncelerle korulugun

    baslangicina varmistim. sedefi gormek icin sabirsizlaniyordum. insallah yiyecek birseyler getirmistir diye dusunurken arkamdan gelen tiz bir ses -hosgeldin, dedi.
    ···
  15. 15.
    +6
    birden cildirmis gibi irkildim. arkamda duran sedeften baskasi degildi. bana simgibi sarildi.-ben seni koruluk bitiminde bekliyordum, sen girisinde beni buldun, dedim.

    sedef sarilmamiz bittikten ve goz goze geldikten sonra bana hulyali hulyali gulumsedi. -seni bekliyordum.. ormanin iclerine dogru yuruduk.

    orman demek dogru olmaz aslinda, ne cok kucuk ne cok buyuk bir koruluktu burasi, koyun tek korulugu. kucukken hep bulustugumuz bir agacimiz vardi, yine ayni agacin dibine oturduk.

    agacin uzerinde buyuk bir carpi isaretinin altinda s kalp r harfleri vardi. (ismim ramiz) x isareti kendimi bildim bileli zaten vardi, biz yapmamistik.

    agacin dibine coktuk, uzun suren sarmas dolas sarilmalardan sonra kucuk koklasmalar basladi. sedef ilginc sekilde, bir koylu kizindan beklenmeyecek kadar guzel kokuyordu,

    hazirlanip geldigi her halinden belli oluyordu. elleri uzun sure belimde gezinen bu citir koylu kizina opusmeyi ogretecegim icin heyecanmistim. -simdi sana inanilmaz birsey ogretecegim dedim. ney? dedi.

    gozlerini kapat ve dudaklarini birlestir dedim. kucuk bir kahkaha koyverdikten sonra dudaklarima yapisti. inanamiyordum, koylu kizi benden daha iyi opusuyordu,

    uzun ve dakikalar suren opusmelerden sonra yeniden sarildik. butun bunlar oldugu sirada gozlerim kapali oldugundan kendimi fena kaptirmisim.

    birden gozlerimi actim ve yirmi metre kadar otede bir kopegin oldugunu farkettim. hayvan donuk gozlerle bize bakiyordu. -rahatsiz mi oldun? dedi sedef.

    -neyden? dedim. -kopekten, dedi. bir an hala sarilir vaziyette oldugumuzu farkettim ve gayri ihtiyari sorma gafletinde bulundum: sen nasil gorebildin ki?
    ···
  16. 16.
    +7
    nasil yani? dedi. birden gozlerimi ona cevirdim. sedef dibimize kadar gelmis ac ve zavalli bir kopekten bahsediyordu. hayvancagiz burnunu ayaklarimizda gezdiriyordu.

    butun kaburgalari sayilan bu zavalli kopege icim acimisti. -kopek rahatsiz ettiyse baska bir yere gidelim ama zarar vermez, dedi sedef. yok, dedim, ben su kopekten bahsediyorum.

    elimle isaret etmek icin arkami dondum, ancak benim gordugum iri yari kopek yerinde yoktu. -iyi misin? dedi. betin benzin atti, rengin bembeyaz oldu dedi. yok, dedim.

    yok birsey, bu aralar pek iyi degilim sanirim dedim. amk adim deliye cikacak diye korkmaya basladim, sanirim artik gordugum gariplikleri kendime saklamayi yegler hale gelmistim.

    sedefle biraz daha opusup koklastiktan ve uzun uzun eski gunlerden bahsettikten sonra, merak etmesinler diye kalktik. korulugun girisinde son bir kez sarilarak ayrildik.

    oradan kahvete gitmeye karar verdim. cocukluk arkadasim sedati gormek istiyordum, her yaz bulustugumuz ve top oynadigimiz, koydeki komsum sedat..

    kardesimden ayird etmedigim sedat, eminim yine kahvede ya okeyin ya da batagin basindaydi. yolda bizim deli rizaya rastladim. -naber lan deli! dedim.

    elinde bir adet yarisi icilmis marlboro uzun vardi, elime tutusturdu. oteki eliyle koy girisindeki mezarligi isaret ediyordu. -yok yok sagol, eyvallah. bende var dedim gulerek.

    israrla elime tutusturdu. mezarligi gosterdi bana. bir yandan sigarayi tutturuyormus gibi yapiyordu ve tekrar elime tutusturuyordu. -ne diyosun amk delisi dedim . sigarayi yere atip kahvenin yolunu

    tuttum.
    ···
  17. 17.
    +11
    kahvede tam da tahmin ettigim gibi sedat oyun basindaydi. -vay! dedi. kardesim bee. dedi nerelerdesin sen amk. dedim boyle boyle. eskilerden konusup gecen yillari yadettikten sonra basimdan gecenleri bir

    bir anlattim. bu gelisimde tuhaf olaylar yasadim dedim. kuzen de benzer seyler yasamis. -sizin ailede bi anormallik var zaten olm dedi. koyde degisen bisey yok ayni issiz daglar, ayni taklu yollar iste

    ne bekliyon amk dedi. ikidir onun sigaradan yaktigimiz icin bu kez ben bitmeye yuz tutmus bereketli paketimden ikram ettim: al kardesim dedim bu kez benden olsun. -vaaay muallak marlboro takiliyorsun demek.

    iyi akil etmissin dedi. neyi akil etmisim? dedim. -koye marlboro getirmek cok akillica, dedi. baska paketin var mi? lan ne alaka dedim amk bakkalda yok mu iste? -amk sanki bilmiyosun bizim ilyas malini

    ne zaman marlboro sattigini gordun dedi. varsa yoksa 2000 satiyor oc cigerlerimiz zift doldu amk. -lan dedim dalga gecme, daha az once bizim deli rizanin elinde gordum bi tane marlboro dedim. -olm asil

    sen tasak geciyosun dedi, bu koyde senden baska kimsede marlboro yok, guven bana. hele hele deli rizada??? kucuk bir kahkahanin ardindan sozlerine devam etti: onun marlboro bulabilmesi icin ya sehir

    merkezine gitmesi lazim, ki hayati boyunca koyun disina cikmamis garibanin biri. ya koydeki birinin vermesi lazim, ki koydeki herkes ya 2000 icer ya samsun, ya da sen vermis olmalisin ki en buyuk ihtimal

    bu. sen vermissindir sonra verdigini unutmussundur, dedi sakin sakin. ama ben sakin olamiyordum, cunku vermedigime emindim.
    ···
  18. 18.
    +12
    sedatla alelacele vedalastiktan sonra eve dondum. kuzen tv seyrediyordu, -kalk! dedim. -nooluyo amk dedi kuzen. -haci dedim, bana su deli rizayi bul cok acil dedim. -lan

    nereden bulak simdi amk delisini hem nabacan sen onu? dedi. hisimla evden ciktim. o da pesimden kosmaya basladi. -amk bi soylesen ne oldgunu, dedi. -haci, soru sorma yardim

    edeceksen et dedim. -dur amk dedi, senin de aklini deli gibmis bekle amk. hizli adimlarla koyun her yerini taramaya basladik ama iste ne zaman istemesem karsimda dikilen amk

    delisi aradigimda ortalikta yoktu. bir an durdum, lan dedim, galiba ben onun nerede oldugunu biliyorum. nerede? dedi kuzen. -mezarlikta amk. geceleri mezarliktaki bos

    mezarlara yatip uyudugunu biliyorduk, bu yuzden kimse fazla haz etmezdi o deliden. elvin teyzeden baskasi da yemek vermezdi ona, bu kadar iyilik sever bir kadin neden beni

    evinden kovmustu o da ayri bir meseleydi elbet. butun bu derin dusuncelerimden kuzenimin beni sarsmasiyla uyandim. -olm dedi, kendine gel, sacmalamayi birak amk. hava

    kararacak birazdan, o ugursuz yere gidip napcan gibtret amk bana soyle ne soyliceksen, o delinin cevap verip de benim veremeycegim ne var bu kadar amk dedi. basimdan gecenleri

    kuzene anlattim ben de. olm bu muydu amk dedi, sacmalama lan baskasi vermistir, yanlis gormussundur baska sigaradir o dedi. guldu gecti resmen ve eve geri dondu. kendimi

    inanilmaz derecede satilmis ve yalniz hissediyordum. artik hicbirsey umrumda degildi. o mezarliga gidecektim, gerekirse orada riza gelene kadar bekleyecektim. ama mutlaka, ne

    olursa olsun rizaya bu sigarayi nereden buldugunu soracaktim, sormaliydim.
    ···
  19. 19.
    +8
    amcamlarin kaldigi ikinci eve girdim. millet cay icip sohbet ediyordu, kuzen ortaliklarda gorunmuyordu. herkesin burada olmasi iyiydi, cunku asil alacagim sey diger evdeydi.

    herkes tek tek cay icmeye davet etti ama onlari gormezden geldim. hemen obur eve gittim, dedemlerin yattigi karyolanin bitistigi kosede yasli duran dedemin av tufegini aldim.

    kursunlari icindeydi. bu tufegi daha once cok kullanmistim eski yazlarda av yaparken. tufegi kilifinden cikarmadan yanima aldim. hizli adimlarla mezarligin yolunu tuttum.

    burnuma tuhaf kokular geliyordu. bu gecede bir tuhaflik vardi, bunu hissedebiliyordum. tam o sirada aksam ezani okundu, her taraftan kopek havlamalari duyulmaya basladi.

    hicbirsey umrumda degildi. mezarliga varmama sadece birkac dakika kalmisti. iste, iste oradaydi. deli riza mezarlarin arasinda ciksek sekiyordu.

    ulan dedim deli oldugunu bilmesem gercekten korkardim bu deyyustan. butun gucumle rizaaaa! diye bagirdim fakat bir sorun vardi.

    mezarlik koyun girisiyle bitistiginden, koye giris yapmakta olan herkes mezarligin yanindan geciyordu ve tam o sirada babam arabasiyla sehir merkezinden donuyor olmaliydi.

    isin daha da kotu yani, riza sesimi duymus ve bana dogru kosuyordu, amk ne yapacagimi sasirdim, babam durdu. amcamla beraber arabadan indiler. basta karanlikta beni taniyamamis olmaliydi.

    kimsin lan sen? dedi. iyice bakinca sordu: ramiz, oglum, napiyorsun burada? bana dogru deli divane kosmakta olan deli riza durmak bilmiyordu. dur lan dur dedim icimden.

    babam bir ona bir bana bakiyordu. -napiyorsun lan manyak misin birak o tufegi dedi. tuhaftir, bu sefer elimde olan birseyin elimde oldugunu unutmustum, tufegi indirdim fakat riza ustuma atlamak uzereydi.

    deli gibi kollarimdan tutup cekistirmeye, bana mezarligi isaret etmeye basladi. babam derhal bizi ayirdi, rizanin bir turlu sakinlesmedigini gorunce kafayi gomdu.

    bana bir zarar vereceginden korkmus olmaliydi, riza yere dusup bagira cagira aglamaya basladi. -hemen eve don! dedi babam. elimden tufegi alarak.

    amk dedim sansimi bahtimi gibeyim, amcamla beraber arabaya binip evin yolunu tuttuk.
    ···
  20. 20.
    +8
    amcamla eve varir varmaz yatagima uzandim. derin dusuncelere daldim tekrar.

    disarida yagmur yagiyordu, araba calisma sesi duyunce pencereye odaklandim,

    amcam beni biraktiktan sonra tekrar babamin yanina gidiyor olmaliydi. tam o sirada kapim tiklandi,

    girin dedikten sonra iceri annem girdi. kapiyi usulca orttukten ve yanima oturduktan sonra -oglum senin icin endiseleniyoruz, dedi.

    seni cok gibintili goruyorum. eger gercekten burada mutlu degilsen istanbula donebilirsin, sana bir bilet aliriz, dedi. -eger, dedim.

    bana bunu 1 gun once teklif etmis olsaydin cevabim evet olurdu, cunku gercekten sinirlerim cok bozuk.

    ancak oyle birsey var ki, neye mal olursa olsun mutlaka bilmem gereken birsey.

    annem: buraya geldiginden beri normal davranmadiginin farkindasin degil mi? dedi. cevap vermedim, gozlerim penceredeydi.

    ilk defa isigin yanmasini istiyordum, ama disarisi zifiri karanlikti. annem: hadi kirli camasirlarini ver de yikasin yengenler, dedi.

    uzerindeki kiyafetlere toprak bulasmis.. tamam dedim, uzerimdeki hirkami ve daha onceden pijama giymek icin cikardigim pantolonumu

    verdim. annem kapiyi tekrar usulca acti. tam cikarken seslendim -orada yatan birileri var mi?? evet, dedi. deden ve babaannen.

    -onlardan bahsetmiyorum, yere bak, yerde yatanlara bak, battaniye var mi hic? annem bos bos suratima baktiktan sonra hayal kirikligi ile uzgunluk karisimi bir ifade takindi.

    -iyigeceler.. dedi. sordugum sorular deli sacmasi miydi yani? bunu kabullenmek gercekten zordu. iyi geceler diye fisildadim kendi kendime, ve yorgun bedenimi yumusak yatagima, yorgun ruhumu renkli ruyalarima biraktim..
    ···