pampa bana gerçek hayatta yanılsamadan farklı neler olduğunu söylesene şimdi boşu boşuna rüyadan uyanıp daha taktan bi hayata sokma bizi

Dunya senin bakabilsigin sekliyle anlam kazanir.

Hayatin bi anlami yok oshonun dedigi gibi o anlami cikaracak biziz

biz bulucaz o anlami ya da anlamlari.

Ve birsey varsa eger ortada onu anlatamazsin. Hersey ekgibtir cunku kelimeler ekgib kalir. Hersey ekgib kalir iste hayatin anlami da bu yuzden ekgibtir. Sadece yaklasabilirsin ona bulamazsin ararsin ama sadece yaklasabilirsin o kadar.

Dünya dan vazgecmis insanlar var bi yerlerde.

Kendini herseyden izole etmis insanlar.

Cunku bir sekilde kendi dunyasini kurmuslardir. Yalniz kendileri bazen arkadasin dedigi gibi tarikat seklinde bi yerlerde var bunlar.

Onlar kendi beyinlerinde yasiyorlar ve herseyi kendileri yaratiyorlar

gercekligi yorumlama sekilleriyle mutlular belki de.

Onemli olan da bu degil mi mutlu olmasan bile hissetmek.Ben bayadan beri hissetmiyorum.

Ortaya bi duygunun cikmasi iyidir. Yasadigini hissettirir.

Iste bu yanilsama hayatta bazi seylwr tukense bile

kendi yarattigin dunyada hic birsey bitmez hersey sana sonsuzmus gibi gelir.

Korku ogesini kendi icinde ortadan kaldirmadigin surece ozgurluk yalandir amk

rez sabah okurum

Sazan avi gibime geldi ama rezleyelim

S6-yazacaksan yaz amk 3 gunde 3 satir yazi yazdin gavat , Tam seviye atlayacam birden bi elektriklenme oluyor :dı

lan olm. yapmayın etmeyin kanmayın. bunların hepsi bi oyun.
olm ne mal adamlarsınız yaa. ne kadar sığsınız. bu taktik kapitalizm taktiği mallar hala anlamadınız mı. sonunda bi tak çıkmayacağı halde aydınlanma uğruna insanları meraklandırıp kandırıyorlar ve kendilerine itaatkâr bir nesil yetiştiriyorlar.
ben size sebebi ve çareyi söyleyeyim : sebep; imanınız yarım veya daha az oldugundan boşluktasınız ve birşeylere daha doğrusu herkesin söylediği yalan şeylere inanmaya meğillisiniz ondan böyle saçma sapan konuşuyorsunuz. çare; hangi dini benimsiyorsan gidip onu adam akıllı araştırmak. etrafını, kim oldugunu ve kim olmak istediğini bilmek

madem bu kadar önemli ve gerçek bişi. o zamn durmadan tek solukta gün geçirmeden hemen yaz. insanlarıda kandırma. 3 günde 3 satir yazıyla milleti oyalama.

ha güzel mi? değil %99 aynı şeyleri tekrar ediyor
vakit (geçirmek için değil) öldürmek için okunup devam edilebilir tabii

rezerve

arkadaşlar ben ne demek istedigini soyleyeyim; farkındalık. sonunda buraya cikacak. dinlemek isteyen olursa bi baslik acar anlatirim

hocam demek istediğin mutulu olurken bile husursuz olmakmı ben hep öyle oluyorum

https://www.youtube.com/watch?v=XR8LFNUr3vw evet bu başlıktaki marşımız
edit: daha önce geçmiş olanların hepsine esaslı bir şuku

Reserved

Rez

Matriks terk amk

okumayın amk tavşan oldum

gerçek nedir? bir bilgisayar içinde yaşıyoruz...
Bilim insanı Rich Terrile evren ve insan yaşdıbının bilgisayarlarda simüle edilmiş bilgisayar oyunlarına benzediğini düşünüyor. Bilgisayarlarda insan beyni yaratılabilir diyor. Bilgisayarların işlemci gücü her 13 ayda iki katına çıkıyor. Şu an gezegendeki en iyi bilgisayar insan beyniyle karşılaştırılabilecek düzeyde ve hız yönü çok daha iyi. Bu gelişme hızıyla önümüzdeki 10 yıl içinde (2020) etrafımızdaki her şeyi bilgisayar ortamında yapabileceğimiz bir düzeye geleceğiz.
Elbette en önemli şey çevre ve doğayı değil insan beynini simüle edebilmektir. Terrile’a göre 50 yıl sonra bir leptop insan beyniyle eşdeğer olabilir. Üstelik her ikisi de yaklaşık aynı hacme sahip ve aynı miktarda enerjiye gereksinimleri olacaktır.
Terrile, “bir kutu içine koyduğu bir beyinle ve bir leptopa sorulan sorulara verdikleri cevaplardan onları ayıramazsak ikisinin eşdeğer olduğunu düşünebiliriz” diyor.
işin daha ilginç yönü benim fark etmediğim başka delilleri de görmüş olması.
Örneğin; bir bilgisayar görüntüsü ne kadar gerçekçi olursa olsun yeterince yakından bakılınca piksellere ayrılır. Oysa gerçek hayatta böyle olmayacağını düşünebiliriz. işin ilginç yönü gerçek hayatta da görüntüye çok yaklaşırsak ona benzer bir durumla karşılaşırız. Görüntüye yaklaştığımızda atom ve atomaltı parçacıklara ineriz.

Bu atomaltı yapı başka bir benzerliği daha ortaya çıkarıyor.
Bir bilgisayar oyunu düşünün. içinde girip geziyorsun. Program nereye gidersen orasının görüntüsünü ekranda oluşturur. Bakmadığın yerlerin görüntüsü yoktur.
Bizde gerçek dünyada atomaltı parçacıklara baktığımızda bize nokta şeklinde gözükürler. Onlara bakmazsak bir yapı şeklinde olmazlar. Aslında kuantum parçacıkları bir parçacık değildir. Onlar dalga şeklindedir. işte bizim onlara bakmamız onları parçacık şekline büründürür. Tıpkı oyundaki gibi…
Terrile bu durumlardan dolayı bir bilgisayarın içinde olabileceğimizi söylüyor. Hem de bu simülasyonları yapanların torunlarımız olabileceğini de vurguluyor.
Bu durumun benim söylediğim şeylere ne kadar uyduğunu görüyorsunuz. Aramızda tek ve önemli bir fark Terrile insanı beden olarak görüyor. Ruh kısmını hesaba katmıyor.
Eğer ruhu da işin içine katarsak durumun daha anlaşılır olduğunu görürüz. Hem anlaşılır hem de daha kolay uygulanabilir duruma gelir. Ayrıca bu sistemin gereği ortaya çıkar. Yani bu programı yapan şeyin can sıkıntısı ürünü olmaktan çıkarız. Bir anlam yüklenmiş oluruz.

buraya kadar size teorimin bilimsel analiz kısmını sundum şimdi gelelim ne anlattığıma. ben diyorum ki insan ruhu simule edilmiş bir evrende sahte bir gerçekliğin içinde yaşıyor ve tüm yaşadıklarını gerçek sanıyor bu aslında tekamül düzeyimizin gelişmesi açısından olumlu bir şey. yani demem o ki bana şu an siz gerçekten var olduğumuzu hiçbir şekilde mantıklı bir şekilde kanıtlayamazsınız kanıtlarım diyenler gelsin kanıtlasınlar bir simulatif evrenin içinde hapis kalmış vaziyetteyiz aklımıza gelebilecek herşey bir rüyadan ibaret ve biz bir gün bu rüyadan uyanacağız.

FOLLOW THE WHiTE RABBiT...

aslında anlattığım şeyler asırlardır anlatılan şeyler çünkü tekamül düzeyi yüksek insanlar rüyada olduklarını anlıyor ama nasıl kurtulacaklarını bilmiyorlar işte benim aradığım şey bu rüyadan nasıl uyanacağım bunu hep birlikte yapacağız.

biz şimdi uyanık haldemiyiz yoksa düşmü görüyoruz? bu kuşkusuz anlamlı bir sorudur. aslında bu soruyu çoğu kez düşümüzde de sorduğumuz olmuştur. yine düşümüzde soruya verdiğimiz yanıtın, yani biz uyanık olduğumuz yanıtının uyandığımızda çoğu kez yanlış olduğunu görmüşüzdür. peki aynı yanılgı şimdi de olma