1. 26.
    0
    @23 şiir panpa beğenmmedin mi?
    ···
  2. 25.
    0
    @22 ahahaha
    ···
  3. 24.
    0
    @22 güldürdü sümbülzade bini
    ···
  4. 23.
    0
    @21 bu ne pampa
    ···
  5. 22.
    +1
    bir gün padişah vehbi efendiyi yanına çağırır ve "bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ödüllendirmek gelsin" der. vehbi efendi şiiri yazar. işte o şiir:

    azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
    kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.

    lal-u sşarap içirem ve ıslatıp geçirem,
    parmağina yüzüğü, hatem-i zer drahşan.

    eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır,
    lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.

    diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.

    salınarak giderken arkandan ben sokayım,
    ard etegin beline, olmasın çamur aman.

    kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
    sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.

    öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
    düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.

    eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
    yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.

    herkese vermektesin, bir de bana versene,
    avuç avuç altını, olsun kulun saduman.

    sen her zaman gelesin, ben vehbiye veresin,
    esselamun aleyküm ve aleykümesselam.

    sümbülüzade vehbi efendi
    ···
  6. 21.
    0
    buldum. Nejat Saydam'dan bir şiir. Hiç bir kitapta yer almaz, gizli kalmış yaşamın içinden, içinde 3 tane sinema filmi yapılacak şiiri.

    Seni konuştular dün gece muhallebicide,
    Saçların sarı, gözlerin yeşilmiş,
    Seni bir nefeste çiziverdim camların buğusuna,
    Şükran.

    Kim bilir belki de adın Ayşe’dir.
    Ben böyle münasip gördüm.
    Dinle bak.
    Havuzlarda dayakçıymış.
    Bir zamanlar sen de onu severmişsin,
    Kızma bana.
    Sevmeseydin güvenmezdi bu kadar kendine.
    Babandan istemiş, vermemişler,
    Sonra sen de istememişsin.
    Oldu mu ya?
    Efendi çocuk, yürekli çocuk.
    Dünyaları kararmış. Sana da dar edecekmiş dünyayı.
    Bir bıçağın üstüne yemin etti.
    Gel etme eyleme.
    Dinleme ananla babanı.
    Bir akşam gazetesinde resmini görürsem yanarım.

    Seni konuştular dün gece muhallebicide,
    Üç kişiydiler,
    Bir paket yenice’yi bitirdiler.
    ···
  7. 20.
    0
    up up up update
    ···
  8. 19.
    0
    upupupupup
    ···
  9. 18.
    0
    @16 tatava yapma oku geç
    ···
  10. 17.
    0
    @15 nazımdan panpa, şimdi çok bomba bir şiir geliyor, kimsenin bilmediği ama müthiş bir şiir. bilgisayarı kurcalıyorum bulurum biryerlerden.
    ···
  11. 16.
    0
    devam panpalar @14 anlamadım
    ···
  12. 15.
    0
    @12 kim yazmıs bunu kardeşim ? beyendim
    ···
  13. 14.
    0
    Ürperir tabiat, üfleyince rüzgârı derin gök soluğu
    Ulu ses dokununca çarka
    Düşer ölümün gölgesi eşyaya.

    Başlar eşyada hareket kurtulmak için kendinden
    Daha öteye geçmek için arınmak gibi elbiseden
    Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini
    Sonra ses olur
    Zamanın idrak incisi ses döner, döner, döner de
    Yönelir sebebe
    Sebeb ey!

    Sesi damarla çizer
    Mutlak sözü damarda kanla çizer
    Uzar bir göz ağrısının gecesi uçsuz bir nehir gibi
    Bir bebeğin ilk hecesi düşer ağzından ansızın ve bulur
    Sonra toprak sıkışır sıkışır taşar da renk olur tarla da
    Günesin çarpılmış elçisi Van Gogh´la gelir önümüze
    Portakalla yayılır karanfilde tutuşur karar kılar denizde
    Renk denizde karar kılan ebedi tarla olur.
    Renk başkaldırırken helezonlar çizerken ses
    Som fatih su fetheder tabiatı
    Döner döner döğünür eritir dağları yobaz kayaları
    Daha der sığmaz kabına yönelir göğe teslim olur
    Ve düşerken toprağa çağırır
    Sebeb ey!

    Her sabah bütün bitkiler iştahlı bir çocuktur
    Emer, emer, emer toprak anayı
    O sultan hazinesi o hep veren sonsuz cömert anayı
    Yeşil hayat, kırmızı hareket, sarı sabır emer
    Ve beyaz iman çizer sesini
    Tamamlar kavisini

    Sebeb ey!
    ···
  14. 13.
    0
    güzel şiir
    ···
  15. 12.
    0
    buradan devam et.

    Akrep gibisin kardeşim,
    korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
    Serçe gibisin kardeşim,
    serçenin telaşı içindesin.
    Midye gibisin kardeşim,
    midye gibi kapalı, rahat.
    Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
    Bir değil,
    beş değil,
    yüz milyonlarlasın maalesef.
    Koyun gibisin kardeşim,
    gocuklu celep kaldırınca sopasını
    sürüye katılıverirsin hemen
    ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
    Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
    hani şu derya içre olup
    deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
    Ve bu dünyada, bu zulüm
    senin sayende.
    Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
    ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
    kabahat senin,
    — demeğe de dilim varmıyor ama —
    kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
    ···
  16. 11.
    0
    @10 şimdi anladım pampa .d
    ···
  17. 10.
    0
    adam hapiste manitasını özlemiş neyini anlamadın amk. git serder ortaç şarkılarının sözlerini oku sen.
    ···
  18. 9.
    0
    ···
  19. 8.
    0
    @7 anlamadım pampa ama sağol
    ···
  20. 7.
    0
    nazım oku panpa, ama iç seslerinle değil, yüksek sesle, en sevmmeyen adamı şiir hastası yapar. nazım ı yüksek sesle okuyunca şarkı söylüyormuş gibi hissederim.

    buradan başla panpa:

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinden,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin
    ve saçlarında
    vakur yumuşaklığı canımın içi istanbul toprağının...
    içimde ikinci bir insan gibidir
    seni sevmek saadeti...
    Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının,
    güneşli bir rahatlık
    ve etin daveti:
    kıpkızıl çizgilerle bölünmüş
    sıcak koyu bir karanlık...

    Ne güzel şey hatırlamak seni,
    yazamak sana dair,
    hapiste sırt üstü yatıp seni düşünmek:
    filanca gün, falanca yerde söylediğin söz,
    kendisi değil
    edasındaki dünya...

    Ne güzel şey hatırlamak seni.
    Sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
    bir çekmece
    bir yüzük,
    ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
    Ve hemen
    fırlayarak yerimden
    penceremde demirlere yapışarak
    hürriyetin sütbeyaz maviliğine
    sana yazdıklarımı bağıra bağıra okumalıyım...

    Ne güzel şey hatırlamak seni:
    ölüm ve zafer haberleri içinde,
    hapiste
    ve yaşım kırkı geçmiş iken...
    ···