/i/Saçmalamaca

Bu altincide saçmalamak serbest !
  1. 26.
    +25 -1
    27-)

    amerika'da nesli tükenmek üzere olan yeni bir maymun türü keşfedilir ve hemen koruma çalışmaları başlatılır... ancak maymunların yaşadığı orman ağaçları hem çok yüksektir hem de maymunlar çok çeviktir...
    araştırma yapılır ve yakalama işini türkiye' den temel'den başkasının yapamayacağı anlaşılır...
    hemen bir heyet oluşturulur ve temel'e giderler, durumu anlatırlar... temel işi yapacağını ancak bazı şartları olduğunu söyler ve sıralar:

    1-çok para isterum,
    2-köpeğim çomar da gelecek,
    3-bir ağ isterum,
    4-içinde domdom kurşunu olan dolu bir tüfek isterum."

    heyet temel'în son isteğine bir anlam veremese de kabul eder tüm şartlarını... maymunların bulunduğu yere gidilir... temel inanılmaz bir
    hız ve çeviklikle ağaca tırmanır, ağacın tepesinden bağırır "ağı geruun!!!"... dalı sallar maymun ağa düşer, ağdan seker yavaşça yere düşer... bu esnada çomar büyük bir hızla gelir ve yere düşen maymunu becerir, maymun bayılır...
    rahatlıkla yakalanan maymun hemen kafese konur...

    temel 2.ağaca tırmanır ve aynı şekilde 2.maymunda yakalanır...

    temel 3.ye tırmanır ve tepeden yine bağırır "ağı geruun!!!"ancak bu kez temel'in üstünde bulunduğu dal zayıftır ve kırılmak üzeredir.. temel bağırır:
    - "köpeği furin laan, köpeği furiiiin!!!"
    ···
  2. 27.
    +28 -6
    16-)
    fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. birden yağmur bastırır. hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. bu sırada hepsinin dikkati odada yanmakta olan soba üzerinde toplanır. soba yerden 1 m. kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

    kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış".

    fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş".

    jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış".

    matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış".

    antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş".

    bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.

    adam cevap verir:

    - "boru yetmedi."
    ···
  3. 28.
    +22 -1
    42-)

    adamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:

    - "a.ına koyduğumun bankasında taktan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış, afallamış...

    - "afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?" diye sormuş. bunun üzerine adam yine: - "a.ına koyduğumun bankasında taktan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş.

    kadın çok bozulmuş ve:

    - "aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne istediğinizi kibarca söyleyin!" demiş. adam da hiçbir değişme yok, aynı lafı tekrar tekrar söylemiş... en sonunda kadın dayanamamış ve "ben sizi müdürümün yanına zütüreyim de, derdinizi ona anlatın!" demiş.

    müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini iletmiş. müdür:

    - "beyefendi, elemanım son derece haklı. bu şekilde konuşursanız korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle konuştuğunuzu söyler misiniz?" bunun üzerine adam:

    "ağzına s.çtığımın sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı ve bunu a.ına koyduğumun bankasında taktan bir hesap açtırarak değerlendirmek istiyorum!" demiş...

    bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:

    "ve bu huur size yardımcı olmuyor, öyle mi?
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      Sayfa 3 42
      ···
  4. 29.
    +21 -1
    25-)

    doktorun biri yeni bir muayenehane açmış. kapıya yazmış... " vizite ücreti 100 dolar. iyileştiremediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz... " vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor... her gelen hasta iyileşip gidiyor... doktorun ünü her geçen gün artıyormuş... uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış... "doktor! ağzımın tadı hiç yok... öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum... " doktor... adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş: "hemşire hanım! sekiz numaralı kutuyu getirin" hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş...
    "ama bu tak!!!" doktor sakin, "evet! iyileştiniz. tad alıyorsunuz artık.." adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde
    gitmiş... aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun .. "doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... herşeyi unutuyorum... !" doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş. adam, hemen itiraz etmiş, "ama, o kutuda tak var!"... doktor, "doğru! bakın, hafızanız da yerine geldi!... " adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı... kurmuş da kurmuş intikam planlarını... birkaç ay sonra.. "doktor! ben de iktidarsızlık başladı... durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum... " doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "s.kecem, seni de sekiz numaralı kutunu da... " diye bağırmış..
    doktor gayet sakin, "geçmiş olsun! artık yapabiliyorsunuz!!!"
    ···
    1. 1.
      -6
      anlamadım ?
      ···
    2. 2.
      0
      tekrar oku kardeşim anlarsın =)
      ···
    3. 3.
      +3
      gözden kaçmasın 35.1 nick entry
      ···
      1. 1.
        0
        hahahah =)
        ···
    4. diğerleri 1
  5. 30.
    +20
    29-)

    zengin bir arap kalp ameliyatı geçirecekmiş. doktorlar, ameliyat öncesi bir tedbir olarak bir miktar kan depolamak istemişler. ama bu arap'ın kanı çok nadir bir kan imis. bütün dünyayi arayıp taramışlar ve sonunda kudüs'te yasayan bir yahudide bu kanın oldugu anlaşılmış. yahudi kan vermeye razı olmuş ve ameliyat da yapilmis.

    ameliyattan sonra zengin arap, kendisine kan veren yahudiye teşekkürleri ile beraber müthiş bir otomobil ve bir milyon dolar para yollamiş.

    bir kaç ay sonra arap'ın bir kere daha ameliyat olmasi icap etmis. doktorlar yine yahudi'yi aramışlar ve yahudi de tekrar kan vereceğini söylemis. arap yine ameliyat edilmis. ancak bu defa kendisine kan veren yahudiye bir teşekkür notu ile bir kutu şam baklavası yollamış.

    çok daha kıymetli hediyeler ve para bekleyen yahudi bu işe çok bozulmuş. kan verdiği arap zenginine bir telefon açıp neden bu kadar cimri davrandığını sormuş. arap kahkahalar atarak şu cevabı vermiş: 'ya habibi, gözümün nuru. artık damarlarımda yahudi kanı dolaşıyor!'
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      ahuahaha y*hudi aşşağılama verdim şukunu bin
      ···
    2. 2.
      +1
      eyvallah (:
      ···
  6. 31.
    +22 -3
    18-)
    bir cinli bir bara girer ve orada steven spielberg'i gorur. onun bir hayrani oldugu icin yanina kosar ve imzali bir fotograf ister. spielberg beklenmedik bir sekilde cinli'yi tokatlar.
    saskin cinli sorar: "neden boyle yaptiniz?"
    spielberg cevaplar "siz 2. dunya savasinda bizim pearl harbour limanini bombaladiniz"
    cinli daha da saskin: "ama onlar japonlardi, ben ise cinliyim.!.."
    spielberg: "cinli, japon, koreli, vietnamli, hepsi ayni tak"
    bunun uzerine cinli de spielberg'e bir tokat atar
    bu defa saskin spielberg sorar: "peki sen beni niye tokatladin?"
    cinli: "siz de titanic'i batirdiniz, titanik'deki yolcular arasinda benim atalarim vardi"
    spielberg: "manyak misin, titanik'i batiran bir 'aysberg'di"
    cinli: "aysberg, spielberg, carlsberg, hepsi ayni tak.
    ···
  7. 32.
    +18
    37-)

    dünyada sadece bir çift kalan nadir bir ayı türünün erkeği ölmüş.
    bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır. bu yüzden soyu tükenecek.
    ne yapalım diye düşünmüşler; kurullar toplanmış, çözüm yok.

    bir türk bilim adamı şöyle demiş:

    'bizim memlekette bir hayati abi var.
    söylemesi ayıp, aynen bu ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır.
    ondan rica edebiliriz. 1500dolar da ödül
    verdik mi bu iş tamam! ayıların soyunu ancak bu
    yöntemle kurtarabiliriz.' bakmışlar başka çare yok,
    hayati abiye gitmişler ve durumun önemini,
    yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, bir de
    'karşılığında 1500 dolar söz konusu' demişler.
    hayati abi bir an düşündükten sonra, 'olur ama..' demiş, 'üç şartım
    var.'
    herkes büyük bir sevinç içinde ama daha çok merakla,
    'nedir şartların?' diye sormuşlar...
    hayati abi bir çırpıda sıralayıvermiş:
    1. öpişmem hele kurban.
    2. yavri erkek olursa adini rehmetli bubamın adını verirsiniz ha.
    3. 1500 çok paradır , en fezla 100 verirem.
    ···
  8. 33.
    +18
    33-)

    merhaba, samantha ile görüşmek istiyorum.
    bir dakika efendim.
    adamı içeri alırlar. bir sure sonra çok güzel bir kadın merdivenlerden iner:
    - beni aramissiniz.
    - evet. geceyi seninle geçirmek istiyorum.
    - tamam, ama benim tarifem biraz pahalıdır. geceliği bin dolar.
    - parasi önemli değil. geceyi seninle geçirmek istiyorum.

    beraberce yukarı çıkarlar. geceyi birlikte geçirirler.
    ertesi gün adam yine randevuevine gelir.

    -samantha ile görüşmek istiyorum.
    -beyefendi başka kızlarımız da var.
    -umurumda değil, samantha ile görüşeceğim.

    samantha gelir: yine mi sen!

    - evet. geceyi seninle geçirmek istiyorum.
    - yalnız fiyatımı hatırlıyorsun değil mi? bin dolar.
    - hiç önemli değil. ben geceyi seninle geçireceğim.
    birlikte yukarı çıkarlar, o geceyi de beraber geçirirler.

    ertesi gun, ayni adam, ayni randevuevi:

    - merhaba, samantha ile görüşmek istiyorum.

    samantha aşağı iner: tanrim, yine mi?

    - bak, devamlı müşterilere indirim falan yapmıyorum. fiyatım ayni, bin dolar.
    - onemli degil. geceyi seninle geçirmek istiyorum.

    yine yukarı çıkarlar. islerini bitirdikten sonra:

    - benden bu kadar hoşlanman çok güzel ama anlayamıyorum.
    - uç gece ustuste bana bin dolar ödedin. nerelisin sen?
    - tel aviv.
    - tel aviv mi? benim ablam da tel aviv'de yasıyor.
    - biliyorum, sana getirmem için bana ucbin dolar vermişti de
    ···
    1. 1.
      +1 -1
      kesin yahudi oç
      ···
  9. 34.
    +23 -5
    15-)
    çok güçlü, damizlik bir boga köyündeki tüm ineklerle çiftlesmis. inekler yetmeyince diger hayvanlara ve hatta köyün kadinlarina yan gözle bakmaya baslamis. bu durumdan rahatsiz olan köy ahalisi ne yapsak diye düsünmeye baslamis. köy ihtiyarheyeti toplanmis ve ünü tüm ülkeye yayilan bogayi devlet üretme çiftligine satmaya karar vermis. bakicilari devlet üretme çiftligine satilan bogayi ineklerin arasina salmis, aradan birkaç gün geçmis ancak bogada hiç bir haraket olmamis. agacin altinda gevis getiren boganin bakicisi yanina gitmis ve :
    - boga kardes, köydeyken seni kimse tutamazdi, ne oldu hastamisin?
    diye sormus. boga, bakicisina yavasça dönerek :
    - eeee ne yapalim? artik devlet memuru olduk, demis...
    ···
    1. 1.
      +1
      Ulan mendel : ) babam veteriner hekim devlet üretme çiftliğinde çalışıyor
      ···
    2. 2.
      +1 -1
      hahahaahahhahahaa okut ona bu fıkrayı =) eminim yarılır gülmekten hahashdashasdhas
      ···
  10. 35.
    +17
    44-)

    çok yaşlı bi adam genç bi kızla evlenir. her şey gayet iyi güzel gider fakat bir sorun vardır, hiç bir sevişmelerinde kadın bir türlü orgazm olamaz. "bu iş bele gitmez" diyen çift soluğu doktorda alır durumlarını anlatırlar böyleyken böyle diye. doktor bi adama bi kadına bakar ve " hhhmmmğğğğ" der. "size şöyle bir tavsiyede bulunayım geç yağız, gürbüz, güçlü, kuvvetli bi delikanlı bulun, siz sevişirken bütün gücüyle baş ucunuzda havlu çevirsin dursun. böylece yengeanım tahrik olacak ve netice orgazmın ışıklı doruklarına çıkacaktır"
    çiftimiz hemen tarif edilen adamı bulup sevişirken baş ucuna dikip havlu sallatır ama nanay. beklenen olay bir türlü gerçekleşmez.
    doktora tekrar giderler ve havlu hikaye oldu gene bi numara yok derler. doktor yaşlı adama der ki: "hhhhhhhhmmmmmmmmmmmmmmmmmğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ bu defa delikanlı sevişsin sen bi havlu salla bakalım ne olacak"
    heyecanla eve dönüp hep beraber gerekli düzen içinde organize olurlar. genç adamla kadın hayvan gibi sevişirken yaşlı koca da tüm gücüyle havlu çevirmektedir tepelerinde. haliyle bi süre sonra kadın böğüre böğüre orgazm olur.
    bunun üzerine yaşlı adam gülerek delikanlıya şöyle der:
    "hahaaağağ, gerizekalı! havlu öyle değil böyle çevirilir!"
    ···
  11. 36.
    +14
    69-)

    yine mi papağan diyeceksiniz ancak aramama rağmen bulamadığım bir fıkradır, burada da bulunsun.

    adam bir papağan satın alırken, satıcı papağan'ın çok küfürbaz olduğu konusunda uyarır, ve papağan küfür ettiği taktirde kafesin üstüne bir örtü örtmesinin küfrü sonlandıracağını da ilave eder.

    papağan birkac güne sahibinin adını öğrenir ve başlar küfretmeye:
    -ahmet zütüne koyim, ahmet zütüne koyim...
    adam kafesin üstüne bir örtü örter ve papağan susar.

    bir gün, iki gün, 1 hafta derken, adam bakar papağandan çıt yok, merak eder, örtüyü hafifçe aralayıp bakarken papağanla göz göze gelir. papağan :
    -zütün mü kaşınıyo ahmet?
    ···
  12. 37.
    +14
    77-)

    bir karadenizli, bir kayserili , bir kürt aynı arabada trafik kazası geçirmişler, 3 ü de ölmüş, neyse efenim cemaat gömmüş bunları, dualarını etmişler sonra arkalarını dönüp giderken, karadenizli hooop kalkıvermiş,
    - yaw sen nasıl kalktın, biz seni şimdi gömdük demişler karadenizliye,
    -karadenizli de, " orda da işler purtaki gibidur, zebaniye bi 100 lira verdum geri geldum demiş
    -e peki kayserili nerde diye sormuşlar
    -fallahi o 50 lira olmazmı die pazarlık yapıodu demiş karadenizli
    -e peki kürt niye gelmedi diye sormuşlar
    - o da ben vermem dövlet versin diye tartışıyordu demiş.
    ···
  13. 38.
    +14
    62-)

    adamin biri bara girmis.. üç duble viski içtikten sonra barmene
    -"ödeyecek param yok,ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istedigin herseyi çalabilir.."
    -"hadi ordan sarhos" demis, barmen.adam elini cebine atmis. çikarmis 25 santim boyunda bir piyanist. piyanosu da önünde..
    barmen saskin
    -"türk marsi"diyebilmis.bir döktürmüs 25 santimlik piyanist, mozart'i..
    -"bu nasil is" demis barmen saskinlik içinde..
    -"hurdalikta bir lamba buldum,bin yillik.. parlatmak için ovarken içinden bir cin çikti..
    bin yasinda. çökmüs.kulaklari da zor duyuyor.."
    elini öbür cebine atmis, bir eski lamba çikarmis. barmen'in önüne koymus.
    -"ovala ve dilek dile" diye..
    barmen ovalamis lambayi. hakikaten bir ihtiyar, ayakta zor duran cin.bir eli kulaginda
    -"haa.. hii.." deyip duruyor..
    -"burada bu sigara dumani ve içki kokulari arasinda, iki cigerim de perisan hale geldi.. bana iki yeni ciger" demis, barmen..
    hooop!.. barin basinda, pos biyiklari , kocaman sapkalari, yesil kirmizi kiliklari ile iki yeniçeri.
    -"ama ben yeniçeri degil, yeni ciger istemistim" demis barmen..
    -"ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanirsin
    ···
  14. 39.
    +14
    45-)

    adamın biri berberin kapısından seslenir.

    -işiniz çok mu?

    -iki saç bir sakal
    der adam teşekkür eder ve gider. geri gelmez. berber merak eder ama pekde önemsemez.
    bir kaç gün sonra tekrar kapıdan bir ses duyulur.

    -işiniz çok mu?

    -bir saç bir sakal
    diye cevap verir . adam teşekkür eder ve gider. yine geri gelmez. berber duruma biraz uyuz olur ama olayın üzerinden biraz geçine unutur. 15 gün sonra tekrar kapıdan aynı sesi duyar.

    -işiniz çok mu?

    berber sesi tanımıştır.

    -bir saç kaldı der bu kez. adam teşekkür eder ve yine gider. bunun üzerine berber dayanamaz ve çırağına,

    -koş şu adamı çaktırmadan takip et bakalım nereye gidicek.

    diyerek gönderir adamın peşinden. çırak 10 dk olur gelmez, 20 dk olur gelmez, 30 dk olur gelmez, en sonunda soluk soluğa kapıdan içeri girer. usta sinirlidir, ulan eşek herif ben sana adamı takip et dedim sen bi gittin gelmedin. söyle bakayım nerdeydin der çırağına.

    çırak cevap verir.

    -usta adamı takip ediyordum, önce sola döndü, ordan kahvenin yanında sağa girdi, yukarı doğru çıktık. daha sonra bakkalı geçip çıkmaz sokağa girdi.

    eeeee der usta.

    çırak: valla sonra sizin eve girdi usta..
    ···
  15. 40.
    +69 -55
    benim favori fıkram bu kesinlikle okuyun

    14-)
    yasli ve zengin bir adamin hepsi birbirinden zeki 3 oglu varmis. birgün amansiz bir hastalikla yataga düşen yasli adam verasetini açiklamak için ogullarini yanina çagirmis.
    - ogullarim benim vaktim geldi artik, ecel kapida. ben ölünce tabi ki mallarimin hepsi sizin ve siz çok zekisiniz ama siz mallarimi bölüseceksiniz diye birbirinize düsmemeniz için sehrin kadisina gidin. o kadiya benim selamimi söyleyin o size mirasinizi bölüstürür.
    ve adam ölür ogullari da babasinin istegi üzerine kadiya gitmek için yola düserler. tabi yesillik yerlerden, gölden, yagmurdan, çamurdan felan geçerler.
    derken önlerine bi adam çikar ve bizim 3 biradere sorar;
    - efendiler ben devemi kaybettim siz yolda bir deve gördünüz mü? der.
    büyük kardes sorar;
    - tek gözü kör müydü
    adam "evet" der.
    ortanca kardes sorar;
    - kuyrugu kegib miydi
    adam "evet" der
    küçük kardes sorar;
    - bir ayagi topal miydi
    adam ona da "evet" der.
    bu sorulardan sonra 3 birader devesini kaybeden adama biz senin deveni görmedik derler. adam birden sinirlenir. "yaa nasil olur. hem bütün
    özelliklerini bildiniz hem de görmedik diyorsunuz. bende sizinle beraber gidecem ve gittiginiz yerdeki kadiya sizi gibayet
    edecegim" der.
    biraderlerde "olur gel" derler.
    ve sonunda kadinin yanina varirlar, huzuruna çikarlar. 3 birader der ki;
    - efendim bizim babamiz vefat etmeden önce mirasi bölüsmemiz için size gelmemizi söylemisti. biz de bu yüzden geldik. kadi devesini kaybeden adama
    döner ve; -sen niye geldin. der adam da : efendim ben devemi kaybettim. yolda bunlari gördüm. onlara devemi gördünüz mü dedim onlarda devemin bütün özelliklerini bildikleri halde görmedik dediler. ben bunlardan süpheliyim der.
    kadi biraderlere döner ve sorar:
    - sen nerden bildin tek gözünün kör oldugunu.
    - efendim, yolda gelirken yesillik yerden getik. baktim ki yesilliklerin hep bi tarafindan yenilmis öbür tarafina yanasmamis bile. tek gözünün kör oldugunu oradan anladim.
    - peki sen nerden bildin kuyrugunun kegib oldugunu.
    - efendim, yolda gelirken deve pisligi gördüm. devenin pislikleri hep incin düsmüs. halbuki kuyrugu olsaydi hep toplu düserdi. oradan bildim
    kuyrugunun olmadigini.
    - peki sen nerden bildin bi ayaginin topal oldugunu.
    - efendim, gelirken gölden getik. baktim ki devenin 3 ayaginin tam izi bir de yarim ayak izi var. tek ayaginin topal oldugunu oradan anladim.
    kadi devesini kaybeden adama döner ve "kardesim bunlar senin deveni görmemisler" der. kadi o adami gönderir ve düsünür "ulan bunlar benden zeki
    ben bunlara nasil miras bölüstürecegim. neyse ben bunlara bi ziyafet vereyim sonrada kapi arkasindan dinleyeyim bakalim ne konusuyorlar" diye düsünür ve
    bizim 3 biraderi evine zütürür hanimina güzel bi ziyafet hazirlattirir yemek gelir ve kadi "siz yemeginizi yiyin ben bi yere varip gelecegim" der ve kapi
    arkasina geçer.
    büyük kardes der ki;
    - yaa kuzu çok iyiymiste, keske köpek emmeseydi.
    kadi sasirir.
    ortanca kardes der ki;
    - yaa sarap iyiymiste, keske mezar topragindan yapmasalardi.
    kadi iyice sasirir.
    küçük kardes de der ki;
    yaa kadı; iyiymiste, keske muallak olmasaydi.
    kadi bu lafi duyar duymaz gelenlerin zeki oldugunu düsünerek hemen arastirmaya gider.
    kuzuyu aldigi adama "bu kuzu ne emdi" diye sorar.
    adamda "kuzunun annesi öldüydü ben de kapinin önünde yatan köpege emzirttim" der.
    daha sonra sarabi aldigi adama gider ve "bu sarabin topragi nerden" diye sorar. adamda "valla bizim burada en güzel toprak mezarlikta var, ben de
    mezar topragindan yaptim" der.
    kadi "ulan bunlar ikisinide bildi" diye düsünerekten annesinin yanina gider ve "anne ben muallak miyim " diye sorar. annesi de "oglum hatırlamzsın sen
    küçükken ormanda sana oduncu tecavüz etmişti" der.
    kadi bu saskinliklar içinde bizim 3 biraderin yanina gider ve baslar sormaya.
    büyük kardese;
    - söyle bakalim kuzunun köpek emdigini nerden bildin.
    - nerden olacak. bak kuzunun budunun bu kenarinda yag olmaz. ama köpegi emdigi için burada yag var.
    ortanca kardese;
    - söyle bakalim sarabin mezar topragindan oldugunu nerden bildin.
    -nerden olacak. içiyorum içiyorum zevk yerine keder veriyor.
    ve küçük kardese sorar;
    - söyle bakalim sen benim muallak oldugumu nerden bildin.
    - nerden olacak, muallak olmasan girişe fener bayrağı asmazdın
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +62 -8
      2 dakkami geri ver huur cocu
      ···
    2. 2.
      +16 -4
      hahahahahahahahahahahahahha , aizennn kardeşim hangi takımlısın bilmiyorum ama galatasaray taraftarıymışcasına okursan çok daha zevk alırsın =)

      kardeşimsin , elimde olsa bütün dakikaları sana verebilsem.
      ···
    3. 3.
      +7 -5
      Ahahahahahah trabzonluyum şukuuuu
      ···
    4. 4.
      +1
      eyvallah kardeşim =)
      ···
    5. 5.
      +1
      Bastımm şukuyuuuu helal gardaşım
      ···
    6. 6.
      0
      eyvallah gardaşımm =)
      ···
    7. 7.
      +5 -3
      anani gibeyim bunu okuttun ya bana (takım tutmam ama tak gibi fıkra yarıda bırakılmış gibi bütün beklentilerim boşa çıktı )
      bir de favorim yazmışsın
      ···
      1. 1.
        +2 -1
        Galatasaraylıyım ben ,ilk okuduğumda kahkahalar attırmıştı bana belki takım tutmadığın için benim aldığım hazzı almamış olabilirsin ama çok iyi fıkradır kardeşim =)
        ···
      2. 2.
        +2
        2 dk da memleketi mi kurtaracan
        ···
      3. 3.
        0
        güzel tespit
        şuku has been given =)=)=)
        ···
      4. 4.
        0
        mirası paylaştıracak diye bekliyorum amk senin
        ···
      5. diğerleri 2
    8. 8.
      +1
      Hahahaha. Güldürdün bin. Verdim şukunu.
      ···
      1. 1.
        +2
        Eyvallah kardeşim =)
        ···
    9. 9.
      0
      hahahhaash helal kardeşim şuku
      ···
      1. 1.
        0
        eyvallah kardeşim =)
        ···
      2. 2.
        0
        bu ne lan gib gibi amk
        ···
      3. diğerleri 0
    10. 10.
      -1
      Hay ananı bacını zütünden gibiyim oruspu cocugu.
      ···
    11. diğerleri 8
  16. 41.
    +13
    57-)

    orman kerhanesine giden tavşan, en ucuz hayat kadını olan yılanla birlikte olmak ister. aç olan yılan, ilişki esnasında tavşanı yutuverir. daha sonra işini kaybetme korkusuyla tavşanı geri çıkardığında nefes nefese olan tavşan;

    - o ne biçim ağza almak lan öyle! ölüyodum dıbınıskim.
    ···
  17. 42.
    +13
    82-)

    çocuk eve gelip babasına : "baba, matematik hocamız seni görmek istiyor" der.
    babası "ne oldu?" diye sorar.
    "7 kere 9 kaç eder diye sordu, ben de 63 dedim. ardından 9 kere 7 kaç diye sordu, ben de arasındaki fark ne dıbına koyim dedim." der.
    babası; "arada ne fark varmış ki?" der babası ve kabullenir : "peki giderim"

    ertesi gün çocuk eve geri gelir ve sorar "baba gittin mi okula?"
    "henüz değil" der babası.
    çocuğu da "o zaman geldiğinde beden öğretmenini de görmen lazım" der.
    "neden" diye sorar babası.
    "bugün beden dersinde, sol kolumu kaldırmamı istedi. kaldırdım. sağ kolumu kaldırmamı istedi, kaldırdım. sonra sol ayağımı kaldırmamı istedi, yaptım. sonra da sağ ayağımı kaldırmamı istedi; ben de "yannanım üzerinde mi durucam?" dedim.
    "tabiki" der babası. "tamam gidicem"

    ertesi gün çocuk tekrar gelir "baba gittin mi okula?"
    babası : "henüz değil"
    "gerek kalmadı, okuldan kovdular beni"
    babası : "neden kovdular oğlum seni?"

    "beni müdürün odasına çağırdılar, matematik öğretmeni vardı, beden öğretmeni vardı, bir de tarih öğretmeni vardı."

    "tarih öğretmeni ne tak yemeye gelmiş dıbına koyim oraya?" diye sorar babası.
    oğlu da : "ben de aynısını sordum"
    ···
  18. 43.
    +14 -1
    pazarlamak sanattır arkadaşlar

    34-)

    diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve;
    -oglunun evlenmesini saglayabilirim... der.
    - oglumun hayatına asla karışmam...
    - ama, kız lord rothschild'in kızı...
    - haaa! o zaman başka...

    diplomatın ikinci durağı, lord rothschild'in yanıdır.
    - kızınız için bir kısmet buldum lordum..
    - benim kızım evlenmek için henüz çok küçük...
    - ama, bu delikanlı halihazırda dünya bankası başkan yardımcısı..
    - bak o zaman başka...

    diplomat, lord'un yanından ayrıldıktan hemen sonra solugu dünya bankası baskanının yanında alır.
    - size başkan yardımcısı olarak tavsiye edecegim, çok iyi bir delikanlı var.
    - su an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez.
    - ama, bu çocuk lord rothschild'in damadı?
    - bak o zaman oldu... gelsin başlasın...
    ···
  19. 44.
    +14 -1
    28-)

    şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş... bir süre yürüdükten sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış. birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış. bakmış ki yanındaki sepet bomboş, şapkalar gitmiş. bir de kafasını kaldırıp agaca bakmış ki, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları... adam düşünmeye başlamış:

    - "ben şimdi napıcam, şapkaları bu maymunlardan nasıl alıcam... ?"

    düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bi bakmış maymunlar da adamı taklidini yapıyolar, kafalarını kaşıyolar. adam ellerini havaya kaldırmış , maymunlar da aynısını yapmışlar. derken adam ne yapacağını bulmuş. kendi başındaki şapkasını çıkartıp yere atmış, tabi maymunlar da kafalarındaki şapkaları hemen yere atmışlar. adam böylece bütün şapkaları toplayıp sepetine koymuş.

    aradan 50 yıl geçmiş. artık adamın bir torunu varmış. o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş. günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış. bir saat sonra uyanmış bir de bakmış sepetin içinde şapkalar yok. derken tuhaf sesler duymuş bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bi sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka. adam düşünmüş:

    - "dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı. ne yapacağımı çok iyi biliyorum."

    adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar. adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da ellerini kaldırmış. ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere fırlatmış. o anda maymunlardan biri ağaçtan inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bi tokat atmış ve:

    - "sadece senin mi deden var lan!"
    ···
  20. 45.
    +13
    49-)

    biri türk, biri ingiliz biri de fransız olan 3 avcı ava çıkarlar. yamyamlar bunları yakalar.

    -biz birbirimizi yiye yiye soyumuz tükenme noktasına geldi. aranızdan birini damızlık seçeceğiz.
    +tamam.
    -önce deneme yapacaz.

    bunları 3 ayrı odaya alırlar. hepsine birer maymun verirler. maymunlar doğum yapana kadar, 3 avcıya istedikleri kadar yemek, su verirler. güzel bir ortam sağlarlar. sonra kapıları birer birer açarlar.

    ingiliz'in odasında 4 yavru vardır. fransız'ın odasından 3 yavru çıkar. türk'ün odadan ise sadece bir tane yavru vardır.

    yamyam sorar: hani lan, cikste birinciydiniz! bu ne tek yavru?
    bizimki cevap verir: lan yarram, erkek maymun vermişsiniz. ancak bunu yapabildim.
    ···