1. 1.
    +1 -1
    ···
  2. 2.
    +1 -1
    işte fenerbahçe taraftarı...
    http://imgim.com/ixbars.jpg

    ve işte büyük beşiktaş taraftarı..
    http://imgim.com/4b6e.jpg

    yorumsuz...
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    ankaragücü-galatasaray (0-8) maçı :

    tam bir hafta önce ali sami yen'de şampiyonluk maçı 1-1 bitmişti.o maçı izlerken sanki,her iki takım da son hafta alacagı skorlara güvenir gibi oynuyordu. fakat g.saray daha bir sakin, beraberliği ister bir şekilde oynyordu. anlam verememiştim.
    son haftaya girildiğinde 2 gol farkla g.saray liderdi. misafirlikten dönüyorduk,ben önden koştura koştura eve gidiyordum.20 dk olmuştu maç başlayalı henüz. bizim bakkalın yanındaki tesisat ustası arkadasına müjdeli haberi veriyordu: 3 oldu 3..!! büyük heyecanla sordum kim attı 3 golü diye, hüzünlü cevap çoktan gelmişti..
    eve gelip radyoyu açtıgımda g.saray 3-0 önce, beşiktaş 1-0 mağluptu. üstüne recepin kırmızı kart görmesi, galatasaryın 4 ve 5 i bulması,ilk yarı sonunda zaten her şeyi anlatır gibiydi. ikinci yarıları dinlemekten alıkoyamadım kendimi yine de..galatasarayın 6 7 ve 8 i bulması, diğer yandan beşiktaşın onur mücadelesi verip,10 kişiyle maçı 3-1 kazanması. maç sonunda babamın ve eniştemin ağzından dökülen lafları hala hatırlarım:'maçı satmışlar!'
    maç satmak, şike,teşvik nedir ki o yaşlarda bir çocuk için. fakat akşam spor stüdyosun da maçı izlediğimde, ankaragücünün yediği golleri gördüğümde, ertesi gün 3 futbolcunun apar topar takımdan kovulması ve 32.gün de maçın mercek altına alınmasıyla 10 yaşındaki o çocuk şikenin ne anlama geldiğini öğreniyordu. yıllar sonra o takımda oynayan sinan ve fikret'in yaptığı açıklamalar da artık soru işareti bırakmıyordu kafalarda.
    makyavelist futbol anlayışı o günden sonra hiç değişmedi türkiye'de.biz beşiktaş'lılara düşen ise şerefli ikinciliklerle övünmek oldu.o dönemin 'büyük' yöneticilerinden bazıları başkanlık bile yaptı zamanında, hala da yapıyorlar.. bunlar türk futbolundan elini çekmediği sürece türk futbolunun gidebilecegi çok uzun mesafe yoktur ne yazık ki.
    ···
  4. 4.
    +1 -1
    ···
  5. 5.
    -1
    @165 iyiymiş aq hehehe...
    ···
  6. 6.
    -1
    @80 o benim de en büyük hayalim.. klagib olacak ama;
    1-yeni, kaliteli statlar yapılmalı
    2-futbola uzanan kirli eller kırılmalı
    3-ve tabii en önemlisi para..bi zamanlar lazio bile gözü kapalı 35 m euro para sayardı bu ülkede.. para yoksa kaliteli futbolcu getiremezsin, kaliteli futbolcu olmazsa ligin de kalitesi olmaz. ingiltere ve ispanya para konusunda bir kaç adım öndeler.. dolayısıyla ş anda her futbolcunun hayali 90 larda oldugu gibi italya değil ing. veya ispanya.

    ispanya ligini kalitesiz gibi gösteren r.madrid ve barcelona oldu bu sene..bu iki takım şu an yeryüzünde mevcut herhangi bir ligde rahat rahat şampiyon olabilcek kapasitedeler.la ligada da aldılar başlarını gittiler..bu çok sık rastalanılan bir durum değil ispanyada..ne idüğü belirsiz takım diyebilecegimiz pek bir takım yok gibi. tenerife,zaragoza gibi şu an zor günler yaşayan fakat 90 lı yıllarda lige damga vurmuş ekipler.. xerez,gijon gibi takımlar ise her sene olacaktır.. bence barcelona ve r.madridi bir kenara koyarsak,la liga da kalite artışı veya düşüşü oldugna inanmıyorum.
    ···
  7. 7.
    -1
    devam ediyimmi lan hoşuna gidiyomu soru yağmuru.. giberler diyosan bırakıcam ?
    ···
  8. 8.
    -1
    unutulmayan sözler - 5 :

    "futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır."

    __johan cruyff__
    ···
  9. 9.
    -1
    @163 tabi lan ne demek aq... istediğinizi yazın bu sayfaya
    ···
  10. 10.
    +1
    "En güzel gol, boş kaleye atılan goldür" Johan Cruijff
    ···
  11. 11.
    -1
    şapkadan gergeden çıkaran mustafa denizli:

    bugünkü maç öncesinde kadro sıkıntılı,2 haftadır antremana çıkmayan oyuncular ancak iğneyle oynayacak seviyede..ilk 11 hemen hemen beklediğim gibi,tek süpriz toramanın ön liberoya çekilip, kaşın sağ bek oynaması... toramanın sağ bekte oynayıp necip veya ugurla başlaması daha mantıklıydı.. neyse ben onda değilim, maça dönelim..
    maça 1-0 yenik başlamışsın, çıkarttığın kadro ve sistem tutmamış. rakip kaleye gidemeyen,2 pas yapamayan bir takım var sahada.. beraberliğin bile yetmediği bir maçta 30.dk da birşeyler yapmasını bekledik büyük mustafanın.. mesela finki çıkarıp holoskoyu, kaşın yerine de ugur veya necibi alamsını... holosko-ismail-bobo üçlüsünün arkasında tello-ernst-ugur oyunu lehimize cevirebilirdi... en azından denemeye değerdi.. hadi bir cesaret 30.dk da yapamadın,2. yarıya başla be hoca! kaybedecek neyimiz var? ya fener 2. golü bulsaydı nasıl çevirecektin maçı???
    dakikalar geciyor oyun elimizde fakat üretkenlik yok.. holosko-yusuf kenarda... bu yusuf değil miydi gecen hafta 90 dk oynayan? bu maçta son yarım saat oynayamacakta ne zaman oynayacak? holosko gibi fuleli, tipik boş alan adamı, samiyen ve kadıköyde oynamayacakta nerde oynayacak? 70 oldu 80 oldu ve nihayet değişiklik.. kenarda bekleyen oyuncu:prens... koca sezonda takıma hiçbir şey verememiş bu oyuncu son 10 dk da kurtarıcı olarak giriyor.. holosko ise tüm camiayla dalga gecercesine 85.dk da oyuna sokuluyor,10 kişi kapanmış fener defansının kucagına hem de...
    ismail ne kadar yetenekli oyuncu oldugunu gösterdi,bu maçta da oynaması bu ekegiblikler dogrultusunda doğruydu.. peki be hoca, manu maçından beri nerde bu çocuk? heba ettin ismaili, rıdvanı...
    korkaklık, rakibi durdurmaya yönelik, rakibe yönelik oyun felsefesi. daha da acısı 1 puana razı olma... beşiktaş yener yenilir,ama asla korkak oynamaz, oynayamaz..beşiktaş her zaman,her yerde kazanmaya oynar.. bunu kafana sok şapkasından gergedan çıkarmaya çalışan küçük mustafa! ve artık diyoruz ki,korkak hoca is-te-mi-yo-ruz..!
    ···
  12. 12.
    +1
    "Doktorlar sigarayı bırakmazsam futbol oynayamayacağımı söyledirler, bende futbolu bıraktım." Johan Cruijff
    ···
  13. 13.
    -1
    kadıköyde skandal gecesi :

    bir hakem dörtlüsü düşünün ki verdikleri dogru kararların sayısı yanlış kararların sayısından az olsun.bir hakem dörtlüsü düşünün ki verdikleri ve vermedikleri kararlar ile kendi onurlarını ve futbolun saygınlığını ayaklar altına alsın.bir hakem dörtlüsü düşünün ki şampiyonluğu ve şampiyonlar ligine katılacak takımların kaderini bir maçta etkilesin.
    bir beşiktaşlı olarak kazanmayı hakedecek bir ftbol oynamadığımızı rahatlıkla söyleyebilirim.ama bu, hakemlere kişiliksiz maç yönetme,bir takımın, hatta 3 takımın kaderiyle oynama hakkını vermez. çok uzatmaya gerek yok buyrun yanlış kararlar:

    ilk yarı:

    guizanın ofsyat gerekçesiyle kesilen pozisyonu
    ismailin ofsayt gerekçesiyle kesilen pozisyonu
    emreye toramana yaptığı haraketten dolayı verilmeyen sarı kart
    bilicanın cezaalanında sivoga yaptıgı hareket endirekt vuruş verilmemesi
    bilicanın önce toramanın sacını, sonra kaşın kulağını çekmesini görmezen gelinmesi
    topuzun boboya yaptığı hareket dogrudan kırmızı kart

    ikinci yarı:
    topuzun hakemi aldatmaya yönelik hareketi, sarı kart verilmemesi
    luganonun ceza sahasında elle müdahelesi, verilmeyen penaltı
    bilicanın bahcıvanlığına gösterilmeyen sarı kart
    tellonun semihe yumrğu kırmızı kart
    ernste gösterilen hatalı kırmızı kart
    guizanın toramanı arkadan çekmesine gösterilmeyen sarı kart
    toraman ve vedersona gösterilen hatalı kırmızı kart
    önce sivoğa semihe diz göstermesine, sonra da alexin sivoğa hareketlerine gösterilmeyen sarı kartlar
    maça verilen 4 dk uzatma (ki sadece penaltı esnasında 3 dk durdu oyun) ve uzatmalarda topun hiç oyunda olmamasına rağmen 95 küsurda maçı bitirmesi..

    bunlar şu anda sadece aklıma ilk planda gelen pozisyonlar, hatalı taç, faul ve avantaj kararlarını saymıyorum bile.. sonuç olarak katledilen bir maç, katledilen bir lig.. ligde şampiyonluğa ulaşmanın yolunun türk futbolunu tehdit etmekten, soyunma odalarına inip hakemlere küfretmekten geçtiğini bir kez daha yaşayarak öğrendik. yaşantanlara yazıklar olsun...
    edit:muhakkak unuttugum pozisyonlar vardır, maçın tekrarını izleyemdiğim için aklımda kalanlar bunlardır. eklemelere açığım.

    not: maçı katleden hakemin işbirlikçisi mustafa denizliye küskü.. beşiktaşın son 3 sezonda yaşadığı kadıköy laneti... az sonra
    ···
  14. 14.
    -1
    beşiktaşın son 3 yılki kadıköy laneti:

    akranlarım bilirler,80 li yılların sonundan başlayarak 90 lı yılların ortalarına kadar feneri sürekli, içerde dışarda, kupada ligde 'marizler' dururduk.o yıllarda beşiktaş maçlarında fenerbahçe taraftarının agzından 'böyle gelmiş böyle gidecek... ' tezahuratı düşmezdi. uchenin son dk da atııgı gol ve fenerin kazndığı maç o büyüyü kısa süreliğine bozmuştu.. fakat bu maç dahi kadıköyün 'kartal yuvası' oldugu gerçegini değiştirmedi.2000 li yıllara kadar kadıköyde denge bozulmadı. sonra yeniden kartal hakimiyeti boy göstermeye başladı kadıköyde..3-4 lük tarihi maç, artık bu gerçegi tesciller nitelikteydi..ta ki son 3 sezona kadar...
    peki son 3 sezonda kadıköyde neler oldu, kaybettiğimiz tek farklı maçların arkasında yatan sır neydi? bu 3 maçı çok kısa bir şekilde mercek altına alalım..
    2007-2008 sezonu fenerbahçe-beşiktaş:2-1
    maçın hakemi ismet arzuman.. maç boyunca fenerbahçe lehine kullandığı takdir haklarıyla bizleri çılgına çeviren hakemimiz,son dakikada higuain'in attığı gol sonrası çaldığı düdükle ilginç bir kararın altına imza atmış, golü kabullenen 11 fenerli futbolcu ve 53 bin fener taraftarının gönlüne su serpmişti

    2008-2009 sezonu fenerbahçe-beşiktaş : 2-1
    hakemimiz yanlış hatırlamıyorsa kuddusi müftüoğlu.. maç 1-1 olmasına rağmen beşiktaş açısından güllük gülüstanlık geçerken cisseye faul olmayan pozisyonda gösterdiği ilk sarı kart sonrası 40.dk da gösterdiği 2.sarı kartla kara kartalı 10 kişi bırakmış ve maçın kaderini belirlemişti..

    ve bu sezon... oyunun son perdesi bu akşam oynandı.. birileri kadıköyün kartal yuvası olmasından rahatsız olmuşa benziyor... artık yeter diyoruz ve ekliyoruz: kadıköy kartal yuvasıdır ve öyle kalacaktır..!
    ···
  15. 15.
    +1
    "Italyanlar size karsi galip gelemezler ama siz onlara maglup olabilirsiniz" Johan Cruijff
    ···
  16. 16.
    -1
    @75
    1-kimi oyuncular özgüvenleriyle oynar, oynadıkça özgüvenleri gelir. quaresma da böyle bir futbolcu. barca,chelsea ve inter'de başarılı olamama sebebi, hiç bir zaman bu takımlarda sürekli olarak oynatılmaması. sürekli oynayabileceği bir takımda oynaması halinde başarısız olması söz konsu olamaz bence.
    2-chelsea bana göre bu sene avrpanın en oturaklı 3 takımından bir tanesi, şanssız bir şekilde intere yenilmemiş olsalar şu an yarı finalde onlar olurdu, premier ligde de şampiyon olacaklardır.cl de ne zaman şampiyon olur,o bilinmez.
    3-abidal fizik gücüyle, maxwell tekniğiyle ön plana çıkan oyuncular. abidal'in ofansif özellikleri de fena değil, fiziğini de katarsak benim tercihim abidal olur.. rotasyon olarak düşünürsek iç sahada maxwell, deplasmanda abidal tercihim olurdu.
    4-bana hiçbir zaman üyük bir yıldız olacagı izlemini vermedi, çok ümitli değilim
    5-benim beklediğimden fazlasını gösterdi,ama her ne olursa ne o kadar para eder,ne de ronaldonun boşluğunu doldurabilir.
    6-fransada marsilyanın şampiyon olcagını daha önceki bir yazımda belirtmiştim. futbol şnası da onlara döndü bu aralar, bence şampiyon marsiya olacaktır.
    7-bana göre tello çok kötü oynadığı maçlarda bile 90 dk oynamalı, takımda uzaktan şut, duran top,ara pas vs gibi özellikleriyle fark yaratan ender oyunculardan bi tanesi.o yüzden tello oynamalı. sadece yarın ki maç için değil, bütün maçlarda sol açıkta yusuf, holosko,serdar yerine o oynamalıydı.. hatta inönüdeki maçlarda -her ne kadar üzülmez b sene beklentilerin üzerine çıkmış olsa da- ben sol bekte ismaile şans verirdim. yarın ki maçta yabancı sınırlamsı dolayısıyla holoskonun yedek başlıcanı düşünürsek, solda ismail sağda tello ile başlayabilir, hatta başlamalıdır.
    8-aydınspor iyi jenerasyon ve amani gibi kaliteli cezayirli oyuncularla çok iyi çıkış yakalamıştı, lakin o yıllardan sonra bir daha hiç göremedik aydınsporu.. siyah beyaz formasıyla, fenere 6 atmasıyla sempatimizi kazanan bu takım, kötü yönetilmenin kurbanı oldu.şu anda onlara sunacagım reçeteyle çelikspora sunacagım reçete arasında hiçbir fark yok.
    9-benim gönlümden geçen boluspor, playofflarda tek maç oldugu için favori belirlemek zor ama dediğim gibi gönlümden bolu geciyor, inşllah playoflara kalır ve süper lige çıkarlar.
    10-cem uzan ve gökçek ailesi arasında çok fark var, yani sonuçta bir şekilde gökçek belediye başkanlığı koltugunu bıraksa da yerine gelecek başkan aynı destegi, kaynakları kulübe akıtmak zorunda kalacaktır.(siyasi rant olayı) o yüzden akıbetinin aynı olacagını düşünmüyorum.
    11-ikisi de efsane
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    -1
    şehremini lisesi:

    aranızda vardır belki şehremini lisesi mezunu benim gibi, okulumla her zaman gurur duyarım.. sadece kalitesiyle değil, türk sporuna hizmetleriyle de..eski futbolcu, şimdilerin il milli eğitim müdürü (hala devam ediyor mu bilmiyorum),spor sevdalısı, azcık pgibopat ata özer sayesinde şehremini lisesi bir çok yönden türkiyenin en iyi 5 devlet lisesinden biri olmuştu.
    türk futboluna ne gibi hizmetlerde bulundu peki? g.sarayın unutulmaz altyapı hocası salih bulgurlu hoca uzunca bir dönem okul takım antrönrlüğü yapmıştı, emeği çok büyüktür.. kendisi vefat ettikten sonra da şehremini lisesi-gsalatasaray akrabalığı hiç bozulmadı. sistemin nasıl işlettiğini uzun uzadıya anlatmıcam, sadece okulun mezun ettiği ünlü futbolculardan bahsedicem.
    öncelikle emre belözoğlu.. kredili sistemin son mezunlarından,ben 1.sınıfta iken kendisi 3.sınıftaydı,ilk dönem sonunda mezun oluvermişti.o zamanlar okulun bahcesinde futbol veya voleybol oynarken izlediğimi söylersem birçogunz inanmaz belki de..o zamanlar paf takımın yıldızı konumunda bulunan, sık sık a takımla idmana çıkıp, gazetelerin küçük küpürlerinde boy gösteren emrenin büyük bir yıldız olacagını o günlerde düşünemezdik elbet. eski g.saraylı ilyas bir ablamızın sınıf arkadasıydı, mehmet aksu ise abimin. fatih akyel ve tamer tuna ise onlardan da önce bu okuldaydı. burak ve alpi de unutmamak lazım.
    tabi eskilerden biraz daha araştırma yaparak çok daha fazla isim çıkartmak mümkün ama biraz da yeni nesile bakalım.g.saray altyapısının altın nesli denilen bir nesil neredeyse şehremini mezunudur. başta arda turan olmak üzere, cafercan,mülayim, uğur uçar gibi o dönem altyapısını oluşturan bir çok oyuncu yanında onlardan biraz eski sabri.şu anda aklıma başka isim gelmiyor ne yazık ki,fakat 1.ligde top koşturmuş daha nice isimleri biraz araştırmayla bu listeye ekleyebiliriz.
    basketbolda dünya şampiyonluğu vardır lisemizin. basket takımını çok takip etmediğim için bir tek semih erdni biliyorum.ama 3 yada 4 yıl önce dünya şampiyonu olmuş okulun nice değerli oyuncuları türk basketboluna armağan ettiğini düşünmek yanlış olmaz.(dünya şampiyonu olan takımın koçu nihat iziç'ti)
    bunun yanında şebnem dönmez, gülşen,burak kut, vatan şaşmaz, uygur kardeşler, yetkin dikiciler... gibi bir çok ünlü çıkarmıştır bu okul.
    fındıkzade'de millet caddesi üzerinde olan bu okul şimdilerde anadolu lisesi olmuştur.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    -1
    real oviedo :

    sensible world of soccer piyasaya çıktığında, beraberinde müthiş yenilikleri de getirmişti. bunlardan bir tanesi de oyunda menajer olabilme opsiyonu bulunmasıydı. dünyanın bütün ligleri,hem de gerçek adlarıyla oyunda yer bulur, menajer olup takım yönetmenin tadına doyum olmazdı. hatta championchip manager'in o dönemler sadece 1 ligten ibaret oldugunu düşünürsek (93-ingiltere,95-italya) sensible bir adım öndeydi.
    her oyunun başlangıcında olduğu gibi evvela beşiktaş alınır, daha sonra real, barca ve diğerlerinin tadına bakılırdı. nitekim belli bir süre sonra her menajerlik oyun sevdalısı gibi farklı arayışlara yönelinir, güçsüz takımlarla destan yazmak gibi.. ispanya ligindn takım almaya karar verdiğimde, joysticki aşağı doğru tutup, gözümü kapattım. gözümü açtığımda karşımda duran takım real oviedo'ydu.
    1 sezon,2 sezon,3 sezon derken13 sezon boyunca çalıştırdım oviedo'yu..şampiyonluklar, kupa başarıları ve niceleri. maçlar oynanırken yeri geldi spiker oldum, yeri geldi oyuncu menajer oldum. sonunda oviedo'yla özdeşleşmiştim. sade mavi-beyaz forması, takımdaki bolca siyahi oyuncusuyla artık benim takımım olmuştu.o günden sonra oviedoyu sürekli takip ettim. kendi sahasında yenilmez armada oldugunu, real ve barcaya nasıl kök söktürdüğünü büyük bir gururla izledim. dely valdes'li,estaban'lı kadrosuyla,iç sahadaki müthiş atmosferiyle, taraftarının tutkusuyla oviedo bambaşkaydı benim için
    günlerce her yerde formasını aradığımı bilirim.trt-3 te salı günleri verilen avrupa'dan futbol'u oviedo için beklerdim.p.tesi günleri avrupa liglerinden sonuçlara büyük heyecanla bakardım. lakin bu sevdalısı oldugum takım 2001 yılında 2.lige,2003 te ise 3.lige kadar düştü.o tarihten sonra bu iki lig arasında mekik döşeyen kulüp, uzun süre la liga'ya uzak kalacak gibi duruyor.ama bu, benim de aralarında bulunduğum vefakar taraftarından oviedo sevgisinin azalmasına hiçbir zaman yetmeyecek.
    ···
  19. 19.
    -1
    bunları topçu yapanın dıbına koyım 11'i :

    metin aktaş
    erkan-kürşat-can-adem dursun
    ali bilgin-tayfur-hüseyin cimşir-deniz barış-osman
    mehmet aksu

    erkan:vandan beşiktaşa gelen
    osman:g.birliğinden g.saraya gelen
    ···
  20. 20.
    -1
    g.saray analizi; yapılan hatalar :

    geçtiğimiz sezona ve bu sezona yaptığı 'flaş' transferlerle şampiyonluğun en büyük adayı olarak giren, fakat büyük hayal kırıklığı yaşayan ve yaşatan g.saray'ın yaptığı hataları mercek altına alalım.

    1-kaleci sorunu: geçen sezona de sançis ile başlayan g.saray oyuncudan istediği verimi bir türlü alamamıştı. çareyi ise sezon sonu sözleşmesi sona erecek olan leo fıranko'ya sezon ortasında imza attırmakla buldu ve bir büyük hayal kırıklığı da onunla yaşadı. bahsi geçen 2 kaleci de kötü isimler değiller hatta de sançis bu sezon muhtemelen italya da yılın kalecisi seçilecek. fakat sorun şu, artık dünyada çok iyi denilebileceek kaleci sayısı çok azalmış durumda. özellikle de türkiyeye gelebilcek kalecinin yeteneğinin sınırlı olabilecegini düşünürsek, türk takımları için en ideal yol türk kalecilerle yola çıkmalarıdır.g.saray bu konuda verebilecegi 2 makul karar vardı; ya sançisle devam edilecekti ya da kaleyi türk kalecilerine emanet edecekti. fakat en yapılmayacak olan yapıldı; vasat, yeni bir kaleci transfer edildi. bonservisi elinde olan bir kalecinin verebileceğinden çok daha fazlasını vermiş olmasına rağmen f.bahçe maçıyla onun da bileti kesildi. olan,kulübe ve türk kalecilere olmuştu.
    2-defan sorunu: servet için marsiya ile anlaşılmıştı, ordan gelecek parayla yıldız bir futbolcu transfer edilecek, servetin boşluğu da 'milli' futbolcu gökhan zan'la doldurulacaktı. ayrıca bir de yabancı stoperle defans hattı takviye edilecekti. gökhan zanın ve keitanın transferleri plan doğrultusunda atılan adımlardı. fakat servetin gercekleşmeyen transferi hesapları bozdu. madem elimizde milli takım stoperleri var yabancı stopere gerek yok düşüncesi hatta milli takımın savunmasına sahibiz ( milli takım bu oyuncularla avr. şamp.nın en çok gol yiyen takımıydı) yanılgısı ve kaliteli bir stoper alınmayışı g.sarayın en büyük hatalarından birisiydi.
    3-defansif orta saha oyuncuları: müzmin sakat linderoth, istikrarsız m.topal, yaşlanmış ayhan ve sınırlı yeteneklere sahip barışın yanında son derece düz bir oyuncu olan m.sarp'ın transferiyle 5 oyuncuyla başladı g.saray sezona. toplasanız bir emre veya ernst etmeyecek olan bu 5 oyncuya güvenen g.saray yönetimi,bu bölgeyi transfer döneminde es gecerek çok büyük bir hataya imza attı
    4-hücum bölgesi : yapılan keita ve elano transferleri çok yerinde transferlerdi.her ne kadar istenilen verim alınmamış olsa da,bu iki ismin transferine söylenecek hiç bir söz yok. hatta bu oyuncularla birlikte, arda,kivıl, baroş,nonda yı bir arada düşündüğümüzde avrupada bile bir çok takımda olmayan kaliteli bir hücum hattı ortaya çıkıyordu.
    5-devre arası transferler : ve dananın kuyruğunun koptuğu an.bir aylık transfer dönemine ne kadar çok hata sıkıştırılabilir, ancak bu kadar.g.sarayın bir yabancı hakkı saklıydı, dogru bir kararla linderotun satılmasıyla sayı 2 ye çıktı.ilk önce doğru bir krarla savunmaya takviye yapıldı.ve sonrasında hatalar silsilesi...
    g.saray orta sahaya 1 yabancı oyncu alarak,iyi bir şekilde transfer dönemini kapatabilir, baroş ve kivılın sakatlıklarına rağmen şampiyon olabilirdi (bence %100 dü) lakin bu boşluk avr. kupalarında forma giyemeyecek bir forvet oyuncusundan yana kullanıldı. daha da acısı ise nonda gibi takım içinde sevilen, yedek kalsa da sorun yaratmayan, türkiyeye alışmış ve daha da önemlisi 'kaliteli' bir oyuncuyu bırakıp, onun yerine hakkında tanım yapamıcam dos santosun alınması oldu.bir de canerin transferiyle g.sarayın ileri ucu 'fazla' bol alternatifli oldu:

    caner-elano-keita-co
    kivıll-dos santos-arda-baroş

    peki bu oyuncuların arkasında oynayan oyuncular kim : m.sarp-m.topal... bu,bir çok şeyi özetliyor zaten.. gelen oyuncuların son yıllarda kaç maç oynadığını veya g.srayın sezon ortası hazırlık kampı bile göremediklerini saymıyorum bile.. nerde çoklu, orda takluk-dere gecerken at değiştirilmez, yürüyen tekere çomak sokmak gibi deyimlerin hepsi g.saray yönetimine uygun.
    sonuç: önce kupadan eleniş, daha sonra uefaya veda ve en sonunda lige atılan havlu. artık g.saray yönetiminin seneye ligi 2. sırada bitirme hakkı bile kalmamıştır.

    ne yapılmalı :
    1-reykard'la devam edilmeli
    2-kiralık yabancı oyuncularla birlikte,leo fıranko gönderilmeli.
    3-kale yerli kalecilere bırakılmalı
    4-orta sahaya 2 tane çok kaliteli ve çift yönlü oyuncu transfer edilmeli
    5-baroşa alternatif yabancı bir santrafor alınmalı

    temel hatlarıyla bunlar uygulanır ve transferlerde doğru seçim yapılırsa,g.saray önümüzdeki senenin şimdiden şampiyonluk adayım. fakat benim hiç ümidim yok.
    Tümünü Göster
    ···