1. 1.
    -2
    bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. sıra öncelikle papazdadır. infaz memuru papaza sorar:
    - infaz edilirken yukarı mı aşağı mı bakmayı tercih edersin?
    papaz cevap verir:
    - yukarı bakmak isterim. en azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur.
    papazın isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. bıçağın hızı kesilir kesilir ve tam papazın boynuna santimetreler kala duruverir.
    bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır. sıra sarhoşa gelmiştir. bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. aynı şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır. en son sıra mühendistedir. mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır:
    - durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım.
    ···
  2. 2.
    +1
    http://i.imgur.com/pRJfgXW.gif
    ···
  3. 3.
    0
    aahhahahaha ahhahahahahahhahha

    not: okumadım.
    ···
  4. 4.
    0
    kendimi feda ettim okudum beyler siz okumayın dıbına koyim
    ···
  5. 5.
    0
    @2 güldümm
    ···
  6. 6.
    0
    açık ve net gülmedim ama idare eder
    ···
  7. 7.
    0
    @3 şimdi sen ciddi ciddi bunun komik olmağını mı söylüyosun ak
    ···
  8. 8.
    0
    kendi yazdığım fıkra daha komik amk

    Birkaç kaplumbağa ailesi birleşerek piknik yapmak için yola çıkarlar. Sekiz sene gittikten sonra yolun kıyısında çimenlik müsait bir yer bulurlar. Oraya oturup piknik yapmağa karar verirler. Yaklaşık 15-20 kadar kaplumbağa peşlerine aldıkları piknik te yiyecekleri domates, peynir, zeytin vs. gibi malzemelerini ortaya çıkarırlar. Bir güzel sofralarını hazırlarlar ve tam yemeğe başlayacakları sırada tuzu getirmeği unuttuklarını anlarlar. içlerinden birine "Sen gençsin, koş git evden tuz al gel. Sen gelinceye kadar bekleyip, birlikte yiyeceğiz" derler. Kendisine görev verilen kaplumbağa "Peki ben gelene kadar bekleyin, yemeyin" der ve koşar tuz almağa eve geri gider. Sekiz sene gelmişlerdi. Bu kaplumbağa sekiz sene geri gidecek. Sekiz sene daha yürüyüp yanlarına gelecek. Demek ki on altı sene bekleyip sonra oturup piknik yapacaklar. Ne ise başa gelen çekilir. On üç sene beklemişler ve karınları da çok acıkmış tabi. içlerinden en yaşlı gurubun lideri olan kaplumbağa "Getirin tuzsuz yiyelim, çok acıktık" Demiş ve herkes sepetini açıp sofrayı kurmuşlar. Tuza gideni beklemeyip, kendileri o gelene kadar yemeklerini yiyecekler. Tam yemeğe başladıkları sırada; tuz getirmeğe giden kaplumbağa yan tarafta çalıların arasından çıkar ve "Yaaa tuz getirmeğe gitseydim, yemeği bensiz yiyecektiniz değil mi?" der.
    ···