1. 76.
    0
    egemen korkmaz üzerine bir yazı:

    yıllar önce (2002-2003 sezonu) öğrencilik dönemimdi.. öğrenci evinde digitürk'ün keyfini çıkardığımız yıllar.. beşiktaşımız koşar adım şampiyonluğa giderken, ezeli rakip f.bahçenin içler hali durumunu zevkle takip ediyoruz (o sezon yanılmıyorsam 34 puan fark atmıştık) dolayısıyla her önüne gelene yenilen fenerbahçenin maçlarını da ayrı bir keyifle izliyoruz...
    sezonun sonlarına doğruydu, bursaspor-fenrbahçe maçı..bir gündüz maçıydı..f.bahçe unu eleyip eleğini asmıştı, bursaspor ise prestij kapma mücadelesi veriyordu.. maçı 2-0 ya da 2-1 bursa kazanmıştı kazanmasına ya...
    bursa'da genç bir stoper oynuyor.. mücadeleci ve atılgan..her topa atlıyor, korkusuzca kafa toplarına çıkıyor.. buna tribünlerin sevgisi de eklenince ortaya gelecek vaadeden müthiş bir stoper çıkıyordu.. hele bir de ileri çıkıp gol atınca 'vayy aq nasıl bi adam bu,bu adamı alalım beşiktaş 10 yıl stoper aramaz' nidaları yankılanıyordu evin içinde.. fakat nerden bilebilirdik ki...
    nerden bilebilirdik o genç oyuncunu 8 senede hiçbir gelişim gösteremeyecegini.. nerden bilebilirdik bu genç oyuncunun gelecekte tabiri caizse kasap olacagını... nerden bilebilirdik bu genç oyuncunun, zamanlamasını,pas yeteneğini, koordinasyonu ve yer tutmasını geliştirmesi yerine saha içi pisliklerini geliştirip uzman olacagını...
    evet beyler bilemezdik, bilemedik...
    fair-play'den nasibini almamış, makyavelist,vur kır parçala mantığını benimsemiş, bunun yanında 15 metreye pas atabilmekten aciz,tff 2.ligde hatta amatörlerde sıkça gördüğümüz bir oyuncu ve onun potansiyeli... karşısında belki de aynı saha içinde top koşturmaktan onur duyması gereken guti... ama o karşısındakinin insan olduğunu bile unutmuş... yazık..
    allah bunun gibi futbol düşmanlarının belasını versin demekten başka sözüm yok
    ···
  2. 77.
    0
    coming up next : ricardo quaresma
    ···
  3. 78.
    0
    kupa finali ve tayfur havutçu:

    tayfur havutçu ile ilgili kafamda ciddi soru işaretleri vardı..şu an itibariyle beşiktaş için yeterli olmadığı aşikar, fakat potansiyelinin ve futbol vizyonunun ne durumda olduğuna dair önemli ipuçları verecegini tahmin ediyordum bu kupa finalinin..ve bu potansiyelin gösterilecek sabıra değip değmeyeceginin..

    maç öncesi ilk 11'e baktığımda, almeida hariç düşündüğüm, olması gereken, fazla da alternatifi olmayan bir kadro sahadaydı.. fakat almeida yerine bobo tercihi beni şok etmedi dersem yalan olur..

    fakat beni asıl şoke eden olay, böylesi bir final maçında dahi beşiktaş'ın sahada ne oynadığını anlayamam oldu..lig maçları için dediğimiz o klişe 'akıllar kupada' lafı, lafta kalmış gibiydi..ne oynadığı belli olmayan, bekleri çıkmayan, baskı kuramayan, mücadele etmeyen bir takım sahadaydı.. karşımızdaki rakibin g.antep, bursa veya kayseri olmadığına şükrettim maçı izlerken açıkçası..

    rakip savunma 4'lüsü kesinlikle süper lig seviyesinde değil, hatta bank asya'da bile daha kalite savunma dörtlüsüne sahip takımlar izledik bu sene.. simao-guti-quaresma üçlüsünün bu zayıf savunma karşısında bu kadar zorlanacagını, pozisyona girmeskte zorlanacagını düşünmemiştim... ama saha içi disiplin zaafiyeti ve belli bir oyun planının olmaması sıkıntılı bir devre geçirmemize neden oldu..

    devre 1-0 bitmesine bitti ya,oynanan oyun hiçbir beşiktaşlıyı tatmin etmemiştir..ilk yarıya dair tek olumlu şey, işlerin nasıl yoluna girebileceginin alalede ortada duruyor olmasıydı... kafalarında beşiktaşı bitirmiş, fizik güç itibariyle halısahada oynayamayacak olan guti ve bobo'nun oyundan çıkması yerlerine hilbert-almeida ikilisinin girmesi..

    bu noktada tekrar tayfur hocaya dönelim.. benim gözümde gelecek vaadeden teknik direktör yaptığı hamlelerle kendini belli eder.. yaptığı hamlenin doğru veya yanlış olmasının pek bir önemi yok,ama işler tabelada iyi sahada kötü giderken bunu farkedip hamle yapan ve bu hamlesi doğru olan,ve bunu birçok maçta tekrar edebilen hoca, hoca olabilmiştir zaten.. hamle yapmaktan çekinmeyen fakat hamlesi çoğunlukla yanlış olan hoca ise gelecek vaadendir benim gözümde... ona sabır gösterebilir, zira hatalarından ders çıkartıp doğru hamleyapmayı öğrenecektir zamanla..

    tayfur havutçudan beklentim dediğim gibi,iki oyuncu değişikliği ile başlamasaydı ikinci yarıya..ya da guti-almeida değişikliği yapıp klagib 4-4-2 ye dönüp rakibin zayıf defansını daha zor durumlara da düşürmeyi düşünebilirdi.. fakat sahada birşeylerin ters gittiğini, koca orta sahanın yükünü tek başına gencecik necip'in naif omuzlarına yüklendiğini, maçın ilerleyen dakikalarında saha içinde oldugu gibi tabelada da sıkıntıya düşebilecegini göremedi, düşünemedi veya cesaret edemedi..

    ikinci yarıyla birlikte korktuklarımız başımıza geldi ve tabela ters döndü... bu dakikalarda mağlup duruma düşmüş demoralize olmuş takıma müdahale edememesi ne kadar içimizi acıttıysa duran toptan gelen gol de geçici olarak yaramızı sardı..

    fakat beni en çok düşündüren konu, koca 120 dk tayfur hocanın sadece 2 oyuncu değişikliği yapmış olması..bu açıkçası şu demek; ben yedek kulübesindeki oyunculara güvenmiyorum! ne kadar acı... sahada yürüyen guti'nin 105 dk sahada kalması veya koca beşiktaş takımının maçı penaltılara zütürebilmek için akla karayı seçmesi de bir o kadar...

    penaltı biraz yetenek çokça da şans işi... şans bugün bizimleydi ve kupayı kazandık.. aslında bir kupadan daha fazlasını.. para,moral ve avrupa bileti..ama beşiktaş takımı, beşiktaş antrönörü işini şansa bırakmamalı.. hele de ibb gibi son derece vasat takımlara karşı ve böylesi kritik maçlarda..

    özetle;tayfur havutçu bugünkü saha kenarı performansıyla benden kocaman bir eksi almıştır.. nazarımda asla büyük ve başarılı bir teknik direktör olamayacaktır.. bugünkü maçı 4-0 kazanmış olsak yanıltıcı, finali kaybetsek yıkıcı olabilirdi.. olabilecek en optimum şey oldu, tayfur havutçu'nun yetersizliğini kupayı kazanarak gördük..top artık yönetimde.. yıllardır özlemini çektiğimiz aklı başında, futbol bilgisi maksimum ve vizyonu geniş bir hocayı beşiktaşın başına getirmeleri dileğiyle..

    gazamız mübarek ola
    Tümünü Göster
    ···
  4. 79.
    0
    g.saray başkan adayı turgay kıran'ın transfer listesi ve t.direktör adayları:

    abdullah avcı
    ottmar hiztfeld (isviçre milli takımı)
    pablo correa (nancy)

    oyuncular:

    sinan bolat
    serdar gürler
    gameiro (lorient)
    kitambala (lorient)
    manolev (psv)
    theophile (rennes)

    peki adama sormazlar mı daha teknik direktörü bile belirlemeden transfer listesini nasıl oluştrabiliyorsun?
    şun anlıyoruz ki listenin büyük kısmı fransa liginden oldugu için,bu adam nancy'nin uruguaylı t.direktörü ile çoktan anlaşmış..
    ama seçimi kazanabilme ihtimali pek olmadığı için,pek bir haber değeri yok.
    ···
  5. 80.
    0
    transfer politikası:

    bu sezon takımın başını en çok ağrıtan olaylardan birisi kadrodaki yabancı oyuncu sayısının fazlalığıydı..
    bu baş ağrısı sezon öncesinde yaşandığı gibi sezon ortasında da yaşandı..ve şimdi yeni sezon öncesinde de yaşanacak gibi duruyor..

    yaşanan bu sıkıntı birçoklarının gözünde, sadece 'yabancı kontenjanı' bazında değerlendirildi ve hala öyle değerlendirilmekte.. hatta 8+2+2 kuralının beşiktaş için hayata geçirildiği söylendi ki nispeten doğrudur.
    ama benim gözümde durum biraz daha farklı..

    bu fazlalık bütün bir sezon boyunca 'kadro istikrarsızlığı' olarak karşımıza çıktı ne yazık ki..

    sadece sezon ortasında gidenlerin veya gelenlerin fazlalığı değil bahsettiğim..
    kadroda mevcut 10 yabancı oyuncudan sadece 6'sının oynatabilmenin verdiği sıkıntı veya oynamayanlar küsmesin minavalinde sürekli yapılan rotasyonlar yalnız kadro istikrarını değil oyun formatına ve taktiksel düzene bağlılığı da sürekli baltaladı..

    ayrıca 8+2+2 kuralının geçici olduğunu ve bu işin mali boyutunu da dikkate aldığımızda doğru seçenek gün gibi ortaya çıkıyor..

    üstüne basa basa vurguluyorum : kadrodaki yabancı oyuncu sayısı 8'i geç-me-me-li !!

    şu anda kirada olan futbolcuların elde patlaması durumunda (ki ben pek ihtimal vermiyorum) bir ihtimal bu oyuncular kadroda +2'nin parçaları olabilir..

    ya da scout ekibinin tespit ettiği genç, yetenekli ve maliyeti olmayan yabancı oyuncular kadroya dahil edilerek a2 takımı ile a takımı arasında rotasyona tabi tutularak bu +2 kontenjanına dahil edilebilir..
    ama bu alternatif durumlar dışında yabancı sayısı dediğim gibi 8'i geçmemeli..

    peki hangi yabancılar kadroda tutulmalı?
    bu sorunun cevabı aslında eldeki mevcut yerli oyuncularla alakalı bir durum..o yüzden kadrodaki yerli oyuncuları gözden geçirmekte fayda var..

    insanların diline pelesenk olan 'beşiktaşın yerli kalitesi çok zayıf' görüşüne kesinlikle katılmıyorum..
    kaliteden ziyade sayının az olduğunu düşünüyorum ki bunun sebebi yukarıda da belirttiğim yabancı istikrarsızlığından kaynaklandı..

    cenk, ismail,necip,(bonservisinin alınması durumunda) ersan, rıdvan gibi çok kaliteli ve yaş ortalaması 22'yi geçmeyen bir oyuncu topluluğu var ortada...
    bir de bunların yanında a2 kökenli, yaş ortalaması 20'yi geçmeyen cumali, atınç,furkan, muhammet,ali ve diğerleri gibi yetenekli bir jenerasyon geliyor..

    rüştü, aurelio,nihat gibi isimler 1-2 sezon öncesine kadar milli takımın vazgeçilmezleriydi.. toraman,ekrem, nobre gibi isimlerde tecrübeleri ve profesyonellikleriyle kadroda bulunabilecek isimler..
    sözün özü halihazırda hiç de fena olmayan yerli rotasyonu var bünyede...

    tekrar yabancı transfer konusuna dönersek..

    yabancı oyuncu seçimi aslında gelecek hocayla alakalı biraz da..çokça da takımdan ayrılacak oyuncularla..
    mevkileri tek tek değerlendirerek transfer politikasının nasıl olması gerektiğini, hangi bölgelere oyuncu alınması gerektiğini belirtelim..

    kalede sorun olmadığı aşikar.. yeryüzünde türk pasaportu taşıyan en iyi 5 kaleciden ikisi beşiktaş'ta zaten.. hakan da zor dönemlerde kaleyi devralabilir.. hatta sivasta kiralık oynayan korcan'ın da bu sezon müthiş çıkış yaptığını belirtelim.. kalede opsiyonların fazla olması beşiktaş için büyük bir şans..

    savunmanın göbeğine gelirsek,bir tek toraman'ın takımda kalacagı kesin gibi.. kalması,daha doğrusu alınması gereken çok önemli bir oyuncu var ki,o da ersan..ne yapılıp, edilip ersan'ın beşiktaş'ta kalması lazım..
    ferrari'nin işi bu sezon inönüde oynanan f.bahçe maçında bitti, kalmasına ihtimal dahi vermiyorum, daha da ötesi ferrari bu formayı giymeye devam ederse, messi dahi alınsa benim yolum dolmabahçeye düşmez..

    sivok'un durumu ise biraz farklı.. benim tuttuğum bir oyuncu ama vazgeçilmez değil.. ersan'ın bonservisi alınabilirse sivok'un gitmesinde sakınca olmaz... kaldı ki egemen denilen kazmanın da transfer edildiğini düşünürsek (kesin bilgidir) sivok'a yol verilebilir..

    ersan, toraman,egemen rotasyonuna dahil olacak, daha doğrusu yanında bunlardan hangisi oynarsa oynasın yanında oynayanı da hatta kanat beklerini de organize edebilecek çok kaliteli bir stoper şart...

    luisao sesleri yükseliyor,iyi bir tercih olabilir..ama benim gönlüm martin demichelis'ten yana... bu adamın beşiktaş savunmasına ilaç olacagını düşünüyorum.. üstelik bonservisi de 2-3 milyon euro'ya alınabilir, yaşı da uygun..
    kanat bekleri oldukça sıkıntılı.. solda ismail dışında alternatif yok gibi (ekrem'i saymazsak).ben ismail'de ısrarcı olma taraftarıyım,ama tek bir oyuncuyla koca bir sezonu zütüremezsiniz.. bunun için en uygun yol, yerli bir oyuncu alıp bölgeye alternatif yaratmak...

    sağ bekte ise hilbert, ekrem,rıdvan gibi alternatifler var halihazırda.. öncelikle ekrem ve hilbert'in ideal sağbek olduğuna inanmayanlardanım.. dolayısıyla yabancı kontenjanını boşaltmak için hilbert'in gönderilmesinde sakınca görmüyorum.. almanya'da iyi kariyer yapmış, hala da istenen bir oyuncu olan hilbert için uygun bir alıcı bulunabilecegini düşünüyorum.. bulunmazsa da iyi niyeti, özverisi,profesyonelliği ile 9.yabancı olarak kadroda tutulabilir..

    rıdvan'ın yeteneklerine güvenim sonsuz..ama 2 sezondur çeşitli vesilelerle oynayamamış rıdvana sorumluluk yüklemek hem çok riskli hem de oyuncuya haksızlık olur.. dolayısıyla iyi bir sağ bek transferi şart görünüyor..
    gönlüm her zaman oldugu gibi srna'dan yana..ama çok zor görünüyor.. kontratı bitecek olan bosingwa'nın takımdaki portekizlilerin de varlığını düşünürsek iyi bir tercih olacagını düşünüyorum..

    orta sahada çok kaliteli isimler var.. ernst,necip, yaşına rağmen aurelio takımda kalır, kalması da gerekir. fernandes kalitesi itibariyle çok beğendiğim bir oyuncu.. uygun bir fiyata alınabiliyorsa bonservisi takımda kalması olumlu olur.. aksi takdirde benzer özelliklere sahip başka bir oyuncu alınabilir... bu bölgeye bir diğer alternatif ise köln'de oynayan ve izlediğim iki maçında çok beğendiğim taner yalçın olabilir..

    hücum bölgesine geldiğimizde ise kafamız karışıyor.. sebebi yeni hocanın nasıl bir oyun sistemiyle takımı oynatacagını bilemememiz.. örneğin alex, guti tarzı 10 numara denilen oyuncu üzerine mi kuaracak sitemi ya da klagib 4-4-2 veya 4-3-3 mü olacak bilemiyoruz..

    ama şu bir gerçek, quaresma ve simao da takımda kalacak olanlardan.. bobo ve nihat'ın ise gitmesi artık kesinleşti.. almeida ise belirsiz.. almeida'nın durumu belirsizliğini korurken forlan'ın da artık beşiktaşlı oldugunu belirtelim..her kesimden tepki gören nobre'nin ise kalması gerktiğini ısrarla vurguluyorum..

    almeida'nın gitmesi halinde muhakkak bir başka yerli santraforla rotasyonun genişletilmesi lazım..psg'nin sezon sonu satacagını açıkladığı mevlüt, halil altıntop ya da g.antepli cenk düşünebilecek isimler olur.. böyle bir durumda ise bir yabancı hakkı doğar ki,bu tercihin ofansif olarak birden fazla mevkii de oynayabilecek bir ofansif oyuncuyla değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum..

    bunlarla birlikte her iki kanatta da oynabilecek yerli bir kanat oyuncusuna ihtiyaç var ki,g.birliğinde oynayan yasin'in alınması bu açıdan çok faydalı olur...

    takımın simao, quaresma,almeida gibi kilit oyuncularının önümüzdeki sene daha da hazır olacagını ve takım iskeletinin büyük oranda korunacagını düşünürsek,bu transferlerle birlikte a2'den a takıma monte edilebilecek 3-4 oyuncu ve başarılı bir organizasyonla, sadece 8 yabancısı ve istikrarıyla beşiktaş ligin açık ara en güçlü şampiyonluk adayı olur..
    Tümünü Göster
    ···
  6. 81.
    0
    öncelikle,bir önceki yazımda da belirttiğim üzere ben ve benim gibi birçok beşiktaş taraftarı, ortadaki başarısız tabloya rağmen mutlu ve umutlu.
    bunun sebebi çok açık; kadro kalitisine duyulan sonsuz güven ve kulübün genelindeki olumlu vizyon değişimi.
    yeni sezon için yapılacak transferler ile takımın daha da güçleneceği aşikar.. fakat güç,her zaman başarı getirmiyor.
    peki neler yapılmalı?

    bu sorunun cevabı aslında çok detaylı olsa da idari ve mali konulara girmeden biz taraftarı ilgilendiren iki temel başlıkta incelicem: teknik direktör konusu ve transfer politikası.

    teknik direktör konusu:

    futbolsever olarak hiçbir zaman yerli-yabancı ayrımı içinde olmadım, yine değilim..
    fakat şu bir gerçek ki,futbol bilgisi, karizması ve vizyonu beşiktaşı çalıştırmaya yetecek, çalıştırmaya yeteceği gibi başarılı olabilecek ve camianın da benimseyebilecegi türk teknik direktör maalesef yok gibi..
    yani, eğer takım bir türk hocaya emanet edilecekse bu isim muhakkak tayfur havutçu olacak, olmalıdır.

    tercih yabancıdan yana kullanılırsa.. işte bu bıçağın iki keskin tarafı gibi..
    şu anda beşiktaşa gelebilecek, kariyerleri ile tüm dünyanın saygısını kazanmış birçok hoca mevcut.. tercih yabancıdan yana kullanılırsa, nasıl bir değerlendirilme yapılmalı?

    öncelikle ispanyolları ayırıyorum.. sadece ispanyolları değil, ispanya futbol ekolü ile yoğrulmuş bütün teknik direktörleri.. türkiye topraklarının onlara uygun olmadığını üç büyük takımın yöneticileri acı tecrübelerle öğrendi yakın geçmişte...

    güney amerikalı hocaları da ayırıyorum... saha içi ve antreman disiplini konusunda zaafiyet yaşadıklarını biliyoruz (john terry ve frank lampard'ın scolari ile ilgili görüşleri hala akıllarda)..bu yüzdendir ki avrupanın büyük liglerinde güney amerikalı hoca pek nadirdir.. olanlar da leonardo misali başarısızdır..

    ismi çokça geçen lois van gaal'i de ayırıyorum..en kötü alternatif olur beşiktaş için..(g.saray içinse bulunmaz nimet olur)

    kim kaldı geriye?

    orta avrupalı teknik direktörler..

    özellikle alman hocalar her zaman favorim olmuştur..ya da alman ekolünü benimsemiş hocalar...

    veya türk futbolunun ispanyol, ingiliz ya da hollanda ekolüne yaklaşacagı yerde gitgide kardeşi olma yolunda ilerlediği italyan futbolunun kulübe patronları..

    yani ekol olarak benim tercihim alman ya da italyan ekolü olurdu..bu ekolün temsilcilerinin beşiktaşta ve türkiyede başarılı olma şanslarının daha yüksek oldugunu düşünüyorum..

    peki benim adaylarım kimler?

    yıllardan beri içimde uhde olan bir isim var: otzmar hitzfield
    isviçre milli takımını çalıştırıyor şu sıralar, olamaz mı? bence olabilir.. çok da güzel olur.

    ya da felix magath... gittiği her kulübe bir şeyler verdi,bir şekilde başarılı oldu bu adamcagız..

    italyanlardan marcelo lippi... dünyada futbol ve taktik bilgisi olarak yaşayan efsanedir benim gözümde..

    ya da romanın eski hocası spaletti... özellikle sonuç ve başarı odaklıysanız..

    bu 4 ismin yanına tayfur havutçu'yu eklersek yönetimde söz hakkı olan biri olsaydım benim 5 adayım bunlar olurdu

    olur da van gaal, maradona,scolari, sanchez flores ( ki şu anda en güçlü aday) vs. isimlerinden birisi bu takımın patronu olursa başarılı olamayacagını şimdiden söyleyebilirim.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 82.
    0
    beşiktaş taraftarı olarak coşkuyla girdiğimiz sezon yine istediğimiz gibi bitmedi. tutunacak tek dal olarak yine
    türkiye kupası kaldı. takım avrupa kupalarına katılamama tehlikesiyle karşı karşıya ne yazık ki..
    çok uzatmadan kendimce gördüğüm sebepleri belirtmeye başlıyorum.

    1-takım iskeletinin 3 ayda kökten değişmiş olması:

    şunu öncelikle belirtmeliyim ki,kulübün transfer politikasından çok memnumdum, hala da memnunum. yapılan işlerin
    doğruluğunu her şartta her şekilde savunurum. fakat bu köklü değişimin kısa vadede başarı getirmeyecegi de aşikardı.

    bugün ortalama bir beşiktaş taraftarına, futbol takımı bünyesinden çıkabilecek en iyi 11'i sorduğunuzda, yanıtı muhtemelen
    şöyle olacaktır (en azından benim görüşüm) :

    cenk-hilbert-ersan-sivok-ismail-necip-fernandez-guti-simao-qaresma-almeida

    şu kadrodaki 8 oyuncudan 5'i sezon başında,3'ü ise sezon ortasında gelmiş.. kalan 3 isimden ismail geçen sezon
    i.üzülmez'in gölgesinde fazla forma şansı bulamazken, necip ancak sezonunun ikinci yarısında,tek tük kendine kadroda
    yer bulabilmişti..bu oyunculardan sadece sivok geçen sezon düzenli oynayabilmişti.

    böylesine bir değişimin sancılı olmaması imkansız.

    2-yukarıda belirttiğim değişim hadisesi, teknik direktörün değişmemesi kaydıyla daha az sancılı olabilirdi. belli
    bir plan, proje çerçevesinde teknik direktörün isteği ve denetimi altında gerçekleşecek kadro dönüşümü daha az
    riskli olrdu muhakkak.
    fakat kadroyla birlikte hoca da değişirse işin içinden çıkılmaz bir hal alması kaçınılmaz oluyor.

    3-yukarıdaki iki nedeni destekleyen bir diğer faktör de takımın uefa ön eleme maçları nedeniyle sezonu erken
    açması..bu aslında yeni kurulan bir takım için iyi gibi görünse de,yeni hocanın takımı tanıması ve ideal kadroyu
    ivedi şekilde oluşturması zorunluluğunu da beraberinde getirdi..bu da beraberinde sezon başında yanlış tercihleri
    devamında ise bazı saplantıları peşinden sürükledi.
    sezonu erken açmak demişken, erken form tutmanın da takımlara pek iyi gelmediğini hatırlatmakta fayda var.

    4-tek tek saymadım, fakat şöyle kabataslak düşündüğümde,bu sezon resmi maçlarda forma giymiş oyuncu sayısının
    35 civarında olduğunu tahmin ediyorum ki bu çok büyük bir rakam. dahası bu oyuncuların yaklaşık 1/3 ü şu an itibariyle
    farklı sebeplerle takımda değil.. istikrar adına felaket bir durum.
    koca bir sezonda üst üste 2 maça aynı kadroyla çıkamamış olmak da bunun bir sonucu olsa gerek

    5-sakatlık belası.bir kısmı beklenen,bir kısmı ise beklenmeyen, adına 'talihsiz'dediğimiz sakatlıklar.
    beklenen sakatlık olur mu,demeyin hiç, olur.mesela guti'nin yaşadığı sakatlıklar.
    schuster'in oyun sisteminde en çok hırpalanan oyuncuydu, bunu çıplak gözle maç izleyen herkes bilir..r.madrid'teki
    guti'yle beşiktaşlı gutiyi karşılaştırıp, üstüne bir de 'guti hiç koşmuyor'demezler mi? neyse..
    veya son 2 sezondur doğru düzgün top oynamayan quaresmanın bu sezonki sıkı idman ve maç temposundan bitap düşebilecegini
    herkes az çok tahmin edebiliyordu.
    bir de dediğim gibi talihsiz sakatlıklar var ki,bunların arasında ersan'ın ki çok kritiktir bence..
    neticede beşiktaş'ın yaşadığı bu sezon yaşadığı sakatlık belası da istikrar ve başarıyı baltalayan faktörlerden
    birisi oluverdi.
    sakatlıklardan söz açılmışken, türkiye'deki kasaplara her türlü prim tanımayan c'anım türk hakemlerini de saygı ve sevgiyle
    anıyorum..

    6-schuster'in başarısızlığı.. aslında başarısızlık demek haksızlık olur, hataları diyelim.. özellikle saplantıları,
    yanlış tercihleri ve bencilliği..
    çok zaman ve puan kaybettirdi beşiktaşa. zamanla herşeyi düzeltebilirdi belki kalsaydı önümüzdeki sezon da ama
    o niyetinin olmadığını kulüpten kendi isteğiyle ayrılarak gösterdi.
    ayrıca şu da acı bir gerçektir ki,schuster'in maç sırasında yaptığı veya yapmadığı hamlelerle çok kritik minimum
    5-6 puan kaybettiğimiz de bir gerçek..

    benim beşiktaş ile tespitlerim böyle.. sene başında ve devre arasında renktaşlarım inanılmaz havaya girdiğinde
    ben beşiktaş için ligi ilk 2'de bitirmenin ve uefa kupasında çeyrek finalin takım için başarı olacagını söylüyordum
    sebepleri de yukarıda belirttiğim ilk 3 maddede saklı
    sezon sonuna geldiğimizde avrupa kupalarında türkiye'nin en iyisi, türkiye kupasında da en iyi olması muhtemel
    ama uefada 3.tur veya son 5 sezonda 3 defa kazanılmış türkiye kupası benim gözümde asla başarı değildir.

    ama herşeye rağmen mutlu ve umutluyuz, yeter ki önümüzdeki sezon için doğru adımlar atılsın.
    bir sonraki yazımda yine kendimce atılması gereken doğru adımların ne olduğunu belirticem.. yazımı şöyle bitirmek istiyorum:

    'bir umudum sensin anlıyor musun?'
    Tümünü Göster
    ···
  8. 83.
    0
    hankey baskann döktürmüssün . Bende yeni gördüm baslıgı bir solukta okudum
    ···
  9. 84.
    0
    vay amısına koyayım yeni gördüm lan bu başlığı.. sabah sabah tüm yazdıklarını okudum hankey reyiz, daşşaana kurban senin..
    ···
  10. 85.
    0
    allen iverson transferi:

    hem nba'i takip edip hem de türkiye'de gönül verdiği renklere parkede de destegini esirgemeyen basketbol sevdalısı her insan için, takımının isminin allen iverson'la yanyana gelmesi kadar heyecan verici birşey olamaz.ve şimdi bu isim beşiktaş'a gelmek üzere, rüya gibi...
    a.i'nın kariyeri hakkında söylenecek bir şey yok.. peki son 1-2 senesi problemlerle geçmiş bu büyük oyuncu avrupa basketboluna uyum sağlayabilir mi? 35 yaşına gelmiş, geçen sezondan beri belki eline top değmemiş bu adam takıma katkı sağlar mı? gelmesi iyi mi olur kötü mü? şu sıralar basketbol dünyasında bunlar konuşuluyor.. benim cevabım çok net: gösterecegi performans gibimde bile değil. neden mi; çünkü o allen iverson..
    bu büyük transferin gerçekleşmesini bekleyen her beşiktaş taraftarı gibi ben de kendime pay biçiyorum. elimden geleni yaptım yapabildiğim kadarıyla.. iverson'ı çılgın olarak nitelendirip türkiyeye gitmemesi için zütünü yırtan ukala amerikalılara inat iverson bana göre hayatının en doğru kararını vermek üzere, tıpkı guti ve quaresmanın yaptığı gibi..
    iverson'ın beşiktaşa gelip başarısız oldugunu ve onun negatif performansının da etkisiyle takımın playoff'lara kalamayacak kadar başarısız oldugunu varsayalım.. kulübün zararı sadece 2 milyon dolar olur, zira basketbolda zaten (1 sezon dışında) önemli başarımız yok,bu sezon da olmayıversin.. kaldı ki,her maçta 6000 kişinin olacagını, binlerce iverson formasının satılacagını ve diğer reklam gelirlerini düşünürsek iverson'un varlığı kendisine ödenecek parayı finanse eder.. bunun yanında bu transferin başta avrupa olmak üzere tüm dünyada nasıl yankı bulacagını söylememize gerek bile yok..ilk karşılamadan tutun da her maç sonrası acaba iverson naptı diye televizyon internet başına koşacak insanların göreceği 3 şey olacak: allen iverson, beşiktaş ve türkiye... allen iverson'ın bu ülkede,bu şehirde ve böyle bir taraftara sahip olan bu takımda mutlu olmamasının imkansız oldugunu ve bu durumun allen iverson'ın açıklamalarına da yansıdıgını düşünürsek kulübün ve ülkenin reklamı bir yana, bundan sonraki yıllarda hem kulübe hem de ülkeye yıldız oyuncuların gelmesinin önü açılacak, ligin marka değeri artarken bu olay kuşkusuz ülke basketboluna pozitif yansıyacak..
    ya bir de iverson muhteşem işler çıkarırsa? işte o zaman tadından yenmez.. ligin,kupanın ve eurocup'ın en büyük favorilerinden birisi olur beşiktaş..
    o yüzden iverson tranferini irdeleyen, hatta beşiktaş için kötü olr diyen basketbol ulemalarına inat diyorum ki,imzalar atılsın, delirelim çıldıralım akatları muallaklerin başlarına yıkalım..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 86.
    0
    (bkz: 80ler 90lar nostalji binler/#20385709) güzel arşiv bi kenarda kalsın, aradığımda bulayım aq
    ···
  12. 87.
    0
    gerçekleşmeyen quaresma transferi ve bir beşiktaş yönetimi klasiği :

    (bkz: futbolun ordinaryüsü mr hankey/#5139279) yazımın başlığı her ne kadar 'yeni kartal qquaresma' olsa da,ilk cümlelerimde bu transferle alakalı imza atılana dek kuşkularım olacagını belirtmiştim..ve kuşkular sonunda gerçek oldu ve beşiktaş yönetimi bir kez daha yanıltmadı beni.. taraftar bazında yeni sezona 3 adım geriden başlayacak f.bahçe taraftarının hemen 1 adım gerisinden başlayacak olan beşiktaş taraftarının bir ferdi olarak ben artık söyleyecek bir şey bulamıyorum bu başkan ve onun getirdiği yöneticilerle ilgili...

    sözü geçen oyuncunun ismi büyük, alınamaması normal.. beşiktaş zaten her istediği adamı,her kim olursa olsun alacak düzeyde bir takım değil (bknz: fenerbahçe)..yalnız ortada şöyle bir durum var; öncelikle bu transfer hikayesi 2 aydır süregeliyor,bu oyuncu ha geldi ha geliyor 2 aydır... oyuncunun kulübü oyuncuyu satma kararı almış, oyuncu avrupa çapında gözden düşmüş, bonservis bedeli uygun (tabata değerinde)..daha da önemlisi benim gibi bir çok beşiktaşlıyı aldatan, geliyor mu ne dedirten olay, beşiktaşın quaresma ile ilgili borsaya yaptığı açıklamaydı..her ne kadar 'görüşülmeye başlanmıştır' dense de,borsa'ya bu açıklamayı transfer öncesinden ziyade transferi bitirdikten sonra yapmayı felsefe edinmiş beşiktaş yönetimi bu açıklamayla bizi quaresma hayallerine soktu bir anda..

    oyuncunun bahanesi türkiye'ye gelmek istememesi..kim bilir belki de bu beceriksiz yönetimin bahanesidir.. benim merak ettiğim olay,2 aydır ne konuşuluyor oyuncuyla? türkiye'ye gelmek istememesi son anda mı dank etmiş kafasına? eğer öyleyse bu zamana kadar imza için neyi beklediniz ey yönetici parçacıkları? bir başka yöneticinin açıklaması ise oyuncunun sürekli fiyat yükselttiği şeklinde.. ulan gerekirse yükselt ve başka transfer yapma! 3 tane orta sınıf futbolcu alacagına bir tane yıldız al diye zütünü yırtıyor bu taraftar!

    kısaca oyuncu maliyetine/getiri analizi yapalım;
    oyuncunun bonservisi konsunda inter'le anlaşma yapıldığı biliniyor 8 milyon £'ya..oyuncunun da 3 milyon £ istediği söyleniyordu, hadi son anda fiyat arttırdı 4 milyon £ istedi... oyuncunun 3 yıllık maliyeti toplamda 20 milyon £ eder
    taraftarın çok istedi quaresma gelseydi benim tahminim, forumlarda ve yakın çevremden edindiğim izlenim kombinele satışlarında asgari +5000'lik bir artış yaşanacaktı.. ortalama kombine fiyatı yine asgari düzeyde 1000 tl'den hesaplarsak, asgari 5 milyon tl,yani yaklaşık 2,5 milyon £ eder.
    quaresma'nın gelmesi itibarıyle, quaresma formasına olan ilgininde tavan yapacagı aşikardı.. yurtiçi-dışı asgari toplam 80.000 civarında forma satışı demek, önümüzdeki sezon bir forma fiyatına 70 ytl ve kulübün bir formadan karının yaklaşık 50 tl olacagını düşünürsek, toplam gelir 4000 tl yani 2 milyon £ demek oluyor

    şöyle bir baktığımızda quaresma transferiyle, sadece kombine ve forma satışından 'asgari' 4,5 milyon £'luk bir kazanç sağlayacaktı kulüp..ve bu sadece geldiği sezonda kazandıracagı paraydı.. quaresmanın gelmesi demek takımdan bir oyuncunun gitmesi ve onun aldığı yıllık ücretin, gider tablosundan düşmesi demektir.. diyelim giden tabata oldu, oyuncunun aldığı para 1,5 milyon £'dan 4,5 milyon eder (bonservis bedeli olmadan satılmasında dahi)... neticede şu basit hesaplamayla 9 milyon £'su çıktı bu transferin.. geri kalan 11 milyon £'nun inter kulübüne ve oyuncuya 3 senede ödenecegini düşünürsek, oyuncunun yıllık maliyeti 3,7 milyon £ olacaktı... ve bir şekilde oyuncu ilerki yıllarda gitmek isterse, kulüp en azından ödediği bonservisi çıkarabilirdi... kısacası quaresma transferi maddi yönden bir sakınca yaratmayacaktı, aksine,iyi kullanıldığı takdirde kulüp bu transferden kazanç bile sağlayabilirdi..

    peki bir dünya yıldızı türkiye'ye gelmeye nasıl ikna edilir.. kalacağı evin, yaşayacagı şehrin, antreman yapacagı tesislerin, huzuruna çıkacagı muhteşem taraftarın vs resimlerinden veya videolarından oluşan bir sunum mutlaka yapılmıştır diye umuyorum.. yönetimde en azından ingilizce bilen bir yönetici de vardır zaten.. maddi anlamda kazanç bile sağlayacak durumdasın.. taraftar çok istiyor... peki be zütünü gibtiklerim 2 aydır neyin mücadelesini veriyorsunuz? bunca süredir bir oyuncu ikna edilemez mi? ya da vazgeçip yeni alternatifler belirlenemez mi? ya gidersin bir müddet uğraşır, vazgeçersin..ya da b kadar süre beklediysen, kafasına silah dayayıp getirirsin rezil olmamak için... üzülerek söylüyorum,bu yavru yöneticilerin acilen aziz yıldırımdan bir şeyler öğrenmesi gerekiyor..

    sonuçta olan beşiktaş taraftarına olmuştur.. birçok kişi facebook'una koydugu beşiktaş formalı quaresma formalarını silerken bazıları da quaresma'lı kurdugu beşiktaş yeni sezon beşiktaş kadrosunu üzülerek revize edecek.. çevresindeki fenerli ve g.saraylı arkadaşlarının taşşak yapmasına maruz kalacakları gibi, asla bir yıldız oyuncunun siyah-beyaz formayı giyemeyecegi endişesini iliklerine kadar hissedip, mahzunlaşacak..

    yazının özeti şudur;tepkimiz quaresmanın transfer edilememesi değil,2 ay uğraşıp transfer edilememsidir.. tepkimiz beşiktaş yönetiminin bir kez daha bizi yanıltmamasınadır.. tepkimiz quaresma dışında alternatif belirlenmemiş olmasınadır.. tepkimiz böyle bir yönetim ve başkana sahip olmamızadır... biz size quaresma'yı alamazsınız demedik ey beceriksiz yönetim adam olamazsınız dedik!!
    Tümünü Göster
    ···
  13. 88.
    0
    @197 haklısın
    ···
  14. 89.
    0
    2010-2011 transfer dönemi, beşiktaş incelemesi :

    sezonu bursa'nın şampiyonluğu moralii kapatan ! beşiktaş yönetimi ve m.denizli'nin bu sezon öncesi transfer döneminde nasıl bir performans çizeceği merak konusu. aynı hocayla devam edileceği için normal şartlarda şu ana dek transferlerin şekillenmiş olması gerekmekteydi (en azından olması gereken budur) fakat geçmiş yıllarda yapılan hatalar sonucu kadroda biriken 11 yabancı oyuncu elleri kolları bağlamış durumda adeta.. peki neler yapılması gerekir, hangi oyuncular gitmeli, hangi mevkilere oyuncu alınmalı?

    öncelikle yabancı oyunculardan başlayalım.şu günlerde almış başını gidiyor bir tello rüzgarı.. tello görüşme odasında, tello için dünya kupası bekleniyor,ilk yolcu tello vs.. ben ise hangi yabancılar kalmalı sorusuna cevaben ilk olarak tello ismi ile başlıyorum. geldiği günden beri frikikleriyle, paslarıyla,mücadelesiyle ve golleriyle gerçek anlamda fark yaratan tello'nun ismini gönderilecekler listesinde görmek gerçek anlamda utanç verici..sol bek,sol açık, orta sahanın ortası hatta forvet arkası bile oynayabilcecek hem de kaliteli bir oyuncuyu,1 senelik perfomansına bakarak göndermeyi düşünmek beşiktaş yönetimine has bir hamle olabilir ancak.

    takımda kesinlikle kalması gereken diğer yabancılar ernst, ferrari ve sivok. ernst ile ilgili zaten sorun yok, ferrari ve sivok ile ilgili ise haberler çıkmaya devam ediyor..her ne kadar sivok çok çok ideal bir stoper olmasa da,geçen sene sezonun büyük bölümünde müthiş performans gösteren bu ikilinin,bu sene uyumlarının daha da artacagını düşünerek en azından bir sene daha takımda tutulması gerekir.

    benim de kafamı krcalayan holosko ve bobo konularına geçmeden önce, başta zapo ve schildenfeld olmak üzere asla beşiktaşın futbolcusu olamayacak fink, geldiği günden beri hiç bir şey veremeyen ve bundan sonra da verebilecegini ummadığım delgado ve yılın fiyaskosu olarak kayıtlara gecen tabata'nın takımdan muhakkak gönderilmesi gerekiyor.

    bobo ve holoskoya dönersek ; bobo konusunda fikrim çok açık: net bir şekilde daha iyisi alınmadığı sürece bobo tutulmalı.. fakat avrupa'da final ve kupa hedefleyen beşiktaş'ın (en azından biz taraftarların) bobo tarzında bir forvetle bu hedefe ulaşması çok zor.ama dediğim gibi daha kalitelisi bulunmadığı sürece daha doğrusu bulunamayacagı için bobo kalmalı diyorum.

    holosko benim takımda yerli ve yabancı oyuncular içinde açık ara sevdiğim futbolcudur. kalbim asla gitmesine razı olmaz. fakat realiteye baktığımızda durum maalesef farklı. holosko bir forvet oyuncusu, fakat beşiktaşa geldiği günden bu yana onu en ileri uçta oynarken pek göremedik.. zaten tarz olarak da ilerde tek forvet oynamaya pek müsait değil, tıpkı nihat gibi.. daha çok sağ tarafta kullanıldı holosko, fakat quaresma transferi gerçekleşirse, nihatın da o bölgeye talip oldugunu düşünürsek orda da yer bulamayacak gibi görünüyor..m.denizli'nin holosko için sistemi değiştirmeyecegi de düşünülürse mantık holosko gönderilmeli diyor maalesef.

    sadece ferrari, sivok,ernst, tello ve bobo takımda tutulmalı dedik, peki geri kalan 3 yabancı hakkı hangi mevkilere kullanılmalı? öncelikle tabi ki orta sahanın ortası, yani ernst'in yanına ernst gibi hatta ernst'ten de kaliteli oyunu iki yönüyle oynayabilen bir oyuncu alınmalı.. mesela bu sezon o mevkide oynayan oyunculardan istediği performansı alamayan juventusun kapısı çalınabilir (melo, sissokko,poulsen).ikinci olarak ise geçen sezon ekgibliği çok hissedilen,her iki kanatta da oynayabilecek bir hücum oyuncusu.. bunun için quaresma biçilmiş kaftan. diğer yabancı hakkının kullanaılması gerekn mevkide ise ikiye bölünmüş durumdayım.ya yıllardır arayıp da bulunamayan ideal bir sağ bek,ya da takım oyununa bağlı kaliteli bir ofansif orta saha oyuncusu.. sağ bek için adayım shaktar'lı srna (ah keşkem keşkem keşkem) ofansif orta saha içinse wolfsburg'lu misimovic..

    sağ bek mi yoksa ofansif bir orta saha oyuncusu mu alınmalı konusu biraz da alınacak yerli oyuncularla alakalı.. mesela pek ihtimal vermediğim halde bursaspor'lu volkan şen'in alınması durumunda tello o bölgeye kaydırılabilir ve sağ bek alınması daha ideal olur.

    kısaca özetlemek gerekirse, beşiktaş yapacagı 4 kaliteli transferle sadece türkiye liginin değil, uefa kupasının da en önemli adaylarından birisi olacaktır. şöyle ki;

    kaleci : rüştü, hakan
    stoper : ferrari, sivok,i.toraman
    sağ bek : srna, ekrem,rıdvan
    sol bek : ismail,i.üzülmez
    def. orta saha : sisokko, ernst,necip, uğur
    of.orta saha : tello, yusuf
    kanat oyuncları : quaresma, volkan şen, nihat
    forvet : bobo, nobre

    kadroda bulunan ismail,i.toraman, tello,nihat, quaresma gibi oyuncuların çok yönlü oldukları ve birden fazla mevkide oynayabicekleri düşünüldüğünde kadroya a2 takımından yapılacak kaleci, stoper ve forvet takviyesi ile 24 kişilik, farklı sistemlere uygun ve kaliteli bir kadro oluşturulabilir.son olarak bu kadrodan çıkabilecek bir ilk 11 yazıp takdirlerinize sunalım:

    rüştü
    srna ferrari sivok ismail
    ernst sisokko
    quaresma tello volkan
    bobo
    Tümünü Göster
    ···
  15. 90.
    0
    reis özletme kendini
    ···
  16. 91.
    0
    2009-2010 şampiyonlar liginde yılın maçı : barcelona-inter

    evet beklediğim maç bu..sadece benim değil herkesin beklediği maç... final maçı için bu kadar hevesli olur muyum bilmiyorum.. sanki bu maçta extraordinary şeyler olacak gibime geliyor..

    öncelikle benim fikrim inter'in turu geçeceği yönünde ;veriler, istatikler,analizlerden ziyade sadece bir his benimkisi.. hisler bir yana bir de görebildiğimiz şeyler var tabii ki..evvela inter'in ilk maçta ortaya koydugu futboldan çok gösterdiği mücadele.. sanki barcelona'dan daha çok istiyor gibiler.. ikincisi mourinho faktörü tabii ki..bir diğeri barcelonanın real maçından sonraki gözle görülür düşüşü..

    saha içine baktığımızda ise, inter'in eto, pandev,milito gibi kontraya yatkın oyuncuları ve savunmanın göbeğindeki lucio-samuel ikilisinin uyumun dikkate aldığımızda maçın barca için zor geçecegini düşünmek hata olmaz.. istediği skoru bulamaması haline risk alacak barcelonada interin kontra ataklarını kesebilecek tek oyuncu olan puyol'un ekgibliği de böylesi bir maçta ve böyle bir rakibe karşı çok büyük dezavantaj..

    bu tip maçların nasıl geçecegini kestirmek zordur.. örneğin mourinho ilk maçtaki gibi agresif, baskılı ve hücumu düşünen bir oyun anlayışını benimseyip gol için mi sahaya çıkacak, yoksa 3-1'lik skor avantajını korumaya çalışıp,gol için fırsat mı kollayacak.. veya guardiola sabırlı mı davranacak yoksa ilk dakikalara bir gol sıkıştırmak adına maça agresif mi başlayacak? bunu maç başlayınca görücez elbet, ama bu tercihler turun kaderini derinden etkileyecektir.

    maçın skoru ne olur, turu kim geçer,ilk golü kim atar vs gibi sorları cevaplamak için kahin olmak lazım.. fakat herkesin kafasında kurduğu bir senaryo vardır muhakkak.. beklediğim kadrolar ve oyun anlayışları gerçekleştigi takdirde benim senaryom şöyle:

    maça barca'nın agresif başlamasına karşın ilk golü inter atacak.. tahminim odur ki ilk yarının sonlarına barcelonanın sıkıştıracagı 1 gol ile soyunma odasına 1-1 ile girilir.. ikinci yarıda ise barcelona sıklaştırdığı ataklar neticesinde 2-1'i bulur.. sonunu anlatmıyım heyecanı gitmesin * şaka bir yana bundan sonrasını kestiremiyorum..ama dediğim gibi içimden bir ses turu interin gececegini söylüyor.
    ···
  17. 92.
    0
    @182 yaz dostum tabi, futol ndıbına ne istiyorsan yaz... hakemin kafaya kondurduğun bozuk paradan tut da televizyonda izleyip unutamadığın bir maça kadar.. sayfa senin ,okuruz biz de işte aq..birinci ağızdan dinlemeyi çok severim lan
    ···
  18. 93.
    0
    @180 valla o sıralar italya'ya transferi basında yazıyodu. empoli olması lazımdı gidiceği takım da. bu tarz ufak bi arşiv vardı ordan buldan topladığım sözler olarak. yine yazarım buraya iznin dahilinde hacı..
    ···
  19. 94.
    0
    "Hakem ilker Coşkun, maçın genelinde iyi bir yönetim sergiledi. Ancak ilk yarıda ve ikinci yarıda üç net penaltımızı vermedi." (Yılmaz Vural, Antalyaspor Teknik Direktörüyken)
    ···
  20. 95.
    0
    @177 hassktr * demiş mi lan bunu harbiden,vay aq.
    ···