hep hayatınızda bir boşluk olduğunu hissettiniz mi? ne yaparsanız yapın tat vermeyen o his. yemek yemek, içmek, sevişmek ne yaparsanız yapın hiç biri size tat vermiyor. bir yerlerde bir yanlışlık olduğunu biliyorsunuz ama bunun ne olduğunu bilmiyor hissine kapıldınız mı? o halde beni izleyin...
sizler aydınlananlarsınız, sizler gerçeği görenlersiniz, sizler bu sahte gerçekliği görüp bir şeylerin yanlış gittiğini fark edenlersiniz. bir yerlerde bir şeylerin yanlış gittiğini biliyor fakat bunun ne olduğunu bilmiyorsunuz. bu belirsizlik sizi günden güne öldürüyor. ya size bu gerçekliğin sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu söylesem. eğer bunu okuyorsanız ve birşeylerin yanlış gittiğini görüyorsanız bana ulaşın, sizi gerçekliğe zütüreceğim ama unutmayın size sadece gerçekleri vaat ediyorum.
BEYAZ TAVŞANI TAKiP EDiN...

sen matrixmisin huur çocuğu!

Ananızı kimin gibtiğini öğrenemediyseniz kaç kişi hardcore kaç kişi anal ve ya grup yaptığı hakkında bilgi arıyosanız yada yediğiniz giblerden artık zevk alamıyorsanız FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

burada mısınız devam edeyim mi ilk başta sıkılmanız normal gerçeği bulabilmek biraz sıkacak sizi fakat gerçeği gördüğünüzde dışarıda koca bir dünya olduğunu kavrayacaksınız. devam edeyim mi yoksa o sıkıcı hayatlarınızda kalmaya devam mı etmek istiyorsunuz...

tavsanin deligine bosaldim panpa hella et

burada önemli olan tavşan değil takip etmek eylemidir, insanların hayatta kalıplarını kırması için bir şeylere ihtiyaçları vardır, durup dururken kimse beyaz tavşanları kovalamaz, tavşanlar zaten beyazdır, enteresan bir durum yoktur ama eğer ki normal'den bıktıysanız beyaz tavşanları veya yolda yürüyen gözlüklü adamları takip edersiniz ve tavşan deliğine atlarsınız.

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

yaşadığımız her şey sahte bir gerçeklik üzerine kurulu. annemiz, babamız, sevdiğimiz kız yediğimiz yemek her şey ama her şey. sahte bir yanılsamanın içine kısılmış vaziyetteyiz en kötüsüde içine sıkıştığımız bu yanılsamayı gerçek kabul ediyor ona sıkı sıkı sarılıyoruz. yaşadığımız herşey sahte bir gerçeklikten ibaret...

şimdi sen tıpkı buddha gibi isa gibi, dalai lama, platon, pisagor gibi aydınlanmış bir insan olduğunu ama aynı zamanda da inci sözlük kullanıcısı olduğunu söylüyorsun öyle mi?

https://www.youtube.com/watch?v=OrrVR7RoFqU

her insan hayatı boyunca mutlaka rüya görmüştür aslında her gece rüya görürüz ama kimimiz bunu hatırlamaz kimimimiz hatırlar. peki ya hiç çok gerçekçi bir rüya gördünüz mü ben çok gördüm. uyanınca gerçeklik hissini kaybetmiş hissine kapıldınız mı? neyin gerçek neyin rüya olduğunu bilemeyeceğiniz bir evren...
peki ya size hayatlarınızın bir rüya üzerine inşaa edildiğini söylesem aklınıza ilk olarak öbür dünya düşüncesi gelecektir ama değil benim anlattığım kavram çok farklı bir kavram
binlerce yıldır anlatılagelen bir sır... takipte kalın.

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

Bu atomaltı yapı başka bir benzerliği daha ortaya çıkarıyor.
Bir bilgisayar oyunu düşünün. içinde girip geziyorsun. Program nereye gidersen orasının görüntüsünü ekranda oluşturur. Bakmadığın yerlerin görüntüsü yoktur.
Bizde gerçek dünyada atomaltı parçacıklara baktığımızda bize nokta şeklinde gözükürler. Onlara bakmazsak bir yapı şeklinde olmazlar. Aslında kuantum parçacıkları bir parçacık değildir. Onlar dalga şeklindedir. işte bizim onlara bakmamız onları parçacık şekline büründürür. Tıpkı oyundaki gibi…
Terrile bu durumlardan dolayı bir bilgisayarın içinde olabileceğimizi söylüyor. Hem de bu simülasyonları yapanların torunlarımız olabileceğini de vurguluyor.
Bu durumun benim söylediğim şeylere ne kadar uyduğunu görüyorsunuz. Aramızda tek ve önemli bir fark Terrile insanı beden olarak görüyor. Ruh kısmını hesaba katmıyor.
Eğer ruhu da işin içine katarsak durumun daha anlaşılır olduğunu görürüz. Hem anlaşılır hem de daha kolay uygulanabilir duruma gelir. Ayrıca bu sistemin gereği ortaya çıkar. Yani bu programı yapan şeyin can sıkıntısı ürünü olmaktan çıkarız. Bir anlam yüklenmiş oluruz.

gerçek nedir? bir bilgisayar içinde yaşıyoruz...
Bilim insanı Rich Terrile evren ve insan yaşdıbının bilgisayarlarda simüle edilmiş bilgisayar oyunlarına benzediğini düşünüyor. Bilgisayarlarda insan beyni yaratılabilir diyor. Bilgisayarların işlemci gücü her 13 ayda iki katına çıkıyor. Şu an gezegendeki en iyi bilgisayar insan beyniyle karşılaştırılabilecek düzeyde ve hız yönü çok daha iyi. Bu gelişme hızıyla önümüzdeki 10 yıl içinde (2020) etrafımızdaki her şeyi bilgisayar ortamında yapabileceğimiz bir düzeye geleceğiz.
Elbette en önemli şey çevre ve doğayı değil insan beynini simüle edebilmektir. Terrile’a göre 50 yıl sonra bir leptop insan beyniyle eşdeğer olabilir. Üstelik her ikisi de yaklaşık aynı hacme sahip ve aynı miktarda enerjiye gereksinimleri olacaktır.
Terrile, “bir kutu içine koyduğu bir beyinle ve bir leptopa sorulan sorulara verdikleri cevaplardan onları ayıramazsak ikisinin eşdeğer olduğunu düşünebiliriz” diyor.
işin daha ilginç yönü benim fark etmediğim başka delilleri de görmüş olması.
Örneğin; bir bilgisayar görüntüsü ne kadar gerçekçi olursa olsun yeterince yakından bakılınca piksellere ayrılır. Oysa gerçek hayatta böyle olmayacağını düşünebiliriz. işin ilginç yönü gerçek hayatta da görüntüye çok yaklaşırsak ona benzer bir durumla karşılaşırız. Görüntüye yaklaştığımızda atom ve atomaltı parçacıklara ineriz.

öncelikle şu açıdan bakın olaya biz üç boyutlu varlıklarız bu yüzden 4. boyutu algılamamız imkansız henüz tekamülün o aşamasına gelmedik bütün insanlar eninde sonunda bu rüyadan uyanacak ve bu sahte gerçekliği yıkacaktır fakat ben rüyada olduğumu bildiğim ve uyanamadığımı bildiğim için acı çekiyorum bilmiyorum belki de sadece abartıyorumdur ama biliyorum ki bir yerlerde bir hata var ve ben bu sistemdeki hatanın nerede olduğunu bulacağım bir yerlerde bir başka gerçeklik mevcut biliyorum...

evet başlıyoruz. öncelikle şunu anlamalısınız ki hayatlarımız sahte bir gerçeklik üzerine kurulmuştur. yaşadığınız herşey bir yanılsamadan ibaret. biliyorum bunu kabullenmekte ilk başta zorlanacaksınız ilk başta bana da aynısı olmuştu fakat beyaz tavşanı izlerseniz o size yolu gösterecektir.

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

nerde o eski tavşanlar o dolgun kalçalı tavşanlar

tasavvufları ve tarikatları duymuşsunuzdur orada bir öğe bir sembol vardır nedir o sembol.
SIR...
sır sembolü tarikatların vazgeçilmez öğesidir bu bütün dinlerde bütün var oluş felsefelerinde karşımıza çıkar SIRrı korumalısınız fakat nedir bu sır. bu gece size o sırrı öğreteceğim.

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

öncelikle anlattığım şeyler ilk değil bunu bilin tarih boyunca sahte bir gerçekliğin içinde yaşadığınızı size sayısız filozof, yazar, düşünür vs. anlatmaya çalıştı bu insanlara ya deli muamelesi yapıldı yada anlattıkları gerçekler bazı büyüklerin hoşuna gitmediği için öldürüldü.
öncelikle platon size bu kadim sır'rı anlatmaya çalıştı ''platon'un mağara alegorisi''ni duymuşsunuzudr duymadıysanız mutlaka araştırın orada bizlerin sahte bir gerçekliğin içine sıkışıp kaldığını ve kukla oynatıcıları tarafından bu yanılsamanın tamamen gerçek olduğunu anlamamız istendiği söylenir.
benim burada tavşan deliği olarak simgelediğim kavramı platon o dönem mağara alegorisi olarak simgelemiştir fakat çıkış yolumuz aynı yoldur. platon da diğer filozoflardan sahte bir gerçekliğin içine skkışıp kaldığımızı söyler bizlere bizlerin görevi ise beyaz tavşanı takip edip tavşan deliğini bulmaktır ve böylece harikalar diyarına ulaşmaktır...

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

buraya kadar size teorimin bilimsel analiz kısmını sundum şimdi gelelim ne anlattığıma. ben diyorum ki insan ruhu simule edilmiş bir evrende sahte bir gerçekliğin içinde yaşıyor ve tüm yaşadıklarını gerçek sanıyor bu aslında tekamül düzeyimizin gelişmesi açısından olumlu bir şey. yani demem o ki bana şu an siz gerçekten var olduğumuzu hiçbir şekilde mantıklı bir şekilde kanıtlayamazsınız kanıtlarım diyenler gelsin kanıtlasınlar bir simulatif evrenin içinde hapis kalmış vaziyetteyiz aklımıza gelebilecek herşey bir rüyadan ibaret ve biz bir gün bu rüyadan uyanacağız.

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

follow the white rabbit...
burada bazı arkadaşlar beyaz tavşanın ne olduğunu soruyor hemen aydınlatayım...
gerçeği görmeni sağlayacak bir çağrışım. burada beyaz tavşan sadece bir sembol size anlatacaklarımı betimleyebilmek için kullandım bunu. bu anlattıklarımı sadece ben değil platon, alice in wonderland'ı yazan lewise carroll ve daha birçok kişi siz insanoğluna semboller yoluyla aktardı bu sembolleri görebilenler beyaz tavşanı takip etmeye başladı göremeyenler ise içine düştükleri sahte gerçekliğin içinde yaşamaya devam ettiler bizlerin yani aydınlanmışların görevi sizlere bu hayatın sadece sahte bir yanılsamadan, sahte bir gerçeklikten ibaret olduğunu göstermek

insan hapishanededir ancak bunun farkında değildir. Farkına varan her aklı başında kişi hapisaneden kaçmak ister, kaçmak için tünel kazmak lazımdır. Bunun dört gerekli şartı vardır;
a) Özgür olmadığını, hapishanede olduğunu kabul etmek.
b) Evvelce hapisaneden kaçabilmiş kimselerden yardım almak.
c) Kaçış organizasyonu asla tek kişi olarak gerçekleştirilemez. Bir grup çalışması elzemdir.
d) Büyük bir çalışma ve çaba gereklidir : “belirli bir amaca yönelik şuurlu çabalar”
Yani sen bu hapishaneden kaçtigini iddaa ediyorsun

üstat gurdjieff'in de dediği gibi insanoğlu bir hapishanededir ama bunun farkında değildir ben bu hapishaneden kurtulduğumu iddia etmiyorum hapishanede olduğumu fark ettiğimi söylüyorum yani işin başındayım...