+6
düşünüldüğünde herkezin 1 dakikalıkda olsa allahçı kesilip " allah sen beni kazadan felandan filandan koru yarabbi " dediği başımıza gelmesini istemediğimiz belkide en kötü olaydan biridir görme engelli olmak. bugün dışarda gördüğünüz o güzel kızların , o yakışıklı erkeklerin , tonton teyzelerin , pala bıyıklı dedelerin (threesome dedeler değil) , hatunun üstünde gördüğünüz o kırmızı elbisenin , yakışıklı bi erkeğin sizi sizden alan o mavi-yeşil-ela gözlerinin , beklediğiniz otobüsün nereye gittiğini görmenin , en önemlisi kiminle konuşup etkileşime geçtiğinizi görmenin önemi ne kadar da büyük değil mi yaşamda ?
"insan görebildiği kadardır" sözünü bi filozof yada ünlü birisi söylemişti tam hatırlamıyorum. peki görme engelli kardeşlerimiz? onlar aslında insan olmanın verdiği o duyguyu belkide en iyi şekilde yaşayanlardır. çoğu kişi görme engelini doğumdan sonra çeşitli kazalarla kaybediyor.
peki bu kazalardan kaynaklı görme engeli neden bizim kaderimiz? ruhumuz bedenimize girmeden önce yaşayacağımız herşeyi önceden kendisi belirleyip o şekilde insan bedenine giriyorsa âma olmayı kim ister ? neden ister ? neden bir ömür boyunca dünyanın güzelliklerini görmek varken neden hissetmek , tatmak , duymak ve de koklamakla yetinmek ister bi ruh bedene girmeden önce ?
kutsal kitapta da yazıldığı üzere insan bedenine ruh girmeden önce yaşayacağı herşeyi bilir kendi seçer ve öyle girer o bedene şeklinde şeyler yazıyor. eğer ruhumuz bunların hepsini bilerek yaşıyorsa , âma olmak bizim için iyi birşey midir? belkide öyledir . .
özet: görme engelli kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar - dinsel boyutta görme engelinin aslında engelsiz oluşu.