-
226.
0annemler sonunda, yıllardır bizi yavaş yavaş hazırladıkları yolculuklarına çıkıyorlardı. pierre, şirket işlerinden elini eteğini sonunda çekmişti ve annemin "rüya" gezisine çıkmaları için hiçbir engel kalmamıştı. biz, annemlerin gezileri için asla engel değildik. bizi bırakıp istediği yere gidecek, hatta çoğu zaman ne yapıyoruz onu bile sormayacak kadar rahattı bizim konumuzdu. cruise gemisiyle dünya turuna çıkacaklardı. 16 ayda tamamlayacakları bir yolculuktu ve gemiyle ayak basılabilen her toprağa gideceklerdi. bize, türkiye'den ayrıldığımızdan beri başka bir şey bırakmadığı gibi, yine sadece para bırakıyordu. çok para. maaş gibi hesabımıza yatacak bir para ile, acil durumlarda istediğimiz kadar çekebileceğimiz gerçekten çok ama çok para. annem için sanırım fransa'ya geldiğimizden beri para bırakılacak ve parayla yaşayacak birer canlıdan başka bir şey değildik. ilgiye asla ihtiyaç duymazdık ona göre. ama artık umurumuzda değildi zaten. havaların soğumaya başladığı bir dönemde onlar cruise gemisine biniyordu. bize, 'isterseniz limandan uğurlayın" bile dememişti. sadece evden bavullarla çıkışını, bizi sahtekarca öpüşünü ve başımızı okşayışını biliyorum. o kadar.
-
227.
0hızlı yaz bin
-
228.
0kış gelmişti. soğuktu. her ne kadar annem senelerdir evde pek durmuyor olsa da, en azından arada bir görebiliyorduk. ancak artık yalnızdık ve sadece ikimizdik. yeni başladığım üniversiteme neredeyse hiç gitmiyordum. altımda pierre'in süper lüks otomobiliyle bazen dolaşıyordum, ediyordum ancak olabildiğince okula gitmemeye çalışıyordum. okula gitmekte olduğum nadir anların birinde melis aradı. eve gelsene, dedi. araban lazım güzel planlarım var. zaten okula gitmeye pek hevesim yoktu ve direk geriye sürdüm arabayı. melis evin kapısının önünde kafasında şu meşhur fransız şapkaları olur ya, ressam tarzı denir hatta onunla bekliyordu. üstünde kabanı ve ağzında, sigara tiryakiliğinden(?!) kurtulmak için dolaştırdığı kürdanıyla. benim geldiğimi görünce birkaç adım attı ve arabaya bindi. sür bakalım, dedi. nereye, dedim. sen sür, harika bir sergi varmış diye devam etti.Tümünü Göster
sürmeye başladım. o tarif etti, ben sürdüm. 20-25 dakikalık bir yolun ardından bir galeriye vardık. içeri girdik, insan kaynıyor. ellerde şaraplar, entel dantel tipler konuşup duruyor. kimisi kollarını bağlamış, çok entel göründüğünü düşünüyor. kimisi ise kelimeleri çok daha gırtlaktan ama çok daha yumuşakça ve uzatarak söyleyerek daha "fransız" daha "entel" olduklarını düşünüyorlar. içerisi tam bir döl israfı. içeriye benzin döküp, giriş kapısını zincirleyip ateşe veresim geliyor. duvarlarda fotoğraflar. bakan geçiyor, kimisi de bakıp üstünde yorum yapıyor.
melis'e dönüyorum, bunlar manzara fotoğrafları? nefret edersin diyorum. bu bana bakıyor, gel şöyle diyip elimden tutup çekiştiriyor. manzara ile bütünleşmesi için kimi yerlerde sahte ve yapay ağaçlar var, kimi duvarlar baştan aşağıya "gökyüzü" gibi boyanmış ve kimi ışıklar ise batan bir güneş gibi turuncu bir şekilde fotoğrafların üstüne vuruyor. melis beni kolumdan tutup bir fotoğrafa zütürüyor, duvarın üstünde siyah beyaz bir manzara fotoğrafı. bir insan, manzaranın renklerini niye siyah beyaz yaparak öldürür ki diyor. beni fotoğrafın önünde bırakıp yandaki galeri sahibine dönüp bir şeyler konuşuyor.
sonra tekrar yanıma gelip başka fotoğrafları gösteriyor. cebinden sigara yerine bir lolipop çıkarıyor. melis, deli misin sen diyorum. manzara fotoğraflarından daha düne kadar nefret ederdin niye burdayız diyorum. düşmanı tanımak için, diyip gülümsüyor ve dudağının sağındaki lolipopu soluna aktarıyor. yürüyor, diğer resimlere de bakıyor. uzun top sakallı bir gerzeği görüyorum, gibtiritaktan bir manzara fotoğrafı hakkında hayatın anlamıyla ilgili çıkarımlar yapıyor.
hemen yanımda duran, ağaç süsü verilmiş sivri bir mızrağı alıyorum. sen bir döl israfısın dıbına kodumun çocuğu, diye bağırıp boğazına saplıyorum. şah damarını parçaladığım için kan öyle yükseğe fışkırıyor ki, etraftaki herkes kan içinde kalıyor. bembeyaz bir dağ fotoğrafı, kanlı bir buz balesi fotoğrafına dönüşüyor. top sakallı pekekent boğazında mızrakla yere düşüyor ve etrafa kan püskürtmeye devam ediyor. fileli çorap giymiş mini etekli entel bir kaşarın tüm bacakları kan içinde kalıyor, hemen top sakallının yanında. örümcek ağında parçalarına ayrılmış bir fareyi andırıyor. yüzüm kan içinde, ellerime gözlerimi siliyorum. ve kollarımı iki yana açıp spartacus gibi bağırıyorum, zafer diye.
sonra melis sesleniyor, gelsene napıyorsun orda diye. gözlerimi açtığımda top sakallı puşt hala salak salak konuşmaya devam ediyor. yandaki mızrağa bakıp melisin yanına gidiyorum. galericiyle konuşmuş yine. tamam, diyor. çıkabiliriz. işim bitti. tamam, diyorum. süpermarkete falan gidelim, diyor. akşam güzel bir yemek yiyelim. tamam, diyorum. -
229.
0sen arabaya git, ben geliyorum diyor. biraz sonra yanında 3 tane adamla geliyor. ellerinde ambalajlanmış çerçeveler. anlıyorum ki melis bir sürü tablo almış. hepsini arabanın bagajına ve arka koltuğa dolduruyorlar. melis yanıma oturup, sür bakalım diyor. niye aldın melis, bunlar taktan şeyler diyorum. aldım işte diyor. kaç para dediğimde, birkaç bin olduğunu öğreniyorum. bütün yol küfürler savurarak sürüyorum arabayı. marketten alışveriş yapıyoruz. vodka ve kırmızı şarap alıyoruz ve yemeklik bir şeyler. tüm tabloları salona bırakmamı istiyor.Tümünü Göster
ardından yemek yapmaya başlıyoruz. sofra kuruluyor, şarap baş köşeyi alıyor. gece önemli bir davete gidecekmişiz gibi giyinmiş. benim de öyle giyinmemi istiyor. niye, diyorum. kutluyoruz, diye yanıtlıyor. neyi? sözcüğü çıkıyor merakla dudaklarımdan. bu kuvvetli bir kahkaha atıp elindeki salatayı masaya bırakıyor. ben de yukarı çıkıp giyiniyorum. kravat falan. kendimi bir deli gibi hissediyorum. merdivenlerden inerken handel - sarabande'in sesini duyuyorum. hafif hafif geliyor. yükseliş ve düşüşler. yürüyüşüm değişiyor. salonun tek cephesi sırf camlardan oluşuyor, havuza bakıyor o kısım. o camların önündeki perdeleri iki yana açmış havuzu görüyoruz. ve havuzun önünde ufak bir tepe oluşturmuş tabloları. şoka giriyorum. tabloların yanında melis, bana bakıyor gülümseyerek. kıpkırmızı elbisesinin üstünde, kıpkırmızı olmuş dudaklarıyla gülümsüyor. ve kibritten yükselen alevi tabloların üstüne bıraktığı gibi tablolar yanmaya başlıyor. soğukkanlılıkla içeri yürüyor, kırmızı topuklu ayakkabılarının tıkırtısı sarabande'i sekteye uğratıyor. cam kapıdan geçip sofraya geliyor. sandalyenin önünde bekliyor. sandalyesini çekmemi bekliyor, çekiyorum. oturuyor ve öne itiyorum o oturmadan önce.
ben de karşısına geçip oturuyorum. hayranlıkla tablolara bakıyor. sarabande tüm görkemi artırıyor. alevler yükseliyor. ben şarapları dolduruyorum. o kadehi ağzına zütürüp izliyor ve kadehte bıraktığı ruj lekesini siliyor. hayranlıkla bakıyor, alevlerin ilk anki görkemi düşerken sarabande de bitiyor. başka bir şey çalıyor ama adını bilmiyorum, muhtemelen beethoven ama bilmiyorum. ateş tek düze yanmaya devam ediyor, sakince. o da önündeki eti kesip yemeye başlıyor. benim ağzımdan tek kelime çıkmıyor, uzunca bir sessizlik. şoktayım. lokmalar bile boğazımdan aşağı inmiyor sanki. -
230.
0yemekler bitiyor, şarap da öyle. fazla konuşmuyoruz, tabloların ateşi de sönmüş. müzik çaların yanına gidiyor. shostakovich'in waltz'i çalıyor. gel, diyor elini uzatarak. dans edelim. ben de itiraz etmeden kalkıyorum. müziğin büyüsüne kapılmış gibi. müzikte dans ediyoruz, sanki dev bir davetteymişiz gibi. etrafta onlarca insan bizi izliyormuş gibi. gözlerimizi kapatarak sadece ritme varıyoruz ve dans ediyoruz.
-
231.
0reserved
-
232.
0rizörvd
-
233.
0yazım tarzın çok yerinde panpa
-
234.
0ceren mi melis mi ikilemde kalmaya başladım artık
-
235.
0reserved
-
236.
0devam panpa devam
-
237.
0koltuğa oturuyoruz. o, camı gören koltuğa oturuyor bense onun çaprazına. ayaklarını koltuk boyunca uzatmış keyifle eserine bakıyor. küller rüzgarın etkisiyle camlara çarpıp geri dönüyor. melis, vodka içerek izliyor bu sefer. benim de elimde vodka var ama tabloların anldıbını düşünmekle uğraşmıyorum. ses çıkmıyor hiç. müzik de yok. öylece duruyoruz. içiyoruz üst üste bardakları. yağmur da başlıyor ve küller birer çamur gibi akmaya başlıyor. havuzun kenarındaki mazgallardan yağmur suyu ve taşan havuzun suyu süzülüp akıyor. ve melis'in eseri olan tablo külleri de. ruhum, diyor. ruhum öyle rahatladı ki. konuşmaları pek anlamlı gelmiyor bana. ayağa kalkıyor, alkolün etkisiyle sendeliyor. arkasını bana dönüyor kırmızı straplez elbisesiyle. şu fermuarı, diyor. indirsene. uzanıp çekiyorum fermuarı o da elbisesini aynı anda aşağı doğru süzün bacaklarının altından yere bırakıyor. üstünde yalnızca külodu ve onun üstündeki çorabı kalıyor. çorabını kıvıra kıvıra indiriyor ve ayakkabılarıyla beraber yere bırakıyor. ardından külodunu da indirip ayakkabılarını giyiyor.
bana dönüyor, vücudumu da rahatlatmalıyım diyor. -
238.
0biraz önce oturduğu koltuğa dönüp oturuyor. bacaklarını iki yana açıp eliyle vajinasını ovalamaya başlıyor. melis, yapma diyorum. git odana. dinlemiyor bile gözlerini kapatmış. ardından ayağa kalkıp yanıma geliyor. lütfen, diyor. yardım et bana. elimden tutup vajinasının ağzına getiriyor. lütfen diyor. öyle sarhoşum ki. elimi biraz daha üstünde tutuyor. lütfen diyor sadece elinle.
o an benim de beynime vuruyor. düşündüğüm tek şey cinsellik oluyor. vajinasına dokunmaya başlıyorum. ardından sol kolumla bunun sırtından tutup sırtüstü yatırıyorum. sol kolumla sıkıca sarılıyorum buna, kafalarımız birbirimizin omuzunda sıkı sıkıya sarılıyoruz. sağ elimle de vajinasını uyarıyorum. elimle içine içine git gel yapıyorum. hızla. bi sol eliyle sol kolumu sıkmaya başlıyor. ikimiz de iyice sarılıyoruz. uyarıyorum iyice. çığlıklar atıyor. titriyor altımda ve boşalıyor. çok sağol, diyor. yanağını yanağıma değdirerek iyice sarılıyor. çok güzel, diyor. çok sağol. her şey oldu şimdi diyor. üstünden çekiliyorum ve onun biraz önce kalktığı koltuğa gidiyorum. melis koltukta bir eli vajinasının üstünde duruyor. ben sızmaya başlıyorum. o da.
sabah uyandığımda melis'in bir bacağı yerde diğeri koltuğun üstünde öylece yatıyor. onun mükemmellik arayışı aklıma geliyor. beynim çıkıyor. odama gidip ağrı kesici alıyor ve uyumaya çalışıyorum. o gün de okula gitmemeye karar veriyorum. -
239.
0okuyanlardan up bekliyorum
-
240.
0nese okuyan yokmuş ara veriyorum gene amk. kendi kendime anlatmam hoşuma gitmiyor interaktif olmayı seviyorum.
-
241.
0rizörvd
-
242.
0pnp dvm
-
243.
0reserve lan anlat pic
-
244.
0up lan up sardı hikayen, saat sabaha karşı 4.20 burada uykusuz kaldık, merakta bırakma panpa.
-
245.
0amcık anlat en heyecanlı yerinde panpa hikaye sağlam bekliyoruz.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 08 01 2025
-
senin derdin ders çalışmak değil
-
yksde 1 milyonuncu olmuş birinin
-
chatgptye apo hain midir diye soruyorum
-
nerde o eskiden sex purna hikayesi yazanlar
-
telegramda her kitabin pdfsi var
-
bi uykumuz vardı onuda
-
benim beddualar tutar 2016 da bahiste
-
şaftı kaymış merzifon eşeğii
-
madem tivanx sin
-
alfa kuşağı
-
ulam bir meme la
-
gwanypline cami say lan orosbunun cocgu
-
geypelin niye hep sozluktesin dostum
-
fakir adam da alkol sigara içmesin amk
-
evlat diye kucagina aldigin
-
goriller insan olursa ne olur
-
nba deki kiss cam
-
kadin dovmek
-
neden tüm muhalefet birleşip erken seçim mitingi
-
alalhkn fotosu bende acilmafi
-
mecidiyeköyde gibtiğim inci yazarı
-
jose morarinyo
-
arap milleti üstündür arap milleti allahtır
- / 1