1. 501.
    0
    Şimdilik bu kadar panpalar. Seviyorum sizi. Kendinize çok ama çok iyi davranın.
    ···
  2. 502.
    0
    Yaşamın tabiatı böyle be panpa. O denli aldatıcı ve yanıltıcı ki, insan bin kere de hayal kırıklığına uğrasa gene de aynı yolda gitmeye devam ediyor. Zeynep olayı hayırlı neticeleneceğe benzemiyor ama bakalım.
    ···
  3. 503.
    0
    reserved panpa ama biraz hizli yazarsan sevinirim
    ···
  4. 504.
    0
    Panpaa geri dön
    ···
  5. 505.
    0
    su hıkayeyı artık bıtırsen dıyorum kac gundur beklıyoruz amk bı gidiosun gelmıosun
    ···
  6. 506.
    0
    panpalar kusura bakmayın, amaç işkence etmek değil tabi ki sizlere, ama sıkıntılı bir dönem benim için. Bitirme tezi bir yandan iş güç diğer yandan. Bu akşam yazacağım uzunca. Biter mi bitmez mi bilmem, ama hızlı geç bitir derseniz özetin özeti şeklinde bitirebilirim.
    ···
  7. 507.
    0
    özet geçme panpa *
    ···
  8. 508.
    0
    DEvam edeyim panpalar. Kusura bakmayın 12 gibi döndüm eve ondan beri yazıyorum.
    ···
  9. 509.
    0
    Telefonu kapalıydı. Uyumuştu belli ki. Ben de sızdım. Sabah erken kalktım. Kafam karma karışıktı. Neyin nesiydi şimdi bu mesajlar. Yine ” arkadaş kalalım” masalını mı dinleyecektim, sevdiğim birinden daha? Belki de pişman olmuştu. “Bir ihtimal” diyordum içimden “küçük de olsa... ” Ama bir kez daha hayal kırıklığını kaldıramazdım. O yüzden mesaj atmak pek işime gelmedi. Sesini duymalıydım. Sesi daha çok ipucu verirdi. Kahvaltımı yaptım ve aradım. Açtı. Sesi neşeli geliyordu. Kızamadım ama hoşuma gitmediğini belli ettim. “ya nolur kusura bakma biraz ileri gittim galiba” dedi. “Sıkıntı yok ama pek anlayamadım” dedim. Tam hatırlayamıyorum tüm konuşmayı panpalar ama beni hayatında tutmak istiyordu, ama adını koymak istemiyordu.
    ···
  10. 510.
    0
    Net bir konuşma olmamıştı o sebepten, hemen “ya evet ya hayır de” konuşması yapmadım. Ayrıca bir ihtimal sezmştim ve o an acele etmek hiç işe yaramazdı. O sebepten konuyu kapattım. Bir süre bu şekilde mesajlaştık. Daha çok o ilk mesajı atan ya da arayan oluyordu. Farkettiğim kadarıyla hayatında bir boşluk vardı, benim önce hayatına girip sonra çıkmam o boşluğu daha da hissettirmişti. yani benden fiziken etkilenmediği için uzaklaşmış, ama yokluğum yalnız hissettirmiş ve yeniden düşünmesine sebep olmuştu. Elbette bu güzeldi ama biraz uzarsa kanka işine dönmesi benim ölümüm olurdu.
    ···
  11. 511.
    0
    Yine karışık sinyallerle dolu günler gelmişti. Hem “canım” dememden hoşlanıyor, hem de bana aynı yakınlığı göstermiyor ve daha ileri gitmeme izin vermiyordu. Bir ileri bir geri artık iyice canım sıkılmıştı. Bir akşam çok fena kavga ettik. Saçlarımı kesmemi istemişti. Kız arkadaşım bile olsaydı kabul etmezdim. Üstelik hayatımda hiç bir yeri yokken, benden böyle bir şey istiyordu. Çok sinirlendim. Çünkü artık sabrım kalmamıştı panpalar. Onu kaybetmeye başladığımı hissetmiştim ayrıca ve bu durum çok ağır gelmişti. Bu sebepten çok fevriydim ve birbirimize incitici mesajlar attık.
    ···
  12. 512.
    +1
    Son attığım mesaj şuna benzerdi. “sen ne istediğini bilmeyen küçük bir çocuksun. Oyun istiyorsun ama oynamaktan kaçıyorsun. Senin yerine bir başkasının istediğin oyunu oynamasını istiyorsun. Yani benim. Ama istediğin oyunun benim için bir uçurumun kenarı olduğunu görmüyorsun bir türlü. Senle ayrıldıktan sonra bunu açık ve net söyledim zeynep. Ya sen ya hiç. Ama sen ısrarla elinde bir kukla olmamı istiyorsun. Ben yokum zeynep. Ben senin kuklan olmayacağım. Elveda.”
    ···
  13. 513.
    0
    Karşılığında “yolun açık olsun. asıl sana elveda” şeklinde kezban atarlı bir mesaj attı. Attım telefonu kanepenin üstüne ve vurdum kafamı yastığa. Gün ağarana kadar düşündüm. Ne düşündüm bilmiyorum panpalar. Muhtemelen hayatımın ne kadar taktan olduğunu, ne çeşit bir sefaletin içinde sona ereceğini falan düşündüm. iş hayatı da ufaktan taka sarmıştı. Maaşı hep geç alıyordum. işinse pek bir heyecanı kalmamıştı. iştekiler de garip tiplerdi. Patron desen ayrı bir dünyaydı zaten. intiharın aslında ne kadar uygun olduğunu düşündüm. Ama henüz o kadar aklımı yitirmediğimin farkındaydım. intihar eden insanlar mutlaka biraz aklını yitirmiştirler diye düşündüm. Çünkü akıl sağlığı olarak nitelediğimiz şey çıktığın köprüde mutlaka “ne yapıyon olum, kolay mı sandın bu işler öyle, bak ne kadar yüksek, in aşşa hadi, salak salak iş yapma” diyordur.
    ···
  14. 514.
    +1
    2 gün zeynepsiz geçmişti ama ruh gibiydim panpalar. Biraz aklımı yitirmek istiyordum. Elindeki tüfekle iş yerindeki herkesi öldürüp son kurşunu kendine sıkan adam olacak kadar yitirsem yeterdi. Artık yolun sonuna geldiğimi hissediyordum ama hala sonumu yazamamıştım. Hayatımı kontrol edemediğim gibi sonumu da kontrol edememekten korkuyordum. Evsiz insanları düşünüyordum bolca. Kim bilir ne hayatlar yaşamışlardı. Kirli yüzlerinin, yazın bile çıkarmadıkları berelerinin ve montlarının, kadayıf kıvamında saçlarının ve sakallarının ardında kim bilir ne hikayeler gizliydi. Belki bir mühendislik öğrencisiydiler, ailelerine ihanet edip hayatlarını gibmiştiler. Belki hayatlarının aşkı onları beğenmemişti. Belki “giberim böyle düzeni de böyle dünyayı da” deyip işi bırakmıştılar. Tıpkı üniversiteye ilk girdiğimde “ohaaa adama bak lan 5 senedir okulda hala mat1 alıyor” dediğim adamın 5 yıl sonra kendim olmam gibi, kıvır kıvır sakalların ve derin bir kederin ardında da benim yüzüm olabilirdi. "Muhallebicinin oğlu" filmindeki "Suat" gibi...
    ···
  15. 515.
    +1
    Yine böyle derin düşüncelere daldığım bir akşamda telefonum titredi. Münasebetsiz saatlerde gelen reklam ya da operatör ya da sulu arkadaş mesajlarına alışıktım. Önemsemeden açtığım mesaj kalbimi titretecek kişidendi. “Konuşalım mı?” diyordu. Aradım. Nerdeyse hiç çalmadan açtı. Geçen gün için özür diledi. Haklı olduğumu söyledi. Ama onun için de zormuş öyle dedi. Yaklaşık iki saat konuştuk panpalar. Belki haberiniz yoktur ama 2009’un 4 Haziran’ını 5 Haziran’a biz bağladık. Çünkü 4 Haziran ile 5 haziran’ı bağlayan gece bizi de bağlamıştı. Telefonu kapattığımda 00.05’ti ve benim bir kız arkadaşım vardı. Hem de şartsız şurtsuz ve tereddütsüz. Uzaktık birbirimize ama “Zeynep” ti o. Hayallerimdeki kızdı. Beni hayata bağlayandı. Artık bir hedefim vardı.
    ···
  16. 516.
    0
    Uzakta olmak elbette sıkıntılar yaratıyordu. Üstelik birbirimizi gerçek anlamda yeni yeni tanımaya başlamıştık. Onun daha önce hiç erkek arkadaşı olmamıştı. Bir kaç çocuk teklif etmiş ama kabul etmemiş. Hafif kezbanlıkları vardı ve depresif sayılabilecek bir kişiliği vardı. Bense ondan önce yaşadığım her şeyi anlattım. Elbette biraz tavır yapar gibi oldu ama bir şey diyemedi. Sadece Ezgi’den yarımyamalak bahsetmiştim. Öyle bir mevzu oldu ve kapandı demiştim. çünkü yakın bir tarihte yaşanmıştı ve bu büyüyü bozmasını istememiştim. Tabi o bi sürü soru sormuştu. Neydi, nerde yaşıyordu, o mu sana asıldı vs vs. Hepsini cevaplayıp konuyu kapatmıştım. ama onun yaşadığı şehre gittiğimden bahsetmemiştim.
    ···
  17. 517.
    0
    Müzik zevklerimiz pek uyuşmuyordu. Aslında çoğu zevkimiz çok uyuşmuyordu. Dünya görüşlerimiz de pek paralel sayılmazdı. Üstelik bu konuları konuşmaktan da pek hoşlanmıyordu ama benimdi panpalar. Benimdi ve önemli olan da buydu.
    ···
  18. 518.
    0
    Sadece bana karşı biraz ürkek ve çekingendi. Bu durumu idare edebilirdim. Canım diyordu önceleri sadece, sonra bitanem de demeye başladı. ilk “ seni seviyorum” u 22 Temmuza kadar bekledim. O da mesajla. Telefonda söylemesi daha da uzun sürdü. Üstelik bilimum trip yiyordum uzak mesafe yüzünden. Bana aşık değildi bunu biliyordum panpalar. Ben %75 seviyorsam o %25 seviyordu belki ama birlikteydik. Bir annenin çocuğuna ördüğü kazak gibi emek emek ördüm bu sevdayı panpalar. Hem onu değiştiriyordum hem de bu sevginin dengesini. Kolay olmuyordu elbet. Saçlarımdaki aklara yeni arkadaşlar katılmaya başlamıştı.
    ···
  19. 519.
    0
    O, okulu bitirmiş ve güney doğunun uzak bir köşesine atanmıştı. Bense işe devam ediyordum. Zar zor geçiniyor, elimde kalan parayla da ya ona sürprizler yolluyor ya da yol parası denkleştirip ortak bir şehirde buluşup dönüyordum. Onun yanına gidemiyordum çünkü yurtta kalıyordu. Onu benim yanıma gelmeye ikna ettim. Hafta sonu + Pazartesi. inanın panpalar havaalanından bavulunu almış çıkarken gözleri çaresizlik ve korkuyla etrafı süzüyordu. Beni farkettiğinde; sevgilisine kavuştuğu için değil, istanbulda kaybolmadığı, gerçekten orda bekliyor olduğum için sevindi. Birlikte eve döndük. Ona sürprizler hazırlamıştım. Oda zaten hiç olmadığı kadar temiz ve düzenliydi. 3 gün istanbulu gezdik panpalar. Daha da bağlanmıştık birbirimize. ilişkimiz uzaktan onun ipini çektiği bir durumdan, dümenin bende olduğu bir hale dönüşmüştü ve onu haliyle etkilemişti.
    ···
  20. 520.
    0
    Son gün yine muhteşem bir kahvaltı hazırlamış ve ekmek almak için aşağı inmiştim. Geri döndüğümde yatağımda gözleri yaşlı ve elinde bür kağıt parçasıyla buldum onu. inanın hiç ama hiç bir anlam verememiştim. Yanına oturdum kağıda bakarak. “Noldu bitanem, neden ağlıyorsun?” diye. Saçlarından öpmek istedim ama kaçındı. “Bu ne?” diyerek kağıdı elime tutuşturdu. Bir otobüs biletiydi. Ezginin yaşadığı şehre alınmış. “Hassgibtir” dedim içimden. Suratımı ateşler bastı panpalar. Varlığından bile haberim yoktu bu biletin. Zaten saklamamın bir anlamı dahi yokken, zeynepin bulma ihtimalini düşünecek olsam zaten çoktan atardım. “Varlığından haberim bile yoktu, nerden buldun?” dedim, cevaplayacağını hiç ummayarak. “Dolabının üstündeki ceketin cebindeydi” dedi. Ulan o günden beri hiç giymediğim bir ceketti. Hiç aklıma gelmemişti bile. Ne tak yemeye atmamışsam bileti. Tabi ki “niye karşıtırıyorsun” diyemedim. Hatta hiç bir şey diyemedim. “Bak cebude biliyorum benden önce oldu bu ama bana yalan söyledin.” Dedi çok ama çok üzgün bir şekilde. içim burkuldu lan. Hakkaten ne gerek vardı. Yediğim her taku anlatıp da bunu anlatmamış olmamın ne anlamı vardı. “Sana bir kez sorucam cebude, lütfen doğruları anlat.” Dedi. “Neler yaşadın onunla? Her şeyi tek tek anlat. Yalansız!” dedi.
    ···