1. 326.
    0
    ayşegül piknikte değil mi bu
    ···
  2. 327.
    0
    düşman gemilerindeki mallar, oruç reis'in teknelerine aktarıldı. tekneler o derece doldu ki, kaplumbağaya döndü; kımıldamaya iktidar yoktu. şenlik içinde midilli'ye geldiler. ben hızır hayreddin, ağam i̇shak'la beraber, karındaşımız oruç reis'i limanda karşıladık. bütün hısım ve akrabamız bizimle beraberdi. öpüşüp kucaklaştık. oruç reis, midilli'den çıkalı yıllar olmuştu. bu kadar zamandan beri birbirimize hasret çekerdik. oruç reis, midilli'den i̇zmir'e gitmeye, velinimeti sultan korkut ve karındaşlığı piyale bey'le görüşmeye karar verdi. fakat tam bu sırada midilli'ye bir haber erişti : sultan selim han hazretleri tahta oturmuş. karındaşı sultan korkut'la hasım olmuş. sultan korkut ziyadesiyle korkup kaçmış. oruç bey bu haberi alınca pek üzüldü. büyük karındaşı i̇shak reis, ağam oruç'a dedi ki : "var imdi buralarda durma. bu kışı i̇skenderiye'de kışla. bakalım ne ola? elindeki tekne sultan korkut'un ihsanıdır. ola ki sana zarar erişe." - gazavat-ı hayrettin
    ···
  3. 328.
    0
    Derhal istanbul Tersanesi'ne koştum. Devletin birçok liman şehrinde tersanesi vardı. Ama büyüğü, Haliç üzerindeki tersaneydi. Bu tersanenin dünyada eşi yoktu. Hiç bir tersane burası kadar gemi kızaklayamaz, işçi çalıştıramazdı. Akla gelebilecek her türlü sanat erbabı mevcuttu. işçilerin çoğu Hristiyan esirlerdi. Ama bedava değil, ücretle çalıştırılırlardı. Ücretlerini biriktirenler değerlerini öderler, hür olur, memleketlerine dönerlerdi. Ustaların ve mühendislerin hepsi Türk'tü. Tersanede çalışanların sayısı 20000'den az değildi. Murad edilse, bir yıl içinde, Venedik donanmasının bir eşini inşa etmek ve donatmak mümkündü. Gerçi istanbul Tersanesi'nin şöhreti dünyayı tutmuştur. Venedik kafiri bile, hakanımızla sulh içinde olduğu demlerde bu tersaneye kadırga ısmarlardı. Ancak gözle görüp içine girmedikçe, azametinin derecesini takdir edememiştim. Böyle bir tersane, bu kadar zengin bir devletle her şey yapmak ve Tanrı'nın izniyle başarmak mümkündü
    ···
  4. 329.
    0
    Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, Midilli'yi kafirlerin elinden fethedince, adaya Türkler'in yerleşmesini buyurdu. ilk yerleşenler arasında babam da vardı. Babam Yakub Ağa, bir sipahinin oğlu idi, kendisi de sipahi idi. Selanik civarında Vardar Yenicesi'nde tımarı vardı. Midilli'ye yerleşince, Şevketlü Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin emriyle kendisine adada bir tımar verildi. Bu suretle yeni dirliğine kavuşan babam, ada halkından bir kızla evlendi. Babam, yakışıklı bir yiğitti. Anam ona dört oğul doğurdu. ishak, dört oğulun ulusu idi. Sonra ağam Oruç, sonra ben Hızır, sonra ilyas doğdular. Cenab-ı Hak her birimize uzun ömürler, nice cengler ve zaferler ihsan buyurdu
    ···
  5. 330.
    0
    o kışı gene tunus’ta geçirdik. bahar gelince sefere çıktık. 13 günde mora’da anapoli limanı açıklarına geldik. i̇spanya’ya gider büyük bir kafir teknesine rasladık. i̇çinde 3-4 yüz cenkçi vardı. altın işlemeli sancaklarımızı çekip toplarımızı ateşledik. yedi defa düşman teknesine yanaşmak istedik. yedincisinde yanaştık. azim cenk oldu. fakat kafir teknesini zaptettik. 150 yoldaşımız şehit oldu. 86 levend yara aldı. öğrendik ki, kafir teknesinde 525 kişi varmış. bunlar’ın 183’ünü esir aldık. gerisi ölmüştü. i̇çlerinde i̇spanya’da büyük bir memleketin valisi de vardı. bir gemi daha zaptedip tunus’a geldik. ağam oruç yaralanmıştı. tunus’ta tedavi gördü, dinlendi. ganimet malımız arasında 70-80 papağan ve 20 doğan kuşu vardı. bunları tunus sultanı’na verdik. bu seferden sonra namımız bütün kafir memleketlerine yayı
    ···
  6. 331.
    0
    Midilli'ye çok tekneler gelirdi. Kaptanlar, küreğe koymak için esir ararlardı. Bir gün kaptanlara dedimki : "Benim 827 adet fazla forsam vardır, size satayım." Bu suretle kafirleri Osmanlı tüccar kaptanlara sattım. Bazılarını 500 altına, bazılarını 300'e, bazılarını daha az akçeye verdim. Sattığım esirlerin vergisini ödedim. Liman reisinin hakkını gönderdim. islam evkafına bağışta bulundum. Bu suretle aldığım akçanın yarısı gitti. Öbür yarısını ağam Oruç'la böluştük. Ancak para tutmasını sevmezdik. Cümle kazancımızı teknelerimizi daha iyi donatmak için harcadık. Gerisini levendlerimize bölüştürdük. Her levende 90 altın, reislere 195 altın düştü.
    ···
  7. 332.
    0
    ╔══════╗
    ║o-<--< ║
    ╚══════╝
    alahını seven üstüme toprak atsın
    ···
  8. 333.
    0
    reserved dıbına goyim
    ···
  9. 334.
    0
    ılyhşhkçhçnb bhjglyşkj
    ···
  10. 335.
    0
    1980 angola şarabımı ekrana püskürttüm
    ···
  11. 336.
    0
    reserved
    ···
  12. 337.
    0
    reserved
    ···
  13. 338.
    0
    ibrahim Paşa'ya, henüz keşfedilen Yeni Dünya (Amerika)'ya sefer düzenlesek istifade edeceğimizi de söyledim. Fakat uzak denizlerle işimiz olmadığını, Akdeniz'i ve Hind denizlerini tutmamızın kafi olduğu cevabını verdi, müsaade etmedi. gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  14. 339.
    0
    ibrahim paşa'ya, henüz keşfedilen yeni dünya (amerika)'ya sefer düzenlesek istifade edeceğimizi de söyledim. fakat uzak denizlerle işimiz olmadığını, akdeniz'i ve hind denizlerini tutmamızın kafi olduğu cevabını verdi, müsaade etmedi. gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  15. 340.
    0
    almam lazım bu kitabı
    ···
  16. 341.
    0
    kim lan bu huur çocuğu
    ···
  17. 342.
    0
    rezerve
    ···
  18. 343.
    0
    rizörvd
    ···
  19. 344.
    0
    hata: "Bu Oruç, dedikleri adamdan sakının. Onunla fazla konuşmayın. Okumuş ve bilmiş bir adama benzer. Müslümanlık üzerindeki bilgisi, benim Hristiyan dinindeki bilgimden fazladır. Gaflet etmeyin. Sizin cümlenizi tepetaklak etmeye kadir bir dinsizdir." Rodos gemisi, Antalya yakınlarında ıssız bir yere yanaştı. Sultan Korkut'un kapıcıbaşısı ile 100 Türk esiri buraya çıkarılıp bırakıldı. O gece rüzgar muhalif esiyordu. Hareket etmeyip sabahı beklemeye karar verdiler. Teknenin sandalını indirip, balık avlamak üzere açıldılar. Bu sırada büyük bir fırtına koptu. Sandal gemiye yanaşamadı. Uzakça bir yerde sahile demir attı. Oruç Reis, bu fırsatı ganimet bildi. Göz gözü görmüyordu. Her yer karanlık ve fırtına içindeydi. Zincirlerinden boşandı. "Bismillahirrahim" deyip kendisini denize attı. Yüze yüze sahile çıktı. Selamete erişti. Yüzünü toprağa sürüp Tanrı'ya hamdeyledi. Yola çıkıp bir Türk köyüne geldi. iki tarafına bakınırken bir kocakarıcık önüne çıkadüştü : "Ey oğul, dedi; müşkül yoldan gelmişe benzersin. Gel, bu gece bana konuk ol." Kocakarıcık Oruç Reis'i evine zütürdü. Önüne yemek getirdi. Yedirip içirdi. Urbacığını değiştirdi. Oruç Reis o köyde 10 gün eğlendi. Köylüler, geceleri Oruç'u konuk etmek için biribiriyle kavga ettiler. - gazavat-ı hayrettin paşa
    ···
  20. 345.
    0
    uyan mamuş
    ···