-
26.
+28 -616-)
fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. birden yağmur bastırır. hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. bu sırada hepsinin dikkati odada yanmakta olan soba üzerinde toplanır. soba yerden 1 m. kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış".
fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş".
jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış".
matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış".
antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş".
bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.
adam cevap verir:
- "boru yetmedi." -
27.
+32 -120-)
ortaokul ogrencisi kahramanimiz, babasina sorar:
- baba, okulda ders verdiler, "politika nedir", anlatmamiz lazim. nedir politika?
baba oglunun yasina uygun bir formul bulur:
-bak yavrum, simdi su kelimeleri iyice aklinda tut... ben ucretli calisiyorum, buna kapitalizm diyoruz. parayi nasil harcayacagimiza annen karar veriyor, ona hukumet de. hepimiz aslinda senin icin cabaliyoruz, sen halk'sin. bebek kardesine bakan dadin, isci sinifi. kardesini de gelecek diye dusun. simdi bunlari boyle ezberle, yarin kahvaltida sana politikayi anlatirim.
oglan bunlari ezberler, aksam olur, herkes yatar. gece bizimki, kardesi kucuk bebegin aglamasiyla uyanir. gider bebegin odasina, bebek altini kirletilmis aglamaktadir. annesinin odasine girer, annesi derin bir uyku
cekmektedir, uyanmaz. dadinin odasina gider, bir bakar ki, babasi dadisiyla
ayni yatakta, "bebek agliyor" demesine hic aldiris eden bir halleri yok.
bizimkisi gerisin geriye doner, yatar...
ertesi sabah kahvaltida babasina,
"baba ben politika neymis anladim" der. babasi "neymis soyle bakalim" diye sorunca anlatir:
"kapitalizm, isci sinifini beceriyor. bu arada hukumet uyuyor. halk kimsenin umurunda degil. ve de gelecek tak icinde... " -
28.
+3023-)
mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. seçtiği adam sağır ve dilsizdi. çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. tercüman işaretle sordu:
"para nerede?"
sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"ne parası? benim paradan maradan haberim yok. neden bahsettiğinizi anlamıyorum."
tercüman tercüme etti:
- "neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadi:
- "şimdi sor bakalım, para nerede."
tercüman işaretle sordu:
- "para nerede?"
sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:
- "şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin oldugu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
- "ne söyledi?" dedi baba.
tercüman yanıtladı:
- "dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz g.t istermiş." -
-
1.
0Bu iyiydi panpa
-
-
1.
0teşekkürler kardeşim =)
-
1.
-
1.
-
29.
+23 -515-)
çok güçlü, damizlik bir boga köyündeki tüm ineklerle çiftlesmis. inekler yetmeyince diger hayvanlara ve hatta köyün kadinlarina yan gözle bakmaya baslamis. bu durumdan rahatsiz olan köy ahalisi ne yapsak diye düsünmeye baslamis. köy ihtiyarheyeti toplanmis ve ünü tüm ülkeye yayilan bogayi devlet üretme çiftligine satmaya karar vermis. bakicilari devlet üretme çiftligine satilan bogayi ineklerin arasina salmis, aradan birkaç gün geçmis ancak bogada hiç bir haraket olmamis. agacin altinda gevis getiren boganin bakicisi yanina gitmis ve :
- boga kardes, köydeyken seni kimse tutamazdi, ne oldu hastamisin?
diye sormus. boga, bakicisina yavasça dönerek :
- eeee ne yapalim? artik devlet memuru olduk, demis... -
-
1.
+1Ulan mendel : ) babam veteriner hekim devlet üretme çiftliğinde çalışıyor
-
2.
+1 -1hahahaahahhahahaa okut ona bu fıkrayı =) eminim yarılır gülmekten hahashdashasdhas
-
1.
-
30.
+2731-)
akşamdan kalma adam, büyük bir başağrısı ile sabah uyanmış. zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak,
şöyle bir etrafına bakınmış.
komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş.
aspirinleri içerken, komodindeki not dikkatini çekmiş;
"sevgilim, günaydın. kahvaltın mutfakta. ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. seni seviyorum".
kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor.
oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;
- evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?
- evet, dün gece saat 3'ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde. önce koridordaki sandalyeyi devirdin,
ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı. adam, şaşırmış vaziyette:
- anlayamadım. o zaman niye herşey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış?
- onu mu soruyorsun. annem seni sürükleyerek yatak odasına zütürüp, pantalonunu çıkarmaya çalıştığında,
"bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım" dedin. -
-
1.
0Supermiss :D
-
1.
-
31.
+25 -127-)
amerika'da nesli tükenmek üzere olan yeni bir maymun türü keşfedilir ve hemen koruma çalışmaları başlatılır... ancak maymunların yaşadığı orman ağaçları hem çok yüksektir hem de maymunlar çok çeviktir...
araştırma yapılır ve yakalama işini türkiye' den temel'den başkasının yapamayacağı anlaşılır...
hemen bir heyet oluşturulur ve temel'e giderler, durumu anlatırlar... temel işi yapacağını ancak bazı şartları olduğunu söyler ve sıralar:
1-çok para isterum,
2-köpeğim çomar da gelecek,
3-bir ağ isterum,
4-içinde domdom kurşunu olan dolu bir tüfek isterum."
heyet temel'în son isteğine bir anlam veremese de kabul eder tüm şartlarını... maymunların bulunduğu yere gidilir... temel inanılmaz bir
hız ve çeviklikle ağaca tırmanır, ağacın tepesinden bağırır "ağı geruun!!!"... dalı sallar maymun ağa düşer, ağdan seker yavaşça yere düşer... bu esnada çomar büyük bir hızla gelir ve yere düşen maymunu becerir, maymun bayılır...
rahatlıkla yakalanan maymun hemen kafese konur...
temel 2.ağaca tırmanır ve aynı şekilde 2.maymunda yakalanır...
temel 3.ye tırmanır ve tepeden yine bağırır "ağı geruun!!!"ancak bu kez temel'in üstünde bulunduğu dal zayıftır ve kırılmak üzeredir.. temel bağırır:
- "köpeği furin laan, köpeği furiiiin!!!" -
32.
+2635-)
küçük çocuğun en sevdiği şey, yatak odasındaki dolaba girip beyaz ayısı ile oynamakmış. ama annesi bu duruma çok kızıyormuş, çünkü kocası yokken sevgilisini eve alıyormuş.
kadın bir gün, çocuğunun dolapta olup olmadığını kontrol etmeden sevgilisini yatak odasına almış. bu sırada aniden kocası gelince, kadın sevgilisini dolaba sokmuş. adamla çocuk dolabın içinde karşılıklı birbirine bakarlarken, karı-koca sevişmeye başlamışlar.
çocukla adam arasında da diyalog başlamış:
- amca !
- efendim.
- benim bir beyaz ayım var.
- eeee!
- sen onu satın alacaksın.
- çocuğum ben kocaman adamım, ne yapayım ayıyı?
- yok yok alacaksın.
- almayacağım ulan.
- alacaksın alacaksın, yoksa çıkar babama söylerim.
- peki peki sus, ne kadar?
- 50 dolar.
- hadi lan, buna 50 dolar vermem.
- peki, ben de çıkar babama söylerim.
- peki peki, al şu 50 doları.
aradan bir süre geçmiş:
- amca !
- ne var?
- ayımı geri ver.
- hadi lan, ben ona 50 dolar saydım.
- vereceksin, yoksa çıkar babama söylerim.
- peki lan velet, al şunu da sus.
biraz sonra;
- amca benim beyaz ayı var ya!
- eeee ?...
- sen onu 100 dolara alacaksın.
- hmmmpoffff!
bu böyle sabaha kadar devam etmiş. çocuk adamın cebindeki tüm parayı almış. ertesi gün gitmiş bu paralarla kendisine bir bigiblet almış.
eve geldiğinde annesi;
- bunu nereden buldun, diye sormuş.
- parayı yerde buldum.
- olmaz çocuğum, günah işlemişsin. git bigibleti geri ver, parayı al, onu da kiliseye bağışla. gitmişken de parayı nasıl bulduğunu anlat, günah çıkar.
çocuk istemeye istemeye annesinin dediklerini yapmış. parayı kiliseye bağışladıktan sonra günah çıkarma odasına girmiş. rahip kabinin diğer tarafından seslenmiş:
- buyur çocuğum.
- rahip amca, benim bir beyaz ayım var.
rahipten gürleme gibi bir ses gelmiş:
- gibtir git lan, bela mısın, nesin sen? -
-
1.
0beyandim
-
2.
0teşekkürler kardeşim =)
-
1.
-
33.
+22 -318-)
bir cinli bir bara girer ve orada steven spielberg'i gorur. onun bir hayrani oldugu icin yanina kosar ve imzali bir fotograf ister. spielberg beklenmedik bir sekilde cinli'yi tokatlar.
saskin cinli sorar: "neden boyle yaptiniz?"
spielberg cevaplar "siz 2. dunya savasinda bizim pearl harbour limanini bombaladiniz"
cinli daha da saskin: "ama onlar japonlardi, ben ise cinliyim.!.."
spielberg: "cinli, japon, koreli, vietnamli, hepsi ayni tak"
bunun uzerine cinli de spielberg'e bir tokat atar
bu defa saskin spielberg sorar: "peki sen beni niye tokatladin?"
cinli: "siz de titanic'i batirdiniz, titanik'deki yolcular arasinda benim atalarim vardi"
spielberg: "manyak misin, titanik'i batiran bir 'aysberg'di"
cinli: "aysberg, spielberg, carlsberg, hepsi ayni tak. -
34.
+22 -142-)
adamın biri bir bankaya girmiş ve bankadaki görevli kadına:
- "a.ına koyduğumun bankasında taktan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş. kadın bir anda böyle bir laf beklemediği için şaşırmış, afallamış...
- "afedersiniz anlayamadım beyefendi, tekrar eder misiniz?" diye sormuş. bunun üzerine adam yine: - "a.ına koyduğumun bankasında taktan bir hesap açtırmak istiyorum" demiş.
kadın çok bozulmuş ve:
- "aman beyefendi, lütfen sözlerinize dikkat edin ve ne istediğinizi kibarca söyleyin!" demiş. adam da hiçbir değişme yok, aynı lafı tekrar tekrar söylemiş... en sonunda kadın dayanamamış ve "ben sizi müdürümün yanına zütüreyim de, derdinizi ona anlatın!" demiş.
müdürün yanına gitmişler, adam yine aynı şekilde müdüre isteğini iletmiş. müdür:
- "beyefendi, elemanım son derece haklı. bu şekilde konuşursanız korkarım size yardımcı olamayacağım, lütfen niye böyle konuştuğunuzu söyler misiniz?" bunun üzerine adam:
"ağzına s.çtığımın sayısal lotosundan en büyük ikramiye bana çıktı ve bunu a.ına koyduğumun bankasında taktan bir hesap açtırarak değerlendirmek istiyorum!" demiş...
bu lafı duyan müdür eliyle kadını işaret ederek bağırmış:
"ve bu huur size yardımcı olmuyor, öyle mi? -
-
1.
+1 -1Sayfa 3 42
-
1.
-
35.
+21 -125-)
doktorun biri yeni bir muayenehane açmış. kapıya yazmış... " vizite ücreti 100 dolar. iyileştiremediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz... " vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor... her gelen hasta iyileşip gidiyor... doktorun ünü her geçen gün artıyormuş... uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış... "doktor! ağzımın tadı hiç yok... öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum... " doktor... adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş: "hemşire hanım! sekiz numaralı kutuyu getirin" hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş...
"ama bu tak!!!" doktor sakin, "evet! iyileştiniz. tad alıyorsunuz artık.." adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde
gitmiş... aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun .. "doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... herşeyi unutuyorum... !" doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş. adam, hemen itiraz etmiş, "ama, o kutuda tak var!"... doktor, "doğru! bakın, hafızanız da yerine geldi!... " adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı... kurmuş da kurmuş intikam planlarını... birkaç ay sonra.. "doktor! ben de iktidarsızlık başladı... durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum... " doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "s.kecem, seni de sekiz numaralı kutunu da... " diye bağırmış..
doktor gayet sakin, "geçmiş olsun! artık yapabiliyorsunuz!!!" -
-
1.
-6anlamadım ?
-
2.
0tekrar oku kardeşim anlarsın =)
-
3.
+3gözden kaçmasın 35.1 nick entry
-
-
1.
0hahahah =)
-
1.
diğerleri 1 -
1.
-
36.
+2029-)
zengin bir arap kalp ameliyatı geçirecekmiş. doktorlar, ameliyat öncesi bir tedbir olarak bir miktar kan depolamak istemişler. ama bu arap'ın kanı çok nadir bir kan imis. bütün dünyayi arayıp taramışlar ve sonunda kudüs'te yasayan bir yahudide bu kanın oldugu anlaşılmış. yahudi kan vermeye razı olmuş ve ameliyat da yapilmis.
ameliyattan sonra zengin arap, kendisine kan veren yahudiye teşekkürleri ile beraber müthiş bir otomobil ve bir milyon dolar para yollamiş.
bir kaç ay sonra arap'ın bir kere daha ameliyat olmasi icap etmis. doktorlar yine yahudi'yi aramışlar ve yahudi de tekrar kan vereceğini söylemis. arap yine ameliyat edilmis. ancak bu defa kendisine kan veren yahudiye bir teşekkür notu ile bir kutu şam baklavası yollamış.
çok daha kıymetli hediyeler ve para bekleyen yahudi bu işe çok bozulmuş. kan verdiği arap zenginine bir telefon açıp neden bu kadar cimri davrandığını sormuş. arap kahkahalar atarak şu cevabı vermiş: 'ya habibi, gözümün nuru. artık damarlarımda yahudi kanı dolaşıyor!' -
-
1.
+2 -1ahuahaha y*hudi aşşağılama verdim şukunu bin
-
2.
+1eyvallah (:
-
1.
-
37.
+1833-)
merhaba, samantha ile görüşmek istiyorum.
bir dakika efendim.
adamı içeri alırlar. bir sure sonra çok güzel bir kadın merdivenlerden iner:
- beni aramissiniz.
- evet. geceyi seninle geçirmek istiyorum.
- tamam, ama benim tarifem biraz pahalıdır. geceliği bin dolar.
- parasi önemli değil. geceyi seninle geçirmek istiyorum.
beraberce yukarı çıkarlar. geceyi birlikte geçirirler.
ertesi gün adam yine randevuevine gelir.
-samantha ile görüşmek istiyorum.
-beyefendi başka kızlarımız da var.
-umurumda değil, samantha ile görüşeceğim.
samantha gelir: yine mi sen!
- evet. geceyi seninle geçirmek istiyorum.
- yalnız fiyatımı hatırlıyorsun değil mi? bin dolar.
- hiç önemli değil. ben geceyi seninle geçireceğim.
birlikte yukarı çıkarlar, o geceyi de beraber geçirirler.
ertesi gun, ayni adam, ayni randevuevi:
- merhaba, samantha ile görüşmek istiyorum.
samantha aşağı iner: tanrim, yine mi?
- bak, devamlı müşterilere indirim falan yapmıyorum. fiyatım ayni, bin dolar.
- onemli degil. geceyi seninle geçirmek istiyorum.
yine yukarı çıkarlar. islerini bitirdikten sonra:
- benden bu kadar hoşlanman çok güzel ama anlayamıyorum.
- uç gece ustuste bana bin dolar ödedin. nerelisin sen?
- tel aviv.
- tel aviv mi? benim ablam da tel aviv'de yasıyor.
- biliyorum, sana getirmem için bana ucbin dolar vermişti de -
-
1.
+1 -1kesin yahudi oç
-
1.
-
38.
+1837-)
dünyada sadece bir çift kalan nadir bir ayı türünün erkeği ölmüş.
bu ender hayvanın üreme ihtimali sıfır. bu yüzden soyu tükenecek.
ne yapalım diye düşünmüşler; kurullar toplanmış, çözüm yok.
bir türk bilim adamı şöyle demiş:
'bizim memlekette bir hayati abi var.
söylemesi ayıp, aynen bu ayıya benziyor, hatta daha kıllıdır.
ondan rica edebiliriz. 1500dolar da ödül
verdik mi bu iş tamam! ayıların soyunu ancak bu
yöntemle kurtarabiliriz.' bakmışlar başka çare yok,
hayati abiye gitmişler ve durumun önemini,
yapacağı hizmetin büyüklüğünü anlatmışlar, bir de
'karşılığında 1500 dolar söz konusu' demişler.
hayati abi bir an düşündükten sonra, 'olur ama..' demiş, 'üç şartım
var.'
herkes büyük bir sevinç içinde ama daha çok merakla,
'nedir şartların?' diye sormuşlar...
hayati abi bir çırpıda sıralayıvermiş:
1. öpişmem hele kurban.
2. yavri erkek olursa adini rehmetli bubamın adını verirsiniz ha.
3. 1500 çok paradır , en fezla 100 verirem. -
39.
+1744-)
çok yaşlı bi adam genç bi kızla evlenir. her şey gayet iyi güzel gider fakat bir sorun vardır, hiç bir sevişmelerinde kadın bir türlü orgazm olamaz. "bu iş bele gitmez" diyen çift soluğu doktorda alır durumlarını anlatırlar böyleyken böyle diye. doktor bi adama bi kadına bakar ve " hhhmmmğğğğ" der. "size şöyle bir tavsiyede bulunayım geç yağız, gürbüz, güçlü, kuvvetli bi delikanlı bulun, siz sevişirken bütün gücüyle baş ucunuzda havlu çevirsin dursun. böylece yengeanım tahrik olacak ve netice orgazmın ışıklı doruklarına çıkacaktır"
çiftimiz hemen tarif edilen adamı bulup sevişirken baş ucuna dikip havlu sallatır ama nanay. beklenen olay bir türlü gerçekleşmez.
doktora tekrar giderler ve havlu hikaye oldu gene bi numara yok derler. doktor yaşlı adama der ki: "hhhhhhhhmmmmmmmmmmmmmmmmmğğğğğğğğğğğğğğğğğğğ bu defa delikanlı sevişsin sen bi havlu salla bakalım ne olacak"
heyecanla eve dönüp hep beraber gerekli düzen içinde organize olurlar. genç adamla kadın hayvan gibi sevişirken yaşlı koca da tüm gücüyle havlu çevirmektedir tepelerinde. haliyle bi süre sonra kadın böğüre böğüre orgazm olur.
bunun üzerine yaşlı adam gülerek delikanlıya şöyle der:
"hahaaağağ, gerizekalı! havlu öyle değil böyle çevirilir!" -
40.
+14 -1pazarlamak sanattır arkadaşlar
34-)
diplomatın biri, fakir bir adamın yanına gider ve;
-oglunun evlenmesini saglayabilirim... der.
- oglumun hayatına asla karışmam...
- ama, kız lord rothschild'in kızı...
- haaa! o zaman başka...
diplomatın ikinci durağı, lord rothschild'in yanıdır.
- kızınız için bir kısmet buldum lordum..
- benim kızım evlenmek için henüz çok küçük...
- ama, bu delikanlı halihazırda dünya bankası başkan yardımcısı..
- bak o zaman başka...
diplomat, lord'un yanından ayrıldıktan hemen sonra solugu dünya bankası baskanının yanında alır.
- size başkan yardımcısı olarak tavsiye edecegim, çok iyi bir delikanlı var.
- su an zaten ihtiyacımdan çok başkan yardımcım var, gerekmez.
- ama, bu çocuk lord rothschild'in damadı?
- bak o zaman oldu... gelsin başlasın... -
41.
+14 -128-)
şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş... bir süre yürüdükten sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış. birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış. bakmış ki yanındaki sepet bomboş, şapkalar gitmiş. bir de kafasını kaldırıp agaca bakmış ki, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları... adam düşünmeye başlamış:
- "ben şimdi napıcam, şapkaları bu maymunlardan nasıl alıcam... ?"
düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bi bakmış maymunlar da adamı taklidini yapıyolar, kafalarını kaşıyolar. adam ellerini havaya kaldırmış , maymunlar da aynısını yapmışlar. derken adam ne yapacağını bulmuş. kendi başındaki şapkasını çıkartıp yere atmış, tabi maymunlar da kafalarındaki şapkaları hemen yere atmışlar. adam böylece bütün şapkaları toplayıp sepetine koymuş.
aradan 50 yıl geçmiş. artık adamın bir torunu varmış. o da dedesi gibi şapka satıcısı olmuş. günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış. bir saat sonra uyanmış bir de bakmış sepetin içinde şapkalar yok. derken tuhaf sesler duymuş bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bi sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka. adam düşünmüş:
- "dedem yıllar önce bana bir hikaye anlatmıştı. ne yapacağımı çok iyi biliyorum."
adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar. adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da ellerini kaldırmış. ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere fırlatmış. o anda maymunlardan biri ağaçtan inmiş, adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bi tokat atmış ve:
- "sadece senin mi deden var lan!" -
42.
+1462-)
adamin biri bara girmis.. üç duble viski içtikten sonra barmene
-"ödeyecek param yok,ama cebimde 25 santimlik bir piyanist var. sana istedigin herseyi çalabilir.."
-"hadi ordan sarhos" demis, barmen.adam elini cebine atmis. çikarmis 25 santim boyunda bir piyanist. piyanosu da önünde..
barmen saskin
-"türk marsi"diyebilmis.bir döktürmüs 25 santimlik piyanist, mozart'i..
-"bu nasil is" demis barmen saskinlik içinde..
-"hurdalikta bir lamba buldum,bin yillik.. parlatmak için ovarken içinden bir cin çikti..
bin yasinda. çökmüs.kulaklari da zor duyuyor.."
elini öbür cebine atmis, bir eski lamba çikarmis. barmen'in önüne koymus.
-"ovala ve dilek dile" diye..
barmen ovalamis lambayi. hakikaten bir ihtiyar, ayakta zor duran cin.bir eli kulaginda
-"haa.. hii.." deyip duruyor..
-"burada bu sigara dumani ve içki kokulari arasinda, iki cigerim de perisan hale geldi.. bana iki yeni ciger" demis, barmen..
hooop!.. barin basinda, pos biyiklari , kocaman sapkalari, yesil kirmizi kiliklari ile iki yeniçeri.
-"ama ben yeniçeri degil, yeni ciger istemistim" demis barmen..
-"ya ben 25 santimlik piyanist mi istedim sanirsin -
43.
+12 -266-)
adamın tekinin canı bara gidip bir kaç kadeh içmek istemiş ... barlar sokağında gezerken bir tabela çarpmış gözüne : "yüksek teknoloji bar" ... !!! adam meraklanmış ... içeri girmeye karar vermiş ... bir bakmış , barmen bir robot ... nazikçe yaklaşmış ve : hoş geldiniz beyefendi , zeka düzeyiniz ? ... adam şaşkınlıkla "180" deyivermiş ... robot hemen bir malt viski vermiş ve nükleer fizik, pnömatik sistemler, ozon tabakası , satranç gibi konulardan söz açmış ... güzel bir gecegeçiren adam ertesi gece de gitmeye karar vermiş ... yalnız bu defa zeka düzeyine "100" demiş ... robot hemen bir bardak bira getirmiş ve futbol , at yarışı , emeklilik hayallerinden falan bahsetmiş , açık saçık ciks fıkraları anlatıp sarhoş taklidi yapmış ... iyice keyiflenen adam ertesi gece yine gitmiş ancak bu sefer zekasına "20" demiş ... robot hemen bir fincan çay getirmiş ve başlamış : "eeeee ? naaapcez ? gene akp'ye vercez de mi ? " -
-
1.
0Niye siyaset yapıyon amk (hoşuma gitti)
-
-
1.
0Siyaseti ben yapmıyorum , fıkra yapıyor . Beğenmene sevindim =)
-
1.
-
1.
-
44.
+1445-)
adamın biri berberin kapısından seslenir.
-işiniz çok mu?
-iki saç bir sakal
der adam teşekkür eder ve gider. geri gelmez. berber merak eder ama pekde önemsemez.
bir kaç gün sonra tekrar kapıdan bir ses duyulur.
-işiniz çok mu?
-bir saç bir sakal
diye cevap verir . adam teşekkür eder ve gider. yine geri gelmez. berber duruma biraz uyuz olur ama olayın üzerinden biraz geçine unutur. 15 gün sonra tekrar kapıdan aynı sesi duyar.
-işiniz çok mu?
berber sesi tanımıştır.
-bir saç kaldı der bu kez. adam teşekkür eder ve yine gider. bunun üzerine berber dayanamaz ve çırağına,
-koş şu adamı çaktırmadan takip et bakalım nereye gidicek.
diyerek gönderir adamın peşinden. çırak 10 dk olur gelmez, 20 dk olur gelmez, 30 dk olur gelmez, en sonunda soluk soluğa kapıdan içeri girer. usta sinirlidir, ulan eşek herif ben sana adamı takip et dedim sen bi gittin gelmedin. söyle bakayım nerdeydin der çırağına.
çırak cevap verir.
-usta adamı takip ediyordum, önce sola döndü, ordan kahvenin yanında sağa girdi, yukarı doğru çıktık. daha sonra bakkalı geçip çıkmaz sokağa girdi.
eeeee der usta.
çırak: valla sonra sizin eve girdi usta.. -
45.
+1469-)
yine mi papağan diyeceksiniz ancak aramama rağmen bulamadığım bir fıkradır, burada da bulunsun.
adam bir papağan satın alırken, satıcı papağan'ın çok küfürbaz olduğu konusunda uyarır, ve papağan küfür ettiği taktirde kafesin üstüne bir örtü örtmesinin küfrü sonlandıracağını da ilave eder.
papağan birkac güne sahibinin adını öğrenir ve başlar küfretmeye:
-ahmet zütüne koyim, ahmet zütüne koyim...
adam kafesin üstüne bir örtü örter ve papağan susar.
bir gün, iki gün, 1 hafta derken, adam bakar papağandan çıt yok, merak eder, örtüyü hafifçe aralayıp bakarken papağanla göz göze gelir. papağan :
-zütün mü kaşınıyo ahmet?