1. 29.
    0
    bunca copy-paste yerine, (bkz: http://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Nietzsche) deseydin ya xeval..
    ···
  2. 28.
    0
    bu başlıkta yazılarınla okuyanı gibsinler diyenler bence seni gördükden sonra daha önce bu lafı dedikleri insanlara haksızlık ettiğini anlar
    ···
  3. 27.
    0
    huur çocuğunun tekidir
    ···
  4. 26.
    0
    yaşasın nihilizm
    ···
  5. 25.
    0
    okumayanı gibiyim
    ···
  6. 24.
    +1
    Nietzsche'nin Etkileri[değiştir | kaynağı değiştir]

    Nietzsche, felsefeye öldükten sonra nüfuz etmiştir. En ünlü eseri Böyle Buyurdu Zerdüşt dünya klagibleri arasında yerini almıştır. Felsefe dışında, bazı siyasetçilerce Hitler'i etkilemekle suçlanmaktadır. Hitler, Nietzsche'yi gençken okumuştur ve ondan "militarizm" alanında etkilenmiştir. Dreyfus Affair Nietzsche'nin tahrif edilmiş yazılarından "Antisemitik" anlamda etkilenenlerdendir. Alfred Dreyfus kendini "Nietzscheans" olarak tanımlar.[115] Naziler Nietzsche'nin felsefesini kullanmışlardı; ancak bilindiği gibi Nietzsche bir Alman düşmanıdır. Bu etkiden ise kız kardeşi sorumludur.
    Nietzsche Avrupalı filozoflardan, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jacques Derrida, Martin Heidegger, Albert Camus, Jean-Paul Sartre, Walter Kaufmann, R. J. Hollingdale, Alexander Nehamas, Georges Bataille ve Brian Leiter gibi isimleri etkilemiştir.
    Nietzsche, örneği taklit edilemeyecek kadar benzersiz ve ürkütücüdür... [116]
    1992 yılında, Irvin D. Yalom Nietzsche Ağladığında isimli bir romanı piyasaya sürmüştür. Bu romanda aslında birbirleriyle hiç karşılaşmamış olan Josef Breuer ile Niezsche arasındaki ilişkiler anlatılmaktadır. 2007 yılında bu kitap aynı isimle filme de çekilmiştir.
    ···
  7. 23.
    0
    Nietzsche'nin kütüphanesi[değiştir | kaynağı değiştir]

    Ana madde: Nietzsche'nin Kütüphanesi

    Nietzsche Arşivi
    Nietzsche arşivinde Yunan Felsefesi'ne oldukça büyük bir yer vermiştir. O Kant, Mill veSchopenhauer'i de okumuştur,[105] Bu isimler zaten felsefesini ilk şekillendirenlerdi. Daha sonra Spinoza ile tanışmış ve ondan pek çok konuda etkilenmiştir.[106] Edebî anlamda 17. yy Fransız Edebiyatı ve aynı dönem Fransız ahlakçılarını da bolca okuma fırsatı bulmuştur.[107],[108] Bundan başka Pascal ve Stendhal'de listesindedir.[109]
    Paul Bourget'in Organizm'i de Nietzsche'yi etkilemiştir.[110] Ayrıca Rudolf Virchow ve Alfred Espinas aynı şekilde etkilemiştiler.[111] Nietzsche daha sonra Friedrich Lange'den Darvinizm'i öğrendi.[112]Charles Baudelaire'nin pek çok kitabını okudu.[113] Tolstoy'un Din Nedir?, Ernest Renan'ın isa'nın Hayatı ve Dostoevsky'nin Ecinniler kitapları kütüphanesindedir.[113][114] Ralph Waldo Emerson'dan pek çok kitap okumuştur.
    Niccolo Machiavelli'de ayrıca kütüphanesinde yer tutar.
    ···
  8. 22.
    0
    Eserleri

    Ana madde: Friedrich Nietzsche kaynak dizini
    Ayrıca bakınız: Friedrich Nietzsche hakkında yazılan eserler listesi
    Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der Mugib (1872)
    Über Wahrheit und Lüge im außermoralischen Sinn (1873) yayımlanmamış
    Die Philosophie im tragischen Zeitalter der Griechen (1873) yayımlanmamış
    Unzeitgemässe Betrachtungen (1873–1876)
    Menschliches, Allzumenschliches (1878–1879)
    Morgenröte. Gedanken über die moralischen Vorurteile (1881)
    Idyllen aus Messina (1882)
    Die fröhliche Wissenschaft (1882–1887)
    Also sprach Zarathustra (1883–1885)
    Jenseits von Gut und Böse (1886)
    Zur Genealogie der Moral (1887)
    Der Fall Wagner (1888)
    zützen-Dämmerung, oder, Wie man mit dem Hammer philosophiert (1888)
    Dionysos-Dithyramben (1888)
    Der Antichrist (1888)
    Ecce Homo (1888)
    Nietzsche Wagner'e Karşı (1888)
    Der Wille zur Macht (1901) ölümünden sonra yayımlanmış
    ···
  9. 21.
    0
    özet geç pietzch
    ···
  10. 20.
    0
    Güç istenci[değiştir | kaynağı değiştir]
    Ana madde: Güç istenci
    Güç istenci, Friedrich Nietzsche'nin felsefesinin merkezi sayılabilecek bir önem teşkil etmektedir. Güç istenci, Nietzsche'ye göre evrenin her türlü devinimindeki en temel istenç olmakla beraber; tüm detayları, mikro ve makro kozmosu kaplar. Tüm değişim ve dönüşümler, bu istencin farklı kisvelere bürünmüş halidir. Her detayda bu istencin izlerini yakalamak mümkündür.
    ···
  11. 19.
    0
    Apollon ve Dionysos
    Ana madde: Apollon ve Dionysos

    Nietzsche Turin kliniğinde
    Gerçekte iki Antik Yunan tanrısı olan Apollon ve Dionysos, Nietzsche'de anlamca yüceleştirilir ve oluşun merkezine koyulur. Sanatın bire bir oluşumu, bu iki kavrama bağlıdır.
    Apollon ; Nietzsche'de anldıbını "biçim"le bulur.
    Dionysos ; Nietzsche'de anldıbını "uyum"la bulur.
    Nietzsche'ye göre, Eski Yunanlılar, bu iki sanat tanrısıyla, yani sırasıyla Heykel ve Müzik tanrılarıyla, sanatsal üretimin derin gizlerini keşfetmişlerdir. Apollon düş deneyimini ifade eder. O ışık saçan Tanrıdır, Dionysos ise esrime deneyimidir.[100] Hayatın iki kanadı olan Apollon ve Dionysos, insanın yaratıcı gücünü ortak olarak biçimlendiren ve yön veren iki tanrıdır. Nietzsche'de bu tanrısal değişim ve dönüşüm, aslında hayatın sanatsallığına bir işaret, bir göz kırpmadır.
    Dionysos müzik ve şarabın tanrısıdır. Yaratma eylemi, Dionysos ve Apollon'un odak noktasının yakalanması, Nietzshe'ye göre "dans etmek"tir.
    Dionysos, varlığın özünü sezgiyle kavramaya, Apollon ise sezgiyle kavranan özün dışa, yani görünen dünyaya etki ettirmeye yarar. Nietzsche'ye göre sanat, bu iki "kavramsal" tanrının etkisiyle şekillenir.[101]
    Nietzsche'ye göre estetiğin temeli, bu iki kavramı anlamakla mümkündür. Bu konuda şöyle der[102]:
    “ Mantıksal bir çıkarsamayla, ama sezginin anında oluşan keskinliğiyle, sanatın sürekli gelişiminin Apolloncu ve Dionysoscu bir ikiliğe bağlı olduğunu anladığımızda estetik bilimi için çok şey yapmış oluruz: Yaradılışın, bazen araya giren uzlaşmalara rağmen sürekli çatışan cinsiyet ikiliğine bağlı olması gibi... ”
    Nietzsche yorumlarına şöyle devam eder[103]:
    “ Özet olarak, diyalektik, "ayak takımının bir intikam alma yöntemi", "çaresiz insanların seçtiği bir Yahudi yöntemi", "insanın gücünü kendince teşhir edip gösteriş yapması" ve bu yolla karşı tarafın iddasını kurnazca ve hileyle yere vurma isteğidir. ”
    Nietzsche, Sokrates'ten önceki Yunan felsefesine saygı duyar. Lakin ona göre Sokrates'ten sonraki çağ, Sokrates'in izlerini taşıdığı için onun gözünde neredeyse tamamen yozlaşmıştır. Sokrates'in yöntemide bir tür diyalektik olarak tanımlanabileceği için, diyalektik kavramı Nietzsche tarafından topyekün reddedilir.
    insandaki yaratıcı güç şöyle dursun, Nietzsche'ye göre doğa yaratısı insan bile, doğanın bu iki kavramındaki odak tarafından yaratılmıştır. Kısacası ona göre Apollon ve Dionysos, doğanın elleridir. Doğa bu kavramlarla yaratır ve yıkar.[104]
    “ En tuhaf ve zor sorunlarında bile yaşama "Evet" diyebilmek, en yüksek tiplerin kurban edilmesinde bile, kendi tükenmezliğinden sevinç duyan yaşam istemi -Dionysosça dediğim şey işte bu.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 18.
    0
    Yine Deccal adlı eserinde, Hristiyanlık'ı kültür yıkıcısı bir din olarak nitelendirmiştir. Çünkü eski kültürlerin izini, varlığı ve varoluşu yadsıması sebebiyle silmiş ve yağmalamıştır[95].
    “ Hristiyanlık, eski kültürün mirasını bizden çaldı. Sonra da bizi, islam kültürünün mirasından yoksun bıraktı. Temelde bize, Grek ve Roma'dan daha yakın olan ve doğrudan duyu ve zevkimize hitap eden ispanya'nın muhteşem Magribi kültürü ayaklar altında çiğnendi. Neden? Çünkü soyluydu, çünkü kökenlerini insanca içgüdülerden alıyordu... ”
    Hıristiyanlık, Nietzsche'ye göre insanî içgüdüler taşıyan her türlü kültüre ve uygarlığa düşmandır. Çünkü ona göre Hristiyan, gerçeği fikri olarak yaşayan herşeye düşmandır ve onu yağmalamak, kendisi adına yok etmek ister.[96][97]
    “ Hristiyanlık süslenip, ona elbise giydirilmemelidir. O, yüksek insan tipine karşı savaş açtı. Bu tipin tüm içgüdülerini yasakladı. Şeytanı, şeytan olanı bu içgüdülerden damıttı. Güçlü insan ayıplandı ve toplum dışına itildi. Hristiyanlık, zayıf, adi, kötü yapılı olan her şeyin yanında oldu ve güçlü bir yaşamın aksini sağlayacak içgüdüleri idealleştirdi... ”
    Nietzsche şöyle devam etmektedir:
    “ Yaptıklarımla bir sonuca vararak yargımı açıklıyorum; Hristiyanlığı lanetliyorum! Hristiyan kilisesinin karşısına, bir savcının şimdiye dek ortaya sürdüğü en büyük suçlamayı ifade ediyorum. Bana göre Hristiyanlık, yozlaşmanın en uç biçimidir ve algılanabilecek nihaî bir yozlaşmanın istemine sahiptir! ”
    Ecce Homo adlı eserinde de bu konuda[98][99]:
    “ Anladınız mı beni? Beni ben yapan, beni insanlığın geri kalanından ayıran, Hristiyan ahlâkının maskesini düşürmüş olmamdır. Hristiyan ahlakı -yalan isteminin en kötü niyetli biçimi- insanlığın gerçek Kirke'si; insanlığı harabeye çeviren Hristiyan ahlakı... Yaşamın temel içgüdülerini küçümseme öğretildi: Öyle ki, bedeni yok etmek için bir "ruh", bir "tin", yaratıldı sahte bir şekilde, yaşamın ön koşulunda, cinsellikte, pis bir şey barındırdığı öğretildi sürekli; öyle ki katı bencillikle, muvaffakıyet için son derece önemli olan şeyde kötülük ilkesi aranıyor... ”
    “ Hristiyan ahlakının maskesinin düşürülmesi eşi benzeri olmayan bir olay, bir dönüm noktasıdır. Bunu halka açıklayan kişi, karşı konulamaz bir güç, bir yazgıdır. -insanlık tarihinini ikiye böler: kendinden önce yaşayanlar, kendisinden sonra yaşayanlar...
    Tümünü Göster
    ···
  13. 17.
    0
    okuyanın anasını gibsinler
    ···
  14. 16.
    0
    wikipedia.avi
    ···
  15. 15.
    0
    Hristiyanlık ve deccal[değiştir | kaynağı değiştir]

    Hans Olde'nin Nietzsche çizimi
    Nietzsche, "Hristiyanlığa düşmanız, nefretle bakıyoruz, tüm romantizm ve anavatana tapınma biçimlerine de... "[90] diyerek Batı Kültürü'nün çöküşünü (decadence), ahlak değerlerine sökülüp atılamazcasına kök salmış olduğunu saptadığı, "çileci ülkü"ye yönelik olarak sunduğu soykütükçü çözümlemelerle açıklama yoluna gitmiştir.[91]
    Nietzsche'nin din konusunda sert düşünceleri vardır. Hristiyan öğretisine karşı takındığı tutum, başkaldırışı ve bu öğretiye lanetler yağdırması, 19. yüzyılda çok ses getirmese de, Nietzsche'nin tanınmasıyla ve üne kavuşmasıyla beraber büyük yankı uyandırmıştır. Çünkü Nietzsche, Deccal adlı eserinde Hristiyanlığa lanetler yağdırmış, onu küçümsemiş ve kökeni konusunda çeşitli araştırmalarda bulunmuştur[92]. Ona göre "ilk ve son Hristiyan çarmıhta ölmüştür."
    Nietzsche, Deccal adlı eserinin hemen başında şu sert yorumu yapar[93]":
    “ Zayıf ve hasta yapılı olanlar yok olmalıdırlar.Bu, bizim insan sevgimizin ilk kuralıdır. Onlara bu konuda yardım edilmelidir. Bir günahtan daha zararlı ne olabilir? Zayıf ve hasta yapılı olanlar için bir anlayış: "Hristiyanlık!" ”
    Nietzsche'nin dine başkaldırışı, özelde Hristiyanlığa olmakla birlikte, genelde tüm nihilistik özellik gösteren dinleredir. Nietzsche'nin başkaldırışı, tüm dinlere değildir. Çünkü Nietzsche, doğrudan dine değil, nihilizme başkaldırır ve dolaylı olarak bu başkıldırışını nihilistik ögeler taşıyan dinlere de yöneltir.
    Nietzsche'ye göre Hıristiyanlık, köle ahlakını taşıyan ve hayatı yadsıyan bir öğretidir. Bu sebeple sürü pgibolojisinin temeli, bu öğretiye dayanır. Bir tür çilecilik olarak adlandırılabilinecek Hristiyanlık, Nietzsche'ye göre yok edilmelidir. Çünkü Nietzsche'ye göre Hristiyanlık, insan neslinin sonunu getirebilecek nitelikte yanlış bir anlayışın sonucudur.
    Nietzsche'ye göre Hristiyanlık, bilimin de düşmanıdır[94].
    “ Hristiyanlık gibi gerçeklikle ilişkisi olmayan, gerçeklik gelir gelmez uzaklaşmak zorunda olan bir din, doğal olarak dünya hikmeti'nin, yani bilimin düşmanı olacaktır.
    ···
  16. 14.
    0
    niçeye bakmadan witgenstein yazmak
    ···
  17. 13.
    0
    Bengi dönüş[değiştir | kaynağı değiştir]
    Ana madde: Bengi dönüş
    Bengi dönüş (sonsuz dönüş, ebedi dönüş ya da ebedi tekerrür) düşüncesi, zamanın döngüsel bir formda olduğu ve olayların bu döngüsellikte sonsuza dek yinelenmiş olduğu, yinelendiği ve yineleneceği tezini içermektedir. Friedrich Nietzsche bu düşünceyi etik anlamda oluştaki yaratıcılığın, en yüksek yaşama gücünü elde etmenin, acıyla başa çıkmanın ve Üstinsan'ı meydana getirme aracı olarak geliştirmiştir. Ayrıca bengi dönüş, aktif nihilizmin kendini gösterdiği güçlü sınıfın ön koşuludur.
    Bengi dönüş, Friedrich Nietzsche'nin başyapıtı olan Böyle Buyurdu Zerdüşt'ün ana sorunudur.[87]
    Nietzsche bengi dönüşten ilk kez Şen Bilim'de şöyle söz eder:
    “ Yaşadığın ve yaşamakta olduğun bu hayatı, yeniden ve sayısız kere daha yaşamak zorunda kalacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak: Yaşamındaki her acı, her sevinç, her bir düşünce ve her bir soluk, tarif edilemeyecek kadar küçük ya da büyük her şey, arka arkaya ve aynı sırayla, sana dönecek - ağaçların arasından süzülen şu alacakaranlık ve şu örümcek bile, şu an ve ben kendim bile. Varoluşun sonsuz kum saati, içinde toz lekesi olan sen ile, yeniden ve yeniden başaşağı çevrilecek![88] ”
    Bengi dönüş etik düzeyde, insanların yaşamlarını en yüksek noktaya "onu bir daha yaşamayı isteyerek" ulaşacaklarını anlatır. Varlığın en kesin gerçeği olan yok oluş, bengi dönüş ile olumlanabildiğinde korkutuculuğunu yitirir. Nietzsche'ye göre, insan yaşdıbını tamamladığında ölüm korkusu ortadan kalkacaktır. Bu "yaşamı tamamlama" olgusu, bengi dönüşe, yani bütün acılarıyla ya da fatalist yapısıyla da olsa yaşamı yeniden yaşamaya "evet" diyebilme gücüne sahip olmaktır. Bengi dönüş amor fati'nin de ön koşuludur. insanların kendi seçimleri olmayan yazgılarını sevebilmeleri için onu acılarla birlikte yeniden yaşamayı onaylamak ve bengi dönüşle yaşamı böylece olumlamak gerekir.
    Nietzsche, bengi dönüş düşüncesini Güç istenci notlarında, evrende atomların sınırlı sayıda olduğunu ortaya koyan, termodinamiğin birinci yasası olan enerjinin korunumu yasasına dayandırır.
    “ Enerjinin korunumu yasası, bengi dönüşü gerektirir.[89] ”
    Bengi dönüşe her ne kadar yalnızca etik düzeyde yaklaşılsa da, Nietzsche görüşünü kozmolojik anlamda kanıtlamak istemiştir.
    Bengi dönüş, yalnızca etik düzeyde değil, varlık düzeyinde bir düşüncedir. Yine 1883 yılında yazdığı Güç istenci notlarından birinde[89] bengi dönüşün doktrin olarak kanıtlanmasını bir evre olarak sunar.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 12.
    0
    "Tanrı öldü"[değiştir | kaynağı değiştir]
    Ana madde: Tanrı öldü
    "Tanrı öldü" (Almanca: Ses bağlantısına git "Gott ist tot" (yardım·bilgi); ya da tanrının ölümü), Alman filozof Friedrich Nietzsche'nin yaygın olarak alıntısı yapılmış bir sözüdür. ilk kez 1882'de Şen Bilimde almanca die fröhlinche wissenschaft 108 yeni Çabalar 125 deli ve üçüncü olarak 343 keyifliliğimizin anlamı kısımlarda ortaya çıkar ayrıca nietzsche nin 1883 yılındaki deyişin yayılmasına en büyük katkıyı sağlamış olan eseri böyle buyurdu zerdüştte de görülür. Düşünce, Deli`de şöyle ifade edilmiştir:
    « Tanrı öldü. Tanrıdan geriye bir ölü kaldı. Ve onu öldüren biziz. Hala gölgesi beliriyor uzaklarda. Kendimizi nasıl avutacağız, biz katillerin katilleri? Neydi bıçaklarımızın altında ölümüne kan döken, dünyanın sahip olmuş olduğu bu en kutsal ve en kudretli şey: bu kanı kim silecek üzerimizden? Hangi su var bizi temizleyecek? Hangi teselli şölenlerinı, hangi kutsal oyunları icat etmek zorunda kalacağız? Fazla büyük değil mi bize bu davanın yüceliği? Buna layık olmak için birer tanrıya dönüşmeli değil miyiz?[84] »
    (Nietzsche, Şen Bilim, Kısım 125, ingilizce: Walter Kaufmann)
    8 Nisan 1966 tarihli Time dergisi kapağına "Tanrı Öldü mü?" sorusunu sordu ve eşlik eden makalede de o zaman için Amerika'da yükselmekte olan ateizme değiniliyordu.[85] O zamanlar, Amerikan teolojisinde "tanrının ölümü" adında bir akım doğuyordu.[86] Tanrının ölümü akımı kimi zaman teknik olarak, Yunanca theos (tanrı) ve thanatos (ölüm) sözcüklerinden türemiş olan "theothanatology" olarak adlandırılıyordu.
    ···
  19. 11.
    0
    senin ben geçmişini gibeyim emi
    ···
  20. 10.
    0
    Üstinsan sözcüğünü ilk olarak teolog ve yazar Heinrich Müller, 17. yy'da yazdığı Geistlichen Erquickstunden adlı eserinde kullanmıştır.[74] Nietzsche, üstinsanın tüm evrenin amacı ve sebebi olduğunu ileri sürmektedir. Ona göre Üstinsan insanlığın da amacıdır.
    Nietzsche, üstinsan kavramıyla, soylu bir insan eylemliliği kavrdıbını yeniden kurmaya çalışır. Son insan, yalnızca maddi teselli peşindeyken, üstinsan yaşdıbını büyük eylemler uğruna harcamaya hazırdır. Üstün olmak, isteyerek iyinin ve kötünün ötesinde durmaktır.[75]
    Nietzsche kendisini, üstinsanın habercisi olarak tanıtır ve kendini Zerdüşt ile özdeşleştirir. Bu konuda eserinde şöyle yazmıştır[76]:
    “ insan bir iptir ki hayvanla üstinsan arasına gerilmiştir. Uçurumun üstünde bir ip. Tehlikeli bir geçiş, tehlikeli bir yolculuk, tehlikeli bir geriye bakış, tehlikeli bir ürperiş ve duraksayış. ”
    “ Çünkü insanlar eşit değildirler. Gerçek budur. Ve benim istediğim şeyi onlar istemezler. ”
    [77]
    insanların üstinsanı karalayacaklarını şu ifadelerle bildirir[78]:
    “ iddia ederim ki benim üstinsan dediğime, siz şeytan diyeceksiniz. ”
    “ Sert olunuz! ”
    [79]
    “ Panayırda kimse üstinsanlara inanmaz. Orada konuşmak isterseniz halk tabakası göz kırpar ve "Biz hep eşitiz" der. ”
    [80]
    “ Haydi haydi, ey üstinsanlar! Ancak şimdi insan, geleceğin doğum sancısındadır. Tanrı öldü, şimdi dileriz ki üstinsan yaşasın.[81]
    Ey üstinsanlar, içten adamlar, açık kalpliler; güvensiz olun! Derinliklerinizi gizli tutun; çünkü bugün halk tabakasının günüdür. ”
    [82]
    Nietzsche'nin üstinsanı, belli bir evrim sürecinin ardından, insanlar arasından çıkıp, bütün insanlığı yönetecek, tüm insanlara tahakküm edecek bir diktatör değildir. O, her ne kadar on dokuzuncu yüz­yılda kapitalizmin yarattığı fabrika köleleri­ne, kapitalizmin Hıristiyanlıktan miras alıp koruduğu köle ahlâkına, burjuva demokrasi­siyle onun eşitlik idealine karşı çıkarken, bu düzenin veya Avrupa'daki demokratikleş­menin bir yandan da zorbalık, acımasız bir diktatörün ortaya çıkışı için gerekli altyapı­yı hazırladığını söylemiş olmakla birlikte, onun üstinsanı, sanıldığının tersine, Hitler değildir.[83]
    ···