gay ev arkadaşımla yaşadıklarım

binler, üniversitede üç arkadaş bi ev tutmuştuk, bir tanesi gaymiş bizimkilerin meğerse. neler neler yaşandı o evde, ne günlerdi be, anlatayım mı?

yok lan, gibilmedim de gibmedim de. ama çok acaip muhabbetler, çok acaip olaylar döndü.

binler, bir sene yurtta kaldım. sonra okuldan kafama göre bi arkadaş buldum, hadi eve çıkalım dedim. çıkak dıbına koyim dedi. o da benim gibi adanalıdır, küfürlü konuşur. okulun civarında ev bakmaya başladık, bi tane bodrum katı bulduk hisarüstünde. fena bir ev değildi ama girmek için üç kat aşağı iniyordun. kot farkı vardı. biraz da rutubetliydi. ama bir rakam söyledi dıbına koyim, dudağı uçuklar insanın.
pahalı mahalı ama en uygun ev buydu kesemize göre. bari dedik birisini daha bulalım da daha hesaplı olsun. iki oda bi salon ev, odalardan biri de küçük. büyük odada ikimiz kalırız, küçük odayı üçüküncüye veririz, salonda da ders çalışırız dedik.
böyle yurtta soruştururken uzaktan tanıdığımız bir çocuk ben de yer arıyordum, size katılabilirim isterseniz dedi. tabi dedik, neden olmasın. kuralları koyarız, herkesin sorumlulukları ve özel alanları belli olur, birbirimizi üzmeden yaşarız.
tabi dedi, yalnız şunu bilmenizde yarar var, ben geyim dedi.
böyle pat diye söyleyince şaşırdık, şaka yapıyor sandık. yemin billah etti. ben söyleyeyim de dedi, sonradan tatsızlık çıkmasın. o anda ne önemi var, tabi ki de sorun yok dedik. sevindi gariban. ama ayıp olmasın diye öyle demiştik, sonra kankayla başbaşa kalınca lan bi bahane bulalım falan diye düşündük.

zütü koruma içgüdüsünden ziyade insanlar ne der sorusu vardı kafamızda. geyle aynı evde kalan geydir demezler mi adama? derler. ama çocuk çok hevesliydi, ne zaman taşınıyoruz, ne yapıyoruz falan diye sorup duruyor. ya şimdi nasıl olur da olmaz deriz falan diye düşünüyoruz. bi arkadaş dedi ki "oğlum ne güzel işte, kızlar sizi de gey sanır, rahat olurlar yanınızda, sonra bam bam çakarsınız" dedi içerken. o kafayla mantıklı geldi söyledikleri, çocuğu aradık, yarın taşınalım hacı dedik. çok sevindi.

ciddi ciddi taşındık biz. gey ev arkadaşımızın çok faydasını gördük. herif titiz çıktı. ortalığı topluyor, bi tane elektik süpürgesi getirdi, temizliyor. bulaşıkları yıkamamız için bizi zorluyor, biz söylene söylene iş yapıyoruz ama sonrasında da mutlu oluyorduk. temiz bir öğrenci evi. gelen arkadaşlar şaşırıyorlardı. hatta kural koyduk, içerde sigara içirtmiyorduk. arada içimizden birisinin annesi geliyordu, bir hafta falan kalıp ince temizlik, dolabı doldurma, kalıcı yemekler yapma işleri falan yapıyordu, öyle öyle derken bizim evimiz çiçek gibi oldu. giderek daha fazla eşya da topluyorduk eve sağdan soldan. bir baktık ki bir yerden sonra normal aile evi gibi bir ev olmuş.

@20, @21'e bak hacı, bilen biliyo.
bizim evin oralarda bora öztoprak'la çiçek dilligil de dolanırdı o zamanlar. bizim gay arkadaş bunlarla muhabbet ederdi sık sık. meğersem herif kadının akrabasıymış uzaktan. öyle öyle bunlar bizi arada davet eder oldular. adam güzel gitar çalıyor. ben de çalıyorum, birlikte takılıyorduk arada. sonra çocukları oldu, uzaklaştık.
neyse, konuyu dağıtmayayım. gay arkadaşa bi isim verelim, necip olsun. gerçek ismini kullanmak istemedim şimdi.
neyse, necip bir gün birisine aşık olmuş. erkek tabi aşık olduğu kişi, bi barda mı ne bi yerde tanışmış. bu gey milletinin aşkı da bi acayip. nerden anlıyorlar karşısındakinin de gey olduğunu bilmiyorum.
o zamana kadar bu işler nasıl oluyor bilmiyorduk biz de, aktif pasif olayı var zannediyorduk, meğerse çift yönlüymüş bu iş.

geldim beyler. oralet almaya gitmiştim.
necip'in aşık olduğu adama da bi isim koyalım. hadi ona da ernst diyelim.
necip, baya baya çöktü o dönem. ernst ona pas vermemiş mi, bi şey mi. soramıyoruz da dıbına koyim. ama çocuk yemeden içmeden kesildi.
bizim de içimiz acıdı, lan bi şeyler yapalım bari dedik, şuna birini ayarlayalım.
tabi yine içkili kafayla. sanki çok gey tanıdığımız var da dıbına koyim, aralarını yapacağız.

bi de herif temizlik işini de boşladı o arada, evi ufaktan tak zütürmeye başlamıştı. bi gece şunun morelini düzeltelim dedik.
hadi kalk dedik, bi bara gidelim, bizdensin. iyi dedi.
kalktık, atladık 559C'ye doğru taksime.

sonra bir iki mekan dolaştık, necip dedi ki, güzel bir yer biliyorum, sizi zütüreyim.
tamam dedik, baya bi yürüdük, hengame diye bi yere soktu bizi.
bilen var mı dıbına koyim orayı?

bardan içeri bi girdik, aman tanrııımm! meğersem burası gay barmış dıbına koyim. tamam belki bir polis akademisindeki mavi istridye barı değil ama sonuçta korkutucu bir mekan.
rahatsız olmazsınız di mi dedi necip. yok dedik, zaten kafalar dumanlı.

biz arkadaşla bi yere tünedik, birer içki söyledik, bakıyoruz etrafa. herifin biri de bizim masayı kesiyo. üç kişi bi masada oturmuşlar, arada bizim oraya bakıp fısıldaşıyorlar.
bizim kafa iyi ya, gülüyoz yanımdaki arkadaşla. ona da isim koyuyorum, sarp olsun.
sarp'a diyorum ki ben "oğlum seni beğendiler, parlak zütünü gibecekler çatır çatır" herif gülüyor. sanırsın ki zevkleniyor.
necip de kendi halinde gitti birileriyle takılıyor.
karşı masadaki adam birden kalktı, ufaktan bizim masaya doğru yöneldi. dışardan baksan hiç gay demezsin aslında.

yazdım ama uçtu ya, baştan alıyorum.
herif oturabilir miyim gençler dedi, yaşı vardı baya. "buyur otur abi, estağfurullah" dedi sarp. adam oturdu, bişiler dedi. sonra "sizi buralarda ilk defa görüyorum" dedi.
bizim salak sarp da adama "abi biz bi arkadaş için geldik, muallak değiliz aslında" dedi.

herif kızdı tabi. "ne diyorsun sen kardeşim" dedi. bi ayaklanır gibi oldu. ben araya girdim, "abi kusura bakma, sarhoş ne dediğini bilmiyor" falan filan diyerek herifi gönderdim. bizi kıkırdaşıyoruz sarp'la, "oğlum şaka maka züt gidiyordu lan" diyerek.
baktık, herifler bize pis pis bakıyorlar karşı masadan.
"kalk oğlum kalk" dedim "bunlar bizi ya gibecek ya dövecek, ufaktan yol alalım".
kalktık, necip'e bakıyoruz. bir de ne görelim, beyimiz bir oğlanla işi pişirmiş çoktan.

çocuğun gay olduğunu bilsek de böyle başka bir herifle yiyişirken görmek açık söylüyorum, midemizi bulandırdı. ne yapsak ne etsek derken, dur ben araya gireceğim dedim. gittim, necip'e "biz gidiyoruz, gelcen mi?" dedim. "aa, gel abi gel, seni yeni arkadaşımla tanıştırayım, bu semih" dedi. herif elini uzattı ama tiksindim lan elini sıkmaya, parmağımın ucuyla elini sıktım. yine dedim "biz gidiyoz, geliyon mu?"
"yok, siz gidin" dedi. iyi dedim, çıktık biz, doğru eve.
necip gelmedi o gece.

sonraki güllerde necip'in yüzünde güller açtı. evimizde pastırma yazı gibi yalancı mutluluk rüzgarları esmeye başlamıştı. fakat hayat, acı yüzünü göstermemişti henüz.

bu semih ufaktan bizim eve gidip gelmeye başladı. necip'in odasına çekiliyorlardı gelince. resmen evimizde gay gibişi oluyordu, sesleri falan duyuyorduk. duymamak için bilgisayarda yüksek sesle cm oynuyorduk sarp'la. ama bir değil iki değil, herif evi iyice kerhaneye çevirdi bi yerden sonra.
lan bi de gibişin arasında çıkıp mutfağa su falan içiyor, tiksiniyoruz bardaktan, döl möl bulaşmıştır diye.

biz sarp'la iyice tiksindik artık ve necip'le konuşma kararı aldık.
tüm ciddiyetimizi takınıp ona evde artık gibişmemesi gerektiğini ifade ettik. üstelik daha kız atabilmiş de değildik, paso gay gibişi dönüyordu.
necip bize kırıldı. ben baştan demiştim size dedi, sonradan sorun çıkmaz demiştiniz dedi.
lan dedik, tamam, gay olmana lafımız yok ama bu kadar gibiş de ayıp yani dedik.
ne zararım var size dedi, odamıza çekiliyoruz.
öyleydi böyleydi derken, tamam lan, çeker giderim, ne haliniz varsa görün huur çocukları dedi bize. çekti kapıyı gitti.

@118 lan dıbına koyim karda kışta nereye gidiyo öğrenci adam cebince beş kuruş yok, te allaam.
necip gitti, iki gün gelmedi. üçüncü gün okulda gördük, vicdan da yaptık biraz. gittik yanına, ya necip nerelerdesin, merak ettik seni falan dedik. ya işte arkadaşta kalıyorum, gelip eşyalarımı falan alıcam dedi.
ben acıdım, ya gerek yok, gel kal der gibi oldum, baktım sarp ordan kaş göz ediyor bana. herif gözleriyle resmen ağzını yüzünü giberim senin sussana ecdadını gibtiğim diyor bana.

ben üstelemedim, sonra bu necip geldi bi kaç gün sonra yanında semih'le, eşyalarını toparladılar. semih'in kendi gibi gay arkadaşlarının kaldığı bir eve yerleşmeye karar vermişler birlikte.
yalnız düşünmediğimiz bir şey vardı, kişi başı düşen kira, su, elektrik vs. payı artıyordu böyle olunca. başka birini illa ki bulmak zorundaydık. bi de necip muallaksi bize bi aylık kira ve fatura borcu taktı giderken.
zütveren.

biz üç dört ay boyunca kimseyi bulamadık eve. meğerse adımız çıkmış dıbına koyim muallak evi diye. neyse, sonra birini bulduk, ama pis, pasaklı herifin teki çıktı. necip'i mumla arar olduk.
necip de bu arada paso gibişiyormuş gittiği evde semih'le ama burda şerefsizin teki zorla gibmiş. bir gece kapı çaldı, açtık, baktık bu. çekmiş kapıyı ordan da çıkmış, bize geldi.