gece gece cidden okuyacak olan varsa gelsin

gözlerim güzelim kızın karşısında oturan bu kırmızı herifteydi. kendimi gördüm onda.amk ne işin var burda am gidip sıranda kitap okusana lan diye geçirdim içimden. çocuk karşımda gitgide kızarıyordu.bir kıza bakıyor bir bana bakıyor rezil olmuscasına kafası gitgide masaya eğiliyordu.aha şimdi terler amk diye aklımdan geçirdim.10 sanıye sonra alnındakı boncuk boncuk terlerını farkettım eski benin.a be cocuk a be cocuk konussana.tek bi kelime et gidicem ulan bak tenefüs geçiyor.ama tek kelime söylemedi amk. bekledim bekledim yok. çocuğa baktım ve baktım. yavasca suratımda bin bi ifade oluştu. acayip binlik gösterdiğini düşündüğüm bi gülümsemeydi bu.görmediğim halde biri bana bu gülüşü yapsa çakardım ağzına bi tane.o derece yani. neyse ben güldükçe mutlu oluyordum. cocuk küçülüyor, büzülüyoe,eliyle terlerini siliyor mal gibi suratıma bakıp gülüyordu.ben ise sadece bakıyordum kardeşlerim. ruhumun arta kalan son parçalarında mutluluk seziyordum.amk sadisti ben sonra çocuktan kafamı cevırıp kıza baktım.bu ikinci bakısımda acayip tatlı gelmişti kız gözüme. kızı incelerken birden patladı kız bana doğru.ne istiyosun be gerizekalı, başka işin yokmu, mahvettin masayı galiba bunları söyledi. benım tepkin aynen şu oldu kardeşlerim: suratımdaki gülümsemeyi büyülttüm, sesli bi şekilde gülmek diye tabir ettiğimiz tıs sesli o gülücük sesini cıkardım. gerçekten mutluluk gülümsemesiydi bu.neden amk neden mutluyum bilmiyorum ama o çocuğa yıllar gibi bana ise bikaç saniye gelen o anlarda çook ama çok mutluydum. gerçek bir mutluluktu. sonra çayımda son bi yudum alıp kardeşlerimin yanına geçtim. gider gitmez hepsinin suratındaki gülmekten kızarma halini gördüm. hemen yanına sandalyeyı koyup oturduğum okan sırtıma vurup ne bin bi adamsın lan sen ahahaha dedi. sonra hep birlikte güldük.ama bu gülüşüm mutluluk gülüşü değildi. içimden üzüldüğüm yapmacık bi gülüştü...

edit:sahurdan sonra saat 3.30 gibi devam..

biraz sonra zil çaldı ve toplanıp sınıflara gittik. sınıfa giderken aklımda sürekli kantindeki çocuk vardı. aklımdan cıkartamıyordum o suratını. yolda bir daha güldüm. tuvalete uğrayıp yüzümü ve saçlarımı yıkadım. bikaç tel daha terk etti beni. ıslak kafamla sınıfa gittim. benım sıramda kendi sıra arkadasım ve az önce konustuğum kızın sıra arkadası oturuyordu.kim bilir şimdi yine ne tak var amk diyerek gittim sıramın yanına. benım sıra arkadası aga sen ... nın yanında oturcakmıssın bu ders aynı sekilde dönüp gidip oturdum denilen yere. kız kafayı gömmüş yatıodu sırada. horluyordu hatta amk korktum. neyse şaka tabi kız horlamıyordu. hatta uyumuyordu da kafasını sıranın üzerine koymus öyle mal gibi yatıodu. yanına oturunca kıpırdamadı. gözlerini kaldırıp bana baktı bende ona baktım. sonra kafamı cevırdım. bana bakıyordu hala.bir daha baktım kıza o anda aklıma binbir türlü şey geldi kardeşlerim. ergen ve sivilceli sevgili beynimin ilginç fantezilerine şahit oldum o anda. kızı aynı bu pozisyonda yatırmış arkasından sırtına vuruyordum.amk züt falan da değil sırt. neden sırt ulan neden. bende beynıme bunu sordum ama birden değişti görüntü.bu yeni hayalde sınıf bomboştu. kız suan bulundugumuz sırada çırılçıplak yatıyordu. bende sınıfın diğer ucundaydım. birden havalanıyor ve kıza doğru ucuyordum.ben kafam tavana carparak kıza yaklasırken gectığım yerlerdekı sıralar devrılıyordu bırbır.tam çıplak kızın yanına yaklasıyordum ucarak ve birden kendime geldim.

karşımda çırılçıplak halüsülasyonunu gördüğüm bu kızı birden suratımın 10 cm karşısında üzgün üzgün cevap beklerken buluyorum.ilk işim kafamı suratından cekıp bacaklarına ve vücudunun gerıkalan yerlerıne bakıyorum. kız çıplak değildi. kız fark ettımı bılmıorum ama benım aletin dikildiğini fark etmem, kızın giyinik olduğunu öğrenmemden daha fazla acı verımiyor bana. neyse kendime geldiğimde ne diodun diye sordum tekrar kızın vücudundan daha güzel suratına dönerek..

kız: ee ne diyorsun?
ben: ne-ne diyorum ?
kız: ... sen ..beni dinlemiyor musun ya?
ben: pardon dalmışım ne demiştin?
kız: ofhhhfffh... diyorum ki esra(sıra arkadası olan kız) cem le(benım sıra arkadasım) oturmak istiomus. onla çıkıcak mış galiba.[ayyy oyy falan]

bu sahneden sonraki tepki mi ve nasıl sakin kaldığımı anlatamam. acayip sakin ve ağır bi bicimde kıza tamam diyip dönüp baktım bu mallara.amk sizin liseli itoğulları diye güldüm içimden eşşoğullarına. sonra dönüp beklemeye basladım öğretmeni.ben tam karşıya bakım yenı sırama alışmaya çalışıyordum. hemen yanımda bir çift göz bana bakıyordu farkedıyordum.ama dönüp bakmadım kız. etrafı inceliyor yerımı falan duzeltıyordum.en sonunda bana bakmayı kesmeyınce kıza döndüm ve hayırdır dedım. asıl sana hayırdır.ne oldu 1 ayda.ne değişti. nasıl bu hale geldin birden bire. gibi taktan sorgulama cümleleri kurdu. bende dönüp artık çabalamasını kesmek için veya kıza acıdıgım için hiç desteklemediğim şu cümleyi söyledim: sana olan duygularım hala aynı evet kardeşlerim bir am uğruna şu ergenlik cümlesini kurdum. kızın tepkisinin bu şekilde olacağını bılsem hiç sormazdım amk. kendimi gibik duruma düşürüp su cümleyi söyledikten sonra kızın suratı düştü bembeyaz robot gibi bi hale geldi. sonra kendini zorlayarak hafifçe gülümseyip kalktı ayağa. sınıf kapısına doğru yürüdü hızlı hızlı.o sırada içeri öğretmen girdi ve kapıda kızla bişiler konustu. sonra öğretmen kendi masasına geçti kızda sınıftan cıkıp gitti.son gördüğüm suratı kıpkırmızıydı, kafası yerdeydi ve gülüyordu...

edit:yarın gece devam beyler kusura bakmayın yarın iş var.

dün gece 1-2 halısaha macım vardı beyler ondan yazamadım.

kız 10 dk sonra içeri girdi. suratı ve elleri ıslak bi şekilde yanıma oturdu.ben kızı utandırmamak ve az önce yaptıgım seyın sacmalıgını smdı fark ettıgım için kafam ellerimin arasında masaya bakıyor arada tahtaya yogunlasıodum. kız sağ elimi suratımdan cekıp pis pis sırıtarak 'tamam' dedi. bende suratımı kızın suratına cevırdım ve dudaklarımı kulaklarıma doğru kaldırıp gülmek denen o hareketi yaptım yapmacıklasarak. kız daha da güldü. dişlerini görebiliyordum. güldükce daha da cirkinleşiyor, çirkinleştikce doğallaşıyordu. işte gerçek doğallık dedim içimden ve az önceki pozisyonuma döndüm.

okul cıkısı yenı kardeslerımle bizim bilardo salonuna gittik. içeri ilk girdiğimde dikkatimi en köşedeki bilardo masasının ordaki 3 adam çekti.en soldaki cebinden içi bembeyaz tozla dolu 2 ufak poşet cıkardı ve el cabukluguyla diğerlerinin ellerine sıkıstırdı. diğer ikisi ceplerinden biraz para cıkarıp bilardo masasının üzerine bıraktı ve yanımızdan gecerek gitti.bir yandan arka tarafa ağır ağır yürüyorduk. satıcı adamla gözgöze geldik birden. adam bana baktı hafifce güldü ve kafasıyla selam verdi.ben hemen gözlerimi kaçırıp kafam yerde bizimkilerin yanına gittim.

entry gilirken hata oldu nedır amk 3 kere entry boşa gitti

olum dün gece yazamadım çünkü yazdığım entryleri gönderince entry girme hatası veriodu.3 kere girdiğim upuzun entry boşa gitti bu hata yüzündenden. microsoft office ye kaydettim kopyala yapıstır yaptım yıne olmadı o yüzden yazamadım.bu gece telefı edicem merak etmeyin.

burada biraz bizim cocuklardan bahsedim suan ki tek kardeşlerim.bu asalaklardan ikisini konusmadan geçiyorum. müslüm gürses, azer bülbül dinleyip kafa bulan tespih li tiplerdi.ama üçüncüsü yanı adına hasan dediğimiz elemen konusmaları falan baya kaliteli biriydi.cok fazla dinlemese de pink floyd led zeppelin king crimson gibi grupları biliyordu. saçma sapan kitaplar okusa da en azından bişiler okuyordu da.bunla beraber takıldıkca gitgide bana benzemeye basladı hasan. benden film ve kitap tavsiyesi alır arada ben ve aliyle kütüphaneye gelirdi.ali de yavas yavas bizde takılmaya baslamıstı son dönemlerde.ama iyi ki bu cok uzun sürmedi ve aliyle arkadaslıgımız bitti. buna daha sonra gelicem.

o gün öğlen sıcagında eve gittim. banyoya girmek için hazırlandım ve telefonumdan led zeppelin-since ı ve been loving you actım ve içeri girdim. daha şohbeni falan acmamıstım.bi elimde telefon son ses müzik acık diğer elim gibimde işiyordum.(bizim tuvalet ve banyo birleşiktir).birden telefon titredi ve müziğimi yarıda kesip dıın dıın ötmeye basladı.tam olarak dıın dıın deildi ama ona benzer kafa gibici bi sesti. ekranda bi numara vardı. tanımıyordum numarayı. müziğimi kestiği için sinirlenmiştim. işemeye devam ederken actım telefonu. işte o konuşma:

kız: naber larsen. sensin dime.ben _kızın adı_ telefonumu gecen dün kantinde sabah oturdumuzda almıstın.(o an kızın adresıyle birlikte telefonunun not defterimde yazdıgını hatırladım) nasılsın, nabıyorsun.
ben: şuan mı ne yapıyorum.
kız: evet evet. evde misin?
ben: ee.. evet, evdeyim işiyorum şuan.
kız: ...
ben: ehe ehe şaka tabi (hemen telefonu çişimin sesinin gitmeyeceği bi uzaklığa getırdım ve aceleyle kestım işememi. bacagıma falan geldi ama neyse konu o deil)
kız: ıhı ıhı komikmiş.ee gerçekten nabıyosun şuan. bizim durumumuzu konuşmak istedim de.
ben: gerçekten söylemek olursa şuan koltukta oturmuş seni düşünüyordum.(yalan tabi amk kızı düşürmek için)...

içeri geçip çırılçıplak çöktüm koltuğa. hangi konu ya dedim. kız ya bizim bu gün okulda gerçekleşen şu olay.sen ve benle ilgili olan. yani... ehe şimdi biz.. çıkıyor muyuz? dedi.ben biraz şaşırdım işin buralara geleceğini bilmiyordum tabi. eeeh ehe konusalım şimdi, nedir durum dedim cevap olarak.o da ben gerçekten istiyorum birlikte çıkmamızı ehe yani eğer sordugun soru hala geçerliyse dedi. kıza sabah söylediklerim yeni geldi aklıma. beynime kaynar sular döküldü birden nerde oldugumu ve neler yasadıgımı hayırladım. deja vu gibi birşeyden uyanmışım gibi olmuştu. hemen durumu toparlayıp terli ıslak kıçımı koltuktan kaldırıp kıza evet onla ne kadar çıkmak istediğimi onu görmek için sabırsızlandıgı mı falan saçmaladım yapmacık bi edayla. sonra telefonu kapatıp kendimi banyoya attım.

@739 o müzik bir zamanlar amerika filminin müziği. öyle bir geçer zamanki de de kullandılar.ama orjinal hali o filme ait.

(bu entyi yazmak ve o anı tekrar yasamak için az önce banyoda girip 15 dk yıkandım beyler ona göre.)

içeri girdim yarım kalan çişimi bitirdim. telefondan yarım kalan müziğimi başa alıp açtım. telefonumu sesin daha iyi geleceği yankı yapan bi yere dolabın köşesine koydum. burda ıslanmadı da.sıcak suyu yarım soğuk suyu ise sonuna kadar açtım. genelde kaynar suyla banyo yapardım ama vücudumun heryanında ateş sıcaklığı hissediyordum. söndürmem lazımdı bu ateşi. suyu açıp yukarı astım şofbeni.su vücuduma değdiği ilk anda gözlerim kapalı müziği dinliyordum. müziğin sesi kısıldı. gözlerim kapalı vücudumdan çıkan dumanları görüyordum. eriyordum resmen. sonra suyun altına kafamı soktum. aynı şekilde müziğe ayak uydurarak kafamda geziniyordu bu su denen nimet. kaşınan ve saçları dökülen kafamın her yanından sular akıyordu. suratım,kulaklarım, ağzımın içi ve boğazım. heryanım suydu. dökülen saçlarımın suyla birlikte girmesini izledim ilk başta hüzünle. sonra su denen şeyi inceledım. yere fayanslara oturdum müziğim devam ederken. yere daha yakınken saçlarımın çoğu daha net görünüyordu.bu kadar çok döküldüğünü tahmin etmemiştim. yerdeyken kafamı kaldırıp dıştan falso alarak suratıma gelen suyu izledim. gözlerimin kıpkırmızı oldugunu hissediyordum.o soğuk nimeti kana kana içtim kardeşlerim.eve banyo yaptığım çeşme suyuydu.ama ömrümde içtiğim en güzel suydu belkide. arasında bi seçim yapamazdım içtiğim suların ama bu cok tatlı gelmişti. sonra incelemeye basladım sofbeni. tüm deliklerden eşit miktarda su akıyordu.ama köşede bi yerdeki delikten azar azar damla damla su akıyordu yere.o suyu izledim biraz. dilimi dışarı çıkardım. evet yaptım.o akan suyun her bir damlasını 4-6 dakika kadar o pozisyonda içtim. neden böyle bişey yaptım hatırlamıyorum.ama müzik bitene kadar durdum öylece...

sahur ezanından sonra devam beyle yemege gidiom.

banyodan cıktığımda telefona mesaj gelmişti.o müziğin heyecanıyla kaptırmışım herhalde duymadım mesajı. cıkıp üstümü giyinirken fark ettim. demın kı kız akşam saat 21 de onun evının orda bi park varmış oraya cagırıyor benı. üstümü giyip o gün iş olmadıgından yatıp uyudum. akşam saat 19.30 gibi kalkıp yemek falan yedıkten sonra not defterımden evının adresını aldım. gittim ordaya sora sora buldum bunun dediği parkı. saat 21.15 falan olmuştu geldiğimde. kimse yoktu parkta.her yer ışık doluydu ama park boştu. tasmasıyla kopeği gezdiren bi güvenlik geçti bi ara önümden. sonra en çok ışığın oldugu meydan tarzı bi yerde kızı beklemeye basladım.cok geçmeden geldi. oturduk bi yerde bu saçma işin adını koyduk. söylediğine göre sevgili falanmışız.

kendinizi bi benım yerıme koyup düşünün. yıllardır evde uzaktan kızlara bakıp osbir cektiniz, camdan fark ettiğiniz bi kız için camdan cama koştunuz. yeri geldi facebooktan eski arkadasların fotolarına boşaldınız.o kadar asosyaldiniz ki bi kızla dahı konusamadınız.ama şimdi sevgili denen o illetin içindesiniz. duygu adı arkasına saklanmış gibiş içgüdüsü var ikinizde de.bunu o da biliyor sen de biliyorsun ama asla konusmuyorsunuz.o her zaman ordadır. ikinizde bilirsiniz. neyse sex istedğini aşk saçalığı ardına gizleyip erkekle kız olarak takılmaya basladınız birden bire.ama nasıl oldu da bu duruma geldiniz. işte ben o geçe bu saçma kızla o parkta konusurken yasadıklarımı iyice bi gözden gecırdım.ne oldu da peçete almaya üşenip defter yaprağına boşalan bi asosyal liseli bu hale gelmişti. işte bu sorunun tek bi cevabını bende bilmiyordum.ama olmuştu işte. sanırım zamanı gelince kendi kendine gerçekleşiyor bu gelişmeye cok da benzemeyen iş.

o parka 1 kız 1 erkek olarak girdik ve 1 sevgili olarak çıktık. işe bak amk sevgili nedir ya.şimdi size bu kızla ilgili çok da uzun vade de olmayan planlarımı anlatayım.bu kıza yaklaşmaktaki tek sebebim gelişimi mi tamamlamak. evet bu aşamaya kadar bir çok seviye atladım.bir çok zorluklardan geçtim.bu asosyallik denen illetten kurtulmak için buralara kadar geldim. şimdi tek bir şey vardı o da hayallerimde bile gerçekleştırmeye utandığım o gibiş denen cinsel organ birleşmesi.bir çoğundan dünyadaki en güzel duygu oldugunu duydugum bu vuruş işi benı iyice heyecanlandırıyordu. hemen olucak bi iş deildi bu ama bu amaç uğruna ergenliğimi dışa vurup onlar gibi biri olucaktım. kamufle olup onlardan biri gibi görünecek gerekirse uzaktan bakıp sürekli küfrettiğim o iğrenç çiftler gibi olacaktım.ama bu noktaya kadar geldikten sonra amacıma ulaşacaktım her ne olursa olsun..

edit: yarın devam beyler malum sabah 08:00 da iş başı.

ertesi gün sabah okula yenı kardeşlerimle gittim. sabah onlarla birlikte koyun eleme fastından sıyrılıp geçtim ve okula girdim.ilk tenefüs sınıfıma üçü beraber girdi.bu cocukların (ve dolayısıyla yavas yavas benım) okulda öyle bir namı vardı ki üçü birden bizim sınıfa girdiklerinde tüm sınıf sessizleşir ve kızlı erkekli tüm gözler onlara dikilirdi. işte öyle bir zamanda girdiler içeri. kalabalık sınıf sessizleşti, üçü ağır ağır yanıma geldiler benim oturduğum yere gelıp ayakta etrafımı sardılar. yuksek sesle konusup sakalar yapıp benı de alıp dışarı cıktılar. işte bu olay hergün her tenefüs gerçekleştikçe sınıftaki statüm ve saygı duyulma oranım da artıyordu. artık kimse gelim benı küçümse bi bakışla süzüp bana neden sessiz oldugumu sormuyordu. sokakta görenler artık kız veya erkek olsun selam verıyorlardı. olmak istediğim mevkii tam olarak bu muydu bilmiyorum ama suan bu mevkiideydim.

ilk tenefüs arkadaşlarımla kantine indik çay içtik. diğer tenefüsler kız arkadas saçmalıklarıyla geçti. kızı düşürmeye kendimi bile şaşırtan bi özgüvenle çalıştım. işte benım okuldan ayrılma sebebım olan olaylar zincirinin başlangıç halkası o gün başlamıştı.

okul çıkışı kız beraber eve gidelim dedi.mal mısın amk aliyle çıkışta kütüphaneye gidicem ben cümlesini ona daha nazıkce cevırıp söyledim. bende gelim nolcak dedi. tamam dedim gel. çıkışta aliye bizimle geleceğini söledim o da bızı yalnız bırakmak için olsa gerek saçma bi jest yaptı ve gelmıceğını söledi. bende mecbur kızla gitmek zorunda kaldım. çok uzatmadan kısaca yazıcam burdan sonrasını. yolda kızın abisini yanı hala oğlu mu dayı oğlu mu onu gördük. kız görür görmez zaten bi rengi deişti yolunu falan deiştirmek istedi. şaşırdım ilk başta ben ama cocukta bizi görmüştü. baya sınırlı bi şekilde geldi yanımıza. önce ben yokmusum gibi kıza senın ne işin var bu çocuk lan ne karıştırıon sen yine dedi. kız ya bişey yok arkadasım o benım diye cevap verdi. cocuk biraz daha bağırdı sonra bana dönüp kimsin lan sen dedi.ben yine aynı alaycı binlik ifademle çocuğa dönüp sanane yarram cümlesini surat ifademle göz kırparak gösterdim. cocuk iyice sinirlenmiş olacakki yaklakştı bana baya yakamdan tutup sarstı sonra sağ eliyle çenemi tutup sıktı.bir yandan da sen benımle alay mı edin lan diyordu. tipini gibtiğim eşşeği kafasında 1 ton joleyle bana artıstlık yapıodu.ilk defa böyle bi olay yaşıodum.ilk defa bi kavgaya bu kadar yakın hatta ıcındeydım.ve daha da devam etmek istedim. biraz korkuyor hatta bacaklarım titriyordu.ama cocuga bi an bile vurmak gelmedi içinden. ellerimle onun elini çenemden çektim ve cek lan elini dedim cok ama cok doğal bi şekilde gülerek. sonrası biraz farklı ve bol kanlıydı kardeşlerim.

edit:bi sıçıp gelim okuyan varsa devam edicem.

cocuk bu tepkinden sonra ilk iş olarak benı konustugumuz yol ortasından köşeye tenha bi yere cektı. önce ağzıma bi tane yumruk attı. ağzımın içinde tuzlu tatlı karışık tat alırken ve dudağım uyuşurken nefesımı bi kaç sanıye kesen bı yumruk ta karnıma yedım. hemen ardından gerıye doğru benı item ve dengemı kaybedip yere dusmemı sağlayan o bir çift el.tabı bunlar olurken en cok canımı sıkan ve en cok sınırlerıme dokunan bağırışmalardı.ben bağırmıyordum tabı.o kadar da ezik değilim amk o kadar acıyı da kaldırabildim. dolayısıyla dayak atan cocuk da bağırmıyordu. etrafta sadece o sevgılım denen yapmacık kız duruyordu.bi tek o çığlık çığlığaydı. biraz daha sessiz olsa ne olacaktı sanki amk.şu anı bozmasaydı bu gibik sesiyle. neyse cocuk dövmekten sıkılmış olacak ki vurmayı bıraktı bana. ağzım,burnum, kaşlarım kan içindeydi kardeşlerim.ama bir gram acı bile duymuyordum. yanağım uyuşmuştu ve kollarım karıncalanıyordu. güçlükle sırtımı yerden kaldırıp kıcımın ustune oturdum.o anda da kız uzerıme cullandı. zaten sıcak olan hava ve tane kanım yetmıomus gibi bir de kızın yorgun vucudumdakı ağırlığı iyide zorladı benı. zaten cok da surmedı bu an.abisi kızı alıp kolundan tuttu ve zütürdü.

biraz daha doğruldum ve giden bu ikiliye baktım. bani bu şekilde döverek değişimimi bir adım yukarı çıkaran bu delikanlıya iyi bir ders verıcektım.ve o ders yanında yürüyerek gidiyor ve dönüp ikide bir ağlayan gözlerle bana bakıyordu..

yüzüm kan içinde kütüphaneyi girdim ve lavaboda iyide temizledim suratımı.ama elbisem ve yakalarım hala kanlıydı. cıkıp yukardan Jostein Gaarden in sofie nin dünyası kitabını aldım.eve gittim. üstümü başımı değiştirdim. sonra bi kaç film izledim ve yatıp zıbardım. uyandıgımda akşam olmuştu. gidip elimi yüzümü yıkadım. aynanın karşısında kendime baktım. saçlarım baya bi uzamıştı ve çok ama çok dökülüyordu.ilk dökülmeye basladıgı zamanlarda stresten ve utangaçlıktan kaynaklı oldugunu düşünmüştüm.son 3 yıldır aklımda sürekli saçlarımı kazıtmak vardı.bi türlü cesaret edememiştim dış görünüşümden dolayı. kulaklar kepçe,boy 170 civarı hobit gibi bişeyim zaten normalde.ama o aynanın karşısında düşündüm uzun süre. gibtir et la dedim. banane amk. benı bırak millete ne benım kepçelerimden. orda kepçe bir kulak yerine düz bi deri mi olsaydı. veya begenmediğim suratım dikişlerle dolu mu olsaydı. bunları geç bu düşüncelerim engellilere en başta kendi vücuduma hakarettir. sonuçta bu vücut dediğim şey bendim zaten.ben hiç yaşamamış olmayı dilerdim. intihar etmeyi hiç düşünmemiştim ama hiç doğmamış olmayı hergün düşünürdüm o aynanın karşısında oldugu gibi.bu sebepten ötürü evlenmemeyi evlensem bile oğluma en büyük kötülüğü yapıp onu dünyaya hiç getirmemek yolunu seçmiştim.en azından öyle planlamıştım.

ellerimi kafama attım.bi 4 tel falan daha geldi avucumun içine. derin bi oh çekil kafamı suyla yıkadım. yine baya bi döküldü. sonra banyodan cıkıp salondaki eşya dolabını açtım. babamın eskiden kullandığı traş makinesini çıkarığ girdim banyoya. elbiselerimi çıkarıp kafamı kuruladım.ve hayatımda yaptığım en doğru ve nadir zevkli işlerden birini yaptım. makineyi oldugu gibi tam ortasından soktum uzun saçlarımın arasına. daha ilk girişinde acıyla bağıran ve dipten kesilen saçlarımın cığlıklarını duydum. sonra kafamın neresinde bi siyahlık görsem daldım oraya.

her taraf kegib saçlarımla dolmuştu kardeşlerim. aynadan kendime bakmamıştım hiç. sadece saçlarımı bakıyor nasıl bi tipe büründüğümü hiç fark etmiyordum aynanın karşısında. ayak parmaklarım saçlarımla kaşınıyor eğilip arada ayağımı temizlemek zorunda kalıordum. ensem sırtım pijamamın ve baksırımın araları.her tarafım siyah, sim siyah saçlarımla dolmuştu. kafamın tam ortası kaşınıyor kaşının yerleri titreyen makinenin ucuyla kaşıyordum. cinayet işlediğimi sandım bi ara ama çok zevkliydi. gözlerim dönmüş zevkle kafamda makinenin ucunu gezdirmediğim tek bi yer bırakmamıştım.en sonunda makineyi lavabonun üzerine bıraktım.her tarafı saçlarımla doluydu.ve ellerim.her ikisi de simsiyahtı. musluğu sonuna kadar açtım. önce ellerimi iyice bı temizlerim. sonra kafamı suyun altına daldırdım ve az önce temizlediğim ellerimle kafamdaki kılları iyice yıkadım. ensemde sırtıma ordan kıçıma, boynumdan göğsüme ordan da karnıma giden bir sürü su damlaları vardı.her birinin atığı yolda bi kaç tane saç teli oluyordu. yerleri ve lavabonun üzerini hiç saymıyorum bile. hiç bu kadar fazla saçım oldugunu düşünmemiştim. kafamı yıkayıp kalkıp aynaya baktım. hayatımda kendimi binlerce kez görmüşümdür kardeşlerim.ama daha önce kendimi hiç bu kadar acınası bi halde görmemiştim. bildiğin beni kendi vücudumu yani ben dediğim bu et parçasını ilk defa bu halde görüyordum. sanki farklı biriydim. saçlarımın önleri ve ensem düzgün kesilmemişti. bazı yerlerde saçlar daha fazla kalmıştı hatta.her tarafı iyice temizleyip saçlarımı poşete doldurdum. sonra elimde saç poşeti dışarı çıktım. önce onu çöpe attım sonra berbere gittim. adam kapatmak üzereydi ama durumun zorluğunu anlayınca 10 dkde fazla bıraktığım yerleri alıp enseyi ve önü düzeltti.bu şekilde biraz daha iyiydi ama hala aynı şaşkınlık içindeydim.

eve gittiğimde ilk kardeşim gördü. şerefsiz 1 saat dalga geçti benle tipe bak amk keltoşu diye. sonra annem gördü. saçlarımı uzatamama her zaman karşı cıkardı annem.ama benı bu halde görünce cok sasırdı. hatta uzuldu galiba. sonra biraz fırça attı ve bende gidip bi duş alıp yatagıma uzandım.