1. 576.
    0
    2011-2012 döneminde zeynep mesleği bırakıp akademisyen olmaya karar verdi ve Öyp yi kazandı. Çok küçük bir şehrin üniversitesindeydi kadrosu ve mevzuat gereği istediği bir üniversitede Yüksek lisans ve doktorasını yaptıktan sonra geri dönecekti o şehre. Sonunda gün doğmuştu bize. istanbul’a gelecekti ve kavuşacaktık artık. Ama tek sıkıntı vardı, istanbuldan korkuyordu. Saçma sapan nedenlerden dolayı hem de... “Çok pahalı, çok kalabalık, yapamam, edemem. Vs vs.” Ona bir liste yaptım panpalar 8-10 maddelik, hala saklıyor. Buraya gelmeye karar verdiği takdirde, evini bulacağıma, eşyalarını blup yerleştireceğime, o şehre alışana kadar her saniye yanında olacağıma, gerekirse alışana kadar her gün onu okuluna bırakıp, alacağıma (arabam yok tabi ama maksat yanında olmak) vs vs bu tarz 8 10 maddeyi gerçekleştireceğime dair söz verdiğim bir liste.
    ···
  2. 577.
    0
    istanbulu seçti. Gerçekten de 2 hafta ev aradım ve güzel ve ucuz hem de bana yakın bir ev buldum ona. Yazları tek kalacaktı, kışları ise anne ve babası gelecekti. Eşyalarını tek tek aldım. Yatağını dolabını ben getirttim, kendim taşıdım ve monte ettim. Tüm bu süreç çok sancılıydı çünkü her şeyde umutsuzluğa kapılıyordu ama sorunları çözdüğümü görünce bana güvenmeye başlamıştı. Söz verdiğim gibi –salakça gelebilir ama- her sabah onu okuluna bırakıp ya kendi okuluma gittim geç kalma pahasına, ya da okulum yoksa geri eve döndüm. Bu sırada aldığım derslerin hepsini vermiştim, zor da olsa, üstelik notlarım da fena sayılmazdı. Annemin babamın güveni geri gelmişti bana. Ama yine de tedbiri elden bırakmıyorlardı. Bense ne olursa olsun onlara yalan söylememeye söz vermiştim zaten. Her dönem sonu notlarımı onlara gösteriyordum. Zaten ters bir durum da yoktu.
    ···
  3. 578.
    0
    Panpalar sonraki sene en zoruydu. Artık yıl olmamdan dolayı kredi sınırım artmıştı ve bir çılgınlık yapma zamanıydı. 1’i proje 1’i labaratuvar olmak üzere 12 ders aldım, toplam 32 kredi. Motivasyonum çok yüksekti. Evde mis gibi ev yemekleri, çamaşırlar tertemiz, çarşaflar her hafta değişiyor ev pırıl pırıl, bana düşen sadece derslere gitmekti. Ama bu kadarını çok gördü yine hayat.
    ···
  4. 579.
    0
    Bi akşam eve döndüğümde annem başını sarmış yatıyordu. Hasta sandım. Eğildim öptüm. Ne oldu, diye sordum. “Dayın hasta cebude” dedi. “Ne hastası, neyi var?” dedim. “Tümör varmış beyninde” “çok ilerlemiş. Doktor pek şansı yok demiş.” Dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Daha evleneli 2 sene olmuştu dayım. 39 yaşındaydı. Hayatı çile dolu geçmiş, daha yeni yeni yüzü gülmeye başlamıştı. Tanıdığım en delikanlı fenerbahçeliydi. Tanıdığım en delikanlı adamdı. ilk okul terkti belki ama zehir gibi bi adamdı. Ordan burdan öğrenip haritacı olmuştu ve çalışıp ekmeğini çıkarıyordu.
    ···
  5. 580.
    0
    belki okurum reserved
    ···
  6. 581.
    0
    Anne tarafım az ve özdür panpalar. Dedem at arabacıdır. Anneannem, annemler küçük yaştayken bırakıp gitmiş onları. Kimine göre anneannem çok güzel bir kadınmış ve dedem kıskançlıktan her gün dövermiş. Kimine göre ise gözü dışardaymış. Kimin suçu bilinmez ama olmuş işte. Annem belki de o yüzden, annesizlikten, hiç kimsenin olamayacağı kadar “annedir.” Sevgi teyzem en büyükleridir. Dedem 2 yıl askerlik yaparken, dedemin pislik ağabeyi tarafından ayyaşın birine verilmiş 16'sında, imam nikahıyla. Dedem geri gelince vurmuş kovalamış sapık herifi, ağabeyine de küsmüş. Ama olan teyzeme olmuş. Hiç atlatamamış, bir daha hiç evlenememiş, hayata küs bir kadındır. Hala 1 göz evde dedemle kalırlar. Hayattan hiç bir şey talep etmemiş ve gününü doldurmayı bekleyen bir insan.
    ···
  7. 582.
    0
    Dedemin hayatta 2 tutkusu vardı, biri atı, diğeri de dayım. Atı ölünce dedem de arabacılığı bıraktı 70 yaşında. Teyzemin ise tek tutkusu vardı; dayım. Haberi duyunca herkes çökmüş. Annemle apar topar döndük memlekete. Hastanenin avlusundaydı herkes. Harap olmuşlardı. Bir kişi farklı bir şey söylesin diye bekledim. Hiç mi umut yoktu dıbına koyayım? Milyonda bir bile mi? Aslında yokmuş. O kadar büyümüş ki tümör, iyi huylu bile olsa operasyon imaknsızmış ki yüksek ihtimal kötü huyludur demiş doktor. Açıp pataloji için parça alınacakmış. Dayıma öyle söylememişler tabi. “iyi huyluysa zaten bir şey olmaz, kötü huyluysa da ışın tedavisiyle küçültüp yok edilebilir” demişler.
    ···
  8. 583.
    0
    Ziyaret saati gelince hemen çıktım yukarı. Ordaydı dayım. Beni görünce çok ama çok sevindi. O zaten hep çok sevinirdi. Oğlu gibi, arkadaşı gibiydim onun. Hep okulumu bitirince birlikte çalışma hayalleri kurardı benle. Hayatımda gördüğüm en cesur insandı dayım. Vücudunda 240 dikiş taşıyan bir adamdan söz ediyorum panpalar. Gençliğinde ettiği bir kavgada falçatayla yarmış binin biri. Tüm aile seferber olmuş kan vermek için. Doktor bile şaşırmış, kan kaybından ölmemesine. O günden sonra sokakları bırakmış belki, ama alemde her türlü ağırlığı olan bir delikanlıydı yine de. Vücudunu ilk gördüğümde ağzım açık kalmıştı. Spartacusdeki Doctore’nin bile ağzı açık kalırdı panpalar. Sağdan sola, yukardan aşağı, bir sürü çizik. Hem deparmak kalınlığında. “Ben onu bile atlattım yiğenim, bu hastalığı mı atlatamıycam.” Diyordu.
    ···
  9. 584.
    0
    Ama korkuyordu panpalar. Biliyordum. Dayımı ilk kez korkarken görmüştüm. içim parçalanmıştı. Ameliyattan değil ama ölmekten korkuyordu. Fenerin şampiyonluğunu görememekten, oğlunu kucağına alamamaktan, onu fenerli yapamamaktan, kızını okula zütürememekten, dedeme daha güzel bir televizyon alamamaktan, beni yurtdışında bir işe sokamamaktan, teyzemin yüzünü güldürememekten korkuyordu. Ama belli etmek istemiyordu. “Gereği neyse yapacağız, mücadele edeceğiz yiğenim.” Diyordu. “Edeceksin tabi aslan dayım. Daha dubainin altını üstüne getirecez.” Dedim. indik, ameliyattan önceki son yemeğini yemeye. Adana Kebap dedi. Çok severdi adanayı.
    ···
  10. 585.
    0
    Çocukken her boyadığı 2 ayakkabıdan sonra 1 kebap dürüm yermiş. Ne olursa olsun eve 0 parayla dönermiş. Yemeğimizi yedik. Ardından berbere gittik. Saçlarını kazıtmamız gerekiyordu. Ciğerim yandı panpalar. ilk kez orada hissettim durumun ciddiyetini. Artık başka biriydi dayım. Ameliyat oldu, çıktı, uyandı. Benim dönmem gerekiyordu panpalar. Annem kaldı. Dayımın 9 aylık tedavisi boyunca annem kaldı. Teyzem de. Sonuç kötü huyluydu. Söylemedik ona. Zaten gün geçtikçe beyni güçsüzleşiyordu. Bir kaç ay sonra bir kez daha gördüm onu. O halini hiç hatırlamıyorum ve hatırlamak istemiyorum panpalar. Benim zihnimde dayım hep koçyiğit gibidir.
    ···
  11. 586.
    0
    O dönemki 12 dersin Hepsini geçtim ve dönem ortalaması 2.8 üstündeydi inanılmaz bir şekilde. Ve inanın 1 günden fazla sınavına çalıştığım ders yoktu. Ama hiç bir dersi kaçırmamaya çalıştım. Hafta sonları günübirlik çalışıp haftalığımı çıkarmaya da devam ettim. Çünkü annem yoktu ve borçlarımız vardı. Ev işleri de benim üstümdeydi. ikinci dönem daha da büyük bir çılgınlıkla 13 ders aldım 33 kredilik. zütümü görecek durumum yoktu zaten. Hem okul, hem iş, hem ev, hem babamın gariplikleri, hem zeynep’le kavgalarımız, ömrümden ömür zütürmeye devam ediyordu. Gözümdeki ışık adeta sönmüştü.
    ···
  12. 587.
    0
    Babam facebook’a dalmış, garip garip ilişkiler kurmuştu. Onla uğraşacak durumda değildim ama iş gittikçe garipleşiyordu. Adam günde 2-3 saat telefonla konuşuyordu ve teleondaki sesler hep kadın sesleriydi. Muhabbetler de neşe dolu. Ders çalışamıyordum, bazen gece 2 de 3 te sesle uykudan uyanıyordum. Hayat bomtaktu panpalar. Zeynep’in ise annesinin midesi rahatsızdı yıllardır ama bir teşhis yoktu. Onun stresiyle beni hırpalıyordu. Adeta bana tak parçası gibi davrandığı zamanlar oluyordu. iStanbula gelmesine sebep olduğumdan bana kızıyordu. iStanbulda karşılaştığı en ufak sıkıntı da ibre bana dönüyordu. Annesinin iyi bir tedavi görememsinin de suçlusu bendim. Ama dersleri bırakamazdım. Hepsini idare etmeye çalışıyordum. Pek anlatacağım kimsem de yoktu. Arkadaşlarımın hepsi mezun olmuş bir yana dağılmıştı. Bir ben gib gibi kalmıştım ortada. Dersleri bırakamamam ise ayrı bir dert olmuştu, dayımı göremiyordum. Bana ihtiyacı olduğunu hissediyordum ama zaman bulup gidemiyordum.
    ···
  13. 588.
    0
    Babam gittikçe azıtmıştı ve durum gittikçe batmaya başlamıştı bana. Üstelik çok garip bir şekilde, sabah akşam bir şeyler yiyor olmasına rağmen deli gibi kilo vermişti adam. Ya bir hastalığı vardı ya da bir şeyler sakladığından böyleydi. Bir gün odasına girdim, aldım karşıma ve
    -bir hastalığın mı var baba?.
    -yooo niye?
    -çok fena kilo verdin.
    -iyi ya işte, daha ne?
    -ama sabah akşam bilgisayar başındasın ve yemek yiyorsun garip değil mi bu durum?
    -sen ne yapacan, niye soruyorsun?
    -baba rahatsız olduğum konu başka. Sabah akşam bilgisayarda ve telefondasın, ne yapıyorsun kimle konuşuyorsun? Annemi bile aradığın yok, nedir bu kadar önemli olan?
    -arkadaşlar işte, eski arkadaşlar. Facebookta grubumuz var ora hakkında
    Falan deyip beni geçiştirmeye çalıştı. Sinirlendim.
    -bak baba bir çocuğun babasıyla bu şekilde konuşması belki doğru değil ama bunu yapmak zorundayım artık, sakın annemin karşısına da bu şekilde çıkma, kadın canıyla boğuşuyor zaten durumları biliyorsun. Bir kere memlekete gitmişsin ve halam durumu farketmiş bana şaka yollu “baban filiz vermiş yeniden” falan dedi. Sakın annem bu tarz şeyler duymasın. Konuştuğun arkadaşınsa da 2 saat konuşmaları bırak artık. Facebook grubununbaşında değil, Karının yanında olman lazım senin.
    ···
  14. 589.
    0
    -ya önemli bir şey değil amma büyüttün
    Falan deyip geçiştirmeye çalıştı. Daha da sinirlendim.
    -sana göre önemli olmayabilir ama dışardan öyle görünmüyor.

    Dedim ve çıktım. Bir kaç günü konuşmalar azaldı. Artık dışarı çıkmalar başladı. Dışarı çıkığ konuşuyordu. Ben içeri girdiğimde aniden telefonla balkona kaçıp, orda kapatıp geri geldiğini gördüm. “Ben de sigara içiyordum.” Dedi, sanki ben salakmışım gibi. Gittikçe sinirleniyordum panpalar ama daha bi ton derdim vardı. Zeynep’le ayrılma noktasındaydık. inanın aşırı soğumuştum çünkü beni bazen köpek yerine koyuyordu. Söylediğimi dinlemiyor, yüzüme alaycı ifadelerle bakıyor, sürekli depresif takılıyor, neşelndirmiyorum diye bana trip atıyor, neşelendirmeye çalıştığımda da “benim derdim ne , sen neyin derdindesin.” Deyip aşağılıyordu. Annesi hastanedeydi diye içime atıp durdum.
    ···
  15. 590.
    0
    Bir gün ona çiçek topladım mutlu etmek için. Hem de çok güzel çiçekler, minik minik papatyalar falan cebime gizledim sürpriz olsun diye. Cepte 5 kuruş olsa inanın alırdım da ama 0’ı çekmiştim panpalar. Olanı da ona harcıyordum ama haberi yoktu. Dayımı görmeye bile gidemiyordum parasızlıktan. Sevgili babamın tak işleri işte. Tüm maaş kartları ondaydı. Neye ne gittiğini bilmiyordum ama ne olursa olsun “annemle ben” harcıyorduk. Neyse zeynepi hastaneden aldım yemeğe zütürdüm. Yine suratıma bakmıyordu. iki üç ağır laf etti yuttum. Kalktık yürürken bir kaç daha canımı sıktı. Güzelce anlatmaya çalıştım. “bana artık köpek gibi darvranıyorsun, niçin böyle yapıyorsun, inşallah annen iyi olacak, ama beni yaraladığına deyiyor mu?” dedim. Bir açtı ağzını yumdu gözünü: “sen neyin derdindesin, annem ölüyor benim.” Deyip ağladı. Sarılmaya alıştım yine alttan alıp özür dileyerek. “Bırak beni” dedi itti bağırarak. Bir iki laf daha etti. Artık dayanamadım panpalar. Cebimden çıkardığım çiçekleri aldım, paramparça ettim ve yere attım. “Defol git hayatımdan” dedi. Tek bir kelime etmeden döndüm arkamı gittim.
    ···
  16. 591.
    0
    Çok öfkeliydim panpalar. Daha önce çok kavga etmiştik ama hiç ayrılmamıştık. Ben her zorluğa rağmen, her şeyi yutar alttan alırken bana böyle yapması çok zoruma gitmişti. Ama o son andaki ağlayışı da içimi parçalamıştı. Bir yanım da “ulan kızın annesi hasta” diyordu. Yine de o terk etmişti beni. Geri dönemezdim. Zaten bu kadar alttan aldığım için böyle köpek yerine koymuştu beni, bir gurursuzluk daha yapıp barışmaya çalışsam her şey daha kötü olurdu. Kısaca bu iş bitmişti artık panpalar. Hoş geri dönsek de, artık bir çok şeyi yitirmiştik. En önemlisi saygıyı.
    ···
  17. 592.
    0
    3 gün sonra mesaj attı. “Bu kadar kolay mı vazgeçtin” diye. Mesajlaştık biraz. Bir yere çağırdı beni. “Bari son kez konuşalım, kötü ayrılmak istemiyorum.” Dedi. Gittim, çok güzeldi panpalar. Melekler gibi görünüyordu. Tavrı çok değişmişti. Aylar sonra ilk kez gerçekten birbirimizle konuştuk. Ben biraz daha mesafeliydim. Saygının öneminde mutabık olduk. Derken yanıma sokuldu ve öptü beni. Başını göğsüme yasladı. Zaten orada yelkenler suya indi. Özür diledi. Yanlışlarını saydı ve benden istediklerini de. Sarıldık ve barıştık.
    ···
  18. 593.
    0
    1 ay sonra annesine yarımyamalak bir teşhis konuldu. Kanserdi ama ne kanseri olduğunu bir türlü anlayamamışlardı. Ama bütün karın boşluğuna yayılmıştı. Kan değerleri pankreas kanserini işaret ediyordu. Bilen bilir en beter kanserlerden biridir pankreas. Bir önceki devlet hastanesi reflü deyip yollamamış olsa belki de erken teşhis edilebilecekti ama türkiyede en ucuz şey insan yaşamıdır. Tabi zengin olmayan insanların yaşamı. Çapa hastanesinin avlusunda doktor bir arkadaşımı aradım. Söyledikleri çok kötüydü. “Çapadaki hocalar yanılmazlar, demişti. Umut yoksa, yoktur.” 3-5 ay ömür biçmiştiler.
    ···
  19. 594.
    0
    üzülürüm diye okumucam
    ···
  20. 595.
    0
    Zeynep dağılmıştı. Dayım hastaydı, annem yoktu, babam sapıtmıştı, dersler imanımı gevretmişti, 5 param yoktu ve dayıma gidemiyordum. Babama resmen yalvardım baba şu finallerden önce gideyim göreyim dayımı diye. Finallerin geçsin birlikte gideriz bilmem kimlerin arabasıyla, onlar da gidecekmiş memlekete dedi. Çalışıp kendim biriktireyim dedim o da yetişmedi. Ulan o kadar çaresizdim ki. Okula babamın engelli(ücretsiz) akbiliyle gidip gelmek zorundaydım. Otobüsçüler çakıp da el koymasın diye şekilden şekile giriyordum. Okulda 1 çay içecek param bile olmuyordu. Ama bana tek koyan dayıma gidememekti. Çünkü son telefon konuşmamızda “burdan bir şey ister misin aslan dayım gelirken?” demiştim. “sen gel” demişti. Çocuk gibi çıkmıştı sesi. “fener forması getireyim mi aslan dayıma?” “getir” demişti zar zor. Fener formasını zütürmeyi çok istiyordum panpalar ama finallere kadar parayı biriktiremedim.
    ···