1. 476.
    0
    Reserved
    ···
  2. 477.
    0
    ayraçullah
    ···
  3. 478.
    0
    reserved
    ···
  4. 479.
    0
    Devam panpa bekliyoruz
    ···
  5. 480.
    0
    @329 betimlemeleri hiç yapma artık amk boş beleş kelimeler dolduruyorsun . Hikayeyi
    en sade haliyle yaz.
    ···
  6. 481.
    0
    Rezerved
    ···
  7. 482.
    +2
    bi kaç hafta sonra aliyle daha fazla konuşma fırsatı buldum. bişeyler öğrenmeye hevesli, beni ilginç bulan, çok bilgili olmasa da hevesli siirli bi çocuk.2 yıldır düzenli olarak gittiğim kütüphaneye gideceğim bi gün bana okul çıkışı ne yapacağımı sordu. bende çıkışta kütüphaneye gidicem ordan da eve dedim. bende senle gelebilirmiyim, biraz kitap okumak istiyorum zaten ne zamandır böyle bi planım var dedi. tabi bende kabul ettim direk.o upuzun yolda konuşabileceğim bi ses arıyordum bende zaten. çopu zaman adını yankı koyduğum içimdeki sesle konuşurdum. hatta size unutamadığım bi diyalogumuzu yazim:

    (y:yankı,b:ben)=

    b:ee yine kaldık başbaşa bu gibik yolda.
    y:işte biz buna muhtacız dostum,sen ve ben yalnızlığa muhtacız.o olmadan ikimiz bi hiçiz.
    b:sadist misin olum şurda sohbet edeceğim bi lavuk olsa iyi olmaz mıydı? elimdeki (sağ elimdeki limonlu sodayı ve sol elimdeki sigarayı göstererek),bunlarda tek başına gitmiyor.
    y:ben neyim ulan itoğlu it.benle konuşsana.(o sıralar incide takılmaya başladığımdan bilinçaltıma bu küfürler empoze edilmişti)
    b:ya olum tamam da sen yoksun ki.gibik koca kafamın içinde bi sessin. yani sana bi soda ısmarlayamam. paketimden çıkarıp bi dal veremem.ama iyi çocuksun severim seni.
    y:işte burda yanılıyosun dostum.ben senim,ama sen ben değilsin.ben senin beyninim. sense gibik duygulara muhtaç ruhsun.ben senin madde yönünüm. sadece var olanlarım.ben gerçek olanım..
    ···
  8. 483.
    0
    neyse biz aliyle çıkışta kütüphaneye giderken yolda her zaman sigara aldığım bakkala girdim.2 limonlu soda bide 1 paket sigara aldım. okula çakmak zütürmediğimden bi tanede kibrit aldım. birini buna verdim önce almak istemedi sonra baya ısrar edince almak zorunda kaldı.ben sodamı içerken verdim buna tutsun diye.bu tutarken çıkardım bi dal sigara yakıcakken sigara mı içiyorsun dedi. hiç bir şey demedim baktım önce buna sonra bişey demeden e görmüon mu amk gibisinden bi işaret yaptım. nası yaptım bilmiom ama anladı işte. hafif tebessüm ederek sigara içicek birine hiç benzemiyorsun dedi. uzun zamandır hayalini bulduğum kütüphane yolu arkadaşı bulduğum için hafif gazla bende daha neler var dedim.

    okulların açılmasından yaklaşık bi ay sonraydı ilk kütüphaneye gidişimiz. ekim veya kasım ayıydı.en sevdiğim günlerden biriydi. hava yağmurlu, okul çıkışı kapıda bekleyen barzolar var, etraf gri rengi bi tonda. işte ilk günümüzde uzun uzun konuştuk. benim yağmurlu havayı ne kadar çok sevdiğimi, baya kitap okuduğumu ve çok film izlediğimi daha ilk gün öğrenmişti.ilk günümüzde kütüphaneyi çok beğenmişti. gerekli evrakları o gün sorup öğrendik ve ertesi gün onu da kayıt ettik.2. günümüzde hangi kitabı okuyacağını bilmediğinden ben tavsiye ettim ona. yeni başlaması için şeker portakalını okumasını söyledim. yeni başlıcak panpalar için cidden çok güzel kitap..
    ···
  9. 484.
    0
    Bu gece yazacak mısın panpa ona göre açacağım
    ···
  10. 485.
    0
    @403 adam yazıyo lan işte
    ···
  11. 486.
    0
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  12. 487.
    +1
    sonraki günlerde aliyle birbirimize alışmıştık iyice. yaklaşık aradan geçen 2 aylık bi sürede onla haftanın 2 günü kütüphaneye giderdik. tabi bu kütüphane yolu sayesinde uzun uzun tatışır, bilgi alışverişi yapardık. yani yalnız değildim artık. yani öyle bişey. yine ev halim sefillik doluydu. sadece okulda ve kütüphaneye gittiğimiz bazı günlerde konuşma fırsatı buluyordum biraz da olsa. onun dışında yine aynı taktan yaşantı işte.

    ev geçimini almanyadan aylık olarak para gönderen babam sağlıyordu. annemde bi konfeksyon dükkanına öğle yemeği yapıyordu.bu şekilde kıt kanaat geçiniyorduk şimdilik.iki kişi okutmak kolay değildi tabiki.o dönemlerde bazı ekonomik zorluklardan geçtik. babam kim bilir elin memleketinde dil bilmeden ne zorluklarla çalışıyordu. işte bu düşünce kafamı çook uzun bi süre meşgul etti..
    ···
  13. 488.
    0
    e hadi amk
    ···
  14. 489.
    +1
    günler birbirini kovaladı bu şekilde.bi arkadaşım olmuştu. yıllardır yalnız yaşayan ben şimdi kütüphaneye gidecek birini bulmuştum. kafam yine rahat değildi ama. babam almanyadaydı ve bu beni gerçekten üzüyordu. yani yıllardır birlikte yaşadığım babamın birden ayrılmasına kafayı çok takmıştım. ezik bi asosyal olarak bana yaz tatilinde cektirdiklerinden sonra nasıl hala kendimden çok onları düşünebiliyordum anlamadım.ama daha önceden de dediğimiz gibi aile önemlidir.ne kadar çabalasam da vazgeçemiyordum onlardan. onlar çoktan benden vazgeçmiş olsa da.

    bu düşünceye kütüphaneye gittiğim bi gün okuldan eve geç gelmemle vardım. hava yağmurlu,yaz kış giydiğim koyu yeşil montum ve botlarım tam takır üzerimde. okuldan saat öğle 12 de çıkıyorum.eve gelmem saat 14 ü buluyor. aliyle biraz falza dalmışız sohbete.bi yerde oturuop baya konuşmuşuz. neyse eve geliyorum. annem çok sinirli. bana nerde kaldığımı soruyor. kütüphanedeydim noldu bişi mi oldu diye soruyorum. azarlamaya devam ediyor, kütüphaneymiş, olum sen nesin ki okuyunca bişey olucaksın.sen gereksiz salak bi adamsın. evden dışarı adımını atmayan, asalak gibi yaşıyan bi çocuksun. seni kitap mı kurtaracak diyor. tamı tdıbına seçtiği kelimeler bu şekilde. ekgibsiz.kusursuz.tam olarak bu.yani bi düşünün.eve gelmişsin annem, canım dediğin kadın sana tam olarak bunları söylüyor. ayakkabın ayağında boydan boya ıslaksın.ve en kötüsü söylediklerinde tamamen haklı olması. yani şuan bile düşünüyordum da söylediği her kelime her hece tamamen doğru.ne yazık ki işte ben buyum ve be kadar değiştim sansam da hiç bir zaman değişmedim..
    ···
  15. 490.
    0
    Reserved
    ···
  16. 491.
    0
    Panpa kitap yazda okuyalım başladığından beri takip ediyorum başlığı
    ···
  17. 492.
    0
    bu fazla yüklenmeden ötürü çantamı bile bırakmadan aynı hızla arkamı dönüp iniyorum merdivenlerden. tıpkı evden kaçtığım o gece gibi annemin sesini bekliyorum ardımda. kulaklarım it gibi o merdivenlerde yankılanacak tek bir kelimeyi bekliyor. yalvarıyor adeta annemin ses tellerine. lütfen bari bu defa çıksın ağzından tek bi kelime.o gibik duvarlar ardımdan kapanan kapının çıkardığı gürültüyü yankılıyor. yüksek bi gürültüyle kapanıyor kapı.ve aniden tamamen sessizliğe bütünüyor.ben sol ayağım üst basamakta, sağ ayağım onun iki basamak altında yüzüm eve dönük halde kala kalıyorum. kapının gürültüsünün hemen ardından oluşan gibik sessizliğe gömülüyorum. önce ses denen şey terkediyor beni. sonra bi tık sesi geliyor kulaklarıma.ve hemen ardından ışıklar da kapanıyor. önce sessizliğe sonra karanlığa bürünüyorum. ezik ve asosyal biri için vazgeçilmez bu kutsal ikiliyi ilk defa o zaman tanımıyorum elbet,ama ilk defa hoşuma gidiyor bu durum..

    hemen apartmanı terkediyorum. kapıyı açar açmaz yüzüme vuran gri havanın çokta parlak olmayan ışığını kucaklıyorum. hemen derin bi nefes çekiyorum içime. sigara dumanının yerini tutmayan bu hava beni en azından kendime getiriyor. yağmur biraz daha şiddetlenmiş. yere çarpan damlalar bikaç santim yükseliyor. yerde su birikintileri oluşturuyor bu damlalar.kim bilir kaçyüzmetredir bi yolculuk içinde bu gibik su taneleri.o an o kapının önünde beklediğim o 15 dakikalık upuzun an milyonlarca nesne olmayı hayal ettim. önümde dans eden su damlalarından gökyüzünde gördüğüm gri bulutlara kadar tüm cansız nesnelere dönüşmek istedim. hatta yalvardım tanrı ya ama her zaman ki gibi pek giblenmedim..
    ···
  18. 493.
    +1
    burada harcadığım zamanın ardından yağmurun kafama yağmasını istedim. çıkıp yağmurun altında yürümeye başladım. ellerim montun, cebinde kafam elbiselerime iyice girik hafif kambur bi şekelilde yürümeye başladım. nereye gideceğime dair aklımda en ufak bi fikir yoktu. sadece yürümek istemiştim. biraz yürüdüm. biraz daha yürüdüm. cidden baya yürüdüm o gün.en sonunda bi parkta üstü kapalı bi banka oturdum. suriyelilerin ülkemize geldiği ilk zamanlardı. yanımdan bi suriyeli aile geçti yağmurun altında sırılsıklam bi şekilde. cidden baya üzülmüştüm onların haline. kadın küçük cocuklarından birini kucağına almış ıslanmasın diye çarşafının içine sokmuştu. kocası olduğunu anladığım adam da iki çocuğunu ellerinden tutmuş ayaklarından arkası boydan boya açık bi ayakkabı vardı. adamın sol elinden tutan 5-6 yaşlarında ufak bi çocuktu. ayaklarında terlik vardı. sağ elindeki 11-12 yaşlarında bi kız.oda aynı şekilde yeşil bi terlik giymişti. ayağına küçük geliyordu bu terlik.

    sonra kendime baktım. ayaklarımda siyah gayet kalın bi bot, üzerimde yeşil bi mont vardı. montun fermuarını açtım içinde kalın bi kazak, onun altında okul tişörtü onun da altında atlet. suratımın her yeri ıslak. burunumun ucunda bi damla. sonra arkamı dönüp tekrar baktım onlara. gördüklerim yine aynı. benim yaşımda,o halde,o manzarada olup o aileyi görüp,o çocuklara acımayan tek bir insan çıkacağını şu ana kadar hiç düşünmedim. yoktur zaten öyle bi insan. insan değildir yani.

    neyse kalkıp nedense hiç utanmadan gittim. arkalarından hızlı hızlı yürüyüp yetiştim. montumun iç cebinden uğurlu kalememim ve not defterimi alıp pantolonumun cebine koydum. montu çıkarıp adamın elini tutan mavi tişörtlü küçük çocuğun eline sıkıştırdım. mont çok ağır gelicek ki bi kolunu yerdeki suya değdirdi. sonra kafam yerde arkamı dönüp oturduğum banka doğru yürüdüm. adam ve kadın arkamdan arapça bişiler söyledi anlamadığım...
    ···
  19. 494.
    0
    Ahmet senmisin lan yoksa
    ···
  20. 495.
    0
    takibe devam
    ···