1. 1.
    0
    anlatıyorum beyler...

    şu lafa gıcık oluyorum ama, hakikaten de bilenler bilir...

    daha önce anlatmıştım... bu bir nevi üçlemenin sonuncusu niteliğinde...

    direk buradan başlayabilirsiniz okumaya...

    ama bi tak anlamadık demeyin sonra...

    öncesi için:

    (bkz: gelin şahit olduğum devlet sırrını vol 2)

    ilk iki sezon burada... devdıbını aşağıya yazıyorum. aynı zamanda bütünlüğü sağlamak için eski başlığa da...
    ···
  2. 2.
    0
    2011 yılıydı. geçen yıl yani...
    rahmetli amcam bay x sayesinde hayatım çok değişmişti.
    lise dönemi ve sonrasında yaşadığım atraksiyondan bahsetmiyorum elbette.
    hatırlarsanız bana bıraktığı yüklü bir miras vardı.
    2008’den önce annem ve kardeşimle birlikte bi hayli sıkıntı çekmiştik.
    bi yandan okumaya çalışmış bi yandan da çalışmıştım.
    ama bay x öldükten sonra bile imdadıma yetişmişti.
    kafe-pub tarzı bir yer açmıştım.
    çok istediğim yüksek lisansı drama ve sahne sanatları üzerinde değil, son olaylardan sonra, orta çağ avrupa tarihi üzerine yapıyordum.
    malumunuz elimde bir hayli belge olmuştu son zamanlarda…
    ···
  3. 3.
    0
    hayatımda ilk defa eğlenceli zamanlar geçiriyordum.
    aslına bakarsanız gayet memnundum ama zaman zaman o hareketliliği özlemiyorum da diyemezdim.

    ama kararlıydım.

    dönmek istememiştim o günlere.
    buna 2 yıl önce kaan’ın, çember tuvalli tabloyu taşırken öldürüldüğünü öğrendiğimde karar vermiştim.
    ilk kez başıma gelen bir olayın üstüne gitmemiş, konuyu kapatmıştım.
    ama tabi ki, her zaman olduğu gibi, kaderim, üzerimde başka planları vardı.

    bunu öğrenmek için çok zaman geçmesine gerek kalmayacaktı…
    ···
  4. 4.
    0
    sahibi olduğum pub, küçük bir yerdi.
    benim için şirindi.
    yeni yetme üniversiteliler içinse cool bi mekandı.
    60’lar teması kullanmıştım.
    zaten severdim de…
    cadillac maketleri, taş plaklar, janis joplin posterleriyle süslü taş duvarları vardı.
    tamamen bistrolu.

    insanlar rahat rahat yayıldıklarında, muhabbetleri tatsızlaşırdı..

    zaten mekanın ana elementi, içeride dönen güzel muhabbeti olmuştu hep.
    takılan herkesi tanırdım.
    yakınen hem de.
    onlarda birbirlerini.
    küçük bi aile diyebilsiniz.
    ya da bi kabile.
    örgüt.
    her neyse…
    o gün yabancı yüzler vardı girişteki masada. neredeyse aynı yaşlarda olduğumuz iki adam.
    genelde buraya genç kesim takıldığından, bu yaşlarda insanları genelde şu şekilde görürdük.
    içeriye almadığımız liseliler, inat olsun diye ailelerinden birileriyle gelirdi.
    o gün de öyle sandım.

    değilmiş…

    garsonlardan birini çağırıp sordum…

    b-12 ye baktınız mı?
    ···
  5. 5.
    0
    gidip kendim baktım.
    hoş geldiniz nasıl yardımcı olabilirim?

    -bize ait olanı vererek işe başlamaya ne dersiniz bay antonyo dedi…

    anlamadım… dedim…

    gerçekten o an anlamamıştım. üzerinden uzun zaman geçmişti. meşgul olduğum fazlaca şey vardı.

    - günlük… dedi. sizde olduğunu biliyoruz.

    - yanılıyorsunuz.. dedim. onu en son kudüste gördüm. bir daha elime hiç geçmedi.

    - sizin de bağlı olduğunuz örgüt onu bizden çaldı.

    - bakın dedim beyler bi hata yapıyorsunuz. ben bi örgüte falan bağlı değilim..

    - o zaman tablo nerede dedi…

    - gerekli yerlere ulaştırılması için güvendiğim birine emanet ettim. öldürüldü. neredeyse 2,5 yıl oldu. bi daha haber almadım.

    - yine görüşeceğiz bay antonyo… deyip kalktılar…
    ···
  6. 6.
    0
    yine neler dönüyordu?

    gelip beni bulmuştu yine.

    aynı gece saat 4 sularıydı.

    çalan telefonun sesiyle uyandım.

    arayan sebastiandı.

    mekanımız saldırıya uğradı.

    neler oluyor antonyo?
    ···
  7. 7.
    0
    o gün olanları anlattım.

    bu işi halletmemiz lazım dedi…
    bir an önce buraya gel.
    olmaz abi dedim.
    artık doğru düzgün bir hayatım var.
    tekrar bulaşmak istemiyorum.

    sence aradıklarını bulamadıklarında, o hayat doğru ve düzgün olmaya devam edecek mi sanıyosun antonyo?

    dedi…

    annen ve kardeşini düşün.

    hepinizin başı dertte olabilir.
    ···
  8. 8.
    0
    sanırım yine çaresiz kalmıştım.
    ertesi gün erkenden yola çıktım.
    yıllardır dönüp dolaşıp gittiğim yere doğru.
    safa beyi hiç böyle görmemiştim.
    her durumda yüzünde ufak da olsa bir neşe belirtisi olurdu.
    bu kez yoktu…

    umutsuzca bakıyordu.

    ve sanki korku doluydu gözleri.

    oturduk.
    safa bey,
    sebastian
    ve ben.
    ···
  9. 9.
    0
    neler döndüğünü öğrenmemiz lazım antonyo dedi.
    hepimizin iyiliği için.
    nasıl dedim.
    ne oluyordu ki?
    nereden başlamalıydım?

    pub’a gelen adam bağlı olduğumu düşündüğü bir örgütten söz etmişti.
    başta kudüste benden günlükteki dizeleri çözmemi isteyen adamlar olduğunu düşünmüştüm bu örgütün.

    ama ya amcamı bay x’le ilgili bir şeyse…
    ···
  10. 10.
    0
    olabilir dedi safa bey…

    amcanı iyi tanırdım.
    bu mümkün.
    gençlik yıllarımızda, siyasetle çok içli dışlıydık.
    hatırlarsın anlatmıştım dedi sebastian.
    o dönemden kalma bir şeyler olabilir.
    bunu öğrenebileceğimiz tek bir kişi var.
    amcanın o dönem en yakın arkadaşlarından biri.

    atilla…

    akşama kadar süre verin.
    bir şeyler bulmaya çalışırım…
    ···
  11. 11.
    0
    öğleden sonra, saat 3 civarı…
    akdeniz manzarasına bakarak kahve içiyorduk safa beyle.
    içinde bulunduğumuz duruma bakılırsa biraz fazla rahattık.
    akdenizin bu görüntüsü ilginç bir şekilde bana hala ayşeni hatırlatıyordu.
    ne yapıyordu acaba?
    sebastian geldi…

    buldum.

    istanbul’da.

    seni bekliyor…
    ···
  12. 12.
    0
    apar topar istanbula gittim.
    verilen adres tanıdık gelmemişti.

    gittiğimde, yüzü de öyle.

    sonunda işler dönüp dolaşıp, tanıdığım birine çıkmamıştı.
    şaşırmıştım…
    konuşmaya başladık…

    gerçekten de bir teşkilatlanmaları varmış…
    80’lerin ülkücü gençleri ideallerini kaybetmeyip daha da abartarak yollarına devam etmişler.
    türk-islam birliği için çalışan bir topluluk.
    örgüt.
    ama kendilerine örgüt değil teşkilat demeyi tercih ediyorlardı.
    ilginç bir tezat çarptı gözüme.
    türklüğü savunan adamlar, türkçe bir kelime olan örgüt sol kavramları çağrıştırdığı için onun yerine sevmediği arapların kavramı olan teşkilatı kullanıyorlardı.

    gülümsedim.

    ama siyaset tartışacak durumda değildim.
    ···
  13. 13.
    0
    amcan ve bizler, islam dinini yüceltmek uğruna düşmüştük bu tablonun peşine.
    günlükte nelerden bahsedildiğini bilseydik, böyle olmazdı.
    bizim bu işle uğraşma amacımız farklıydı.

    ne gibi dedim? nasıl yani?
    ···
  14. 14.
    0
    kurtuluş savaşı hikayelerini duyumuşsundur.
    ardından 2. dünya savaşı hikayeleri.
    vietnam.
    bosna…

    hepsinin, kan ve ölüm dışında bir ortak noktası var.

    anlamamıştım amk.
    adam çok kafa karıştırıyordu…
    daha açık olsanız dedim…

    doğa üstü olaylardan bahsedilir.
    metafizik, psişik güçler, paranormal olaylar.
    ne dersen.
    bizim inancımızda, bu, eğer peygamber değilsen, ki son peygamber gönderileli 1500 yıl olmuş, bunun tek bir açıklaması var o da 3 harfliler diye tabir ettiğimiz varlıkların insan hizmetinde çalışmaları.

    nası amk dedim ya…
    ···
  15. 15.
    0
    tüh lan... geleneği bozup erken başlarsan böyle orta okulluların salak yorumlarına maruz kalırsın tabi. kafamı gibeyim...

    bakınız:

    @15
    @16
    ···
  16. 16.
    0
    @20 değilsin evlat. başlığı tıklamak veya görmezden gelmek senin elinde... bunu ayrımında değilsen üzgünüm. seinin zihinsel problemin... okumak istemeyen, başlığa girmemekte veya girdikten sonra beğenmeyip çekip gitmekte özgür.
    ···
  17. 17.
    0
    @22 ergen gibi atarlanıp, küfrettiğin için olabilir mi?
    ···
  18. 18.
    0
    neyse, ergenlere alışığız biz...

    diğer başlığı kalabalık bulup burda takip etmek isteye olabilir. aynı anda ikisinden de yazıyorum...
    ···
  19. 19.
    0
    cinler, zaman zaman insanlara hizmet etmiştir.
    büyü, cazı ne dersen…
    savaşlarda bunların kullanıldığına dair bir delil yok elbette.
    ama söylentiler hep birbirleriyle örtüşür nitelikte.
    ve bunun yapılabildiğini biliyoruz.
    en bariz örneği ise, 2. dünya savaşında, hitler’in bu yola alenen baş vurduğunun bilniyor oluşu.

    fayda sağladı mı bilmiyoruz…

    ama nasıl yaptığını biliyoruz…

    nasıl dedim istemsizce…
    ···
  20. 20.
    0
    işte dedi burada şu senin tablo ve günlük devreye giriyor…

    dikkatini çeken bir şey yok muydu günlükte?
    neler yazıyordu.
    biz hiç ele geçirememiştik..
    peşinde o kadar çok insan var ki…

    içinde büyü, sihir falan yoktu ama, possini ve donna’nın büyücülükten idam edildiğine dair kaynaklar vardı.

    lan yoksa…

    bilmiyorum dedim… göreceğiz…
    ···