fox river hapishanesinden nasıl kaçtım

evet beyler dinleyen olursa anlatıcam

beyler illinois te yaptığım bir trafik kazası sonucu 11 yıl hapis istemiyle yargılandım ve suçlu bulundum.
bu olaylar ilk başladığında 3 yıldır içerdeydim yani ortamı iyice kavradım diyebilirsiniz
bu hapishanede çok fazla ırkçılık var siyah beyaz çatışması hat safada her gün beyazlar siyahlar birbirlerini gırtlaklıyo ben tabi fazla karışmıyorum gibimde değil alıyorum elime tesbihi bahçede 1-2 volta atıyorum hani severler saygı duyarlar bana karşı ama theodore bagwell adındaki pid0fili ipneden bende korkmuyo değilim

edit:ben micheal değilim beyler ben hayali karakterim illa söylettirceniz
edit2:beyler ben hikayeye dahil olan başka biriyim amk niye anlamıyosunuz

hapishanede birbirlerini pıçaklayan ırkçılar oğlancı sapıklar dışında oldukça sıradan bir hapishane ben kendi yoluma bakıyorum küçük bir radyom var ordan türk kanallarını denk getirmeye çalışıyorum arada bir elimde tespih hayatı tesbih yapmışım sallıyormuşum diyip diyip ankaralı havaları yapıyorum. günler böyle geçip giderken çok büyük bir olay oldu başkan yardımcısının kardeşi terrence steadman öldürülmüş. herkes bunu yapan adamın yannanı yiyeceğinden emindi çünkü daha olay ilk olduğu andan itibaren gazeteler ve televizyon adamı çoktan çarmıha germişti idam çıkacağına kesin gözüyle bakılıyodu. neyse bu lavuğun duruşmasında idam kararı çıktı ve iddıbına kalan günleri fox river da geçireceğine karar verildi. adamın adı lincoln burrows ama orangutan gibi bir yapısı ve saldırganlığından dolayı herkes onu linck the sink diye tanır

linc'in idam süresi yaklaşa dursun hapishaneye yeni bir eleman geldi adı micheal scofield banka soyarken yakalanmış tipine baksan böylesinin hapishanede ne işi var dersin ama işte herkes yapıyo. hemen gelir gelmez oğlancı t-bag'in dikkatini çekti bu eleman.bi de bu hapishanenin alay konusu çok saçma yeni gelene fish fish diyolar ne gibim komiklerine geliyosa ben tüm efendiliğimle hoş geldin delikanlı dedim. what what dedi. bazen türk olmadıklarını unutuyorum welcome diyip geçtim çok ta üstelemedim

micheal'la lincoln'ün kardeş olduğunu öğrenince şüphelerim daha da arttı bu bin kesinlikle normal değildi.bu arada beyaz-siyah çatışması başladı tam bir kaos oluştu ama o arada bu scofield'i orta kattan attılar yere feci düştü. baktım zenciler benim üstüme de geliyolar çıkardım yine züt cebinden kelebeği yine deli gibi sallıyorum ama bu seferde elimi kestim adamlar gülmekten yarıldı bana bişey yapmadan uzaklaştılar. elimin kesilmesine hiç üzülmedim çünkü aşkım sara'yı görmek herşeye değerdi. ona açılmayı düşünüyodum ama reddetmesinden korkuyorum bide valinin kızı amk züte de gelebiliriz

mapus hayatı zordur beyler yaşayanlar bilir mafyası sapığı katili ırkçısı derken günler devam ediyor benim de gözüm bu micheal ipnesine takıldı sürekli gözü biyerlerde bunun alıcaklar façasını haberi yok. buranın önde gelen mafyası olan john abruzzi'ye yanaşmalar yok banktan vida sökmeler bu çocuk bi işler karıştırıyodu

tamam sustuk amk

ha bu arada söylemeyi unuttum bu t-bag oğlancısı bin bir ara banada dadandı yok hücreme gelmeler arkadan imalı laflar söylemeler falan filan bu böyle konuşurken çıkardım züt cebinden kelebeği deli gibi sallıyorum aslında nasıl kullanıldığını da bildiğimden değil ama denemezsek te zütü kaybedicez neyse ben böyle sallayadurayım derken elimi kestim kelebekle. bunu gören t-bag yarıla yarıla kaçtı
hemen gardiyanlar beni revire zütürdü . ilk o zaman aşık oldum doktora. doktorun adı sara . sara tancredi valinin kızı. çok ta güzel bişey ama mahkumuz sonuçta yüz verir mi bize

1 haftalık cezam bitti yine kendi halimde takılıyorum bu arada bir bahane olsa da aşkım sara'yla konuşsam diye düşünüyorum böyle ara sıra zencilere sataşıp kendime zopa attırıyorum. bu micheal bini de diyabetik olduğunu söyleyip sürekli insülin iğnesi vurulmaya gidiyo ben tabi hemen sara'ya durumu anlattım bu bin hasta falan değil zaten bahçede de kaşı gözü oynuyo bunun dedim. sara' da bende şüpheleniyorum zaten bir test yapacaktım dedi.

prison break terk

ben 44.numaralı hücrede kalıyorum scofield'in hücresi de 40 numarada scofield'in hücre arkadaşı sucre adında kendi halinde bir mekgibalı severim keratayı kendi halinde biridir.bir gün hapishanede arama yapıldı ve sucre kesici alet bulundurmaktan 1 ay hücreye gönderildi. tabii benim hücrem de arandı ama duvardaki müslüm baba posteri dışında pek birşeyim yoktu. gardiyanların başı bradley ipnesi yatakların altına üstüne getirdi sanırım benimle bir problemi var. her neyse müdürün canı sıkkın gibi gördüm ve koyver zütüne müdür diyip samsun paketinden 1 tane sigara uzattım oha nasıl bi sigara lan bu diyip bi tane yaktı yaktığı gibi de öksürmesi bir oldu fakir sigarası dokundu adama. içinde başka birşey var sandı diye 1 hafta hücre cezası yedim ben de

siyah ve beyazlar birbirine girdiği sırada t-bag'e vurduran muallaklerden bi tanesini zenciler çok pis pıçakladı gördüm yani ama scofield salak gibi tuttu çocuk yere düşerken t-bag bunu görünce çıldırdı scofield'in üstüne koşacaktı hemen önünü kestim. artist bir şekilde çocuğu bırak serseri git burdan dedim. neyime güvendiysem amk bana bir yumruk salladı bayılmışım. uyandığımda revirdeydim. lori senin burda ne işin var rick nerde burası güvenli mi diye sayıklamışım baygınken. sara da hiçbir anlam veremedi zaten bu duruma

@1 bende yardim ettim panpa

anlat bitir şunu hayalgücüne maruhana tarlası diktiğim

reserved bin iyi gidiyo

@5 entry nick bu kadar uyar

fox river da hapishane mi amk? sen oz'ı izle moruk.

anlat panpa ben dinliyorum

dinleyen olmadığı için hikaye yarıda kaldı :(

t bag giberek öldürüyo beyler okumayın

@31 helal panpa nasıl anladın ya valla