Uzaklardan gelen köpeklerin sesleriyle uyandı, yine köyün yakınlarına gelen bir iblis sezmişlerdi. Akşamları ortaya çıkan dumanımsı yaratıklar güneş battıktan sonra yer altından çıkıyor ve alacakaranlık çöktüğünde maddeleşerek biçim kazanıyorlardı. Bütün bu olanların arasında doğmuş bir çocuk ise her sabah uyurken onları nasıl yokedeceğiyle ilgili hayaller kurup gözlerini kapıyordu, doğan güneşle birlikte yer altına geri dönen iblisler, çiftçilerin günlük işlerini tamamlaması için fırsat yaratıyordu.

Arlen her öğlen olduğu gibi uyandı. Yapması gereken önemli şeyler vardı bu 12 yaşındaki minik çocuğun, uyumadan önce kurduğu hayallerin gerçekleşmesi için ustasına yardım etmeli ve evin etrafını koruyan büyülü sembollerin sağlamlığını kontrol etmeliydi.

Yaşına göre gayet sağlam sembol çizerdi Arlen. Köylerinin sembol ustası olan Matt in yanında çırak olarak çalışıyordu, çırak olmasına rağmen neredeyse ustası kadar iyi çizerdi sembolleri. Bu sembollerin tarihi çok eskiye dayanıyordu aslında. Atalardan kalan en önemli mirastı çünkü. iblislerden korunmanın tek yoluydu bu semboller, çizildiğinde eğer sağlam bi çember olarak yapılırsa çemberin içersinde kalan kısmı görünmez bi güç dalgasıyla korurdu. Ama iblisler çemberdeki her noktayı saldırarak denedikleri için eğer en ufak bi sembol hatası olursa sabah doğan güneşi göremezdiniz. Belki bir ateş iblisi tarafından etleriniz kızartılıp parçalara bölünerek onun yemeği olursunuz, belki de bir orman iblisine yem olurdunuz . Köylerine bi iki tür haricinde diğer iblis türlerinden pek gelmezdi, ama yinede tüm iblisler için sembol çizmeliydi Arlen. Tek bi hata bile bir ailenin yok olması demekti.

Her gece sabaha kadar uyanık kalır ve kitap okurdu, bir hayali vardı ve onu gerçekleştirmek için herşeyi yapmaya hazırdı. Bazı kitaplarda dünyada sadece savunma sembollerinin olmadığını, eski devirlerde saldırı sembolleri kullanıldığını ve ilk iblis saldırıları başladığında saldırı sembolleriyle geri püskürtüldüğünü yazıyordu. Gerçi iblisler yenilene kadar dünya üzerindeki savunmasız şehirlerin hepsini yok etmişlerdi. Teknoloji kalmamış araştırmacılar sembollere yoğunlaştığı için tekrar icatlar yapılmaya başlanmamıştı.

Ülkesinde 5 krallık vardı, insanlar yaşamlarını sürdürebilmek için sembollerin koruyuculuğuna sığınabilmek için şehirler inşa edip etrafına sur örmüşler ve bu surdaki herbir taşa sembol çizerek korunma sağlamışlardı. Ama köylerden şehire giden olmazdı. 5 günlük mesafeyi gece olduğunda ip çemberinin içinde geçirmeye gönüllü olan yoktu. Sadece Ulaklar o yola çıkmaya cesaret ederdi. Her ay köye gelen bir ulak şehirden ihtiyaçları getirir ve krallıktan gelen emirleri bildirirdi. Herkes Ulaklara büyük saygı duyardı, at üzerinde 5 gün yolculuk edip iblislerle her gece arasında sadece birbirine iplerle bağlı plakalara çizilen semboller olmasına rağmen geceyi geçiren, iblislerin kalkanda zayıf nokta aramak için sabaha kadar saldırılarını izleyen bi adama elbette herkes saygı duyardı.

Arlen sonunda kararını vermişti, Ulak geldiği zaman onunla birlikte gidecekti bu köyden, korkak babasının annesinin ölümünü izleyişini unutamıydu bi türlü. Gece olduğunda huysuzlanan atları çemberin dışına çıktığında annesi dayanamamış ve atı iblislerden kurtarmak için çemberden çıkmıştı, amacına ulaşmış atı iblisler biçim almadan çembere geri sokmuştu, ama eve dönüş yolunda önüne çıkan bir ateş iblisi gözlerinin önünde annesine saldırmış ve babası evlerinin balkonundan öylece izlemişti bütün olanları. Oduncu olan babasından görmeyi umduğu son şey korkaklıktı. Annesi gözlerinin önünde iblislere yem olmuştu ve babası kollarından sıkı sıkı tuttuğu için ölümü göze almasına rağmen çemberden çıkıp annesine yardıma gidememişti. Orda öylece annesinin parçalanılışını izlediği süre boyunca kendi kendine yeminler etmişti Arlen.

O yeminleri ettiği günden beri babasıyla nerdeyse hiç konuşmamış tüm vaktini sembollere ayırmıştı. Hem çalışıyor hemde ulağın geldiğini haber veren köy çanının sesini bekliyordu. Çan sadece 3 farklı şekilde çalıyordu. 1. si 3 kere yavaş yavaş çalınan köye ulak geldiğini haber verir, 2. 4 kere hızlı çalınan ise iblislerin kalkanda bi açık bulup köye girdiklerini haber veren çandır. Bu çan sesini duyan herkes evlerine çekilir ve evlerinin etrafındaki kalkanın onları koruması için dua etmeye başlardı. 3. Çan ise ilk iblis savaşından beri çalınmamış olan saldırı emri veren çandı. Bunun için savaş sembollerine ihtiyaçları vardı tabiki.

Günlük işlerini yapan Arlen sembol dükkanına, ustasına yardım etmek için yola çıktı. Bugün köylerinin dışında kızlarıyla birlikte yaşayan Hobs ın evindeki ateş iblisleri için yapılan sembolleri çizmesi gerekiyordu. işlerini tamamlarken 3 kere yavaş yavaş çalınan çan sesini duyunca heyecanlandı. Ulak gelmişti ve köyden gitmesi için 2 saati vardı en az. Arlen bi an önce sembolleri tamamlamalı ve zaten hazılamış olduğu çantasını alıp ulağı ikna etmeliydi.

Hikayenin devdıbını merak eden varsa Peter V Brett in dövmeli adam serisini okusun azcık kitap okuyun muallakler