fıkra

Bir gün Almanya'da yannan yarışması yapıyorlarmış. Kimin yannanı en büyükse ona ödül vereceklermiş.

ilk önce fransız çıkmış. Çıkarmış malafatı, beline iki tur dolamış. Alkış kıyamet kopmuş tabi.

Sonra Alman çıkmış. O da 3 tur dolamış gibini beline. Yine alkış kıyamet.

Sonra Afrikalı çıkmış. Almış yannanı eline 5 tur beline dolayıp gerisini de elinde sallamaya başlamış. Ortalık yıkılıyor. Kesin bu adam kazandı gözüyle bakılıyor.

En son Türkiye'den Namık sahneye çıkacak ama sesleniyorlar, arıyorlar, Namık ortalarda yok. Tam diskalifiye olduğunu söyleyen anons yapılacak, şangırt diye bir ses geliyor bakıyorlar cam kırılmış, bi yannan uzanıyor dışarıdan. Üstünde de bir not:

Türkiye'de işim çıktığı için gelemiyorum. imza: Namık

Elmayla elmaşekeri yolda karşılaşmışlar. Elma jest olsun diye “Elbisen ne güzel” demiş. Elmaşekeri havaya girmiş, “Armani” demiş. Elma gülümsemiş: “Kıçındaki kazıktan belli!”

Birgün Nasreddin Hoca bindiği dalı kesiyormuş.

Bakmış kimse bişey demiyor.

-lan burda bindiğimiz dalı kesiyoz kimse bişey demiyor. Düşsek kimse tutmqz. Demiş.

Köylülerde;

-Ya Tutarsa. Demişler

Ağaç twörk yapmaya başlamış.

Köylüler grup yapmış.

Hoca mayaladığı göle atlamış.

edit: Amk bi sürü entry var bi şuku atmamışınız ayıp amk

Diyarın birinde padişah eğlence olsun diye bir yarışma açmış. Buna göre kim padişahın atını güldürmeyi becerirse 1 çuval altın alacak... Her tarafa haberler salınmış, duyurular yapılmış. Yarışma zamanı gelince herkes deniyor ama kimse atı güldürmeyi beceremiyor tabi, bazısı yarım saat bazısı 2 saat uğraşıyor ama sonuç yok.
Bizim Nam-ı Kemal'de yarışmaya katılmış. Sıra buna gelince, atın bulundugu odaya almışlar, 1 dakika sonra Nam-ı Kemal odadan çıkmış ve atı güldürdüğünü altınlarını almak istediğini söylemiş. Padişah ve görevliler şaşkınlık içinde tabi bir bakmışlar hakkaten at gülmek ne demek kahkahalar atıyor yerlere yatmış tepiniyor. Sonuçta altınları vermişler Nam-ı Kemal'e...
Aradan günler geçmiş ama at hala gülüyor, bir türlü susturamamışlar. Son çare olarak Nam-ı Kemal'i bulup, nasıl güldürdüyse susturmasını istemişler. Nam-ı Kemal bir çuval daha altın verirlerse bunu yapacağını söylemiş. Kabul edilmiş isteği tabi ki. Neyse bizimkini atın olduğu odaya almışlar tekrar, yine girişi ile çıkışı bir anda olmuş. Bir bakmışlar at bu sefer ağlıyor, hem de hüngür hüngür. Tam altınlar verilirken, padişah :
- Sana bu altınları veririm ama bir şartla, bu atı nasıl güldürdüğünü ve şimdide nasıl ağlattığını söyleyeceksin.
Nam-ı Kemal başlamış anlatmaya :
- Valla hünkarım, ilk geldiğimde atın kulağına yaklaşıp 'benimki seninkinden büyüktür' dedim, gülmeye başladı..
- Ya şimdi ya şimdi nasıl ağlattın
diye atılmış padişah merakla..
Nam-ı Kemal padişahın yanına yaklaşmış:
- Şimdi de çıkarıp gösterdim

nasıl atladılar

bir grup ingiliz, amerikan ve türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. birden şiddetli bir fırtına kopmuş. geminin batacağını anlayan kaptan
hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. fakat kimse buna
inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. "git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş. tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. kaptan merakla sormuş:
-eee, noldu?
-hepsi atladılar efendim.
kaptan çok şaşırmış:
-nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı.
ne dedin onlara?
-çok kolay. i̇ngilizlere "sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan
bir gemide olmamalılar" dedim.
amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı
olduğunu söyledim.
-peki ya türklere ne dedin?

[türklere "denize girmek yasak!" demiş ]

bursada elemanın birinin tek kanatla uçan güvercini varmış
gören şaşırıyomuş namı dilden dile dolaşmaya başlamış,tee amerikadan kuşu görmeye gelmişler. amerikalılar bakmışlar gerçekten tek kanatla uçuyor vay amıni gibiyim bunu bize sat demişler. kışun sahibi valla satmam gibtirin gidin demiş. satarsın satmazsın olurdu olmazdı in aşağı çık yukarı derken amerikalılar kuşa 1 milyon dolar vermişler. bizim bursalıda kabul etmiş yanlız siz bu kuşu amerikaya zütürünce çift kanatla uçarsa ben karışmam ona göre demiş.yaw öyle şey olurmu bak işte tek kanatla uçuyor biz gözümüzle gördük alıyoruz demişler. neyse amerikalılar zütürmşler kuşu ülkelerine kuşu atmışlar havaya bi bakmışlar ibretlik bi olay kuş çift kanatla uçuyor.way dıbını gibiyim diyerekten bursaya gelmişler kuşu satan elemanı bulmuşlar la yarrraaam bu kuş çift kanat uçuyor demişler. bizim bursalı ben size söylemedim mi? şimdi gibtirin gidin burdan demiş. amerikalılar yannanını yiğim anlat şu olayı nasıl oluyor amığagoyuyum demişler. kuşun sahibi bak koçum burası bursa olduğu için kuş bi kanadıyla kıçını kapatıyor bi kanadıylada uçuyor demiş

Birgün 76 yaşındaki bir dede 23 yaşındaki kızla evlenir, bunlar doğum için doktora giderler ve doğum gerçekleşir. Doktor çıkar ve dedenin yanına giderek derki;
Benimde senin yaşında bir dedem var...
Dede derki; ama bundan benane?
Doktor; benim dedem aynı senin gibi geçen ava çıkmak istedi dedik ona sen 72 yaşındasın yapma etme diye ama dinlemedi evden çıkarken tüfek yerine bastonunu aldı! Ben bunu takip ettim. ilerde bir ceylan gördü bastonunu omzuna koyarak nişan aldı ve buuum ceylan vuruldu!
Dede;olmaz öyle şey ceylanı başkası vurmuştur!
Doktor; bende onu demek istiyorum başkası vurdu.

Rus'un biri, saçını kestiriyormuş. Berber sormuş:
-Askerlik yaptınız mı?
-Yaptım
-Nerede yaptınız?
-Çeçenistan'da.
-Çeçenistan'da mı?
-Evet, Çeçenistan'da.
Aradan birkaç dakika geçmiş, berber tekrar sormuş:
-Askerliği nerede yapmıştınız?
-Çeçenistan'da.
-Nerede, nerede?
-Çeçenistan dedim ya!
Birkaç dakika sonra berber yine sormuş:
-Demek askerliği Çeçenistan'da yaptınız ha?
-Evet, evet, evet! Çeçenistan'da yaptım!
Berber birkaç dakika sonra aynı konuyu bir daha açmaya kalkışınca, Rus müşteri isyan etmiş:
-Yahu kardeşim, askerliğimi Çeçenistan'da yaptığımı elli kere söyledim. Niye tekrar tekrar soruyorsun?
Berber cevap vermiş:
-Çeçenistan deyince; saçların diken diken oluyor, ben de daha rahat kesiyorum demiş

bi laz fıkrası anlattı. laz hep diyomuş ki çevresine, “ben bak hastayım, ben hastayım, ben hastayım” diyomuş, kimse dinlemiyomuş kendisini. “ben hastayım, ben ölücem, bana bakın” filan…

sonra demiş, “ben ölürsem mezar taşıma böyle yazın” demiş. mezar taşına yazmışlar: demiş ben hastayım dedim dedim bana inanmadınız, bak nooldu şimdi?

heheh. ha? yani, bizim lazın mezar taşında öyle yazıyomuş. ben hastayım dedim dedim bana inanmadınız nooldu şimdi? gördünüz mü?

Bir gün anne ve baba kara vermiş bu çocuk çok yaramaz arabada da durmuyo biz en iyisi bunu servis e yazdıralım derler ve çocuk servise binerken çocuğun babası uyarmış servis şöförü demiş ki: bu çocuk çok yaramaz dikkat edin. Şöförde tamam abi demiş ne kadar haylaz olabilir ki diye düşünüyormuş aradan çok zaman geçmeden çocuk şöföre soru sormaya başlamış. Demiş ki şöför abi benim annem fil babam ayı olsa ben ayıfil mi olurdum demiş. Şöförde evet demiş çocuk gine sormuş babam öküz annem arı olsa ben öküzarısı mı olurum diye sormuş şöförde evet demiş çocuk bu sefer gine sormuş annem dinazor babam civciv olsaydı ben dinazorcivcivi mi olurdum diyince şöför sinirlenmiş bu sefer şöför de annen huur baban pekekent olsaydı ne olurdun demiş çocuk da şöför demiş

Temel amerikada çelışmaya gitmiş. işleri çok iyiymiş bir gün Dursun Temel'e telefon açmış:
dursun: nasıl işler iyimi
temel: burda yerdeki paraları toplasan zengin olursun.
dursun hemen uçakla amerikaya gitmiş uçaaktan inerken yerde 100 dolar görmüş paraya tekme atıp demişki: ilk günden işe başlanmaz ki.
:)

Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi cixte çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler... " Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur... " derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-"Sandaletleri ters giydin lan!... "

Bir gün padisahin kizi butun askerlere kendini gibtirtmis.ve bu hep devam etmis. padisah kisa sure sonra anlamis ve kizinin amina jilet koymus.1 hafta sonra butun askerleri siraya koyup gibini actirtmis hepsinde jilet izi varmis ve jilet izi olanlarin kellesini almis. fakat temelin gibinde iz yokmus. padisah ta temele

-Afferim temel söyle benden kac akca altin istersen vericem demis..

Temelde
- eabbabaheubua

bir profesöre: ''çince'yi ne kadar zamanda öğrenirsiniz ? demişler. profesör:çince'yi öğrenmeye ömrüm yetmez.demiş.
doçente sormuşlar:5-10 yılımı alır.
asistana sormuşlar:3-5 yılımı alır
öğrenciye sormuşlar:sınav yarınsa akşama hallederiz.''

Benden size bir fıkra ;
Bir zamanlar adamın biri varmış adam ben ölücem ben ölücem diyiyormuş kimse ona bakmıyor muş sonra adamin mezerina gitmişler ve mezar taşında şu yazıyormuş
Bakın ben ölücem ölücem dedim beni dinlemediniz bak şimdi ne oldu ;))

Şukulayin ellerinize nazar değmesin !!!

bunlara gülüp mü buraya yazyonuz gibikler

temel ehliyet başvurusu yapacak. dursun ile beraber bir sürücü kursuna giderler. gerekli evraklar listesinde 8 adet vegibalık fotoğraf da yazmaktadır.
t: ula dursun, vegibalık fotoğraf da nedur?
d: ula ne cahilsun. göğüsten yukarısının fotoğrafına vegibalık fotoğraf derler.
t: ula nasıl edeceğuk oni?
d: ula o iş kolay. sen şimdi göğüs hizasına kadar bir çukur kazarsun. içine girersun. bende çekerum resmuni daa...
t: o zaman ben çukur kazmağa başliyayum, sen fotoğraf makinesi bul gel.

dursun 5-6 saat sonra gelir. bakar ki temel 8 tane çukur kazmış...

d: ula uşağum sen ne ettun?
t: ula 8 fotoğraf istediler ya, ben de 8 çukur kazdım daaa..
d: ula ne salaksın yaav. boşuna uğraşmışsın o kadar. ben zaten 8 tane fotoğraf makinesi geturdum ya uşağum yaa.

Bir doktor ve 3 deli varmış. Doktor arabanın altına atlayın size çikolata verecem demiş. 1. atlamış ölmüş. 2. deli atlamiş o da ölmüş. 3. deli beklemiş. Doktor herhalde bu akıllandı diyip yanına gitmiş “Sen niye atlamadın?” demiş. 3. deli “Ben tır bekliyorum büyük çikolata alacam.” demiş.

edit: Bence komik

kadının biri her gün kocasının mezarına gidip dua ediyormuş ve ettikten sonrada kıçını açıp gösteriyormuş.

imam bi gün bu kadını görmüş
.dayanamayıp sormuş.
neden duanız bittikten sonra kıçınızı gösteriyorsunuz ?
kadın cevap vermiş

rahmetli sendeki bu züt ölüyü diriltir derdi...
bendeki de bi umut işte.

tilkiyle kurtun canı çok sıkılmış tavşana bi oyun oynamak istemişler oyunu kurgulamışlar ve tavşanın yanına gidip bu soğukta niye şapka takmıyosun oç diyip dövmüşler 1 hafta boyunca her gün aynı şakayı yapmışlar sonunda bu şakadanda sıkılmışlar tilki yeni bi şaka önermiş tilkiyle kurt tavşandan sigara isteyecekmiş kısa verirse niye uzun vermedin oç diye uzun verirse niye kısa vermedin oç diye döveceklermiş ertesi gün tavşandan sigara istemişler sigara ver oç tavşan demişki kısa mı uzun mu tilkiyle kurt birbirine bakıp niye şapka takmıyosun diye tavşanı bu sefer gibmişler
-SON-