/i/Ben

Kendini ifade et !
  1. 1.
    +1
    Sayısız imkansızlıktan oluşan hayatta garip sorumluluklarımızın olması, ailevi yüklerden oluşan sorumluluklar vb. Sorumluluk denilince yükselen garip bi duyguyla bunun zorunluluk yani zevksiz bi şey olduğunu anlıyorsunuz.
    Hayatta hissedilen hissiyatların çabucak değişmesi kadar saçma bir şey yok. Çünkü buralarda olması gereken hoşnutluk yoksa burası çöplükten başka neye yarayacaktır ki ?
    Kış zamanlarında yastığın soğuk tarafını hala arıyorsan yapacağın ilk iş arınmaktır.
    Sessizlikten doğan asaletin yeri ve zamanı olmadığını anla.
    Asaleti kazanamazsın.
    Uğruna öleceğin şeylerin yerinde sabit kaldığını gör.
    Tatlı dediğin şeyler sadece yiyecek olmamalı. Hissiyat ol. Başlamadan bitiremezsin ama sen hiç olmamış gibi istiyorsun. Başının döndüğü anda korkuyorsun devdıbını getirememekten. Kork ! Bu senin doğan. Yapacağın en ufak düzeltme seni diğer taraftan çatlatacak ve elinde olan tek şey çürük bi bilinç olacak.
    Sessizlikten akan müziği dinle ! Sadece bazı şeylerde bulduğun tatlılığı her şeyin özünde hisset.
    Hissetmezsen robottan ne farkın kalır ?
    Boş ver sen korkak ol. Bunu kendine itiraf edecek cesareti göster !
    Hayat ikilemden başka bir şey değil. Doğuyorsun ama ölmeye doğuyorsun. Sakin ol. Her şeyin bittiği yerde sonsuzluk çiçekleri açar. Sadece farket. Bir kere varsan nasıl yok olabilirsin ? Bunun bilincine varamazsın. Eğer böyle bir şey olursa anlamazsın bile o yüzden sıkıntı etme. Olursa bilmezsin
    Ayağının altındaki boşlukları farket. Ne kadar da hissiz olduklarını anladığında göğün üstüne çıkarsın.
    Ama sen hiç birini umursama, sadece kendine bak ve deki ne de güzel donanmışım, yapacağım her şey hayata müzik ve renk katacak o yüzden ne günah işleyebilirim ne sevap.
    Bundan dolayı sakin ve rahat kalırsın.
    ···
  2. 2.
    +1
    Hayatımda sevginin yerini bilmiyorum. Sevgi duygusunu bayadır hissetmiyorum. Ekgibliğini yaşıyorum. Bazen düşünüyorum, sadece sosyal programlamamı acaba ? Acaba bu cidden ben miyim ?
    Neyse sorularla uğraşmak yerine ne hissettiğimi yazmak istiyorum. Sanki bedenim ve zihnim benle savaşıyor gibi hissediyorum. Onların sevgisinin ekgibliği zaten beni bitiriyor. Huzur kendini sevmekten gelirken sanki kendi kendime savaşıyormuşum gibi hissediyorum. Eksiğim.
    Sevgiyi hissedemiyorum sanki her şey mekanik ve insanlar da hissetmiyor gibi. Herkes geleceğe odaklanmış ve bende şimdi de kendimle çatışıyorum. Onlar sevgilerini geleceğe atıyorlar ve bense bir hiç uğruna harcıyorum. Ağlamak istediğim anlar birikiyor ama bir damla bile gelmiyor. Acıyorum herkese. Çünkü geleceği görebiliyorum. Herkes görebilir. Sonu görebiliyorum. Ölüyoruz. Kendimi kandırıp bunu unutmak istiyorum fakat bu mümkün olmuyor. Sevebileceğimi sandığımda bile kendime bunu yasaklıyorum hemen. Doğru kişi değil, doğru an değil, doğru nesne değil vb...
    Ve korkuyorum işte. Korkudan titriyorum, gözlerimi kapatıyorum, duruyorum...
    Sevgi denen şey sanki uydurulma bi şeymiş gibi geliyor artık. insan sevgi biriktiremiyor. Onu aktarması lazım yoksa uyuyamıyor. Peki neden diye sormaktan alıkoyamıyorum kendimi. Bir şey yapmam gerektiğini biliyorum ama hep yarı yolda kalıyorum ve başa dönüyorum. Baktığım her yerde acı görüyorum. Kurtulamayacak gibi hissediyorum. Ama kurtulmazsam bu boşa geçen bir ömür, çöpe giden bir potansiyel olacak biliyorum. Canım sıkılıyor. insanlar makineymiş gibi geliyor. Samimiyeti hissedemiyorum, sanki etrafımda otorite kavgası var gibi sürekli. Eskilerden uzaklaşmak istiyorum. Yapamıyorum !
    Eskiyi hatırlamadan devam etmeliyim. Eskiye dönemem ve dönmemeliyim. Yeniye kucak açmam gerek artık. Bir daha aynı nehir olamayacağımı kabullenmem lazım. Yeni yol açmalıyım eski yolu bulmak her zaman daha kötü sonuç veriyor. Değişim geçirmem lazım tekrar. Eskiye dönmeye çabalamak çok saçma artık. Yeni değişimimi kabul etmem ve artık kendime kalan son inancımla son hareketimi yapmam gerek yoksa daha fazlası mümkün değil. Değişime kucak açıyorum. Bu yolda acı çekeceğim biliyorum..
    ···
  3. 3.
    +1
    Hayatın bi ileriye alma tuşu olmalıydı. Sıkıldın mı ? Terk mi edildin ? Paran mı yok ? Esir mi düştün ? işini sevmiyor musun ? Özgür değil misin ? Engelli misin ? Çirkin olduğunu mu düşünüyorsun ? Yaşayabileceğin her şeyi yaşadığını mı düşünüyorsun ?
    Kafanın tam üstündeki o düğmeye bastığın da senin o refaha kavuştuğun zamana kadar sardırabilmelisin. Kolaya kaçış diyenler olacak, korkak diyenler olacak ama kime ne !
    Sonu belli olan hayat filminde ne kadar da çok konuşup az eyleme geçiyoruz.

    Hayat pastasından bana düşen o taşlaşmış, sert dilimimi, ıslatacak kadar göz yaşı dökememiş olmama üzülüyorum. Bazen garip özlemlerim olduğunu düşünmüyor değilim.
    Bazen o kadar yoğun bir şekilde hüznümün içinde boğuluyorum ki bunu atlatamayacakmışım gibi geliyor. Zorluyorum her zaman ki gibi, yaşamaya çalışmayı zorluyorum. Bir yerde patlayacağım ama içimden hiç önlem almak gelmiyor.

    "Bırak" diyorum. Bırak !
    Benle uğraşmana değecek kadar büyümedim daha bi süre üzülmeden geçse ? hatta hiç olmazsa sadece kafam da ki sesi rahat bırak. Yalvarıyorum ama bu sana bi şey ifade etmiyor öyle mi ? Ne yapayım ? Kaçayım mı ? Uzaklara gideyim ? Hayatıma son vereyim ? Sadece tekrar ayağa kalkmama müsade et hiç olmazsa. Gerisini ben hallederim yeter ki tekrar ayağa kalkmama ramak kalmışken tekmeleyip o kirli suyun içine tekrar itme beni. Sadece bırak, lütfen !
    ···
  4. 4.
    0
    @3 eyvallah panpa umarım daha gibko yazılar yazarım
    ···
  5. 5.
    +1
    Sıkılmak. Bazen nasıl geçeceğini bilmediğim zamanlar. Delirecekmiş gibi hissettiğim o zamanlar. Hayatıma yön verme çabamı kendi kendime yokedip tekrar o çabayı oluşturmamdan sıkıldım.
    Zorunluluklar. Delirmeye en çok yaklaştıran monoton işler. içi ne kadar kof olsa da yapmanın bazen hayati önem taşıdığı olaylar. Robotmuşcasına verilen görevler. Yapmazsam yaşayamam(?) Nefes almak gibi derdim fakat nefes almayı unuttuğumda bu bana bir yük oluşturmuyor. Oysa matematik hesabı gibi bakarsak nefes almayı unutursam ölürüm. Hayat matematik değil. Hayatın ne olmadığı hakkında yazılabilir ama hayatın ne olduğu konusunda yazmaya başlarsak bu sadece görüşten öteye gitmeyecek ve kesinlikle hayat esnemeyen bir çubuk değil. Hayat bir sinek olamaz ama hayat onun içinde can bulmuş. Sonunu bildiğiniz şeyi yapmak ve dünyanın en sıkıcı işleri zorunluluklardan nefret ediyorum. Nekadar hayat kurtarsa da.
    Doğa her gün kendini yenilerken bana dayatılan işleri sevmiyorum. Kim sevebilir ki ? Siz hanımefendi ? Peki siz beyefendi ? Tabii ki sevmiyorsunuz. Peki neden hala kurtulmuyoruz bu durumdan. Ahh...

    Sadece yaşamak istiyorum, sade şekilde. Kitap okuyayım, spor yapayım, yemek yiyeyim, sevişeyim, uyuyayım, kafamdaki gereksiz gürültüden kurtulayım. Hatta ve hatta bir kaplumbağaya evrileyim. Ömrüm boyunca gidebileceğim arada denizde kabuğumu ıslatıp serinleyebileceğim uzunca bir sahil bulayım. Küçük bir çocuk heyecanla beni eline alsın ve annesine, annesinin ölmüş ve taşlaşmış heyecanına hitap etmeye çalışıp yeni bir buluş yapmışcasına beni göstersin.
    Bir tehlike olunca kabuğuma çekileyim ve denizin sesini dinleyeyim. Tanrım bu isteğimi de kabul etmeyecek misin ?

    Bazen sabah kalkmamak isteğimi zıpkınla avlayan parasal sistemi de sevmedim hiç bir zaman. Fakir değildik ama neden bir insan yenmeyen bi şeyin kölesi olacaktı ki ? insan olarak geldimiz şu dünyada neden sırf insan olduğumuz için yaşamaya hakkımız yok ? Para... neyse bu olayı konuşmak bile rahatsız ediyor beni, değiştiremeyeceğimi düşündüğüm için bu olayı düşünmemekten çok unutmaya çalışıyorum ki benliğimi rahatsız etmesin.
    ···
  6. 6.
    0
    Önemsiz bi ihtiyarım. Gençken isteyip geldiğim şehirde yaşıyorum ve 35 imden sonra yılları saymayı bıraktığım için kaç yıldır buradayım bilmiyorum. Eskiden beni alıp zütüren bu şehrin denizi artık kemikleri benim gibi her sabah çıtırdayan biri için görülmeye değmez çünkü onca yolu yürüyüp gençlik anılarımı hatırlayacağım o banka gidip oturmak kadar yorucu ve tüketici bi şey yok hayatımda. Bazen gençlerle konuşuyorum ama birbirimizin dillerinden pek anlamıyoruz. Çiçeklere sardım bende. Onlara bakmak yürek istemiyor, sadece sevgi. Bu yaşta bende pek kalmamış olan o şeyi de bu kokulu bitkilere harcıyorum. Bazen kendi kendimi avutuyorum, benim zamanımdaki yaşlıların eş-köle ilişkisini yaşamıyorum en azından. Zamanında verdiğim evlenmemek kararın hala arkasında durmanın mutlu gururunu yaşıyorum.
    Bütün keşkelerimin, şikayetlerimin, umutsuzluklarımın bir anlam ifade etmediği yaştayım. Aslında planımda bu kadar yaşamak yoktu hatta zamanında bunun için girişimde bulunmuştum fakat hep kendime " öldün varsay ilerisini bilmiyorsun ne olacak ama kendini öldürmesende ölüm geliyor, ölümün ötesinde ne var illaki göreceksin ama bu yaşdıbının şimdiki anının ötesinde daha ne var görmek için tek şansın var"
    Artık hata yapma lüksümün olmadığı yaştayım.
    Ne kadar yaşım büyüse de giderek küçüldüğümü hissettiğim yaştayım. Hep düşünürdüm bu insanlar nasıl yaşlılığa dayanıyor ? diye.Öğrendim ki yaşlandığını farketmeden küçülmeye başladığını hissediyorsun.
    ···
  7. 7.
    0
    Kaçırdığım fırsatlara artık üzüldüğümü söyleyemem kızım. Seni sevme lüksü, dudaklarını hissetme lüksü, hangi göğsünün daha büyük olduğunu anlama lüksü, sesinin giderek inceldiğini duyma lüksü, saçlarında elimi gezdirme lüksü ve daha saymak için enerjimin olmadığı olaylar. Artık küskün de değilim sana. Yaşamam gerekiyormuş ne diyeyim ki daha fazla ? Daha fazla ne diyebilirim gerçekten bilmiyorum. Teslim oldum sadece, bir adım dahası mümkün değil. O yüzden şimdi her zaman yaptığım gibi her şeyi unutacağım ve kendisini sevebileceğim bi şehre gidicem. Hayat ne getiriyor kimse bilmiyor ve eğer tekrar karşılaşırsak seni ilk defa göreceğim.

    Kendime lanet okuyorum ve bedenimden kopup gitmek istiyorum.

    Kaçırdığın fırsat aslında erişemediğin yerdir
    ···
  8. 8.
    0
    Hayatımı gibmekte üstüme yok. Maşallah lan vallaha maşallah. Hiç bir dış etki olmaksızın kendimi alaşağı edebiliyorum. Herhalde "önündeki tek engel sensin" sözü tanrıdan gelme. Helal olsun lan bana. Ağzımı yüzümü gibiyim helal olsun. Nasıl mı başarıyorum her defa nu kadar mutsuz olmayı ? Salaklığım hep. insanın en büyük düşmanı kendi olur mu arkadaş. giberim böyle işi. Sanki iki kişi gibiyim. Kızdığım geçmişim. Kızan şimdim. Ve hep sinirleniyorum kendime. Ulan insan nasıl sinirleniyor kendine amk ? Sinirlenen kim ? Sinirlenten kim ?
    Onu bunu bırakta kafamı gibeyim. Bu pişmanlık değil. Tamamen sinir ve öfke. Nereye kadar oğlum böyle diyorum kendime. Nereye kadar gib kafalı !
    Kızgınım kendime ama bi yandan da bu cümle o kadar saçma gözüküyor ki. Eğer kızgınsam, kızılan kim ? Yine ben çıkmam çok saçma amk kendimi kaldırıp atamam ya bedenemi terkedip gidemem ki. Sabitlik söz konusu. Sinirli ve öfkeliyim !

    Çok içten dileklerimle amıma koyayım !
    ···