1. 1.
    +8 -2
    @1 oyuncak hikayesi 4: dildo pariste.
    ···
  2. 2.
    +2 -6
    başlığın ismini değiştirdim beyler bu başlıkta anlatıyorum ve başlıyorum hayırlısı.
    ···
  3. 3.
    +2 -3
    (detaylı anlatım mod on)

    annem babam biz 8 yaşlardayken evlerini ayırmışlardı. anlaşamıyorlardı işte amk, fazla sürmeden boşanma da geldi. haftasonları babamıza gidiyorduk, haftaiçleri annemizdeydik. klagib boşanma hikayesidir aq. ama işler, babam bizi terkedip yeni sevgilisiyle kazakistan'a yerleşince değişti. 9 yaşımın sonlarında artık yalnızca annemle kalmıştık. bu durum da, annemin türkiye'de tanıştığı bir fransızla değişiyordu ve 10'lu yaşlarımıza geldiğimizde annem fransız zengin sayılabilecek biriyle evleniyordu. haliyle biz de fransa'ya yerleşmiştik.
    ···
  4. 4.
    +2
    gibimi eliyle tuttu ve ağzına zütürdü. azıcık ağzında tuttuktan sonra kusacakmış gibi oldu, hemen çekti ağzını. melis deklanşöre çoktan basmıştı. çeek diye bağırıyordu anis. çeeekkkk. ayağa kalktı, saçlarını elleriyle toparladı.
    deklanşör sesi.

    ardından yavaşça eğildi ve üstüme doğru çöktü. binici pozisyonunda. ama ayaklarını iki yana bırakmak yerine, ayakları üstünde durdu ve üstüme doğru eğildi, dizlerini kırarak. eliyle gibimi tuttu ve dıbının girişine tuttu, melise doğru baktı.

    deklanşör sesi.

    eliyle kavradığı gibimi içine soktu ve yavaşça bedenini aşağı doğru ittirdi, ayakları üstünde.

    deklanşör.

    ben ellerimi belinin yanlarına zütürdüm, o bedenini iyice aşağı indirdi ve gibimi tamamen içine aldı.

    tepeden bir deklanşör sesi.

    üstümde ağır ağır gidip geliyordu, geç boşalmaya dair okuduklarımı düşünüyordum. çirkin çirkin şeyler düşündüm, am enfeksiyonları, oz'da takuyla duvarlara yazı yazan, takunu yiyen akıl hastasını falan.

    deklanşör sesi.

    bir eliyle arkaya düşen saçlarını tepede toplayıp, diğer eliyle karnımın üstüne bastırıyor ve usul usul üstüme abanıp kalkıyordu. ben de çıldırıyordum. ve her gidip gelmede;

    deklanşör sesi.

    melis bağırıyordu, belinden tutup dön, diyordu. belinden tutup misyonere dön. ben de dediğini yaptım ve belinden tutup döndürdüm.

    deklanşör sesi.

    bu sefer o altıma yatmıştı ancak biz döner dönmez gibim çıkıverdi. melis yakınımızdaydı, anis eliyle gibimi bulamayınca melis geldi ve gibime yol vererek ama doğru sürdü. geri çekildi ve

    deklanşör sesi.

    ben de yavaşça gidip geliyordum, poz verir gibi. gidip geliyordum ve deklanşör sesi geliyordu. o an titremeye başladım ve daha fazla dayanamyarak boşaldım. gibimi içinden çıkarır çıkarmaz

    bir deklanşör sesi daha.

    menilerimin çoğu dıbının içindeydi, kurtarabildiklerimiyse göbeğinin üstüne bıraktım. anis'in başı yana doğru yatıktı yatakta. meniler üstüne damladıkça deklanşör sesleri geldi.

    ağzına ver, diye bağırıyordu melis. çabuk daha fazla inmeden ağzına ver diyordu çıldırmış gibiydi. hemen kalkıp anis'in kafasının yanına gittim ve gibimi ağzına verdim. zar zor havada tutuyordu kafasını. ağzındayken de deklanşör sesleri geldi. ve çektim gibimi. harika dedi melis. harika. ben anis'in yanına uzandım, anis sızmaya başladı. melis de fotoğraf makinesini bırakıp külodunu çıkardı ve ikimizin arasına uzandı.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +1 -1
    biz fransaya yerleştiğimizde melis 9 yaşındaydı, benimse 10 yaşımı bitirmeme bir iki ay vardı. yannan gibi bir yaz günüydü. bahçede sakızla oynuyor, havuza giriyorduk. kimse yoktu tanıdığımız kimse. gittiğimiz kursta da kimseyle tanışamamıştık. aklıma o günler hep turuncu renkte gelir, böyle güneşin yakıcılığı, sevimsizliği, zütlüğü.
    ···
  6. 6.
    +2
    sonunda okuldan bi kızı eve gitmeye ikna ettim zaten ev bomboştu bide burası fransa kimse bişe demiyor neyse eve attım kızı çatur çutur gibierkeeen birden melis geldi double pantratıon yapak mı dedi hemen kızları yatağa attım melis çok güzel bi kızdı onun zütüne soktum hamile kalmasın diye birden bağırmaya başladı noldu diye bi baktım dıbına sokmuşum yanlışlıkla ortalık kan gölü... vay amk koştum tuvalet beziyle sildim ortalığı sonra diz çöküp tövbe ettim bida kız gibmicem diye...
    ···
  7. 7.
    +2
    Bi laz bi kürt bi alman bide anan fransaya gidioduk. Uçakta ben başladım şlaaak şlaaaak şlaaaak die ananı yatırdıp yerde gibmeye. Hostes geldi el arabasıyla kahve dağıtacak, bana; lütfen beyefendi koltuğunuzda gibermisiniz kaç saattir koridorda gibiyosunuz bu kevaşeyi dıbını dizine indirmişsiniz zaten biraz el insaf dedi. Bende tabi hostes hanım dedim geçtim 4 lü koltukta alman kürt laz bide anan başladı 4 lüye.
    ···
  8. 8.
    -1
    beyler ben de uyuyayım yarın devam ederim.

    sizden şuku falan istemiyorum yalnızca başlığı uplayın. ne zaman okursanız o zaman uplayın amk.

    bu da melis'in düşük kaliteli eski bir fotosu, bonus olsun hem. hadi eyvallah: http://imageshack.us/phot...-images/441/18148254.jpg/
    ···
  9. 9.
    -1
    annemler iş gezisine gitmişlerdi paris'e. ben de fırsattan istifade melis'e sinemaya gidip gitmeyeceğini soracaktım. banyodaydı.
    belki daha önce belirtmemiş olabilirim, ancak birbirimizi hep çıplak görürdük, hatta bazen anasını gibtimin huur bakıcısı alışverişe gittiğinde beraber duşa girer birbirimizin sırtını yıkardık.

    neyse bu küçük dipnotu geçtikten sonra, banyoya girdim melis yıkanıyordu. bugün gidicen mi sinemaya dedim. niye sorduğumu sordu, ya gidicen mi kızım söyle işte dedim. var sende bişiler sana ne gidip gitmiceğimden falan dedi. ya amk söyle dedim. sen söyle dedi. alita'yı çağırcam eve dedim. bu güldü falan köpük attı üstüme. gitmicem, dedi. sinema kulübü kapalı binası tamiratta 1 hafta yok sinema falan dedi. hay anasını gibim ya, dedim. tamam sen çıksana dışarı dedim, git bir şeylerle oyalan dedim. yok, çıkmam ben diye devam etti. ya anlayışlı olsana lan diye devam ettim. sen çağır, ben odamdan çıkmam dedi.

    başka da çarem yoktu zaten. alita'yı arayıp bizde oturup kahve falan içmek istediğimi söyledim. huur kabul etti hemen.
    ···
  10. 10.
    +1
    Kitabın çıkarsa haber ver huur çocuğu resmen roman gibi lan
    ···
  11. 11.
    +1
    @114 dur lan dur fotoğraf gözükmüyor.
    this photo has been removed diyor.
    ···
  12. 12.
    -1
    o yaşlarda başka bir memlekete gitmek, yarak gibidir. dilini bilmez etmezsiniz. dilini bildiğiniz yerlerde bile başka bir yere taşınmak zorken, dilini bilmediğiniz yerde 20 kat zordur. zor günlerdi, kimseyle tanışmıyorduk. yeni yeni fransızca kursları almaya başlıyorduk ancak o yaşta dil öğrenmek de kolay değildir. en azından benim gibi dile yatkın değilseniz. o kadar mutsuzduk ki, ne gittiğimiz villada ne bahçesinde memnunduk. annem bize köpek aldı onunla vakit geçirelim diye, sakız koyduk adına.
    ···
  13. 13.
    +1
    hee bir de kız kardeşinin capsini neden veriyorsun oğlum gavat mısın : )
    ama melis de erik gibiymiş amk.
    ···
  14. 14.
    0
    reserved
    ···
  15. 15.
    0
    devam et amcık.
    ···
  16. 16.
    0
    adam niye yazmıyor amk yaaaa
    ···
  17. 17.
    0
    yaz yaklaşıyordu. tüm yavşamalarıma rağmen olivia'dan yeteri ilgiyi göremiyordum. ya da bu bana böyle geliyordu. ya diğer kızları melis sayesinde rahatça yatağa attığım için olivia hiç olmadığı kadar zor geliyordu ya da bu kız cidden zordu. öğleden sonra eve giriyorum. kapı kilitlenmemiş melis evde demektir. merdivenlerden çıkıp odaya giriyorum. bu ne amk diyorum.

    tavana bir palanga sistemi asmış. palangadaki ipler melis'in "bacak korsesi" adını verdiği bir şeye bağlanıyor. melis yatağa sırtüstü uzanmış. çıplak. her iki bacağı da ayak bileğinden kıçının altına kadar bu korselerle sarılı ve bu yüzden havada duruyorlar. benim geldiğimi duyunca göz bandını açıyor. bu ne amk, diyorum tekrardan. bacak korsesi, diyor. bacak görsesi? iki bacağımı da burdan korselerle asıyorum. ben bacaklarımı serbest bıraktıkça korse bacaklarımı sıkıyor. sıkılaştırıyor. serbest bırakmazsam da zaten sıkı tutmuş oluyorum. bacak güzelliği için, diyor. bu saçmalığı dünyada senden başka biri yapıyorsa, beni gibsinler diyorum. ne kadar duracaksın böyle. 1 saat daha, sanırım diyor. göz bandını tekrar geçirip yatıyor. olivia gelecek mi bu sıralar diyorum. bana yardımcı olmalısın melis. bilmiyorum, diyor. haftasonu olabilir. belki.

    bu olivia takıntın, diyor. nerden geldi böyle. bilmiyorum, diyorum, bilmiyorum aklımdan çıkmıyor. olivia'yla aramı yapman lazım yoksa mahvolucam. tamam, diyor haftasonu gelecek. kesin. kesin.
    ···
  18. 18.
    0
    olivia harun abi beyler
    ···
  19. 19.
    0
    hadi mk
    ···
  20. 20.
    0
    odamda hazırlanıyorum. gömlek, pantolon ceket. aynaya bakıyorum, çok resmi. gömleği çıkarıp v yaka bir t-shirt giyiyorum. rengi kötü, gri renkli bir v yaka alıyorum. oldu, diyorum kendi kendime. beyaz ince bir saat çıkarıyorum. tamam, diyorum oldu. saçlarımı hafif dağıtıyorum. ayna karşısında dakikalarca hiç uğraşmamışım modeli vermek için uğraşıyorum. 2 saat uyuyup uyansam o anki saçlarımı spreyleyip ölümsüzleştireceğim. ancak elle aynı modeli vermek olanaksız. şekilden şekle sokuyorum ancak ya fazla jöleli ya fazla incin. uğraşıp vasat bir hale sokuyorum saçlarımı. hazır mısın melis, diyorum. tamam, diyor. dur geldim. çıkıyor odadan mini siyah straplez bir elbise var üstünde. bayıldığı koyu kırmızı ruju ve ojeleriyle. elinde küçük bir çanta. tamam diyor çıkabiliriz.

    pencereleri falan kapatıyoruz ve evden çıkıyoruz. arabaya binip yola çıkıyoruz. on beş dakika sonra bir apartman dairesinin önünde duruyoruz. apartman kapısının arkasından bir ışık geliyor sanki. tanrıça dünyaya inmiş gibi aydınlanıyor etraf. kusuruszluğun adı olan kadın mini beyaz elbisesiyle apartmandan çıkıyor. bizi görünce gülümsüyor hafif makyajlı yüzüyle. arka kapıyı açıp arabaya biniyor. keşke melis salağını arkaya oturtsaydım. sürüyorum arabayı yine, bir kulübün önüne geliyoruz. arabayı valeye bırakıyorum. içeri giriyoruz, locamız var. alkoller locada çoktan hazırlanmış. hafif hafif demlenip gülüyoruz, eğleniyoruz. saatler ilerledikçe bizim kafamız güzelleşiyor, müziğin temposu artıyor. sürekli yanıp sönen ışıklar iyice baş döndürüyor, yüksek müzikle birleşince hiç olmadığın kadar sarhoş oluyorsun.

    locadan piste iniyoruz. müzikle beraber dans ediyoruz. kötü dans ediyorum, ancak kafam güzel olduğu için umurumda değil. melis ayrılıyor, ben olivia'yla karşılıklı devam ediyorum. yakınlaşıyoruz. olivia iyice yakınlaşıyor arkasını dönüp dans ediyor. elimi arkadan göbeğinin üstüne atıyorum. saçlarıyla oynayarak dans ediyor, tempoda. kulağına şimdi hatırlamadığım bir şeyler fısıldıyorum. müzik hızlanınca önünü dönüyor tekrar ve o şekilde dans etmeye devam ediyoruz. o güldükçe daha da sarhoş oluyorum. beynim allak bullak. o sırada melis'i görüyorum uzağımızda bir oğlanla dans ediyor. ben olivia'ya dönüyorum. yakınlaşıyoruz. ellerimden tutup devam ediyor dans etmeye. müziğin temposu artıyor iyice tepiniyoruz ve yavaş yavaş tempo düşüyor. olivia'nın belinden tutuyorum o da sarılıyor. kulağına bir şeyler fısıldıyorum. onu sevdiğimle ilgili. gülüyor. tempo hepten düşüyor. gülümsüyor ve dudaklarıma yaklaşıyor. onun kusursuz dudakları ilk kez dudaklarıma dokunuyor. öpüştüğümüz an vücudumdaki tüm kaslar kasılıyor sanki. belinde tuttuğum elimi sıkıyorum, diğer elimi belinin biraz daha üstünde tutuyorum. o da sarılıyor. yoruldum, diyor. locaya gidelim.

    gidiyoruz, pistten daha yüksekte. melis'i görüyorum, biraz önceki oğlanla hepten yakınlaşmış. belki de öpüşüyorlar ama sürekli önden birileri geçtiği için tam seçemiyorum. olivia başımı çevirip öpüyor beni, sonra gülümsüyor. elinde bardak var, ben de dolduruyorum shot'ı. aynı anda kafaya dikiyoruz. bulduğumuz her boş anda öpüşüyoruz. melis'e dönüyorum ama gözden kaybolmuş. olivia'yla ilgileniyorum yalnızca ayağa kalkıp önümde dans ediyor, bir kaç saniye sonra kahkahalar atıp oturuyor tekrar yanıma. rüya gibi hissediyorum.

    gecenin sonuna doğru melis geliyor. yorgunluktan saçı başı dağılmış. biz de ayağa kalkıyoruz, olivia'nın elini tutuyorum. mekan dağılıyor, biz de çıkıyoruz. arabayı sürebilecek durumda değilim. arabayı bırakıp taksiyle dönüyoruz.
    Tümünü Göster
    ···