1. 1.
    0
    -içerik gizlenmiştir.-
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    up up up
    ···
  3. 3.
    0
    up up up
    ···
  4. 4.
    0
    up up up
    ···
  5. 5.
    0
    up up up
    ···
  6. 6.
    0
    up up up
    ···
  7. 7.
    0
    @6 bunlarla bitmiyor bu yazdığım yazılar sadece kafanda fikir oluşturmaya yarıyor pek çok şey var paylaşacağım bildiğin kişisel eğitim egzerizler falan yığınla şey var takip olursa akacak herşey
    ···
  8. 8.
    0
    @8 sen abaza kal amk sie ondan sonra doldurursun sözlüğü kızsızlık başıma vurdu caps yokmu diye
    ···
  9. 9.
    0
    up up up
    ···
  10. 10.
    0
    3.ders geliyooooooo

    merhaba xxx
    Özellikle ilk yakınlaşma sürecinde çoğu kişinin düştüğü bir tuzak var. bir kızdan hoşlandığında onunla birlikte daha fazla zaman geçirmek istersin. bu çok doğal, ama araştırmalar bu konuda çok dikkatli davranmamız gerektiğini ortaya koyuyor.

    burada iki farklı mekanizma var.

    birincisi: i̇nsanlar sık görüştükleri kişilere karşı yakınlık hissediyorlar.
    i̇kincisi: i̇nsanlar birlikte çok fazla zaman geçirdikleri kişilere karşı ilgi ve meraklarını kaybediyorlar.

    birinci mekanizma, hoşlandığın kızla sık sık aynı ortamda olman gerektiği sonucunu doğuruyor. böylece, onun birlikteyken rahat olduğu, kendisini yakın hissettiği biri olabilirsin. tabii ki birlikte geçirdiğiniz zamanlarda keyifli sohbetler edebiliyor ve doğru hamleleri yapıyor olman şartıyla.

    i̇kinci mekanizma ise, onun sana “doymasına” izin vermemen gerektiğini gösteriyor. her zaman için tamamen tüketmediği biri olarak kalmalısın.

    bu iki mekanizmayı dengelemek için, sık görüşmeyi ama görüşmeleri gereğinden fazla uzun tutmamayı tercih etmelisin. her zaman için ona sende “keşfedilecek yeni bir şeyler” olduğunu düşünme fırsatı vermelisin. onunla geçirdiğiniz ortak zamanın dışında da bir “sen” olduğunu fark etmesini ve merak etmesini sağlamalısın.

    bunun en iyi yolu, gerçekten hayatında başka şeylerle de samimi olarak ilgilenmektir.
    bunun için şimdi oturup hayatında yapmak istediklerin, yapmayı sevdiğin şeyler ve hedeflerin hakkında düşünmeni istiyorum. kızla durumun ne olursa olsun bu alanların üzerinde düşünüp çalışmaya başlamalısın. çünkü hayatta hedefleri, meşguliyetleri olmayan insanların diğer insanlara verecek pek bir şeyi yoktur.

    bunu zamanında kendi hayatımda da gözlemlemiştim. bizim durumumuz ne çok iyiydi ne de çok kötüydü. yine de aylak aylak geziyor olsam da karnımın doyduğu sözde “rahat” bir yaşamım vardı. bu birçok kişi için güzel bir hayat tarzıymış gibi görünebilir, fakat tam da o zamanlarda günleri boş boş geçen, hayatıyla pek bir şey yapmayan bir kişiydim. aynı dönemde çok zengin arkadaşlarım da buna benzer bir boşluk içindeydiler.

    burada ilginç olan şeyse durumu nispeten kötü olan arkadaşlarımın hayata sıkı sıkı sarılıyor ve bir şeyler başarmaya çalışıyor olmalarıydı. bunun sonucunda onlar, hem kısa sürede daha çok şey elde ettiler hem de kendi ayakları üzerinde durur oldular. bu olay ilk fark ettiğimde kafamı çok kurcalamıştı ve beni sonunda kendi ayaklarımın üzerinde durabilmek için tamamen aile desteğinden uzaklaşmaya itti. i̇lk başlarda zor olsa da bu kararın hayatımı düzene sokmak anlamında verdiğim en önemli kararlardan biri olduğunu söyleyebilirim.
    unutma, eğer hayatta sahip olduğun tek şey “o kız” ise, ona verecek bir şeyin yok demektir.
    bunun için hemen seçtiğin alanlar üzerinde çalışmaya b
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    uplayın takip eden varsa paylaşıma devam @13 seni de unutmadım kardeşim kimse çkmazsa sana özel pm ler geliyor
    ···
  12. 12.
    0
    up up up
    ···
  13. 13.
    0
    Merhaba xxx

    şimdi gelelim bugünün önemli maddesine,

    bir insanı nasıl hatırladığımız, o kişiyi en son nasıl gördüğümüzle yakından ilgili.
    son görüşmenizde birlikte çok iyi zaman geçirdiğin bir arkadaşını düşün. doğal olarak onunla tekrar görüşmek istersin ve yeniden karşılaştığınızda aynı coşkuyu hissedeceğini düşünürsün. bir de son görüşmelerinizde çok sıkıldığın bir arkadaşını düşün. bu durumda onunla tekrar görüşmeye istekli olur muydun?

    bir kızla birlikte geçirdiğin zamanlarda bu konuya dikkat etmelisin. hoşlandığın bir kızla birlikteyken zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın. görüşmenizin en keyifli anlarını tüketip, artık sıkıntı ve bıkkınlık dışında hiçbir şey kalmayana kadar onun yanından ayrılmazsın, değil mi?

    oysa bunun sonucu pek de iyi değildir. bir sonraki görüşmenizde muhtemelen önceki görüşmenin keyifli anlarını yeniden oluşturmak için zoraki bir çaba sarfedeceksin, sonrasında ise heyecanın tükendiği, sıkıntı ve bıkkınlık anlarına geri döneceksiniz. bu olay tekrarlandıkça, kızın seni düşündüğünde sıkıntı hissetmesi kaçınılmaz.

    kızla görüşmenizi bir dizi film gibi düşün. eğer her bölüm keyifli ve heyecanlı bir şekilde bitiyorsa, sonraki bölümü iple çekersin. her bölümün bitişi, sonraki bölümden nasıl bir beklentin olacağını belirler.

    eğer kızın seninle görüşmeyi heyecanla beklemesini istiyorsan, her bölümü en heyecanlı yerinde bitirmesini bilmelisin. konuşmanızın en keyifli, en heyecanlı yerinde, daha sonra kaldığınız yerden devam etmek üzere kalkıp gitmesini öğrenmelisin.

    tabi sohbetin en keyifli, heyecanlı yerinde kalkabilmen öncelikle dünyanın en sıkıcı adamı olmamanı ve keyifli sohbet edebiliyor olmanı gerektiriyor. * eğer mırıldana mırıldana konuşan, konuştuğu zaman karşındakinin “bitsin de gidelim” dediği bir iletişimciysen önce bunlar üzerinde çalışmalısın. neyse ki bugüne kadar yardım ettiğim kişilerde bu sorunu 2 temel parçayı hallederek çok kısa süre içinde çözebildiğimizi gördüm. bu parçalar politikacı tekniğininin kapsamlı versiyonlarında mevcut.

    yukarıda bahsettiğimiz yüksek notada ortamdan ayrılma konusuna tekrar dönersek, benim bu tekniği buluşum kesinlikle teoriler üzerinden ortaya çıkmadı. kızların nabzını tutmayı iyi bilen birçok erkeği gözlemledim, hepsi bu tekniği biliyor ve uyguluyorlar. ben de pratikte bunun ne kadar önemli olduğunu kendi tecrübelerimle gördüm.

    bunun için artık sen de, başlangıçta zor da gelse, zirvedeyken ortamı terk etmeye alışmalısın. emin ol, böylece onun gözünde çok daha değerli olacaksın.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    @19 özgüven kişini yetiştirilme tarzına bağlıdır bence ama yok değildir herkesin özgüveni vardır kullanmaktır asıl mesele, kabul ediyorum bende asosyal ineğin tekiydim şu an üniversitedeyim ve yapamayacağım şey yok gibi geliyor kafamı koyduğumu elde ediyorum
    ···
  15. 15.
    0
    uplayın takip ettiğinizi bilelim paylaşıma ona göre devam edelim
    ···
  16. 16.
    0
    up up up
    ···
  17. 17.
    +4 -1
    ders 5:
    bugün sayısız erkeğin saçlarını beyazlatan, stresten doğru düşünmelerine engel olan ve hatalar yapıp sevdikleri kızı tamamen kaybetmelerine neden olan bir durumdan bahsedeceğiz. bugünkü yazıyı dikkatle oku, gerekirse printle ve tekrar tekrar okuyarak her zaman kendine hatırlat.

    kızlar, özellikle biraz oyuncu olan ve sana az çok ilgi duyduğu halde kendisini kolay teslim etmeyenler, seni denemeyi severler. evet, seni oynatmayı, zorladıklarında nasıl davranacağını görmeyi severler.

    bunun iki temel nedeni vardır. birincisi, özellikle sana karşı ilgisi fazla olmayan bir kız için geçerli. bu tip bir kızın seni denemesinin nedeni, öncelikle kendi egosunu tatmin etmektir. seninle ilgili ciddi planları yoktur, ama önce sana umut verip sonra uzaklaşarak çırpınışını seyretmek ister.

    i̇kinci durumdaysa, kız seninle gerçekten ilgilenmektedir ve senin ona karşı duygularını anlamak için dener seni. gene, kendisini geri çektiğinde (ya da bir başkasına yakınlaştığında) senin çırpındığını görmeye can atar. böylece onun kölesi olacağını bilir.

    ne yazık ki bu iki durum da erkeğin ezik olduğu bir ilişkiye yöneliktir. kızın erkeği parmağında oynattığı bir ilişki, erkeğin özsaygısını içermeyen bir ilişkidir. biz gayet iyi biliyoruz ki, güzel ve dengeli bir ilişki her iki tarafın da özsaygısını barındırmalıdır.

    bunun için, her iki örnekte de yapacağın şey aynı: oltaya gelme!

    bir kız seni deniyorsa, duruşunu hiçbir şekilde değiştirmemelisin. oyunu kaybetmeyeceğin tek bir formül var ve bu bakış açısını hep korumalısın: birbirinizden uzaklaşırsanız bu onun kaybı olur. eğer panikle ya da alınganlıkla davranmak yerine, vazgeçmek istemeyeceği etkileyici bir erkek olduğunu fark ettirme yoluna gidersen, kontrolü kaybetmemiş olursun.

    biliyorsun, bunun için de ‘primer çekicilik faktörü’ne ve ‘politikacı tekniği’ne ihtiyacın olacak.
    ···
  18. 18.
    +5 -1
    ders 6:

    hepimiz biliriz ki, bazı insanlar doğal olarak çekicidir. çevrelerinde adeta manyetik bir alan oluştururlar. diğer insanlarda onların yakınında olmak, hatta onlar gibi olmak isteği uyandırırlar.

    bu doğal “karizma”nın önemli bir bölümünü, özgüven oluşturuyor. kendisine ve kişiliğine güvenen biri, rahat davranışları ve kendisini ortaya koymaktan çekinmemesi ile dikkat çeker. kendi istediği zaman gelir, kendi istediği zaman konuşur, kendi istediği zaman gider...

    davranışlarından utanmaz, istediği gibi davranmaktan çekinmez. nezaket kuralları gereği zorunlu olmadıkça başkalarından izin almaz ve davranışları hakkında başkalarına açıklama yapma ihtiyacı hissetmez. o kendisidir ve bundan dolayı kimseye bir açıklama ya da özür borçlu değildir.

    “kız tavlama uzmanları”nın hemen hepsi, bu duruşu taklit etmeye çalışırlar. bizzat tanıştıklarımın çoğu, abartıya kaçarak bencil ve kaba bir davranış şekli sergiliyorlardı, çünkü gerçekten kendine saygın olmadan kolay kolay taklit edilemeyecek bir özellik bu.

    böyle bir duruşa sahip olmak için kişinin öncelikle kendine bakış açınsını düzeltmesi gerekir. bu son derece kapsamlı bir konu ve bu konuyu “çarpıcı etki”adlı kitabımda detaylı olarak anlattım. şu anda sadece “davranışların için hiçbir açıklama yapma gereği duymama”nın önemini vurgulamak istiyorum.

    çocukluğumuzdan itibaren çevremizdeki insanlar bizi kontrol etmeye çalışıyorlar. onlara göre “yanlış” bir şey yaptığımızda bizi sorguyor ve eleştiriyorlar. böylece onların uygun görmediği şekilde davranmaktan çekinmeye şartlanıyoruz. böylece toplum tarafından kişiliğimiz bastırılıyor ve “terbiye ediliyoruz”. toplum içinde pek çok kişi, kendilerinden istemedikleri bir şey talep edildiğinde bile “hayır” diyemez hale geliyor. kendi kişiliğini koruyabilen şanslı azınlığa ise gıpta ve hayranlıkla bakıyoruz. onların “karizma”ları çevresinde pervane olacak kadar silikleşiyoruz.

    bu durumdan kurtulmak için, en az onlar kadar değerli ve önemli olduğunu fark etmeye başlamalısın. başkalarına zarar vermediğin sürece istediğin gibi davranma hakkına sahipsin.

    şimdi, günlük hayatını geçirdiğin ortamları ve karşılaştığın insanları gözünün önüne getir ve bir bak; eğer istediğin gibi davranma özgürlüğün olsaydı ve davranışların için hiçbir açıklama yapma gereği duymasaydın, hayatın nasıl olurdu? yapmak isteyip de çekindiğin neleri hayata geçirirdin?

    kimlere “hayır” derdin? kimlere hak ettikleri cevabı verirdin?

    bu “davranışların için hiçbir açıklama yapma gereği duymama”, ya da diğer bir deyişle “başkasından izin almadan kendin olabilme”, herkesin sana hayranlıkla bakmasına neden olan temel özelliklerden biridir.
    bundan sonra, özellikle hoşlandığın kızın yakınlarındayken, her davranışın için bir açıklamaya ihtiyaç duymayan biri olmaya başlamalısın. başkalarına saygısızlık etmeyen, ama öncelikle kendisine saygı duyan biri olmanın ilk adımlarını atmaya başlamalısın. eğer “ben zaten istediğim gibi davranıyorum” diyorsan, bir daha düşün. böyle diyen pek çok kişinin tarafsızca kendi hayatlarına baktıklarında aslında kendilerini ne kadar bastırdıklarını fark ettiklerini defalarca gördüm.

    zamanla gerçekten kendisine saygısı tam olan biri olmayı öğrendiğinde, her şey harika olacak
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    -1
    @35 kanka ne mutlu sana bu hale gelebildiysen şimdi eski halimi hatırlıyorumda ne taktan durumdaymışım amk
    ···
  20. 20.
    -1
    yazıları takip edin yazının sonunda bu adaım kim olduğunu ve kitaplarının adını verecem...
    ···