/i/Saçmalamaca

Bu altincide saçmalamak serbest !
  1. 101.
    +8
    76-)

    papazın iki erkek papağanı vardır. dinine imanına düşkün. 7/24 dualar falan. gelene geçene güzel sözler dualar okurlarmış. bütün papazın cemaati bayılırmış papağanlara.

    papazın cemaatinde de bir bayan varmış. bayanın da iki dişi papağanı varmış. bu iki dişi papağan şıllık mı şıllık. gelene geçene küfür ederlermiş. beni kik beni kik diye bağırıp duran , azgın mı azgın dişi papağanlarmış. kadının canına tak etmiş. gitmiş papaza.

    papaz efendi benim papağanlar çok fena. konu komşuya beni rezil ediyor. sen bunları senin erkek papağanlar gibi eğitemez misin? demiş. papaz da ne demek tabiki demiş. sen ver onları bana benim erkeklerin yanına koyayım. benim erkekler bir haftaya kalmaz düzeltirler onları demiş. kadın vermiş papağanları.

    papaz iki dişi azgın papağanı komuş erkeklerin yanına. iki dişi papağan kafese girer girmez hemen biri dönmüş erkek papağanlara :
    - hey yakışıklılar iki ucuz fahişeye ne dersiniz? demiş.
    erkek papağandan biri diğerine dönerek :
    - olm bütün ettiğimiz dualar yerine geldi.
    ···
  2. 102.
    +14
    77-)

    bir karadenizli, bir kayserili , bir kürt aynı arabada trafik kazası geçirmişler, 3 ü de ölmüş, neyse efenim cemaat gömmüş bunları, dualarını etmişler sonra arkalarını dönüp giderken, karadenizli hooop kalkıvermiş,
    - yaw sen nasıl kalktın, biz seni şimdi gömdük demişler karadenizliye,
    -karadenizli de, " orda da işler purtaki gibidur, zebaniye bi 100 lira verdum geri geldum demiş
    -e peki kayserili nerde diye sormuşlar
    -fallahi o 50 lira olmazmı die pazarlık yapıodu demiş karadenizli
    -e peki kürt niye gelmedi diye sormuşlar
    - o da ben vermem dövlet versin diye tartışıyordu demiş.
    ···
  3. 103.
    +6
    78-)

    adam gece yarısı karısını uyandırır:
    sevgilim, aspirinin.
    ama başım ağrımıyor ki...
    ''harika!!!
    ···
  4. 104.
    +6 -1
    79-)

    karısının sözünden hiçbir şekilde çıkmayan bir iş adamı varmış. bu adam bir gün iş için japonya'ya uçacakmış ki karısı ondan gelirken bir sincap getirmesini istemiş. adam tamam karıcım diyerek japonyaya uçmuş. işlerini bitirdikten sonra karısının isteği üzerine bir sincap almış ve havaalanına gitmiş. kapıda uçağa hayvanların bindirilemeyeceğine ilişkin bir yazı görmüş ve wc'ye gitmiş. sincabı donunun içine koymuş. uçağa binmiş. uçak havalandıktan bir süre sonra adam bi "ah" çekmiş. yanında oturan adam
    -"beyfendi noldu bişeyiniz mi var?" demiş. adam yok bişey diyerek geçiştirmiş... 1 saat kadar sonra bir kez daha "ah" çeker. bu sefer bütün yolcular sorar;
    -"beyfendi noldu bişeyiniz mi?" var diye. adam yine yok bişey diyerek geçiştirir. kısa bir süre sonra yeniden "ah" çeker ve hosteslerden biri gelip
    -beyfendi ne oldu bişeyiniz mi var der. adam yine yok bişey der. uçak artık türkiyeye inmek üzeredir; bizim ki öyle bir "ah" çeker ki pilotlar bile gelip nasıl olduğunu sorarlar adam
    -"yok bişey siz sadece uçağı yere indirin yeter!" der. uçak iner ve bizim ki hemen wc'ye gider sincabı çıkarır ve başlar onunla konuşmaya:
    -"a... kodumun sincabı, s.k.mizi dal sandın sallandın bişey demedik, g.tümüzü yuva sandın girdin çıktın birşey demedik, ... aşşaklarımızı ceviz sandın birbirine vurup kırmaya çalıştın bişey demedik, be or.spu evladı o cevizleri o yuvaya sokmanın ne anlamı vardı?"
    ···
  5. 105.
    +1 -1
    80-)

    adamın işi varmış, ankara'ya gidiyormuş, tam uçağa binerken kulağında bir
    ses:

    "-binme, bu uçak düşecek...

    "dönmüş, bakmış, kimse yok, ama içine de bir kurt düşmüş, binmemiş...

    ikinci uçağı beklerken kara haber ulaşmış:"-uçak düştü kurtulan olmadı...

    "koşmuş haydarpaşa'ya, bilet almış, tam trene binecek, aynı ses kulağında;

    "-binme bu trene, raydan çıkacak... "dönmüş, bakmış yine kimse yok,
    trene binmemiş, gelmiş eve...

    sabah gazeteyi açınca tüyleri ürpermiş;

    "-tren eskişehir'de raydan çıktı, şu kadar ölü, şu kadar yaralı...

    "koşup otobüse bilet almış, tam binerken yine o ses;

    "-freni patlayacak... "dönmüş yine kimse yok...

    dayanamamış, bağırmış:

    -sen kimsin yahu?...

    "-ben senin altıncı hissinim..

    ."adam iyice kızmış

    :"-ulan evlenirken neredeydin?...

    "o ses yine dalgalanarak söylenmiş;

    "-büyük kazalara karışmıyoruz... "
    ···
  6. 106.
    +6
    81-)

    papağan ve maymun uçakta yan yana oturuyorlarmış. uçak havalanmış, emniyet kemerleri ışığı söner sönmez; papağan hostesi çağırma tuşuna basmış, hostes gelmiş:

    - muallaklik olsun diye çağırdım yok bir şey.

    demiş kahkahalar atmaya başlamış. maymun gülümsemiş. ardından papağan bir daha çağırmış 2 dakika sonra; gene hostese :

    - muallaklik olsun diye çağırdım yok bir şey.

    demiş bu sefer maymunla basmışlar kahkahayı. 3'üncü kez yapmışlar, geberiyorlar gülmekten. bu sefer maymun çağırmış, aynı şekilde : "muallaklik olsun diye çağırdım yok bir şey" demiş. hostes delirmiş tabi.

    almış ikisini de uçağın kapısından dışarı atmış havadayken.

    aşağı doğru düşerlerken havada papağan maymuna sormuş :

    - maymun kardeş sen uçabiliyor musun ?
    - yok papağan uçamıyorum
    - uçamıyorsan niye muallaklik yapıyorsun o zaman?

    demiş uçmuş gitmiş.
    ···
  7. 107.
    +13
    82-)

    çocuk eve gelip babasına : "baba, matematik hocamız seni görmek istiyor" der.
    babası "ne oldu?" diye sorar.
    "7 kere 9 kaç eder diye sordu, ben de 63 dedim. ardından 9 kere 7 kaç diye sordu, ben de arasındaki fark ne dıbına koyim dedim." der.
    babası; "arada ne fark varmış ki?" der babası ve kabullenir : "peki giderim"

    ertesi gün çocuk eve geri gelir ve sorar "baba gittin mi okula?"
    "henüz değil" der babası.
    çocuğu da "o zaman geldiğinde beden öğretmenini de görmen lazım" der.
    "neden" diye sorar babası.
    "bugün beden dersinde, sol kolumu kaldırmamı istedi. kaldırdım. sağ kolumu kaldırmamı istedi, kaldırdım. sonra sol ayağımı kaldırmamı istedi, yaptım. sonra da sağ ayağımı kaldırmamı istedi; ben de "yannanım üzerinde mi durucam?" dedim.
    "tabiki" der babası. "tamam gidicem"

    ertesi gün çocuk tekrar gelir "baba gittin mi okula?"
    babası : "henüz değil"
    "gerek kalmadı, okuldan kovdular beni"
    babası : "neden kovdular oğlum seni?"

    "beni müdürün odasına çağırdılar, matematik öğretmeni vardı, beden öğretmeni vardı, bir de tarih öğretmeni vardı."

    "tarih öğretmeni ne tak yemeye gelmiş dıbına koyim oraya?" diye sorar babası.
    oğlu da : "ben de aynısını sordum"
    ···
  8. 108.
    +3 -1
    83-)

    kadının biri ciddi bir para harcayıp estetik yaptırmış ve elbise alışverişine çıkmış. mağazada ödemeyi yaptıktan sonra, tutamamış kendini ve sormuş kasiyere "sizce kaç yaşında gösteriyorum?" diye.
    kasiyer "35 olması lazım" demiş.
    kadın da "aslında 47 yaşındayım!" demiş. mutlu bir şekilde ayrılmış.

    ardından mcdonalds'a gitmiş, yemeği aldıktan sonra tekrar aynı soruyu sormuş buradaki kasiyere. kasiyer de "29 yaşında olmalısınız" demiş. kadın : "aslında 47 yaşındayım!" demiş. yüzünde kelebekler açar bir şekilde çıkmış mcdondals'dan.

    dışarı çıkıp otobüs durağında otobüsü bekliyormuş, yanında da yaşlıca bir adam varmış aynı soruyu sormuş. yaşlı adam da "valla kızım ben 85 yaşındayım, gözüm iyi görmez. ama parmağımı ayıptır söylemesi, orana sokarsam tam yaşını söylerim"

    etrafta kimse yokmuş, kadın da merak etmiş yapabilir mi diye. kaldırmış eteğini, yaşlı adam da parmağını orasına sokmuş.

    yaşlı adam parmağını biraz içinde gezdirdikten sonra "tamam, 47 yaşındasınız" demiş.

    kadın şaşırmış, "muhteşem bu! nasıl bildiniz?" diye sormuş.

    yaşlı adam da : "mcdonalds'da arkanızdaydım"
    ···
  9. 109.
    +8 -1
    84-)

    temele sormuşlar, "bir homociksüelin aklını nasıl karıştırırsın?"
    temel uzun süre düşündükten sonra "58 rakamı ile" demiş.
    "o da ne demek hicbirsey anlamadık" denildiği zaman
    "bak nasıl aklınız karıştı sizi muallakler siziiii" demiş
    ···
  10. 110.
    +2
    85-)

    komutan emir yazısını yazmış, çıktısını alacak ama yazıcısı yok. çağırmış habercisini "git bana bi lazer yazıcı bul getir" diye emir vermiş.

    haberci bi yarım saat sonra yanında bir erle gelmiş ve "getirdim komutanım" demiş. komutan "bu ne olm?" diye sorunca da "komutanım, bu bizim yan bölüğün yazıcısı temel. kendisi hem laz'dır hem erdir hem de yazıcıdır" diye cevap vermiş.

    komutan da bunun üzerine "iyi ki scanner istemedik amk" demiş.

    "geçen hafta 40. yaş günümdü ve sabah erken kalkmak içimden gelmiyordu. kahvaltı için aşağı indim ve karımın hoş bir şekilde "mutlu yıllar" demesini ve belki de küçük bir hediye vermesini bekledim. fakat kendisi zar zor "günaydın" dedi. düşündüm de... neyse hadi bu evlilik, peki ya çocuklar?... onlar hatırlar

    çocuklar merdivenlerden atlayarak aşağıya kahvaltıya indiler ve tek bir söz söylemeden kahvaltılarını yaptılar. evden işe geldiğimde bir hayli umutsuz hissediyordum.

    ofisime vardığımda sekreterim joanna: "günaydın patron, ha bu arada mutlu yıllar". en azından birisi hatırlıyor diye sevindim. saat 1'e kadar çalıştıktan sonra sekreterim: "hava çok güzel ve bugün sizin doğumgününüz. neden dışarıda öğlen yemeği yemiyoruz, yanlızca sen ve ben?" dedi. bugün duyduğum en iyi şeydi. "hadi gidelim!" dedim.

    normalde gittiğimizden farklı özel masalı bir bistroya gittik. bir kaç karışık içki ve yemeğin tadını çıkardım. ofise dönüşte sekreterim joanne: "güzel bir gün. ofise dönmek zorunda değiliz değil mi?" dedi. "hayır gitmek zorunda değiliz. ne yapmayı düşünüyorsun?" şeklinde cevapladım. "evim yakın. oraya gidebiliriz." dedi. gittik.

    sekreterimin evine vardığımızda joanne: "sorun olmazsa yatak odasına gidip geleceğim" dedi. "tamam" dedim gergin bir şekilde. yatak odasına gitti ve bir kaç dakika sonra büyük bir pasta ile geri döndü.

    peşi sıra; karım, çocuklarım, bir çok arkadaşım, meslektaşlarım: "mutlu yıllar"'ı söylüyordu.

    ve ben sadece orada..

    oturmus...

    kanepede...

    çıplak."
    ···
  11. 111.
    +7 -1
    86-) bu fıkrayı herkes anlayamaz hgahahaahahahahahha

    yasli bir kadin tabancayla kendini kalbinden vurarak intihar edicekmis.ama kalbinin tam olarak nerede oldugundan emin olamadigi icin doktora gidip sormaya karar vermis. doktor kalp sol gogus ucunun 3 parmak altindadir diye tarif etmis teyzeye. ertesi gun gazetelerdeki haber; yasli bir kadin kendini diz kapagindan vurdu :d:d:d
    ···
  12. 112.
    +8
    87-)

    bir adam ve oğlu taksiye binerler. biraz gittikten sonra bir köşede toplanmış bir sürü kadının yanından geçince çocuk sorar:

    -baba bu kadınlar ne yapıyor?

    babası gerçeği söylemek istemez, o yüzden bir beyaz yalan uydurur ve der ki:

    -oğlum onlar iyi ve namuslu kadınlar. bütün gün orada namuslarıyla para kazanıyorlar.

    taksici oradan atlar:

    -oğlum babana inanma, sana gerçeği söylemiyor. bu kadınlar huur. bütün gün erkeklerle birlikte olup para kazanıyorlar.

    çocuğun babası taksicinin doğruyu söylemesine çok kızar ama ses etmez. bir süre sonra bir sürü adamın yanından geçerler. çocuk yine sorar:

    -baba bu adamlar ne yapıyor?
    -oğlum onlar iyi ve namuslu adamlar. bütün gün orada namuslarıyla para kazanıyorlar.

    taksici yine atlar:

    -oğlum babanı dinleme sen yine. bunlar pekekent, huurları satıp para kazanıyorlar.

    baba artık iyice sinirlenir ama yine de bir şey demez. bir süre sonra toplanmış bir sürü küçük çocuğun yanından geçerler taksiyle. çocuk yine sorar:

    -baba bu çocuklar kim?
    -oğlum bunlar huur çocuğu. büyüyüp taksici oluyorlar!!!
    ···
  13. 113.
    +4
    88-)

    temel'e sormuşlar

    muallak mi olmak istersin filozof mu?

    tabi ki muallak demiş temel, bilmediğim şeyi kafama sokacağıma bildiğim şeyi zütüme sokarım.
    ···
  14. 114.
    +1
    geri kalanları ilgi olursa yazarım öpüldünüz.
    ···
  15. 115.
    +3
    89-)

    ingiliz: golf oynayalım.
    Fransız: olur.
    Temel: olurda usağum ne lazum?
    ingiliz: top, sopa, delik.
    Fransız: bende top var.
    ingiliz: bendede sopa var.
    Temel: pen oynamayrum.
    ···
  16. 116.
    +4
    90-)

    Uçakta kapı açılmış acemi erler teker teker paraşütle aşagı atlıyorlardı.
    Sıra temele geldiğinde komutanına dönerek:" komutanım dün gece rahmetli annem rüyama girdi; oğlum o paraşütle atlama açılmayacak dedi".
    Komutan:" atla oglum inanma böyle boş rüyalara" der, akat askeri ikna edemez.
    Bunun üzerine:" ver onu bana al benimkini" der ve degiştirirler.
    Asker atlar ve paraşütü açılır süzüle süzüle aşagı dogru inerken başını kardırırki ne görsün; komutan paraşütü açılmamış mermi gibi aşagı doğru geliyor.
    Tam yanından geçerken bagırır:" komutanım.. komutanımm nereyeee?"
    Komutan hışımla bagırır: "ananı gibmeyeeee"
    ···
  17. 117.
    +1
    91-)

    Bir köyde ateşli bir hasta vardır, kasabaya doktora getirir hastayı
    köylüler. Koca devletin koca doktoruna. Doktor hastaya fitil verir ve
    köye döndükleri gibi hastaya fitili anüsten vermelerini söyler.
    Köylüler tabi "tamam dohtor bey" deyip köye giderler. Köydeki
    Herkese sorarlar, en bilgelere bile, ama kimse anüs ne demektir
    bilemez. Bu nedenle bir türlü ilacı da veremezler hastaya. Hastanın
    durumu da gitgide kötüleşmektedir. Bunun üzerine köylü, doktora, koca
    Devletin koca doktoruna telefon etmeye karar verir ama kimse buna
    yanaşmaz. Ne cüret değil mi?Doktoru arayacak bir köylü.
    Neyse durumun vahameti üzerine muhtar aramayı kabul eder. Bütün
    köylü toplanır santrale, muhtar arar, "biz ne yapacağımızı
    bilemedik dohtor bey"
    Falan der işte. Karşıdan doktor bir şeyler söyler. Muhtar döner
    arkasına: "makattan verin dedi dohtor" der.
    Yine tüm köye sorarlar, komşu köylere birilerini
    yollayıp sordururlar falan, ama makat ne bilen yoktur yine.
    Hasta ise gitti gidecek, ateşler içinde kıvranıyor baya.
    ihtiyar meclisi toplanır. Son çare, doktorun bir kez daha
    aranmasına karar verilir. Yine kimse aramak istemez doktoru. Nihayetinde
    yine biri kandırılır, telefonun basına geçer, ama bi yandan
    söylenmektedir:
    "çok kızacak dohtor çok!!!" diye.
    Sonunda telefonu açar, durumu anlatır, doktor bir şeyler söyler
    yine. Telefondaki köylü, yüzü allak bullak, arkasını döner:
    "çok kızacak demiştim; zütüne sokun dedi"
    ···
  18. 118.
    +1 -2
    92-)

    temel dursun'a sormu$:
    -la dursun bu ak$am grup yapalım mı?
    dursun atlamı$,
    +yapalım kaç ki$i olcaz?
    -karın da gelirse 3 ki$i!
    ···
  19. 119.
    +2 -1
    93-)

    bir dağcıyla bir kekeme dağa tırmanmaktadır. kekeme:
    -ça ça ça ça
    -ne diyorsan yukarda söylersin
    yukarı çıkarlar dağcı ne olduğunu sorar.
    -ça ça çadırları aşa aşa aşağıda unut unut unuttuk
    bunun üzerine aşağıya inmeye başlarlar. kekeme
    -şa şa şa şa
    -aşağıda söyle ne diyorsan
    aşağıya gelince kekeme:
    -şa şa şaka ya ya yaptım
    ···
    1. 1.
      +2
      ulan fıkra mıkra sinirlendim pice. pgibolojim mi bozuldu nolduysa artık.d
      ···
      1. 1.
        -1
        kime sinirlendin kardeşim bana mı ? yapmaa =((
        ···
      2. 2.
        +5
        yok panpa o kekeme oç var ya ona
        ···
  20. 120.
    +1
    94-)

    ingiliz, fransiz, italyan ve türk otomotiv firmalarinin yetkilileri
    fren sistemlerini tartisiyorlarmis.
    toplantinin son gününde sira uygulamaya gelmis.

    200 metrelik bir parkur hazirlamislar. parkurun sonunda kalin bir
    duvar.ilk 100 metrede 100km/h hiza ulasacaklar sonra aniden frene
    basacaklar, en kisa mesafede kim duracak?

    önce ingiliz rover'a binmis 100 km/h hiza ulasmis , frene basmis
    ve duvara 60 cm mesafede durmus. alkislar arasinda arabadan inmis
    ve gururla "abs" demis.

    ardindan italyan fiat'a binmis ilk 100 metreden sonra frene basmis
    ve duvara 45 cm mesafede durmus. yine alkislarla inmis ve asr demis.

    ayni sekilde fransiz renault a binmis ve 30 cm mesafede durmus.
    arabadan indiginde srs demis gururla.

    sirada bizimki. biniyor tempra ya 100 metre sonunda 100km/h hiza
    zar zor ulasiyor ve frene basiyor. ancak araba büyük bir hizla
    duvara çarpiyor. herkes saskin, bizimki arabadan iniyor mahçup
    ve sinirli bir tekilde , asd diyor.

    insanlar soruyor bu hangi tip fren, asd nedir diye. bizimki cevap
    veriyor...

    anasını gibsen durmaz"
    ···