1. 26.
    0
    neyse yarın devam ederim iyi geceler
    ···
  2. 27.
    +1
    Kapımın çalmasıyla uyandım. kocaeline geldiğimizi anladım. ayağa kalkıp kendime geldim. sonra personelin arasına karışıp burada ne kadar kalacağımızı öğrenmeye çalıştım.bu sırada çarkçıyla yağcı arasında ilginç bir soğukluk seziyordum. herkes birbiriyle muhabbet ederken sanki birbirlerine küsmüşler gibi bi hava vardı. başta umursamadım. beni ne ilgilendirirdi ki?o anda düşündüğüm şeyler nereye gideceğimiz ve ne zaman gideceğimizdi. kamaranın perişan haline birazcık alışsam da yerdeki su seviyesi biraz daha artmıştı. suyun lumbuzdan sızdığını fark ettim.o gün yük alma işlemi tamamlanırken, düşüncelerim arasında şu vardı;insan her ortama ayak uydurabiliyor olmalı? zira benim burada yaşayabilmem çok zor ihtimaldi. ancak başarıyordum.
    ···
  3. 28.
    +1
    O günün gecesi hayatın nasıl bir yer olduğunu bana öğretecekti. akşam yemekleri yendikten sonra kamarama çekildim. dinleniyordum,bir yandan da film izliyordum. gece de süren yükleme çalışmaları nedeniyle vinç sesleri kulağımı tırmalıyordu. gecenin geç saatlerine doğru sızan suyun iyice arttığını fark ettim. lumbuzun sızdırdığı yeri güzelce tıkarsak sorunun çözüleceğini biliyordum. bunun üzerine durumu çarkçıya bildirmeye karar verdim. kamaranın halini biliyordur zaten ama yinede kendisiyle konuşayım diye düşündüm. kapıdan dışarı çıktım,yan tarafta kalan çarkçının kapısına doğru ilerledim..
    ···
  4. 29.
    +1
    Kapıyı tıkladım.iki hatta üçüncüsünüde tıkladım.ses soluk yoktu. işte o anda bana kapıyı açtıran kuvvetten nefret ediyorum. kapıyı hafif araladım, aman allahım bir de ne göreyim. yağcı ve çarkçı anadan üryan sevişiyorlar.o manzara karşısında donakaldım. kapıyı hemen sessizce kapattım kamarama koştum. hayatımda ilk kez gay ilişkisi görüyordum. kıllı kıllı adamlar aklımdan birtürlü çıkmıyordu.ne kadar da yokluk olsa bu derecede bir ilişkiyi düşünemiyordum.o gece o manzara aklımdan çıkmadı. uyumakta zorlandım. birden bire açlık hissi gelmişti. saat sabah yedi de uyanmak üzere geç bir vakitte zor da olsa uyudum.
    ···
  5. 30.
    +1
    Sabah yedide uyandım. kamaram bir fırın misali yanıyordu. boncuk boncuk terlemişim. kalkıp elimi yüzümü yıkadım. kahvaltıya gittiğimde bütün tayfa-çarkçıbaşı ve kaptan hariç-personel salonundaydı. çarkçı ve yağcı yan yana oturuyorlardı. zaten geminin düzeni bunu gerektiriyordu. çarkçının yanına yağcı onun yanına da ben oturuyordum. masada konuşulan muhabbete kulak asmadım. hatırladığım kadarıyla siyaset konuşuluyordu. dün akşam gördüğüm manzara zihnimde beliriyor, çarkçı ve yağcıya bakmak istemiyordum. herşey bir tarafa asıl korktuğum mesele acaba diğer personelin bu olaydan haberleri varmıydı. vardıysa nasıl bu kadar normal karşılıyorlardı.bir gün ucu bana dokunurmuydu. parlak bir çocuktum ve korkuyordum. gemiye bindiğim günden beri başıma bir şey gelmediğine dua ediyordum. kahvaltıdan kalktığımızda kıç tarafa çıkıp bir sigara yaktım. daha sonrada çarkçı geldi.bu akşam yola çıkıp çıkmayacağımızı sordum, hayır cevabını aldım.bu akşam da limandaydık. sanıyorum ki yükleme işi sandığımdan uzun sürecekti. sigaram bittiğinde aklıma takılan o soruyu;gördüğüm olaydan herkesin haberi varmıydı? sorusunu kendi kendime sorarak makine dairesine indim.
    ···
  6. 31.
    0
    Makine dairesinde hiç kimse yoktu. işin aslı benimde bir işim yoktu aşağıda.ama kamarama çekilinecek saat değildi. çalışma saatında benim kamaramda durmam göze batar diye düşündüğüm için, işim olmadığı halde makine dairesine indim. sadece jeneratör çalışıyordu. ortalık temiz değil ancak çok piste değildi. kendime,düşünürken bir meşguliyet bulmak nedeniyle olmalı, süpürge işini buldum. yavaş yavaş etrafı temizlerken herhangi birine olaydan bahsetsemmi diye düşünüyordum. seni ilgilendirmez cevabını almaktan korktuğum için vazgeçtim. ancak olayın ucu ya birgün bana dokunursa ne yapardım? yanıma herhangi bir bıçak vb kesici malzeme de getirmemiştimki.bu düşünceler içinde dolanırken yağcının aşağıya indiğini gördüm. aferim staj iyi çalışıyorsun dedi. gres yağını alıp yukarıya çıktı. hayır hayır korkmayın gres yağını paslanan ambar kapaklarının hidrolik sistemine sürdüklerini yukarı çıktığımda gördüm. sürekli arızalanan ambar kapaklarına tüm personel sitem ediyordu.o sırada kaptanın yanımıza doğru geldiğini gördüm.ne zaman kalkacağımız ve nereye gideceğimiz belli olmuştu. yükleme işleminin yarın biteceğini ve yolculuğumuzun burgas a doğru olacağını öğrendim. herkes bıkmış olmalı ki kimse iyi tepki vermedi. küfür eden edeneydi. ancak benim karadenize doğru gidilecek ilk seferim olacaktı.
    ···
  7. 32.
    +1
    O gün hiç kimseye bir şey söylemedim. gece olduğunda kamarama çekilip bol bol sigara içtim. gemiden inme düşünceleri zihnimi kurcalıyor bir diğer yandan da yavaş yavaş alıştığım gemi ortdıbını bırakmak istemiyordum. ansızın kapım çalındı. kilitlediğim kapıyı gidip açtım. gelen çarkçımdı, beş dakika gelebilirmisin seninle bir şey konuşmak istiyorum dedi. tamam diyip kapıyı kapattım.bir anda kaskatı kesilip şimdi ne yapacaksın stajer efendi diye kendi kendime kızıyordum, şimdi ne yapacaksın! önce gitmek istemedim, daha sonra gemiye ilk geldiğim günden beri gözlemlediğim kadarıyla, çarkçının birkaç kez bana tutturduğu kendi vardiyası dışında hiçbir yamuğunu görmemiştim. alkol alıyor fakat sarhoş olmuyordu. yada hep sarhoştu da ben ayık halini görmediğim için bunu ayırt edemiyordum. bunları düşündükten sonra beklide bir derdi vardır ve bana bir şeyler anlatmak istemiştir diyerek yanına gitmek üzere kamaradan çıktım.
    ···
  8. 33.
    +1
    Kapısını çaldım, kapıyı açtı gayet sakindi. içeriye girdim ve kapıyı kapattım. uzanmış yatıyordu. stajer dedi nasılsın? iyiyim siz nasılsınız diye cevap verdim. bende iyiyim, maşallah ilk defa gemiye çıkmış olmana rağmen çabuk kavradın işi dedi. sağolun diye cevap verdim. sonrasında peki ne için buradayım diye ekledim. hiiç dedi geldiğinden beri oturup konuşamadık biraz muhabbet etmek istedim hepsi bu dedi. masanın üzerinde plastik 1 litrelik bira vardı. bana uzattı. alıp almamakta tereddüt etsemde, elinden şişeyi alıp bir yudum içtim.ee anlatsana dedi. bende nereli olduğumdan başlayıp gemiye kadar uzanan kısa hayatımı bir çırpıda anlattım. anlattıklarım üzerine ne kadar şanslısın dedi. genceciksin,önünde uzun bir hayat var ve ne istersen onu yapabilirsin. gemiden inip karada kendine bir düzen kurabilir,bir kız arkadaşın olabilir, onunla hergün dolaşabilirsin dedi.bu cümleleri üzerine, bunun o kadar kolay olmadığını söyledim. çünkü bende karada bir işe girip çalışamıyor, insanlarla olan iletişimimin çok iyi olmadığını ona ilettim. güldü.sonrada doğrulup, çok safsın stajer dedi.ama saf derken bana aptal demek istememişti. bunu ses tonundan anladım. muhabbetimiz gitgide derinleşirken telefonu çaldı. biraz dışarı çıkabilirmisin? dedi.tabi dedim ve kıç tarafa gidip oturdum.bu konuşmaların ardından sanki ona karşı düşüncelerim bir nebze yumuşamış, hatta o manzarayı görmesem bu ne kadar iyi bir insan diyecektim.
    ···
  9. 34.
    0
    Kıç tarafta otururken tekrar geri gitsemmi diye düşündüm. ilginç bir şekilde içimde tekrar yanına gidip muhabbete devam etme isteği vardı. çünkü ettiğimiz muhabbette anlatan ben dinleyici o olmuştu. belki de kendi hikayesini anlatıcaktı ki telefon çaldı. bunları düşünürken merdivenlerde ayak sesleri duydum. dönüp baktığımda çarkçının yanıma geldiğini gördüm. arayan kim diye sormadım.o da söylemedi. susuyorduk.tam bir soru soracak oluyordum ki,büyük ve hırçın dalgalar geminin bordasına vurup bütün konsantremi alıp zütürüyorlardı.ilk lafı o açtı.sen sormayacakmısın? tabi dedim soracağım. kaç yıldır gemilerdesin? işte onun hikayesi burada başlıyordu, öyle uzun anlattı ki sabahın ilk ışıklarını görmüştük. alkolün verdiği etkiyle üşümeden sabaha kadar anlattı. lafa şöyle başladı;
    ···
  10. 35.
    0
    Küçükken sefil bir çocuktum.bir gecekonduda otururduk.tek derdimiz akşam karnımızı doyurmak olurdu.. hiçbir zaman senin babandan gördüğün ilgiyi görmedim.bir kez olsun beni öpmez, sarılmaz,sevgisini belirten bir cümle bile kurmazdı. okuldaki en silik kişi bendim. hayatım boyunda popüler biri hiç olamadım. kız arkadaşım olmazdı. böyle bir hayatın içinde büyürken, zihnimde hep birgün önemli biri olacağımın hayalleriyle yaşadım. yolda yürürken selam vermekten sıkılacağım bir gün dedim! günün birinde babamın bir arkadaşı sayesinde tanıştığım bir adam bana çok para kazanmayı vaat etti.o dönemde hayallerimdeki rol için para en önemli şeydi. işin ne oldugunu sordugumda gemilerde çalışacağımı söylediler. düşünüp taşındıktan sonra kabul ettim. gerekli olan belgeleri ve evrakları ayarladıktan sonra yirmibir yaşımda ilk kez gemiye çıktım. bilfiil beş sene çalıştım. kazandığım parayı biriktiriyor, karaya inince kendimi değerli hissettirecek bir iş kurmayı planlıyordum.zor geçen beş yılın ardından karaya indim. makul miktarda bir paraya sahiptim. nasıl bir iş kurabilirim diye araştırmalar yapıyor, hizmet sektöründe patron olmak istiyordum.bir müddet araştırdığım bar işletme işine girmeye karar verdim.
    ···
  11. 36.
    0
    Bar işletirken aradığımı bulmuştum. üstelik çok iyi paralar da kazanıyordum.ilk zamanlarda her şey istediğim gibi giderken yıllar geçtikçe kazandığım para azalıyordu. tanışların söylediklerine göre geceleri sarhoş olduktan sonra bardaki tanıdık müşteriler içtiklerinin hesabını ödemeden kaçıyorlarmış. bunu çok geç öğrendim. uzun yıllar yaptığım iş Osmanlının hazin sonu gibi yavaş bir şekilde son bulmuştu. sahip olduğum değerli insan profili, işyerinin batmasıyla yerle bir oldu. daha sonra çeşitli işlerde tutunmaya çalışsam da başarılı olamadım. tekrardan gemilere çıkmaya karar verip mesleği icra ettim. şimdi ise başka bir iş yapamayacağım için buradayım.en azından burada, senden ve yağcıdan daha değerliyim değil mi? diyerek naif bir tebessüm etti.
    ···
  12. 37.
    0
    Bu uzun muhabbetin ardından kahvaltı saatine bir iki saat kala gidip biraz kestirdim. uykuya dalarken kafamda çarkçının iyi bir insan oldugunu düşünüyordum. ancak diğer bir yandan o gördüklerim neydi?bir an fazla tepki verdiğimi fark ettim. insan yaşadığı hayatta özgür değimliydi? önündeki seçenekleri kendisi tercih etmiyormuydu?o onun tercihiydi. büyütülecek bir şey yoktur belkide diye düşünürken uyudum. kısa bir süre sonrada kahvaltıya kalktım. yorgun ve uykusuzdum. bugün burgasa dogru yola çıkılacaktı. heyecanlıydım.orada inip dolaşmak istiyordum. gerçi istanbuldan beş saat kadar uzaklıktaydı normalde de gidilebilirdi ama oraya kadar gitmişken inip gezmemek olmazdı. öğleden önce yola çıktık. akşamüstü istanbul boğazı geçilecekdi. istanbula kadar sakin olan deniz her geçen milde sanki biraz daha kabarıyormuş gibi geliyordu bana.
    ···
  13. 38.
    0
    boğaz geçişi ve burgas yolculuğunu yarın yazcam. kesinlikle çıkmam gerek takip edenlerden özür dilerim. ayrıca asıl hikaye burgas yolculugu diyor ve ağır bir spoiler veriyorum.
    ···
  14. 39.
    0
    Boğaz geçişi sancılı geçti,bir müddet demirde sıra bekledik. hava kararmaya yüz tutmuştu. Makine tayfası olarak olası bir manevraya karşı hazırda bekliyorduk. çarkçı ve çarkçıbaşı kendi aralarında muhabbet ederken, acaba dedim? onların arasındada bir şey olması mümkün mü? sürekli kafamdan bu düşünceleri atmak istiyordum. sıramız geldiğinde hep beraber makine daresine indik. büyük gürültünün içinde işimizi yapmaya çalışıyorduk. manevra her zamanki gibi sıradan bir şekilde son buldu. tekrardan kıç tarafa çıktık. çarkçıbaşı kamarasına çekilmişti. kıç tarafta sadece ben ve çarkçı duruyorduk. boğazın bütün ihtişamı ve gösterişi bizi selamlıyordu.o kadar mütevazı bir görünüşü vardı ki,bir an iki kıtayı birleştiren o devasa köprü, zihnimde hayal ettiğimden farklı bir noktaya ulaştı. ilerliyorduk.deniz bir şeye kızmış olmalı bütün hırsını sanki bizden çıkarıyordu. hiç konuşmadan boğaz geçişini tamamladık. çarkçıya baktığımda ise sanki bir şeyler düşünüyormuş gibi bir hali vardı.
    ···
  15. 40.
    0
    Arkama baktığımda istanbulu görüyordum. kendimizi karadenize atmıştık. gemi ince ince yol alırken sallantının gitgide arttığını farkettim. aklıma düşen, fırtınaya yakalanırmıyız düşüncesini zihnimden atmaya çalışıyordum. çünkü olası bir fırtına görünseydi, kaptanın daha önceden haberi olur ve sefer birkaç gün ertelenirdi. bunu bildiğim için biraz rahatladım.bu düşüncelerin ardından gece dörtte tutacağım vardiya için kamarama dinlenmeye gittim.o gece aklıma karadaki arkadaşlarım ve ailem geldi. onları çok özlemiştim. gerçi türkiyedeyken neredeyse hergün telefonla konuşuyorduk. ancak yinede özlüyordum işte. ailemi ve arkadaşlarımı düşünürken sırtıma batan telli karyolada uykuya dalmıştım.
    ···
  16. 41.
    0
    Uykudan irkilerek uyandım. mutfaktan gelen tabak ve çatalların sesi kamarama kadar ulaşmıştı. gemi öyle sallanıyordu ki sanki lunaparkta binmekten korktuğum gondolun en ucuna oturmuş gibiydim. ayakta durmakta zorlanıyordum. korktuğum başıma mı gelmişti? Hemen kalkıp yukarı çıktım. tüm personel ayaklanmıştı. ekgibsiz herkes oradaydı. etrafta müthiş bir telaş vardı. herkes birbirine bağırıyor, panik halinde ortalıkta dolaşıyordu. kaptan ısrarla dalgaları geminin başından almamız gerekiğini söylüyordu.o anlarda ölümün soğuk nefesini ensemde hissediyordum. burgasa ulaşamayacağımızı düşünüyordum. kimse bana bir şey demiyor,ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. adeta dingilden fırlamış bir tekerlek gibi ortada geziniyordum. makine dairesine indim. yukarıya göre daha az sallanııyordu, ancak bir yere tutunmadan ayakta durmak gerçekten çok zordu. fırtına hiç geçmeyecek gibi daha da şiddetleniyordu. hiçkimsenin elinden bir şey gelmiyor, sadece dua etmekle yetiniyorduk.
    ···
  17. 42.
    0
    Makine dairesinden yukarı çıkmak istedim. başım öylesine dönmüştü ki kusmamak için kendimi zor tutuyordum. yavaş adımlarla kendimi kamarama attım. yatağa uzandım, kendimi yatağın bir baş ucunda bir ayak ucunda buluyordum. masanın üzerindeki herşey çoktan yere yuvarlanmıştı. lumbuzdan sızan su,çekilmiş sifon gibi artmaya başladı. buna bir çare yoktu. zaten o anda onu düşünemiyordum. aklımdaki tek düşünce fırtınanın ne zaman geçeceğiydi. belkide daha büyük bir gemide olsaydık,bu kadar etkilenmeyecektik.ama elimizdeki tek gemi buydu ve bu fırtınayı bu gemiyle atlatmak zorundaydık. işin aslı ben bir şey yapmıyordum. deniz beni fena şekilde tutmuştu. gözlerimi kapadım ve dua etmeye devam etim.bir kaç saat sonra, bizi yutacakmış gibi hırçın olan deniz, masum bir çocuk gibi durulmuştu.bu fırtınadan sonra kendime gelmem epey zaman aldı. benim kendime gelme sürecimde burgasa iyiden iyiye yaklaşmıştık.
    ···
  18. 43.
    0
    Burgasa geldiğimizde yazdan kalma bir gün vardı. limana yanaşmak için sıra beklemedik. Direk limana yanaşıp yük indirme işlemi başlamıştı. limanda kaldığımız sürece çarkçının bana karşı olan tutumunun sertleştiğini hissettim.ilk başlarda yediğimiz fırtınanın bir sonucu olabileceğini düşündüm. ancak orada kaldığımız üç gün boyunca bu sert tutumu, gitgide daha da artıyordu. buna anlam veremiyordum. halbuki yanlış bir şey de yapmamıştım. çarkçının bana karşı bu davranışları düşünmeme sebep oluyordu. aklımdan geçen şeyler türkiyeye gidince gemiden inmekti ama bu tek çarkçı yüzünden değildi. henüz denizcilik hayatımın ilk seferlerinde yaşadığım fırtına,bu düşüncem için temel oluşturuyordu. bunları yük işlemi bitinceye kadar düşündüm. burgasta bulunduğumuz sürece, hayal ettiğim inip gezme planlarım süvarinin sert emirlerine karşı duvara çarpmıştı. burgastaki son günümüzde çarkçının sert davranışları iyice canımı sıkmıştı. hele ki son olayda sabrımın sınırları iyice taşmaya başlamıştı. beş dakika fazla duşta kaldığım için yemediğim fırça kalmamıştı. bunun üzerine çarkçıyla konuşmaya karar verdim…
    ···
  19. 44.
    0
    Vardiyamın başlamasına yakın bir zaman kala çarkçıyla konuşmak için kamarasına gittim. Kapıyı çaldığımda içerden hiç ses gelmedi.o anda dejavu yaşadım. içimde kapıyı açmak gelmiyordu ve açmadımda. kıç tarafa gidip sigara içmeyi düşündüm. ancak oraya gittiğimde yalnız değildim. çarkçı babaya oturmuş ufka bakıyordu. aradığım fırsat ayağıma kadar gelmişti. tedirgin bil halde yanına iliştim. sorduğum ilk soru sizin canınızı sıkan bir şey mi yaptım? Oldu. gelen cevap hayırdı.ama tatmin olmamıştım. cüretkar bir şekilde şu soruyu sordum:başlarda bana karşı iyi olan tutumunuzu değiştiren şey neydi? sakin bir şekilde cevap verdi. anılar…bu cevabından hiçbir şey anlamamıştım.ve yüz ifademden bunu anlamış olmalı ki açıklama yapma gereksinimi duydu. söze şöyle başladı:
    ···
  20. 45.
    0
    Yıl 1988-89. henüz 23-24 yaşlarında bu mesleğe başlayalı 2-3 sene oldu. heyecanlı bir şekilde o seferden bu sefere atılmaktaydım. hayallerim her geçen gün daha da büyümekteydi, kendimi değerli hissettirebilecek bir iş kurabilmek için.o gün burgasa ilk seferimdi. içimde çocuksu bir heyecan vardı. istanbul boğazından çıkıp karadenize yeni ulaşmışken, geçen günkü gibi,ve hatta kat be kat daha büyük bir fırtınanın kucağında bulmuştuk kendimizi.o binlerce tonluk devasa gemi, denizin üzerinde kağıttan bir gemiciğe dönüşmüştü.her solukta ölümün nefesini iyice hissediyordum. kalbim daha önce hiç atmadığı kadar hızlı, başım hiçbir sarhoşluğa benzemeyen bir şekilde dönüyordu. geçen günkü yediğimiz fırtına bana bunları hatırlattı. O yüzden de biraz fazla hırçınlaşmış olabilirim. Dedi.
    Bu cevaptan sonra tatmin olmuştum.ve yanından ayrılırken bana bunları anlattığı için teşekkür ettim. bende,bir hatam olduğu düşüncesini aklımdan attım.en azından biraz rahatlamıştım. gülümseyerek yanından ayrıldım.bir kaç adım uzaklaştıktan sonra, seslenerek: delikanlı hikayenin sonunu merak etmiyor musun? Dedi. arkamı dönüp evet cevabını vererek tekrar yanına yaklaştım.
    ···